ij rm #vuçlarında yem yedirirler!.. Hayvan — Şu kadınlar ne tuhaf oluyorlar.. Insan olan koc inna kendi ellerile bir bardak su vermezler de hergün biz Ayy yy yg yy ypg gg Sıcaklar Bir kaç gün evvel, havaiyat mutahassı Fatın efendi Hz. (on İ “beş senedir bu kadar sıcak gu- rülmemiştir!) dediği zaman, ken. di kendime: (galiba üstat dal- gınlıkla koltuğunun altına koy- duğu deröceye bakmış") diye gülümsemiştim.. meğer gaflet | onda değil, bende imiş! İki günden beri, sıcaklardan adam akıllı feryadı verdim. Hal- buki, bu kış soğuktan donan vücudumu, iri bir buz parçası gibi güneşin altına bırakmıya ahd. hmiştim.. ne mümkün! Gece, sabaha kadar, su dolu koca bir Göksu küpü gibi, her tarafımdan şırıl şırıl terler sıza- tak yatağın içinde oflaya püfleye Yuvarlanıp duruyorum.) Pireler, çevik süvariler gibi Yorganın kıvrımları arasından Manialar atlıyarak, tahta kurula- n korkunç tanklar gibi yastık ini yuvarlana yuvarlana 4şarak ve sivri sinekler müthiş bir tayyare filosu gibi tepemde dolaşarak bana rahati, huzuru, Yykuyu haram ediyorlar. Evin içerisi bir hamamdan ksız. Döşemeler, kızgın mer- Merler. gibi ayaklarımı yakıyor. Tavan, buğulu! bir kubbe halin- ©. Duvarlardan adeta sıcak du- anlar çıkıyor. yaza fukarâ babası derler.. © yalanl.. Hiçbir mevsim fuka- tanın değildir: Buzlu şerbetleri, sahilleri, banyoları, açık “omobilleri, beyaz kanatlı kot- rile, yazda kış gibi yalnız inin dostudur: Akbaba 4 KBABA Sayfalaı Haftada iki Gündür: Pazartesi, Perşembe Dairede Müdür kât'be çıkıştı: — Aşkolsun yahu.. Aşkolsun. Güpe gündüz, horlıya horlıya uyuyosun ha?.. —iU... — Miraf et, itiraf et, Hatta, o kadar müthiş borluyorsun ki, gürültünden beni bile uyandırdın! rd Çifte dua Dilenci ile bir genç kız ara- sında ; — Küçük Hanımcığım... — Ivayet ola... — Küçük Hanımcığım, fakiri geçme... — Küçük Hanımcığım, Allah sevgilini bağışlasın. On para ver... — Benim sevgilim filân yok.. Allah versin.. yle ise size de Allah versin küçük Hanımcığım! Bilmece İki kişi arasında: — Biri karanlıkta yürür, görür. Öbürü aydınlıkta yürür, gör mez. Nedir 0 bil! — Onu bilmiyecek ne var? Kararlıkta yürüdüğü halde yö- ren, kimseye çürp » mıyan, tünel, Ay- dınlıkta o yürüdüğü ge halde görmiyen, her kese çarpan, tram: - vay! Maşallah ü Baba ile çocuk a - (EK) rasında: — Oğlum, gene $i- nıfta kırk ikinci mi - sin? — Hayır baba, — Aferin yavrum. Kaçıncısın bakayım? — Kırk üç'ireü - yüm., Bir talebe daha geldi! Ağaç devrilince dallarını pay eder- ler ... Kulübede gülmek, sarayda ağla - maktan iyidir? İki kadının bildiğini, bütün memle»! ket biliyor demektir. »... Bir kız, on beş yaşındayken kimi isterse, yirmisinde kim isterse, otu - zunda kim olursa varır! La Herkese dost olan kimseye dost de! ğildir. ... Allah cevizi verir ama kabuğunu kırmaz. "ns Kuyuya tükürme: Gün gelir suyu- nu içersin! Düşünmeden söz söylemek nişan almadan silâh atmıya benzer! ... İnsan, tam ekmek sahibi olunca, “ğniyecek dişi kalmaz! ÇİMDİK ——am. Ne saadeti Genç kızla delikanlı arasında; — Ben, ev işlerinden hiç ınlamam.. terin ki bütün bun- iara kocam hazaret etsin.. — Bende tamamen sizin gibiyim.. — Ben, pek evde oturamam.. Sık sık sokağa çıkarım. Öyle harekâtıma karışıldığımı istemem.. — Ben de aynen bu tabiat- teyim.. — Ben söz söylemesini se- verim, fakat dinlemesini hiç sev- mem.. — Ben de! — Ben geceleri geç yatar, gündüzleri geç kalkarım.. Fakat, evin içindekilerin beni taklit et- lerini asla istemem.. — Ne tesadüf. Tıpkı benim tabiatımdasınız... Bu muhavereyi dinleyen oğlan- akı zın anneleri memnun ve müs- terih bır tebessümle biribirinin kulağına fısıldadılar : — Görüyor mısınız hemşire?.. Evlâtlarımızın ahlâkları tamamen biri birinin ayni.. Mesut olacak- ları mubakkak.. Derhal düğün. lerini yapalım!.. vr — Kocanla ilk kavgayı izdivacından kaç gün sonra yaplın? — Dört ay evvel1 Mi glazirin 5 1932 eğ £ VAKIT'İn lğvesi SA na Erkek — Niçin hiç durmadan cigara içiyorsun? Kadın — Dumanlârın arkasından başka bir erkek gibi gö“ rünüyorsun da ondan! LT) Dünya tersine Balo veriliyor. Salon kalabalık. Karşı masalardan birinde müte- madiyen çapkın kahkahalar atan bir genç kız var. Ortada danseden bir çift, tam bu neş'eli masanın önünden ge. çerken serkek soruyor: — Kuzum bu küçük hanımı tanıyor musunuz? — Hangi küçük banımı? — Şu billür gibi gülen tazeyi.. — Tanırım... — Kimdir? — Annemi. >> Mazeret Otelde, müşterile gârson ko- nuşuyor : — Oğlum, iyi ama, bu yatak çarşafları tahta kurusu lekesi, pire tersi içinde.. — Aman Beyim, siz onlara gündüz gözile bakmayınız. Gece hiç belli olmaz |.. g5 — — Ne var kısım? — Sa bir bebek po “eğin var ya > tane daha İstiyorum. — Öleki eskimedi ki, — Olsun., Bak, ben de eskimedim ama, sen kendine bir be - bek daha doğurdun' Adamına göre Hanım eski kafa. Hizmetçi asri, Ha - nım sordu: — Kız, sen erkek. fen kaçmıyor mu » sun? — Züğürt, çirkin bir şey olursa kaçı - yorum! Mehmet Bey, Hasan Beyin evine misafir gitmişti. Eski dos- tunu görmek istiyordu. büyük ve çiçeklerle süslü bahçede karşısına pijamalı bir genç çıktı: — Buyurunuz efendim.. Kimi istediniz? — Hasan Beyi istiyorum yav rum... — Beş dakika istirahat buyu- runuz,. Babam sokağa çıktı, şim- di gelecek.. Karşılıklı oturup suhbete baş- ladılar: — Demek siz Hâsan Beyin çocu; uz öylemi?.. Maşallah, maşallah... Hangi mektebe devam ediyorsunuz bakayım? — Sanayi nefiseye.. — Alâ... Demek ressam ola- caksınız? — Evvet. Niyetim öylel — Kaç yaşındasınız? — On dokuz. — Ooo.. Askerlik çağı gelmiş! — Askerlik mi?., Ne münase- bet efendim?.. Beni askere al- mazlar... — Neden yâvrum?.. Sen, bu vatanın evlâdı değilmisin? Elbette mukaddes askerlik va- zifesini ifa edeceksin.. — Maatteessüf buna imkân yok? — Neden?..' Rahatsızmısın? — Hayır. Rahatsiz değilim, kızım! Kamber iki arzu» Hanım, o'dukça çirkin ve geç- kindir.. Berbat bir sesle şarkı söylüyor : — Bülbül olsam, kona da bile sem dallara,. Bey, kendi kendine içinden mırıldanır : — Ab, bende bir avcı ola- bilsem |