! Şövalyenin karısı *Moris Şovalre, nin hali malüm.! Bütün « ünyada meşhur olan bu yıl - “WZ. kadın yıldızların en parlaklarile rlikte çalışıyor ve her gün, dünya - Am dört tarafındaki kadınlardan yı - yığın mektuplar alıyor. Acaba rİsin karısı, kocasını kıskanmıyor Mu? Morisin bu kadar kadınla dü - kalkması, bu kadar kadınlar ta - arda sevilmesi, onu tazip etmiyor, a? Bu noktaları merak eden Londralı gnzeteci Madam “Moris Şovalye,| görüşmüş ve ona sormuştur. Ma -| M şu cevabı vermiştir: İ i “Kocamın. bir çok insanlar tara 41 ndan sevilmesi hoşüma gidiyor. Kıs - , çirk, İnsanı aslâ mes'ut etmez. l İnsanlar birbirlerine itimat ettiler Wi, birbirlerini incitecek bir hat- İÜ hareket takip etmezler. Kıs- lk, ve şüphe, hayatm bütün ta - mahveder. Ben kocamın mes- e ve mesleğinin bütün icaba - Bin hürmet ediyorum. O da: bu şe - A İL takasını bırâkıyor İspanya'nm Fas'taki mıntakasını İ “liye etmek fikrinde olması ortaya | *-»1 ve pek mühim bir mesele çıkar - iştir, | Geçenlerde, Fas'taki İspanyol m - Şakası yerli reisi olan Mevlây asan Madrit'e gelerek çok İyi karşı - İatmıştır. Fakat Ispanya cümhu — Yiyetçilerinin büyük bir kısmı Fas'ın > İyesine taraftardırlar. Bu fik -| VİN galebe çalması çok muhtemeldir. “İbi nyol mntakasının İspanya'ya u T fayda temin etmemesi, ve İspanya Mhillerinin müdafaası noktaj na. an bir i haiz olmaması şömhuriyetçilerde Fas'ı tahliye fikri - yandırmıştır. “ Bununla berâber tahliye ameliye - Min tam bu sırada yapılmasına mu - olanlar da vardır. Çünkü Fas'ta ten sükünet hükümfermadır, panya'nım Fas mın : - ala edeceği haberi bilhassa İtalya'da Ya ile karşılanmış, bunun için ) İya yeni bir Afrika siyaseti hazır - lüzum Diğer ta - tekrar ediyorlar. Halbuki lerinde şişko “Kalyopi,, leri tahta kurulu bir yatağa uzanmış, eve gelmesini bekliyor. Simdi en büyük zevkim âşık de- İirtirmek,. Cildime daima ya- bir cildin temasını istiyo- > Etrafımda şiddetli bir arzu be dolu... Bogazıma kadar im eğlenmek... Ob, ob, « Bir şeyler oluyorum. Mura dedi ki; >> Kâfi, kâfi... Eğer kızdın ise Yeliy gir.. Biraz aklım başına > Güzelim, azizem herkesin dme göre bir eğlemesi var, ayin yn gibi avuç” dolusu ko- ullanmıyorum. > Aptal, iler el çırpıp benimle şar- *») İf f Kıskanç: lık insa nı asla mesut edemez | İSpanya Fastaki mın- Roz Nuvar |. Karısı Anlatıyor... Moris Şövalyeyi Nasıl Zaptediyorum'! Şüphe, hayatın bütün tadını mahveder Moris Şövalye kilde hareket ediyor. Onun için ben, evlendikten sonra sahnedeki işi - mi bıraktım. Moris, bir eserle meş- gul olduğu zaman çok çalışır. Benim vazifem, onu, İşin verdiği zahmet ve ıstıraptan kurtarmak, ona rahatlık vermek ve bu suretle muvaffak olma - sma yardım etmektir, Onun İçin kocam evine geldiği za - mün, stüdyoyu unutması için çalışı - İ rım ve onunla başka şeyler hakkımda konuşurum. Bü sâyede kafası din - lenir. Sonra kocam, bir takım plân - larından bahsettiği zaman, ker'lisini dinlerim ve teşvik ederim. Bu teşvik kuvvet verir. o Arasıra kocamın huy - sazluğu tutar. Buda pek tabiidir: İ Yalnız huysukluğu, mühim sebeplere istinat eder, nız bırakırım. Bütün bunların neticesi olarak kocam, bana karşı sadakat ve merbu - tiyetini muhafaza eder, ben de onu bu suretle zapta muvaffak oluyorum.,, © Bu sırada ben, onu yal - | DAVETLER Etem Pertev ihtifali Türkiye © deziciları, Farmakoloğlan birliğinden : Türkiye eczacılığının müte- şebbis üstadı merhum eczacı Etem Per- tev Beyin vefatının yedinci yıl dönümü münasebetiyle merhumun kabri her sene olduğu gibi meslekdaşları ve sevdikleri tarafından ziyaret edilecektir. Mah terem arkadaşların 12 Haziran pazar günü saat 9 buçukta Karaköyde Han önünden hareket edecek hususi moşörlerle bu merasime iştirakleri rica olunur. faatlerini derpiş etmiye başlamıştır. yet ya, Fas mmntakasını tahliye edecek olursa, Fransa di Italya da bu mmtakaya talip olacak - lar ve bu yüzden iki taraf arasmda mühim hdiseler vuku bulacaktır. Ispanya'nın bu hadiselere mâni ol - mak için ve işgalini temdit etmesi çok ihtemeldir. Yazan: Im. Rube- ski — Lola, ya sen orada niçin pis pis düşünüyorsun? Nasıl, er- kekleri mi yoksa kokâini mi ter- cih edersin? Lola kat'i bir tavırla cevap verdi: — Ne onu, ne de ötekini sev- mem... Kendinizi ne kadar tehli- keye koyduğunuzu bilseniz!.. — Haydi mubassır bozması, sende... Yine sıhhi nasihatları sayıp dökmeğe kalkma... Aşık- larını saysan daha iyi edersin... Lola gözlüğü burnunda imişte düzeltiyormuş gibi bir hareket yaptı ve sözlerini birer birer 8€- çerek söylemeğe başladı. Vaktile Tijümen mektebinde hoca idi. Ders verirmiş gibi bir eda ile dedi ki; — Yalan söylemeyeceğim. Ben Bugünkü maç Bugün, Ankara maçlarına ha- zırlık olmak üzere Istanbul muh- teliti oyuncuları Kadıköyüne 'da- vet edilmişlerdir. Ikinci talim maçı yapılacaktır, Başvekilimizin Fenerbahçe klübüne gönderdikleri telgrat Kulüp binasının yanması do- layısile Fenerbahçeye her gün memleketin her tarafından yüz- lerce teessür telgrafları gelmek- tedir. Başvekilimiz Ismet Pş. Hz. dün şu telgrafı göndermişlerdir. *“Kederinize iştirak ve sizi teselli edelim. Sporcu azim ve metanet İle az zamanda yeni bir eser meydana gelece- ginden eminim, Istanbul spor kulübünün birinci takıma ziyafeti İstanbulspor kulübü, senenin lik ve şilt birinciliğini kazanan birinci futbol takımı şerefine bir kır ziyafeti tertip etmiştir. Ziya- fet bugün Beykozda verilecektir, üç aylık maaşlar Mütekait, eytam ve aramil üç aylıklarının verilmesine yarin sa- bahtan itibaren başlanılacaktır. ———m—— Yeni neşriyat: Yemek kitabı Alaturka » alafranga yemeklerin nasıl pişirileceğini her kesin anlıyabileceği bir taızda öğretmek İçin yazılmış bir kitap- ör. Fian elli kuruştur. Satış. yeri Ikbal kütüphanesidir. Gol gık Dotuzenca senesinin 13 üncü sayısı Refk Osman Beyin şayanı dikkat bir yazısı ile intişar etmiştir. Holivut Holivutun 2. ci sene 16 « nüshası Türk sılldyosunun duhul şeraitini, ve ca son ertist resimlerini ye idman bayramı- na iştrek eden mektep talebelerinin re- simlerini ve en son sinema ve Avrupa spor havadislerini hevi olarak pek nefis t etmiştir. , Afganistandan sona haberler, - — VAKIT 10 Haziran 1937 —— Fennin bir harikası Londradaki Derbi yarışları Ayni dakikâda 25 kilometre uzakta ve bir salonda seyredildi ! Televizion dedikleri telsizle uzak la fik defn nakledilmiş olan Derbi mesafedeki hareketleri ve sahneleri yarışlarını seyredeceksin!7. İşte Epsom nakil, artık bu gün olup bitmiş bir, hadisdir. Geçenlerde İngilterede, Lon draya 25 kilometre mesafede Epsom yarış mahallinde, her sene İngillee- nin kralının huzurile yapılan Derbi at koşuları, Televizi - yon < vasılasıyle Londrada üç yüz kişinin huzurunda bulu - man bir sinema perdesine aynen ve seslerle beraber nakledilmiştir. Bu hadiseyi, tanınmış bir şahsiyet olan M. P, Helder şu suretle anlatıyır: Epsom yarış mahallinde, dağmık bir halde büyük bir spor heyecanıyle kaynaşan mes'ut Derbi seyircilerini teşkil eden 300,000 e yakın halk, Lon drada, rahat bir koltuktan, birkaç yüz seyircinin bütün hareketlerini seyrettiklerini, seslerini duydukları - nı şüphesiz fark bile etmemişlerdir. Dünyada ilk defa olarak, bir sa - Jonda oturmak şartıyle, yirmi beş ki lometre ötede olan bitenleri duyup gördük, Bundan otuz sene kadar evvel, Stranddaki küçük odasında büyük 1. talyan Markoninin Poldhu'dan gele- cek olan sesleri dinlerken hissettiğim tesiri hatırlryacak kadar ihtiyarım. Hatta, Paris lâboratuvarlarından bi- risinde yapılan ilk müteharrik re - simler, yani iptidal bir filmin göste- rildiği zamanı, filmin doğuşunu ha - tırlryacak kadar da ihtiyarım. Fakat ne telsiz telgraf, ne de müteharrik resimlerin (bulunuşu, bana, bu tele- vizyon tecrübesinde duyduğum, res- lizmin hemen hemen facia hissi uyan dıran teessür ve heyecanmı verme - mişlerdi. ... Sinema perdelerinden biraz daha küçük bir perde üzerinde epeyce va- zih bir adam göründü ve: — Şimdi, bu güne kadar telerizye memleketteki tarakki ve teceddüt haraketlerinin devam etmekte olduğunu bildirmektedir. Resmimiz Afgan kralının bir merasimden dönüşünü gösteri- or, bir mektepli ile sevişti yaşadım. Kotik bizim bu serbest izdivacımızdan doğdu. Serjin ve benim bir tek mefküremiz vardı. Biz kendimizi proletaryaya has- retmiştik. Halbuki o proletarlerin elinde telef oldu. Ben kaçmağa muvaffak oldum. Oğlum için, biricik servetim için yaşamam lâzımdı. O olmasaydı. — Kâfi kâfi. Eğer müşteriler- lede bu eda ile konuşuyorsan hiç birisi seni kabul etmez. Sen söyle bakalım Nataşacık senin kaç dostun var? — İki, — Fazla yok mu? — Yemin ederim. aponyalı da hesaba da- hil 1. Rozi — Evet! Işte o ikincil — Hadi oradan... Maceralarını bizden saklıyorsun. Peki öyle ol- sun... Şimdi sıra senin Murkal Eminim ki ellerinin, ayaklarının bütün parmakları aşklarını say- mıya yetmezi Mura suratını ekşitti. — Zavallı kız! Sen yalnız er- mağ ans eden yeme an anıyorsun. o “Acımaca bir mablüksua, Dünyada bundan daha ziyade alâka verecek mev- zu yok mu? İnsanları ben ya asprin gibi kullanırım. Yabat ir. — , sen daha söz“ lü sün. Fakat her halde ln düşüp kalkmaktan pek de hoş- lanmadığını iddia edemezsin ya | Bak, karnındaki, kalçandaki yara izlerine.. Bunları kediler mi yap- tı? Seni haklamak istiyen deli- kanlı kim? — Iki kişi idiler. Biri alman, öteki Simeonovlu bir gemici. — Iki kişi mi, oh, oh, oh... Anlat bakalım ! — Harp zamanı idi. Kocam kont idi. Ismi lâzım değil. Cep- hede harbediyordu. Beş aydan- beri evli idik. Ona onun yanına gitmek için Kazak elbisesi gi dim. Dwinsk de öldü, bende Diyerek kayboldu. Süküt içinde birkaç saniye geçti, Sonra, uzaktan gelen mitralyöz sesleri gibi karışık ve boğuk bir ses geldi. Hemen © an- da, perdenin üzerinde hâsıl olan sis, yavaş yavaş yerini müphem ve tİt rek, ilk zamanki filmleri hatrrlatan şekillere terketti. Sesler, şekillerle birikte vuzuh peyda elli, nihayet, kum yığınlarının “arasındaki Lüyük siyh nokta meydana çıktı. Bu siyah nokta halktı ve süratle beliriyordu. İnsan, ayar etmiye çalıştığı bir dür. bün arasından bir şeyler görliyor gis bi oluyordu. Bu, henüz, şimiki filmlerin par « lk teferrüatı gibi vazıh değildi. Fa. kat tamamen açık ve görünür bir man zaraydı. Bir aralık, halk dağılır gibi oldu ve gürültü şiddetlendi: Kıral geliyordu. Çehresi pek vazıh değildi, Fakat halkın-onu selâmladığı, binler ce kolun hareketi görülüyordu. ... Koşu yerinde atlar, siyah küçük noktalar gibi görünüyordu. Bir ara- lk hareket için sralandılar, Şekiller biribirine karışıyordu. İnsanda iyi net edilmemiş ve flu alinmış bir fo « toğrafa bakiyor hissi uyanıyordü. Hâreket ani, heyecanlı oldu. Atlar koşuşarak bir dönemeç arkasında kayboldular. Halk, harekâtıyle yarışı takip ediyordu. atların geçtiği tarafa dönmüş, uzanan başlar görünüyordu. Ses durdu. Perdede resimler bu « Tandır, uzaklaştı, Fakat bu bir an de- vam etti ve birdenbire gayet açık ola rak bir ses duyduk: — April en başta! Koşu yerinde siyah noktalar tek- rar belirdiler. Artık büyük bir grup halinde değildiler. Birkaç at kal - mışlardı ve biribirlerini yakından ta kip ediyorlardı. Atlar, muvasalat direğine yakldş- tıkça sesler şiddetlendi. Orada imişiz. gibi vuzuhla haykırışları duyuyor, ve sanki bizzat biz de, yarış yerinde imişiz gibi ölüyordu. Sonra, siyah noktalar kayboldular, April kazan « mıştı. ... . Yarış bitmişti. Perde karardı, ses ler öldü. Başlarken gördüğümüz a « dam perdeye geldi ve: — Hanrmlar, efendieri, 2 kilo « metre uzakta koşulmuş olan Derbi yarışmı ilk defa televiziyonla gören sizler oldunuz, Dedi. Bütün salon ayağa kalkmış. tı, herkez sakin, mütebessim, teşek « kür etmek üzere balkona yaklaşan bir genci alkışirrordu: Bu genç, te levizyon mucidi, Mister Baird idi. ... Londranm bu küçük salonunda harikulâde bir hâdise olmuştu, ilim tarihinin yeni ve belki de en büyük bir sayfası daha yazılmıştı: Uzak me safelerin görülmesi kabil o! yaralandım. Daha sonra koca- mın bir arkadaşı ile evlendim. Kısa bir müddet beraber yaşa- dık, sonra Bolşevikler kocamı Petrograd'ta öldürdüler. Ben el- lerinden kurtularak Kornilof'a iltihak ettim. Tekrak asker el- bisesini re ata bindim. Ku- ban mıntakasında bir mitralyoz korşunu kalçamı kırdı. Köylüler bana baktılar. Bolşevikler kadın olduğumu tahmin etmemişlerdi. Artık arkadaşarımı görmiye- cektim. vi step te donup ölmüşlerdi. Ben de öldüm, yaşa- sın imperator tarafından Sen Jorj nişanı ile taltif olunan Mura Laskal ( Rusça okşanır mari de- mektir | ben gülerim. Dans ede- rim, içerim, Fakat hakikatta ar- tık yaşamıyorum! Ya siz? Siz mısınız, sanki?,. Burada he- pimiz ölmüşüz. Biz dirilerin gö- remiyeceğini gördük, insan bir kerre mezara girdikten sonra çıkmaz. (Bitmedi)