HESAP | immmmaaamamasaınımm) Bakkal Bodos Ağa, bitişik komşusu usta Yuvana yalvardı: — Amanm gonşu, zatmdan bir iri-i cam var: Bu gün pek mühüm, pek müstacel bir işm çıktı. Halbuki, ga“ yetlen mühüm ve müsiecel bir başha işim daha var.. Birini bırahıp birine gitmek olmaz. İkisi de nazik iştir. A- cap bunlardan birini zatına havale et. sem dirim... Gabul buyurun mu?,, — Bodosaki, gardaşım, emret.. Yek diğerimize muavenet eylemek gonşu- Juk vazifemizdir... Bir gün olur elbet benim sana bir Işim düşer. — Hay ağzmin goncasmı öpeyim gulüm! İşte, ahbap dediğin, dest dediğin böyle olur... Dinle şimdi: Pastırmacı Pavliyi biliyin a... Ondan alacağım var gardaşım. . gunünü geçirmeğe gel mez.. İşte bonolar.. İki yüz elli lira biri, iki yüz eli; lira da öbürü.. Şunlas rı lütfen tahsil ediver cigerim, — Baş üstüne gulüm! (Akşâm üzeri, iki konışar, tekrar dük kânda buluşurlar.) — Amanm dirim gonşu.. Nasıl, bo- noları tahsil ettin mi7. — Soran mı yavrum?.. Bana bu gü- ne bu gün usta Yuvan derler.. Gilfi- ğim yerden boş döner miyim?. Al sa- ma tam dört yüz tanelira!... — Ne dedin yavrum, ne dedin?.. Dört yüz lira mı?,. Aman gardaş, bo- molar iki yüz ellişer liralıhtı sanırım! — Evet.. İki yüz ellişer liralıhtı! — Hay dilini yiyeyim.. İki kerem İki vüz elli dört yüz mü eder, beş yüz mü eder cigerim! — Elbette dört yüz eder! — Acayip,. Nasıl eder imiş yüz? — Bahmdı lâfal.. Gâyserli Yuvan Gayserli Bodosa hiyle edecek değil a gözüm... Geç şu tezgâhm başma.. Al eline kâğıdı, galemi.. Birlikte hesap €- delim! - Hay hay.. — Yaz bahayım alt alta iki tane iki yüz elli... — Yazdım... — Çek altma bir çizgi! — Çektim... — Topla şimdi bahalım! Sıfı» sıfır daha sıfır etmez mi?. — Sıfır eder... — Goy öyle ise sıfırı. Beş, beş da ha on etmez mi7, — Mi eder... — Goy gine sıfırı... İki, #ki daha dört etmez mi?. — Dört eder... j — Goy dördü de... Ne oldu gulim?.. İşte kendi elceğızm ilen yaptın. Dör- dün önünde İki sifir olur ise ne ohu- nur usta Bodos?. —Dört yüz!,, — E biz sanane virdik gardaş?. Dört yüz değil mi?.. — Evet. — Hakkım helâl et öyle ise baha- yım... —Helâl olsun gardaş, helâl olsun!... Karga dört Edelim! — Thtiyarlık 'Torunla büyük baba arasında * — büyük baba.. — Ne var yavrum? — Kışın senin burnun donmuş- muydı? — Neye sordun çocuğum? ir ee başlamış, damlıyor- gi Yarı yarıya Salamon hid. detle kapıyı açıp içeri gir- di: — Mişonaçı.. Mişonaçi.. Sen benim için na- mussw> İemiş« sin, | o “umu? — Yarısı ya- lan, yarisi doğ- ru... — Nasil? — Senin na- mussuz olda- ğun doğru am- ma benim söy- lediğim yalan!, Gaip — Haberin var mı?. Bis zim birader ka- rısını kaybet- ti... — Olur şey değil. Amma dalğın adam- mış hal.. — Zevce — Zevwç — Oo o Mişonaçiyle Salamon o gece gazino! da karşılıklı oturmuş nargile içiyor- lardı, Tâkırdı arasında, Misonaçi Salomo- na dediki: (o * — Sana bir bilmece soracağim.. — Sor bakalum! Toplan Mişonaçi, kıs zını, ticaretha- nesinin muba- sebecisi Sala- monla nışanla- mıştı. Birgün, deli- kan iyı, kendi odasında, kızı Perlayı öper- ken gördü. Fe- na halde hid- detlendi ve müstakbel da- madına bağır- di: —M. Sala mon.. Sekiz senedir mağa- zamda çalişi- yorsunuz.. Ha- lâ perakende alişveriş yap- madiğimi, top- tanci olduğu- Wu oyren&me- diniz mi Kız — Beni “üzekk Ğ ia ya Erkek — Aman karıcığım bunlar ne?.. Kadın — Ne yapayım kocacığım ?.. Iktisadi bubranın hafifle- mesi için çalışıyorum!., Keşke kadın olacağıma kitap olsaydım... Keşke ... Bir gecede bitiriverirdim | BiLMECE — Kadinlar en az hangi ayda lâkir dim?.. di ederler? | — Kadinlar mi?. Hay akilsiz hay.! Kadin kismi bangi ay susar be?. | | — Ben sana susar demedim.. Am-| — Şubatta — Şubatta aşağı indirirken korkmuyor musun? Kfaiye — Korkmaz olur muyum hiç... Merdivenin başında karım bekliyoru! “>... © ! ma, en az hangi ayda Konuşur del Me si Ne iyi olur! Meşhur piya- Bist Ratib Raci bey, büyük bir sanatkâr oOol- makla bera- ber, üstüne, başıma, eline, ayagna o hiç dikkat etmez.. Geçenlerde bir (O meclişte ondan - bahs- ediliyordu: bi- risi : — Parmakla rına o kadar hakimdir. ki, dedi, heriste- diğini yapar.. Bir söze karıştı: Tirnaklarına- başkası da bakim o'sa da kesiverse | — Bilmiyorüm.. Sen soyle! be... . Sebep? — Şubat ayi yirmi sekiz yundur da | ondan.. He, he, he, hel... Ispat — He, he, Le, he, he... — Yülüyor- sun be Sala- mon?.. —Sorma be Mişonaçi:. Bes vin kari bana aldatiyor! biliyorsun?,. Is- patin var mi? — Var: Ye | çen gün ona | bir çift yalan- <i küpe almiş- tim;.. — E..Sonra?. | — öide bu sabah: baktim ki kupeler sa- yici olmuş!.. He, pirlanta 5 izbe, bö he, hel. Sayı'a:2 —— EZER AMA EZOTE GEAEMAEEZ | KARŞILIK İamamaımmunmummanssımamz Yirmi beş sene evvel, deli gi- bi sevişmişlerdi. Bütün Istanbul, yularca onların aşklariyle meş“ gul olmuştu. Sonra, her nedense ayrılmışlardı. Kadın, zengin bir tüccara var- dı. Erkek te memuriyetle Avru- paya gitti. Uzun zaman birbir- lerini görmediler, Geçen yaz, Büyükadada, tes sadüf bu iki eski sevdazadeyi karşı karşıya getirdi. Kibar, zen- gin bir hanım efendinin salonun- da bulunuyordular. Erkek, onu, hayli ibtiyarlamış, porsumuş, çir» kinleşmiş olmasına rağmen ders bal tanıdı... Yanına yaklaştı ve geçmiş günlerin verdiği bir sa mimiyelle selâmladı. Kadın, önce biraz şaşırır gibi oldu.* Sonra, saçi ve bıyıkları bembeyaz olmuş, yüzünün çizgis leri derinleşmişti eski dostu tepe den tırnağa kadar süzdü. O'da kendisini pek iyi tanımıştı. Fakat yaşmı ihtar eden bu ihtiyar yüzü tanımamış gibi sordu: — Çehreniz bana pek yabancı gelmiyor beyelendi.. — Bilmem ama, galiba bir zaman küçük bi- raderinizle tanışmıştık. Erkek, bu insafsız cevaba der- hal mukabele etti; — Aldanıyorsunuz hanımefen- di biraderim yoktur. Gençliği- nizde tanıştığınız delikanlı mer- hum pederim o'acakl b, $ Zamane! Büyük anneyle torun arasındat «Cemil, gel yavrum.. beni bir ite sana beş kuruş vere ona kendi yim. Peş kuruş mu?.. Zor.. Ben balık yağını bile yirmi beş kuruştan aşağı içmiyorum! — Cevap Faik bey, karisile her gün kavga ederdi. Yakın doslarından biri kendisine nasibet etti; — Azizim, bune geçimsizlik? Şu kediyle köpekten ibret al. bak, cinsleri ayrı olduğu halde sizden daha iyi geçiniyorlar.; Faik bey homurdanarak ce vap verdi: Hele evlendir.. o zaman görürüzl ii Kazanınış ? Iki ahbap yahudi arasında; — Salamon be, dun bizin Mi- şonaçi ilân bahse tutuştum ki, benin karisinin bir âşiki var., — Eyy.. Sontam 7. — Sonram.. Bahsi ben kazan- dim bel, zn Birinci! Nereden | Küçük geldi: — Baba... — Ne var oglum?., — Hayvanat imtihamında bis rinci oldum | — Aferin sana... ne sordular bakayım? — Filin kaç ayağı vardır diye sordu'ar.. — Eh, sen ne cevap verdin? — Üç ayağı vardır dedim,.. — Yanlış.. Yanlış... dört aya- ğı vardır... / — Zirarı yok baba, ben yine iyi bildim.. arkadaşları iki ayağı vardır demişleryal,, ç ği Abmet, koşa koşa eve