22 Ağustos 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

22 Ağustos 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—2— ği VAKIT 22 Ağustos 1930 —— Edebiyat muallimleri kongresi: 3 » Maarif vekâleti eski ede- biyatı 100 broşürde “ toplıyabilir Edebiyat kongresinde konu- şulan üçüncü mühim mesele de tedrisat malzemesi yani kütüp- | hanedir. Hemen söyliyelim ki bu bah- sin kongre porğramına konma- sı bile bizim için bir terakki alâmetidir. Tabiiyyat, fizik, kim- ya vesaire dersleri için mektep- | © lerimizde halimize göre kınık - dökük üç beş alet görülürdü. Fakat edebiyat ( derslerinin de kendine göre bir aleti, malze- mesi olabileceği yakın zamanla- | © ra kadar akla getirilmiş şey de- — Gildir. Pek zaruri ihtiyaçlar için muallim kendi kütüphanesinden üç beş kitap getirir, muallim başka bir yere gönderildiği za“ © man bu kütöphaneciği de paket © yapıp koltuğunun. altında götü- k rördü, Mekteplerden (o bir kısmında © gerçi bir kütüphane vardır. Fa- — kat bunların ne olduğunu hepi- miz pek iyi biliriz; Maarif ta- rafından basılmış sekiz on eser, öteki beriki tarafından-biraz da işe yaramıyacağı için vakfedil- miş» öç dört cilt. Edebiyat mualliminin burada talebeye okutacak ve tavsiye e- decek bir eser bulamaması he- men hemen âdetti. Kongredeki arkadaşların bu- na da mutlaka bir çare arama- larını çok isteriz. Böyle bir kütüphanenin lüzu- © mu hakkında uzun söze hacet ol- masa gerek. Hepimizde biliriz ki talebemiz - kabiliyetlidir, çalışkandır. Fakat okumaz. Bu onun büyük bir ek- siğidir. Sonra gene hepimiz bi- liriz ki bir talebe, ne kadar ça- hşkan ve malümatlı olursa olsun okumak, düşünmek, kendi ken- dine çalışmak, basılı kendine mahsus bir düşünce dünyası ya- parak onun içinde yaşamak â- detini almamış, zevkini duyma- mışsa ilerde gireceği fikir haya- tında ilerlernemeğe, kısır kal- mağa mahküm olur. Bugünkü hayatta geniş kafalı, derin rub- Noktai mazarma göre kendi- si hürriyetperver ve demok- rat bir adamdı. Devir devri hürriyet, ve hâkim olan zihniyet demokrasi zihniyeti olmak lâ- zımdı. Binaenaley paşanın müta- leasına nazaran lustrin iskarpin, jaket atay ve redingot, aristok- rasi alâmeti idi. Bir saniye için bu doğru olsa bile paşanın bu © çapaçul giyinişi böyle ince mü- lâhazalardan ziyade, hissatı tab'- ından mütevellitti, Ekser rüfeka Âyan lokan- tasından yerlerdi. Nazmi Paşaya göre, bu bir israftı. Kendisi 2- lelekser yemek yağlarından ve midesinin rahatsızlığından bah- sederek bir bardak limonata ge- tirtir, cebinden çıkarttığı iki Yazan: Reşat Nuri lu görmemekten şikâyet ettiği- miz bütün meslek adamları hep böyle yetişenler arasından çık- mıştır. Hasıh Oo okumamak, kendine mahsus bir dünya yaparak için- de yaşamamak fikir hayatına - namzet bir orta mektep talebe- si için zekâsızlıktan, tenbellikten, zevksirlikten daha büyük bir “ kusurdur. ! Bu eksik ve kusurdan birinci i derecede muallim mes'ul götü- nür. Fakat o biçare de ne yap- sın ki talebesini teşvik için elin- de nasihattan başka verecek bir şeyi yoktur. * Sözü uzatmamak için eyi bir mektep kütüphanesini nasl ta- savvur ettiğimizi söyliyelim: Böyle bir kütüphanede bilhas- sa üç çeşit kitap buluntanlıdır: Yeni kitaplar, eski ed . ait kitaplar, nihayet ede- biyatlarından terçü , Birincileri az bir para ile te- min etmek mümkündür. Bir mektep kütüphanesine girecek kiymette piyasada kaç eser var- dır ki? ikincilerle üçüncülere Fakat gelince iş değişir: çünkü piyasa- da, eski eserlerin mevcudu, garp eserlerinin tercümesi yoktur. Bu eskileri yeni harflerle tek- rar bastırmak, garp eserlerinin en lüzumlularını tercüme ettir mek çok paraya ve çok zama- na muhtaç bir iştir. Fakat ma- arif vekâleti şimdilik zengin bir memleket kötüphanasi değil fa- kat ortn mektep talebesi için en az ne İâzımsa onlardan iba- ret bir kütüphane tasarlıyarak işe başlarsa, az zamanda ax ra ile çok iş yapabilir kanaatin- deyiz. Eski kitaplarla garp eserleri meselesini ayrı ayn gözden ge- çirelim : * Edebiyat tedrisine yardım « ! decek eski kitaplar İçin şöyle | düşünüyoruz: Bugünkü | gevreği limonâtaya daldırarak İ bununla karnını doyururdu. He- İ le tramvayların vizir vızır o işle- diği bir memlekette Âyan da- iresine araba ile gelip akşama kadar daire avlusunda araba bekleten Müşür Fuat Paşayı hiç affedemezdi. Dilber zade efendiye çek kı- zardı. Paltoşunu tutan hademe- nin eline bukadar küçük bir hizmet mukabilinde yüreği mz- lamadan bir lira, iki lira sıkış tırışı, Nazmi Paşanın azim hay- retini mucip olur, bu para ken di cebinden çıkıyormuş değil, kendi yüreğinden #ökülüyormuş gibi derin bir sızı duyardı. Bakın Müşür Osman Paşayı çok severdi. (o Çünkü koca wiyetimiz harf in kilâbından doğ- | muş bir şey değildir. Eskiden de bu böyle idi. Eski eserlerin bir kismi el yazmasıydı, basılmış o- lanların büyük bit kismi bitmiş, piyasadan kalkmıştı. Binsensleyh mektep ve talebe için dünkü varlık ile bugünkü yokluk ara- spda büyük bir fark yoktu. Sonra gene üç senelik edebi- yat derslerinde bir Nabi veya Naimaya düşecek hisse yirmi otuz sayfayı geçer miydi? Şu halde bir Nabi veya Nai- manın en ebesmiyetli parçala” nodan toplanmış iki veya Üçer formalık iki broşür bugün bu ihtiyacı tenin eder. Muallim, Nabiden veya Naima- dan babsedeceği gün mektep kütüphanesinde ikişer formalık yirmi yirmibeş Nabi ve Naima : £ 3 FERİ pe E il çin bir sarraf edindi. Emlâkine sit kunturatlarda her kiracının bedeli icar &yan dairesine geti- rip teslim etmesi, bir maddei . | Kalmıyacağını, Çeşmeden anason mü mükarrer olan ( TELGRAFLAR ) Başvekilimiz dişlerinden mustariptir Kaplıca, 21 (VAKIT) — İsmet Paşa Hz. dişlerinden muztariptirler. Altı di- şinin gökilmesi neticesi Raşvekilimiz bugünü istirahatle geçirmişlerdir. Gayri mübadillerden buraya gelen| bir heyet Başvekilimizi ziyaret ederek Yunanistanda kalan mallarına karşı- lik kendilerine mal verilmesini rica edeceklerdir. Bir hâkimimiz ağır yaralı İzmir, 21 (VAKIT) — İkinci hukuk mahkemesi reisi Kemal Beyi at çiğne- di, başından ağır bir yara aldı. Hayatı tehlikededir. Müskürat müdürü nikbin İzmir, 21 (VAKIT) — Müskirat w mum müdürü Asım Bey, bu sene üzüm- lerin çok güzel olduklarmı, ihracatm çok olacağını, inhisar idaresine üzüm bayaasma başladığı için fiatların art; ağını söylemiştir. Yeni asır davası İzmir, 21 (YAKIT) — Yeniasır - Türkocağı davasına devam edildi, 4 eylüle kaldı. Sivas hattı Ankara, 21 (A.A.) — Sivas hattının küşadı o münasebetile posta pulları İlzerine sürşarj yaptırıl- mışkır. Bu pullar 30 oğustos 1930 da mevkii tedavüle çıkarılacaktır. Bir beyanatın tekzibi * Belgrat,2i (4.4.) — Zagrep gazele sinin yüksek siyasi bir şahsa atfen Bulgar - Yugoslav münasebatı hakkın- da neşrettiği beyanat salâhiyettar ma- hafil tarafından tekzip olunamaktadır. Pamuklarımızın ıslahı Ankara, 21 (Telefon) — Hükümet| pamuklarımızın islahı için bir müte- haasın getirtecektir. Tütün fiyatları Akhisar, 21. (YAKIT) — Tütün pi- yasası 225 kuruştan açıldı. Satış hara- retle devam ediyor. "ancak esetin tamamından çıkma mukabil onlarınkinde mananın m değil midir? Garp eserlerinden okuduğu bir kaç pafçanın zevkine kapı larak kitabın tamamını okumak istiyecek talebenin bu merakını tatmin edememesi zararlı bir ML bada da eldeki mah- dut kuvveti meselâ on büyük tam esere sarfetmektense yüz küçük ekstraya sarfetmek fikri- mizce daha doğrudur. Bu herhalde dünya ye garp şaheserlerini yavaş yavaş dilimi- xe nakletmek © teşebbüsümüze engel olacak bir şey değildir. Reşat Nuri ve müteaddit emlâkinden aldığı zaman ev idaresine yeti- şecek miktarını ayırdıktan son- ra sarrafa telefon ederek daire- ye , kâtibi umumi Müş- tak Beyin odasının yanındaki kü- şük odaya çekilezek hademele- re kimsenin odaya bırakılmama- sn tenbih Oeder, bununlada iktifa elmiyerek kapıyı sıkıca kapatır, yegin yezin verdiği kâğıtları sayar, mukabilinde ye- gin yegin sarı altın liraları alır- Nazmi Paşa çok vehham ve mü- vessyis bir adamdı. Hariçten altın sesinin o işitilmemesi için sartafın verdiği altınları teker alır, kemali itina ile ve kezalik ses çıkartmamasına fevkalâde itine ve dikkat ederek üç dört torbaya yerleştirir, sarraf gittik- ten sonra tekrar kapıyı kilitliye- | tahşit etmeğe Ağrıda sükün Karlar fazlalaştığından haydutlar aşağı inmeğe başladılar Dahalet ederler itiraflarda bulu» nuyorlar Ağrı dağında kar yağmağa başladığından şakiler aşağılara inmektedirler. Diğer taraftan alınan malüma- ta göre, vaziyet ne arzederse etsin, Ağrı dağında harekâta ey- lül iptidasında başlanacaktır. İranlılar hudut üzerinde asker hararetle devam ediyorlar. Tebrize sürülmüş olan Yusuf Abdal ile ailesinin imba edildi- ği söylenmektedir. Ağrıdağının akıbeti yakınlaş- tığı için budutla yakın bulunan manalıkta dahaletler başlamış bir kısım halk hükümete bizmet: lerini arzetmislerdir. Bu halkin ifadeleleri dikkate şayandır. Bunlar, vaziyetten İra- nın mes'ul olduğunu, çünkü hem Hobyan cemiyetinin, hemde Taş» naksiyon cemiyetinin orada faa- liyet gösterdiğini, hatta Irandan yardım gördüklerini söylemişler» dir. Cenup hududumuza giren çe- te şiddetli bir takibe uğramıştır. Mardin vilâyetinin her tarafın- da emniyet tertibatı alınmıştır. Jbrahim Talt B. Şark vilâyetlerinde teftişatta bulunmakta oldn birinci müfettiş Ibrahim Tali Bey vana gitmek üzere Bıtlise varmıştır. , Iran Kürtlerinin isyanı Atina 20 ( rumca gazeteler) Romadan bildirildiğine göre Iran da bir isyan baş göstermiştir. Iran askeri ile asiler arasında şiddetli müsademeler başlamıştır. Her iki taraftanda ölenler ve yaralılar vardır. Gelen bazı haber lere göre Kürt isyan ve hâreketi Irana da sirayet etmiştir. Ankara 21 (Tleefon)—Ağnda harekâta eyiülde başlanacaktır. Şimdilik sükü vakdır. Ankara 21 (velefon) — Asi- lerin reislerinden Abdal Yusu- fun İranda karisile beraber: öi- dürüldüğü hakındında bazı ha- berlet çıkmış, fakat teeyyüt etme miştir. Müşür Osman paşadan razı olsundu. Onu, aylar vardı ki don paçasında evrakı nakdiye taşımaktan kurtarmıştı. Bol kes merinde altın, daha kolay ve em- niyetle kabili nakildi. Maamafih bunu öğrenmekte ( gecikmesi, kendi hatası eseri idi, Çünkü bu- kadar senelik âyan olduğu hal- de rüfeka ile asla hususi olmas mış vebinnetice bu gibi mühim meseleleri öğrenmemişti, Halbuki içtima haricinde rüfe- kanın ekserisi çok höşmeşrep adamlardı; Hele Müşür Osman paşanın nükteleri, hikâyeleri en- festi. Topçu Rıza paşa da gür sesle kahkahayı bastığı gibi âyan koridorları çın çın öterdi. Aram Efendi, kibar, çelebi bir insan, Bohor Efendi sessiz, mütevazı bir zattı, Nazmi paşanın Âyanda çekin- rek pantalonunu ve donunu çö- zöp bunları belindeki kemere ' yerleştirirdi. ' diği içtimai tabakaları birbirine zt iki insan Vardı. (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: