Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
— 27.4.1939 [ HAYAİF vi SIHAT Yapma adam Amerika medeniyetinin gayesi, şimdiye kadar gelmiş ve geçmiş me- deniyetlerin hepsinden ileri gitmek olduğunu bilirsiniz.. Eski Asya me - deniyeti ancak tabiatta mevcut kuv- vetlerden ve maddelerden istifade ka, dudakların, dilin, ağzın ve bu- runun nasıl hareket edip etmedik- leri zaten bilinmekle beraber bu küçük hareketleri ve hareketsizlik- leri makinaya yaptırmak, tabii, ko- lay bir iş olmamış. Burunla beraber etmeyi öğretebildiğinden o med yetin bütün marifetleri hep tabiatın içinde kalmıştı. Avrupa medeniyeti, bir traftan tabiatta mevcut olmıyan bir kuvvet, bir taraftanda gene ta- biatta bul yan birçok maddel icat ederek tabiatın üstüne çıkma- ğa çalışmakta ise de onun yarata- bildiği maddeler henüz pek de bü- yük şeyler değildir. Amerikalılar her işte sabırsız a- damlar oldukları için birdenbire, ta- biatın yarattığı en mükemmel ter- kip olan insanı sanatla kurmayı zi- hinlerine koymuşlar. Yakında açı- lacak olan Nev-York sergisinin göze çarpacak en mühim icatları yapma adamlar olacakmış. Bu yapma adamlardan bir tanesi- nin boyu dört metre olacak ve söy- lediği vakıt çıkardığı ses dört kilo- metre uzaktan işidilecek, diye ha- ber veriyorlar. Bu sesin kaç desibel olacağı henüz bildirilmiyorsa da onu işidenlerin : * Canıma işledi gitti bu ferahnâk hava ! , diye kulaklarını tıkamağa mecbur olacakları şüphesizdir. Serginin açıl- dığını o bet sesli yapma adam haber verecekmiş. Bu acayip adamın bü- 'yük bir marifeti daha ıerıini!ı açıl- dığının ilk gecesi, ışıkları bize 39 yılda gelen Arkturus yıldızıma bak- mak olacakmış. O çelikten dev yıl- dızdan 39 yıl önce çıkan ışığı gö- rüncebütün sergide de elektrik ışık- ları parlayacakmış. hepsini org gibi makinada ancak 23 tuş üzerine sığdırmışlar. Hem de, Amerikalıların yaptıkları gibi geniz- den söylemek şartiyle... Demek ki tuşları yazı makinasından daha az. Bu söz makinasının pek yakında, daktiloda yazılan şeyleri sözle tek- rar etmek için kullanılacağı şüphe- sizdir. Ancak, bukadarla i en hissedarlar umumi heyeti bugün toplanacak Türkiye Cümhuriyeti Merkez Ban- yüksek hassası olan söz kudretinin sanatla kurulabildiğine inanmak pek büyük saflık olur. Söz sadece sesten ibaret değildir. Onun temeli beyinde geçen düşünmektir. Nite- kim vaktıyle bizim mantık hocaları da insanı nâtık hayvan diye tarif ederlerken b l şan d ji değil, düşünen demek olduğunu an- latırlardı. Halbuki Amerikalıların bize yapma adam diye gösterdikleri beyinsiz adamdır. Birgün, beyinli insanın da yapma olarak meydana getirilmesi kabil $ çe S E Te A ü rum, fakat şimdilik erken, pek er- ken... Napoleon'un dilleri nasıl tasnif ettiğini hatırlarsanız bu yapma ada- Ş şacağı dile büsbütün gü- lersiniz: Birgün, fransızca erkek di- li, italyanca kadın dilidir, demiş. Bunun üzerine, şimdi bu yapma ada- mın söyliyeceği dil için sorarlar. Ne cevap verdiğini burada tekrar et- miyeceğim, fakat siz hafızanızı yok- laymız, elbette duymuşsunuzdur. Ğ, A. kası, hissedarlar 1 heyeti, yedin- ci hesap yılı muamelelerini tetkik et- mek üzere bugün toplanacaktır. Ruznamede bankanın 1938 yılı ida- re meclisi raporunun tetkiki, mura - kabe komisyonu raporu üzerine bilân- çonun tasdiki ve temettülerin teklit veçhile dağıtılmasının tasvibi, idare meclisinin ibrası, müddetleri biten murakiplerden B ve C hisselerine sa- hip bankalar ile şirketler tarafından iki murakip intihabı, D sınıf hissele- rine sahip hissedarlar tarafından bir murakip intihabı vardır. İdare meclisi raporunda, Ebedi Şe- fimiz Atatürk'ün vefatiyle duyduğu derin teessürü, umumi heyete arzeder ken, kendilerini istihlâf buyuran bü - yük Milli Şef İsmet İnönü'ne karşı olan sarsılmaz itimat ve bağlılığını teyit etmekle umumi heyetin de duy- gularına terceman olduğu kanaatini izhar etmekte ve evelâ 938 de dünya vaziyetini, memleketimizin umumi vaziyeti, ziraat, sanayi, ticaret mev - zuları üzerinde rakamlı ve mücmel malümat verdikten sonra devlet ma- liyesini izah etmektedir. Bankanın son bir yıllık işlerini hu- lâsa eden bu rapor, aynı zamanda, pa- r içinde bulunduğu sağlam ve Yapma adamlarlan bir başl çelikten kollarıyle gene çelikten bir sopayı -yarına yaklaşanların kafa- sına indirecek gibi- sallayacak, bir tanesi gözlerini oynatarak âşıklar gibi baygın bakışlar diliyle konuşa- cak, biri de kendine sorulan suallere insan diliyle -fakat, tabii ingilizce larak-cevap verecekmi Yapma adam kurmak merakında olan Amerikalılar'ın en mühim dü- şüncesi insanın da en yükıılf hassası CEMAL BÜRÜN 1 Mayıs 939 pazartesi günü saat 10 dan itibaren Ankara Palas'da yazlık modellerini göstereceğini muhterem müşterilerine bildirir. 1485 E Ğğgâ en S Oran soz tmek olduğu anlaşılıyor.. Bir vakıt, etomobillere. korne yapan fıbrğkı- lar da bu meraka düımüı.lurdı. o zamanki öotomobil kornelerinin ses- lerini hatırlıyanlar onlardan lıı:ılı_- Yının âdeta, * savulun, paşa geçi- yor ,, der gibi ses çıkardıklarını e!- bette unutmamışlardır. Korne fabri- kâaları istedikleri şeye muvaffak o- '::uyuıklınm ınlıdık!ı:d sonra SAĞ n işlerdi. Amerika Sergümas; — yensa — zelenen o sevdayı başarabilmek için düşündükleri ve meydana getirdik- leri makina, doğrusu, hayrete değer bir icattır. Makina esasından, kili- ıelerdo bul duğunu bildiğiniz fa- kat göremediğiniz org çalgısı gibi bir şey.. Yapma adam söz söylerken de makina ve onu işleten güzel kız kimseye görünmiyor. Kızın güzelli- ğini nereden bildiğimi sorarsanız, Onun ayrıca, makinayi işletirken fo- tografını almışlar da orada gördüm. İnsan söz söylerken çıkardığı ses- lerin her biri gayet ince tahlil edil- miş, söz söylenirken boğazdan baş- Hayvanlaşan insan “La bete Humaine” Baş rollerde: Jean Gabin - Simone Simon Sonsuz aşk ve ihtiras filmi, Şim- diye kadar misline raslanmamış Bta- """“'chtlı_ ReE ULUS sinemasında devam ediyor Ayrıca: Metro Jurnal. en son havadisler Seanslar: 14,30 - 16,30 - 18,30 akşam 9 da başlar 12,15 ucuz matinesinde Sarlo Asri zamanlar filminde TI: 2193 istikrarlı şartların da selâhiyetli bir vesikası mahiyetindedir. Raporun bu kısımlarını aynen alıyoruz: Devlet maliyesi: “1938 âdi senesine tesadüf eden ilk beş ayın nihayetinde hitam bulan 1937 - 1938 mali senesi 272.2 milyon liralık bir tahsilât yekânu vermiştir ki, muhammenata nispetle 41.000.000 lirayı mütecaviz bir fazlalık irae eder, 4938 in son yedi aylık tahsilâtı, evel- i senelere nispetle gene yüksektir: 936 kânunuevel ayında 176.352,000 lira olan tahsilât, 937 nin aynı ayında 212.042.000; 938 in aynı ayında ise 225.220.000 liraya yükselmiştir. 1938 senesinde yeniden yeniye ver- gi ihdas edilmedikten maada 1938- 1939 mali senesi için tenzilât dahi ya- pılmıştır. Buna rağmen yedi aylık bir devre zarfında tahsilâtın fazlalığı bit- tabi calibi memnuniyettir. İtfa ve saire dolayısiyle düyunu u- mumiyemiz bir taraftan tenakus eder- «enurger tarartân bir takim şirket- lerin mübayaasına, bazı Nafıa işleri ve saire vücuda getirilmesine ve tev- si edilmiş sanayi programının tatbiki- ne devam olunmak üzere aktedilen di ğer istikrazat hasebile heyeti umumi- yesi dahilinde 1938 içinde düyunu u- mumiyemiz kabarmaktan hali kalma- mıştir, Erzurum - Sıvas hattı istikrazının bundan evel çıkan 15,5 milyonluk kıs- mına inzimamen 4,5 milyon liralık beşinçi tertip senenin son ayında te- davüle konmuştur. dünyanın Muvazene, kazanç, hayvanlar, istih- lâk, damga, sinema ve tiyatrolar ver- gileri gibi bir takım vergiler de he- yeti umumiyesi mükellef lehine ma - tuf az veya çok tadilât, tenzilât, fener ler idaresinin ve İzmir telefon şirke- tinin, Üsküdar - Kadıköy Su Şirketi- nin, İstanbul Elektrik Şirketinin mü- bayaası senenin şayanı kayıt mali hâ- diselerindendir. ğ 1938 senesinde İngiltere ile 16 mil- yon sterlinlik, Almanya ilç 150 mil- yon marklık kredi anlaşması senenin mühim mali hâdiselerindendir. Os- manlı Bankası imtiyazının bazı şart- larla tecdidi, İstanbul borsasının mu- vakkat bir zaman için seddiyle Anka- rada bir borsanın küşadı, kezalik se- nenin mühim hâdiseleri meyanında - dır. Demiryollarına ait geçen seneki 6.559 kilometrelik işletme tulü 1938 senesi sonlarına doğru 7.150 kilomet- reye baliğ olmuştur. Döviz ve kliring vaziyetleri: Güdümlü ekonominin muhtelif mem leketlere göre değişen tatbikatı ve bu tatbikatın doğurduğu umumi ahenk- sizlik devam edip gitmektedir. Bu şartlar altında harici ticaretimize is- tenilen istikametleri vermek ve ser - best döviz bakımından vaziyetimizi arzumuz dahilinde idare etmek im- kânsız denilecek derecede müşküldür. Mamafi bu mühim mevzuu daima lâyik olduğu alâka ile karşılamış o - lan hükümetimiz icabettikçe döviz va ziyetini korumak için dünya şartları- nin verdiği imkânlar dahilinde tedbir almakta gecikmemektedir. Para piyasası; Mühtelif âmillerin tesiri altında vâdeli veya vâdesiz mevduat, banka- larımızın hesaplarında tezayüt eyle - mekte devam ediyor. Dünyanın he - men her tarafında mevcut takyidat dolayısiyle memleketimiz sermayele- ri için neticei hesapta gene en emin yer kendi memleketimizdir. Her cins- ten mevduat bakiyeleri 1938 de bir se- ne evele nispetle daha fazladır. Kıs - men bu fazlalık ve kısmen de borçlu hesaplar için kanunen tayin edilen a- zami faiz hadleri dolayısiyle piyasa- da büyük bankalar alacaklı hesapl faizlerini sene zarfında indirdiler. İkrazat faizleri için, sene zarfında bir kanun azami haddi 94 8,5 olarak tesbit etti. Bankamız da:bir temmuz tarihinden itibaren iskonto haddini 96 5,5 dan dörde ve avans hadlerini de 95 4,5 dan üçe indirmiş bulunuyor. Bankanın muamelelerine gelince: - Kasa hesabı :' 1937 gayesi mevcudu 36.865.469,95 lira olupı 1938 zarfındaki makbuzat 814.591,139,63 liraya baliğ olmak su- retiyleı sene gayesindeki zimmet ye - künu 851,456.609,58 lira olmuş ve se - ne zarfındaki 815.314.998,59 liralık 1938 senesi zarfında Banka 2.210.322 liralık kâr yaptı medfuat neticesinde 1938 gayesi baki- yesi 36.141.610,99 liradan ibaret bu- lunmuştur. Tedavüldeki Banknotlar: 1937 senesi sonunda kasamızda mevcut banknotlara da şâmil olmak ü- zere: Mevcut bulunan 176.676.501 liralık banknotlara 1938 de 30.000.000 liralık daha banknot inzimam ederek hasıl olan 206,676.501 liralık yeküna muka- bil 1938 de 1.932.059 liralık banknot tedavülden çekilmiş ve sene gayesin- de 204.744.442 liralık banknot kalmış- tır. Sene gayesinde piyasada bilfiil mü- tedavil banknotları tesbit için yukarı- ki bakiyeyi teşkil eden: 204.744.442 liradan sene gayesinde kasalarımızda mevcut 10.765.721 lirayı tenzil ederek bilfiil tedavülde 193.978.721 liralık banknot bulunduğu neticesine varırız, Evrakı nakdiye karşılığı hazi Birinci Türk neşriyat kongresine doğru Harf inkılâbının onuncu yıldönü- mü münasebetiyle Maarif Vekilliği tarafından tertip edilen on yıllık neşriyat sergisi devam ederken bir de neşriyat kongresi kurulacağını biliyoruz. Önümüzdeki ay içinde toplanacağını Üümit ettiğimiz kon- grede âza olarak bulunacak olan- larım hazırlıklarını bir an evel ik- mâl etmeleri zarureti üzerinde bil- hassa tevakkuf etmeliyiz. — Zira, memleketimizde ilk defa teşebbüs olunan bu kongrenin muvaffakiye- ti, maarifimizin büyük derdi addet- mekte kimsenin tereddüt edemiye- ceği neşriyat dâvasının ne kadar ka- ranlık noktası varsa hepsinin ciddi- yet ve iyetle tenvir edil i vâbeste bulunmaktadır. Vekillik, bu noktalara — teklif etmekte oldu- ğu encümenlere nazaran — şu su- retle işaret etmektedir: basın, yayın ve satış işleri; dilekler; edebi mül - kiyet; gençlik ve çocuk edebiyatı; mükâfat, yardım ve propaganda; neşriyat programı; tercüme işleri. Filvaki, neşriyat dâvası matbaacı- nın, tâbiin, ririn, g ini mütercimin, devletin, çocuğundan ihtiyarına kadar her çeşit kariin, kâğitçının ve sermayedarın alâka- dar oldukları gayet girift bir dâva - dır ki türlü tekniklere istinat eder. Şimdiye kadar bizde bu teknikler ihmâl ol ve kitap yazmak, tahvilâtı: * Bankamız kanununun 5 ve 6ncı maddeleri mucibince uhdemize mü- basmak ve satmak işlerinde hiç bir veçhile tasvip edilemiyecek bir anar ö hüküm . sürmüştür. Bu A devver evrakı nakdiyeden dolayı ha- zinenin bankaya karşı müteahhit bu - lunduğu borca ait vaziyet A — resül- mal ve B — faiz zaviyelerinden ber- veçhi âtidir: A — Resülmal. — Müdevver evrakı nakdiyeden 1937 gayesinde devletin bankaya borcu 144.676.501 lira iken 1938 senesi zarfında vaki 1.932.059 li- ralık tediyat Üzerine bu borç sene ga- yesinde 142.744.442 liraya düşmüştür. Sene zarfında vaki tediyatın: 1.467.985,11 lirası küupon tahsilâtın - dan, 464.073,89 lirası 1937 senesi ban- ü d hassıl olup mü ka yekün 1,932.059. — İiradır. 1934 senesi zarfında kanunumuzda vuku bulan malüm tadilâta müsteni- den yüzde birler hasılı 1938 de hazine- ce evrakı nakdiye karşılığı cüzdanına ithâl edilmek üzere hazine tahvilâtı mübayaasına tahsis edilmiştir ki tah- sil edilen bu meblâğ sene zarfında 3.428.144,89 liraya baliğ olmuştur. B — Faiz. — 1938 senesi zarfında hazine tahvilâtı bakiyeleri üzerinden senevi 94 1 hesabiyle tahakkuk ettir - diğimiz faiz sene sonunda 1.442.555.20 liraya baliğ olup bundan 1.088.975,34 Hirası sene zarfında tahsil edilmiş ve bakiyesi olan 353.579,86 liranın tahsi- li de olbaptaki mukavele mucibince 1939 senesine bırakılmıştır. Esham ve tahvilât cüzdanı: Bu hesapta mevcut iki nevi sene- dattan birinci evrakı nakdiye karşılı- ğı senetler diğer nevi de kendi mek- subatımızı teşkil eden serbest senet- lerdir. A — Karşılık senetler — Bilânçoda sabit rayiçlerle gösterilen bu senetle- bepleri açıkça meydana vurulma- lıdır ki dâvayı halledecek tedbirler salâhiyetle tayin edilebilsin. Bu- nun için de kongre âzasının, ekseri- ya görüldüğü gibi, toplantı esnasın- da tahattur edebildikleri cihetleri gelişi güzel izhar ve ifadeden kaçı - narak encü lerde derhal mü kere mevzuu olabilecek dosyalarla gelmelerinden ve mütalea ve temen- nilerini rakama, müsbet müşahede - ye, tecrübeye, ilme istinat etmek suretiyle ileri sürmelerinden başka çare yoktur. Neşriyat işlerinin her kısmı ile müteveggil resmi ve hususi birçok şahsiyetlerin iştirâk edecekleri böy- le bir kongre, bekl hi ti ya- pabilmek için, salâhiyetlilerce ön - ceden hazırlanmış vesikalar bulmak veen geniş tesanüt fikriyle çalış- mak mecburiyetinde değil midir? Muvaffakiyetini candan arzu et- tiğimiz kongrenin yüzlerce mevzu- undan birine bugün bu suretle temas etmek istedik. Nasuhi BAYDAR rin borsa kıymetleri : 1932 gayesinde 7,9 1933 gayesinde 9,5 1934 gayesinde 10,7 1935 gayesin - de 13,1 1936 gayesinde 15,4 1937 gaye- sinde 17,67 milyon lira iken 1938 gaye- sinde 19,90 milyon lira olmuştur. 1935 senesine gelinciye kadar cüz- dandaki senetler 1715 numaralı banka kanuniyle Maliyeden Bankaya mü- devver senetlerden ibaret iken kanu- sekizinci ddel ddesi ne tevfikan bu cüzdana 1935 ten itiba- ren yeniden bir takım senetler girme- (Sonu 8, inci sayfada) misiniz? Şimdi şuracığa düşmekten korkuyorum. İçimizdeki şeytan Tefrika No: 235 —Yazan: Sabahattin ALI tasdik edeceksini Bakın, bağır yanm dan | miyorsu - nuz... Yüzünüz nefret ifade etmiyor... Beni anlıyor- sunuz!.. Sonuna kadar, en küçük noktasına, en gizli köş kadar ruh görüy orsunuz ve bun- lar size yabancı gelmiyor... değil mi? Sl.ıdeıı cevap istediğim yok... beni sadece dinlemenizi istiyorum. Daha dün gördüğünüz ve toptan iki saat bile ko - dinlemenizi isterken ne yaptığımın farkındayım... Fakat bir ses bana mü- temadiyen doğru yaptığımı fısıldıyor. Hayatımda hiç bir zaman bu kadar açık olmamıştım. Buna ce- saret edememiştim. Halbuki şimdi hşmin mevcudi- yetimi gözlerimi kapatarak size teslim edecek ka- dar büyük bir emniyet duyuyorum ve alay edece- ğinizd inizden korkmadan konuşu- yorum. Bu emniyet, bu kanaat bana sizi ıllş gör- düğüm andan itibaren geldi. Demin ne demiştim: h diği sözlerime yab nuşmadığınız bir insanı KA ŞA kkülündenb ;kıçınilyıl'd'-' fa tekrar edildiğini unutmuyorum, fakat siz söyle- yin, canlılığından bir şey kaybetmiş mi? Eskimiş, bayatlamış mı? Kâinatta hiç bir dun ol cağı kadar taze ve olgun değil mi... Bu öyle bir ke - lime ki, doğuyor ve doğuşiyle beraber kemâli de içinde getiriyor, Sizi seviyorum... Başka ne söyliye- yim? Siz de cevap ğe kalkmayın. Bir i ler değil miymiş? Yalnız bu anda kafanızda bir ör- İçimde biril hislerin birdenbire patlayarak beni tü açılıyor ve ruh en zengin tarafları önü ze seriliyor. Hiç yanılmadan biliyorum ki, siz de benim gibi şu anda bozuk kaldırımlar üzerinde yü- rümi Siz de vücud elli veya altmış kilo ağırlığından kurtularak ilerliyorsunuz... Bakın, Bayazıt'a gelmişiz... Nasıl? Ne kadar za- CA LLERRRAR AŞT p bütün varlığı ile, karmakarışık ruhu, esrarı çözül- memiş vücudu, arzuları, itiyatları, ihtirasları, hülâ- sa her şeyi ile size teslim olması, size iltihak etmesi ne muazzam bir şeydir! Bunu tamamiyle anladığını- zı biliyorum. Bunun kar da lâkayt kal ğ ğınızı da biliyorum. Hiç bir insan seven bir insanın da? Bunları bilmiyoruz. Zamanın olduğu yerde kaldığını ve bizi huşü içinde dinlediğini Farketmi- yor musunuz... Elinizi bana verin... Nabzınız benim- ki kadar, belki daha hızlı atıyor. Bileğinizin terleri elimi yakıyor. Güzel göğsünüzün altındaki mini mi- ni kalbinizi görüyorum. Şu anda yok oluversek her- hangi bir teessür duyar mısınız? Hayattan ayrılma- karş da alâkasız ol Dünyanın bu en hari- fi ist ü Gnkü tatmin edilmemiş bi a kdisesi iz, çünkü il ş birçok arzu- kulı.de hl. esi karşısında kimse hareket ihtiyarına —larımız v:rd’u- Fakat şu anda hiç bir istek bizi yere malik değildir. Buna hakkı yol Nasıl muhtaç — bağlı . Ruhlar Jopdolu olduğunu hisset bi ver'i havayı isti demeğe, mekân içinde miyor musunuz... Bileğiniz insanı çıldırtan bir tes- ir yer işgal etmekten vazgeçmeğe kuvetimiz yok- limiyetle parmaklarımın arasında duruyor. Bütün sa, bize verilen bir aşkı almamağa da iktidarımız yoktur. Sizi seviyorum... Hem nasıl seviyorum ya- rabbi... Şu anda bir tarafımı kesseniz acı duymam, sizin için herhangi bir şeyi y beni durduracak kuvet tasavvur etmiyorum. Ölüm bile buna muktedir değildir.Bakm, etrafımızdan bir e ŞN Vapurda yanmıza gelirken orada tey i sürü i geçiyor, birçoğu dönüp dönüp bize vücudunuz ince dallardaki yapraklar gibi titriyor. Bana bu ânı yaşattığınız için size minnettarım. Hayata, tesadüfe, beni dünyaya getirenlere, her- kese, her şeye ttarım. Artık evinize geldik, Ben girmiyeceğim. Sizi tekrar görünciye kadar bu anları kafamda yaşatmağa çalışacağım. Ne yapa- o- turduğunun farkında bile değildim. Sizi görn sonra başka hiç bir şey görmez olmuştum. Sizi ta- nımıyordum, buna rağmen büyük bir emniyetle kal kalabalığın içinde yanımıza kadar geldim. Size hi- tap etmek üzereydim, teyzem söze karıştı. Bunları anlatmağa bile lüzum yok. Zaten anlatmak istedi- ğim bir şey var, bin bir şekle sokup söylemek ar- zusiyle yandığım bir tek şey: o da sizi sevdiğim. V bakıyorlar, daha doğrusu bana bıkıy;rlır. Hangisi- ni isterseniz yakalar ve öldürürüm. O buna karşı koymak iistese bile, bunun bir aşk için lüzumlu oldu- ğunu öğrenince kolları gevşiyecek, mukavemeti kı- rılacaktır. Bakımn, nasıl siz de aynen benim gibi sar- sılıyorsunuz. Hayatınızda böyle bir şeyin ilk defa olduğu muhakkak, söyleyin bana, içinizde hiç ya- bancılık var mı?, Bütün bunlar sizin için malüm şey- ğ bilmiyorum. Belki şehrin dışıma çıkarak sa- baha kadar koşar ve şafakla beraber buraya geli- rim, belki de burada, duvarın dibinde oturur ve sizden etrafa yayılan havayı yakından koklamak isterim. Bana hiç bir şey söylemeden içeri girin, Sizin yanımızda bulunduğum her dakika beni baş döndürücü bir süratle daha büyük bir saadete doğru götürüyor... Artık korkuyorum. S bi- Hdi zerreler halinde dağıtacağından korkuyorum. Al - laha ısmarladık. Yarın sabah sizi tekrar gelip ala- cağım... Allaharsmarladık...,, Ömer hummalı bir hasta gibi terlemişti. Maci- de'nin elini yakalıyarak ağzına doğru götürdü, fa- kat öpemeden tekrar aşağı indirdi. Gözleri Maci- de'nin yüzündeydi, karşısındakini görmüyormuş gibi uzak bir bakışı vardı. Bir ân böyle bekledi, sonra birdenbire arkasını dönerek çabuk adımlarla uzaklaştı ve sokağın köşesinde kayboldu. Macide iki ayak merdiveni yavaşça çıkarak kapıyı: çaldı. Fatma'ya yorgun ve karnının tok ol« duğunu, hemen odasına çıkıp yatacağını söyledi. Sokak üstündeki küçük odası, ortalık kararmağa başladığı ve pençerenin önündeki lâmba henüz yanmadığı için, adam akıllı loştu. Genç kız kolu » nun altındaki - notaları bir iskemlenin üstüne bı- raktıktan sonra küçük, beyaz karyolasının kenarı- na oturdu. Yüzünü ellerinin arasına alarak düşün- meğe, daha doğrusu hatırlamağa çalıştı. Nabzı hâlâ hızlı atıyor, başı hâlâ uğulduyordu. Kendini toparlıyarak Ömer'in sözleri üzerinde dü- şünmek istedi. Aklına bunların bir kelimesi bile "ınim. bllll a An L k N llçl.fl. gözlüklerinin altında ateş parçaları gibi yanan ve parlıyan gözleri, konuşurken fevkalâde #üzelle- şen ağzı ve insanım ruhuna sert fakat tatlı bir rüz. gâr halinde yayılan sesi ile hep Ömeri görüyordu. (Sonu var) TASHİH: dünkü içimizdeki şeytan tefrikamısın zi korkutacak kadar çok ve kesif olması nedir bilir çüncü süt son satırındaki yüzün kelimesi buzun olacaktı. Tashih ve itizar ederiz, ni T h ĞÜ a lli İA d ddi K4 öj STT — KĞS A OG Ca Haai Li