| | | | ler 15.1.1939 UL UiS Himl İ İ DIŞ POLİTİKA Roma'da açık fikir teatisi Diplomatlar arasındaki görüşme- :Cn sonra neşredilen resmi tebliğ- ©n mâna çıkarmıya çalışmak, ;:""“nmı halletmeğe benzer. Fakat ': defa Romı görüşmelerinden son- neşredilen kısa tebliğde, bir cüm- :ı eksikliğiyle nazarı dikkati celp ktedir. Bu da daima her tebliğ- Yer alan “fikir mutabakatı,, cüm- :;:ıd_., * Görüşmeler esnasında “tam fikir mutabakatı” nın tol- tebli u klyc!etn_ıiyen pek az resmi Z bığ neşredilmiştir. Roma tebliğin - beş "_Yİ_G bir cümle yoktur. Hazırlan- ü SAat için epeyce uzun bir zamana ih- liyl:ç gösterilen bu ktsa tebliğde “ha- İt Azırın en mühim meseleleriyle iki kiy “atorluk münasebetlerinin tet- . »edildiği kaydedildikten sonra gö Melerin “açık bir fikir teatisi,, ile Beticelendiği ilâve edilmektedir. " “Hali hazırm en mühim meselele- » ârasında Fransız - İtalyan ihtilâ - da görüşüldüğüne şüphe yok- it.Gerçi Fransa bu meselenin bir © mevzuu teşkil etmesine mu- Arızdı. Fakat Fransa'nın itirazmı, bu enin ifade ettiği dar mânada al- b alrdır. Fransa, İtalya ile kendi a- k'::ıduki ihtilâfta Çemberleyn'in ha- İ rolünü ifa etmesine, Fransa'dan talya'ya teklif götürüp, İtalyatdan Tansa'ya teklif getirmesine razı ol- Mamıştır. Yoksa İtalya ile Fransa a - Tasındaki münasebetlerin görüşme ee Zuu dışında bırakılması akla ge- Tr iş değildir. Bununla beraber, ingiliz devlet a- d“'lllaı-nım, bu noktada Fransa'yı Tencide edecek herhangi hareketten _k'î-mdıkları da âşikârdır. Havas a- 1 tarafından verilen bir haberde iliyor ki: “Fransa'ya karşı olan italyan ta- !'Plerinin görüşülmesinde Cibuti'nin İsmi bile geçmemiştir. Esasen Fransa kmdaki italyan talepleri, italyan hazırları tarafından anlatılırken, in- &iliz nazırları yalnız dinlemek ve bu Meselelerin İtalya ve Fransa'yı alâ- kadar ettiğini, İngiltere'nin işe karış- Miya hakkı olmadığını bildirmekle iktifa etmişlerdir.,, Bu, Roma görüşmelerinin aşağı Yukarı, doğru bir hikâyesi olsa ge- Tektir. Esasen bu İtalyan - Fransız ihtilâfma karşı ingiliz devlet adam - Londra'da iken başlamışstı. VLemiber- leyn, Roma ziyaretinin “şahsi temas- lar,, silsilesinden ibaret olduğunu ve '*rhangi bir meselenin halline çalış- Manın bahis mevzuu bile olmıyaca- ğinı avam kamarasında söylediği nu. tukta tebarüz ettirmişti. İtalya ile Fransa arasımdaki ihtilâf hararetlen- dikçe bu ihtiraz da arttı. Çemberleyn Fransa'nm hassasiyetini korumak 'l_oklısmı © derece ehemiyet vermiş- tir ki Fransa'nın gıyabında İspanya Meselesi üzerinde de İtalya ile müza- kereye girişmekten çekinmiştir. İs- Panya meselesi hakkımda deniliyor ki: “İngiliz nazırları, bu meselede de Franko'ya muhariplik hakkı veril- Mesi bahsindeki italyan beyanatmı daha ziyade dinlemişlerdir.” İngiliz nazırları, Fransa ile İngil- tere arasındaki münasebetleri koru- Mıya çalıştıkları gibi, italyan devlet adamları da Almanya ile İtalya ara- sındaki münasebetleri korumrya hu- susi bir itina göstermişlerdir. Bu gö- Tüşmeler esnasında italyan devlet a- damları, Roma'da alman büyük elçi- sini birkaç defa kabul ederek kendi- sine görüşülen meselelerin mahiyeti hakkında malümat vermişlerdir. Bu da Londra'nın Paris'i düşündüğü ka- dar Roma'nın da Berlin'i düşündüğü- nü anlatmaktadır. Hülâsa Roma görüşmeleri büyük DÜNYA HABE, Almanya'daki Amerikan vafandaşları Almanya ile Amerika arasındâ vatandaşlarına yapılan muamele gelmiştir. Amerikan yahudileri yüzünden teati edilen notalar Berlin, 14 a.a.— D.N.B. bildiriyor: Almanya'daki letleri ve Almanya hükümetleri arasında bir nota teatisi Amerikan hakkında Amerika Birleşik dev- vukua İlk notayı, 14 kânunuecel tarihin- de Amerika birleşik devletleri vermiş ve Almanya'daki amerikan vatandaşla- rına, ırk ve din farkı gözetilmeksizin, her hangi bir müsavatsızlık muamelesi yapılmıyacağı hakkında Almanya'nın teminat vermesini istemiştir. Amerika hükümeti, kendisinin ırk ve din bakrı - mından vatandaşları arasında bir fark gözetmediğini ve bu sebepten Âmeri- kanın kendisi ile münasebette bulun - duğu memleketlere de amerikan va - tandaşları arasında fark gözetmesine müsaade eyliyemiyeceğini bildirmiştir. Almanya'nın cevabı Alman hükümeti, 30. 12 tarihinde werdiği cevaptâ ezcümle demiştir ki: Amerika hükümetinin, kendi haki- miyeti altındaki arazide tedbirler al - mak için istediği politik prensipleri i lân etmek hakkına maliktir. Fakat A- merika hükümetinin, başka memleket- lere, bu memleketler arazisinde tatbik edilecek tedbirler için kendi politik prensiplerini zorla — kabul ettirmiye hakkı yoktur. Bunun için bir tek istis- na vardır, o da, bu prensiplerin umu - miyetle kabul edilmiş enternasyonal hukuk — prensipi olması ve yahut muhtelif memleketlerle yapılmış an- laşmalarda yer almış bulunmasıdır. Halbuki, bir devletin, ırk ve din bakı- mından yabancı memleketler tebaaları arasında fark gözetmekten tevakki et- mesi lâzım geldiğini emreden hiç bir enternasyonal hukuk kaidesi mevcut değildir. Alman hükümeti, bazı vazi - yetlerde fark gözetmiş olan ilk hükü- met değildir. Maamafih, hiç bir kimse- ye, yabancı devlet tebaası haysiyetiy- le farklı muamele yapılmamıştır. Eğer na tarkir bir muamele yaptımış TaSme < sırf, aynı kategorilere tâbi alman te - Munkaçevo hâdisesini tahkik eden komisyon Budapeşte, 14 a.a. — Macar ajansı bildiriyor: Munkaçevo meselesini tahkike me- mur Macar - Çeko-slovak komisyonu, faaliyetini dün akşam bitirmiş bulumn- Hollanda'da Alman konsolosanelerine tecavüz Meğer kurşun değil sabanla taş atılmış! Lahey, 14 a.a. — Lahey ve Amster- dam'da alman konsolosanelerine kar- şı yapıldığı iddia edilen tecavüzler hakkında hükümetçe girişilmiş olan tahkikatın ilk neticesi hakkında Hol- landa matbuat bürosunun bir tebliğin de Lahey'de alman elçiliğine karşı yapılan tecavüzün bitişik binadan vu- ku bulduğu ve atılan şeyin bir kur- şundan ziyade bir taş olması muhte- mel bulunduğu ve esasen epey zaman- dır bu mahallede sapanla birçok cam- ların kırılmış olduğundan şikâyet e- dilegeldiği bildirilmektedir. Amsterdam'da da taarruza uğrıyan maktadır. İmzalanan zabıt suretleri iki hükümete tebliğ edilmiştir. |kançıların hususi evidir. alman konsolosanesi binası olmayıp Komünizme karşı mücadele Macarisfan devlefi girince milletler cem lâzımdır. Berlin, 14 a.a. — Bu sabahki alman gazeteleri, başlıca Macaristan'ın anti- komintern paktına girişi ile meşgul ol> maktadır. “Berliner Börsen Saytung” diyor ki: “Macaristanın antikomintern pak- tına iltihakı öyle ümid ederiz ki, bü - Te UgrAMAEEİY Sülyen Gevi L n sında aktedilmiş olan bu paktın ehemi- baası hakkında da aynı tedbirlerin tat- bik edilmiş olmasından dolayıdır. Yabancı tebaası ve alman tebaası Fakat, alman hükümeti, hüsnüniye tini göstermek için, yabancı. tebaasına alman tabaasına yaptığından daha iyi muamele icrası için daima hukukt im - kânlar aramıştır. Bundan başka, Al- manya hariciyesi, Amerika birleşik devletleri büyük elçisine, alman hükü- metinin iki hükümet arasında münakit mukaveleler mucibince amerikan teba- asının hukuk hü deceğini ge- rek tahriren, gerek şifahen müteaddit defa bildirmiştir. Amerika büyük elçi- liği, bu babta hiç bir müsbet yaka ile - ri sürememiştir. Eğer bu gibi vakalar ileri sürülürse alman hükümeti bunla- rı tetkika ve muahedeler ahkâmına gö- re bir hal tarzına bağlamıya hazırdır. Görüşme yoluyla hal Amerika Birleşik Devletleri hükü- meti, 11 kânunusani tarihli cevabi no- tasında, prensip itibariyle kendi nok- tai nazarını idameetmek, fakat Alman ya'nın ezcümle 18. 12. 1923 tarihli ti- caret ve dostluk ve konsolosluk mua- hedesi gibi iki hükümet arasında mün- akit hedeler mucibince amerikan devletler arasındaki betlerde bir değişiklik husule getirmiş değil- dir. İngiltere ile Fransa arasındaki tesanüt sağlamlığını muhafaza etti- ği gibi, Berlin - Roma mihveri de ku- Vetinmden bir şey kayb iştir. Ro. Mma - Berlin mihverine resmen iştirâk €tmeğe karar veren Macaristan'ın bu kararını Roma görüşmelerinin sonu- Na doğru ilân etmesi de mânidardır. talyan - İngiliz dostluğu namına ya- Pılmış bir tezahür olarak Roma zi- Yaretinin muvaffakiyetinden şüphe edilemez. Fakat o kadar. Diğer saha- larda her şeyi olduğu yerde bırak- Maktadır. Yalnız ingiliz nazırlarının bir nokta üzerinde ısrar ettikleri an- ınşılıyı:w: aradaki ihtilâfların sulh Yolu ile hallinde. Bu nokta da tebliğ- de şu yolda ifade edilmektedir: “Görüşmeler esnasında İtalya ve Üyük Britanya'nın müessir surette sulhun idamesini istihdaf eyliyen po- litikaya devam azmi bir kere daha Müsahede edilmiştir.,, talyan gazetelerinin neşriyatiyle tezat teşkil eden bu ifade yeni bir Muamma değil de italyan siyaseti- "f_n samimi izahı ise, bu sulh müjdesi Ütün Akdeniz devletlerini sevindi- Tecektir, tebaasına verilen hukuka hürmetkâr bulunması' teminatından dolayı da memnuniyetini bildirmiştir. Amerikan hükümeti, bazı hâdiseleri müzakere tarikiyle halle amade bulunmaktadır. ——— Memel'de Yeni direktuarın feşkili vazifesi Memel, 14 a.a. — Umumi vali Gailu- is, yeni direktuarın teşkiline Memel almanlarının şefi Meumanın mutemed adamı Bertuleiti memur etmiştir. Ber- tuleit, alman partisi namzedleri ile te- mas etmek üezere sekiz gün mühlet is- temiştir. Bu mühletin sonunda, yeni direktuar listesini Litvanya hüküme- tine verecektir. B. Bertuleit, 38 yaşındadır. Kendisi 1935 senesinde Kaunas divanı harbı tarafından 12 sene hapse mahküm e- dilmişti. 1938 şubatı affi umümisi ü- A, Ş. ESMER a zerine hapisten çıkmıştır. yeti üzerine celbedecektir. Macaristan bu sahada esasen acr tecrübeler geçir- miştir. Ancak komünist entersasyona- linin kendine hedef olarak seçti ği mem leketlerin yapabildikleri bütün fenâ tecrübeler kendilerine büyük demok - rasi diyen memleketleri Sovyetler bir- liği ile sıkı münasebetler idame et- mekten meneylemektedir.” Amerika'nın Sovyetler Birliği le - hindeki hareketine, İspanya harbına telmih eden bu gazete, amerikaca it- tihaz olunan bu hattr hareketin daha ziyade enternasyonal yahudiliğin bir Müselles murabba olurken Budapeşte, 14 a.a. — Macar ajansının istihbarına göre, Maca- ristan'ın antikomintern pakta iltihak etmiş olması Macaristan'ın Milletler Cemiyeti ile olan münasebatı üzerinde hiç bir veçhile müessir olamaz. Macaristan'ın Milletler Cemiyetinde kalıp kal- maması meselesi büsbütün başka bakımlardan mütalea edilmek anfikominlern pakta iyetinden çıkacak mı! eseri olduğunu kayduylediktîn sonra fransız halk cephesi tarafından Barse- lon makamatına yapılan asketi yardı - ma ve keza aynı sahada Duff Cooper, Eden ve Canterbury erkânı gibi ingiliz demokratlarının mıncvâ mü;_lh"“ Gi : Ş iyor ve diyor ki: k?-%î;î::: gr:ıler ırasındîı aldı- gımız bu bir kaç vakıa aç.ıkça isbat e- der ki, bolşevikliğe faal bir tarzda ce- Bal0t Vercn veya Du iaâllyeti tasvip ey Ky:ı: ve nihayet bolşevikliğe karşı mü ai 3 İy ö çok unsurları havi geniş bir cephe mevcuttur. Komünistliğin bu patron veya hamileri arasında en mühim rolü oynıyan keyfiyet, otoriter devletlere karşı ittihaz olunan hattı harekettir. Halbuki bu otoriter devletlerin siya - seti, medeniyet dünyası ve milletlerin mukaddes haklarını komünist enter - nasyonalinin ihtilâlci — temayüllerine karşı korumaktır. Antikomintern dev - letlerinin cephesi Macaristan'ın da il- tihakiyle bir az daha genişlemiş olu- yor. Topkapı Fıkaraper- verler Cemiyeti geçim güçlüğü çeken 150 ai- leye yardım elini u- zattı. İyi kalbli insan- ların mütevazi yar- dımlariyle yaşayan bu hayir — müessesesinin yardıma muhtaç biça- relere uzanan şefkat ve insanlık kolu 150 bir açlık rın fersiz D Ü ŞÜ N Oku Kiıymetli romancımız Reşat N aileye sevinç göz yaş- — YO larr döktürdü. Düş- Hayir künler ve fakirler için felâketli haberler ge- tiren kışı, onlar için ÜŞLER maktan kurtardı. Du- man tütmiyen ocakla- rının başında uzun ay- lar geçirmiye mecbur vatandaşlara uzatılan yiyecek habbesi onla- minnet ve şükran kat- releri halinde okunu- 150 yoksul ailenin ki- lerine fasulya, pirinç, makarna ve şeker da- iFGkir'efe yiyecek dağıtılirken &ea mevsimi ol- ğıtmıştır. Bayramda da giyecek eşya tevzi etmiye hazırlanmıştır, Yukarıya koyduğu - muz resimler yiyecek dağıtılırken ve ihtiyar bir nine verilen yiye- cek eşyasını kucağına yerleştirirken — alın - mıştır. Haline dikkat ediniz: Bunda iyilik yapmak, şefkatli ol- mak hislerinin bütün bir mükâfatı okunmu- yor mu? gözlerinde müessesesi, mak “Roma uri Güntekin, fıkralarından birinde bir kitapçı dükkânındaki hed cukların, her istediklerini ok nan okuma itiyadının hayatta oynadığı ehemiyetli rolü anlatıyor ve ço- mülâkatına inden bahsederek küçük yaşta alı- kta serbest bırakılmalarını tavsiye ediyor. Pedagoglar arasında birçoklarının bu fikri zararlı bularak tenkit dair edeceklerinden şüphe etmiyorum. Fakat hâdiseleri muayyen bir cephe- den mütalea ederek ister istemez mahdut zaviyeli bir görüşün müdafa- asını üzerlerine alanlardan ziyade, hayatı kuş bakışı ve bütün tezahür- leriyle kavrıyanların kanaatlerine daha büyük bir emniyetle itimat ede- biliriz. Arkadaşımız da bu ikinci zümreye mensup olanlardandır. Olfwnalı h i, en küçük yaştı dinilmediği takdirde sonradan ve zoraki olarak yerleşmesi pek kolay olmıyan bir itiyattır. Onun için, ço- cuğun okumak h daki h ini kırmak değil, bilâkis teşvik etme- liyiz. Ama neyi okumak? diye bir prensip suali ortaya atacak olanlara, “heves ettiğini,, cevabını tereddütsüz verebiliriz. Gerçi, zevki ve görgü- sü teşekkül etmemiş bir çocuğa ve hattâ gence, okumalarında rehberlik etmek, doğrunun ve iyinin yolunu ona göstermiye çalışmak - faydalıdır. Fakat bu iş, ancak ikna yoluyla yapıldığı takdirde faydalı olabilir. Zor- k, ondaki ok: hi ini kökünden baltal k gibi bir reaksiyon doğurursa küçük bir zarar korhıuı'yl_c büyük bir hayrı koğmuş olacağı- mıza şüphe etmiyelim. Fakat kanlı, bıçaklı cinayet r ları da ok mu? Yalnız bun- dan zevk alıyorsa bıirakın ok Böyle kı, tsiz v ları okumıya sarfedeceği lar boşa har ş sayıl' lıdır. Hattâ, çocuk bu yüzden meselâ korku, macera hevesi gibi bir takım zararlı itiyatlar edi- necek bile olsa, bunl. da k ağı büyük ve eşsiz. nimetin, okuma itiyadının yüzü suyu hürmetine bunu bile göze almalıyız. Oku- düukça zevki kendiliğinden teşekkül ederek, faydalı ve kiymetli eserler intihap etmesini, hattâ haricin hiç yardımı olmaksızın, insiyaki bir şe- kilde elde edecektir. En büyük ve korkulacak tehlike ok dır. Tabiatın bize bahşettiği bu güzel istid. olan ç T miza onu suni surette aşılamak için hiç bir teşvikten geri durmamalıyız. Çocuğun ok mani olmak, fakat bu adetâ bir cinayettir, ın y h olmayışı- kl, Yaşar NABİ (Başı 1 inci sayfada) Bazı fransız gazeteleri, İtalya ile Fransa arasında doğrudan doğruya görüşmelere başlanmak ihtimalini ileri sürmektedirler. Ne.dereceye kadar müspet bir neticeye varacağı italyan talep - Ier_ınm ne dereceye kadar tâdil ec_lıle_bileceği şartına bağlı ise de bir rivayet olarak bile, buhra- nın şiddetini hafifletecek işaret- erden biri bu imkân, diğeri de Roma mülâkatını sonuna kadar sarmakta devam ettiği temin o - unan samimiyet havasıdır. Çem- ğeı:layn Roma'da Bertesgaden ültimatomuna benzer bir red ve- ya kabı;l teklifi ile değil, sulh te: minatı ile karşılaşmıştır. Belki de yle bir karşılanma ihtimali e- velce tesbit olunmaksızın, son ı_eyalıatini yapmazdı. Roma mü - la_katmm, vukubulmazdan önce- i tahminlerden başka netice vermemiş olması da böyle bir hazırlığa hamlolunabilir. Herhalde Münih sonrası devri “| devam ediyor: Roma, umumi va- Ü bir l dönü ziyet bak d noktası olmamıştır. F.R. ATAY Ekrem König bulunamadı Fransız milli emniyeti bu sahtakârı arıyor! Paris, 14 a.a. — Havas bildiriyor: Fransa'da tevkif edildiği bildirilen ve bilâhare tekzip edilen tayyare ka- çakçılığı ile alâkadar türk vatandaşi Ekrem König hakkında,fransız mMmilli emniyeti aşağıdaki tavzihi neşretmek- tedir: Türk hükümetinin talebi üzerine milli emniyet cinat polis servislerinin Ekrem König'i aradıkları doğrudur. Fakat bu kaçakçı hâlâ bul ş tır. Çarşamba günü neşredilen tekzip, malüm olduğu üzere, adli polisin meç- hulü bulunan Ekrem Hamdi isminde bir adama ait bulunuyordu. Fakat bi- lâhara Ekrem Hamdi ile Ekrem Kö- nig'in hakikatte aynı adam olduğu anlaşılmıştır. Üniversite talebesi Avrupa seyahatine çıktı İstanbul, 14 (Telefonla) — Üniver- site sömestr tatili bugün başladı. 40 kişilik bir talebe grupu bu tatilden is- tifade ederek yarın bir Avrupa seya- hatine çıkacaktır. Talebelerimiz yirmi gün sürecek olan bu seyahatlerinde Romanya, Polonya, Almahnya ve Ma- caristan'a gideceklerdir.