Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
&* ULUS Mersin büdçesi 627 bin lira olarak tesbit edildi Modern hastahane yakında açılıyor Mersin hastane caddesi Mersin, (Hu- susi Muhabiri- mizden) — Vi- lâyet Umumi meclisi. son toplantı sı n 1 yapmış ve büd- ceyi - 627 bin Hra olarak tes- bit etmiştir. Ayni gün öğle- den sonra şehir bünde meclis üyelerine vali bir çay şöleni vermiştir. Bu çaylı toplantı çok samimi Lir hava içinde geçmiştir. Meclis üyeleri intihab dairelerine dön- mek üzere ayrılmışlardır,. Hususi idarenin deruhde etti- ği, Bayındırlık, sağlık, kültür ve ziraat işleri hakkındaki sualleri- me vali Rüknettin Nasuhioğlu şu cevabları verdi: “— Bayındırlık işleri önümüzdeki 'yıl içinde eskilerine nazaran daha fazla faal bir hale gelecektir. Mut - Silifke yolu üzerinde geçen yıl yapı- Jan 15 menfezden maada bu yıl diğ köprü ve bir çok menfezler yapılacak- tır. Silifke - Mersin yolunun ileri kısmı, ile Mersin - Tarsus yolunun geçen yıl Hacıtalibe kadar olan kıs- mın taş döşemesi bitirilmiştir. Bu yıl bu yolun mühim bir parçası bitirile- cektir. — Diğer kaza yolları? — Diğer kaza yolları ise gerek nak- di masraflarla gerek mükellef amele- lerle daha iyi bir hale konacaktır. Rüknettin Vali Nasuhioğlu Mersin hastahanesi Mersinin mühimce bir ihtiyacını önliyecek olan Mersin hastahanesinin yapısı bitmiş demektir. Pek yakında umuma açılacaktır. Mersinin hayır sever halkının yap- tığı maddi yardımlarla yeni hastaha- nenin dahili tesisatr bitirildiği gibi modern bir rontgen cihazı da ısmar- lanmıştır. Artan para ile yeni ve mo- dern bir operasiyon masasr kurula- caktır. Tarsus hastahanesine ilâve- ten yapılacak paviyonun yapısına pek yakında başlanacaktır. Silifke hasta- hanesinin eksik servisleri bu yıl için- de tamamlanacaktır. 938 yılr kültür işleri geçen yıllara nazaran daha verimli ve inkişaflı ola- caktır. Tarsusun 3 köyünde, Kazanlı nahiye merkezinde ve Silifkenin Te- kir çiftliğinde yapılmakta olan okul- lar pek yakında bitmiş olacaktır. Bun- dan başka hars komitesi tarafından 'Tarsusda modern bir okul daha yapı- lacaktır. Bu okulda ayriyeten bir de konfi salonu bul ktı Kocakarı ilâcı içen genç bir kadın öldü Kocası güçlükle kurtarıldı Bartın, (Hususi) — Çiftlik kö- yünde bir facia olmuş, genç bir kadın kocakarı ilâciyle zehirle- nerek ölmüştür. Hâdise şudur : Nuri Gökmen adında 25 yaşında bir delikanir bulaşıcı bir hastalığa tutulmuş, bu hastalık karısı Hadice- ye de geçmiştir. Nuri kendisini ve karısını doktora muayene ettirmek üzere şehrimize gelirken yolda İhsan- oğlu köyünde biraz istirahat etmek istemiştir. Genç karı koca, bu köyde doktor geçinen Ahmed Demirci ile karısını tanımışlardır. Uydurma ilâç- larla köylüleri aldatan bu karı koca, Hadice ile Nuriye haplar vermişler, ve bu hapların hastalığı derhal geçi- receğini söylemişlerdir. Cahil karı koca bu ilâçları alarak tekrar köyle- rine dönmüşler ve hapları yutarak yatmışlardır. Aradan biraz zaman ge- çince genç karı koca hakikaten hapı yutmuşlar ve istirab içinde kıvran- mağa başlamışlardır. Hadice kısa bir zaman içinde zehirlenerek ölmüş, Nu- ri de ölüm haline gelmiştir. Hâdise haber alınır alımmaz Nuri ile Hadice hastahaneye kaldırılmıştır. Hadice- nin cesedi üzerinde yapılan tetkikler- den zehirlendiği anlaşılmıştır, Nuri güç hal ile kurtarılmıştır. Uydurma ilâç veren Müzeyyenle kocası Ahmed tevkif edilmişlerdir. bu kadının gene doktor taslaklığı yü- zünden bir sabıkası daha vardır. Nazilli basma fabrikasının doğurduğu Sğmer sitesinde Halkevi ve spor hareketleri artıyor Nazilli, (Hususi) — Yurdun her tarafında Halkevleri bayramı — kutlanırken, Bankın basma fabrikası sitesinde de Sümer halkevinin açılış bayramı yaşandı, genç ve e- nerjik Sümerliler, kısa bir zaman içinde çok iyi hazırlanmışlardı. Gösterit kolunun verdiği müsamere — çok muvaffak oldu. Yeni Halkevinin başkanı olan B. Turga, halk- evlerinin büyük rolünü — tebarüz ettirdi. Halkevi- nin bütün kolla- rı faliyet içinde- dir. Sümer Bank Nazilli — Basma fabrikası — men- sublarınm — kur- dukları Sümer sporları kısa bir zaman — içinde bölgenin kuvvet- li teşekküllerin- den biri oldu. Son günlerde bir kat daha kendi- ni toplayan Sü- mer spor, futbol- da da bölgede ileri safa geçe - cek bir varlik gösteriyor. Bir hafta evvel Denizlide Denizli karışık takımı ile oynıyan Sümer spor, çok sıkı ve biraz da sert bir oyunla karşılaşmalarına rağmen, komşu vilâyetle ilk temaslarında De- nizli karışık takımını 1 - O yendiler. Sümer sporluları, Denizlide çok iyi karşıl, şlar ve güzel bir arka- Bu sene Mersinde portakal bahçesi bitmiş olacaktır. Bu nümune bahçesi bölgenin Narenciye inkişafı- na güzel ve esaslr bir örnek olacak- tır.” Fuad Türkay daşlık havası içinde iyi hatıralarla dönmüşlerdir. Bu hafta da Nazilli şehir alanında güzel bir bahar havası içinde çok ka- labalık bir seyirci kitlesi önünde İz- BİBLİYOGRAFYA Türk Tarih Kurumu tarafından 1937 yılının başından beri çıkartılan Belle- ten'in 3 üncü ve 4 üncü sayıları bir tek nüsha ve zengin yazıları muhtevi ola- rak çıkmıştır. Böylece Belleten'in bi- rinci cildi tamamlanmış oluyor. Yazıların zenginliği ve tenevvüü hakkında bir fikir verebilmek için, bu sayıların içindekileri kısaca zikrede- lim; Prof. Âfet, T.'T. K. Asbaşkanı: Mu- kaddes Tabanca (fransızca terceme- siyle birlikte). Husrev Sami Kızıldoğan: Vatan ve Hürriyet — İttihat ve Terakki. Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılıoğ- lu; Arşiv vesikalarına göre Yedi ada cumhuriyeti. Fevzi Kurtoğlu: İlk Kırım hanları- nın mektuplart. Dr. Arif Müfit Mansel: Preistorik boyalı keramik kültürleri. Halil Etem: Biyografya, Stanley Lane - Poole. Wilhelm Brandenstein: Etrüsklerin ve Tirenlerin en eski tarihine ait dil tetkikleri (Almanca metniyle birlikte) Doktor Osman Şevki Uludağ: Bur- sa kumaşları. * Profesör Bayan Âfet, Belleten'in bundan evelki sayılarında başladığı Atatürk'ü Dinlerken serisine burada, “Mukaddes Tabanca” başlığı altın- da devam etmektedir: Şimdi, Erkânı Harbiye Kolağası Müstafa Kemal'in, Suriyeden bir fırsat bulup Selâniğe gelerek, kendisinden yardım umduğu bir paşanın atâletini ve korkaklığını müşahede ettikten sonra, Şamda kur- duğu ihtilâl komitesinin Makedonya şubesini bir avuç arkadaşıyle birlikte nasıl kurduğunu öğreniyoruz. Yazının başlığında bahis mevzuu o- lan silâh, komite kurulunca, başta Mustafa Kemal bulunmak üzere arka- daşların üzerine yemin ettikleri ve böylece senbolik bir kıymet kazanmış olan Husrev Saminin tabancasıdır. Atatürk inkılâbının ilk adımlarını büyük bir salâhiyet ve açıklıkla anla- tan ve bu hususta en şayanı itimad kaynak olan bu orijinal ve kıymetli kalenin, £ i ile bir- Sümer halk - evinin açılış töreni, aşağı- da piyesten iki görünüş Sümer mirli misafirlerin Yamanlar kulübü takımiyle oynadılar ve bu maçı da üs- tün bir oyunla 3 - 1 kazandılar. Şimdi Sümer halkevi spor kolu ile müşterek ve muvazi çalışmalara baş- lryacak olan Sümer spor çalışmaları, daha şümullu ve verimli bir yola gir- mektedir. Aydın bölgesinin Sümer spordan evvel emekdar Menderes sporiyle spor merkezi sikletini tutan Nazilli sporu Sümer sporun da iştirâkiyle muhitte daha verimli ve — hareketli Vlikte_çıkmzş olması memünuüniyetle kay- dolunmalıdır; zira Atatürk ve inkılâ- bımız hakkında Avrupada yazılan en ciddi eserlerde bile, bu meselelere dair verilen malümat, ya yanlış veya kifa- yetsizdir. Husrev Sami Kızıldoğanın Profesör Bayan Âfet'e ithaf olunmuş olan Va- tan ve Hürriyet — İttihat ve Terakki adlı yazısı, Profesör Âfetin Selânikte “Vatan ve Hürriyet” komitesi şubesi- nin ne tarzda kurulduğuna dair verdi- ği tafsilâtı teyid ettikten sonra, Mus- tafa Kemal'in Şama avdetinden sonra, geride bıraktığı arkadaşlarının, baş- ladığı eseri onun idealine uygun bir şekilde inkişaf ettirdiklerini ve Hatip Ömer Naci ile yazı sahibi Husrevin, fikirlerini yayacak bir gazete çıkart- mak üzere Parise gittiklerini anlatı- yor. Pariste o zamanlar ayrı ayrı çalı- şan iki grup vardı: birisi Prens Saba- haddinin, diğeri Ahmet Rıza Beyin grubu. Ömer Naci ve Husrev her iki tarafın fikirlerini ve çalışma tarzını tetkikten sonra bazı şartlar dahilinde Ahmet Rıza Beyle beraber çalışmağı tercih etmiş ve böylece birleşmek üze- re olan Selânik Cemiyeti ile Paris grupunun bundan böyle hangi ad al- ( Temmuz - BELLETEN (Cilt I1—Sayı: 3—4) İlkteşrin 1937 ) Venedik hâkimiyeti altında bulunan fakat Venedik Cumhuriyetinin Fran- sızlar tarafından istilâ ve zaptı üzeri- ne Fransız hâkimiyetine geçen Korfo ve diğer adaları uzun ve çetin muhasa- ralardan sonra ele geçirmişler ve böy- lece; Korfo adasiyle diğer adalardan müteşekkil olmak üzere, Osmanlı İm- paratorluğunun himayesi ve Rusya Çarlığının garantisi altında bir (Ceza- iri Seb'ai Müctemia Cümhuru) teşkil olunmuştur. Müellif, Cumhuriyetin dahili teşkilâtının kaleme alınmasın- da, müzakereye memur Adalılardan müteşekkil murahhas heyetinin teşki- linde ve umumiyetle hıristiyan millet- ler üzerine hâmiliğini tesis hususun- da Rusyanın çevirdiği entrikaları; da- ima arşiv vesikalarından mehazlarını göstererek izah etmektedir. Yazının nunda Cümhuriyetin bandırasının renkli bir tasviri ile Rusya ile akdolu- nan muahedenamenin, bandıra hakkın- da bir arz tezkeresinin (Üçüncü Seli- min el yazısiyle bir iradesi ile birlik- te) ve Yedi Ada Cümhuriyetinin mü- hürünü ihtiva eden - bir metnin fac- simile'leri bulunmaktauır. Bundan sonra, Deniz L isesi öğret- menlerinden Fevzi Kurtogsu İlk Kr- rım Hanlarının Topkapı sarayında bu- lunan yedi mektubunu tac-sımile'le- riyle birlikte neşretmektedir. Usmanlı devleti tarihinin birçok karanlık nok- tasına ışık verebilecek olan bu mek- tupların hepsi Fatihe hitaben yazıl- mıştır. Doktor Arif Müfit Manselin, “pre- istorik boyalı keramik kültürleri,, hakkındaki yazısı, 1935 eylülünde Le- ningrat'ta toplanan Üçüncü Enternas- yonal Iran Sanat ve Arkeoloji kongre- sinde 'lürk Tarih Kurumu adına oku- duğu tezin, arada geçen zamanda ya- zılmış eserleri ve yapılmış keşifleri göz önünde tutarak tadil ve tevsi edil- miş şeklidir. Boyalı keramik kültürle- rinin inkişafı hakkında aynı zamanda gayet vukuflu ve vazih bir hulâsa ma- hiyetini alan bu sentetik yazıda, Dr. Arif Müfit Mansel, boyalı keramik kültürlerinin bir tek kaynaktan çıka - rak, Önasyaya, Mısıra, Mezopotamya- ya, Anadoluya, Egeye, Tuna havzası- ma.e yayıldıklacrınış mÜüşterek huyma ee ancak Orta Asyada olabileceğini ve bu kültür dalgaları hâmilinin Türk millet- leri olduğunu,en son araştırma meticesi elde edilen delillerle izah etmektedir. Yazının sonuna konmuş olan İran, Hindistan, Bülüçistan, Mezopotamya, Şimali Mezopotamya, Filistin, Mısır, Yuhanistan ve Girit keramiği resimle- ri; bu yerlerde inkişaf etmiş olan kül- türler arasındaki münasebetleri can- landırmaktadır. İstanbul saylavı Bay Halil Etem, 1931 de ölmüş olan büyük İngiliz müsteşrik bilgini Stanley Lane - Poo- le'ün hayatını, eserlerini ve ilme yap- tığı hizmetleri kısa fakat veciz bir dil- le anlatıyor. Onu, Wilhelm Brandenstein'in “Et- rüskler ve Tirenlerin en eski tarihine aid dil tetkikleri” takip etmektedir. Müellif, hem Türkçe hem Almanca çıkmış olan bu yazıda, filolojik tahlil- lere dayanarak Şu noktaları tebarüz ettiriyor: 1) Etrüskçe eski İtalya dillerinden hiç biriyle bir karabet arz etmemekte- dir. Binaenaleyh Etrüskler, İtalyanın eski yerlilerinden değildirler. 2) Etrüskler, Anadoluda ve Egede bir müddet kalmış olan Tirenlerdir. tında çalışacağı uzun dıy şa olunduktan sonra, Terakki ve İtti- hat adı Selânikli arkadaşların vatan uğrundaki feragat hisleri neticesi ola- rak seçilmiştir. Fakat '1908 inkılâbını yapan asıl unsurlar Atatiirk'ün yarat- tığı “Vatan ve Hürriyet” in evlâtları- dır. Profesör İsmail Hakkı Uzunçarşılı- oğlu, “Yedi Ada Cümhuriyeti” ne da- ir etüdünde, İstanbul arşivindeki ve- sikalara dayanarak 18 inci asrın sonu ile 19 uncu asır başında doğmuş fakat ömrü uzun sürmeden ortadan kalkmış olan bu devlet hakkında şimdiye kadar neşrolunmamış kıymetli bilgiler ver- mektedir: Mısırın Bonapart tarafın- dan işgali üzerine Osmanlı devleti Fransaya harp ilân etmeğe mecbur ol- muştu. Bu harpte Rusya ile İngiltere Osmanlıların müttefiki bulunuyorlar- dı. Rus ve İngiliz donanmaları, Os- manlı donanmasiyle birleşmiş ve İn- giliz gemileri Mısırdaki Fransızları abloka etmek vazifesini deruhte ettik- ten sonra Ruslarla Osmanılılar, evelce spor hareketlerine âmil olacak bir yol almaktadır. Türk spor kurumu ve aziz başbaka- nın yakın bir alâkasiyle muntazam bir şekle sokulacak şehir alanı ve Sümer- lilerin fabrika sitesinde hazırlamağa başladıkları sahalar Aydın bölgesinde yeni ve yaratıcı spor, gençlik hare- ketlerine sahne olmaya bazırlanı- yor, — Ratip Sipahi Dilleri esas itibariyle aynıdır. 3) Dillerinde Anadolu, Ege ve '(Gi- rit ile münasebeti gösteren bir takım unsurlara rağmen Tirenler Anadolu- nun en eski ahalisinden değildirler,. 4) Malüm olan Anadolu dillerinin hiç birinin, Etrüskçe ve Tirence ile karabeti yoktur; binaenaleyh, Tiren- lerle Küçük Asya milletlerinin her- hangi birisiyle bir karabet tesisi im- kânsızdır. 5) Tirenler, Küçük Asyanın şimali şarkisinden gelmişler, fakat menşele- ri Orta Asyadadır, çünkü dilleri Türk dilleriyle bünye bakımından çok bü- yük benzerlikler arzetmektedir. Bün- ye benzerlikleri ise coğrafi ve etnolo- jik şartların ayniyeti veya hiç olmazsa benzerliği ile izah olunabileceğinden, Tiren olan Etrüsklerin Orta Asyadan geldiklerini kabul etmek icap eder. Son olarak Konya Saylavı Dr. Os- man Şevki Uludağın “Bursa Kadife- leri,, hakkındaki yazısını okuyoruz. Müellif esas kaynak olarak Bursa Mahkemcei Şeriye sicillerini almıştır: Bursa, Türklerin eline geçtikten bir müddet sonra, Türk dokumacılığının bir merkezi oldu ve on altıncı asırda en yüksek mevkiine erişti. Bursanın ipek ve kadife dokuma tezgâhları ve kumaş boyacılığı yalnız Osmanlı İm- paratorluğunda değil, fakat ecnebi memleketlerde de ün aldı. Bu sanatla meşgüliyet ehil olmryanlar eline bıra- kılmayor ve istihsal devlet tarafından Amerikanın dış politikası Kordel Wlın nufku Amerika muahedelere bağlıdır ve infiradı da emniyetsizlik sayaı Vaşington, 18 (A.A.) — Hariciy nazırı B. Kordel Hul, Vaşington mil! matbuat kulübünde söylediği nutuktu hedelere ve enternasyonal kanun riayet esasına dayanan amerikan poli tikasının esasını izah etmiş, doğuda v batıda dünyayı karışıklığa sürükleme! istiyen şiddet siyasetini takbih etmiş Amerikanın hedefi bütün milletler hürmet etmek ve bütün milletlerir dostluklarını aramak olduğunu, nizan ve hakkın tehdid altında bulunduğu büyük enternasyonal meselelere alâka sızlık göstermiyeceğini ve gösterme mesi lâzım olduğunu bildirerek demiş; tir ki: — Dış uolitikamızın esas hedefleri, memleketimiz için barışın muhafazasli ve milletimizin ekonomik, sosyal ve moral refahının inkişafıdır. Maalesef, bu hedeflere erişmek için lüzumlu olan vasıtalar bugün o kadar karışık âmilleri istilzam etmektedir ki, bunların gerçek manâsı sıksık an- laşmazlıklara ve yanlış tefsirlere yol açmaktadır. Memleketimiz, fitri ve an- anevi bir surette, bütün tarihi esnasın- da barış davâsına daima samimi bir şe- kilde bağlı bulunmuştur. Zamanın ve ahval ve şeraitin mecbur ettiği hudud- lar dahilinde, milletler ailesinin azâsı sıfatiyle olan vazifemizi yapmak için barışın muhafazasına aid esas şartların tahakkukuna hararetle çalıştık. Buna binaen, muahedelerin tahmil ettiği mecburiyetlerin mukaddesliğine inan- dık ve bu inanımızı yabancı memleket- lerle olan münasebetlerimizin filiya- tında da tatbike çalıştık.,, Amerika Hariciye nazırı, milli siya- sette harba müracaat edilmemesinin teahhüt edilmiş olduğunu hatırlatmış vebu teahhüde binaen beynelmilel münasebatta kanunların ve muahede- lerin mütemadiyen çiğnenmesi, zorbak Irğa baş vurulması karşısında Ameri- kanın endişe izharında manevi bir hake ı.',' malik bı_ıtlunduğunu kaydeylemiş- Hul bundan sonra Amerikanın vazi- yetinden bahsetmiş ve demiştir ki; — Dünya işlerinden elimizi çekebi- lifiz, fakat dünyadan da ayrılamayız. İnfirat emniyet elde etmek çaresi de- ğildir. Bilâkis emniyetsizlik kaynağı- dır. Beynelmilel nizama esas olan prensiplere müzaharette devam edece- ğiz. Ve her icab ettikçe ameli bütün sulh vasıtalariyle aynı hedefte olan diğer devletlerle işbirliğinde buluna- cağız. Ancak dünyada nizamın beka- sına hizmet etmekle bizzat kendi em- niyetimizi de temin etmiş ve bu suret- le de kendimize düşen vazifeyi de ye- rine getirmiş oluruz.,, — Yakalanan kaçakçılar Geçen bir hafta içinde gümrük müuhafaza teşkilâtı, biri ölü, seksen dört kaçakçı, sekiz yüz doksan iki kilo gümrük kaçağı, dört yüz altmış bir gram uyuşturucu madde. İki tü- fek, yedi yüz doksan yedi — mermi, yetmiş beş türk lirası, ile 20 kaçakçi hayvanı ele geçirmiştir. n sıkı bir surette kontrol ediliyordu. İhtikâr ve sahtekârlıktan eser yoktu. Fakat on yedinci asırdan itibaren yol- suzluklar, Hükümetin haksız ve manâ- sız tedbirleri (1755 te dokumacıların elinden perdah manyalarını almak gi- bi) hile ve yabancı ellerin işe karış- ması bu güzel endüstrinin mahvolma- sına sebep oldu. Yazının sonuna, Bur- sâ kadifelerinden 12 güzel nümunenin resmi konmuştur; bunlar Elen Ziraat Nazırı Bay Benaki'nin, kendi hususi müzesinde bulunan kadifelerden mü- ellife gönderdiği parçalardır. *4k Kısa bir makalenin sınırlarımı aşma” tmak zarureti, bizi her yazıya ancak bif iki satır hasretmeğe mecbur kıldı. Ma- amafih bu bir iki sözün de Belleten 3, 4 ün ne kadar kıymetli ve yüksek sevi- yeli bir muhtevaya malik olduğunü göstermeğe muvaffak * olacağını ümit ediyoruz. Belleten, Türk Tarih Kurumunun kendisine çalışma mevzuu olarak aldı” Eubütün ilmi sahalara ait araştırmalar ihtiva etmektedir. Yazıların, hem mü” tehassısları, hem de Türk entelektütl tabakasını alâkadar edecek mahiyett€ olması ve binaenaleyh mecmuanıfl memlekette mühim bir boşluğu dol* durması da ayrıca memnuniyetle kay” | dolunmağa değer hir bawrfirakkin |