31 Aralık 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

31 - 12 - 1937 ULUS Karaoğlan höyüğündeki hafrıva istemle yapılan çalışmalar —— — neticesinde muhtelif tarih devirlerine aid mühim bir çok eserler bulundu Bu neticeler Anadolu'da bir çok büyük medeniyet eserlerinin saklı olduğunu tekrar “Türk Tarih Kurumu” nun doğdu- ğu gündenberi, üstüne titrediği güzel, işlerden başlıcası memleket - içindeki | hatriyat oldu. Bir sezişi, bir kanati ta- rın üzerinde vesikalandırmak; tarihi- miz için her söylenen sözü, her ortaya xonan düşünceyi kültür ve medeniyet belgelerine istinad ettirmek imkânını ancak sistemli bir hafriyat verebilirdi. Bu itibarla da Türkiyede türklerin hatriyat tarihi yeni devirle ve bu te- | şekkülle başladı. Kurumun aldığı neti- celer şimdi bütün dünya argeoloji âle- minde çalkantılar yapan genç hafriyat tarihi, bu sefer yeni bir faaliyetle ge- nişliyor. Anadoluyu sistemli bir araş- tırma ile tarayan kurum, Ankara mın- takasının bir çok meseleleri çözdüre- cek zengin vaidleri üstünde durmakta daha cenuba, şarka ve garba inmek üzere tetkiklerini şimdi bu havalide sistematize etmektedir. Karaoğlan höyüğü hafriyatı bu sis- temli araştırmaların bir neticesidir. Kurumun asbaşkanı Bayan Profesör Afet; bir tetkik gezintisi arasında Ka- raoğlan köyüne uğramış, oradaki hö- yük nazarı dikkatini çekmiş; tetkika- ta geçilerek toplanan — çanak çömlek parçaları incelenmiştir. Bu çanak çömleklerin kalkotitik çağdan klâsik çağ sonuna kadar üza- yan bir teselsül gösterişi pek mühim görülmüş; ilkin bir sondaj hafriyatiy- le işin aydınlatılması kararlaştırılmış- tır. Mevsimin ilerlemiş olmasına rağ- men, ilmi çalışmalarını büyük bir aşk, bir feragat üstüne kuran üyeleri, bu kararı hemen tatbik etmekte tered- düd göstermemişlerdir. Kurumun diğer mesaisi gibi bu haf- riyat da bir memleket işi — olmuştur. Kararın tatbiki sırasında kurum, halk- evleriyle iş birliğini nasıl tahakkuk ettirmek mümkün olduğunu göstere- cek yeni bir formül de bulmuş; Anka- ra halkevi müzeler komitesinin de bu sondaj hafriyatına iştirâkini temin ey- lemiştir. ”Ev” para, malzeme, eleman vererek hafriyatın yapılmasına bil- fiil iştirâk ettiği gibi hafriyat heyeti- ni takviye edecek diğer teşebbüsleri esirgememiştir. Ankara halkevi köy- culük kolunun köydeki çalışmalarını bu arada kaydetmek gerektir. rafriyatın yapılabilmesi hususun- da Türkiye kültür bakanlığı, her za- man olduğu gibi, bu defa da esaslı yar- dımlar yapmış Ankara vilâyeti ise, Türkiyede örnek sayılacak bir yakiın- lık, bir alâka ile hafriyatin bütün sey- rini takibetmiş ; hafriyat heyetine mal- zeme, nakil vasıtası vermek suretiyle mevsimin müsaadesizliğini — yenmeyi kolaylaştırmıştır. Hafriyat heyeti kurumun üyesi ve kültür bakanlığının argeoloğu Bay Remzi Oğuz Arığ'ın direktörlüğü al- tında, müzeler dairesi anıdları koru- ma üyesi Bay Abdullah Alper, Tarih kurumu totograf mütehassısı Bay Ba- ha Bediz; Argeoloji müzesinden Bay Faik; Nafia vekâleti sürveyanlarından teyid etmektedir Ankaradan Karaoğlana giden yol Bay Derviş Sinanğil, Çanak çömlek ustası Alışarlı Seyid Durandan mey- dana gelmişti. Mimarlık işlerini Bay Abdullah Alper üzerine almıştır. sekak “Karaoğlan höyüğü,, Ankaranın ce- nubundadır. Ankara - Balâ şosesinin üzerinde 25 kilometre gidildikten son- ra höyüğün hizasına gelinir. Sonra so- la sapılmakta, tarlalar arasından - üç, kilometre gidildikten sonra da Kara- oğlan köyüne varılmaktadır. Höyük köyün içindedir denebilir. Köy, Elmadağının cenub eteklerin- de bol bulunan ince bir vadinin ovaya açılan ağziyle Moğan gölü arasında- dır. Şimali garbinde - şimdi tuzlu bir balçıktan ibaret kalan - Moğan gölü görünmektedir. Şimal - şarkında Ger- der köyü, yeşillik ve güzellik bakı- mından buraların bir incisidir ama ar- geoloji bakımından bir alâka uyandır- maz, Köyün garb - şimal ilerisinde Ha- cılar köyü ve höyüğü; cenubunda Hö- yük köyü ve höyüğü gözükür. Vadinin tam ağzına rastlryan geniş ve dalgalı araziye Şelmeken diyorlar. Heyet bu- rada - daha önce Bayan Afetin haber verdiği - bir klâsik çağ örenini mey- dana çıkarmıştır. Güzel ve eski bir çeşme, örenin efsanevi bir bekçisi ve şahididir. Köy 50 evli ve 280 nüfuslu- dur, Hepsi de pek çoktan buralara yer- leşmiş türklerdir... “Karaoğlan höyüğü” köyün cenub Yüzünü kaplar. Cenubu şarkından şi- mal garbine doğru uzanır. Heyetin meydana getirdiği plâna nazaran kai- de de 210 - 250 metre uzunluğu, 140 - 180 metre eni, 20 metre azami Yükifk- liği vardır. Bu duruma göre biçimi yığıdır. Höyüğün çevresini Üç seki beyziydir. Höyüğün çevresini üç seki halinde dolaşan oyuklar köylüler ta- rafından sökülen - ve şimdi köyün bü- tün evleriyle cenubtaki mezarlığını meydana getiren - taşların izleriı.:li'r ki höyüğün bir iki yerde surla çevrili ol- duğunu telkin etmekte ; “höyüğün çev- resinde bir çevre dıvarı bulunduğunu,, nakleyliyen köylülerin rivayetiyle de aN öş kd lyon Karaoğlan höyüğündeki (A) yarmasında hafriyatın ilk günleri di an kıymetli bir mühür) (A) yarmasında bulunan Firigya destisi mutabakat göstermektedir. Höyüğün şimal garb kısmı en yükse yeri, cenubtı şark tarafı en alçak yerini teş- kil eder, Her taraf sürülmüş tarlalarla ve köyün cenub tarafiyle çevrilmiş bu- lunmaktadır. Akropol — zannedilen en yüksek yerde höyük, gafil ve cahil ellerin define arayan tecavüziyle de- rince yırtılmış ve bir çok çanak çöm- lek, eşya bu yaradan bir tarih kanı gi- bi akıtılmıştır. Toprak ve taş almak ü- zere bu tecavüz höyüğün bir kaç yerin- de tekrarlanmış gözükmektedir. Heyet sondajını yapabilmek için a- mele yokluğu, mevsim şiddeti, kısa gün, toprak dökecek yer, malzemenin iptidailiği gibi zorluklara göğüs ger- mek, onları halletmek metbüriyetinde kalmıştır. Höyüğün yüksekliği ve her yanının ya köy, ya sürülmüş tarla ol- masına ilâveten dekovil tertibatının bulunmayışı... Sondaj yerini seçmek hususunda müessir olmuşlardır. Bu i- tibarladır ki heyet ilk yarmayı cenub tarafında, nisbeten alçak (14 metre yüksekliğindeki..) tarafta açmak, çı- kan toprağı kaideye yakın dar bir yer- de yüksekliğine yığmak yolunu tut- muştur. Bunlar Sonra, asıl hafriyat başlayınca derhal tarlalara kaldırıla- caktır. Bününla beraber; eteğe yakın yer- deki sondajı kontrol etmek üzere hö- yüğün en yüksek tarafında da ikinci bir yarma açılmıştır. Buradaki yüksek- lik çıkan toprağı daha yakın bir ke- nara, gene —yüksekliğine — yığılan bir seki halinde yığmak mecburiyetini vermiştir. Ancak bu çeşid tedbirlerle- dir ki kısa zamanda, bir avuç işçi ile oldukça mühim bir iş yekünu elde e- dilmiştir. 20 amelenin dördü ara işle- rinde kulanıldığına göre asıl hafriyat için ancak 16 kişiyle — çalışılmıştır. Köyde heyet 20 gün kalmışsa da, fır- tına yağmurlardan dolayı işe ancak 17 gün verilmiştir. Hikak (A) yarması denen 10X 10 m. ölçülü etekteki ilk sondaj sahasında (heyetin tepede tesbit ettiği sıfır noktasına na- zaran) 4m. metre, toprak yüzüne naza- ran da 2m.77 derinliğine kadar inile- bilmiştir. 2m.-2m.20 ye kadar toprak müdhiş bir karışıklık göstermiştir. Birbir veliren yanık tabakaların ara- sında, üst kısımları tamamiyle göçmüş veya eğri büğrü bir hale düşmüş dı- varlar, (Bothros— çöp kuyuları).. mey- dana çıkmışdır. Bunlar arasında ce- nubtan ve sahanın ortasından gelen, geniş bloklardan mürekkeb döşemeli bir yer methal olarak kabul olunmuş- tur. Duvarlar iki dizi kabataşla, çamur harçla yapılmış, yüksek temellerdir. ki, üst kısımları kerpiçle ikmal edil- miş, aralarına ise kalaslar konmuştur. Hepsi de geniş heyeti mecmualara mensup görünen bu mimarlık vesika- larının, genişleme hafriyatla plânları- nı ortaya çıkarmak sonraya bırakılmış- tır. Bu harab, bu altüst olmuş mimarlık katlarının arasında ele geçen çanak çömlek arasında pekaz klâsik devir (Roma) parçaları vardı. Frikyalrların tek renk (monochiırome) ve üzerleri krem, ak, pembe renkte astarla örtülü kapları ilkin pekçok iken gittikçe aza- larak gözükmüştür. Bu irikya çanak çömleğinin “Min- yen” aâdı vürien Kuyu-büz renkli bir cins kapsara bDenziyen kısmı büyük bir tenevvu ve kesatetle ele geçmiştir. Hamurları ince fakat kumlu, pişimi eyi, yüzleri perdahlı ve cilâlı yahut pürtüklü ve sadece (tur mahlüliyle) astarlı; kulpları kenardan doğrudar doğruya yukarı fışkırıp - maden kap larda olduğu gibi - gövdeye kıvrılış inen bu kapsar arasında yonca yaprağı ağızlılar pek dikkate değer bir çok- luktadır. Dikkate değer nokta Frikya parçaları arasında çok-renk (poly- chreme) olanlara pek nadir olarak rastlanmasıdır. 2m.—2m.20 den sonra Frikya parça ları hemen hemen kalmamış, buna mu kabil Eti, Bakır çağı, ve kaixolitik de virin parçaları mutlak ekseriyeti ka- zanmıştır. Eti parçaları âm, de sahada yalnız olarak hâkim — görünmüşler, böylece asıl Eti kültür katının başla- dığına işaret etmişlerdir. Mimarlık ve- sikaları da buna göre fizyonomilerini değiştirmiş bulunuyorlardı. Büyük bir yapının taş enkazı- üzerine kurulan muhkem duvarların mahiyetlerini, ne- lere aid olduğunu tayin etmek ancak genişleme haftiyatla mümkün olacak- tır. Şurası heyetçe kabul edilmiştir ki bu kısımda klâsik çağ kesif bir birleş- me meydana getirememiş; buna muka- bil Frikya devri büyük bir inkişaf gös- termiştir. (B) Barmas adı verilen ikinci ve te- pedeki yarmada heyet ilkin 12X12m. ölçülü bir sondaj sahası açmış; sonra bunu ele geçen mimarlık vesikalarını takib etmek üzere santimetre derinlikten başlayarak ele geçen duvarlar biçim, bünye bakımın- dan fevykalâde ehemiyetli vesikalardır. Ele geçen duvarlardan birisi 1.20 met- re genişlikte, azametli bir bünyededir. Şimdi tek dizisi kalan bu koca teme- lin hiç olmazsa bir buçuk metre yük- seklikte olması lâzım geldiği düşünü- lür ve üzerine yapılacak asıl duvar ve yapıya da 2 metre yükseklik verilirse höyüğün asıl bünyesinden bugün 3-4 genişletmiştir. 25 metrenin yok olduğu anlaşılır. Burada 80 santim derinlikte ele ge- çen büyük pasaj, gene iri yassı blok- larla döşenmiş, bir yanı da genişçe bir duvarla tahdid edilmişti. Heyetin tes- bit ettiği hafir noktasından 2—2.20 metre aşağılarda rastlanan kuyular, o- caklar, döşemeler zengin bir iskân â- lemine işarettiler. Ele geçen çanak çömlek bu derin liklerde ekseriya kireç tabakasile kaplı çıktı. Klasik çağ parçaları pek azdı; #rikya parçaları bol ve mütenevvi idi; Eti, bakır çağı ve kalkolitik devir par- çaları aşağı inildikçe hâkim görünü - yorlardı. Başlangıcı 2.90 derinlikte olup 1.50 metre kısmı ayakta kalan büyük bir dıvarın bulunduğu sahada Frikya dev- ri hâkimiyeti - gittikçe azalmakla be- raber - görülüyordu. Bu mimarlık ve- sikaları bir metreye yakın kalınlıkta bir yangın katı üzerine kurulmuş olup Eti çağının müthiş bir yangınla ka- pandığını göstermekte idi. 1.20—1.50 metre derinlikte ve pasaj döşemesinin altında ele geçen Frikya iskeleti bu devrenin en ziyade üstünde durulacak nadir vesikalarından biridir. Bu sahada 4 metreye kadar inilmiş ve müselsel yangınlar arasında Eti ça- gı eserlerinin hâkimiyeti altında bakır devri ve kalkolitik devir eserlerinin de Bulunan eserlerden bir kaçı varlığı müşahede olunmuştur. Domuz iskeletine de pek sık rastlanmıştır. —okk Yağmur, fırtına mevsiminin girme- si heyetin daha derinlere inmesine im- kân bırakmamış, sondajı bu halde bı- rakmak zarureti hasıl olmuştur. Haf- riyata kurumun ve halkevinin devam etmesi pek muhtemeldir. Yirmi met- re yüksekliği bulan höyükte ancak « metreye inilmesi, çalışılan yerlerin pek mahdud oluşu (Karaoğlan höyü- ğü) üzerinde kati bir hüküm vermeye imkân bırakmıyor. Fakat; Ankara havalisinde kazılan Ahlatlıbel, Eti yokuşu gibi yerlerin hemen toprağın yüzünde ; alnız bakır çağı istasyonları verdiği düşünülür, Kâvur kalesinde açık bir Eti mabedi üstünde yalnız Frikya kalesinin yük- seldiği hatırlanırsa; klâsik çağ, Frik- ya, Eti, bakır, kalkolitik devirlerini yaşadığı anlaşılan Karaoğlan höyüğü- nün vâdettiği netice kolayca görülür. Bu itibarladır ki, sert tabiat iklimi- nin muhalefetlerini yenerek hafriyatı idare eden türk ilim heyetini elde et- tiği neticelerden dolayı tebrik eder, türk işçisini bu mühim ilim işini kısa zamanda muvaffakiyetle neticelendi- recek suürette gösterdikleri fedakârlık ve kudretten dolayı takdirlerle ve mu- habbetlerle anarken, Türk tarih kuru- munun, yardımı cidden esaslı olan An- kara halkevinin bu güzel işi devam et- tirmeye muvaffak olmasını da dileriz, (A) yarmasında büyük bir küp meydana çıkarılıyor

Bu sayıdan diğer sayfalar: