Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
asıl etişiyorlar? Madame Curie İ el RADYOMUN KEŞFİ Marie, teşrinievvelde ilmi çalışma- !arına devam etmek ve Pierre Curi ile münasebetlerini kesmemek üzere arise döndü. Buluştular. Dostlukla- Tt gün geçtikçe ilerliyordu. Pierre, ış95 de doktorasını verdi, Fizik ve kimya mektebine profesör oldu. Ayni Yılda başka bir gayesi de gerçekleş- Mişti. Marie ile evlendi. Karı kocanın 8eçimleri çok mahdud ve pek müte- Vazi idi. 3 piyesli küçük bir apart- Man tuttular. Aileleri onlara ufak te- fek bir iki eşya vermişti. Akrabala- Tından birinin hediye ettiği az bir pa- Ta ile kendilerine birer bisiklet aldı- lar, Balaylarını açık havada, kırlarda dolaşarak geçiriyorlardı. Tabiatin kendisinden aldıkları kuvvetle kış başımda lâboratuvarlarına döndükleri zaman daha iyi çalışabileceklerdi. | Pierre'in evvelce söylediğimiz fik- Ti ve ahlâki vasıflarına Marie'nin u- Mumi fikirlere yükseliş kabiliyeti, Tuh kudreti, sabır ve tahammülü ilâ- ve ediliyordu. Fizik ilminde büyük Yenilikler bu iki çalışkan dimağın i- Çerisinde hazırlanmakta idi. Bu vadi- de meşgul olan ilim adamlarının te- Cessüs ve dikkatleri bir kaç seneden- beri bilhassa gaz maddelerdeki elek- trik desarizmi hâdisesi üzerinde top- lanmış gibi idi. Henrie Poincar& ve *cguerel bu meselelerde dikkate Şayan nazariyeler ileri sürmüşlerdi. 1896 yılında, daha örice Agregasyo- Nunu büyük muvaffakiyetle geçirmiş olan Madame Curie doktora tezi ol- mak üzere Üraniyum şuaları üzerine bir etüd hazırlamağa karar verdi, Di- yordu ki * “Bu araştırma bana çok cazip gö- ründü ve tamamiyle yeni bir mesele olduktan başka bu mevzuda müracaat edilecek kitaplar da yoktu.,, Havadan geçirilebilen çok hafif ce- Teyanları ölçmek için Curie kardeşler farahndan bulunmuş olan bir usulden İstifade ediyor ve kocasının adiyle anılan hassas Elektrometr âletini İlanıyordu, Üran mürekkepleri şu- #nın Üranyumun atomik bir hassası Olduğunu keşfetti. Şimdi bu hassayı İz olan madeni milhin yalnız Üran- Yum olup olmadığını aramağa koyul- d_“ı Aradığı cisimler içerisinde Tho- Tium mürekkeplerinin Üranyumunki- €re benzer şualar neşretmekte oldu- Unu gördü. Üranyumda ve Tor- Yumda gördüğü bu yeni hassaya Sadio activite, bu hassayı haiz olan Cisimlere de Radio &löments : radyo- l unsurlar diye isim verilmesini tek- 1f etti. Bu araştırmaları esnasında Mada- Me Curie gördü ki Radyo aktif filizi madeniler arasından ikisi Pechblende ve Chalcolite, Üranyumdan daha çok aktiftir. Böylece Üranyum ve Tor- yum madenlerinin o zamana kadar radyo aktif tanınmış cisimlerden da- ha kuvvetle radyo aktif ve az mikdar- da yeni bir cevheri ihtiva etmekte oldukları neticesine vardı. Bu mesele ile çok alâkalanan koca- sı Pierre billürlar üzerindeki çalış- malarını - kendi zannınca muvakkat olarak - bıraktı ve karısının mesaisi- ne iştirak etti. Artık ikisi de Üran oksidinden dört defa fazla aktif olan Pechblende'dı seçtiler, 18 temmuz 1898 de Pierre ve Marie Curi ilimler akademisine — Pechb- lende'da bulunan yeni bir radyoaktif cevherin mevcud olduğunu bildirdi- ler. Bunda diyorlardı ki : *“Pechblende'dan çıkardığımız cev- herin, şimdiye kadar görülmemiş ©o- lan ve tahlili hassalariyle bizmuta benzeyen bir madeni ihtiva ettiğini günütereEN. SAĞGCEUATAADGUNUNANDUDACANANACADENSASACENdENASENNDARANACANEUNNANNSLUNAĞSNnANAR, . Anketimize gençlerden gelen cevablar ETTİLELLİ Vangölü kıyılarında kurulacak üniversitede çalışmağa hazırlanan bir genç... Değerli (Ulus) gazetesinin genç- ler için açtığı ankete, ben de Ulu A- tanın kutsal emanetini omuzunda ta. şıyanlar arasında bulunduğumdan iş- tirak içimden koptu. 1 — Türk tarihinde en ziyade zevkinizi okşayan hâdise hangisidir? C — Her yaprağı bulut yaşmaklı utkularla dolu tarihimizin şanlı des- tanları ve her türkün göğsünü ifti- harla kabartan hâdiselerinden en ya- kın olan ve diğerlerinin muhassalası sayılanı ulusal kurtuluş (eğemenlik) savaşıdır. Bu savaş, uçuruma yuvar- lanan bir ulusun, müşterek ölüm teh- likesi karşısında benliğini içten du- yarak ayaklanıp, tarihte eşine raslan- mıyan coşkunluk ve heyecanla acun- sal bir hak kazanış ve öldü sanılan varlığın canlılığını su götürmez bir açıklıkla ispat edişin öz türk kanla. riyle yazılmış destanıdır. Bugünkü türk devriminin ve bilhassa tamamen sosyolojik türk milliyetçiliğinin kö- kü bu savaş olduğundan gönlüm yaş. lı, şanlı tarihin bu yaprağını seçti. 2 — Yurdda ve cihanda barışı ken- disi için ülkü edinen Kemalist Tür- kiyeye ne türlü hizmetlerde bulun- mak üzere hazırlanıyorsunuz? C — Yüz yıllarca yapılan gaye- zannetmekteyiz. Bu yeni madenin mevcudiyeti kabul edildiği takdirde ikimizden birinin doğduğu memleke- tin adına olarak ona Polonyum ismi verilmesini teklif ediyoruz.,, 26 Eylül 1898 de bu mevzu üzerine bir not neşredilmişti. Bunda Pierre Curie, Madame Curie, G. Bömont'un imzaları vardı. Bu raporun bir yerin- de diyorlardı ki : “Yeni radyoaktif cevher yeni bir unsuru ihtiva ediyor. Buna Radyum denilmesini teklif ederiz.,, Böylece radyomun keşfi ilk defa ilân edilmiş oluyordu. Yalnız bunun elde edilen mikdarı ancak eser halin- de idi. Fazlasını çıkarabilmek için Curie'lerin aldıkları mikdardan çok daha ziyadesiyle işe başlamak icab e- diyordu. Kazandıkları para azdı. Bunun ya- şamağa ayrılan küçük bir kısmından artaniyle Bohemyadan bir kaç ton Üranyum milhi getirttiler. Bunların kimyevi muamelelerini yapabilmek için bir yer bulmak lâzımdı. Pierre Curie'nin vazifedar olduğü — fizik mektebinin lâboratuvarından istifade ettiler ve makinelerin yerini değiş- tirmeye hacet kalmamak için kimyevi muameleler yapabilmek zaruretiyle atelyenin karşısındaki bir hangarı seçtiler. Zemini katranlı ve camdan tavanı yağmurla ışığa karşı yarım ya- malak kendilerini koruyan bu han- garda çalışıyorlardı. Kışın soğuklarından kendilerini vi- kaye etmek için kurdukları küçük dökme soba bu harab ve delik deşik yerin ancak havasını tadil edebili- yordu. Hasan-Âli YÜCEL BİZ ve Sc savaşlar yüzünden medeniyet yolunda geri kalışı yen- mek için dev adımlariyle ilerliyen Kemalist Türkiyeye şanlr hasletine yaraşan bir hız vermek, her yönden ön ulus yapmak için çalışmak ve bu- nun için de ilmi kaynağından kana, kana içerek mükemmel bir insan vas- fını kazanmak istiyorum. Gayem, il- min engin ufuklarını kucaklamak ve kafamı kültür ışıklariyle olgunlaş- tıktan sonra büyük kurtarıcı Atanın da kıymetli söylevinde işaret ettiği gibi taşiyle, toprağiyle, kafasiyle iş- lenmemiş bir konu olan doğu Ana- doluyu bilhassa kültür yönünden iş- lemek ve Van gölü kıyısında yükse- lecek doğu yüksek kültür yuvasında çalışmaktır. 3 — Türk inkılâbr muharrirleri nakkid...) en çok sevip beğendiğin kimdir; hangi eserlerinden hoşlanır- sınız? € — Türk devriminin yetiştirdi- ği şairlerden en çok Necip Fazılı be- ğenirim. O, kalemini eline aldığı gündenberi ulusal vezin ve öz türk- çeyi yazdığı şiirlerle türk şiirine tat- madığı tadı ve sıcaklığı verdi. Bil- hassa onun (Ben ve ötesi) şiir der- gisi, içinden inliyen berrak, lirik bir pınardır. Önün da üzerini gölgeleyen alev kanatlı kelebekleri, gönül sürük- liyen parçaları vardır, 4 — Medeniyet dünyasının son a- sır keşifleri içinde en ehemiyetli gör- düğünüz hangisidir, niçin? C — Medeniyet dünyasının son asır keşifleri içinde en ehemiyetlisi elektrik ve onun lambaya tatbikidir. Çünkü gene son asır keşiflerinden o- lan telefon ve radyo hep elektriğe dayanır. Bu sebeble elektrik mede- niyet dünyası keşiflerinin muhassa- lası, aynasıdır. Bugün bir kafanın kıymeti nasıl zekâ ve akıl ile ölçülü- yorsa her memleket ve her yerin de kıymeti elektriğe verdiği önemle ölçü- lür. Bu yönden insanlık âlemi (Edi- son) u yerinde olarak sonsuzluğa ka- dar saygı ile ansa gene azdır. 5 — Ulus gazetesinin gençlik say- fasını nasıl görmek ve içinde ne tür- lü yazılar okumak istersiniz? C — Buğgün Kemalist Türkiyenin kalb ifadesi olan Ulus gazetesinin gençlik sayfasını, çölde kalan bir in- san susuzluğu ile ilmi içmek için iki koldan edebiyat ve fen âlemini ku- caklamağa koşan kültür sever türk gençliğinin yarasına merhem olacak kiymette görmek istiyorum. Yani bu sayfadan gençlik olgun kültürü ilik- lerine kadar kana, kana içebilmelidir. Ulus gazetesinin içinde, en değerli mütefekkirlerimizin olgun tenkit, ak- syon, felsefe, edebiyat, acun edebi- yatından akisler... gibi gençliğin kül- tür hevesini kamçılayan yazılar oku- mak istiyorum. Musta Ersöz içinde (şair, gazeteci, romancı, mü- En büyük kuvveti 1 — Türk tarihinde zevkimi okşa- mıyan hiç bir hâdise yoktur. Türk tarihinde her biri bir inkılâbla neti- celenen bu hâdiseler bütün dünyaya türk varlığınım, türk iradesinin, türk azminin neler yaptığını ve neler ba- şarmış olduğunu son defa göstermiş oldu. Bu hâdiselerden en ziyade hoşu- ma giden ve bütün uluslara örnek ©- lan türk cumhuriyetinin — yarattığı “birlik” hâdisesidir. Birlik... Sarsılmaz, yıkılmaz bir kaledir. Birlik neler yaratır, ne kö- tülükler yok eder. Bunu inkılâb sa- vaşlarımızda da bir parola olarak ka- bul eden bizler; “Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz içiniz.,, demedik mi, Balıkesir lisesi son edebiyat kolu 654 miz: Türk birliği demiyor muyuz? Hep birden savaşı- mıza devam ederken; kulaklarımızda tatlı bir meltem gibi “Daima toplu fakat şuurlu ve inzibatlı.” kumandası çınlamıyor mu? Fazla izaha ne lü- zum var? “Ordular hedefiniz Akde- niz'dir, ileri!” savaşında Akdenize birlik halinde bulunan ordu yürüme- di mi? Her sahada “birlik” in yarat- tığı, yaşattığı varlıklar — gözümüze çarpmıyor mu, göğsümüzü kabartmı- yor mu, eski günlerin acısını çeken- lerde sevinç göz yaşları döktürmi- yor mu? Türklük öyle bir birlik ki, başında bir güneş var. Bu “birlik,, bu “güneş” in varlığında sağlık, ege- menlik buldu. Ve onun aydınlattığı yolda yürüdü, yürüyor, yürüyecek- tir. 2 — Yurdda ve cihanda sulhu ken- disi için ülkü edinen Kemalist Tür- kiyeye “Görüşte ülküye, gidişte bil- giye inan” mak için canla, başla hiz- mette bulunmak, onun her attığı a- dıma adımımı uydurmak üzere hazı- rım. Çünkü her ileri adım için “Muh- taç olduğum kan damalarımdaki asil kanda mevcuddur.., 3 — Türk inkılâbr muharrirleri içinde şair olarak Faruk Nafiz Çam- lrbel'i “AT” ve “Çankaya” şiirleriy- le beğenirim, Gazeteci olarak da doğru sözlü ve doğru özlü yazılariyle “ULUS” a ya- raşan gazeteciyi beğenirim. Roman- erlardan hi hepsini okud ve hepsi de bende ayrı ayrı zevkler bı- ;rakmıştır. Fakat bunlardan muhak- - kak birisini seçmek Jlâzım gelirse; küçücük kütüphanemden elime “Çalr kuşu” ile “Allaha ısmarladık” gelir. Münakkide gelince: Bu suale tam bir cevab veremiyeceğim. Çünkü: bizde tenkid dedikodu demektir ve bü mahiyete girdiği zaman ne en tatlı bir tenkidin kıymeti ve ne de beğe- nilecek münakkid kalır, 4 — Medent dünyanın son keşif- leri içinde en ehemiyetlisi hiç şüphe- siz “elektrik” dir. Aydınlık ve ay- dınlık doğuran her şey sevilir. Elek- triğin girmediği keşif var mıdır?. Muhabere, nakliye, b ve hattâ mutfak ocağından, ameliyat masası- e JA aei GA ğ ua 5 ALMM Genç kızlarımız bir geçid resminde Gemele Sokk Halkevi ğençlik için ve gençlik halkevi için Ulus'un sayfalarını açtığı gençli- ğe kapılarını açan ve gençliği bekle- yen bir kurumumuz var: Halkevle- ri.. Gençlere memleket sevgilerini, teşkilâtçılık kabiliyetlerini, yapıcılık ve yaratıcılık ihtiraslarını halkevle - rinde geliştirecekler, hayata hazır- lanma stajlarını halkevlerinde yapa- caklardır. Ruhunda inan ve kafasınm- da bilgi olup da memleketini sevdi- ğini, milletinin istikbalini düşündü büyük maksadlara hizmet için vazi- fe alacak olan gençlerin şimdiden birbirlerile tanışmalarmı ve anlaş- malarını sağlayacak biricik esaslı kurum halkevleridir. Halkevinin örsünde dövülmiyen genç, safımızın istediği kılıç olmak için ileride çok eziyet çekecektir. Gençlerin halkevi hizmetlerine gi- rişlri ile halkevi samimiyete ve ham« leye kav k, daha çok kendini ğünü iddia eden gence, halkevine devamlı ve halkevinde faydalı ise inanıp kulak verebiliriz. Muhitinin halkevini muvaffak e- irks bulacak ve yararlı olacaktır. Gençlik halkevi için ve halkevi gençlik için.. Ne küskün, ne raybi, ne menfi ol- dip eti k g y S WR (J Halkevinde gençliğe her türlü imkâ manâsı yok.. Hangi salim dü « iz, hangi coşkun hissiniz, han- ve vasıta hazırdır; bina, malzeme, sahne, kürsü hattâ dinleyici ve öğre- nici.. Her şey... Gençlikten sadece hamle, arzu ve iş beklenmektedir. Halkevine uğramayan, milletinin kendisi için harcadığı emeği milleti - ne gösterdiği feragatli hizmetlerle ödemiye yü İyöni hir günole aaa- sının gönlünü almayı ve elini öpmeyi ihmal eden hayırsız bir evlâddan farkı nedir? Halkevine uğramıyan genç, ana kucağına, evine ve mekte- bine uğramayıp şurada burada sür- ten çocuk gibi görülse yeridir. Halkevi varken kahveyi arayan ve oraya devam eden gençten ne kendine hayır gelecektir ne de mem- leketine... z Yarın ,aynı ülkü saflarında âynı ;i taze eseriniz var da halkevinde ileri sürmek için imkân arayıp bu- lamadmız? Halkevinde sanat için, halk için, köy için, ilim için, her iyi ve güzel şey için çalışmak imkânı var. Gençlik, kanaatsizlik ve ihtiras çağı olduğu kadar hayata hazırlık ve birçok şeyden istikbali bekleye. rek feragat devresidir de. Bulundu « ğunuz şehri yaşınız için en güzel va- kit geçirilecek, en iyi faydalanılacak bir hale sokmak sizin elinizdedir: Halkevinizi şen, kalabalık ve kutsal bir ev yapınız; toplantılar, geziler ve konuşmalarla boş saatlerinizi dol« durunuz.. Çağlar na kadar elektriğin girmediği keşif yok gibidir. Velhasıl en ehemiyetli keşiflerin anası ve atası elektriktir. Meselâ: Eskiden pedal denen maki- nelerle günde 500 baskı yapan bir matbaa makinası, şimdi bir düğmenin çevrilmesiyle 1000 ler 100.000 İer ba- sıyor. A AELEM ND N SÜ L p L Y YA A 5 — “ULUS” gazetesinin gençlik sayfasını gençlerin yazılariyle ve dünya gençliğini tanıtan yazılarla dolu görmek ve bazan da bu sayfa- larda gençliğe önder olan büyükleri- mizin bizlere nümune olacak genç- liklerini anlatan yazıları okumak is- terim. Ankara; S. Çetiner