Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ULUS Oksford, yirmi dört tane etrafında toplanmış küçük bir şehirdir. Bu kollejlerin on tane kadarı, aynı za- manda saray ve manastırdır. Her kolle- jin kendi parkı vardır. Binaların cep. kollejin hesi boyunca asmalar, salkım çiçek- jeri ve sarmaşıklar yükselir. Yerdeki çimen bir halr gibi parlaktır. Bu ka- dar güzel çimen yetiştirmek için ne ya- pılmak lâzımgeldiğini soran bir ameri- ka'lıya, bir ingiliz şu cevabı vermişti: — Çok kolay, çimenleri kırpar ve üzerinden merdane geçirirsiniz. Yüz elli sene biyle devam ettinizmi mesele kal- Sehrin kollejleri Bu koilejlerden birine girelim. İlk intiba hepsinde aynıdır: Bir anane ve lüks dekzrunun verdiği intiba. Her ta. lebe, iki odalı bir apartmanda oturur. Bunlardan birisi hem —çalışma odası, hem salondur. İçinde koltuklar ve ica- bında üzerinde yemek ikram edilecek bir masa vardır. Büfede daima yedek Bisküvi, tereyağ, peynir, reçel, şerri ve portu şarabı bulunur. Duvarlarda re- simler, raketler ve bir kaç aile fotog- Tafisi asılıdır. daha “ciddi,, bir manzarası vardır. Karyolanın demir som- hatırlatır. Odalarda lavabo olmadığı için talebeler sabahları grup halinde, her birinde yirmi kadar banyo bulunan büyük sa- lonlarda yıkanırlar. Pansiyonların zen- ginlliğine göre, her beş veya on talebe. nin müşterek bir hizmetçisi vardır. Yatak odasının yesi, hastahane yataklarını Kapuların hiç birinde sürgü tur. Talebeler, yalnız ziyaret için de. ğil, ödünç öteberi almak için de vakitli vakitsiz birbirlerinin odalarına girer- ler. Meselâ, birisi tenis raketini ye- rinde bulamadımı, masanın üzerinde bir pusula görür: “Raketinizi ödünç almak İcab etti. Yarın veririm., Bu, gramofon plâkı, içki, her şey için böy- ledir. Oksford'da mülkiyet yoktur ve aynı kollejin talebeleri arasında en hay- ret verici komünizm hüküm sürer. Her şey, herkesindir. Fakat bunlar centil. mence cereyan eder. Anaforculuk, biri- ne yumruk vurmak kadar ayıptır. Kolleji gezelim: İşte, bir kilisenin içini andıran, yük.- sek tavanlı hol.. Akşam yemeği burada 1 g vke N Ça SŞ öi Genç ingilizler, büyük bir kısmını spora ve eğlencelere ayırdıkları üç seneden sonra Oksford'da diplomalarin en faydalısını, Hayat bilgileri doktoru yenir. Smokin giymiş ve yüksekçe bir kürsünün üstünde, her masada yer al- mış olan muallimlere, merasim elbisesi giymiş uşaklar gümüş tabaklar içinde yemek getirirler. n Talebeler Riyaset masasına amud olan masa- larda, bir ziyafet sofrasında gibi, tale- beler yer almışlardır. Onlara kurşuni elbiseler giymiş uşaklar hizmet eder. Yemeğe başlarken dua edilir. Hür- metkâr ve sessiz bir tonla konuşulur. Bir Oksford talebesinin senelik mas. rafı bizim para ile iki bin, iki bin beş yüz lirayı bulur ki bunun yarısı kolle- jin kasasına girer. Buna müessesenin se- nelik geliri de ilâve olunca, bu talebe- lerin hizmetine tahsis edilen kimselere ingiliz usulü üzere bol bol verilecek para elde edilmiş olur. Hava sisli ve soğuk. Şehrin, aile ço- cukları sayesinde çabuk zengin olan, tüccarlarının mağzaları — önündeyiz. Sokaktan bir çok gençler, yalnız gençler geçiyor. Heps rinde pardösü yok. «« Yolda, bu gençler başka bir genci selâmlıyorlar. Bu, bir profesördür, ya. hud da bir Proctor' dur. (1) a Polisin talebeler üzerinde hiç bir hakkı olmadığı için, sokakta disiplini o temin eder. Melon şapkalı muavin- leri, kabahat işliyen talebenin peşin- den koşarlar. Proctor bir zabıt vara. kası tutar ve suçluya para cezası yazar. Her kabahatin bir tarifesi vardır. Di- siplinsizlik suçluya o kadar pahalıya malolur ki, talebe tasarruf için kaba- hat yapmaz olur. inin başı açık ve hiç bi- Talebenin bir günü Sabah saat sekize on kala her talebe listediki isminin hizasına bir işaret koymağa mecburdur. Yirmi üç yaşına gelmiyen talebeler için ayda otuz işa- ret mecburidir. Nizamnameye göre her talebe bu işi yaparken pantalonunu giy- meğe mecburdur, Fakat nizamnamede ceket mecburiyeti bulunmadığı için, hepsi robdöşambr ile inerler. Ondan sonra bol kalorili kahvealtı ve bu bi- (1) Melon şapkalı iki muavinin da- ima kendisine refakat ettiği bir nevi mubassır. Her memleket- teki talebeleri dıran bu talebeler, hakikatte onlardan çok farklıdır. Baş- ka memleketler ta- lebelerinin — kafa- darına bin türlü malümatı tıka ba- sa doldurmasına mukabil bir Oks- ford talebesi manının en büyük an- Za- kısmını spor ve eğ- lence ile geçirir. tince de lenme. Sonra çalışmaya başlar. Fakat Oksford'un en iyi tarifi şu- dur: Kimesnin çalışmadığı bir kollej. Sabah yapılacak iş, okunması tav- siye edilmiş bir eseri bir kaç sayfada hülâsa eden bir tahlildir. Bu işin yapıl- ması, öğle yemeği saatine kadar sürer. Öğle yemeği beraberce yenilmez. bir pipo ve hazım için din.- 'Talebe teryağlı bir sandoviç yer, biraz içer ve bir sigara yakar. Yemeğin bu hafifliği şarttır. Çünkü öğle sonu açık havada yapılacak egzersizlere hasrolu- nur, Bunlar arsında kürek talimleri de vardır. Oksford talebleri için en büyük e- mel Kembric'e karşı yapılacak büyük maça iştirâk etmektir. Akşam saat beşe doğru talebe ku. ' lübe giderek gazeteleri okur. Corn - Street'de biraz dolaşır, yahud da bir a- yinde hazır bulunur. Saat yedi olunca bol cübbesini giye rek kollej büyüklerinin riyaseti altında akşam yemeğini yer. Ondan sonra su- varenin başlanğıcını arkadaşlarından birinin odasında, sigara veya Porto şa- rabı içerek, gramofon dinleyerek geçi- rir. Fakat bir kollejde bulunduğunu da düşünmek lâzım geldiği için, talebe odasına çekilip çalışmağa başlar. Çok geçmeden uyku, bilgiyi arttırmak arzu- suna galebe çalar. Şu halde Oksford bir tembellik mektebimidir? Hayır. Bizde bir üniversitelinin ideali, ka- fasının içine bir çok bilgiyi tıkabasa yerleştirmektir. Mutavassıt fransızın diğer hazinelerine benziyen hafıza ha- zinesi de acaba bu yüzden yavaş yavaş eriyecekmi? Yaşayan mazi Oksford an'anenin mabedidir... Mazi orada insanın karşısına önce Diplomasını elde etmektedirler Yazan: Paul Reboux lâtince yazılmış bir nizamname şek- linde çıkar. Talebe kolleje girdiği za- man bu nizamnameden bir tane verilir. Bunun içinde XIV üncü asırdan kalma emirlerle, ancak bir kaç sene önce ve- rilmiş emirler vardır. Bu sonuncuları yazan zat, otomobil ve tayyare meyda- nı kelimelerini de Jâtinceye tercüme etmek mecburiyetinde kalmıştır 1... Bir Oks- ford — talebe- sinin en bü- yük — emeli, Kembriç ile yapılan kayık yarışına işti- râk edebil « mektir, Profesörler yalnız kollejde değil, Oksford sokaklarında da bundan dört yüz sene önceki kostümlerile gezerler. Edebiyat doktoru, kenarı kurşunt renkde kürkle süslenmiş donuk renkli bir esvap giyer. İlâhiyat doktorlarının İngiltereye birçok büyük hukukçular, büyük politikacı- lar ve büyük dip- lomatlar yetiştir- miş olan Oksfor- dun en yeni bina- SI Xvı ıncı asırdan kalmadır. İnsan, tabit şeylerin ihti- şamını iktisab et- miş olan bu yaşlı ve eskimez bina- lar, bu yıkılmaz dı- varlar ortasında kendini hakiki bir ortaçağ dekoru i- çinde sanır. elbisesi uzun ve siyahtır. Şansölye'nin esvabı, sarı ve siyah çizgilerile bir kap- lanı hatırlatır. Tıb doktorunun elbisesi baştan aşağı kıpkırmızıdr. Oksford, enternasyonal kulüb Oksford'da, Şimali ve cenubi ameri. kalr talebelerin buluştukları bir çok gruplar ve Fransız kulübü vardır. Un- ion-Clum' bütün kollejlerin talebelerini içinde toplar. Burada muhtelif mesele- ler hakkıada münakaşalar yapılır ve her celsenin sonunda rey verilir. Bazen hayret verici neticeler elde olunur. Meselâ: “Vatanını ve kralını müdafaa için insan kendi hayatını feda tehli- kesini göze almalımıdır?,, sualine ve. rilen cevap toptan bir “hayır,, idi. Oksford'da hükümet hesabına oku-«< yanlarda çoktur. Onun için orada fikir.. ler daha ziyade sola meyyaldirler. Oksford'lrların tüylerini diken di« ken etmek için yalnız ismini söylemek kâfi gelen Kembric ise bilâkis, tema« men aristokratik bir mektebdir. 1946 ya kadar hiç boş yer bulunmayan Eton da öyledir. Çünkü bütün asıl İngilizler daha doğdukları gün buraya namzed kaydettirilirler. An'ane perest bir memlekette ser- best fikirler beslemesine rağmen Oks- ford'un öteki üniversitelere göre pres. tij bakrmından değilse bile fili bir üs- tünlüğü vardır. Büyük hukukçuların, büyük politikacrların ve büyük diplo. matların çoğu oradan çıkar. Oksford'dan çıkarken Oksford'da her yıl, bir nevi üniver« site karnavalını andıran bir merasim yapılır. Üç yıllık bir devreden sonra talbeler 21 sonteşrine doğru derece alrr« lar. Manastırları hatırlatan tavanlar al- tında profesörler orta çağ insanlarını andırırlar. Diplomalar dağıtılır, lâtince sözler söylenir. Bundan sonra da baş. larına acaib şeyler giymiş, renk renk elbiseli her milletten insan şehrin so« kaklarına yayılır. 4 Ş ' LA aN K î , Hai Üç yıllık leyli mekteb hayatından — sonra yetişen bu genç İngilizlerin 1937 — deki ruh haleti nedir ? Şurası doğrudur ki, bunlar otorite 'zihniyetini, an'aneye hürmeti ve ailı disiblinini biraz kaybetmişlerdir. Ya- vaşlığı bir doktrin, sebatı, bir vazife telâkki edişleri, babalarına göre daha eksiktir. Rahiblere, eskisine göre daha y az itaat ederler. Onlarda, eskimiş âdet K lerden âzade, azmi vardır. Otorite yeni bir âlem kurmak krizi aile bakrımından da tezahür etmektedir. Talebeler ebeveyn-. i istihfafla bahse. derler. Onlara ad takarlar ve modern hayatın adetlerine onları da uydurma- ga uğraşırlar. Talebelerden yaptığım konuşma. lardan çıkardığım netice budur. lerinden müşfik bir Fakat, bu konuşmalardan çıkardı. — ğım başka bir netice de, onların bende bıraktığı kültür ve olgunluk intibar- dır. Bütün bu talebeler, Oksford'dan ha« yaât bilgileri doktoru olarak çıkacak- lardır, Bu, diplomaların en faydalısıdır.