16 Ocak 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

cttti A Cenub Mektubları insanlar ve plajlar Amasya'nın el- ması ve bamyası, Bursa'nın kestane- si ve şeftalisi gibi Adana'nın pamu - ğu, Mersin ve Dörtyol'un porta- kalı — meşhurdur. Bunu da bize ya memleketin şura - sında ve burasında memuriyet vermiş dostlarımız yahud manavlar söyler. Bunun haricinde Plâjlar arasında, 10.000 kişilik, 3.000 kişilik, 1.000 kişilik, 200 kişilik hattâ 20 ve 10 kişi- lik olanları var. Kaç kişi iseniz, size buna gö- re plâj hazırlayayım. Sanki burada, milyarları bulan bir sermaye, bifkaç milyon turistin isti- fade edeceği bir turizm için bir genial mimara muhteşem bir plân ısmarlamış, mimar bu plânı hazırlamış fakat tatbikini bizzat tabiat'a hava- le etmiştir. İnsanın hayali ile tabiat'ın başarısı arasında bu kadar mutabakat vardır. Yazan ——— çoğumuzun mem - leket hakkında, uzun boylu bir malü- matı yoktur. Halbuki, gelelim gene ce- nub bahsine burada, Akdeniz'in ılık sulariyle 'Torosların güneşe dönük etekleri arasında dünyanın en güzel parçalarından biri yatmaktadır. Bere- ketli toprak; çam, zeytin ve harnub or- manlar; arkeolojik hazineler; yörük- lerin saf hayatlariyle pırlanta kadar te- miz ahlâkları; sayısız plajlar; bütün bu gündelik hayatınızda göremiyece- ğiniz enfes çerezleri, cenub size bir tepsinin üzerinde gibi hep bir ve birden karşınıza çıkarıyor. Cenub'a bir kere uğrarsanız, yaşa - dığınızın ve, hayatın ne olduğunun de- gil ne olabileceğinin farkına varacak - sınız. Hattâ diyebilirim ki, kendinizi yeniden ve bir başka insan olarak tanı- yacaksınız. Mersin'den Silifkeye doğru yol alır- sanız, Leica markalı yani seri — ateşli fotoğraf makinesinin üstünlüğünü an- larsınız. Çünkü ancak böyle bir maki- ne ile, gözlerinizin gördüğü ihtişama aid detayları dönüşte Ankaraya berabe- rinizde getirebilirsiniz. Bu yolu bir - gün yapmak fırsatını bulursanız, yanı- nıza bol filim almayı unutmayınız. Tabiatta adalet yoktur, derler. Bu- nu burada görüyorsunuz. Dünyanın en güzel plâjlarını, tabiat buraya, bu. sahile yığmış. ÖO kadar çok plâj var ki,' tünel geçer gibi, plâj geçiyorsunuz. | Her plâj iki burnun kayalarıyle çerçe - velenmiş. Kumlar, o kadar beyaz ki öpeceğiniz geliyor. Her plâjın, karaya doğru devamı, önce geçtiğiniz yol, da- ha sonra zeytin yahud çam yahud har- nub ormanı, daha sonra Toroslara doğ- ru yükselen ve ağaçlarının altında üç dört bin senelik tarih harabeleri yatan 50 - 100 kilometre derinliğindeki saha; en sonra da Anadolunun bozkırları önüne bir perde gibi gerilmiş olan karlı To - roslar.. Plâjlar arasında, 10.000 kişilik, 3.000 kişilik, 1.000 kişilik, 200 kişilik hattâ 20 ve 10 kişilik olanları var. Kaç kişi iseniz, size buna göre plâj hazırlaya - yım. Sanki burada, milyarları bulan bir sermaye, birkaç milyon turistin is- tifade edeceği bir turizm için bir geni- al mimara muhteşem bir plân ismarla - mış, mimar bu plânı hazırlamış fakat tatbikini bizzat tabiat'a havale etmiştir. İnsanın hayali ile tabiat'ın başarısı ara- sında bu kadar mutabakat vardır.. İs- kenderun'dan Bodrum'a kadar bu sahil hep böyle devam edermiş. Ben yalnız Mersin ile Silifke arasındaki parçayı gördüm, Bunun bir noktasında, yaşayan insan kendi içini nasıl dinler ve tabia- tın bir güzellik olmaktan çıkarak bir mana halini alan ifadeleri, bu yaşayan - İnsanı nasıl “sublimer,, eder, buna, ken- di varlığımı kavrarcasına şahid oldum. Karşıda bir adanm üzerindeki “kız kalesi,, ni, akşam renkleri, bir — masal yapısı kadar hayalileştiriyordu. Ben, yarım mil kadar berideki sahilin kaya- lıkları üzerinde duruyorum. Solda, denize doğru ilerliyen çetin bir bur- nun Üüzerinde, heybetli ve muhte- şem bir harabe yükseliyor. Ankara kalesi kadar var. Çok yakın durduğum için mi, harabenin içindeki diğer yapı aksamını âdeta bütün mimarileri ile gördüğüm için mi, “kız kalesi,, ne ka- dar hayali ve masalımsı görünüyorsa soldaki moönumental — harabe o kadar gerçek ve diri bir tesir yapıyor. Belki de şundan: bu harabenin hemen ard plânındaki sırtların üzerine, — tarihin sihirli eli bütün bir şehri — nakşetmiş. Bütün evleri, sokakları ve mozoleleri ile, karşımda duruyor. Ve sağımda, Si- arada BURHAN BELGE lifke üzerinde, güneş, Akdenize gömü- lüyor. “Kız kalesi,, saray harabesi, şehir harabesi, koyu gümüşü gövdelerini ka- ranlıklara gömen Toroslar ve Akdenizi bana bırakıyormuş gibi çekilen güneş karşısında, ellerimi göğsüme götürüp kendimi yokladım. Bocklin'e ismarlıya- mıyacağım kadar fantastik bir dünyanın ortasında, yapayalnızdım. Tehhalığı e- limle tutyordum. Ve kendi ömrümün bu bir kaç dakikasını bir su nasıl içilirse, bir çiçek nasıl koklanırsa, bir yemiş nasıl yenirse, bir sevgili nasıl okşanırsa, böyle tadıyordum. Bir ulvi egoyizm cezbesi içindeydim. Tabiat, bendeki insanı, tak- vim saatinin bütün zincirlerinden kur - tararak, çözmüş, azad etmiş, kapup koyuvermişti. Birkaç dakika için. Bir- kaç dakikam için. Benim dakikalarım. Kendim. Kendimi kendimin tanımam ve sevmem. Halimi anlatabildim ise, o birkaç hidayet dakikasında, her günkü ve alel- ade kendimden tamamen — geçemedim tamamen ayrılamadım, demektir. Yanımda arkadaşlara döndüğüm za- man, şu sözleri söylediğimi hatırlı- yorum: — Yâhu, bu ne tenhalrk? Burası bi? zimse, burayı hemen işgal edelim. Gerçekten, mağrür Toros'lardan her kıyısında bir ayrı millet ve ayrı mede- niyet ile tanışan — Akdenize kadarki sahanın içinde, o romantik akşam sa- atinde, bir bizler vardık. Bir keresind İstanbulda Türkkuşu şubesi açıldı İstanbul, 15 (Telefonla) — Türkku- şu İstanbul şubesi bugünden itibaren ka- yıdlara başlamıştır. İnönü kampına gir- miş bulunanlardan orta mekteb mezunla- rı hava gedikli mektebine, lise ve daha yüksek mekteb mezunu olanlar da doğ- rudan doğruya ihtiyat zabit mektebine alrnacaktır. Derslere iki ay sonra başla- nacaktır. Dış ve iç bakanlerımız, B. Fuat Ağralıyı ziyaret ettiler İstanbul, 15 (Telefonla) — Dış ba- kanı B. Tevfik Rüştü Arasla, iç bakanı ve parti genel sekreteri B. Şükrü Kaya dün öğleden evvel, soğuk alğınlığından rahatsız bulunan finans bakanı Fuad Ağralıyı ziyaret etmişlerdir. Öğle yeme- ğini Perapalasta yiyen bakanlırımız tek- rar Dolmabahçe sarayına dönmüşlerdir. Sayaçların kontrolu Elektrik, hava gazı ve &u sayaçla- riyle taksimetreler ve başkaca her tür- lü ölçüler hakkında halkın herhangi bir şikâyeti varsa, süratle neticelendi- rilmek üzere, ölçüler ve ayar müdür- lüğüne bildirmesi rica edilmektedir. Halkımızı yakından alâkadar eden bu meselenin dikkat ve hassasiyetle takib edilmesi memnuniyete değer bir hâdisedir. Taymisin Ankara hakkındaki güzel e * bir yazısı Londra, 15 (A.A.) — Ankara hâkkın- da yazdığı uzün bir makalede, Taymis gazetesinin Türkiye muhabiri bilhassa diyor ki ; “— Afikaranın henüz imar ve inki- şaf halinde bulunduğu zamanlara aid güçlükler ve mahrumiyetler bugün orta- dan tamamiyle kalkmıştır. Yeni, sağlam ve kullanışlı binalar yükselmiştir. Bu- gün bu yapılar bitince Ankara, şarki ile kıyas edilebilecektir. İstanbul ise, yeni Tür- kiyenin eski Türkiyeden tamamiyle ay- rılmış olduğunu daima hatırlatacaktır.,, Taymis gazetesi, modern Ankaranın güzel fotograflarını neşretmektedir. Avrupanın büyük merkezleri LASTİK FABRİKATÖRLERİ TOPLANDILAR İstanbul, 15 (Telefonla) — İstanbul- daki lâstik fabrikatörleri bugün sanayi müfettişi Daniş tarafından çağrıldılar. Kendilerine niçin çalışmadıkları sorul- du. Yapılan tetkiklerin sonunda müfet- tiş vekâlete takdim etmek üzere uzun İ * . A İplik ithalât . A . resimleri yeniden L d Mi L indiriliyor Piyasada başgösteren iplik buhra- nınr önlemek maksadiyle dışarrdan getirilen iplikler üzerine mevzu güm- rük resimlerinde yapılmış olan tenzi« lâtım mevcud darlığı gideremediği an« laşıldığımdan bu ihtiyacı karşılamak ü« zere gümrük tarifesinin 366 A ve B pozisyonlarına giren ipliklerin on nu- maraya kadar olanlarına (on numara dahil) mevzu tenzilâttan evelki güm- rük resminin yüzde doksan, ondan yirmi numaraya kadar olanlarına (yir- mi dahil) mevzu tenzilâttan evelki gümrük resminin yüzde elli, yirmi- den yirmi dört numaraya kadar (yirmi dört dahil) olanlarına mevzu tenzilât« tan evelki gümrük resminin yüzde o« tuz tenzili ve daha yukarı numara!arla 367, 368, 369 ve 370 inci maddelere da- hil iplikler için 2/5570 numaralı karar- name ile kabul edilen tenzilât nisbetle« rinin muhafaazsı İcra Vekilleri Heyes tince kabul edilmiştir. Yabancı dövizlerin vasati türk lirası karşılıkları bir rapor hazırladı. Fabrikatörlerin iddiasına göre bu ay makinelerin temizlenme ayıdır. Ameleye iş verilmer in sebebi bundan ibaret- mişler, ummuşlar bulmuşlar ve yaşa - mışlar ölmüşlerdir,, (1)1. Bu hakikati, herhangi bir dilsiz hö- yüğe söyletmeğe lüzum yoktur. Güzel boydan işlenmiş olan Akdeniz dalgaları ile boya plâjlar ve ormanlarla Anadolu kıyıları, bunu her gün biribir- lerine, yüksek sesle anlatıyorlar. Bana bu anlatış, bir çığlık gibi. geldi. Ne duydumsa, sgizeşonu anlatmış bulunu - yorum. Osmanlı imparatorluğu, türk insanı nı nasıl kendi haline bırakmış ise, Ana- dolunun tabiatını da, öylece, rüzgârla- ra ve kurda kuşa havale etmiş. Ve bir tek Korikos şehrine dört beş biribirinden yalnız, yörükler ve develeri geçti. Hal- buki “kız kalesi,, halbuki “saray hara- besi,, halbuki Korikos şehrinin bakar körlere dönmüş evleri ve en çok sağ- da ve solda uzanan plâjlar, bize anlatı- yorlardı ki, bu dünyanın en güzel nok- tasında, bir zamanlar, bahtiyar ve akıl- l1 insanlar: “evlerini kurmuşlar, kız sevip kı- zan yetiştirmişler, tarla ve bağlarını işlemişler, tanrılarına kurbanlar kes - hteşem su bendinin neler getirebil- miş olacağını bile düşünmeğe lüzum görmiyerek o güzelim sahilde bir yol bile yapmamış. Ancak şimdi, Cumhu - riyet, bu işe başlamış bulunuyor. Mer »- sin ile Silifke arasındaki yolun hemen üçte ikisi zevkle sökülüyor. Fakat on- dan sonrası, yani Lamas ile Silifke'nin arası Korikos plâjlarında yıkanmış olan insanların bıraktıkları gibidir. tir. Fakat diğer bir iddiaya göre de hü- kümet kauçuk ithalindeki takas usulünü kaldırırsa ve kauçuk istihlâk resmini in- dirirse mesele halledilmiş olacaktır. Netice İktisad vekâletinin vereceği karara bağlıdır. İstanbul yüksek iktisad ve ticaret mektebi mezunları cemiyeti bugün saat 16 da elli beşinci yıldönümünü kutla- mak üzere Karpiç salonlarında bir top- lantı vanacaklır,. Damga resmine tâbi evrak ve sened- ler zikrolunan yabancı paralarının türk parasına çevrilmiş altı aylık vasatilerini bildiriyoruz. Yabancı paralardan 1 mayıs 937 tarihine kadar bu vasatilere göre damga resmi alınacaktır. Fransız frangı 6 kuruş yirmi beş para, dolar 126 kurüş, liret 82 kuruş, belga 21 kuruş on para, drahmi bir kuruş altı para, isviçte fran: g1 33 kuruş 35 para, leva altmış para florin 75 buçuk kuruş, kuron 4 kuruş 35 para, zloti 3 kuruş 25 para, pengü 23 kuruş 15 para, Avusturya şilini 23 Karşsılıksız kalan | klering hesabları Aramızda kliring veya benzeri an- laşma bulunan memleketlerle olan husu- si takaslarda, ihracattan evvel yapılan ithalâta karşılık, altı ay zarfında muka- bil ihracat yapılmadığı takdirde bu müd- detin ikinci bir altı ay daha uzatılması ve bu müddetin bitiminde dahi ihracat | yapılmadığı takdirde Cumhuriyet mer- kez bankasıma yatırılmış olan ithalât be- dellerinin umum? kliring hesabmna nak- lolunması İcra vekilleri heyetince ka- U (1) Bischoff'un ANKARA'sından . rarlaştırılmıştır. Hediyeler * Geçenlerde evlenen Hollan- da Prensesi — Juliana'ya yanın her tarafından gelen düğün he. diyeleri arasında İsviçre hükümeti- nin de bir hediyesi vardır. Bunun ne tabii tahmin ettiniz: saat. Ancak bu saatin hususiyeti 2 gram 13 santigram ağırlığında ve 2,5 milimet. re nısıf kutrunda olmasıdır. Dünya- nm en küçük saatinin sahibi pek u- fak tefek olmıyan prenses Juliana. dır. Jünyı - Ya otomobiller böyle ürkselerdi! Bir haber: “Bir arab ürken atları İstanbul köprüsü üstünden Ke- tencilere kadar halkı heyecana verdi ve iki kişiyi çiğniyerek yaraladı.,, Bir, köprüden Ketencilere kadar olan yolun uzunluğunu, bir de bu as- rın nakil vasıtası olan otomobili dü- şününüz, Ya onlardan biri böyle ürk- seydi de bu uzun yol üzerinde önüne geçip durduracak kimse bulunmasay- dı! ——— Bir tabı muvaffakiyeti Her zaman lâzım olan ve lâzım olduğu zaman da bir türlü hatırlan- mayan bir takım bilgileri bir arada Fenerbahçe - Galatasaray ve saire... Yarın oynanması lâzım gelen Fe- nerbahçe - Galatasaray ve Beşiktaş - toplayan muhtıra, takvim, al k cinsinden ve ucuz risaleler tedarik etmek istedik. Bize Takvimi Ragıb'ı tavsiye ettiler. Fazla söz söylemiş olmamak için, bu takvimi hazırlayana ve bize tavsi- ye edene teşekkür ediyoruz. İhtiyar balığın yavrularına verdi. ği ders: — Asya öyle bir nehirdir ki Afri- ka ile birleşerek Avrupaya akar.. (Çin karikatürü) Güneş futbol maçları, havanın bir haftadanberi yağmurlu d etme- inden dolayı İ brrakı- lacağını İstanbul gazeteleri yazıy lar. Bu maçların hep güneşli yaz gün- lerinde yapıldığına hiç dikkat ettiniz mi? Diyorlar ki futbol, yazdan çok kış sporu olduğu halde, “büyük,, denilen kulüplerimizin maçlarını yaza isabet ettirmek hususundaki ısrarına sebeb, fazla seyirci ve dolayısiyle de yüksek yüzdeler temini arzusudur. Buna, tabii, hiç birimiz inanmayız. 135 sene sonra kıyamet! İsrafilin düdüğü ne vakit ötecek? <Bir istatistikçi, amerikalı Mister Brovn, buna cevab veriyor: 135 sene sonra; çünkü bu zat verimli ve verim. siz toprakları ,nüfus artışmı, kalan- ları ve ölenleri iyice hesaplamış ve şu neticeye varmıştır: 155 sene sonra cihan aç kalacaktır. Açlık da kıyamet demektir. 3, İ yen 36 kuruş 25 para, ingiliz lirası 625 kurüş Mısır lirası 650 kuruş, ruble 23 kuruş 30 para. Türk -İtalyan ticaret anlaş- ması gümrüklere tebliğ ediliyor Gümrükler umum müdürlüğü yeni i- talyan ticaret ve kliring anlaşmasını bü« günlerde gümrüklere tebliğ edecektir. BİR KADIN KOCASINI ÖLDÜRDÜ İstanbul, 15 (Telefonla) — Yemişte Kemerlihanda Nedime isminde bir kadın beraber yaşadığı 45 yaşlarında İrfant ekmek bıçağiyle öldürmüştür. Nedime- nin suçu işlediği zaman aşırı derecede sarhoş olduğu tesbit edilmiştir. Nedime “tevkif olunmuştur. Tahkikata ehemiyets le devam edilmektedir. İSTANBULDA HALÂ KAR YAĞIYOR İstanbul, 15 (Telefonla) — İstanbul: da kar halâ dinmemiştir. Bununla berâ. ber soğuk şiddetli değildir. Bugünkü ha- raret derecesi vasati sıfır, en az sıfırın altında 2 derecedir. Vaziyete göre bu hafta içinde hava ayni karakteri muha« faza edeceğe benziyor. Memleketin her tarafından buraya gelen haberler yurdumuzun şiddetli bir kış geçirmekte olduğunu bildirmektedim. . LA Hukuk İlmini ya kurumunun Sekizinci konferansını Ankara ve İstanbul Hukuk Fakül- teleri profesörlerinden B. Sadri Maksudi Arsal Bugün saat 15 de Ankara Halkevinde verecektir. Mevzu: Mülkiyet hakkı; mahiyeti, tarihi ve sosyolojik rolü kuruş 35 para, peçete 14 buçuk kuruuş. mark 50 kuruş yirmi beş paraW—

Bu sayıdan diğer sayfalar: