l Harbı önlemek hususundaki en mühim rol büyük # — Britatnyaya düşüyor Yazan: Wickham Stced 2 SONKANUN 1937 CUMARTESİ İNGİLİZ - İTALAYAN UZLAŞMASI Le Temps gazetesi 26. 12. 936 tarihli baş yazısında bir uz- daşma ile nihayet bulmak üzere olduğu haber verilen ingiliz - italyan görüşmelerinden bahsederek bu uzlaşmanın enternas- yonal vaziyetin inkişafı için hayati bir ehemiyeti haiz olduğu- Nu ve siyasi ufku aydınlatmak ve dünya sulhunu sağlamlaştı. racak umumi çalışmalar için girişilecek teşebbüslere temel vazifesini göreceğini söylüyor. Esasen İngiltere ile İtalya a - rasında uyuşmalarına imkân olmıyacak kadar vahim prensip ihtilâfları mevcud değildir, ve uzun zaman iki tarafın karşı. Jaşmış oldukları bütün güçlükler, her şeyden önce, habeş buh- ranı dolayısile başlamış olan şiddetli polemikler yüzünden çık- mıştır. İngiltere yalnız Milletler Cemiyetini saydırmak eme - liyle hareket ettiğini temin ederken, Romada hakikatte Lond- ranın İatlyanın genişlemesine sistematik surette mani olmaya çalıştığı kanaati hâkimdi. Girişilen münakaşalarda faşist ga- Zetelerin kullandıkları bazı ihtiyatsız ifadeler Londrada, italyan politikasının yalnız Akdenizde imparatorluk münakaleleri için değil, aynı zamanda İngiltere imparatorluğu için de bir tehlike teşkil ettiği zannını uyandırdı. İtalyaya zecri tedbir - lerin tatbik edilmesi sıkıntıyı arttırdı, ve ingiliz donanması- KA lerin gizli alman polisi ile elele vererek Stalin ve Voroşilof'un vücudlarını yok etmek cürmü bir hakikat ise Rusya, Al- manyanın 1917 senesinde Lenin'i mokratik hükümeti yıkmak üzere Rus yaya göndermesi hareketine şimdi mu- kabele göstermiş demektir Jarı Sovyet Ruayan: Troşkinin Lenin de beraber 1918 Birest-Litovak muahe- desiyle Rusyanın bir takım toprakları: nt Almanyaya birakmış: olduğunu ve kendisinden istifade edilebileceğini dü- günmüş olabilirler. Hitler'in bolşevizm aleyhinde ken - disine müttefik ararken Vat a dair işaretler vaş iliğin bolşevizme karşı bu ka - | nın Akdenizde toplanmasiyle, ve Akdenizde muvakkat teda- iddetli bir mücadeleye girişme - | tüi ittifakların akdedilmesi, Avrupa siyaseti üzerindeki tesir biraz da merak ve hayretle karşı - İ Jeri derin olan bir kavgayı büsbütün şiddetlendirdi, Stresa giltereye ve bütün alâkalr devletlere Balear adaları hakkın- da İtalyaya atfedilmiş tasavvurlar hususunda emniyet vere » — Dünkü sayıdan devam — SPeç ÜE a yaz saki Avustarya - Maca - gll sabaylarından - birisinin aara piylemiş olduğu sözleri manalı “Şinlmştum Bu zat 1916 senetinde ruc — Fartrkından etir alımış orada iken g meşrutiyet, kem de bolşevik ihti lini görmüştü. Bu subay, son zaman - Baryanı, Moskova'dan Mançurir aa ea yadac. tekrar kanaatlerini zamansız buluyor, ingiliz - ital mutlaka bir italyan - alman uzaklaşması ettirmiyeceği, fakat ne de olsa, ingiliz italyan ve frar yan dostluklarının tazelenmesinin tek başına, mübalagalara Tüzum kalmıyacak kadar, ehemiyetli hâdiseler olduğunu söye lüyor ve bundan böyle italyan - alman birlik siyasetinin, şim diye kadar görülmüş olandan oldukça farklı bir anlaşma ve barış politikası olacağı ümidini izhar ediyor, Harb Sözleri Berlinde çıkan Germania gazetesi, yukardaki başlık altın. da yazdığı bir baş makelede, son on beş yıl içinde, harb sö: nün, hiç bir zaman ağızlarda bugünkü kadar sık dolaşmamış olduğuna işaret ederek demektedir ki: “Cihan harbından evvelki muvazene sistemi hakkında ne , İ Bevela şunu hatırlamak Tâzım ge- Ölir ki oruz yaşından aşağıda bulunan Sovyet terbi lyan - alman anlaşması bunun ne- a Ragünkü ruslar, dışardaki / dünya ua pekar malümat sahibidirler t onlar, hunvsi vaziyetleri e olur n kendilerinin bir komünist cen nde, geride kalan insanların da bir lalam cehenneminde yaşamakta ol Stalir'in idaresi altında artık, bun- Tışarıya çıkıp bütün dünyayı bu nete getirmek arzusunda değiller - “Öteki milletlerin. günün birinde, Mi olca, kabul edeceklerine ina- Ffakat kapitalist cehennemindeki şey- ar günün birinde bu cennetteki hu- £ ve sükünu bozmağa kalkışacak olur. a o zaman biz fransız ihtilâlinde ol- gibi ihtilâl ordularının yeni fikir- tohumlarını bütür dünyaya saç - ki büyük harbte milliyetperver - Ttalya ile Almanyadan başlıyarak ayı değiştirdi ve Habburg Ha Gevirerek nihayete erdi. Eğer , Sovyet Rusya'ya saldızmaya ve gene, kurmayı da, — tabil hesate katmaktadırlar. Onlar, hücumdan önce iki defa kızıl yuyorlar. Eğer Sovyet Rusyayı tec - rid ve organizasyonunu bozmak elle Tinde ise, bunu harbtar daha evvel ya pabilirler. Almanların dahz önde — gördükleri / bir hedet de Fransayı Sovyet Rusya ile — yaptığı pakttan ayırmak olabilir. Son “zamanların en esrarlı hâdiselerinden bi risi de Rusyada on a'tı Troçkist'in idam edilmesidir. Stalin'in bu kanlı hareke- ti, kendisinin yaklaşmak istediği garb “Alemini sarsmıştır. Fakat Sovyet Şefi, “mcenun bir adam olmadığına göre, her “halde bu hareketinde bir hikmet bulun. mak icab eder . Bu idam cezalarına sebeb olmak üze- — ge Sovyetlerin gösterdikleri, Troçkist- yYacak bir şeydir. Çünkü bugünkü rus komünizmi bugün bir yarr - kapitalizm ve yarı - burjuva, yani bir nevi rus nas- yaoal sosyalizmi istikametine doğru in- kişaf etmektedir. Şayialara göre bu in - kişaf, Hitleri, rusların askeri hazırlık- darından daha ziyade bizar etmiştir . YSi mülkiyete hürmet gösterip de büyük endüstri ve devlet ziraatı üze - rinde devlet kontrolu bulunduracak o - lan bir nevi komünizm, alman küticlek Ti için nazisım veya nasyonal sosyalizm- den farksız, hattâ ondan daha cuzib gö- rünecektir. Her ne hal ise böyle bi Rusya, Almanya tarafından kendisi is - emellerini örtmek Üzere kıta için şir ihtilâ tehlikesi olarak gösterilemi yecektir. Şimdi, toprakça genişlemek madde- #i bertaraf edilince, nosyonal sosya nin mistik bir tarafı olan “kan ve ırl doktrini de suya üşecektir. Bu suret- le Nordik alman ırkının içinden gelen bir üstünlükle bütün dünyaya hükmede- cek vaziyette bu'unduğu davası şaşaa- sını kaybedecekti Böylece Hitlerizm bir dışardan, bir de içerden kendisini tehdid eden bir di Tem karşısında bulunuyor demektir. Bu takdirde kendisi içerden çökmektense, 1935 senesi sonbaharında İtalyanın Ha beşistanda harba girişmeyi göze aldır - ması nevinden harba girişmeyi tercih edebilir. Bu hususta birçok soğukkanlı gör - menlerin müşahedeleri vardır. Bunlar - dan birisi olan ingiliz liberal ekono - mistlerinden Francis W. Hirst, Lond rada çıkan Taymis gazetesine gönderdi- #i bir mektupta tiyordu ki: * Ne zamana kadar Rusya, İtalya, Almanya ve Fransa, Lehistana ve yz hud önlerine dikilen küçük devletlere ses çıkarmadan durabileceklerdir? Her halde bu, pek uzun sürmiyecektir. Fi - atların yükselmesi, yiyecek ve hammad- denin noksanlığı, kambiyo tahdidleri, narhlar. yüksek tarıfeler, suni zayiç « lar, büdce açıkları, makul bir faizle is- tikraz imkânsızlğı, bir çarpışmanın pek uzaklarda olmadığını göstermektedir. Bir taraftan bunun sebebi, ordu, do- nanma ve tayyare silâhları için yapılan büyük masraflar bir taraftan da istih- cephesinin yıkılması v ficesi oldu. İngiltere ile İtalya arasında şimdi imzalanmak üzere oldu- len “gentlemens agreement” bu anlaşmazlığa bir. Son verecektir. Söylendiğine göre bu uzlaşma iki hükümetin, Âkdenizde sulhun sağlamlaşması, ve münakale serbestisi ve statükonun muhafazası lehinde basit bir beyanından olacaktır. İtalya, ancak kendi hareketleri hakkında teahhüd - iere girişmeyi kabul ettiği ve her hangi başka bir devletin te karşı mevcud durumu korumak hususunda ga - gu haber ver şebbüsl rantilerde bulunmak istemediği için pek bağlanmak istememektedir. Onun indir ki hazırlanan “gent- lemen's agreement” de statükoya saygı prensipi kaydedilmek- ctifa olunacak. bu hususta ayrıca garantiler zikrolunmuya- caktır. Her halde bu uzlaşma, Akdenizde $i €konomi Geçmişteki 300 et bir müddet sul kati teahhüdlerle beri poli müvazene İn- derlerse desinler, harbın kökleri 'emperyalizminde olduğunu i Avrupayı hemen hemen elli yıla yakın bir müddet zarfında ciddi harb tehlikelerinden korumuş olması gibi bir hizmetini, kimse inkâr edemez. harb geçmiş ve biribiri arkasından on beş yıldan daha uzı yüzü görmemiş olan bir kıta için, yarım asır uzun bir devri ifade eder. Harbların, yalnız seyrekleşmi, /zamanda güçleştiklerine de şüphe yoktur ve cihan harbından tikanın mihverlerin ini, il kacak olan bir harbın bütün devletler arasında bir harb şekli. ne gireceği teşkil etmektedir.” bu siste ittifaklarında tsinler, fakat, inde başından elliden fazla kanlı olmakla kalmadıklarma, aynı den bir i devlet arasında çı- sal, milli ekonomi ve ihtilâlci memnu - niyetsizlikler olacaktır. Bir acaip oyu- 'na girişmiş bulunuyoruz. Acaba bu iş, aktörlerden birisi ortadan çekilinceye kadar mı, yoksa birisi ihtilâl çıkmasın. dansa harba girişinceye kadar mt de - vam edecektir?” Hiç kimse busuallere cevab vere - mez. Enternasyonal gerginlik, gittikçe, artmaktadır. Bunun sebebi de Nazi ve faşizm liderlerinin kendi milletl nin itimadını kaybetmektense harbı göze almaya karar vermiş olmalarıdır. İspanyadaki faşist âsilere alman ve İtalyan hükümetlerinin açıktan açığa yaptıkları yardımlara gelelim. Ne Hit- ler, ne de Musolini, bir ispanyol mille- tinin ayaklanmış bir faşizme karşı mu- zaffer olmas ihtimalini görmeğe casa- retleri yektur. Eğer, ispanyol milleti, * darbesine karşı / muvaffakiyetle karşı koyabilirse © zaman milyonlarca italyan ve alman, kendi aralarında ku - gu sözleri söyliyebilirler, biz de vaktiyle mukavemet et - şimdi daha serbest bir hayat i- çinde bulunacaktık.* Bu fisiler bir de- #a başladıktan sonra arkası kolay gele- cektir. Bunlar o kadar basit ve sarih haki- katlerdir ki bunları görememek için in- sanın ya kör, yahud pek dik kafalı ve avanak olması lâzrm gelir. Eğer fransız ve ingiliz hükümetlerinin ademi müda- hale kararları akıllıca - bir karar ise, meşru ispanyol hükümetinin silâhları- 'na neden önceden ambargo koymuşlar- dır? Burasını anlamak kolay olmiyor. Habeş harbında olduğu gibi bu mesele- de de güçtür. İngilterenin tecerrüd etmiş bir vaziyette silâhlanması dünyanın her ta- rafında çeşid çeşid akisler uynadır- maktadır , liz uzak - görüşünü anlamak Herhangi bir harbın çıkmasının ic- tinap edilmez bir halde bulunuşu şüp - he çiliz politikasının henüz muay- yen bir hale gelmemiş olmasındandır. Ben, 1914 senesinde olduğu / gibi, Büyük Britanya'nın bütün Avrupa mu: kadderatını elinde tuttuğuna — kaniim. Şartlar aynı olmamakla beraber, seçile cek yolun yanlışlığı aynı çeşidden bir felâkete yol açabilir. Salim bir yol tu - tulacak olursa o zaman ben, harbın ne Tüzumlu bulunduğunu, me de patlak ve- receğini iddia edebilirim. Yalnız geç kalmamalıdır. Bu işte za- man, en mühim âmildir. Muharrir, burada ingiliz bakan ve diplomatlarının ingiliz siyasetini vazık bir hale sokmak için gösterdikleri gay- retleri bulâsa ettikten sonra, başka - bi paragrafa geçmekte ve şunları söyle - mektedir: Faşist İtalya ile nazi Almanya ara- Jostluk nümayişleri bu iki memleketin ispanyol hâdiselerinde birleşik bir cephe takındıklarını gös - u böyle olduğu halde ir â partisi ile ticaret it- tihadları hariç olmak üzere, ademi mü- dahaleden ayrılmamış bulunmaktadır. Her halde ingiliz hükümeti gaflette değildir ve Musolininin Akdeniz hak - kındaki tehdidlerine kulak asmamazlık etmiyor. Bunun gibi ingiliz hükümeti Gene - ral Göring'in alman milletinin sürün « düğünü, çünkü alman sömürgeleri alman altınlarının ingilizler tarafından çalınmış olduğunu söyleyen hakikate uymaz sözlerine de ehemiyet vermemiş değildir. Berline bu sebeble gönderilen “dostane nota” nın ifadesi pek keskin idi. Eğer İngiltere, deniz - aşırı sömüre gelerini vermiyecek olursa o zaman Al- manyanın orta Avrupaya ve Rusyaya karşı hareketlerinde serbest kalacağını söylemesine gelince bunu Mısırdaki sağır Sultan bile duymuştur. Her halde İngiltere, Avrupada bu türlü Jara girişmek suretiyle kendisinin ve başka milletlerin harba girişmeleri su- çunu üzerine almıyacaktır. Tekrar edeyim: eğer İngi kendisine düşen vazifeyi yapacak olur sa harbın patlak vermesine lüzum kal - mıyacaktır ve bana öyle geliyor ki o, 'ne pahasmna olursa olsun, 0 vazifesini yapacaktır. — Sunday Times'ten — Kulak, burun, boğaz mütehassısı Dr. Ziya Naki İstanbuldaki muayenehane- sini Yenişehir, İsmetpaşa cad- desi, No. 78 e nakletmiştir. Mu- ayene saati 10-14. Telefon: 3626 :H ğini duydum. Kurşunlardan birisi enseme - söylenmedi! hiç bir beyaz kadın yoktu! hiç man Mugger - Got nasıl kaçar? İKİRCI saplanmıştı. Başımı çeviremediğim için, © bir kayık da yoktu! Sözün kısası, hiç birşey — — Arkamdan bir takım yelkensiz kayıklar hâlâ, orada mı, değil mi bilmiyorum. Bakım — olmamıştı. da geliyor, bunlar, bir takım pamuk yüklü da görün çocuklar, o zaman hikâyemin doğ- Çakal, her şeyin hafızasından nasıl silin- gemiler gibi içten içten yanıyor, fakat bat- z Tu olup olmadığını anlarsınız. diğini göstermekmaksadiyle başını salladı — mıyorlardı. | CENGEL KITABİ — Suairdsi Cünl bencaki pabac- Ve böyle bir hava içinde yerine oturdu. < Ha, dedi Balıkçıl, böyle gemiler, ce- lar, kemik kırıntıları yivicisi bir Çakal, se- —— Mugge nuptan Kalküta'ya gelirler. Bunlar uzun ve Yazan: Çeviren, 'nin gibi bütün ırmağın kendisine imrendiği — — İçte böyle birçok şeyler oldu, dedi. Siyahtırlar ve kuyruklariyle habire suya çarı Rudyard Kipling Nurettin ARTAM parlar. — Onlar bu köyün üçü kadar büyüktür. Benim kayıklar, alçak ve beyazdı. Bunlar iki yandan suyu dövüyorlardı ve kayık de- yince akla gelen kadardan daha büyük değil derdi. Bunlar beni fena halde korkuttular. Onun için gündüzleri gizlenip geceleri yü- rüyerek ve sinecek ufak çaylar da bulamıya- rak eski ırmağıma döndüm. Tekrar köyüme geldim; fakat buradaki halktan hiç birini bulacağımı ummuyordum. Halbuki bunlar gene tarlalarını sürmekte, tohumlarını ek- mekte ve ekinlerini biçmekte idiler. Tarlas larda kendi davarları kadar sakin bir halde bir oyana bir buyana gidip gelmekte idiler. bir zatın sözlerinin doğruluğundan şüphe mi O kayığı biraktım. ve nehir. boy " edeceğim? Benim ne haddime! eğer böyle — karı taraflara gittim. Arral a a deceğ e karı taraflara gittim. Arrah'a ve onun arka- bir düşünce benim biçare kafamdan geçmiş- — sındaki sulara vardığım zaman artık ortada se kuyruğumu kör köpek yavruları ısırsın! — ingiliz ölüsü kalmamıştı. Bir müddet ırmak yoksulların koruyucusu, hayatında bir defa — bomboş kaldı. Ondan sonra kırmızı elbiseli bir kadın tarafından yaralanmış olduğuna ba iki cesed geldi. Bunlar ingiliz değil, hindu bulundu. Bu, ba- idiler. Daha sonra Arrah'dan Agra'nın şi - in çocuklarıma — maline doğru hemen hemen bütün köy hal kı sökün etti. Bunlar, orada bulunan bir koydan biribiri ardınca, yağmur seline ka pılmış kütükler gibi akmntıda sürükleniyor - lardı. Nehir suları yükselince bunlar da dur- dukları sığ yerlerden yükseliyorlardı. Şima- le doğru gittikçe silâh seslerini, köprünün üzerinden geçen adamların, arabaların pa- — Şimdiye kadar görmediğim kısa bir silâhla üzerime ateş etti. Biribiri ardınca beş defa. (Her halde Mugger eski biçim bir tabanca görmüştü.) Başım dumanlar içinde ve ağzım açık kalmıştı. Hiç böyle bir - şey görmemiştim. Kuyruğumu salladığım - ka- dar süratle beş defa. Hikâyeyi gittikçe daha artan bir alâka ile dinleyen çakal, birden bire arkaya doğru sıçradı. Çünkü az kalsın, orak kadar keskin olan bu kuyruk kendisini biçecekti. Mugger, dedi bazan küstahlıktan da- ha az fena değildir. Bir atalar sözü vardır; misafir, fazla ayranla boğulabilir. Çocukla- rından hiç bi bir kadın - tarafından Mugger'in yaralanmış olduğunu öğrenme- — Beşinci ateşten evvel... Beşinci atış- — sini 'i ğ bi, ğ atış- - sini istemem, Eğer onlar da babaları gibi, tırdılarnı duyuyordum. Hemen her yeni — Çakal : İ =ıı evvel, suya dalmadım ve tam vaktinde kıt kanaat karınlarını doyuracak olurlarsa a'cntı birçok cesedler getiriyordu. Ondan — — İrmakta gene iyi yiyecek var me idi? — Paşımı tekrar çıkardığım zaman kayıkçının büsbütün başka şeyler düşünebilirler. sonra içime bir korku geldi ve dedim ki diye sordu. benim muhakkak ölmüş olacağımı söyledi - — Hikâye çoktan unutuldu! hattâ hiç — Eğer insanlar bu hale gelirlerse o za- (Sonu var)