SAYFA 2 Bugünün eğlenceleri “Radyo” denilen harikulâde dostun önündeyim. Sıde benim değil. Herke- sin dostu. Çünkü ondan şu tasasız iyi bir dans müziği, öteki meraklı taze ha ber ve bu akşamer da enfes bir rakı meresi yani / “alaturka,, istemektedir. Bir insan tasavvur. edemiyorum ki, “parazit* yapmıyan bir havada, “rad. yo" da aradığını bulduğu için onu sev- mesin. Meğer ki bu adam, modern dünyamızla duygu bakımından ne ili - şik ne de sezişleri olan bir “atik” yahud “gecikmiş” mahlük ola. Şu bizim bildiğimiz P. T. T. istas - yonundayım. Speaker, “Nitsehe ve Ak- deniz" diye bir konferans verileceği iestsche'nin cenup'a karşı duy - çılgen incizab ve sevgiyi anlatı - On dakika gibi kısa bir müddetçi - ğin içine Nietsehe'nin, “Apolinosçu” ve “diyonisoscu" görüşler arasında yaptığı büyük ruh mücadelesini, Wag- 'ner'e karşı beslediği ilkin dostça daha Sonra düşmanca duyguların bir tarih- çesini ve nihayet, neden — Nietsehe'yi Bugünkü diktatörlüklerin mütefekkiri sayamıyacağımızı gösteren delilleri sığ- dırmak, gerçekten, kartezyen bir kafa. n Başarabileceği bir iştir. Bu konferansın hemen arkasından, Speaker, bire Paul Morand'ı dinletece ğini ve bu büyük fransız muharririniz Bize son kitabı “Les Extravagants” hak- kında izahat vereceğini söyledi Bu kronik, sualli cevablı olarak ter- tib edilmişti. Bittikten sonra, kendi — kendime, “Les Egtravaganto” : düşü - nerek — Gel de şimdi bunu okuma, Dedim. Ve ne kadar, içimden istedim, bizde de çok yakında böyle seviyeli radyo €misyonları olmasını. Her sahada o ka- dar çabuk ilerlemekteyiz ki, bu ümidin “de Boşa çıkmıyacağından hep emin olabiliriz. — B. B. YURDDA Hava durumu Meteoroloji enstitüsünden verilen malümata göre dün Rize ve Giresuna kar yağmış diğer yerlerde hava umu- Miyetle açık geçmiştir. Hava soğukluğu evelki günkü şiddetini biraz daha artır- anış ve bütün mıntakzlarda suhunet si. fırın altında çok aşağı derecelere düş- müştür. En düşük suhünetler sıfırın al- tında İzmirde 1, İstanbulda 2, Adana- da 3, Bursada 4, Çanakkalede 5, Mani- sana 7, Afyonda 17, Beyşehirde 19, Kars,| Konya ve Niğdede 20, Kühtaya ve Kır- şehirde 22, Boluda 25 derecedir. Yur- dun birçok yerlerinde toprak yüzü ka- n bir kar tabakasiyle kaplanmış bir haldedir. Dün yurdun en sıcak yeri Dörtyol olmak üüzere sıfırın üstünde 13 derece idi. Dün Ankarada hava tama- aniyle açık ve güneşli olmasına raçmen Subunet gene sıfırın altında 4 derece- den yukarıya çıkamamıştır. ni asla üstüne tefekklir ve vicdan hür- ziyeti aşığı vurmayan âlemin ahlâkından » geliyorsa, o, faziletini terkederken, ha- yata uymağı bahane olarak kullanır ve Opürtünist olduğu için de, ilk prensip- gi hararetini kaybederken, hayat haki- katlerinin zarureti bu olduğunu söyler. Güç olan şey, idenlist olmak, güç e- an şahsi hisleri, kinleri, ihtirasları, gu- Turları davâya feda etmek, güç olan.. fakat bunlar garb terbiyesinde güçtür. der; şarkta ise imkânsızdırlar. Bu inkılâb, yeni bir ahlâktır: ve esa- gen, garblr bir ahlâktır. Yani, tarih da- vâmıza göre, eski cedlerimizin yaratmış olduğu yunan medeniyetinden, İysayı ve) onun ortaçağını aşarak, garbda yirmin- cİ asrın otuz yedinci yaşına basan ah Jüktır, ki başka bir ilim görüşüne, başka bir sanat telâkkisine, başka bir bayat anlayışına, başka bir fazilet duygusu- 'na, başka bir kalb ve başka bir kafaya istinad eder. Tanzimat bir şark inkılâbı idi. Ke- analizmin ana vastı bir garb inkılâbı ol- uktadır Onun bu vasfımı,en basit iş te- ferruatına kadar, ber şeyde müdafaa e- delim. « Fatay ULUS Sancağa giden görmenler Adanadan geçerken (Başı 1. inci sayfada) ca tetkiklerine hiç bir kuvvetin müda- dinlemek için her fırsatı hazırlıyacak- larını, bundan müsterih olmalarını söy- dediler. Gene Antakyalılar heyetten bir ni- cada daha bulundular. Bu da Antakya 've havalisinde Suriye ve fransız me- murlarının alevi diye hitab edip türk kütlesinden ayrı tutmak istedikleri in. sanların tamamen türk olduklarını ve bu kütlenin eski bititler olduklarını ve hatta mezar taşları tetkik edilince ale- vilerin nasıl saf türk kütleleri olduk- Jarını göreceklerini, arabların bu türk kültelerini hiç bir zaman arab camiala- rından saymayıp daima hakaret ettik- lerini, son zamanlarda mahsus maksat- darla bu kütleleri türklerden ayırmak maksadiyle arab camiasından saymağa kalktıklarını söylediler. Ve aynı antak- Yenice istasyonunda kabulettik- leri hatay heyetiyle görüştüler yalılar tetkik heyetine seyahatleri sı- Fasında yaptıkları bu müracaatın aslâ bir tezahür mahiyetinde görülmemesi- ni ve nezaketle kabul edilmelerinden do- Jayı teşekkürlerini sunarak ayrılırken, heyet, antakyalılara: — “— Türkiyede yolculuğumuz sırasında hiç bir tarafta hiç bir suretle bizi incitecek bir teza- bür görmedik, Tamtersi her yerde sem- pati ile karşılandık. Bu müracaat ve konuşma da bu nevidendir.., demişler- dir. Görmen heyet bugünkü Toros eks- presiyle Adanadan Halebe — geçmiştir. Yüzlerce antakyalı türk kendilerini kar- gılamış ve uğurlamıştır. Görmenler eks- Presin beş on dakikalık durmasından faydalanarak gara inmişler ve istasyon-| da gezerek Adana manzaralarını - gös- teren kart postallardan almışlar ve katarın seyyarına damgalatmışlardır. Görmenlere iki zat daha refakat etmek- tedir. Bunlar sekreterlere 2 SONKANUN 1937 <TESİ T.C.D.D. Avrupa hattr Dün, Sirkeciden kalkan ilk tren halkın coşkun tezahürleri arasında hareket etti Edirne ve Trakya (Başı 1. inci sayfada) Jâtı olan devlet demiryolları bugünden itibaren elkoymuş oluyor. Büyüklerimizi saygı ile anmayı bir vazife bilirim., Edirne, 1 (A.A.) — Hususi muhabi- iz bildiriyor: Bu sabah 8.50 de İstanbul garı ve civarını dolduran binlerce halkın alkış Jarı arasında kalkan devlet demiryolla- rının ilk treni saat 20.15 de çok canlı ve büyük tezahürleri arasında Edirne şe- bir istasyonuna varmıştır. Tren bugün #ervise giren yeni Tokomotif ve vagon- dardan mürekkebti. İstasyonlarda bir- biri üzerine yığılan halkın ve mektebli. lerin Cumhuriyet marşı söylemeleri a- rasında geçen tren Edirne'ye varıncaya kadar üzerleri Atatürk'ün resimleriyle ağlaya ağlaya yüzündeki tülü çekip yirtiyor; başındaki portak)l çiçekle- zini ayaklarınm altma fırlatıp ezi- yor. Bu satırları aldığımız fransız g: zetesi hâdiseyi anlatmaklı miştir. Fakat düşünmek gerektir ki ana lerine göre sebeblerle vlenmeleri böy- babanın, ken: münasib buldukları #undan fazla çoğaldığı bir asırda y: #iyoruz. İkma ve icbar onları bazen © mahbesin kapısına kadar getirebi yör. — İçeri buyurun! —Hayır! Hindiye daii Nocl ve yılbaşı gecelerinde bir çök sofralarda hindi - kızartması bu- Tunur. Bu âdet nereden gelmiş, nasıl çıkmıştır? Bunu bilmiyoruz. Fakat “hindi,, denilen kuş veya hayvanın adı tuhaftır. Biz ona “hindli,, mana- sına gelen hindi ismini veriyoruz. İn- gilizler de “Türkiye, —manasma ge- len “turkey,, derler. Şu halde bu kuş Medeniyet (The Nation dergisinden) 'veya hayvan Hindistandan Türkiye- ye gelmiş, Türkiyeden de İngiltereye gitmiştir. Mısırda ve Arabistanda “diki rumi,, adını aldığına göre ora- ya da buralardan gitmiş olacak. meşeli ve bahtiyar gecelerde yemek yerlerken bu. iştikakı düşünerk her halde bizi hatırlamışları Oyuncaklar âlemi Noelde ve yılbaşında Avrupa ve A- merikada küçük çocuklara birçok oyun- caklar hediye edilir. Bu iki gün, çocuk- lar kadar oyuncak tüccarının da yüzünü güldürür. —- Bugünkü çocuklar, yarının büyükle- vi olduğu için dünya ilerleyişinin onlar üzerinde de tesir yapmamasına imkân yoktur. Bu sebeble bugünkü çocukları, dünkü çocukların boşlandığı oyuncak- lardan bir çoğunu ellerine bile alma- maktadırlar. Bu mevzu üzerinde duran Enunice Fuller Barnard diyor ki: Bugünkü oyuncak dünyası, onu çev- releyen hakiki hayat sahnesinden daha modern bir hale girdi. Hakiki bayatta giltikçe tesirini kaybeten muhafazakâr- lığı, çocuklar da beğenmiyorlar. Bugü- 'nün çocuğuna oyuncak olarak eski bir arabayı verirseniz, suratını buruşturur. O, en yeni tip elektrikli lokomotif isti- yor. Yirmi sene evvelki amerikan oyun- cak âlemini hatıra - getirecek olursanız bugün bu âleme bambaşka bir gök ve bir yer geldiğini görürsünüz. Amerikan oyuncakçılığında - endüstriyel — inkilâb, büyük harb yıllarmda başlamıştır. Bu- gün kötle halinde istihsal edilen oyun- caklara 200.000.000 dolar sermaye ya- Bu eklenti, malüm ya, sonunda mü- ennerlik edatı bulunan arabça kelimele- ri cemiler. Fakat bizim kendi cemi ek- lentimizin suyu mu çıktı ki bu yaban- € “at” ları kullanıp duruyoruz: Hare- kât, beyanat, vukuat, hâdisat, inşaat, Amerikalı bir gazeteci öldü. 72 yaşında olan bu adam . 39 seneden- beri, hergün, bir makale yazardı. Gazetecilik hayatında, üst üste, Bris- bane'dan çok yazmış Glan gazeteciler bizde de vardır, fakat bizde henüz olmıyan, bu adam gibi, ayda 26000 lira kazanan gazete yazarıdır. Fakat, harf ve dil inkilâbemızm hızı- ma bakarak, o günlerin bizim için de ya- kın olduğuna inanıyoruz. Yine gazetecilik Bir Fransız gezetesinde vi başlık “gördüm: “Madri: bombardımanından başka hiç bir ha- reket yok!,, bu başlıkta, okurlarma heyecanlı haberler vermeğe - alışmış Bir. gazetecinini teessürü duyulmuyor. ? Fakat hakikat, “garb cephesinde yeni bir şey yok,, un hakikatidir. Bedeviyet (The Nation dergisinden) bayram yapıyor süslü taklar kurulmuş olan her istasyon- da mülki ve askeri rical ve mahalli me- murlar C. H P. ileri gelenleri ve bür hassa hatta uzak kasaba ve köylerden koşup gelen halk ve mektebliler tara- fından karşılanmış ve uğurlanmıştır. Halk her yerde lokomotifin önünde kure banlar keserek Cumhuriyet - idaresinin türk topraklarından öz türk malı ola- Tak geçirttiği bu ilk treni kutlamıştır. Kabakcalılar bir deve ve bir öküz kure ban etmişlerdir. Çorluda kolordu kumandanı korgene Tal Salih ve maiyeti treni karşılamışlar. dır. Bu sabah Edirneden kalkan ilk deve let demiryolları treni de çorluda karşıe Taşmıs ve iki lokomotif düdük sesleriyle selâmlaşmışlardır. Tekirdağ valisi ve maiyeti Murattı. da Kırklareli valisi ve vilâyet erkânı Alpulluda treni karşılamışlar ve Kırke lareli vagonları burada ayrılarak Kurk. dareline gitmiştir. Uzunköprüde Edirneden gelen üç ki- Hilik bir heyet İstanbul trenini karşıla- yarak İstanbuldan gelen beyetlere re- fakat etmiştir. İstanbul treni Karaağaç 've Edirne şehri istasyonlarından edirne- lilerin içten tezahürleriyle karşılandı. İstanbul yolcuları kesilmiyen alkışlar arasında trenlerini boşalltılar başta Trak ya umum müfettişliği baş müşaviri Sab- ri ve Edirne valisi Şahinbaş ve bütün mahtalli ükümet delegeleri belediye reisi ve C. H. P. mümessilleri karşıla- ma resmine iştirak etmişlerdiz Tstasyonda erkek muallim mektebi baş muavini B. Kemal Batu cumhuri. yet hükümetinin Edirne halkma verdi- ği bu yeni sevince tercüman oldu. E- dirne baş mühendisi Kemal Olcer ve mu allim İhsan heyecanlı nutuklar söyliye- n gelen heyet hazırlanan otomobillerle doğruca belediyeye gele- tek şehrin misafiri olmuşlardır. Dost yanan topraklarında tezahür Edirne, 1 ÇAA) — Edirneden kal kan tren yunan topraklarından geçerek İtyon istasyonuna vardığı zaman bir yu- 'man müfrezesi selam resmini ifâ etmiş 've mahallt memurlar ve halk türk tre- nine büyük sevgi tezahürleri göstermiş. derdir. Edirne, 1 (A.A.) — İstanbuldan ge- len Devlet Demiryolları Genel Direk- törü ile maiyeti bu gece eksprese bağ- danan hususi vagonla İstanbula hareket etmiştir. Belediye bu gece belediye da- iresinde misafirler şerefine elli kişilik bir ziyafet vermiştir. Hukuk İlmini Yayma Kuru- anunun altıncı konferansı Türkiye İş Bankası Hukuk Müşa- viri Prof. Ş. Mehmed Ali Bilgişim tarafından bugün Halkevinde verilecektir. MEVZU: Ticaret şirketlerinde mürakabe prensipleri Dikmen sırtlarında Dün kayak sporları yapıldı Evelki günkü sayımızda yazdığımız gibi Dikmen sırtlarında kayak sporları yapmak için giden Ssporcularımız dün yüz kişiye yakın bir grup halinde Dik- mene gitmişlerdir. Milit Müdafaa Vekilimiz General Kâzım Özralp, Başbakanlık - Müsteşarr Kemal Gedelec ve Başbakanımızın o- gulları da sporcular arasında bulunmuşe lardır. Profesör Nimbus'ün av köpeği tavşandan da korkakmış (Le Journal'dan) Bugün de, mekteplilerimiz gidecek- derdir.