Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
k B “SAYFA 2 A NK ARA Yazan: Norbert Von Bischoff Türkçeye çeviren: Burhan Belge lYabancı münevver, bugün Türkiye ile düne nazaran daha çok ve daha ya- kından meşguldür. Bunun delilleri pek çok sayılabilir. Fakat bu yakınlaşmanın ve ilginin son zamanlardaki en değerli delillerinden biri, Norbert Von Bischoff un Burahn Belge tarafından Ankara is- mi altında dilimize çevrilen eseridir. Bu bir kitabtır ki onun üstünde yerın her memlektte bugünkünden daha çok*du- rulacak ve türk okuyucusu onu gittikçe daha ziyade severek daha geniş mikyas- ta anlamaya çalışacaktir. Norbert Von Bischoff?'un kitabı iki kı- sımdan ve hakikatte bir medhal ile bir metin kısmından ibarettir. K rısını alan bu medhal kısmı lan” ve hakikt metni de “olmakta 0- lan” umumi başlıkları altında toplan: mış bulunmaktadır. Birinci kısm, ikinci kısmın idrakini kolaylaştıran ve oku- yucuyu, inkilâbımızın “İnşa” safhasını içine alan bu kısmı idrake hazırlayan bir mukaddime gibidir ve Bischoff'un türk milletinin karakterini izaha yarayan ta- rihi telâkki tarzı bu kısmın baş mevzuu- dur: Bischoff'un kitabı üstünde istenil- diği kadar durulabilir. ve bu durulmak yerindedir ve öyle sanıyoruz ki türk münevveri zaman zaman bu kitabın ten- kid ve tahliline dönmek lüzumunu his- sedecektir. Fakat biz burada müşahede ve tahlillerimizi kitabın sadece her türk münevverinden bir az teşrih ve izah is- teyen bir kaç noktası üstünde toplaya- cağız. Şunu da itiraf edeceğiz ki, bu noktalar eserin kül halinde uyandırdığı mestedici hayranlık içinde müşkülatla ve cebrinefs edici bir sây neticesinde seçilebilmiştir. Tarihf telakki bakımından ele alin- dığı zaman, Bischoff'un kitabında tarih malzemesinin ne de olsa noksan tanıl- masından ileri gelen bir muhakeme tar- Zzının eserin bir çok kıymet hükümle- rinde tesir yaptığını görürüz. — Tarih malzemesinin bu noksan tanılışı bilhas- sa, türklerin kültür hayatına ve tarihi- ne aiddir. Bu noksan tanılışın özünü, Bischoff'un, türklerin güçebelik tarihi- ne ve hayatına aid telâkkileri alır. Bis- choff'a göre, göçebelik türklerin tari- hi hayatında öyle bir safhadır ki, bu safha bu milletin bütün tarihi istihale- lerine damgasını vurmuştur. Bu telâkki Bischoff'un elinde türklerin siyasal, “hin ya- “anuş - kültürel, sosyal hayat cephelerini, iti- yadlarını, ruhi haletlerini izah için ek- seriya bir anahtar vazifesini görmüştür. Aşikâr bir şeydir ki hiç bir çoban ka- vim, çobanlık hayatını muhafaza etmek şartiyle büyük bir kültür yaratamaz. Fakat çobanlık hayatından ayrılip da otokton hale gelen bir kavmin, bir de yaratma kudreti varsa, onun yaratacağı medeni sistem artık bir çobanlık niza- mının kriteryonlarile izah edilemez. İşte türk milleti böyle medeniyetler ya- ratan bir milettir. ğ Kaldı ki türk milleti yarattığı çeşid- li medeniyetleri, yalnız çobanlık haya- tını terkedib intibak ettiği yeni ziraat ve şehir münasebetlerinin icaplarına göre, yani tarihi bir tesadüf eseri ola- rak yaratmış değildir. Çünkü türk ta- rihi iyi tetkik olununca görülür ki, türk- lerin hayatında arizi olan ve tesadüfi o- lan çobanlıktır, asıl olan ise otokton yaşayış, yerleşmiş cemiyet tarzı ve bi- naenaleyh uygurluk ve medeniliktir. Türklerin zaman zaman steplerde çobanlık hayatına atılmaya mecbur kal- mış, fakat bu hayattan daima bir vadi- ler ülkesinde, bir ziraat kültürü alanın- da, şehirlerin ve medent münasebetle- rin inkişafına yerdim edecek bir tabii “Vasat” da yerleşmek için çıkmak iste- miş ve çıkmaya çalışmıştır. Türklerin tarihi ve bilhassa istilâ tarihleri, katiyetle denebilir ki bu mil- letin, tarihi saiklerin zoru ile zaman zaman atılmağa mecbur olduğu bu gö- çebe hayattan yerleşik hayata geçmek için yaptığı “70” asırlık bir mücadelenin tarihinden başka bir şey değildir. Bu tarihin kademe — kademe adım adım takib edebilirsiniz. Orta As- yanın kaybolmuş “Atlantid” kıtasında safahatını , Şevket S. Aydemir (1) ilk ehli nebatı yetişdiren, ilk hay- vanı ehlileştiren, ilk madeni işleyen ve sonra bunları bütün tarih öncesi insa- niyete hediye edenler, türk soyunun kaynağı olan insanlardır. 7000 yıl evelinden başlıyarak Çin vadilerine, Kuzey Hinde, Med- yaya, Mezopotamyaya, — Etiler eli » ne göçen oymakların sadece önle - rinde bir sürü ve ellerinde çobanlık asasile bu ülkelere göçmedikleri, ilk o- larak şenlendirdikleri ve medenileştir- dikleri ana yurdlarından bu yeni vatan- larına - bu yeni medeniyetlerin hepsin- de bir dereceye kadar müşterek bulu- nan - bir çok istihsal usul ve vasıtaları- eski nı, bir çok kültür malzemesini beraber getirdikleri bugün artık tesbit olunmuş bilgilerdendir. Binaenaleyh, denebilir ki türkler muztar kaldıkları zaman bir medeniyet hayatından çıktılar, fakat diğer bir me- deniyet hayatına girmek için çıktılar. Çobanlık, bu medeniyetler silsilesi ara- , sındaki intikal safhalarından başka bir şey değildir. Bugün bile Çindeki Kansu elinden Eğe mıntakasına, Hazer öte- sinden, Kafkasya'dan Surye'ye kadar olan etnik manzara tetkik edilsin, görü- lecektir ki türk göçlerine ve yer - leşmelerine en çok sahne olan bu ülke- lerde; vahaları, ovaları, ekilebilir yay- laları işgal edenler, şehirli ve otokton olanlar türklerdir. Yüksek yaylalarda, ziraat kültürü hududundan yukarı yer- lerde beya ona yakın sahalarda yaşayan- lar da türk soyunun dışında kalan kav- mi tecemmülerdir. Hulâsa, tarihin derinliğinde 70 asır- lık bir yerleşme ve istikrar cehdi......, 70 asırlık sabit bir kültürleşme karekte- ri.., 70 asır süren ve daima yerleşme ve yaratma tabiatından hiç bir şey kaybet- meyen asli bir millet karakteri elbette ki muhteşem bir şeydir, ve bunun mi- sali tarih içinde çok değildir. Bischoff'un tarihi telâkki bahsinde üstünde durulması icabeden en mühim mevzu hemen hemen yukarda dokundu- gumuz noktadan ibarettir denebilir. Bu nokta haricinde Bischoff, bizi yeni Tür- kiyeye isal eden bütün tarih seyirlerini izah ederken tıpkı bizim gibi konuşu- yor. Evet, Bu kitabın yazıcısı bir adam ki, bu adam tıpkı bizim gibi konuşuyor. Ve bu “biz” dediğimiz zaman buradaki ma- nevi şahsiyet, türk milletinin köküne bağlı olup, Anadolunun engin, bir az mistik, bir az içinden konuşan, fakat derin duyuşlu ve derin görüşlü öz insa- nıdır. O insan ki onda ariyet ve yap- macık olan hiç bir şey yoktur. Bischof£ işte bu öz adam gibi konuşuyor. Sanki bizim karakterlerimizin bizim kadar a- şinasıdır ve bizim tarihi varlığımıza bizim kadar bağlıdır. Bu duygulu aşina- lığını her adımda veriyor. Meselâ Ana- dolu yaylasının el gözüne basit ve yek- nesak görünen kıvrıntıları, renkleri ve gölgeleri bizim gibi onun için de derin- dir ve manâlıdır. Çünkü bu kıv- rıntıların, renkilerin ve gölgele - rin dilini o da düşünen -her- türk gibil anlatmaktadır. — İlgisiz bir na- zarda çıplak bir tepeden başka bir şey olmayan bu büyük, yahud çorak bir va- diden başka bir şey olmayan bu dağ a- rası, asırların sırrını verdiği zaman, o- da bizim kadar heyecanlanmaktadır. O da bir höyüğün başında bizim gibi du- ruyor ve açılan kara çukurun içinden 4 90 yılın resmi geçidini kademe kade- me seyrediyor.. O höyük çukuru ki he- nüz ana toprağa varmamıştır. Çünkü en derindeki iskelet, nakışlı küpünün için- deki asilleştirilmiş arpası ile henüz ku- cak kucağa yatıyor, O halde daha derin- de daha asil olan vardır, bu arpayı asil- leştiren vardır. Bu kara çukur derinliği- dir ki bize, beşeri kültür tarihinde ka- demliliğin en yüksek gururunu, ve Bis- choff'a da arzın en eski ve en asil oldu- ğu kadar en insan milletini tanıyabil- miş ve sevmişolmanın haklı heyecanını vermektedir. (Arkası var) 1) — İklim değişmesiyle kaybolan Orta Asya iç denizinin etrafındaki su- lak ve yeğil ülkeyi kastediyorum. -Ş.S. İSTANBUL TELEFONLARI: Deniz bayramı İstanbul, 1 (Telefonla) — Deniz bay- ramı bugün (dün) büyük törenle kut- landı. Limandaki italyan, ingiliz, fran- sız ve yunan gemileri de düdük çalmak suretiyle bayrama iştirak ettiler. Abi- deye çelenkler konuldu. Söylevler ve- rildi. Deniz müesseseleri donatıldı. Bir kaza İstanbul, 1 — Üsküdarda tütün de- posu karşısında çalışan amelelerin üze- rine dıvar yıkılmış ve iki amele enkaz altında kalarak yaralanmışlardır. Bun- lardan Sabri hastanede ölmüştür. Artin kuyuya düştü İstanbul, 1 — Ortaköy şifa yurdunun bahçesindeki 26 metre derinlikteki ku- yuyu temizlemek üzere kuyuva inen Ar- tin düşmüş ve ölmüştür. Bir hırsız şebekesi İstanbul, 1 — İstanbul zabıtası mabed- lerin kurşunlarını çalan bir hırsız şebe- kesini yakalamıştır. Yeni kurulan bir kazamız 1 (A.A.) — Denizlinin Acıpayam kazasından ayrılarak Yeşilo- va, adı ile kaza halinde Burdura bağla- nan “Erle,, nahiyesinin şimdiki yeni ka- za merkezi olan Satırlara dün vali Sa- vaş'ın başkanlığında daire reisleri, parti ve teşekküllerden mürekkeb bir heyet gelerek kazayı ziyaret etmiştir. Yeni kaza halkı cumuriyet idaresinin kendile- rine bahşettiği bu yeni vaziyetten çok faydalanacağını düşünerek çok büyük bir sevinç içindedir. Ulu Önder Ata- türk'ü sonsuz minnet ve tazim duygula- riyle alkışlamış ve coşkun tezahürlerde bulunmuşlardır. Kazada idare teşkilâtı kurularak işe başlanmıştır. Vilâyetin yeni kazaya ar- mağan getirdiği Atatürk büstünü bütün köylü kucaklamış ve büyük sevgi ve te- zahürlerle hükümet dairesinde hazırla- nan yerine koymuşlardır. Heyetin kaza merkezinden ayrılışı çok heyecanlı olmuş, civardan gelen hal- kın da iştirakiyle samimi tezahürlerle u- gurlanmıştır. Karamanlı, DİL KÖŞESİ. Akhisarda dolu yağmış. Gazetenin biri bu haberi, bu başlıkla veriyor: “PORTAKAL BOYUNDA DOLU YAĞDI!” Bir cins Yafa portakalı vardır ki dur; k o ini hatırlayınca aklımıza - o da en sonra - luk ge- 936 finans yılı döviz cedvelleri 1936 finans yılı büdce kanunu hü- kümleri dairesinde hazırlanmış bulunan döviz cedvelleri Bakanlar meclisince ka- bul olunmuştur. Cedveller 937 takvim yılının başına kadar meri olaraktır. Dö- viz cedvelleri lüzumlu ihtiyaçlar naza- rı dikakte alınmak suretile hazırlanmış bulunmaktadır. Cedvellerden sarfiyat devlet büdcesinden yapılan sarfiyat e- sasları dahilinde yapılacak ve bir ced- velde döviz tahsisatı kalmadığı takdir- de diğer bir cedvelden ancak bakanlar heyeti kararile münakale yapılabilecek- tir. Kararname ve cedvelleri meri bu- lunduğu müddetçe serbest döviz mün- hasıran sıhi, ticari, sebebler ve tahsil ve tetebbü maksadiyle seyahat edeceklere verilebilecektir. Sıhat Bakanımız seyahate çıkıyor Sıhat bakanımız Dr. Refik Saydamrın, göçmen yerleştirilen orta Anadolu vilâ- yetlerimizde tetkik ve teftişlerde bulun- mak üzere, bugünlerde bir seyahate çı- kacakları haber alınmıştır. Belediyeler imar heyeti Kadrolar tesbit ediliyor İç Bakanlık müsteşarı B. Sabri Çı- tak'ın reisliğinde toplanan belediyeler imar heyeti, imar heyetinin teşkilatını hazırlamakla uğraşmıştır. Heyet uhde- sine verilen belediyelerin su işleri, ha- rita ve plân işleri kanalizasyon ve spor sahaları işlerinden su, harita ve plân iş- leri şubeleri teşkilatının müstacelen ya- pılmasına karar vermiş ve bu şubelerin mühendis, mimar, mütehassıs, fen me- muru ve diğer memur ve kâtib kadrola- rını tesbit etmiştir. Kanalizasyon ve spotr sahaları şubesinin teşkili ikinci plâna bırakılmıştır. Husust İdare büdee- leri tetkik ediliyor İç Bakanlıkta müteşekkil büdce ko- misyonu bina ve arazi vergilerinin hu- susi idarelere devri dolayısiyle tasdiki gecikmiş bulunan hususi idare büdcele- ri üzerinde tetkiklerine devam etmek- tedir. Bina ve arazi vergileri de hususi idareler büdcelerinde yer aldığından büdcelerin tetkiki uzun zamanlara ihti- yaç göstermektedir. Şimdiye kadar An- kara, Kütahya, Ağrr, Samsun, Afyon, Maraş, Burdur, Çankırı, Ayıntab, Kars büdceleri yüksek tasdike iktiran etmiş lir. Fakat, portakalırı bize birdenbire ' hatırlattığı şey, yuvarlaklık, turuncu- luk, nihayet, küçük bir dolu t den bahsedildiğine göre, iriliktir. “Portakal iriliğinde” olur; ”porta- kal büyüklüğünde,, olur; ”portakal ağırlığında,, olur; lâkin ” portakal u- zunluğunda,, olmaz. En basit kaidelerdendir: Bir şey, bir şeye benzetilirken “benzeyiş” ta- rafı bulunmak lâzıimdır. İngiliz romancılarından Maykel Arlen'in “yeşil şapka” romanından a- dapte edildiği anlaşılan, fakat üstün- de buna dair hiç bir işaret bulunmı- yan “yeşil elmalar” tefrikasından bir cümle: “Vali Conun Emmanın yatında kal- mış olduğunu duyduğu vakit küplere binmişti...” Bu cümleyi ilk okuduğunuz zaman vali'nin adı Con zannediyorsunuz. Halbuki vali başkadır, Con başka. Bu karışıklığa muharrir ve yahut müter- cimin ufacık bir virgülü esirgemesi sebeb olmuştur. “Con'un Emma'nın” muzaftileyhle- rinin biribiri ardınca gelmesi de hoş bir şey değil ama neyse... ve mahallerine gönderilmiştir. Giresun, Muğla, Balıkesir, Erzurum, Elaziz, Ko- caeli büdceleri yüksek tasdike arzedil-, miştir. İstanbul ve İzmir büdceleri ko- misyonca tetkik edilmektedir. Göcmenlerin şekeri Göçmenler tarafından getirilip 885 numaralı kanunun meriyeti zamanların- da gümrükten geçirilmemiş bulunan şe- kerlerin antrepo ücreti verilmeksizin memlekete ithal olunması müddeti 31 mayıs 936 tarihinden itibaren 3 ay da- ha temdid olunması bakanlar heyetince kabul olunmuştur,. Kahve idhali işi Memleketimize kahve ithali işinin bir elden idaresi için yeni yapılacak muka- vele formülü bakanlar meclisince kabul olunmuştur. Formüle göre bu işi ala- caklar memleket dahilinde stok olarak en az 10.000 çuval kahve bulundurmağa mecbur olacaklardır. Mukavele 3 sene müddetle yapılabi- lecektir. Teminat asgari 50 bin lira ola- caktır. İstanbul telefonu Yeni ücret kadro ve tarifesi Istanbul telefon idaresinin yeni ta- rifesi ve ücretli kadrosu Bakanlar he- yetince kabul olunmuştur. İstanbul te-< lefonunun onu maaşlı ve 407 si ücretli olmak üzere umum kadrosu 417 memur olarak tesbit olunmuştur. Yeni kadro ve tarife bugün İstan- bul telefon idaresine.tebliğ edilmiştir. İstanbul telefon direktör vekâletine terfian Ankara telefon direktörü ve İs- tanbul telefonu muvakkat idare heyeti azasından Niyazi tayin edilmiştir. İda- renin zat ve yazı işleri amirliğine 200 lira ücretle Hıfzı, santral şefliği vekâ- letine posta telgraf fabrikası direktö- rü mühendis Mehmed Ali, muhasebeci- liğine muvakkat idare muhasebecisi Ba- ki tayin olunmuşlardır. Yeni idare ya- rTından itibaren yeni kanuna ve kararna- melere göre çalışmağa başlıyacağından muvakkat idare heyeti reisi Kadri ve azadan Hasanın vazifeleri bu akşamdan itibaren hitam bulmaktadır. Bakanlar heeytince tasdik edilmiş bulunan yeni tarifeye göre: Umuma a- çık telefonlardan görüşme 7,5, fazla mükâleme 5 kuruş abonman ücreti evler ve ticarethaneler için asgari beş yüz mükâleme olarak 25 lira, İstanbul, Bey- oğlu, Kadıköy santrallarına bağlır ma- hallerde tesisat bedeli 40 lira, diğer san: trallara bağlı mahallerde tesisat bede- li 30 liradır. Tevziat kutusundan yeni abonenin evine veya ticarethanesine ka: dar eski abonenin bıraktığı tesisat mev« cud olursa tesisat bedeli yarı olarak a« lınacaktır. 3 Ziraatcılarımızın “tetkik seyahati Y. Z. E. meyvecilik, bağerlık ensti- tüsü direktörü Pr. Dr. 'Gleisberg ve a« sistan Neşet Ömer ile memleketimizin muhtelif mahallerinde açrlacak meyve fidanlık, istasyo nve nümune bahçeleri« nin tesisi için seyahate çıkmışlardır. Bu sene Malatya, Kastamonu, Antep, Kocaeli, Niğde Erzincan ve muhtelif açılacaktır. standardizasyonu vilayetlerde istasyonlar Meyve çeşitlerinin yapılacak ve Malatyada kayısılarımızın edecek şekilde kurutulması için geçen sene yapılan ku- nefaseti — muhafaza rutma tecrübelerinin yapılmasına çalı- şılasaktır. | Finans teşkilâtı nizamnamesi Finans bakanlığı teşkilat kanunu ni- zamnemesi Bakanlar meclisince kabul edilerek yüksek tasdike arzedilmiştir. Sıtma mücadele reisleri arasında Aydın mıntakası sıtma mücadele re«< isi Dr. Rüştü umum sıtma mücadele mü fettişliğine, sıtma mücadelesi lâboratuvar şefi Dr. Abdül- rahim Aydın mıntakası sıtma mücadele- si reisliğine, Manisa mıntakası sıtma mücadele reisi Dr. Enver Adana sıtma enstitüsü lâboratuvar şefliğine, Konya Aydın mıntakası mıntakası sıtma mücadele reisi Dr. İzzet Niyazi yeni teşkil edilen Trakya mınta- kası sıtma mücadelesi reisliğine, Eski- şehir mıntakası sıtma mücadelesi lâbo- ratuvar şefi Dr. Şevket Manisa mıntaka- sı sıtma mücadelesi reisliğine, Ankara mıntakası sıtma mücadelesi lâboratuvar şefi Dr. Mitat Konya mıntakası srtma mücadelesi reisliğine nakil ve tayin edil- mişlerdir. Ankara Birasiı Neşeve Sıhhat verir.