Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ON YEDİNCİ YIL. NO: 5363 ADIMIZ, ANDIMIZDIR â*rmmmwcmx Son haberler üçüncü sayfamızdadır TERETA HER YERDE 5 KURUŞ Gündelik -ULUSLAŞMA - DEVLETLEŞME Kütahya -Saylavı B. Recep Pe- ker'in Europâische Revue'de çıkan * aşağıki yazısınt, ehemiyeti dolayı- siyle olduğu gibi alıyoruz: İnsanlığın en büyük eseri devlet- tir. O da bütün büyük eserler gibi ha- yatın akışma uygun bir ilerleme yenileşmeli ve kuvvetlenmelidir. Ön- celeri, başta ister dinastik bir mo- nark ister seçilmiş bir devlet reisi ol- sun; idare sistemi ister keyfi bir ira- deye, ister az veya çok ulus haklarını koruyan bir usule dayansın; insanla- Fa sadece bir devlet lâzımdı. Ulusun binlerce ihtiyacını derpiş etmekten u- zak bir jandarma devleti.. Bu fikir yalnız zaman ölçüsü ile değil (yüksek kaliteli modern dev- let) anlayışı bakımından da artık çok eskimiştir ve hattâ ölmüştür. Ulus varlığında kütleleşmeyi ve toptan şuurlaşmayı önliyen çeşitli ih- tilât sebebleri yer yer, hâlâ yaşıyor. Önce apsolütizmin zulümlerine karşı del phesind birleşmeden doğan beraberlik, ulus haklarını pe- kiştiren telakkiler yanında ulus birli- ğini de yapan bir âmil oluyordu. Hür- riyet mücadelesinin getirdiği liberal devlet tipi kendi sinesinde bir taraf- tan kendi düşmanlarını saray nüfu- zunu, zadeganları, papasları ve ulus ile 'birliğini bozan bütün unsurları besli- yerek cemiyete anarşi aşıladı. Öte ta- raftan bu tipin demagojik atmosferi- ni terkip eden hudutsuz hürriyet, ge- niş kazanç yolunda çalışanların faa- liyetine, kemirip sömüren bir çeşni verdi. Aynı yurdun sınırı içinde top- rakta veya fabrikada başka yurddaş- lar hesabma çalışırken sefalete mah- küm bırrakılanların, aynı yurdun sını- rı içinde mamulleri satm alırken başs- ka yurddaşların kurduğu kartel tu Pa ğı içinde zorlu fiatlarla soyulan müs- tehlik yurddaşların göğüslerinde do- ğan, toplanan infial her gün biraz da- ha koyulaşarak büyüdü. Bir yandan da içine sun'i zehirler katılmış me- todlu bir sınıf edebiyatı, gerilmiş duy- guları intikama sürükledi. G?îrünîîşie bir ulus içinde partiler, taraflar. sı- nıfları, biribirini yiyordu. Hakikatte karsılıklı ihtirasın nefretin ve kinin yekünundan doğan dalgalar büyüye büyüye; köpüre köpüre, bizzat ulu- R. PEKER -' sun bünyesine çarparak onu tahrip ediyordu. Bütün bunlardan — mesul kim idi?.. Her ne pahaya olursa ol- sun (iptidai maddeciler aleyhine, iş- çiler aleyhine ve müstehlikler aleyhi- ne, kârının yüzdesini — artırmak, başıboş sermayeciliğin tabit bir ka- rakteri idi. Bunun gibi, her ne paha- sıma olursa olsun (sermayeci aleyhi- ne ve hattâ sermaye ile anlaşarak müstehlikler aleyhine) günlük geli- rini ve refah seviyesini artırmak da işçinin tabit bir karakteri idi. Bütün bu çalışmalar karşısında devlet ne yapıyordu? Milletlerin ba- şında anarşi ve soygunculuk kıyamet- leri koparken en büyük vazifesi ulus zümreleri arasında muvazeneyi ve a- hengi kurmak ve korumaktan ibaret olması lâzımgelen devlet nerede idi?. O, kendini sade liberal akışın köhne sosyolojisinden, den, köhne sıyasasından ve köhne hu- kukundan muülhem gayrı milli ve or- ta çağ zihniyetinde mahdut vazifeler kaydı altında görüyordu. Bütün bu dağınıklıklar içinde teşahhus etmiş mesuller aramak beyhudedir. Mesul olan liberal devlet tipinin bizzat ken- disidir. Liberal devlet tipinin felsefesi ve hukuku, devlet ile milletin biribiri i- çinde ve biribiri karşısındaki tanzim edemedi. Devletin kudreti ve otoritesi korunamadı, millet kütlesi- köhne . ekonomisin- yerini nin birliği ve beraberliği kurulama- dı. Geniş hürriyetçilikte, idealist tip- ler yerine maskeli politikacılar çoğal- dı. Cepleri esham dolu rantiye sosya- Tiştler, saray ve kilise ile pazarlıklı radikaller, milletin bir parçası adına sokak politikası yaparak öteki parça- lar aleyhine intikam telkin nıf firkaları, istismarcı, eden sı- tahakkümcü ve spekülasyoncu (milliyetperver fır- kalar)... Bugünkü yükselmiş insanlığın, a- tölye ve laboratuvar çalışmalarında- ki ileri ve müsbet neticeler yanında sosyal, sıyasal, ekonomik ve hukuki telâkkilerde hâlâ köhne yollardan ayrılmaması ne hazindir; insanlık ze- kâsının bu yüksek açılış — devrinde devlet ve milletlerin kendi kuruluşla- rını ve iç hayatlarını tanzimde pratik (Sonu 6. ınecr savfada) Montrö mektubları: 4 Konferansta Sovy et-İngiliz ihtilâfı Dünkü mektubumda bildirdiğim tahminler kısmen tahakkuk etti. Konferanstaki Sovyet delegasyonu bugün bir tebliğ neşrederek Boğazlar rejimi hakkındaki Sovyet noktai na- zarını anlattı. Bu tebliğ şöyle hulâsa edilebilir: M - ontrö konferansının başladığı sıralar da, Bn. Afet Paris Büyük B. Suad Davaz'la konuşurken Montrö: 25 Haziran 1936 I — Karadenizde sahili olmayan devletlerin Karadenize gönderecek- leri harb gemilerinin tonajları 1923 tarihli boğazlar mukavelesinde oldu- ğu gibi tahdid edilmelidir. Aksi bir karar, Karadenizde sahili olan mem- (Sonu 5. inci sayfada) Elçimiz MİLLETLER CEMİYETİ ASAMBLESİNİN DÜNKÜ TOPLANTISINDA On dört devlet zecri tedbirlerin kalkması lehinde bulunarak reform için teklifler yaptılar BB. Eden, Litvinof Cenevre, 2 (A.A.) — Milletler ce- miyeti asamblesinin celsesi bu sabah sa- at onda açılmıştır. Avusturalya delegesi B. Brus, ken- 40 B. Eden disinden önce söz söyliyen öteki hatib- ler gibi, milletler cemiyetinin habeş i- şindeki akametinden gelecek için istifa- cemiyet otoritesinin de edilmek üzere tedbirler alınması lü- zumundan bahsetmiş ve bundan böyle faydasız hale gelmiş olan zceri tedbir- lerin kaldırılmasını istemiştir. B. Litvinof Cenevre, 2 (A.A.) — Asariblenin bugünkü toplantısında on dört devlet zecri tedbirlerin kaldırılması telkinine iş- artması fikrindeler tirak etmiş ve habeş meselesindeki mu- vaffakiyetsizlik göz önüne alınmak su- retile Milletler cemiyetinin ıslahı için tekliflerde bulunmuşlardır. Cenevre, 2 (A.A.) — Asamblenin bu sabahki 'toplantısırıda B. Stanley Brus (Avusturalya), Guani. (Uruguay), B. Munch (Danimarka) ve B. Motta (İs- viçre) namına zecri tedbirlerin kaldırıl: ler artık hiç bir işe yaramamakta oldu« ğunu bildirmişler ve hükümetlerinin milletler cemiyetin misakını daha mües- sir bir hale getirmek için sarfedilecek olduklarını söylemişlerdir. Celse saat 10.15 de açılmış ve öğle vakti kapanmıştır. Asamble saat 15.30 da tekrar topla« nacaktır. , İ (Sonu 3. üncü sayfada) j BAA CİORNALE D'İTALİ- A'NIN BİR YAZISI İtalyan siyasası Cenevrenin tavrına Milletler Cemiyeti Asamblesindeki hadise Negüsü tahkir eden italyan gazetecileri Cenevre kantonundan çıkarıldılar Cenevre, 2 (A.A.) — Evelki tevkif edilmiş olan 8 italyan gazeteci- si, evelce bildirildiği gibi, sınıra sevke- dilmemişlerdir. Kendileri bu gece İs - viçreyi terketmeğe davet edilmişlerdir. İtalyan gazeteciler, Vaud Kantonunda gün B. Baldvinin istifa edeceği asılsız Londra, 2 (A. A.) —Taymis Gazetesine göre, B. Baldvin'in is- tifası hakındaki şayialar tama- miyle asil- sızdır. Bununla beraber, gazete- nin sandığına gö- MMM ı re,başbakan B. Baldvin bundan sonra, Avam Kamarasında s0- rulacak suallere haftanın ancak iki gü- nünde cevab verecektir. Deyli Telgraf'da mevzuu bahis şa- yiaların hiç bir şekilde doğru olmadığı- nı teyid etmektedir. Deyli Ekspres'e göre, B. Baldvin'in başbakanlıktan ayrılarak, bakanlıksiz bakan, mührühas veya meclisihas ba- kanlıklarından birine geçmesi ihtimali mevcuddur. Başbakan Londraya döndü Londra, 2 (A.A.) — B. Baldvin A- bu- lunmak üzere bu sabah Londraya dön- vam kamarasının konuşmalarında müştür. Avam Kamarasının yapacağı toplantıda başbakan sosyalistlerden B. Tom Conston'un Lord London Derry'- nin kuvvetlerinin Almanyanın hava artırılmasına müteallik olan beyanatı hakkındaki iztizahına cevab verecektir. B., Baldvin vereceği cevabta hükü- metin siyasetini müdafaa edecek dış ve iç siyasadan bahseyleyecektir, ve Cenevreye bir kaç mil mesafede bu- lunan Keppeye gitmişlerdir. Orada hâ- diselerin yeni inkişaflarını beklemek- tedirler İtalyan gazeteciler Cenevreden çıkarıldı. Cenevre, 2 (A.A.) — Cenevre kan- tonu hükümet konseyi başkanı B. Ni- kol, dün akşam, italyan gazetecilerine hemen kanton sınırları dışına çıkmaları lâzım geldiğini tebliğ etmiştir. Bu teb- (Sonu 4. üncü sayfaday göre veçhe alacak Roma, 2 (A.A.) — Ciomnale d'İtm lia gazetesi yazıyor: diği muhtıra çok büyük ehemiyeti haiz bir vesika teşkil etmektedir. İtalyanmmı siyasanın vechesi, bu muhtıranın millet« ler cemiyeti tarafından karşılanma şek-« line tâbidir. İtalyan siyasasının alacağı bu veche gerek Avrupa, gerek başka kıtalar memleketleri siyasalarına tesir icra etmekten uzak kalmıyacaktır. İ« talya Avrupa ve milletler cemiyeti ile iş birliğinden vaz geçmiş değildir. Ve İ- talyanın Cenevreden hariç tutulmuş ol- ması başka devletlerin teşebbüsü netla cesidir. Bu cihet italyan muhtırasınrtf (Sonu 3. üncü sayfada) B. Sidney Bartonun beyanatı «Adisababa ingiliz elçiliği ilga edilmedi» Cibuti demiryolu şirketi, italyanların hat üzerinde asker ve levazım taşımalarına izin vermiyor Ramsgad, 2 (A.A.) — Buraya gelen B. Sidney Barton, Adisababadaki ingi- liz elçiliği memurlarının tamamiyle ve- ya kısmen hareket ettiklerine dair olan şayianın doğru olmadığını söylemiştir,. Bir v Adisababa'daki ingiliz elçiliği erkânı Riberk, üçüncü zat da elçi B. Barton'ün gaybubeti esnasında meslahatgüzarlık işlerini birinci sekre- ter B. Roberts idare etmiştir. Habeşistanın şimdiki vaziyeti hak-< (Sonu 3. üncü sayfada) | HT (Ön sırada; Sir Sidney Barton'dur.) soldan ikinci ması lâzım geldiğini, çünkü bu tedbir« bütün mesaiye müzaheret etmeye hazır “İtalyanın milletler cemiyetine ver- Avrupa ve Cenevreye karşı takınacağı