3 TEMMUZ 1936 CUMA İ ANK ARA n Yazan: Norbert Von Bischofl Türkçeye çeviren; Burhan Belge Kitabın “Olmakta olan” kısmında, gani türk inkilâbının muhakeme ve Zahında da Bischoff gene bizden biri gibidir. Hattâ bu kitabın tercemesini o- kürken insan bazan o hissin elinde ka- day ki, göyü bu Bischot£ bir mevhum Şahıstan ibarettir ve kitabı yazan Bur- han Belgenin kendisidir ve ben bugün halâ mütereddidim, acaba bu . kitabın terceme şeytanlığında yalnız değil de sakın fikrin be hükümlerin de bir müdahale mucizesi olmasın derim; fakat hayır, eseri yazan Bischoff, onu bize nakleden Burhan Belge kadar tam ve ayaktadır. O halde artik #evinebiliriz, çünkü de- mek türk inkilâbı o kadar gelişmiş ve serpilmiştir ki artık onu yalnız bi Tü, yalnız bizim gibi, yalnız olduğu gibi anlamak kabildir. Bischoff'un türk inkilâbının mukad- Geratı üstünde çizdiği yalnız bir istif- ham vardir : —» — Acaba makineler şarklı adamı da yenecekmi? ... Türk inkilâbının mukadderatı üstün-| de konuşurken, Bischoff'un çizdiği ye- gâne istifham budur. O makineler ki, garplı adam tarafından icad edilmiştir 've garpli adam bu makinelerin kudreti seyesindedir ki cihan diktatörlüğünü kurmuş, Avrupanın politik, kültürel, ve ekonomik hegemonyasını bütün cihan mikyasında meydana gtirmiştir. Fakat gene o makinelerdir ki yalnız onu yaratan garpli adamın değil, — kül halinde garp medeniyet nizamının da en başedilmez felâketi halini almıştır. Şimdi garpde makine, kendini yarata- nan gırtlağını kendi eline almış hiç dur- madan sıkıyor. Bu sıkış bazan / pazar mücadelesi, bazan bubran, işsizlik, ba- zan bolşevizm korkusu, harb tehlikesi, silâhlanma veya bizzat ihtilâl ve harb geklinde meydan almaktadır. Bütün bu korku ve tehlike kaosunun etrafını ise oral sefaletin siyah örtüsü sarmakta- ğ ” Makinelerin — çarkları — büyüdük - Üslübun çe Ve küdretleri — arttıkça — onu yaratan insanın da, boğazı - biraz daha — sıkılmaktadır. " Çünkü — maki- ve modern teknik tıpkı elektrik gi- bildir. Eğer biz elektrik kudretine tahak-| küm etmesini bilirsek, ona her istedi #imizi yaptırabiliriz. Bu tahakküm bir âz gevşedi mi, ona dokunduğumuz za- man karşılaşacağımız cezaların en ha- fifi gene bizdeki bütün - hareketlerin derhal ahengini kaybetmesidir. Şimdi garpde görünen de budur. Makine iler- lemiş fakat garpli insanın ona tahakkü- mü her adımda biraz daha gevşemiştir. Onun içindir ki garp buhran içindedir. Bischoff bu manzara karşısında, ma-| kineleşmeye ve sanayileşmeye girişmiş gark ülkelerinin mukadderatını düşüni ifhamını çiziyor. O sanayileş- im inkilâbımızın asli prensip- lerinden ve ülkemizin karakteristik ka- derlerinden biridir. Fakat Bischoff'un vazettiği istifhamın manası biraz da kendi tarafından halledilmiş gibidir. Şarklı adam makineyi alacak ve fakat makinenin garptaki tahakküm nizamını (yani liberal kapitalizmi) almıyacaktır. Çünkü şarkir adam, kudretli makineye kudretli bir sahib keşfetmiştir. ve bu kullanılı mektedir. Bu kudretli sahib devler dir. Bischoff, türk inkilâbının benimse- diği bütün kendine benzer memleketle- re hediye etmesi tabii bulunduğu dev- Tetçilik sisteminin sırlarını kavramıştır. ve inkilâbımızın bu vasfi karşısında Adetâ mistik bir heyecan duymaktadır. Çünkü Bischoff'a göre millet ve modera| teknik muasır medeniyet demektir. O halde türk inkilâbı öyle bir şeydir ki imodern teknik, yahud makineler bu mil-| let kategorisinin boğazına sarılmıyacak ve bu suretle de garpdaki trajedi şark- da veya Anadoluda tekrar olunmıyacak- tar. Şu halde Türkiyede karşılaşılan ha- dise sadece basit bir milli inkilâb değil, Şevket S. Aydemir içinde yaşadığımız çağın mukadderat tayin edici, istikamet tayin edici insani hadiselerden biridir ve onun için âlem- şümuldür. Şu halde türk devletçiliğini sadece basit bir ekonomik kategori telâkki et- meyip onda milli hayatın bütün saha- Jarına şamil yeni bir sosyal nizamın bır Çok ufsurlarını sezen inkilâbçr türk mü- nevverliği hatâ etmemiştir. Ve gene şu halde, türk inkilâb hem millet nizamı- t tesis; hem de millet içi tezadları tas- fiye eden büyük ve orijinal bir hadise- dir... denildiği zaman, bunda mavekaa uygun simayan hiç bir taraf yoktur. Şu halde — Biz devletçiyiz... Biz şınıfsız ve imtiyazsız bir milletiz. Sözleri öyle söz- lerdir ki, bunlar hakikaten sosyal bir ideali temsil etmektedirler ve bir iden in bütün evsafını ibtiva etmektedirler. Zaten bu böyle olmasaydı, ve türk milli hareketi şeklinde tecelli eden eş- siz inkilâbımız alelâde bir burjua demok- Tasisine müncer olsaydı, bu netice hazin bir netice olurdu. Halbuki, gittikçe da- ha geniş halk yığınlarını içine almak, gittikçe daha ziyade millileşmek ve mil- letin malı olmak türk nasyonalizminin bugün en bariz karekteridir. Bu nasyo- nalizme biz bugün hakikaten halkçılık diyebiliriz. Fakat garpde nasyonalizm halkçılık demek değildir. Bu itibarla, türk nasyonalizminin tarihi, türk halk- çılığının tarihinden başka bir şey de- #ildir. Ve bu tarihi seyir öyle bir te- Fakkidir ki, kendi istikametinde inkişaf ettikçe, alelâde bir Burjua nasyonalizmi 'nin unsurlarından gittikçe - kurtularak mütecanis ve halkın tamamını kucakla- yıcı bir nasyonalist nizam haline - gel- mektedir. Binaenaleyh, dostumuz ve sevdiğimiz asil ruhlu Von Bischoff çizdiği istifhamın, esasen artık hadisat- Ja taayyün eden cevabını verebiliriz — Makineler şarklı adamı yenemi: yecek: kendilerini emrine verdiğimiz kudretli efendinin elinde makineler, sa- dece emre tâbi ve milletimizin saadeti için çalışan birer yaratıcı istihsal va- itası olarak kalacaklardır. kilâbr nerde başlar ve nerede Bischoff kitabında bu mevzua da dokunmaktadır. Ona' göre bizim hukul inkilâbımız eski osmanlı kanunu esasi- Sinin çiğnenmesiyle (20 nisan 1920) de başlar ve cumuriyetin ilânı ile biter (29 ilkteşrin 1923). Gene Bischoff'a göre ideolojik bakımdan türk inkilâbı dah: Sıvas kongresi ile başlar ve halifeliği kaldırılması ve onu takibeden teşkili esasiye kanununun kabulü ile biter. Da- ha sonra gelen ve Bischoff'un kitabında bütün ehemiyetleri izah edilen hadise- Ter ancak bir takım reformlardır. Hülâsa, “Türk inkilâbı son derece şa- yanı zaman içinde ve hiç meydanda yok birden bakikat oluvermiştir. Bischofi'un bu mütalaalarına iştirak edemiyeceğimiz aşikârdır. Türk inkilâ- bi nerede başlar ve — nefede — biter mevzuu bir mevzudur ki onu şimdi hat 'tâ münakaşaya koymak bile yersizdir. Çünkü türk inkilâbı henüz bitmemiştir. Her şeyden evvel, hattâ bizzat - Bis- choff'un da dokunduğu bazı unsurlar bile bu inkilâbın devamının canlı şahi- Gidir. Meselâ; Bischoff'un da bizzat söy-| dediği gibi türk inkilâbı demek evvelâ Atatürk demek ve Atatürk demek de türk inkilâbr demektir. Atatürk, işte gene Bischoff'un söylediği gibi - yap- | masınt olduğu kadar - beklemesini en iyi bilen adamdır. Onun bu millete ve- receği ve bu milletin tarihine yazacağı şeyler ise, elbette ki daha bitmemiştir. Zaten bunun aksini nasıl tasavvur edebiliriz ki, eğer türk inkilâbinin hu- dudunu sadece 1920 nisanı, hattâ Sıvas kongresi ile cumuriyet ilânı arasında a- lır ve ondan sonraki bütün hareketleri! sadece bir reform olarak kabul edersek, ânkilâbımız sadece bir milli kiyam ve bir milli zafer olarak kalır. Vakıa, bu kadarı da en büyük bir milletin tarihi için bile kâfi bi şereftir. Halbuki, böy- Gizli nufus hakkında İç Bakanlığın bir tamimi İç bakanaık gizli nüfus y kındaki kanunda kalarının vaktinde haber verilmemesin- z imr hak- zıli gizli nüfus vas den kimlerin mesul tutulacakları hat gönder miştir. Bu tamime göre: ayle reislerin- kında vilâyetlere bir tamim den gizli kalan nüfusları ve haber ve- rilmemiş evlenme, ölüm ve kayıp vak: larımı muhtarlara ve belediyelere 1 h: ziran 985 tarihine kadar bildirmemiş o- Janların tutular gizli nüfue vakaları para cerasiyle muhtarlar ve belediye- Terin bu isler için memur ettikleri kim- selerin gizli nüfusları evlenme ve ölüm ve kayıp vakalarını 1 temmuz 935 tari- hine kadar deftere yazarak vali ve kay- makamlığa teslim etmemiş bulunanlar gene para cezasiyle - cezalandırılacak- ardır. Köyünde pizli nüfus vakası bı- rakan muhtar ve ihtiyar heyetleri gene para cezasiyle cezalandırılacaklardır. Yeni ölüm vakalarını 10 gün içinde ha- ber vermiyenlerle yeni doğum, evlen- meleri vaktinde haber vermiyen doğum sahibleri ve evlenen erkekler hakkında da ceza tatbikine girişilecektir. Bockay geliyor mu? Dün gelen — İstanbul - gazetelerini 5 temmuzda Fenerbabçe - ile karşılaşa- cağını yazdıkları Boçkay takımı yarın Ankarada beklenmektedir. Bize haber verildiğine göre, Boç - kay, Ankara bölgesi razı olduğu t>' dirde, Fenerbahçe ile karşılaşmağı ka- bul etmiştir. Bölge başkanlığı ise, bu hususta bütün hazırlıklarını ikmal et- tiğinden, mukavele hükümlerine — ria- yet edilmesini alâkalılara bildirmiştir. Bilindiği üzere, Boçkay, ilk karşı Jaşmada mühtelitimiz ile 2-2 berabere kalmış ve ikinci maçı 0-3 kazanmıştır. Üçüncü oyunda ise 1-5 yenilmiştir. Şampiyonumuz Ankara Gücü Eskişehir birfncisinin alacağı neticeler spor tarafından / heyecanla beklenmektedir. Doktorlar arasında İstanbul hükümet doktoru B. Rifat Burhaniye belediye doktorluğuna, A- dana memleket hastanesi eski röntgen mütehassısr Dr. Naci Konya memleket hastanesi röntgen mütehassıslığına, a- çıkta Dr. Salih Münir Ezine hükümet doktorluğuna, Kavak hükümet doktoru B. Esad Sinop hükümet doktorluğuna, Zara hükümet doktoru B. Şinasi Div- rik hükümet doktorluğuna, açıkta diş doktoru B. Riza Ankara nümune has- tanesi diş doktorluğuna tayin edilmiş- derdir. Amasya memleket hastanesi iç hastalıkları mütehassısı Dr. Nuri ve An- kara nümune hastanesi diş doktoru B. Adnanın istifaları kabul edilmiştir 451 tarife pozisyonunda- ki maddeler Tagiliz anlaşmasına - bağlı 2 sayıl listede yazılı 451 sayılı tarife pozisyo- 'nuna dahil eşyanın ingiliz anlaşması meri kaldığı müddetçe memlekete ser- bestçe sokulması kararlaşmıştır. Eğe havalisinde yapılan tetkikler - Ege havalisinde bir tetkik seyahati yapan, Ekonomi Bakanlığı Türkofis başmüşaviri B. Halil Mitat Karagülle, Ankaraya dönmüş ve raporunu bakanlı. a vermiştir. kamoyu le bir kiyam ve zafer bizim inkilâbımı- zah sadece bir safhasıdır. Bizim eserimizi en iyi anlayan ve onu en iyi anlatan yabancıyı, Norbert Von Bischoff'u sevgi ile anmak bor- cundayız.. Nisan 7936 da dış tüicaretimiz İstatistik umum müdürlüğü tarafın dan hazırlanan diş ticaret rine nazaran memleketimizin 1936 nisan Ayı zarfında ithalâtı 7.032.426 ve ihra- catı 6.611.925 liradır. 1935 yılının aynı ayında ithalâtımız 6.382.639, ihracatı. miz ise 4.948.543 lira idli. Bu rakamlara göre 1936 da ithalât ve ihracatımızın kıymeti geçen seneki mikdarlarını tecavüz etmiştir; ithalâtın kiymeti takriben 96 9 nisbetinde arttı- ği halde ihracat kıymeti, ithalâta nis betle 3 misli farlasiyle, 95 29 nisbetin. de artmıştır. Aşağıdaki cetvel son beş yıllık dış ticaretimizin nisan ayları zarfındaki du- Tumunü göstermektedir. (1000 Türk lirası 1936 1935 1934 1933 1932 6612 4.949 3.935 5069 6.841 7032 6.383 5.639 5.459 5.606 Fark 434 1704 390 1235 Bu tablonun da — gösterdiği veçhile 'nisan ayları ticaret muvazenemiz, 1932 yılı mütesna, dajma pasif bir soldle ka- panmıştır. Fakat 1934 de 1.704 ve 1935 de 1434 bin Hiralık açıktan sonra son 420 bin liralık açığın bunların çok aşa- iısında kaldığı görülmektedir. Aynı za- manda ihracat ve ithalâtımızın - kıymet yekünu 1936 nisanında 13.644.000 lira- ya çıkarak son beş senenin azami had- dine varmış bulunmaktadır. Rubleler hakkında Muamele vergisi kanununa göre oe riğinal fatura ve menşe şehadetnamele- rinde yazılı bulunan rublelerin bir rub- le 3 fransız frangr muadili olmak üze- te kabul edilerek ona göre muamele ya- pılması alâkalılara tamim olunmuştur. istatistikle. Tracat Tehalât Daimi eni aylelerine harcirah Mülhakat meclisi umumt /azaların- dan daimi encümende bırakılıp da son- a da aylelerini getirenlere ayle harci- aht verilmesi kararlaşmıştır. Taş kömürü yakan vasıtalar sergisi Müuhtelif bakımlardan mevcud zaru- ret ve faydası dolayısiyle memleket i- çinde taş kömürünün sarfiyatını artır- mak maksadiyle Ekonomi Bakanlığı ta- rafından, 16 şubat 1937 tarihinde Anka- Ta sergievinde, bir, “Taş kömürü ya- kan vasıtalar” sergisi açılacağını yaz- miştı Sergi, ccnebi memleketler sanayil için yeni ve geniş bir pazar bulabilmek hususunda emsalsiz bir fırsat teşkil et- mektedir. Bütün yakınşarkta bu sahada ilk defa kurulan serginin yalnız Türki- ye için değil, ayni zamanda Balkanlar ve yakın şark pazarları için de haiz ol- duğu şümul ve ehemiyet izahdan varese tedir. Bizzat hükümetin teşebbüsü ile kurulan bu serginin büyük hususiyeti, iştirâk edenlerin alabilecekleri müsbet meticelerin ileride mütezayid bir inki- şaf ihtimaliyle ayni zamanda derhal el- de edilebileceğidir. Çünkü, halk tara- fından henüz lâyıkiyle tanınmıyan kö- mür ve müştekatr müstehliki alet ve ve- aitin tamimi, Türkiyenin pek zengin olan ve mazide ihmal edilen menabiinin geniş mikyasta istismarmı temin dir. Yani, yalnız bir kömür davası de- #i biribiriyle sıkı alâkası dolayısiyle, ayni zamanda, bu alet ve vesaiti imal eden sanayiin teessüsü ve memleket um. Tan ve servetinin mukayesesi mesele- sidir. Sergi açılacağı hakkındaki haberler henlz yeni yayılmış olduğu halde, muh. telif memleketlerden bir çok müracaat. lar vaki olmaktadır. Sergi umumi kâtib- liği, bu müracaatlara derhal cevab ver mekte ve kolaylıklar gösterilmektedir. e— HABERLE B. Faik Kurdoğlu geldi Yanında Sümer Bank umum direktö Tü B. Nurullah Sümer olduğu halde bi kaç gün önce Kayseriye giden, Ekono. mi Bakanlığı müsteşarı B. Faik Kurd oğlu çarşamba akşamı Ankarava dön. müştür. ç İç Bakanlığı hukuk müşavirliğinde bir tayin Öki kaymakamı B. İzzet, İç Bakanlı t hukuk müşavirliği mubakemat kısım direktör muavinliğine tayin edilmiştir. 65 yaşındaki gümrük memurları Gümrükler umum müdürlüğü 68 yaşını doldurmuş olan 1285 doğumlu memurlarını tekaüde tevkedecektir. Bu memurların 14 temmuzda vazifelerine son verilecektir. Gümrük memurları için Gümrük ve inhisarlar bakanlığı'mer. kezde şubelerin başında bulunanlarla başmüdürlerden ve müfettişlerden gayı ti memurların - resmi yazılara imizala. rile birlikte sicil numaralarını da yaz- malarınt faydalı görmüş ve bu kararı- nt bakanlık teşkilâtına bildirmiştir. ) İzmirde «Türkkuşuynun çalışmaları İzmir, 2 (A.A.) — Türkkuşunda mu vaffakıyet gösteren gençlerimiz üç ay, devam edecek olan İnönü kampına gite mek üzere hazırlanmağa başlamışlardır, İlk kafile plânörlerle beraber bu ayın beşinde İzmirden hareket edeceklerdim Ankara muhakemat direktörlüğü — * Yeni teşkil edilen Ankara muhafle. mat direktörlüğüne, hazine müşavir a Yukatlarından B. Yasuf Korman tayin edilmiştir. B. Korman dün yeni vazifesine başı iamıştır. Kendisine muvaffakıyetler di. lerizi Afyonda su baskını * Afyon, 2 (A. A.) — Dün saat 17 de başlıyan ve iki buçuk Saat süren çok şiddetli yağmurlar neticesinde evlerin, mağazaların birinci katlarını su basmış tır. Sellerden sokaklardan bir müddet gelip geçmek mümkün olmamıştır. Mağazalara giren sular belediye ara» gözleri ile boşaltılmıştır. Sulardan bazı babçe - duvarları yıkılmıştır. Nüfusça zaylat yoktur, DİL KÖŞESİ. le geçiren genç, artık ge len ve gelecek tatillerinde büyük pek büyük istifadeler edecektir.,, Ba, bir gencin yazısı olduğuna &öre, onun da, bir takım - yaşlanmış harrirler gibi, noktalama işaretle- rini kullanmamasını esefle karşılıyo. Sonra: “Tatillerinde büyük istifa- deler etmek,, ifadesindeki yanlışlığı görüyor musunuz?. Her Filin kendi. sine yaraşan mefülleri vardır. Bun- ları yanlış kullanmak şivesizliğe yol açıyor. “Tatillerinde istifade,, yanlıştır? doğrusu, "tatillerinden istifade,, dir.