SAYFA 4 b. süşler î -Büyük bir aktör kaybettik Şar da hesaba katarak iddia ede- türk sahnesinin en büyük Adisababa telâş ve korku içinde Excelsior gazetesinin hususi rak Habe muhabiri Jean Davila gazetesine A- disababadan yazıyor Bir kaç gündenberi, bitkin, lak habeş savaşçıları her yandan A- ULUS şehirde büyük bir panik oldu. Kilise- lerin çanları çalındı, ve polis memur. ları trampetelerinin sesini işittirdiler. Saç kesen berberlerin el meleri var. Makina lerin vesikaları v Tütün Derhal rumlar, ermeniler, suriye- liler ve habeşliler sığınacak bir yer yadılar. Taksiler hücuma uğradı. gerek.. Memur olmak için o1 lare eden şoför- olmak için yeni çıkan kanuna uym se okullarını bitirmek lâzım. Ticaret- 27 NİSAN 1928 P*SARTESİ Annelik diploması her fırsatta söylemiyorlarmı? Öy- , dirimin en lüzumlu iytiyatları- le ni ve huylarını edin şından önceki anne baba eği masıl olurda bu kadar ihmal eti Bizde genç kızlar on yedisi ekspi aktörü, hayatı kadar sessiz ve gü- üz bir ölümle aramızdan ay- Tılmış bulunuyor. | Gündelik gazetelerin iç sayfz darında çıkan birkaç satır, ve bir- kaç muharrir dostunun, belki da- ha ziyade bu dostluğa borçlu ol- /duğumuz birer yazısı, sanat âle- mimize inen felâketli şimin tin nasıl günlerce calkandığını ha- tırlayarak, herhalde kendi . saha- #sında ondan daha az büyük olm: “yan bu eşsiz sanatkârın, bir hâdi- se bile olamayan kayboluşuna ba- karak, bizde tiyatronun, sanat ai lesi içinde, bir övey evlâd vaziye- tinden hâlâ kurtulamadığını bir kere daha teessürle müşahede e- zülüm al diyorum. Küçük Kemal, ismiyle tezad teşkil edecek büyüklükte bir ar- 'tistti. Kendisini, senelerce hırpa- Tadıktan sonra, nihayet genç yaş- 'ta toprağa sürükliyecek olan vallı ciğerleri, nefes almak için, oksijen kadar sanata da muhtactı diyebil liriz. Temaşa sanatını bir bir mâbed telâk- hayatınca tekrar- * lamaktan usanmamıs olan bu has- #as genci, ihtimal, ciğerlerine mu- “ gallat olan korkunç parazitler k: — dar, bu veni sanata karsı nankör bir muhit içinde, kendi hakkı o- dan alkışları gasbeden tivatro pa- /— Tazitleri de icin icin lıvminııiştir — / Küçük Kemal, türk seyirci: 'nin ve temaşa sanatının seviyesi göz önünde tutulunca, bu sartlar i- tarafındı ra, gece Yorgunluktan ayakta duramıya: ik hale gelmiş, cephanesi ve yiyecı kalmamış, bütün gün kendilerini çok alçal çen tayarelerden dehşete uğramış ©- lan bu “babeş yei hemiyet ve büyüklü; gi z sdap a sir şey değildirler. lenler, elçilik mahzenlerine yerleşt önünde canlandırmaktan | Yarr aa aa aa ae a D a eadilerino yemek dağıtı gok uzaktı masraflarla cihazlanmış olan muha- | de — ç Daha iki yıl &ı fiz kıtalı En emin ve en konforlu bir sığnak Yollar asker ölüleriyle doludur, ve İmparatorun sakalı: Bozgünda / imparatorun - vaziye Pek müsaid olmamıştır. Kendi 'yet altında bulundurmak meydanını anane mücibince, kırallar kıralı yalnız bir gün imparatorluk eti geref ona şans. getirmedi. Gallas'lar Jan esir edilince imparator sa- ile Selasiye sarardı. Bir kaç saat son- talere kadar para ödediler. ve eşyalariyle - sek- sen kişilik bir kafile nin yolunu tuttu. Fransız konsolosu Onları uykulu gözlerle karşıladı. Ge- Ve ço tan makineli tüfeklerle yansız elçitiği- ” arlık birer ları tamamile yok edilmiştir. addedilen — fransız inde, kabilelerinin hücumuna lerini gösteren ananevi lümetleri vardır. re bir bomba bile atmadan gittiler, halk, kendilerine boşuna para sarf © zamandanberi, bu küçük tenez- züh, bir kaç defa tekrarlandığı ve Dessi, aberi şehirde yayıl- dağı için, avrapalı halk Cibutiye - #zmmaya başladı, ve Cibuti birdenbire bir şehir manzarası Limanın üç oteli dolup taşmaktadır, ve hattâ tarasalarda ve bahçelerde a- çıkta yatanlar çoktur. Bir çok zengin habeşliler de aynı yolu tutmuşlardır. Sonra imparator- İük sarayında büyük bir hazırlık var- dert sandıklar, eşyalar ve bavullar kamyonlara yüklendi. Bu esnada A- yarısı, katırına bindi di Cibutide bulunan eski Adisababalı italyanlar da, yeniden - Adisababaya italyan kıtalarile beraber muzaffera- e bir giriş yapmak üzere bavullarmı sıkmışdırlar. Bütün bunlar büyük bir telaş ve vesika, ehliyetname — istenmiyor ? Endüsiriyi, ekonomiyi, demiryolunu, tcareti, şunu ve bunu yapan, ilerle- ten, icabında tarımar eden insana an- nelik ve babalık edenlerin yükselme- lerine, daha iyi düşünmelerine ve ha- reket elmelerine neden gayret edilmi- En kuvvetli iytiyatları okul ya - şından önce, annelerimi iken, edinmiyormuyuz? İçimi kucağında atın çok önemli bu devresini ihmal ediyoruz? İler gelenlerimiz, liderlerimi Juslara yetişebilmek, eski medeniyeti- izin şanını ve büyüklüğünü bulmak lışmamızın, dev adımlariy- İ daima harekete sebeb olmaktadır. Ve trenler daima ağzına kadar dolu gitmekte- hazindir. Bunlar aylardanberi habeş hü. kümetinden aylık namına on para ala- mamışlardır. Buna rağmen mesleki vazifeleri başından ayrılmı- yan bu adamlar, şimdi, imparatorun Mücevherlerini ve paralarını götüren tayyarelerin birer birer uçarak uzak- Taşmasını seyretmektedirler. Yalnız imparatorun hususi tayya- resi harekete hazır bir vaziyette bek- diye — Fransız. elçiliğine gitmek için | le meşgul olmak için tecrübe, bilgi | evlenirler. Bunların yüzde 95 gekilişinin mahiyeti yirmi taler! ves. Tâzım..., Kısası, her okulu bitirecekler. İlk okulda çocuk damların anlattıklarından fazla man- | — — Otuz! vesikaya ihtiyaç var.. bakımı yoktur. Çocuk ruhiyatı oku- SAD TÜYTÜNEŞETE YÜT Ziek rimde en önemli meslek olarak tanım- | tulmaz. Ev idaresi hemen hemen yok- Bazıları bu altı kilemetre için yüz | mış annelik ve babalık işinde neden | tur. Peki, bu genç kızların bu okulda öğrendikleri nedir? Hayatta tatbi edecekleri ve etmeleri gerek han - gi bilgileri öğernmişlerdir? - Bunla rın yetiştirecekleri çocuklar bu u- lasa, yürda vatan « İyi yurddaş demek, ekmeğini kazanmak demek değildir. Çok ince ve tehlikeli zaman- larda ulus, yurd uğrunda büyüklük, ferağat gösterenlere iyi yurddaş de mir. Yalnız kazandığı ekmeğile kal- mayıp komşularından daha iyi geçin- meyi, onların fetih edemedikleri ka- zanmayı, aklma koyana ve bu işi ya- pana yurddaş ve türk denir. Bu düşünce doğru ise, genç kızla- yımızı annelik mesleğine hazırlama- mız gerektir. Çocuk psikoloğlarının bu daş olur mu? yalnız meleri ve babaları yetiştirmekte ilk a- dımı bile atmış değiliz. En iyi huylar İk çocukluk zamanlı lindi. #imize göre bu alanda yapılacak i- #imiz çoktur. Devletin bunda ön ayak olması, u- Tusal bir ödevin hakkiyle yapılmasına nihayetsiz bir hizmet edilecektir. küçük bir inceleme ile anlamak Evi idare etmek ve bakmak kozlara senelerce tatbikat işlerinde gördürürler. “Ablâk ve yurddaşlık prensiplerini çocuklarımıza — aşılamakta — ol Başlıca bir hizmet kaynağı oldı doğrudur. Ancak ilk okulun bu tatbiki olmaktan idi. Onu basit bir. komik, hem sizde kahkaha gov- cıkan meddah - ak- #örlerin altında bir komik telâkki “edenler, bu hastalıklı göğüste na- Sıl bir sanat volkanının kavnamak- “ta olduğunu anlayamadılar. Bunca yıl, kendisini mutlaka yere sermeye azmetmiş hastalığı ile penceleşerek, âdeta, kafasında büyüttüğü ağacın çiçek açmasını görmek için ömı uzatmaya Ça- Tıştı. Fakat yıllardan beri bekledi ği, imanla beklediği büyük günü, — Milli türk tiyatrosunun, sağlam bir temel üzerinde kurulduğu ve ti- — yatronun nihayet bir mekteb çatı- — Sraltıda kudsileştirildiği günü gö- gemeden bahtsız. hayatına gözlerini yumdu. Zavallı aktör, vakitsiz ölümü 'e en fazla bunun için yanıyorum. Fakat, tiyatromuzun bir eşini (daha yaratması için muhakkak ki senelerce beklemeye mecbur ka- Tacağı bu dehalı artistin hatı - li kendine, nasıl yetis-| oldufuna akıl ermiyecek bir? 'Üç gün önce Negüsün radyoda söz TÜEEE Hulumci TaRID'R n “ız olup olmadığını gör Fakat, onun yerine imparatoriçe konuştu, ve bu da Haile Selasiyenin şimdi sakalsız olduğumu iddia edenlere üstünde ilk defa göründükleri zaman, ——— rasına karşı - saygı borcumuzu u- nutmıyacağız. Onun hayalini, türk inkılâbını kültür sahasında kökleştirmeye yarayacak olan bu hayali mutlaka hakikat yapaca- ğiz. Maddi benliğiyle toprağa yal- nız türk sahnesinin en kudretli ve vaidli aktörünü değil, aynı zamar da büvük bir tiyatro mürsidini ve müellifini de beraher sürüklemiş olan benim zavallı kardesim, sana karsı gecikmiş olan va - zifemiz için bizi, henimizi affet. YASAR NABİ 4 | qıv uykusuz bir gece takip eder. Her şey fena gör bir vücut ve dinlenmiş sinirler t Eger siniri iseniz Bromural -knoil- komprimeleri sizi kurtarır. Müsekkindir ve uykuyu temir fünya tanır. 10 € 29 engelmeyi hani tüp © Knoll A-O, kimyevi maddeler fabrikaları, Ludwigshafen s/Rhin. İnsan huysuzlarıı, kederlenir ve hiç bir şeyden memnun olmaz. Her muvaftakiyetin ilk şart, eder ve hiç bir zararı yoktur, bötün *€ işten, iyi iytiyatları edindirmekten uzaklaşan sistem, akademik kalır. Bütün mekteb sistemi öyledir. Her o- kulun amacı çocuklara iyi iytiyatlar gılamaktır. Ancak kalabalık okullar yapamamıştır, Yapamıyacaktır. — > Almanyada ve İngilterede en bü- 'yük bir mübendisin, bir makinistin, bir diplomatın “Yuva / terbiyesinden, oyuncak odasının. etkilerinden mah- rumdur.,, tenkidine uğradığı çok ol- muştur. Bu günkü ekulun bu alanda yaj cağı işler vardır: Annelere mekteb sin. vermelidir. Ve bu işt ka, maarif, halkevleri, ön a) h ve bu alanda uzvu seferber de daha kısa bir zaman içinde öğre- ve yapılmış olur. Hi Telrika: No: 73 bu kültür sahasında yaşıyanlardan ve yara- uydurma arşitektür unsurları, zamanlarını [E ANKARA Tazan: MWorbert von BISCHOFF Türkçeye çeviren: Burhan BELGE Gerçi bu başarıyı çerçeveliyen - şekiller, — yirminci asırdaki ÇİheSi tekilikiln almdr '“ve gerçi bunun plân ve realizasyon haline konması işinde birçok yabancı mütehassıs- dar da kullanılmıştır. Çünkü Türklerde bi “tün bu işleri, örnek olacak bir mükemmeli- yetle yapacak elemanlar henüz kâfi mikdarı bulmamıstır. Buna rağmen, bu başarı, Türk zhıınuı bir hayat ifadesinden başka bir şey ği — Türkler islami şark kültürü sahasından gçıkarak garb kültürü sahasına girmek kara rını vermişlerdir. Çünkü bir millet olarak — yaşıyabilmek bahsinde muhtaç - oldukları /— “tebnik vasıtaları, on'ara ancak bu kültür “hası verebilirdi, Ve Türkler, biliyorlardı ki, ÖT ğ tanlardan biri olmak için, bir çıraklık dev- resini kabul etmekten başka bir çare yoktur. Binaenaleyh, kararları, kesin ve ciddidir. En iyi hocaları seçmeleri, en temiz kaynak- lara gitmeleri, bundandır. Ve Türkler, dün- ya yüzünde teknik kültüre bağlanmış ne ka- dar memleket varsa, bunların hepsinde bu kültürün bir ve aynır şey olduğunu da tesbit etmişlerdir. Türk milli ruhu, her rındadır. Böyle bir kararı, tradisyonda men- faat görmi; Bunun içindir ki, Türk milleti, bugünün versal ünü, bütün şartları ve rahatiyle akmağı tercih ederek, bu küli şekillerini, sözde milli bi hevesiyle bozmağa ve tenezzül etmemektedir. Bunun içindir ki, Ankara'nın yeni saraylarında, taştan veya alçıdan arabeskler ile süslenmiş sivri kemer- ler göremezsiniz. — Avrupanın “oriental” adını verdiği bu yaşamış ve ancak zamanlarının mimarlık gö- işlerine cevab vermiş olan muhteşem Acem, Arab ve Hind motiflerinin, Avrupa- Jmın sathi ve sahte hassasiyet saikasiyle yaptığı tahrifler ve tağşişlerdir. Ankara, böyle bir sahtekârlığa yanaşma- mıştır. Onun sade ve geniş cepheli yapıları, bugünkü mimarlık görüşünün en kudretli ve en mukni örnekleridi Gine aynı görüşe uyarak, Türk, pitoresk festen ve kerliferli sarıktan vaz geçerek bü- tün dünyanm giydiği şapkayı yahut kasketi giymiştir; aynı görüşe uyarak, belki daha süslü fakat Türk dilinin yapısına hiç de uy- gun olmuyan arab harflerini bırakarak her- kesin kullandığı I: tir; ve hep aynı gi harflerini kabul etmiş- işüin tesiri iledir ki, Türk hâkimleri, artık kur'andan alnmış bir fıkıh'a göre değil, İtalya'dan alınmış bir ceza ka- nunu ve İsviçre'den alınmış bir medeni ka- nuna göre adalet biçmektedirler. Bunun yabancı hayat şekillerine zorla ve organik olmıyan bir tarzda bir intibak oldu- ğunu söyliyerek şikâyet edenler ve değerli millt şekillerin bu suretle hafifmeşrepçe fe- da edilmiş olduğunu iddia edenler olduğu gibi bütün bu işleri sathi bir ütilitarizm ba: kımından mütalea ve müdafaa edenler de mevcuddur. Her iki taraf da, esasr göreme- miş olmak dolayısiyle hatalı ve haksızdır. 'Türklük ne de hattâ müslümanlık ile alâka- sıolan bir başörtüsüdür. “Fes” i Adalı Rum- lar giymekte idi ve bu padişahın müdahale ve emri üzerinedir ki sarkta, herkesin giydi- ği bir şey olmuştur. Olmuştur. ama, gine, şarkta değil, garb fabrikalarında yapılmış- tır. Şüphesiz, arabça yazı, sesli hecelerin müstakil olarak mevcud olmadığı ve ancak kelimenin manasını tamamlamak bakrmın- dan bir fonksyon olarak kullanıldığı bir dil için icad edilmistir. Türkçede halbuki, sesli heceler, kelimenin içinde müstakil olarak mevcuddurlar. Öyle ki, Türkce dilinde arab« ça yazının kullanılması ingilizce veya fran- sızçanın ibranice ile yazılmasından daha saçı a bir iş değildi! - (Sonu var) ”