* (Başı 1. inci sayfada) “ben Ankaradan ayrılmadan önce, Sov- in, Büyük Brit tasvibkâr cevablarını deaynı plarını vermekten geri ezcümle Belgrad hükümetinin nim türk tezini tasvib eder m: “elacağını kaydetmek suretiyle, benim “yanımda gazete delezelerine yaptığı “Beyanatı hatırlatırım. Bu esasen bi B. Menemencioğlu Bükreşe hareket etti Büyük elçimiz Belgrad siyasal mahfillerince çok iyi karşılandı tanlı içinde dost ve müttefik memle- ketlerimiz arasında “bir müttefik ne derecede kudretli olur” ” hissi bulun- maktadır. Memleketlerimiz arasında - dostça münasebtler göz önüne alınırsa böyle bir vaziyette Belgrad'da, biribirinin 'aynı menfaatler üzerinde UyRunluğunu teyid etmekten ğımiz bir şey olamaz- görüşleri. Prens Pol tarafından ka- bul edilen büyük elçi B. Numan Me- “—“Fon Stohrer'in sıhhatı ve keyfi yerinde Kahire, 24 (ALA.) — Fon Stohrer Ter'in sihatı ve neşesi yerinde ise de, |— çok yorgundur. Doğrudan doğruya evi |— megitmiş ve alman elçiliği erkânını bile Elçi neden kayboldu? Kahire, 24 (A.A.) — Bir ingiliz te 0 — yaresi tarafından çölde bulunan Kahire. deki alman elçisi Fon Stohrer, otomobi. 3- Hile yolunu kaybettiğini ve benzinsizlik, * düstik patlaması ve direksiyonunun bor " — zulması yüzünden oldı söylemiştir. yerde kaldı. t Elçi otomobili kayalık üzerine çı. içim beyaz bir örtü ile öetmüştür. S ayhlrri “İzmir ihracat gümrüğü mesul mu- çine bakanlık muhasebe direkir- , yene memurluğuna Antep gümrüğü “amüayene memürü, Neet tayin. edil. a ç — a ıl lesti vücudu ile güzellik nümune- diye önümüzde çıkıp gezinme- (* sine tahammül edemeyiz, onun Di / yeri müzedir. * — Sanat bir mabeddir, fakat du- TÇ varlarında küfi ttat kitabeleri yoktur. Değerli üstad Faik Âli'ye /sanat namıma yalvarırız: bir daha ’îuebıy.mm bir köşesinden ol- | sun tekrar eski uçurumun kenarı- nı sürüklemiye çabalamasın... B. K. ÇAĞLAR dört günlük yiyecek mev- AVUSTURYADA ASK YENİDEN KURULMASI İŞİ: Avam kamarası meseleyi pazartesi konuşacak 50.000 kişinin askere çağı rılacağı haber Londrada hayret uyandırmadı. 24 (AA.) — Avusturya- da askerlik hizmetinin yeniden kurul- ması meselesi avam kamarasında pa- zartesi günü konuşulacaktır. Muhafa- zekâr B. Fleçer, savvurunda olup olmadığını soracak- tır. yetli mahfiller, Viyanadaki raporu — halkında kat'i bir ketumluk muhafaza ediyorlar. Londra, 24 (A.A.) — Avusturya hükümetinin 1915 sınıfından S0 bin genci silâh altına / çağıracağı — hakkın. daki haber burada hayretle kar mamıştır. Gazeteler, bunun Sen Jes- men andlaşmasının kati suertte bozul- ması demek olacağını tesbitle iktifa andlaşma- nüm bozul- nasını takbih edilmek lüzım gelece- Tuna imparatorluğunun va- risi olan devletlerin yaptığı protesto- 'dan Viyanada oldukça kaba bir su- Tenilecek olan yeni protesto müameleyle karşılaşacaktır. | kamoyu bu iş hakkında soğuk ve ob- jektif bir karar verecektir. Varis dev- letler 17 sene içinde mevkilerini sağ- Tamlamak imkânmı bulmuşlardır. Bu- nun için Avusturyanm mecburi asker- lik hizmetinden pek de korkuları ol- mıyacaktır. Andlaşmayı imza etmiş o- Tan devletlerin yalnız şeklen prot iktifa etmeyi uygun görmeleri timali vardır.,, ULUS ABEŞ HARBI İtalyanlar ilerliyorlar (Başı 1. inci sayfada) Tayyareler, — Sassabaneh ile Dagamedo arasındaki habeş tah- kimatını bombardıman etmişler- dir. Adisababa, 24 (A.A.) — Ha- ber verildiğine göre, eli silâh tu- tan erkeklerin orduya iltihakından ve şehir bombardıman tehdidin- de kaldığındanberi, Adisababa bomboş ve bütün dükkânlar kapa- ldır. Habeşistanda oturmaya devam 'eden bir kaç bin yabancı dokuz elçiliğin idaresi altındadır. Yunan elçiliği Adisababada 550, vilâyetlerde 1500 yabancıyı korumuştur. Bütün elçilik binalarında yer altı sığınakları yapılmıştır. Bir çok kimseler şimdiden buralar - mış bulunuyorlar. Bir habeş kumandanı italyanlar- dan tarafa geçti Asmara, 24 (A.A.) — Alman haber alma bürosu muhabirinin Habeşlerin en mümtaz süel şeflerinden biri olan ve ” veliahde Dessieden kaçarken refakat etmiş olan Dekaz Magaşe Dessiede yanlara başeğmiştir. Dekaz, şim- diye kadar Habeşistana ve impa- ratora olan bağlılığından dolayı italyanlarla çarpışmış - olduğunu, kat imparatorun kumandayı v. hiahde bırakarak - memleketin. iç taraflarına kaçmış olduğu için duyu kendi haline bıraktığını bi dirmiş ve demiştir ki: “— İltalyan ordusunun üst yüzünden yenildik. Buna naen, uğrunda bir nefer vöştğrm memlekeim yaldakta refahına hizmet etmek ümidiyle başeğdim ve arzı hizmet ediyo- Mangaşe, kendişine - Negüsün halâ mukavemet göster- miyeceği hakkında sorulan — suale 'Hangi kıtalarla?,, cevabını ver- İngiliz büdcesi hakkındaki konuşmalar bitti (ep 1. ni söytede) K lll yan be zt du7” B eöeler bükümet eenzatdan e- larla karçılmnmıştır. Londra, 24 (A.A.) — B. Çurçil, Al. silâhlarını / kuvvetlendirmek bilhassa Almanyanın son otuz ay zarfındaki “savaşçı” masraflı rından bahsetmiş ve bilhasın strat yollar yapıldığını söyliyerek, bir taarruz halinde bu yolların, istihkâmlardan da- ha büyük rol oynayabileceğini anlatmış. tır. Mektuplar 6 edenler vardı, ki böyle lunan ziraat memleketl, nik ve medeni seviyesin mesine çalı Ti artsın; kazançları çoğalsın; daha yüksek satmalma kabiliyet elde etsinler. Emperyalizmin man- tığı daha keskin ve kestirmedir: iyi değil midir ki ben oralar- da nüfus fazlamı oturtayım. Bun- lar gittikleri yerin parasını kaza - nıp kendi vatanlarının mallarını alsınlar. Görüyorsunuz ki, garb medeni- en yüksek yüz yirmi milyon küsur nül Şimal Amerikası, ve yepyeni bir medeniyet inşa eden yüz — altmış küsur milyonluk -Rusya, Cenup Amerika Cumuriyetleri, Balkan - lar, hiç bi ve iddia- 'nın hududu dışında değildirler. Ve meselenin esas hulâsası, ne nüfus çıkarmaktır, ne de 100 mil- yon nüfusun Avrupa'dan çıkaca- ğt vardır. Hattâ Avrupanın bu- günkü nüfusunu besliyemiyeci de lâftan ibarettir: Esas dava, en- düstrinin ilerleyişi ile, dünya - 'nın bir köşesinde kurulan hayat standardını, cümle âlemin - sırtın- dan devam ettirmektir. — Enternasyonal bir müessese kuralım. Avrupa'da ve onun di- şında — hangi — memleketlerden hangi memleketlere nüfus git - mek lâzım geldiğini, hangi mem- leketlerin kendi servet kaynak- larını kâfi derece işletemi anlamağı, sonra gi etmeği ve nihayet, onların, gittik. leri yerlerde hukuklarına halel gelmeksizin yaşamalarına ve ça- lışmalarına nezaret etmeği ona birakalım. rafını azaltmak, ve o kadar — çok gelen nüfusun canmı ve kanını az i usul fethe de - 25 NİSAN 1936 CUMARTESİ —LTLTİEİME —— —. delik giltere adasından gitme - in; lerle meskündur. ve son derece tenhadır, İngiltere'den bile göç- men almamakta Nüfus çokluğunun sebeb ol- duğu harblar böyle ortadan kal - kar, diyorlar. Fakat bugünkü takyitlerin hiç biri 1914 de yoktu. Vapura binen Amerika'yı - boyluye Avrupa beyazları şarak kırmızı kanlarını akıttılar Zamana göre mantık, usul değiştiren emper) kendisi karşısındayız. Avrupa'da kilometre başına 40 kişi düşüyorsa, Asya'da 20 kişi düşüyor. Halbuki Asya'nın ne oturulmak, ne çalış mak, ne işlenilmek mümkün ol yan hududsuz yerleri ka'da kilometre başına 13 kişi şuyor. Dahası var: Avrupa memle- ketlerinden bir çoğu artarken, Fransa azalıyor. O kadar Belçika fazlasını kendi üzerinde dağıttıktan sor kilometre nisbeti aşağı ölçüde kalabi O kadar toprak verseniz ki bu- gün nüfustan boğulan memleket- lerin, sömürgeleri ile bi bir adam düsse! — Ama, diyecekler, bu kâ üstündedir. Topral kısmı fazla nezle yanıyor. mında yağmur az. Bir. kısmında kar fazla. Bir kısmında güneş sı- cak. Daha sıkıştırsanız, “ palım, kâfi derece yok!”" diyecekler. İşte bu ihtiraslardır. ki beyoz Avrupa'yı birkac reisin emri al. lestirmek ve onun bütü ile Avrua - dışını, kendi letlerinin gittikçe artıracakla - rı hayat standardları uğruna 4Ö - mürmek cereyanını alevleyip du- rüyor ! ? Ne ya- plâjlarımız R. ATAY POLİSTE; Keçiörende yağıgın adlı yerde oturan Abdullah manın evinden yangın - çıktığı haber a. ' dan vermeden yangını söndürmüştür. hakkında — tahkil in başka taraflara sirayetine mev- Toprak altında kalan Yenişehirde İç İşler bakanl şısındaki arsada toprak kazmakt lan Emrullah oğlu Osman adındaki damın, kazdığı toprağın altında ka- Tarak öldüğü anlaşılmış, ve tahkikata baslanılmıştır. Sarhoşların kavgası i eaddesinde Acem Hüseyi- 'nin lokantasında içki içtikten sonı evlerine giden Etemle arkadaş 1 Al şıldığıindan. yakalanarak adli- yeye verilmi Taebolu vapurunun batmasından mesul olanlar İzmir körfezinde batan İnebolu va. puru kaptan, çarkçı ve diğer memurla- t hakkındaki muhakemeye TT mayısta başlanılacaktır. daha büyük ölçüde olmak üzere filolar ha- linde tertib edilmektedir. Kara ordularının emirlerine tayyare teş- killeri verildiği gibi, deniz kuvvetleri de bu teşkilleri, önceden bahsettiğim tayyare ana gemisinde yahut karada tayyare meydanla- rında emrine amade bulunduracaktır. Tekmil teşkiller, bilhassa ordu ve donan- manın muharebe teşkilleri, gaz maskesi ile teçhiz edilmiş olacaklardır. Müdafaa kuvvetinin, ordunuı nanmasının ve deniz kuvvi kısımlarının iç memlekette yedek teşkille- i olduğu gibi, kendilerine memleket içinden daima yeni kuvvet yetiştirebilecek daha baş- ka müesseseleri bulunacaktır. Muayyen tesiast ve halkı korumak için, müdafaa kuvvetinin, memleket icinde avrı- ca tayyare defi teşkilleri, ışıldakları ve ha- va maniaları vardır. Nihayet, muhabere ve propaganda - için, müdafaa kuvveti telsiz istasyonlarına — ma- Tiksir. Yazan: General Ludendor! Türkçeye çeviren: Hikmet TUNA defi toplariyle techiz edilmişlerdir. toplar, geminin yan taraflarından hep istikamete ateş edebilecek bir surette ol- he ve kıça doğru da tevhid edilebilir. Muha- ebe Gemilerinin büyük bir kısmında ayrıca orpedo teçhizatı da vardır. “ Kruvazörlerin münferid olarak başardık- kruvazör harbının vazifelerinden, deniz- ti gemilerinin, yalnız kendilerine dayana- Biriştikleri denizaltı harbının - ödevle- den agyri, harb donanması, muharebe rlarından, büyük ve küçük kruvazörler- — — Müdafaa kuvvetinin talebi çok büyüktür. "“destroyerlerden, torpido ve denizaltı Bütün kısımlar doğrudan doğruya cenk et- #milerinden mürekkeb, müfreze, flotila, ve — mezler; fakat, düşman mukavemetini kır- mak ve bilhassa, harb meydanında kati mey- dan muharebeleriyle düşmanı yok etmek için, hepsi birden hizmet ederler. Kati meydan muharebesi harbın kati ne- ticesini verir, meydan - muharebesi, en yük ehemiyette olan harb hareketidir. Mu- harib kıtaları; bu meydan muharebesine sokmak gerektir. Ezici bir ateşle yok eder bir sürette hasmı yakalamak için; onlarda birikmiş olan tekmil cenk kudretini düsma- na karşı kullanmak lâzımdır. Eğer ki has- mın da, imhayı hazırlıyan mermileri uzun mesafelerde tesirli kılan hemen hemen ay- nı ateşi silahı olmasaydı, krtaları ateş mu- harebesine sokmak ve bu muharebevi bâs: mak kolay bir iş olurdu. Mesele, yalnız dü: manı yenmek değil, kendi kuvvetini de ko- rumaktır. Silah tesiri durmadan yükseldi. bulunduktan sonra, ilk önce kursun Barut atıldı; ondan sonra yavaş yavaş gülle kullanılma- ğa başlandı; yani, barutla doldurulmuş - ve yere, duvara yahut gemi gövdesine çarpın- ca gülleyi tıpasiyle iştial ettirip patlatan ve dolayısiyle parçalanan cidarındaki parçala- le tesirini yapan mermiler imal edil Daha bâşka türlüleri ise, siper ve zırhla- rı delmek üzere yapıldı. Ondan sonra, tma- ları mermiyi mahrekin muayyen bir nol sında patlatabilen top mermileri imaline baslandı. Bu mermiyi dolduran misketler hedefe doğru serpildi ve, hedefe tepeden isabet e) rildi. Bugünün mermileri mükemmelleştiril- mistir. Gayeye elverisli bir suretle imal edil- mekte olan bu mermiler, en kalın zirhlari de- lip geçmekte, yahud da mermi cidarının da- | Kılan parçaları ile veya, mermiden intişar e-, den gazla tesirli olmak için, hedefe vardık-, 'tan sonra infilak etmektedirler. Diğer mer- imiler en hafif bir temas neticesinde, toprak sathında sayısız parçacıklar halinde yayılıp dağılmaktadırlar. Keza, havada patlayan şrapneller de daha mükemmel bir şekle so- kulmuşlardır. Makineli tüfek ve tüfek mermileri ,tek i- sabet ve tek parça olarak tesirlidirler. El bombaları, piyade havanlarının attık- ları torpiller, denize dökülen mayınlar, tor- pedolar mermiler gibi tesirli olmaktadırlar. » (Sonu vra)