T 25 NİSAN 1936 CUMARTTS! Girard Tongas imzasiyle L'Euro. pien Paris gazetesinde yeni Türkiye hakkında çıkmaya başlamış olan bir #eri yazının ilkini geçen gün tercüme etmiştik. Bu serinin ikinci yazısını da bugün aşağıya hoyuyoruz: Yeni Türkiyenin tarihi Atatürk'ün gahi ve sıkı sıkıya bağlıdır. Cu- #nuriyeti yaratmış olan odur, onu kud- retli nefesiyle canlandıran odur; hü- kümet merkezini Anadolunun kalbin- de, Ankarada kurmak dahiyane fik- Fi onun kafasında doğmuştur. Evet, “dahiyane fikir dedim: Atatürk, hükü- et merkezinin türk yenileşmesinin sembolü olmasını istedi. Bu süretle herkese gösterdi ki mazi büsbütün ölmüştür: Artık İstanbulun güzel gün- İlerinin yabancı “nüfuzu yokl — saray fesndlk entrikaları - yok! fitne ve di kâp yok! sefahat ve tembellik yok! türk milleti nihayet sağlam esasle istinad ederek tarihe giriyordu. Atibarla, memleketin rahu olan bü- kümet merkezi, ilk taşını bir iyere koymalıydı. Bu ilk rolü ifa et imek için Ankara Türklerin tanımış oldukları en nazik dakikalar- “da, memleketlerinin istikbali tehlike- 'de olduğu bir srrada, Atatürk, istik- —— lerin başka bir şey yapmalarına im - kân da yoktu. ... UYDURMA BİR HABER levletler, ayrı ayrı cevab vermekte - Gürler. İagiltere, Sovyet Rusya ve Yu- manistan cevab verdiler. Sovyet Rus- (ya, esasen Lozan müahedesinde tes- bit edilen şekli aykırı bulduğu, o mu- ahedeyi imza etmekle beraber, tas - dik etmediğini bildirerek hakkımızı “teslim ediyor. İngiltere ise, müzake- eye girişmeğe hazır olduğunu bildi - yiyor. Fakat ingiliz ve fransız matbu. Hakkımızı elde etmek için takib ettiğimiz doğru ve dürüst yol — her memlekette çok iyi akisler uyandır mauştır. Yalnız hafta arası harici mü- masebetlerimiz âdeta suikasta vğra- ı Bazı ajanı muhabirleri, gayri keri mmtakaya almanların Ren'de yaptıkları gibi asker yolladığımızı yazdılar. Hattâ bir Atina Ajansı, yu- #il Yunanistan'ın res rafındna verilmiş imiş. Filhakika bu | malümz ATATURK TÜRKİYESİNİN HAleİ Yl!ZU Türk yenileşmesinin senbolü, Ankara İllin en hararetli ocağını orada temer- küz ettirmişti. O zaman, sultan tara- şısında Ankara bir türk devletinin hükümet merkezi vasfını - taşıyordu. 'ürkiyenin mukadderatını idare etmiş olan Ankara onun — hükümet merkezi olmalıydı. ğer taraftan, — Anl miştiler. Ar rada eski yunan mabedinin hara- Ankaranın seçilmesinde amil -olmuş daha başka esaslı sebebler vardır. Bu şehrin stratejik vaziyeti çok mü- kemmeldir: bir düşman ordusuna ha- yeket üssü vazifesini görebilecek yer- yırır. Bundan başka da, her yandan müdafan mevzü teşkil eden gmra dağlara çevrilidir. Burada, ya. banet taarruzlardan / ve reformlar ilerlemesine engel olabilecek kötü nü- n malümat verilmiş şeklinde tefsire uğramış. Bir gün sonra murları tarafından verilen haberin de yanlış olduğu anlaşılmış. Filhakika eğer böyle emriv: cak olsaydık boğazların değiştirmek için devletlerle müzake- 've kapısr açmazdık. Bu haberin bir zühul eseri olarak mı şayi olduğu yoksa kasten mi uydurulduğu henüz malum olmamakla beraber, her hal- FRANSIZ SEÇİMİ: Fransa seçim arifesindedir. Fransız gazetelerine göre, gelecek pazar günü yapılacak seçim için şimdiye kadar beş bin kadar namzed vardır. Fakat bunlar 26 nisanda yapılacak olan araya müracantta temizlenecek ve ikinci ve nihai seçim ertesi pazar gü- 'nü yapılacaktır. Asıl seçim de bu se- gimdir. Burada partiler arasıda bir takım pazarlıklar olur. Bir takım retli safhası bu ikinci seçimdedir. Seçim mücadelesi oldukça sükun içide cereyan etmektedir. Yalnız ge- çen gün bir komünist ile Franklen Bu- iyon arasında bir tokat hâdisesinden behsedildi. Sonra bir takım nümayış- lerden haber veriliyor. Fakat Fransa bir memleket için bu fazle de- fuzlardan masun / olarak, hükümet merkezi, yavaş yavaş medenileştirici dairesini etrafa genişletebilecektir. olduğu için, şehrin yeni baştan inşası Tüzımdi. Mintaka çorak, sasuz, ağaç ve nebattan mahrum, korkunç malar- yayı yayan bataklıklarla - doluydu. dan akmaktadır, yeşillik hızla art, maktadır ve erki Angora'nın eteğin- güzel konforlu evlerle çevrilmiş bakanlık- larının, elçiliklerinin, bankalarının, enstitülerinin, mekteblerinin, zengin binalarının, / fabrikalarının ihtişamı içinde uzanmaktadır. Mimarinin, sanatın ve ijyenin en modern telakkilerine göre tasarlı amış ve yüktelmiş olan bu mühteşem yehir, model bir hükümet merkezi ol- mak yolundadır.. Birçok - binalarına ziyaretler csnasında gör düklerimi vize-nasil anlatayım! © kar dar,saterejin geyler var Kit cal göyle hulâsa edeceğim: Her ııııhı «« büyüke İnile en'hoşa dici konfar: hâkimdir. Ve işte şimdi de birkaç beliğ rakam: 29 ilkteştih 1923 de cumuriyet ilan edildi: Ankâranın o zaman ancak 80.000 kadlk nufusu vardı; 1926 da hükümet merkezinin nufusu 70.000 diş 29 ilkteşrin 1935 de, kuruluşun. dan on iki sene nufusu 120.000 e çıkmıştır. Imdi, Anadolu'da yaptığım misal olduğunu bana gösterdi. Bü- tün şehirlerde, bütün köylerde mek- tebler, dispanserler, her tür sevler ve yeni meskenler inşa edilmek. gölde yollar gitgide uzamaktadır. “Türk, öğün, çalış, güven”, Anka- TÜRKİYENİN NOTASI Türkiye gafil avlanmak i:ş vlanmıyacak gnfıl Bükreş'te fransızca olarak çıkan Le Moment / gazetesinin başyaz dan: Türkiye, Milletler Cemiyetinin deki bir toplantısında, boğazlarn tah- kimi meselesini yeniden masa üzerine koyacağı zaman, bunu - Milletler Ce- gildeği veçhile - geçen defalar / gibi #embolik bir şekilde yapmıyacak, fa- kat müspet veya menfi kati bir ce- vab verilmesini istiyecektir. Gerçekten, son zamanlarda millet. ler arası poli tü Aras, şimdiye kadar boğazlar re; ükalı devletler. fa istemek fırsatını buldu, lehinde bir karar elde et- imek için fazla ısrar etmedi. Bunun se- behi de şuydu ki, Türkiye o zaman, den devletler arasında geniş bir mın- yaktın tahakkukuna bir engel stemiyordu. Umumi emniye- edecek uzlaşmaları meydana getirmek için görüşmelerin - devamı müddetince, Ankara arena'da havayı ifsad edecek bir toz kaldırmak istemiyordu. Fakat bu pakt hiç bir zaman ta- hakkük etmedi. Buna karşılık, letlerarası vaziyet gitgide tehlikeli bir hal aldı ve her zamandan daha tehlikeli olmakta da devam ediyor. İşte bu yüzdendir ki Türkiye bugün boğazları tahkim etmek kati lüzumu- 'nun büyük devletlerde tanınması için 1trar etmek mecburiyetinde kalıyor. Versay andlaşmasımın' ve kwtmen Jermen andlaşmasınığ aakteri hükümleri buçün artık müziye karış: mıştır. Gerçi, İngiltere, Fransa, Belçi- ka ve hattâ İtalya, harbsonrası and- şmalarının bozulr mediklerini ilan ediyorlar. koymak ti temin milletlerarası ettiği de daha az doğru değildir kat bütün bunlar Almanyanm yer den silahlanmız iradi olarak imzalanmış bütün and- Jlaşmaları çiğnemiş olması hâdisesini raflı bozulmasında Almanyanın mi- aalini takib etti, ve Bulgaristan ile tanın da aynı şekilde bare- korkulmaktadır. inde, Türkiye pasif gafil avlanmak temiyor ve gafil avlanmıyacaktır. 1923 de Türkiye, kendisine -çok sıkt askeri tahdidler koyan / Lozan üzerine kazılmış olan Ata- türkün bu sözleri hakikaten türk ye- şmesinin esaslı prensipi olmuştur. andlaşmasını imzalamıştır. Bu tahdid- ler iki türlüdür! 1. Trakyada, bazı lemiyor ve tan sınırlarında 50 kilometre içeriye kadar uzak bir askerlik dışı bölgenin teessülsü. 2. Boğazların tahkim edil- Türkiye, Teakyadaki askerlik d bölgede bir. değişiklik veya tahki gular telakki ediyor ve bu der tin kendisine karşı fena niyetler bes- liyebileceğine inanmıyor. Bundan baş- ka, Lozan andlaşmasının Trakya hak« kmdaki hükümleri karşılıklıdır, çün hükümler türkler tarafından tek ta. arflı telakki edilmektedir ki bu da hertalde yanlış bir görüş değildir. B. Tevfi bu husustaki görüslerini, ak, Cenevrede birkaç defa Hazlar meselesinin kısaca iki nokta arzettiği kanaatindedirler. Gemil! serbest geçmesi, ve İstanbulun, ce itibariyle de Türkiye'nin emn'veti, Türkiye, boğazlardan ticaret ge- anilerinin, hattâ harb filolarının, Lo- zan andlaşmasma uygun olarak ser bestçe gecmelerine iti kovalıyan hâdisee ler ve Avrupada son zamanlarda vue kua gelen değişiklikler, Türl boğazların askerleşmesi sine sebeb olmuştur. ı Türkiyenin boğazlar hakkındaki teahbüdlerini inkâr etmek ve Lozani andlaşmasını imzalamış olan devlete lerin önceden muvafakatini almadart Marmara ve Bi öleelerini ken. di bana nakerlcasizmek imediğirrer — Taen yalanlanmıştır. Fakat bu demek değildir ki türke ler pasif kalmışlardır. Son aylarda, onlar tarafından Gelibolu ve Çanak- kale yarım adalarma komsu / bölge- Çenakkaleyi müdafaa için kâfidir. B. Tevfik Rüştü Ar bu huststa çok açık konuşmuştur ve demiştir kiz #Çanakkalenin yeniden tahkimi hu susunda şimdiye kadar urar etmedik. Lozan andlaşmasının bize empoze et dBi tahdidlere rağmen, icabında, kimsenin müsandesini istemeden, boz ğazları müde etmek için gereken kuvvet ve iktidara sahib olacağız. Boğazları topraklarımızın - herhangi ir tarafı gibi müdafna etmeye kadi. (dlaşmasınm askerlik deşi bölge mahallerde Bulgaristan ve Yunanis- hakkındaki hükümlerinin kaldırılma- Tetrika; No; 71 |E ANKARA Yazan: iWorveri von BİSCHOFF Türkçeye çeviren: Burhan BELGE Şimdi halbuki, imparatorluğun terekesi ile kurtuluş harbının kızgın i toprağın üzerinde, o, dünkü “göçebe”, şim- di artık “mukim” olmakta - ve sarsılmadan durmaktadır. Yeni Ankara, bu hâdisenin sembolü ve şahididir. Ankara ile, Türk, yeni yurdun hi- dayetine varmaktadır. Ankara, bu yeni yurd uğruna yatırılan rehindir. Ankara, ilk şehir- dir ki, onu yalnız Türkler inşa etmiştir. Şim- diye kadar nereyi fethettiler ve içinde otur- dularsa, orayı kendilerinden önce başkaları inşa etmişti. Öyle ki, onların göcebe ruhla- fı, bu şehirlere karşı derin bir bağlılık duya- “Mmadı, o şehirlerde kalmak kararmı, içten ve- Temedi, İsatnbul da dahil olmak üzere, bu ge'-ler, Türkler için, sadece konak yerleri idi. Türk varlığının müstakil hayat sahala- rı, müstakil arzu sahaları, müstakil sahaları deği Göçebelik hayatının başıboş akışı ile is- lami kozmopolitlik yüzünden mekân ve za- man bahislerinde karar kılmaktan. çekinen Türk ruhu, şimdi artık Anadolu'nun çetin toprağına bağlanmakta ve ondan kendine yeni ve öz bir yurd yapmaktadır. bu toprakları kendi örneğine göre işl tedir. Bu toprakları işledikçe, Türk Tuhu, kendi selametini bulacaktır; çünkü bu ruh selamet arıyacak başka yer kalmamış- başarı tır. Tradisyonlarına bağlı kalarak- yasıyı ve “mukim” olan garbta, bir kuvvet bir ğerini tahtmdan indirdi mi, taç ve taht gibi birçok zahirf sembolleri ile beraber mistik bir merkez tesiri yapan payıtahtını da tesel- lümeder. Tradisyon tanımıyan bozkırlar Asya'sında, böyle değildir. Ön ve Ortaasya'- 'nın hududsuz sahaları üzerine serpilmiş bu- Tunan binlerce şehirden her biri, bir zaman- lar, bir hakanlığın tacını taşımış ve binlerce hakanın payıtahtını bugün ya bozkırın top- rağı ya çölün kumu örtmetkedir. Bunların duvarları yıkılmış, bunların hisarları fatihin savletine dayanamamıştır. Evleri yerlere ka- panmış, insanları dağılıp gitmiştir. Ve bir baska noktada, yeni hakanın sarayı ve şehri yükselmiştir. Bu ezeli kanun, Asyalı milletlerle bazı şark Avrupası milletlerinde bugüne kadar itibardadır. Ne zaman tarihi inkişaflarında bir duraklama yahut konma olsa, devlet mer- kezlerini değiştirirler. Bükreş - Moskova - Tokyo arasındaki devlet merkezlerinden hiç bir tanesi, bundan yüz sene önce, merkez de- gildi. Türkiye cumuriyeti de, merkezini padi- şahlar şehrinden kaldırmakla bu kanuna u - yuyordu. Şu var ki, o, yeni merkezini geçici olarak ve bir handa mola verir gibi seçmi- yordu. Türkiye cumuriyeti, devletinin mer- kezini, orada oturmak ve orada artık - kal- mak için seçiyordu. Bu itibarla, yeni merkez Ankara, Türk milletinin şu sıralarda yarat- makta olduğu eseri temsil etmetkedir. An- kara, Türk varlığının korkunc olduğu kadar kahramanca değişmesinde, diri bir sembol vazifesi görmektedir. Ankara, geri gelmiye- cek olan bir sondan sonra bir yeni başlangıç (1) Bizchoff, iddiasını daha iyi ve mesuliyetlerle dolu bir istikbale doğru yiğitçe atılmış ilk adımdır. ' Bu millet, son defa olmak üzere göçebe” tasasızlığma uyarak, çadırlarını Boğaziçi'ne den söküyor ve Anadolu'nun boğrma kuru- yor. Fakat aynı zamanda ve “mukim” olmak kararmı vermekle bütün bu görüş tarzma kati olarak veda ediyor. Artık Ankara'da ku- rulanlar, çadır değildir, yahut kerpic ile ke- resteden yapılmış çadırımsı şevler değildir. Ankara'da yapılan binalar, tastan ve beton- dan yapılıyor. Kalsınlar ve devam etsinler diye. Cünkü bu toprakta kurulan devletin de artık, burada, kalması ve devam etmesi lâ- zımdır. İşte Ankara, ilk Türk şehri ve yerle- $ik olmuş Türk milletinin merkezi Ankara, budür. Devlet merkezinin naklinde, övle iddia edildiği gibi, stratejik sebebler âmil - olma- mıştır. Sebebler, ruhidir. İstanbul (1) ne aslı, ne tarihi ne de ismi bakımımdan hiç bir zaman hir Türk şehri ol madığı gibi olmuyacaktır da.. (Sonu var) irütebilmek için “Konstantiniye” adını kullanıyor.