$ * d * . 'SAYIRK ga —e Y ” Barış balofajı Geçenlerde Lord Robert Sesil inviliz ulusuna şu beş soruyu- sormuştu: 1) İngiltere ulus - lar sosyetesinde kolmalı mı?” 2) Genel bir anlaşma ile si - teklar azaltılmalı mı? 3) Ar - © gizilersal bir anlaşma ile uçak - ctlek kaldırılmalı mı? 4) Si - lâhların özel şahıslar taraf'ın - dan yapılması ve satılması ya- sak edilmeli mi? 5) Saldır - gana karşı, öteki devletler topluca hareket etmeli mi? Bu sorulara ingiliz ulusu, Bazı'arı için 30 haziran tarih- li sayımızda da — vazdığımız g'bi 11? milyonu belan müs - bet cevablar verdi. İnciliz ca- zetelerinden —alıp asağıya kovduğumuz Bu vazı'ar, ya - pılan #enoy hakbısda açıh bir fikir vermaktedir. 28 baziran tarihli Mançester Gardi- yen gazetesi, Barış balotajı hakkında gazmış olduğu bir baş betkede diyor ki- İşin başında verilen oyların sayısı dört, yahut beş-milyonu bulacağı umul. duştu. Bugün bunların sayısı yirmi msilyona vardığı görülmüştür., Halk, bu balotajda berhangi bir #ryasal parti için yapılan öy vermelerden, gencl se- gimlerden daha fazla önemli ve dükkat- H olarak oy vermeyi bir ödev saymış- ştır. Birçok seçim çevrelerinde oy ver- meğe giden gençlerin sayısı bütün seç- menlerin yüzde seksenini bulmuştur. —» Kalite bakimından da bu balo- tajın sonucu az ilgen değildir. Arsı- ulusal sıyasa meseleleri üzerinde veri- len oylar önemlidir. İngiliz haljkının yüzde yetmiş dokuzu uluslar sosyete- ginden yana oy vermiştir. Saldırgana karşı ekonomik tedbir- ler alınıp alınmaması için sorulan s0- ruya evet! ve hayır! şeklinde verilen cevablardan yüzde doksan dördü böy- le tedbirler alınmasını uygun bulmak- tadır. Sonra oyların yüzde doksanı özel olarak silah yapılmasının yazak edil- “nesini istemiştir ki bu sonuç, bu mese- de ile uğraşmakta olan komisyona eyi Bir yol gösterse gerektir. *« Bu balotajın bu şekilde beliren sonucu içerde ve dışarda kollektif sis- temi ve uluslar sösyetesinden yana ©- Tan ingiliz sryasasını kuvvetlendire- eciktir. Bundan başka, arkasında — ulusun yardakçılığı olup olmadığı belli değil- dir yollu bir bahane uydurarak bu sıya- #ağa eğilim göstermeyecek olan her- bangi bir kabinenin de kolunu, budunu kıracaktır. — İngiliz kamoyu uzun boylu dü- şünüp taşındıktan sonra kararını ve o- yanu vermiş bulunuyor. Bunda şüphe edilecek hiç bir taraf yoktur. Deyli telgraf ve balotaj 28 haziran tarihli Deyli Telegraf gazctesi de balotaj için yardığı bir baş Betkede diyor ki- «« On bir milyondan fazla oy kâ- Hıdı doldurulmuş ve bunda yer alan yurddaşlar, bir sorudan başka — bütün gorularayüklü bir çoğunlukla müsbet gevablar vermişlerdir. Fakat evet! cevab #lmış olmasına karşın olarak bir takım sorular esasta menfiğ bir deyim taşımaktadırlar. On bir milyon kişinin ulutlar sor- yetesinden yana cevab — vermelerinde gaşılacak, umulmayacak bir taraf var mıdır? Asıl şaşılacak taraf, bu soruya yüzde üç nisbetinde hayır! cevabı ve- rilmiş olmasıdır. Bu soru, tıpki yaşlı adamlara emekli aylığı bağlansın mı, bağlanma- €«ın mı? diye sormağa benzer. Elbette herkes evet diyecektir. Silahlanma işi de böyledir. Buna berkesten beklenen en tabiği cevab, evet! dir. Sade biz değil, teori alanımda bü- tün uluslar bu fikirdedir. Şu halde ba- hotaj ile hiç bir şey yapılmış değildir. *« Bu balotaj birçok çevenlerde hü- Gümete karşın bir girişi anlamına alı- / mabilir. ği Yab ancı get_el;erdğ okud_u_klarımı 4 B. Baldvinin söylevi ve fransız gazeteleri İngiliz Başbakanı B. Stanley Baldvin, 18 haziranda yapılan İngiliz — Alman deniz anlaşma- sının Fransa ve İtalyada uyandır- dığı hoşnudsuzluğu gidermek üze- re, İngilterenin Londra bildiriği ile Stresa'da saptanan prensiple- re bağlı kaldığını anlatan bir söy- Tev vermiştir. Fransız gazetelerinden ala- rak türkçeye çevirdiğimiz - aşağı- daki yazılardan da anlaşılacağı üzere, fransızlar bu sözlere inan- mamakta ve B. Göbels'in aym gün, ayrı iş hakkında verdiği söy- levi ele alarak, Almanyanın hiç da İngiltürenlk Bkrlada olmaliğz nı isbata çalışmaktadırlar. Entransijan, Paris — © 7. 935 Dün, birisi İngilterede B. Bakivin, Öteki Berlinde B. Göbels tarafından ol- mak üzere, iki söylev verildi. İkinci söylev birincisinin yorası yerine geçe- bilir. B. Baldvin, İngiliz — Alman de- niz anlaşmasının, Büyük — Britanyaca eskiden alınan yükenlere bir zarar ver- mediğini isbata çalışmış ve demiştir ki: “Uluslar cemiyeti paktı, ingiliz sı- yasasının temel taşı olmaştur. ve 3 şu - bat tarihli Loadra bildiriği, bizim programımız olarak kalmaktadır.,, İngiliz başbakanı, yeni paktın İn- giltereyi, Fransa ve İtalyaya karşı o- lan yükenlerinden kurtaramadığına da işaret etmiştir ve İngiliz — Alman de- niz anlaşmasının, silahların arsıulusal ve Ihtimaliğ bir buclandırılmasına doğ- ru atılmış bir adım olduğu düşlincesin- dedir. B. Baldvin için kötü olan nokta, Dr. Göbels'in de ayar gün ve aynı iş hakkında söz söylemiş olmasıdır. Ne yazık ki, Rayhş'ın propaganda bakanı- nn kullandığı tisan, Büyük Britanya başbakanmınkine — hiç benzememekte- dir. Onun söylevi, ingilizlerin yaptığı bu tehlikeli girişimin Pransa ve İtal- yada uyandırdığı kayguları haklı gös- termektedir. B, Göbels'e göre İngiliz — Alman deniz anlaşması hiç de, arsıulusal bir sükün doğuracak bir iş birliğinin baş- langıç noktası değildir. Tersine ola- rak, bu diplomatik belge, Hitlerin yar- dımcısına, Raybş'ın kullandığı siyasa- nn başkaları tarafından da tanınması gibi görünmektedir. B. Göbels diyor ki:; “Biz yiğitlik gösterip bu işi başardık. Dünya yalnız kuvvetli devletleri sayıyor. İngiltere bizimle bir deniz anlaşması yapdıysa bu, Almanyanın yeniden büyük ve ege- men bir ulus haline geldiği içindir.., » B. Göbels haksız mi? Onun söyle- vinde bizim her halde bilmezlikten ge- lemiyeceğimiz bir ders vardır: O da, dünyanın sahiden yalnız küvvetli dev- letleri saydığıdır. Boş yere sızlanıp vaktimizi — kay- betmiyelim; başladığımız diplomat' beyar kitab, hâlâ birçok yerlerde ulus- lar sotyetesi ruhunun tersine bir belge sayılıyor . Bu beyaz kitaba karşın olan adam- larla saldırgana hücum edilmesini isti- yen halk kümesi biribirinin aynıdır. İngiliz ulusunun bütün yüreğiyle barış istediğini göstermek — için böyle bir barış balotajına ihtiyaç yoktu. Fa- kat bu ulus, aynr zamanda, elden geldi- ği kadar yurd savgasında kuvvetli ol mak kararındadır. Taymis bu işe karşın 28 haziran 1938 tarihli Taymis ge- zetesi de “Soru ve cevab,, başlığı altın- da yazmış olduğu bir betkede diyor ki: Bu bolotaj kendine özel maddiğ ve yahut tinel bir takım ergelere var- mış mıdir? Bu, ingiliz kamoyuna yeni bir şey getirmiş midir? Bu karar, bugünkü ve yahut ya- rınki bir ingiliz kabinesine bir hareke- A konuşmalara devam edelim, fakat unut- mayalım ki, hiç kimse bizim — kuvveti- mizden şüphelenemiyecek darumda 0- lursa, sözlerimiz daha eyi — dinlenile cektir. Londrada, arsrulusal alılak üzerine kurulmuş kanıtlardan fazla, küvvet üzerine kurulmuş kanıtlara karşı daha hisli davranılıyorsa kabahat bizim mi? ... Jurnal, Paris — L7.93s « B. Baldvin'in, Stresa'ya giden hükümetlere vermeği lüzumlu — gördü- Kü izahlar, ileride avam — kamarasında daha açık olacak verilecek izahlar için pek de eyi bir beldek değildir. Söy- levdeki göze çarpan cümle; “3 şubat tarihli bildiriğin objektivitesinc,, bağ- b kalındığını bildiren cümledir. Bu ne demektir, biliyor musunuz? İngiltere nin, barışın kollektif olarak örgütlen- mesinden vaz geçmediği; hattâ bu ör- gütlenmeye, deniz silahlanma — yarışı nı durdurmak ve Hitlere geniş bir gü- ven kredisi açmak suretile, geniş bir yardımda bulunmuş gibi — göründüğü; bu üsülle, yabanice kanunlara dönmek arasında bir seçim yaptinak gerektiği demektir. Bu. arsrulusal anlaşmazlıkla- rın soravını, andlaşmaların açıktan 3- çığa bozulmasında, güzel sözlerin ya- tıştıramadığı kaygu scbebleri görenle- rin Üstüne atmak istiyen, Yuhaf — bir ökemdir. Fakat Almanyada henkes, Hitlerin 21 mayısta verdiği söylevde kullandığı tatlı dili kollanmıyor, B. Göbels epey- ce gürültülü bir söylev vermiştir. Bu söylev hele, anglo-sakson liberalizmine en uygunsuz bir rejimin utkusunu ber- kiten sert yatıştırma hareketinin yıl dönümünde verildiği için, adam akıllı kaşkırtıcıdır. Hitlerin 18 haziran tarih- Vi anlaşmanın utkuüsiyle şımaran pro- paganda bakanı, her türlü küstahlığı gösteriyor. Yahudileri ayakları altın- da çiğniyor. Paparlara kafa tutuyor. Kuvveti övüyor. Almanyaya hakkı ve- rilmediği için onun uluslar cemiyetin- den çıktığını söylüyor: >Almanya bu hakkı almıştır ve İngiltere de bu alışı onamaktadır. Bu cevab B. Baldvin için acıklıdır ve o bunu pek de hak etme- miş değildir. ... Eko dö Pari, Paris - 1.7.935 B. Baldvin Londra ve Stresa bildi - riğlerinin hâlâ ingiliz sıyasasınır bağla- dıklarını ileri sürüp durmasın. Me » leketi — İngiltere'nin fikir — değiştir . mesinden kârlı çıkmış olan B. Göbels, onun sözlerini yalancı çıkarmak için ortaya çıkmıştır. B. Göbels diyor ki: *18 haziran tarihli anlaşma ile İngilt re bizim hakkımızı tonımıştır.,, Fransa, İtalya, küçük anlaşma ve Sovyet Rus - ya adına sör söyliyen ve bu hadiseden zarar görmüş olanlarla, İngilteredeki ayrış partilerinin liderleri de başka tür dü düşünmüyorlar. B. Baldvin İngilte. renin Almanya HHe ayrı olarak anlaşıp Berlini temize — çıkarmasiyle, ileride fırtınanın ne tarafa gideceğini düşün- meksizin, fırtınadan korunmak istedi- ğini söylezeydi herkesi daha çok inan- drrabilirdi. İngiliz başbakanı İngilterenin bun dan sonra ne yolda çalışacağını anlat- mak istiyerek, her zamanki kutsal for- mülleri tekrarlamıştır: Uluslar cemi- yeti, Lokarno, Stresa., Bu formüllerin anlarcı yoktur. Bunlar, boş bir tapınak içinde yankılar doğuruyor. Cenevre mi, B. Bakdvin? B. Edene, geçen gün Musoliniden ae cevab aldığını — soru- nuz bakalım. Lokarno mu, B. Baldvin? Sir Saymenin, 7 ikinci teşrin 1533 te avam kamarasında, Ren paktını men- fiğ tarafından yoradığını — batırlamı- yor musunuz? — Yahut, hiç olmazsa, Fransanın nisanda yaptığı önergelere uygun olarak, birge güvenlikle bölün- mez barışa engel olmayan iki tarailı ve karşılıklı hava yardımı paktları yap- msağa hazırmıtınız? Stresa mı, B. Bald- vin? andlaşmaların — tek taraflr olarak bozulması hakkında ne düşünüyorsu- nuz? İngiliz politikasının yalnız seçim- lerden esinlendiğini ve ilerisini dü- sünmeden işi oluruna bağlamak alanın- da hareket ettiğini söyliyerek sözümü- zü bitirekim. ... Temps, Paris — 17.93$ B. Stanley Baldvin, İngilterenin Londra deniz anlaşmasının — imzalanı- şından sonra arsrulusal alanda gütmek istediği sıyasayı anlatmak için, B. An- toni Eden'in Paris ve Roma yolculuk- larından — sonra getireceği — haberleri gözden geçirecek olan ingiliz kabinesi- nin yeni bir toplantısını beklememiş- tir. »« B. Baldvin İngilterenin barışa ve ulusların uzlaşmasına giden doğru yoldan ayrılmak istemediğine; uluslar cemiyeti paktının, Büyük Britanya dış sıyasasının kilit taşı olduğuna; ve hele, İngiliz — Alman deniz anlaşma- sının, İngiltere, Fransa ve İtalya ara- sında Stresa'da kararlaştırılan şekilde bir çalışma beraberliğini - küçültmek demek olmadığına özel bir ısrarla işa- ret etmiştir. Başbakanın bu sözleri, B Eden'in Parix ve Romada hükümeti a- dına verdiğini bildiğimiz — Imancalara epeyce uygundüur; fakat, önce de söyle- diğimiz gibi bu gibi inancalar ne ka- gdar içtem olurlarsa olsunlar, açık olan ve İngilterenin soravmı angaje eden hadiseleri güçlükle düzeltebilirler. İn- giliz — Fransız — İtalyan iş beraberli- ği sıyasasının, çalışmada biraz da uy- gunluğa ihtiyacı vardır, yoksa böyle bir iş beraberliğinin hiç bir anlamı ola- maz. Bu çalışma uygunluğu, İngiltere- nin Almanya ile iki taraflı bir anlaş- ma yaparak Versay andlaşmasının be- şinci bölümünü ağır bir şekilde boz- ——— —- ——— - - te girişmek imkânını pağışlıyacak mı- | gazetesinin baş betkesinden: dir? ve bu balotaj olmasaydı © yolda bir harekete girişilemiyecek miydi? Deyelim ki başka bir Örgüt çıkıp halka başka bir takım sorular sordu Meselâ “bugünkü yaşayış standardı- nin yükselmesini — istiyor musunuz?, dedi. Bunun üzerine halkın tarife ka- yıdlarını, tecim kayıdlarını, harb botç- larını istemediği anlaşıldı. Bunlar ye- rine getirilebilecek midir? Bu balotaj, bugünkü kabineye şim- diye kadar bilmediği hiç bir şey öğ- retmedi — ve arsmlusal sıyasa alarımda kendisine yeni bir yetke vermedi, Her hangi bir hadisede #lınacak — sücl ve ekonomik tedbirlere yardım sözü ver- mek, bir bükümete biç bir şey kazan. dırmaz. « Bir hükümetin dış sıyasası esas- lr prensiblere göre yönetilir ve kamoy ona yardım gösterir. Barış balotajının üç ergesi | 28 haziran tarihli News Chroniele » Sonu bugün belli olmuş olan barış balotajını örgütliyenler, Lord Sesil'in dediği gibi üç erge gütmüşlerdir. Bunların birincisi, ingiliz hükü- metini, ingiliz ulusunun kollektif sis- temini cahdan, günülden istediği hak- kında sağlamaktı. İkincisi yabancı uluslara ingilizle- Yin uluslar sosyetesinc tam olarak yar dımcı ve yardakçı olduğunu göstermek- ti. Üçüncüsü ise kollektif sistem, gü- venlik, silahları — buclandırmak — gibi önemli meseleler üzerinde halkı düşün- meğe ve bunların sebeblerini —araştır- mağa yöneltmekti. © D Bu balotaj, bir demokrasi deneçi olmuştur. Bu deneçin büyük bir başarı ile sonuçlandığı da ortadadır. Bu sonuç, kabinedeki akıllı unsur- ların yerlerini kuvvetlendirecek ve hü- kümete devamlı olarak ingiliz — ulusu- nun uluslar sosyetesinin ardında oldu- ğunu hatırlatacaktır. 7 HAZİRAN 19 ması demek olan hadisede görüleme- mektedir. Şüphesiz, Londra hükümeti Almanyanın — Öönergelerini Parise ve Roma'ya bildirmiştir, fakat İtalya ve Fransanın ileri sürdükleri prensip dü- italyan ve fransız cevablarının Londraya var- şünleri üzerinde durmayarak, dıkları gün resmiğ olarak Almanya ile anlaşmayı yapmıştır. Gayet eyi niyet- lerle itiraf edilmek gerektir ki bu şe- kilde yapılan bir hareket, doğru bir iş birliği sıyasası yapmanın düzgün bir an'ayışiyle güç bağdanabilir. Biz, ingilir hükümetinin İtalya ve Fransa - ile iş birliği yapmağa devam etmek isteğin - de olduğundan şüphe etmiyoruz. Zater bunu, İngilterenin en açık asığları da gerektirmektedir, çünkü bu iki devle. tün yardımı olmaksızın Avrupada — ve- rimli ve devamlı hiç bir şey yaprlamaz; fakat bu isteğin yapılan işle de berki- tilmesi ve cidden faydalı bir iş birliği ile varılacak gayeyi bulmak için, kul- lanrlacak tmetod ve usüller üzerinde u- yuşulması lazımdır. B. Stanley Baldvin, 3 şubat tarih- K bildiriğde —anlatılan — noktaların, her zaman için ingiliz hükümetinin programı olduğunu ve bu programın olduğu gibi yeritileceğini içtem olarak umduğunu dün tekrar etmiştir. 3 şu- batta alınan katarların böylece berki- tilmesi, eğer İngiliz — Alman — deniz anlaşmasının, - İngilterede bile, zihin- lerde uyandırdığı kargaşa — yatıştırıl. mak isteniliyorsa, şüphesiz fayda ver- mekten geri durmaz. » Başbakan, Tagilir — Alman de- niz anlaşmasının pratik bir tedbir ve arsrulusal bir anlaşma ile silahların ih- timaliğ bir buclandırılmasına doğru atılmış bir adrm olduğu yolundaki te- ze bağlı kalmaktadır. Biz tersine ola- rak, bu anlaşmanın deniz - silahlanma yarışının yeniden başlaması için kötü bir olması — korkusunu doöğursbilecek sebebleri anlatmıştık. Gelecek aylarda durüumun gelişimi, şüphesiz bu noktayı eyice aydınlatacaln tır. İsviçre bankaları ve sıyasal durum 30 haziran 1935 tarihli Noye Zür. her Saytung'dan: Geçenlere İsviçre bankası genel kurulu toplantısını yapmıştı. Bu top- lantıda okunmuş olan yıllık Taporda deniliyor ki: Almanyadaki durumun alacağı şek- N önceden kestirmek güçtür. Ancak hiç bir zaman bugünkü kadar umudsuz bir halde değildi. Devlet başmanları- mız, finansal istekleri, zaten zayıf olan /döviz transferinin Viisbütün sonuna bı- rakmış olmalariyle bu durum daha çok gmudsuzluk içine düşmüştür. İtalya ye- ni bir harba girişmek üzeredir.Bu harbın hazırlığı, zaten çok ağır finansal yük- ler altında bulunan İtalyaya, ber gün milyonlara mal olmaktadır. Bu hadise- ler dolayısiyle ürem ve kazancın da dı- şarı çıkarılamryacağı korkusu yüzün- den bazı kimseler İtalyadaki paraları- ni geri çekmişlerdir. Küçük ölçüde asığlarımız - olan doğu Avrupasından gelen raporlar, kötü haberler getitmek- te ve ilerisi için hiç de güven Vverme- mektedirler, Birleşik Amerika. hbükü- metlerine gelince, üsnomal bir derece- yi bulmuş olan devlet saypasını ağır vergilerle kapatmak deneci yapılmık- ta, cumur başkani, çöküntünün önüne gecmek için bin bir türlü kor tedbirle- Ti almaktadır. Üstünlük Zeis çerçeve ve punktal camları ile Revü ve Omega saatlarıdır. Bankalar caddesi RIZAGÖZLÜRÇÜ 1—2702 — Tel: 3025 i Si