Dünkü sayımızda açılışını sergisinden birkaç tablonun sergi 20 mi kadar her gü ——— dir. Bunlara ve büyük gümrük vergile- tine karşı göğüs gererek O memleket- lerde çok tütün satmak kabil olmuyor. Maamafih çalışmaya devam ediyoruz; yeni tecrübeye Mısır'da başladık. Bu tecrtibenin eyi netice vereceğini umud ediyoruz. Mallarımız henüz piyasaya çıkmıştır. Bugün Kati bir netice almış gibi konuşmak zamanı henüz gelmemiş- tir. Ucuzluk meselesine gelince, yüksek meclis hatırlar ki, tütünde vaktinde W cuzluk yapıldı. Bunuün üzerine "“_d'f çoğaldı. Fakat varidat başaşağı — gitti. Nihayet hükümet ve meclis bunu göre rek varidatı tutmayı düşündüler. Ucuz- latmak sarfiyatı arttırabilir, fakat yak nız mesele sarfiyatı çoğaltmak değildir. Varidatı da arttırmak lazımdır. On mik yon satarken 11 milyona varmıştık. Fa- Xat 10 — 11 milyon satarsak satalım 20 — 21 milyon liralık varidatr da alar hm. Yaptığımız tecrübe göösterdi d, herkes ucuz tütünü aldı. Bu suretle ââ- tış vasati fiatı düştü, varidat da düştü. Varidatın düşmesine bigâne kalamadık, kalsaydık bu tarifeyi devam ettirirdik. Ve tütün de 11 milyonda kalır ve belki de çoğalırdı. Fakat biz istedik ki, vari> datı kaybetmiyelim, bunun için mecbur olduk ve eskiden indirdiğimiz iki kuruk şun bir kuruşunu geri aldık. Bunu ya- Par yapmaz varidat kendini toplamıya başladı. Ve sene sonuna doğru bu teç- rübe kati bir surette kendini gösterdi ki, bu tarife varidat için yolunda bir ta- rifedir. Varidattan fedakârlığa ramı Ob saydık, yeniden daha fazla satışa mü- vaffak olurduk, Encümen kilo itibariyle satıştan 400 bin az satıldığını arzediyor. Bu tarife değişikliğinden doğmuş bir şey değil- dir. 400 bin kilo az satış ancak bir sene olmuştur. Geçen yılın ortasında tari- feyi değiştirdik ve sene sonuna kadar kiloda eksiklik olmadı. Eksiklik bu ve- ne başladı. Bunun sebebini yaptığımız tetkikata nazaran, bis müdafaa vergisinin — ilave edilmesine atfediyoruz. Biliyorsunuz ki, müdafaa vergileri geçen sene kot- dü, Konan bu vergi kilo itibarişle sa- Taşt biraz düşürdü. Aldığımız malüma- ta nazaran gimdiye kadar yüzde 4 nle- betinde bir kilo düşmesi vardır. Fakat buna mukabil ne asıl tütln varidatı düğ- Müştür ve ne de millt müdafaa vergi tinden beklenen miktar azalmıştır. Bun- muştur. — Kamutay yarım toplanacaktır. bildirdiğimiz Bay resimlerini okurlarımıza n Ser gievinde gezilebilir. Hamid Görel'in resım: rımıza SUNÜüyOTUZ. Bu ların hepsi tahmin edildiği gibi kati surette tahakkuk etmiş bulunuyor. Tuz için bahsettikleri layiha mec- tistedir. Yüksek meclis tuz için ne ka- rar verirse hükümetin de onu tatbik e- deceği güphesizdir. Barut için bundan bir buçuk sene e- vel gene bahsettiler, o zaman fişek 8 kuruş idi. Bugün beş kuruşa kadar in- dirdik. Bu iş askeri fabrikalara geçtik- ten sonra, maliyet fiatı ilk günlerde hariçten getitdiğimiz dmalların maliyet fiatından biraz yüksekce idi. Fakat ya- vaş yavaş hariçten aldığımız malların maliyet flatlarına maletmeye muvaffak olduk. Maliyet fiatı indikçe fişek üze- rinde de yeni tenzilatlar yapabiliriz. Gümrük ve İnhisarlar Bakanının bu sözlerinden sonra kanünun maddeleri okunmuş ve inhisarlar idaresinin 1935 yılı masrafları karşılığı olarak 7 mil- yon 421 bin 513 Jira tahsisat kabul edil- arenin 1935 yılı geliri de 42 miştir. İdi z 7 bin lira olarak tahmin olun- milyon 15 muştur. Denizyoli milyon liratık ları işletmesine 10 yılda 10 yeni vapur alma tahsisa- ti verilmesine ve askeri ve mülki ıek?- üd kanununa ek kanun layihalarının i- kinci müazkereleri yapılarak kabul e- dilmiştir. İnhisarlar idaresi koruma sandığı kanunu üzerindeki görüşmelerin, bu i- daredeki bir kısım memurların kazanıl- mış tekaüdlük haklarının tel için bir şekil bulunması hususuada geçen top- Jantıda verilmiş olan takrir etrafında büdce encümenince yapılacak tetkikat sonuna brrakılmasına karar verilmiştir. Bundan sonra dahili telgraflardan alınacak ücretlerin Bayındırlık Bakan- lığınca tanzim ve pakanlar kurulunca tesdik olunacak bir tarifeye göre alın- ması hakkındaki kantın tayihasının bi- rinci görüşülmesi yapılmıştır. Bu kanunun diğer maddelerine &- re muvazenci umumiye, hususiye ve mülhak büdecelere dahil resmi makam- ların açık ve kapalı dille yazılı telgraf- ları da Üçte bir ücrete tâbi - GIKM birinci müzakeresi yapılan bir ikanunla yukarda isimleri geçen idare- lerin her nevi posta müraselatının aynı suretle üçte bir ücrete tâbi tutulması ve posta idaresinin alelumum posta mü- raselatından alacağı ücretlerin Bayın- dırlık Bakanlığınca tayini kabul olua- Hamid Görelin resim sergisinde ULdA4 Ekonomik araştırmalar Köylü ve toprak » Agrac politik, bir köylü sorumu o. larak ele alınınca karşımıza — çıkacak başlıca problemler şunlardır: 1 — Şimdiki köylülerin toprak du- rumları eyi ise bunu kötüleşmekten ko- ruyucu tedbirler almak, 2 — Bu durumu uygun ve elverişli olmıyanların durumlarını düzeltmek, 3 — Şimdi topraksız olan köylü ar- galarını (ailelerini) birer köylü eko- momisi haline getirmek, 4 — Gelecek nesilleri yerleştirmek ve yeniden buluş yapmak — zorluğunda kalmamak için elde yedek toprak tut- mak, $ — Köyleri daha eyi yaşanabilir ve geçinebilir bir duruma sokmak. x Eğec şimdiki köylü ekonomisi, geri ve dejenere bir görünüş veriyorsa, bu- mun başlıca sebeblerinden birisi, toprak durumlarının eyi olmamasıdır. Köylü toprağı, $ık sık bölünüyor, elden ele geçiyor; miras, ipotek, ve borc ödenil. mesi işleriyle toprağın her istenildiği zaman satılabilir, dalma harekette bir piyasa değeri olması, köylü ekonomisi. ni yıkılmaya götüren yollardır. Çünkü bir yandan her köylü ardasının elinde kalan ve biribirinden uzak bir sürü kü- Çük toprak paracları, vakitten ve giüc. ten tam faydal *maya engel — olüyor- lar (2) ? Bir yandan da sık sık el de- Giştiren toprak, sürekli bir baymdırlık- tan mahrum kalıyor, toprağı her eline geçiren, bir öncekinin yaptığı bayındır- lrk üstüne ve onun anlayışiyle bir yeni- lik koymuyor, belki yeniden bir şeyler yapmağa başlıyor ve bu durum gittikçe şiyor. Çünkü toprak ile köy- nez ve devamlı bir durum içi: de biribirine kaynaşmış değildir. Öysa, ki eyi bir köylü ekonomisi; her şey- den Önce, içinde barındığı yüvası ile toprağı hiç bir zaman, satrlamıyan bir bütün, bir ocak, halindeki köylünün işidir. Gerçekten köylü olmak, köklü olmak demektir. Böyle bir düzen kur- manım hukuksal yanı, çeşidli prensip- tere bağlanabilir. Bunu yapmadan bile, ve şimdiki “Roma,, hukuk — sistemine rağmen dahi, başka memleketlerde ve bizim de birçok yerlerimizde hülâ rast. ladığımız “büyük evlad,, ım arda miras- çısı olması ve arda mirasının arda elin- den çıkarılamazlığı usulü - birçok mah- zurları olmasına karşılık - en eyi bir şekil gibi görünüyor. Böyle sağlam bir temel atılmadıkça, köylü ekonomisinin en köklü derdini kaldırmanın güçlüğü — ve imkânsızlığı meydandadır. Denilecek, ki böyle bir eşkil, “tasar- ruf hürriyetini, — daraltmış olur. Bu düşünceyi pek yerinde bulmayız. Çünkü soysal ve tlusal düşünceler ö- nünde bu tasarruf hürriyetinin ve mül- kiyet hakkının sarsılmadan ayakta kal- dığı nerede, hangi ülkede gösterilebi- lir? Herhangi bir sebeble para değeri, emtia fiatları, vergi ölçüleri... ilh. deği- gince, “mülkiyet hakkınm,, ve “tasar- ruf hürriyetinin, altüst olduğunu ve temelinden yıkıldığını her yerde gör- müyor muyuz? Oysa ki buradaki hür- riyet daraltılması, hem köylünün hem de soysal bütünlüğün iyiliğine yarıya- caktır, Bu, bir hakkın tüm kaldırilma- 41 da değildir. Herhalde köylü varlıkları birer el dokunulmaz “ocak,, haline getitilmeli- dir. Köylü ocağı, hem bir bütün olarak, bem de ev, topcak ve envanter (inven- taire) gibi parçalariyle, her türlü para ve piyasa işlerinden, — her çeşid borc yükleri altına sokulmaktan korunmak gerektir. 15 mart 1918 tarihli bir alman kanunu (bu, şimdiki nasyonalist Al- —— (1) Gazetemizin 8 nisan 935 tarihli sayısındaki aynı başlıklı yazımızla kar- şılaştırılması. (2) “Karınca, mecmuasının (8) in- ci sayısında çıkat *Samsun kooperatif. leri,, başlıklı yazımızda buna bir örnek yerrmiştik. Yazan : Said Aydoslu manyanın değil, liberal — Almanyanın yaptığı bir kanundur) dahi, köylüler- den 5 hektardan fazla toprak satın alı- nabilmesini - eğer satın alan kişi köy- $ ve tarımı (ziraati) meslek edin- miş değilse - ancak aid olduğu devlet dairelerinin Özel iznine tâbi tutmuştur. Böylece toprak — spekülasyoncularının köylü mülklerine el uzatmalarının önü- ne geçmek istemiştir. 16 nisan 1932 tarihli bulgar kanunu; köylü ocaklarının $ hektara kadar olan ve sahibinin dilediği gibi belli edeceği bir parçasını, Ürününü kaldırıncıya ka- dar köylünün ve hayvanlarının nomal geçimini, her çeşid tohumlukları, sağ- mal veya çeki hayvanı ve makina gibi envanterini her türlü haciz ve zorla satıştan körumuştur. Takandinavya ülkeleri (hele Norveç) kanunları, köylü ocaklarından herhan- gi bir süretle elden çıkanlarının, eski sahibleri tarafından beş yıl İçinde tek- rar geri almmabilmesi hakkında hüküm- ler koymuşlardır. Yeni alman kanunla- rı ise bunlardan daha pek çok geniştir ve köylü için can kurtaran hükümlerle doludur. Bya Köylü ekonomilerinden toprak du- rumları pek eyi olmryanların düzgün ve uygun bir hale getirilmesi, bugünün evrense) sorumlarından bir Bunu eyi anlatabilmek için mülkleri şöyle bir ayırdıma sokabiliriz: a — Pek büyük mülkler, ki bunların bir elden idaresi imkânı yoktur. Ancak direktörlü ve işyarlı (memurlu) büyü- cek bir kadro ile idare edilebilir. (La- tifundia) ; b — Büyük mülkler, ki bunlar, sa- hiblerinin beden çalışması ile değilse de kafa işi olarak pek çok uğraşmasını isterler (çiftlikler); © — Köylü mülkleri, ki —bunlarda sahibleri bizzat sapan başındadır ve: 1 — Ya kendisi ve ardasının başa çıkabil. büyüklüktedir, ki bunlar küçük köylü ekonomileridir. 2 — Yahut da hem kendisi ve arda. sr çalışır, hem de aytıca yanaşmalar kullanır. Bunlara da büyük köylü eko- nomileri diyebiliriz: d — Pek küçük mülkler, ki bunlar, çok kezler, sahiblerini geçindiremez- ler ve yant başında başka bir iş daha tutmağa zorlarlar. Böylelerine parselci denilebilir. 'Toprak durumları, uygun ve elve- rişli bir hale getirilmek gereken köy- Tüler, işte bu parselcilerdir. Bu iş; bir yandan çeşidli hamur kanunlariyle, bir yandan da köylü için bölünecek ve da- ğatılacak yeni topraklar bulmak yoliyle bir sonuca götürülebilir. Bugün — top- taksız olan köylü yurddaşlara toprak verilmesi de bep beraber - yapılabilir. Toprak düzeni sorumunun en önemli ve en çok Özene değer yatır da işte bu- rasıdır: Nereden ve nasıl? Önce (nereden?) sorgusunu araştı- ralım; 'Tarımda (xiraat) ve genel olarak e- konomide bir özel yer (Standart) kanu- nu göze çarpar. Bu kanunun anlamını, mevzuumuza ilişikli yanından araştır- sak, nüfusu seyrek yerlerde eketanzif, sık yerlerde ise daha entanzif tarım tek- niği gerekeceğini söyleyebiliriz. Bu ge- reklik ve gerçekliğin, köylü işletmele- rine, daha geniş bir deyimle, tarım İş- letmelerine verilecek nomal büyüklü- ğün ve toprak genişliğinin bucunu (hu- dudunu) belli edecektir. Nüfusu sık, tarım tekniği entanzif, veya entanzif- leşmeye yüz tutmuş olan yerlerde kü- gçük toprak, ekstanzif tekmikli tarım için geniş toprak gerekir. Bu düşünüşü biraz daha ileci götü- rürsek şu sonuca varabiliriz: Cenel olarak ekilebiecek bütün yurd oprakla- ti eğer aynı zamanda ve aynı ölçü ile bölünseydi bile “özel yer,. kanunu; tıp- kı vaktile orta Anadolunun şurasına bu- rasrna, hele Ankara çevresine yerleşti- tilmiş olan göçmenlerin yaptığı yolda bükmünü yapacaktı; hepsi veya çoğu, gene kalabalıklr yerlere koşacaktı. Bu- SAYIPA 3 — —————————.--> ne göre “nereden başlıyalım?,, — sorgu- sunun cevabi da kendiliğinden çıkıve- rir: Önce işi bol, tarımı entanzif, mü- fusu sık ve muvasala imkânları çok e- lan deniz kıyılarile işlek demiryolları yakınlarından başlıyarak İç topraklara doğru gitmek. Böylece ber yandan mü- fus sıklığı, iş bolluğu, işleme entanzif. liği, muvasala kolaylığı yavaş yavaş bi- ribirine kavuşacak şekilde yürüyerek, günün birinde orta ve iç topraklarda da her çeşid entanzif teknik imkânlarının toplanmış olacağına kuşkumuz yoktur. Nereden sorusunun — yukardaki ge nel cevabı yanında bir de Özel cevabı olabilir, ki onu da “nasıdli?,, sorgusunun cevabile birleştirmek, sörümüzü kısalt- maya yarıyacaktır. Yukarıda tarim tekniğini entanzif ve ekstanzif diye iki şekilde göstermip tik. Bu iki şekli birer kutub sayarsak, denizden iç Anadoluya doğru uzaklaş. tıkça bu iki kutub arasında kalan basa- mak basamak nüans kertelerini de yer yer bulabiliriz. Gerçi burada da şaşmaz bir kanuniyetten bahsetmek sevdasında değiliz. Birçok deniz - kıyıları, iç yurd toprakları gibi seyrek nüfuslu ve geri tekniklidir. Onun için muvasala kolay- lığı da hesaba katılmalıdır. Bu nüanslar, köylü ve tarim işlet- melerine verilecek çoğay ve azay bü- yüklük ölçülerini de mıntaka mıntaka belli edecektir, ki gerçeken organik, yurd bünyesine uygun ölçüler bulabil mek için yerinde araştırmalar yapmak lüzumlu olacaktır. Agrar bilgisinin arap tarmaları, genel olarak, on hektardan küçük ve yüz hektardan büyük toprak- ların pek uygun olmadıklarını göster mekle beraber; ülke ülke, iklim iklim, yer yer çoğay bucun değişmesi lüzumu karşısnda kalınabilir. Bunun — gibi, bü- yük şarlar yanındaki bostan ve bahçe gibi mülklerle geçinenlerin toprakları da çok daha küçük tutulabilir. Sonra ,mutlak surette entanzif ve- ya ekstanzif işletme tekniğinin üstüm lüğünden bahsetmek de doğru değik dir. Büyük bir bilginin verdiği misali tekzarlıyacağız: Arjantinde bin iki yüz sığırı güden bir çobanın bu ekstanzif taşim gekli; verim bakımından en güç- dü ve makineli entanzif tarım ile bile güvene güvene karşılaşabilir. Güttüğü bin iki yüz sığırdan her yıl Üçte biri, dört yüzü satıldığını kabul edersek, bu kadar kolay bir iş ve bu kadar az insan gücü ile bu kadar zengin bir verimi bangi entanzif tarım işletmesinden bekliyebiliriz? Bundan başka at ve sgir gibi çok faydalı hayvanların, bir agrar reform sonunda çoğalıp çoğulmıyacağını — dik şünmek de yerinde olur, Bunun İçin deniz iklimi ile iç ülke iklimini biribk rinden ayırd etmeliyiz. Genel karakter. lerile deniz ikliminde — eğer nüfus kalabalığı da varsa — besi bakımı; İç Ülke ikliminde ise yaylak ve sürü bar kımızı görüyoruz. Eğer her iki ikdim- de de topraklar bir agrar reform ile ve biribirinin aynı genişlikte küçük kü- Çük parçalara bölünseydi, deniz Hdik minde bu, at Ve sığırın artması, iç Uk kede ise azalması demek olacaktı. De nemeler bunu göstermiştir. Bundan do layı ülkenin iç topraklarında geniş ob daklar bulundurmak çok önemlidir. fendi üzerlerinde kısaca durduğu- muz bu sorumların yardımile gelecek nesillerin de hakkını anıklıyabiliriz: Gelen nesiller, bugün nüfusumuzun ea sık bulunduğu yerlerden başlıyarak he nüz pek boş olan iç topraklara doğru bir sıklık yaratırsa bu; basamak basa- mak insan bolluğu, iş bolluğu, tekmnik entanzifliği imlinı, yol ve demiryol sıklığını getirecek ve bütün bu imkân- lar dahi küçük küçük köylü ocakların- da yeni yetişecek genç türk ardalarının barınmasını, geçimini kolaylaştıracaktır. O zamana kadar, Iç ülkedeki geniş top: taklı köylü ve çiftlik ekonomilerini de olduğu gibi buakırken, gelecek nesiller içincelde yedek toprak bulundurmuş © kurduk. Yazımızın başında ortaya koyduğu- muz sorduğumuz sorgulardan beşincisi CU