ğ Ankara Radyosu Dün akşam Ankara radyosunda Sü Bakanı Bay Zekâi Apaydın artırma ye- digününden ötürü bir söylev vermiştir. okurlarımız bu söylevi, birinci sepimizde bulacaklardır. Bay Zekâi Apaydın'dan sonra, Bayan Feruuade Ülvi Piyanoda Skarlatti'den parçalar çaldı. Spiker söylemeseydi bile, bunun Ferhünde Ulvinin üstün elinden Çıktığını sezmek hiç güç olmıyacaktı. Epeydir. dinleyemediğimiz — değerli Mmesiki hocamızın, dün akşamı bize pek iyi ve tatlı geçirttiğini, onu yaraştığı gibi ödemiş elmak için yazıyoruz. Ferhunde Ulvi'den sonra Aksaray saylavı Bay Besim Atalay türk dili araş- tırmaları ve soyadı üzerine konuştu. Bu eski ve değerli türkçünün öz türkçe sav. lağını ne kadar candan benimsemiş ve kendine iş edinmiş olduğunu okurları - mız pek iyi bilirler. Besim Atalay hocamızın soyadları işinde unutulamıyacak olan çalışmaları . n burada gerektiği gibi yüksek görerek anmak ve alkışlamak borcumuzdur. Bu, istekle dinlenen söylevin udm_ - dan Bay Çekatovski Ulvi Cemal'in pi. yanoda arkadaşlığı ile bize bir çok par- galar okudu. Bundan sonra doktor Bayan Fahriye Çocuk bakımı üzerine bir konferans ver. di. Çocuk esirgeme kürumu sağlık ve Soysal yardım kolu müdürü olan d(:ğnu doktorumuz söyledikleri ile, en ileri ulu. sal mesclelerimizden birini aydınlatmak. ta ve ana babalara doğumdan başlaya . inceye kadar, çocuklara nasıl etmektedir. zim, gözden kaçıramıyacağımız büyük iş lerimizden ve eksiklerimizden biridir.. Bundan dolayı doktor Bayan Fahriye'yi iyi söylenmiş ve anıklanmış bu konferan sı icin kutlamak gerektir. Eksiksiz bütün radyo dinleyicilerini Bevindirmiş ve onlara bir çok şeyler öğ- tTetmiş olan bu konferansın ardından Ankara Palas muziği dans havalarr çal. .. Ve o bitince de günlün haberleri 0 - kundu. Bu akşamki program şudur : 10 — Kültür bakanı Bay Abidin Öz. anen konuşuyor. 15 — Musiki: Poper suite Edib (viyolonsel) Ulvi Cemal (piyano) 10 — Çocuklara masal 20 — Musiki: Becthoven Trio Necdet Remzi (keman) Edib (viyolonset) Ulvi Cemal (piyano) 10 — Maliye Bakanlığı saatı 15 — Dans musikisi Haberler, Bir diızelıme,_ Dün okurlarımıza, Moskova' radyo - Sunun 20 ilkkânun akşamı - Ankara ve İstanbul için bir konser v;r:crii habe. Tİni vermiş ve programı da yazmıştık. Bugün, o akşamki neşriyatın Mosko- Va ana istasyonu tarafından değil, en büyük sovyet istasyonu olan Komintern istasvonu tarafından yapılacağını öğren. dik. Bu halde dalgaların uzunluğu 1724 Li olacadını okurlarımıza Botrt-tere, Ulus'un Romanı: 4 Bursadan Uludağa bir hava yolu yaptırılmak isteniyor Bursa belediyesi birkaç ay evel Av rupa gazetelerine ilânler vererek Ulu- dağa bir hava yolu yaptıracağını ve is teklilerden ilkteşrine kadar proje gön dermelerini bildirmişti. Belediyeden öğrendiğime göre: şimdiye kadar Al manya ve İtalya'dan 20 firma bu işe dair etraflı projeler göndermişlerdir. Şimdi belediyenin fen heyeti bu pro - Jeler üzerinde çalışmağa başlamıştır. v Bu yollardan ikincisi kısalığından ötürü üstün tutulmuş ve — belediyeye teklif yapan firmaların çoğu bilhassa teknik bakımlardan dolayı bu yolu be- ğenmişlerdir. Halbuki belediyemiz; doğrudan doğ ruya şehirden çıkan yolu seyyahlara ko. laylık olsun diye Üüstün tutmaktadır. Zaten belediyenin en çok dayandığı temel seyyah işidir. Tattâ bunun için Dağlıklarda çok İş gören hava yollarından bir örnek İşin sonunu şubatta toplanacak olan şebir kurultayına yetiştirecektir. Belediyenin bundan dilediği ve is- tediği şudur: Gerçekten — bir. turizm şehri olmağa lâyık olan Yeşil Bursa' - nın yanı başındaki Uludağın benzersiz güzelliklerini ve kayak sporlarına eni ne boyuna elverişli olduğunu bütün acuna göstermek ve tanıtmaktır. Bun . dan başka Bursa'nın rutubeti çok faz- la olduğundan halkın sağlığını koru- mak ve herkesin oraya kolayca, rahat> ca ve ucuzca çıkarak sağlam v& temiz havasından istifadesini gözetmektir. Uludağa yapılan bugünkü yolculu- ğun bilhassa yaz günlerinde hem çok masraflı hem de çok zahmet verici ol- duğu artık herkesce tamamen anlaşıl- dığına göre bu iş son kerteye gelmiş demektir. Belediye fen heyetinin çizdiği plân lar Avrupadaki hava yolu yapan ku rumlara gönderilmisdir. Bu plânlaı göre belediye iki yol göstermisdir. Bi- ri şehrin içinden ve denizden 320 met- re yüksekteki cümhuriyet köşkünden Çıkarak (Kadı yayla) üzerinden 1950 metre yüksekteki otele bağlanmaktadır. Ötekisi ise; şehirden Üüç kilometre Ründoğuda ve bir şosa ile Bursa'ya bağlanacak olan (Kaplıkayadan) çıka- rak 1350 metre yüksekteki Bakacak te Ppesine bağlanmakta ve orada bir istas- yon kurularak (Kırkpınar) yaylası üze Tinden ötele çıkmaktadır. Tefrika: 34 Benim Günahım (MEA CULPA) Yazan: ANNIE VIVANTI hayır! asla! o ruhunü al - dıu:ıh' ı:iı:ıîim kadar eğmiyecekti. Her şeyi söylemek, her şeyi Nor- ; Man'a açmak lâzımdı. Doğruyu #çık alınla bağırmalı idi. O bir gü- Nah işlemiş değildi; bir canice ak- #yonun intikamını almıştı. Bir “tesur ve saf harekette bulunmuş-> tu, ki bunu aslâ ne inkâr edecek, — Te de bündan dolayı yanacaktı. -» ** Fakat Norman uzakta idi. Bu arada, Lady Taylor'a an - Tâzımdı ki, bu düğün ar- olmıyacaktı; Norman Grey'le arasında herşey bitmişti. Korkak, ıstırab dolu sözlerine, -— Lady Taylor, müsamaha edici bir ——l'mımı zlik gülümsemesi ile h'!llwy(hı: — Norman'la - evlerimemek - Italyanca aslından türkçeye çeviren: NÜSHET HAŞIM SİNANOĞLU mi?1... Sen ne diyorsun? Şaka söy lüyorsun!.. Acayip fikirlerin yü - zünden iskandal çıkarmıya, hepi- mizi bedbaht etmiye razı olmıya- caksın her halde. Benim Agstri - d'im, ben senin, yüreğini bilirim. Ve onu rikkatle kucıklınuıu_ O azman, Astrid, biran için du daklarında itirafın durdurulmaz haykırışını duydu; sonra, o rikka tin karşısında, o dudaklarda anne gülümsemesinin buzlaştığını, o müsamahalı yüzün bir dehşet mas kesine döndüğünü düşününce, ce sareti kırıldı; bir ölüm yarası aç- mak korkusu, önu, mağlüp, sükü- tun yılan kıvrımlarında eğib bük- dü. O zaman sırrını Elsy'ye söy - temeye karar verdi. hava yolundaki arabaların sabah ve ak- şam servislerinde en aşağı (35) ger ki- şilik kafileleri taşıyacak tren veya ara ba halinde olmasını; yahut da bir o kadar yolcu sığacak kadar birleşik ufak arabalar işletilmesini istemekte - dir, Ayrıca dağa çıkanların istasyon- larda nihayet 40 dakikadan fazla tren beklememelerini de şart koşmaktadır. Belediye bu hava yolunu yaptırmak için dağa çıkan yerli halkın sayısını şöyle göstermiştir: 15 mayıstan 10 ey- Iâle kadar 5 ay içinde günde orta he- sabla (200) kişidir. Mekteblerle #«por kurumları bu sayıya katılmamışdır. Bu iki yüz kişinin de haftada bir gün da- ğa çıktığı kabul edilmektedir. Belediyenin; yolcu ve seyyahdan sonra düşündüğü daha başka işler var: Ru hava yolu şehir sokaklarını döşe - imek için İâzrmgelen granit parke dahi taşıyacaktır. Bunun hesabını da yap - mıştır. Her yıl 4 ay sürmek üzere gün de orta hesabla şehre 15 ton granit parke indirecektir. Bir de ormanlardan kesilen ağaçarı indirmek ve şehirdeki baz: sanayie Tazım olan (Karı) taşımak için gene havz yolundan istifade edi - lecektir ki: yapılan hesablara göre böy le bir hava yolu her yıl ana paranın yüzde yirmisini elde edecektir. Bu ge- lir Avrupanın bugünkü ökonomik gi- dişinde büyük bir para imiş: Orman işletmek için düşünülen nok ta şudur: Evvela burtaya sekiz — saat (Başı | inci sayıfada) İş kanunları yapılıyor, işçinin hakkı, çocukları, tigörtası, hastalığı ve sairesi temin ediliyor, içtimal yardım yapılıyor, servet terakümüne karşılık sayılacak ça- zeler, kanun halini almış bulunuyordu. Yani işçiler kendi aralarında birbirleri. me dayanma vasıtaları ve beraber yaşa. ma anlarında da sindikal kurumlar yapa- bilirler diye kanunlar çıkryordu. Fakat © zaman sıyasal olmiyan manasına rağ- men tatbikatta işin aryastal mahiyeti ken- dini gösteriyordu. Sosyalizm nisbeten dar sayılacak bir zamanda çok genişlemiştir. Evvelâ kuruldukları yerlerde tesirlerini yapan sindika teşkilatı yavaş yavaş federas- yonlara, muhtelif mıntakalar arasında biribirini tamamlıyan teşekküller ha- Hini alıyor, nihayet konfederasyonlar halinde memleketleri biribirlerine bağ- lamak ve yardımlaşmak imkânı hasıl oluyordu. Sindikalizmin 1879 da Mar. silya ve 1889 da Havr kongrelerinden sonra aldığı yüz büsbütün başkadır. İlk kuruluşanda sıyasal ve ihtilalci ol. — ——— ——— —— uzakta (6) bin metre mikâplık ame- najmanlı bir ormanın işlenmesi ve son- ra da daha etraflı araştırmalar yapıla - rak çok geniş ormanların işlenilmesi hep bu hava yolu ile kabil olacaktır. Bu yol günde 30 metre mikâplık bir kereste partisi şehre indirebilecekdir. Belediyenin yapdığı hesaplarla bu 20 firmadan gelen tekliflerin örtası âlr nacak olursa hava yolunun — yapılması için (300,000) lira kadar ana para lâ- zımdır, Proje iki kısımdır: Biri yalnız seyyab, ziyaretci ve spor cu taşımağa yarar sadece turistik ve ökonomik bir bava yolu: Ötekisi de yolcudan başka aynı zamanda işlenmiş granit parkeleri ve ormanlardan kesi- len ağaçlarla kar taşımak için karışık bir hava yolu. İşte Belediye daha çok bunlardan ikincisini istemektedir. (Kaplıkaya) civarındaki çağlıyan- la diğer su düşüş güçlerinden onlara yapılacak tesisatın yazın 200 beygirlik kudret elde edileceği hesaba — katılmış ve Bakacak doruğuna da bir (Planeto- rium) kurulması — kararlaştırılmıştır. Buradan 250 kilometrelik bir alan gö- tülebilmektedir: — Kuvvetli dürbinler konarak seyyahların merakı giderile - cektir. 2540 rakımlı durukta ufak bir rasat kulesi ile bir sığınak da — yapılacaktır. Bütün bunlardan sonra ancak Uludağ ikliminde yetistiği anlaşılan bazı tıbbi nebatatın ekilip yetiştirilmesi de müm kün olacaktır. Belediye bu hava yolünu; yalnız yapmayı veya hem yapmayı hem de iş- Tetmeyi imtiyazları ile teklif eden fir - malardan birine yaptıracaktır. Gönül çok diler ki: yurd için böy- le çok hayırlı ve iyi bir işi yabancılar- dan evel ökonomik kurumlarımızdan biri veya bir kaçı kendi parasile ve kendi paramızla yaptırsın. Musa ATAŞ NUN YA eei . AY 'i'ürk Ai;kılabı derslefi mıyan çehresi sıyasal ve ihtilalci bir yüz almıştır, Çarpışma çok şiddetleniyor, sıya- sal fırlfftar bahsinde ayrıca görden ge- çirme yolunu bulacağımız Üzere bu çarpışmanın şiddeti, liberal ökonomik cepheile sosyalist cephe arasında iki- si de biribiri karşısında mevzi alabile. cek bir savaş manzarası gösteriyordu. Bu cephe muharebesinin dış görünüşü. ne göre sosyalizm, Hiberal cepheye kar- şı her gün birar muvaffakiyet kazan mak imkânını buluyordu. Bunlardan başlıcaları mirasın nesilden nesile, b badan evlada geçişi csnasında geniş mikyasta vergiler ve alelumum vergi. lerin kazanc nisbetinde alınması kabul ediliyordu ki bunlar sosyalist cereyan. ların liberalizme karşı üstünlükleri ©- Tuyordu, Sindike teşkilatları da büyük ame- le yığınlarının biribirlerine dayanarak yapacakları — ihtilallerde işçilere yar- dımcı kuvvet olarak göz önünde bu. hunduruyordu. Sosyalizm nisbeten dar sayılacak bir zamanda çok genişlemesinin başlı. ca sebebleri şunlardır: Birincisi: hürriyet —inkılâbı mev- zuu üzerindeki düşüncelerimiz — hatır- lanarak anlaşılır ki, demokrasi ve par- lamentarizmden sosyalizmin istifadesi. dir. — Sosyalizm işçilerin — duyduğu mevzii rstırapları birbirine — ekliyerek umumi bir dilek doğurmuştur. İkinci bir sebeb de o sıralarda hür. riyet telakkilerini benimsemiş — olan memleketlerle insan yığınlarının bu telakkilere uygun olmıyan hürriyet ve muafiyetleri tahdid etmemesidir. İşte sosyalizm bu geniş hürriyet içinde va- yılma imkânını bulmuştur. Sosyalizm neşriyatını ve edebiyatını genişletir. ken kendine mani olacak bir kuvvet karşısında hürriyet taraftarlarile bir- leşmek imkânını da hazırlamış oluyor. du. Bunu şöyle de diyehiliriz: bilhassa sosyalizim edebiyatının ve mektebinin büyük adamlarından sayılan Karl Marks ve Fridrih Engels aradan çok zaman geçtiği halde Volter'in yaptığı neşriya. tın yaptığı hürriyet havası içinde yaz- dılar ve söylediler. Eğer fransız bü- Yük ihtilali dünyaya bu kadar geinş hürriyet —anlamı getirmiş olmasaydı devlet ve hücriyet fikirler? bükümet tedbirleri karşısında bu kadar ilerlemek ve sosyalizm de bu kadar — genişlemek imkânmı bulamazdi. Sosyalizm hürri- yetin, hürriyet ihtilalinin getirdiği ha. vanın, demokrasinin, parlemantarizmin göğsünde kendini besletip büyütemni tür. Hattâ o kadar ki sosyalizmin dün, bugün ve her zaman en yakın düşman diye önüne aldığı ve adını söylediği burjuva muhitte bile sosyalizmin ge- nişlemesine karşı biç bir tedbir alın- mamıştır. Engels ve Marks mübalegalı propagandaları dolayısiyle Almanyada yaşamak imkânmı göremiyerek İngil- tereye kaçmak mecburiyetinde kaldılar Sağiltine gibi büğüür dehi bi — Elsyl. dinle beni! sana söy- liyeceğim var. Evet, evet! Elsy onu dinliye- cekti; ama önce, eğlenti hazırlık- larını, ışıkları yanmış noel ağacı- nı görmek için annesi ile aşağıya inmeye mecburdu. — Sen de gel, Astrid! Hayır! Astrid inmiyecekti. Hafif monden ımuhitte, o kendini bir yabancı, bir yersiz hissediyor- du. — Elsy, Elsy!. beni dinle! — Şimdi geliyorum. Elsy, Astrid'i öperek kaçmış- ** Şimdi çakşamın alacası dolu © sessiz odada, onun gelme- sini titriyerek bekliyordu. XXI Elsy, güller gibi ve şen, dön- dü, Elinde, küçük mavi bir telgraf zarfı vardı. — Bu ne demek?, karanlık - tamısın? — ışıkları yaktı. — İş - te Sudan'dan hâber. Fohn'la Nor- man tez dönecekler. ğ Sözünü kesti; gülümsemesi dudaklarında söndü: —. tı. — Fakat sen solgunsun, Ast - rid.. Yavrum! nen var? Genc kız, boğulmak üezre olan bir kazazede gibi, uzanmış - elleri ile ümitsiz bir jest yaptı: — Elsy! Elsy!.. Elsy o küçük soğuk elleri tut tu, kendininkileri içinde sıktı. — Söyle bana, yavrum!... Ve onu yanına çekerek, tatlı bir eda ile sarışın saçlarından öptü. Astrid düşündü: — Belki, bu, ondan alacağım Biran gözlerini kapadı. Son- ra, kelimeleri ayırarak, — Norman döndüğü zaman, - dedi, - karısı olamıyacağı mı ona söylemeğe mecburum. Elsy, şaşakalmış ve inanmaz, ona daha iyi bakmak için, bir adım çekildi, ve, bir kül renği ör- tü enmiş olan yüzünde ölüm sol- gunluğunu gördü. — Neden, neden bunu söylü- yorsun? ği Astrid, gölge çe;r:: gök ren- ı ım We : — Benim kalbim — artık onun değildir. Benim kalbim.. başkası- nın olmuştur. Elsy sarsıldı: — Ne demek istediğini anla- miyorum, O zaman, Astrid, halecan için- de, sarsılarak, söyledi: — Ben bir mısırlının evinde idim.. Vapurda bizimle seyahat eden o mısırlmın... yedi gün yedi gece çölde onunla idim. Elsy ayağa sıçradı; omntn da yüzü morarmıştı: — Sus!, sust. — diye bağırdı.— sen yalan söylüyorsum. Biz senin nerede olduğunu biliyoruz. Biz kiminle olduğunu biliyoruz. Ve kadar katı yüreklisin! Normar'r küçültmek için, mukaddes vazile- sini yapmış olmasını cezalandır- mak için, onu böyle şerefsizlendir. mek mi istiyorsun? Yüreğin parçalamak mı istiyorsun? Hepi- mizin üstümüze çamur mu atmak istiyorsun? Ve Astrid, sık ve sert nefes alarak, daha söylemek istedi”i için, Elsy bileklerini bir çelik sıkması ile yakaladı. - Sonu var -