Soyatları alanlar Riyaseti Cümhur Yaverleri Başyaver Bay Celal — Üner, Yaver Bay Naşit — Mengü » Bay Cevdet — Tolbay » Şükrü — Özer C. H, Fırkası merkezinde çalışan Srkadaşlar aşağıdaki soyatlarını almışlardır. Başkâtip Bay Ziya — Ziya Arkan, Muhasebeci Bay İskender — İskender Artun, başkâtip muavini Bay Muam- Mer — Muammer Karademir, muamclat Yeli Bay Şükrü — Şükrü Asal, dosya Ve evrak şefi Bay İsmail Hakkı — İ. Hakkı Olcay, memur Bay Abdürrah - Mman — Abdürrahman Ongan, Bay Kemal Niyazi — Kemal Büke, me- Mur Bay Kemal Nadir — Kemal Mut- May, memur Bay Behzat İhsan — Beh- Zat İlhan, memur Bay Sadettin — Sa- dettin Evren, memur Bay Ahmet Ni- Yazi — A, Niyari Tunca, memur Sabri — Babri Baysal, memur Bay Süreyya — Süreyya Noyan, mermur Bay Süley- man — Süleyman Tolan, memur Bay Remzi — Remzi Çağ, memur Bay Tev- fik — Tevfik Demirci, Daire müdürü Bay Ali Fuat — Fuat Aksoy. Ankara vilayeti idare heyeti - rcisi Bay Rifat — Börekçi, Reis vekili Bay Mümtaz — Ökmen, aza Bay Halim — Kütük, aza Bay Naşit — Ulug, aza Bay Veysel — Ergün, aza Bay Yusuf Hik- Met — Tüzün, Nahiye reisi Bay Rauf — Baykan, vilayet kâtibi Bay Mazhar — Tökel, aza Bay Veli — Ulusu, Nafıa sipariş memuru Necdet — Akgit, Nafıa tetkik memuru Melih —A- #aokay, Divanı Muhasebat — Başkâtibi Kematettin — Arıca, Maliye Bakanlığı tetkik memuru — Salâhattin — Aslan, Maliye Bakanlığı tetkik memuru Os- Mman — Aydın, Maliye Bakanlığı tetkik Memuru Hayrullah — Aka, Maliye Ba- kanlığı hesaplar tetkik memuru — Cev- det — Artun, Maliye Bakanlığı hesap - kar tetkik memuru İbrahim Melek — Askın, Maliye Bakanlığı hesaplar tet- kik memuru Galip — Aydın. Maliye Bakanlığı hesablar tetbik me—rre Mür- ten Salt—Algur, M. M V. Dz. Ms. da Muamele me. Arif — Aral, M. M. V. hususi kalemde muamele Me. Ferit — Âksoy, M. M. V. Borç verme komisyo- Hu Başkanı Nurettin — Akın, Levazım Binbaşı Fethi — Aksoy, Denizli Mebusu Bay Yusuf — Ba- tay, Maliye Bakanlığı hesaplar tetkik Memuru Mustafa — Bağadır. M. M. V. Busust? kalemde yüzbaşı Mustafa — Balkan, Kars Mebutu Mehmet Faik — Bermik. Önat: İş Bankası muhasebe M. M. & basım evi idare komitesi azasın -. dan Suat Saimle; kardeşi Ökonomi Ba- iğr Maden Arama ve İsletme Mü- dürü Mühendis Sadi Saim. Durakan — Samsun Mebusu Zühtü Ve kardeşi Sağlık Bakanlığı mütehas- fıslarından cezacı Fuat. DÜZELTME: Çanakkale Mebusu memur — Bay Ziya Eralp'la Ankara Mebusu Bay M £ Demiral'ın soyatları dünkü sa- | — Yimızda yanlış çıkmıştır; düzeltiriz. ee Me]nl_eetoası Aydın'da zeytin değerini düşürenler mi var? Aydın — İncir geçti. pamuk ekimci- lerinin bu yıl epey yüzünü güldürdü İnhisarlar idaresinin özeniyle tütün ürü- nümüz de iki üç yıldır eli böğründe ka- lan ekimcilerine bu yıl gönenç verdi, Mıntakamızın önde gelen bu ürünlerin. den sonra zeytin gelir. Geçen kışın şiddetli soğuklarından bu yıl zeytimin tutumu pek yavuz de- ğildi. Yazın kurak gitmesi de ürünü kavurdu. Fakat sonbabar yağmurları bu ürünümüzü de düzeltti ve zeytincileri kıvanca erdirdi. Ama, piyasa bunu da altüst etti. Ürün meydan alınca alicılar dış pa- zarlardan daha istek yok diyerek piya - sayı dört kuruştan açtılar. Zeytinciler dış piyasa açdacak zeytin yükselecek di- ye bekleşirken, söz birliği eden fabrika- cılar piyasayı 100 paraya düşürdüler. Bu söz birliğini o kadar açığa vurdular ki fabrikacılar komisyoncularını da birleş- tirdiler. Topu birden hir fabrikaya mal topluyorlar. O doldu mu ikinciye veri- yorlar. Bunu gören Ziraat Bankamız zeytincileri bir aray atopladı, onlara ku- rumlanmayı öğütledi. İlk öace bu işe fab- rikacıları da karıştırmak - istedi. Lakin, onlar açıkça bu kurumlanmada — bizim yerimiz yok dediler Her işte olduğu gi- bi geç başlanan bu işin de bu yıl için zeytincilere bir iyilik getireceğini um - mayız. Bizi böyle düşündüren her, ku- rumlanma kalkınmasında olduğu gibi, bu kez de fabrikacıların, tüccarların zey- tinciler arasına yayılarak aksi propa- gandaya koyulacaklarını yakinen bilme - mizdir. Ulus'ta başyazgan Falih Atay'ın ya- zısını ve fransır alış verişçisinin mektu- bunu okuduktan sonra, bizim ürünleri- mizin pahasının düşük olması ve gittik- çe düşmesi genel sıkmmıtıdan olmadığına tekrar inanmayanımız kalmadı. Bu ka - rışıklığı doğuran kurumsuzluktan başka bir şey değildir. Bir arkadaşım iyi Incir yetiştirmekle anılan bir müstahsile en iyisinden biraz incir ımarladı ve parasını da İzmir sa- tışından çok yüksek ödedi. Öyle olduğu haltde gelen incirlerin hepsinin de Üstü altına benzemiyordu ve hepsinin altı da bozuktu. Gene sözüne inanılır bir fabrikacıdan düydüm. Bir çenkelci (fabrikacılara mal devşiren) kendisine — bir parti mal getirmiş, çok beğenmiş toplayacağı zey- tinlerin hepsini kendisine getirmesini pi- yasadan iki kuruş fazla alacağını söyle miş. Fabrikacı ilkten aldığı zeytinler - den 4,5 da bir yağ aldığı halde ikincide sekizde bir bulmuş. Bu adamr bir daha semtine uğratmadığını yazmağ alüzum yok, Bu ufak ufak denmeyi büyütürsek drş pazarlarda da hep bu yüzden kapıla- rın yüzümüze kapandığını anlarız. Ökonomi Bakanlığımızın yumurta işinde aldığı sıkı ve isabetli kestirmeler, yumurtalarımıza dış pazarların kapısını ardına kadar açtırd. Önceden köylü - oyunları müz bir haftada topladğı — yumurtasını sepetine doldurur getirirdi. Bu gez öyle yâpmıyor, irisini temizini ayırıyor bun - ları İzmire işleyen aherya satıyor ufak- larını da pazarda etitiyor. Bu da gösteriyor ki bütün ulusal ü - rünlerimizi iyice arıtmak ve bütün müs- tahsili de kurumlamak bu işleri de dev- let eliyle başarmak lazım. Bunu ne ka- dar çabuk yaparsak ekimciyi, yetiştiri - ciyi o kadar çabuk genliğe ulaştıracağı- mız gibi ulusal ürünümüze de dış pazar larda eski özel yerini aldıracağız ve ulu- sal ökonomimizi de her gün artan zarar- dan koruyacağız. Türemizin gücü pek yakında bu yön- den de ulusumuzu örümleyeceğine ina - nımız vardır. Bu yolda yürürken bir şeye daha çok uyanık davranmak - lazım. Şimdiye dek kurumlarıma işlerinde çok gelişi gü- zel yürüdük. Düne kadar ekimciden bağ- cı ve bahçacıdan yüzde 200 faiz alarak onun ürününü yok pahasına alış verişçi- lere kaptırmasına sebep olan ve sonun - da da bağını, zeytinini, bahçesini elin - den çarpanların, son yasadan sonra at oynatacak meydan bulamayınca müstah- Bil arasına dalarak onlar hesabına söze krıştıklarını görüyoruz. Huylu huyun - dan tüylü tüyünden vazgeçmez derler genel kurumlanıma işinde gerçök müs- tahsilleri ele alarak sonunda çok iyi ve- rimler umduğumuz bu ulusal işte müs - tahsili Ürkütmemek gerektir. Bize bu son dizileri yazdıran İzmir incir müna - kaşasında duyulan bir sesin bağrı yanık ekimciler ve bahçacılarda yarattığı üre küntüdür. O. H. o K Ürip Baş ağrılarına Diş ağrılarına A Romatizmaya Yeyane İlaçirr. 2 ö ve 12 kaşelik Kutuları isteyiniz Ankara Radyosu Ğ Dün akşam Dün akşam radyoda — “Mumcunun atlı bir çocuk hikâyesi okun- du. Bundan Bayan Ferhunde Ul- vi, piyanoda Şopen'den bir parça çaldı. Bu parça bütün radyo - dinleyicilerini 15 dakika değer biçilmez bir zevk için- de birakti. Müsikiden sonra Dr. Bay- Salâhattin, at yetistirmenin — bilhassa toprağı sert olan memleketimizde zi- raatin bu vasıta ile yapılmasının çok faydatı olacağı ve bundan 100 sene eve- line gelinciye kadar — Türkiye'de mükemmel atların yetistiğini, fakat o8- manlı imparatorluğunun bu İşe de e- hemmiyet vermiyerek at yetiştirme ©- sullerinin garp memleketlerine geçme- sine sebep olduğunu, genç ve dinç cüm- huriyetimizin ilk işler arasında bunu da göz önüne alarak memleketin muh- telif yerlerinde haralar açtığından ve bugün "Karacabey Yarrmkarı,, diye ye- ni bir at neslinin ele geçirilmiş bulun- duğunu anlattı ve halkımızı at yetişti- rip beslemekte ve at sporlarına tesvik edici sözler söyledi. Bundan sonra Ba- yan Ferhunde Ülvi nivano ve Bay Ul- wi Cemal de keman ile Baht'tan, Arya- dan, Sarazat'tan ve Figoyner Vayzon- dan mükemmel parçalar çaldılar. Maliye Bakanlığı kanunlar müdürü Bay Mümtaz Tarhan da köylünün top- rak sahibi edilmesi mevzulu bir kon- ferans verdi. Bundan sonra Ankara Pa Tas Cax orkestrası güzel parçalar çal- di ve Anadolü Ajans haberleri okun- du. Bu akşamın programı şudür: (19. 30 dan 21 e kadar) 10. — Türk Dili Araştırma Kurumu saati 15. — Muşiki: Sarasate — Zigeunerwelsen Cesar Cui — Orientale Needet Remzi (Keman) Vivi Cemal (Piyano) 10, — Türkler nasıl at koyarlardı? 40. — Musiki: Vivaldi — Concerto Necdet Remzi (Keman) Ulvi Cemal (Piyano) 10. — Sıhhiye Vekâteti saati 15. — Dans musikisi Haberler İstanbul Radyosu Saat 18 den 18,30 a kadar almanca ders, 18,30 dan 19,30 a kadar dans mu- sikisi (plak) 19,30 dan 19,45 e kadar dün ya haberleri, 19,45 ten 20 ye kadar ti- yatro mevzuunun anlatılması, 20 den itibaren sehir tiyatrosundan — naklen (Madam San Jen). faresi Himayei Ftfal , balosu yaklasıyor Türkiye Büyük Millet Meclisi Baş- kanımın yüksek, himayeleri — altında Türkiye Himayci Etfal Cemiyeti men- faatine 642.034 perşembe günü akşa- mur Ankara Palas salonlarında verile- cek olan ulusal kostümlü balanun çok Ankara'nın ve Türkiye'nin tek ede- biyat mecmuası olan Varlık'ın 1 ilk kâe mun tarihli 34 üncü sayısı — çıkmıştır. Başyazısı (Kurulan büyük Türkiye) başlığiyle Yaşar Nabi tarafından Ööz türkçe olarak yazılmış olan bu sayıda Abdülhak Şinasinin (Atina'ya dönüş) atlı güzel bir hatırası, Nasuhi Esat Baydar'ın &pora dair dikkate değer ko- nuşmaları, Yakup Kadri'nin, Hüseyin Cahit'in tenkitlerine dair düşünceleri, Sabahattin Ali'nin Sahte Şekspirler at- lr bir etüdü, Hüseyin Namık'ın ulusal efsanelerimiz — başlıklı yazısı, Hasan Refik'in ingilizccden çevirdiği alman tiyatrosuna dair bir yazı, Cemil Sinan- in Fikir kurumları'ndan beş parça, Ah- met Kutsi'nin şiirlerine dair Ziya Os- man'ın bir vazısı, İhsan Aygün'ün Mar- ga atlr © iyesi, Celal Sahir, Ahmet Kutsi, Fuat Ömer, Reşat Cemil, Meh- met Necati ve Baki Süha'nın şiirleri vardır. Bunlardan başka Cevdet Kud - ret'in en güzel eseri olan Rüya icinde rüya piyesinin tefrikası bu sayıda da devam ediyor. Z Ülkenin sanat ve kültür alanlarında değerli yazılara karşı olan büyük İhti- yacını karşılayan Varlık'ı bütün okur - Tarımıza tavsiye ederiz, Tanesi 15 ku - ruş, altı aylığı 160 ve yıllığı 300 ku - ruştur. Yedi Gün İki yıla yakm bir zamandenberi mun- tazaman neçriyatına devam eden bu halk magazininin 28 sönteşrin tarihli 90 1ncr sayısı çıkmıştır. Bu sayıda Mah: mut Yesari'nin (bir başlangıç, bir di- Tek) başlıklı öz türkçe bir yazısı, Ya şar Nabi'nin (yaşamak) atlı hikâyesi, Hüseyin Caüahit'in (Malta hatıraları), Naci Sadullah'ın (Safiye Hnarmla mü- Takat)ı , Selim —Tevfik'in (Beşiktaş sporcuları arasında) başlıklr yazısı, Mahmut Yesari'nin Taş binek atlı ro - manının tefrikası ve daha bir çok me - raklı yazılar vardır. Tatanbulda çıkar. 'Tanesi 10 kuruştur. İskenderiye Türk Ticaret Odası Mecmuası İskenderiye Türk Ticaret Odası ta- rafından türkçe ve fransızca olarak ay- da bir çıkarılan bu ticari ve sınaf mec. muanım ilk teşrin tarihli altıncı sayısr çıkmıştır. İçinde: (İskenderiye limanı büyütülüyor). — İskenderiye limanı (ikinci kânun — ağustos 1934), (piya- sa fiat cetveli, ithalat ve ihracat cetvel- leri), (daimi ve mütenasip azalar) baş- lıklı türkçe yazılarla türkiye piyasala- rına dair fransızca malümat vardır. zengin ve eğlenceli olması için Lüyük bir özenle çalışılmaktadır. Ralo tertip heveti üçüncü taplantısını ! ilk kârım 934 cumartesi günü saat 15 te Cenivet salonunda yapacaktır. Ralo gecesi ren- gin bir de piyango çekilecektir. UlLsal kostüm müsabakaları yapılacaktır. Mil. sabakada kazananlara kıymetli hediye- ler verilecektir. V Benim Güna (MEA CULPA) Yazanı ANNIE VIVANTI Kendi kendine öfkelenerek ve '“"'!erek. sırf gururu yüzünden Unutamadığını — söylüyordu; Ht başından defetmek için onu &kl'ar n görmek istiyordu. K _—:lzı kere, gece geç vakit, yan- E odada teyzesi çoktan uyu - :'% bulunduğu sırada, kafasında; Pi bir düşünce, mantoyu giyip | Mkayı gözlere kadar indirerek İç B *Ya koşmak isteği şimşek gi- ) —ş:klrdı Kapıcınm önünden, —hve karışık bir eda ile, “— Bir Cü Çağırınız!,, emrini vererek “Yer Sekti. Kapıcı, kapıda bekli - Mt Mavi livreli bir groom'a işa - _gg;cek. beriki gözden kaybo - iCek, sonra tekrar görünecek *ğilerek, “— Arabiye, sitti,, di .:;::İl kapıyı ardına kadar a- Arahada muküsez hedevi h;nT Italyanca aslından NÜSHET HAŞİM SİNANOĞLU 'e cevirent arabacıya bir yolun adını söyliye - cekti: “— Bahr el Ama!,, ve bir köyün adını söyliyecekti: El Abid!,,. Ve tlık Afrika gecesinde, Nil'e ve Zomor kanalına doğru.. İnce direğini göğe kaldıran sahufa doğru.. Ta iskeleye kadar.. İhtiyar kayıkçının.. Ah, acaba mağrur Mısırlının beklediği bu mu idi? O ona koş - sun, öyle mi?.. Fakat aldanıyor - du. Gerçek, aldanıyordu.. F Ve hızlı hızlı soyunarak sinir- li jestlerle hafif oç:;:nşırl.mm şu- raya buraya atıyordu. z Uzun geceliği içinde, tâ küçük- lüğündenberi alıştığı gibi yatağı - nın dibinde diz çökerek cllerini birleştiriyordu: “— Göklerde olan babamız.. Bizi kötü arzulara sevketmeyi- DİZ! ... Sonra, sakinleşerek, yatıyordu Ve sarışın başı yastıkta, çölü ay altında görüyordu.. Rüzgârın yeni tatlı nefesini.. Yer yüzüne ait her türlü sıkıntılardan tatlı ayrılışı duyuyordu.. Sessizliğin musikisi, sessiz senfonisini çalıyordu. Ve Astrid uvuyordu. XI Günler geçti. Elsy'nin düğünü Anglikan kilisesinde yapıldı; eğ- " Tentiler, kutlamalar, nutuklar, şe- refe içmeler... Sonra, gidenlerin arkasından çiçek, avuç avuç pi- rinç, terlik, iskarpin — atmalar... Bunlar, ingiliz âdetine göre, yeni evlilere uğur getirirdi. Bütün bir otomobil alayı, neşe- li çifti, “Damietta,, vapuruna gö- türdü. Bu vapurla, onyır. önce L-ıgrıı gıdı:cA ekler, sonra Nil ır- mağı ile Assuan'a kadar e çıkacak- ... Lady Taylar'la Astrid, kederli kederli Shepeard's'a döndüler; melankolik ve meyus, bütün gün bütün gece ağladılar . Fakat geç vakit, canlılığı ve neşesi taşkın Norman Grey çıka- geldi. Onlarla uzun boylu kaldı; geçmişinden ve geleceğinden ko- nuştu; uzak Skoçya'daki gençli - ğini, şimdi artık ihtiyar olan ana babasının, tek başlarına ve biraz mahzun yaşamakta oldukları Grey ailesinin Falkland'taki eski evle- rini anlattı. Norman Grey gitmek icin mü- saade alacağı anda, Ladv Tay- lor'un önünde direldi, ve bir baş- langıç bile yapmadan, — Lady Mary, — dedi. — To- rünunuz Astrid'le evlenmemize müsaadenizi rica ederim. Böyle derken, yüzü, cocukların yüzleri nasıl kızarırsa, öyle kızar- dı. Kızının gidişi icin döktüğü göz vaşlarını henüz dindirmis o - lan Lady Taylor, yeniden ağla- maya basladı: — Allah aşkına!.. Ne diyorsu- nuz?, Astrid'i mi istiyorsunuz?.. Astrid'i elimden — alıp götürmek mi?.. Hayır, hayır!.. Katiyen ha - yır! “ Norman Grey genç kıza döndü; yüzü âşıkların yüzü nasıl sararır - sa, öyle sarardı:; — Astrid, sizden benim karım olmanızı rica ediyorum. O zaman Astrid de ağlamaya başladı: — Oh hayır!. Bana bunu söv - Temeyiniz!, Sizin karmız?. Ben?.. Onh, hayır, hayır!.. Asla!. Ve nişanlandılar. XTI Astrid'in yüzbaşı Grey'le ni - şanlandığını Britanya koloni-i-e bildirmek üzere, Shepheard's Ha- tel'de, veni bir resmi ziyafet ve- rildi. Düğün, ikinci kânunun ilk günlerinde olacaktı. Kızının evlenmesinden doğ - ma çarpıntıdan daha kurtulma”'ş olan Lady Tavlor, torununun dü- ğünü icin yeniden heyecan kasır- gasımna tutuldu. Ve mağazadan mağazaya ko- şusmalar, ziyaretler, davetler, ka- bul resimleri.. Mektuplar, telpraf- lar, hediyeler başladı. Astrid kendisi de, hulya icin- de ve kendinden geçmis, gülür-i yerek, konuşarak, teşekkür ede - rek oraya buraya kösusuyordu. ' (Sonu var)