YIFA 4 Yabancı Postası Ökonomik canlanma M. Flan den'in düşünceleri Paris'te çıkan Eselsiyor gazetesinden: » Mösyö Flanden işlerin dü- zelmesinin, faiz piyasasının inme- sine bağlı olduğunu düşünüyor ve bu piyasanın Fransa'daki serma - ye bolluğuna, paranın sağlamlığı- na ve muhtelif mülesseselerin iş- lerinin iyi gidişine — uymadığını söylüyor. — Fakat, diyor, faizin piyasa- sı bir kararname ile indirilemez. Bunun indirilmesi para birikti - renlerin hepsinin rızasına bağlı- dır. Gelirlerin yükselmesiyle be - raber. faiz pivasasının düşmesinin hakiki manası olan “güvenin ye- miden doğuşunu,, ve ulusun maddi ve manevi çalısmalarının yeniden şyoluna girmesini Fratnısa'da para biriktirenler kütlesi yapacaktır. Esasen basbakan bu yükselme- nin yalnız hükümet tahvillerine münhasır kalması gerektiğini dü- şünmüyor. Tabiatiyle bu yükse- Hiş, bütün sabit gelirli tahvillere de yayılacaktır, diyor. Enflasyon mu yapalım, def - Tasyon mu? diye düşünmeğe ha - cet yok. Ben deflasyonu kökün - den kalkmış addediyorum. Fran - sa'da fiatlar cok hakiki surette ve bazı sahalarda, ba«ka yerlere göre çok düsmüstür. Fransız fiatları acun fiatlarının Hüşmesinden bDek uzak değildir. Esasen dısarda fi- atlar belli derecede yükseliyor İngiliz ve amerikan fiatları fran - sız fiatıma yetisiyorlar. Simdi fi - atların inmesi değil, yükselmesi karsısındayız. Her tarafta iptidaf maddelerin fiatları yükseliyor. Başbakan, ökonomik düzelme- nin en iyi caresini, mübadele ser- bestliğine bilgili dönüşte buluyor. — Serbestlik demek, “başıboş- luk,, demek değildir. Serbestlikte bir disiplin de lazımdır. Fakat bu disiplin, hükümetin bilgisizce, u- sanc verici ve masraflı müdahale- leriyle kabul ettirilemez. Alıcılar da, satıcılar da bilmelidirler ki bir memleket ne kadar zengin olursa olsun, her tarafı kapalı olduğu zaman yasayamaz ve ilerleyemez. Yahancı memleketler hizim malı- mızı, frank vererek — alıvorlar ve bu franey. bize kendi mallarını sa- tarak elde edivorlar. En demaso- fik düsünenler hile bu gercekliği inkâr edemezler. Dıs mübhadele - lerin durması tabiatiyle ulusal is- tihsallerin sıkremasını, yıkılması- nı doğuruyor. Cemiyetin canlana- bilmesi için birinci şart, malların ve sermavelerin normal bir tarz- da tedavülünü yeniden temin et - mektir. M. Flandlen acunda bu ökono- mik serhestliğin yeniden doğma - sınm valnız Pransa'nın etinde ol- madığını cok ivi antıyor. Yabancı dampinelere karsı alımnması gere- ken mesru tedbirleri de vöz önün- de tutmak sartiyle bir hükümetin misal teskil etmesi gerektiğini söylüyor. Basbakanmın bilhassa dilediği ve umduğu sev, bütün fransızların her seyi hükümetten beklemive - rek korkularını bir tarafa hırak - maları ve kuvvetli adamlar, kuv- vetli uluslar yapan “tehlike zev - kini,, yeniden hulmalarıdır. bir ilerleyişle Suikast meselesi ve vusoslav muhtırası Yırgoslavya Uluslar Cemiyetine Mar- silva smikastinde suç ortaklığı olonla- rın Macaristan hükümetince korunmuş olmalarından şikâyet eden Dir muhtıra verdiğini ajans haberleri arasında bil - dirmiştik, Yugoslavya'nın Uluslar Ce- miyeti genel kâtipliğine verdiği nota- mrn metni şudur: “Bütün soysal ulusları vicdanen mü- tecssir eden çirkin Marsilya cinayeti, Yugoslavya hükümetini, bu meselenin, bir çok devletler polis kurumunun g0 - tup araştırmasiyle ortaya çıkan ve Yu- göslavya ile komşusu Macaristan ara - sındaki iyi recinme ve barışı tehlikeye koyacak «ibi olan cok mühim bazı saf- hatarını Uluslar Cemiveti genel kâtip- Höine duvurmaya mechur etmistir. Becen baziranın dördünde Uluslar cemiyeti konsevine yantığı bir tehliğle, Yuzoslavrya hükümeti, Macaristan'da yerlesmiz bulunan bazı tethisçi unsur- Tarın cinayetci haretetleri ve hu unsur. Tarım'bazı macar makamlarından buldu- ğu yardım ve suç — örtaklığı üzerine könseyin dikkatini celbetmisti. Konse - yin 4 haziran tarihli tonlantısında bu meselede macar kurumlarının suç ar - taklığını anlattıktan sonra, Yüsoslav hükümeti, mesuliyetleri ile karşı karsı- yâ konan macar hükümetinin Macaris tan'da tethişci unsurların gördükleri yardıma bir son vermek icin #ereken tedkirleri alacağıma iyice kani alarak, macar — yucoslav amırında variyeti ge- nelliğiyle doğrudan doöruya eörüsme - ler varrmında halletmede anık olduğü- nu söylemisti. Ancak bu fikir altında - der ki macar hükfmeti ite görüzmelere başlandı ve bu görüsmeler Relorat'ta 21 temmuzda imza edilen bir anlaşma ile sona erdi, Bununla beraber Yuvostarya kıralı Aleksandr'ın ve Fransa hariciye baka- ©: Luj Bartu'nun #ldürülmesi üzerine yapılan tahkikat, bu cini? vakaların Macaristan'a sığınmıs ve gecmişte ol - duğu gibi bu Ülkede aynı yardımlar - dan faydalanmakta devam evlemiş bu- Tunan tethişci unsurların — iştirakiyle kurulmuş ve yapılmış olduğunu ve an- cak hu yardımlar varımında çirkin Mar- llyı işinin yapılabildiğini ispat etmiş- Fllhl'ih. katitin suç ortakları ara- #mda yugoslav hükümetinin Macaris - tan hükümeti vanında yaptığı şikâyet « lere mevzu olan tethisciler de bulun « maktadır. Runların ifadelerinden, ken- dilerinin Macaristan'da yalnız bir &- #ımak bulmakla katmayıp avnı zaman- da stin arefesine kadar bu ülke içinde toplu bir halde oturmakta olduk- Yarr ortaya cıkmıştır. Tahkikat netiyce- si, göçen bazı yugoslav tebaasının tet- bişçi calısımlarına verdiği yardım ve kolaylıktan dolayı macar makamlarının mesuliyetleri çok mühim ve acık bir tarrda göstermistir. (Yugoslav hütü- meti, tafsilatlı bir muhtıra ile bu bu- susa dair olarak elinde bulunan bütün deliller ve belgeleri konseye verecek - tir). Duygularının derinliklerinden yara- Janmıs olan yugoslav ulusu. suikastin hazırlanıs ve yapılısı sartlarının büsbü- tün aydınlanması gerektiğine inanır. Yuroslav ulusunun büyük acısı, yukar- da zikri gecen vektelar varımında, sui- kastin yavılmasımı ilham eden ve ko- Tavlaştıran ve ulusal tonratlar dısında bulunanlara karer derin bir nefret ve genel bir gayza tabavvtil etmistir. Eğer vusoslav ulusu gerirmekte ol - duğu bu tasalı yoklamada biltün veka- Yinı ve sağuk kenliliğini — korursussa, bu. barısın ve bu harrasın desteği nlan v Tuslarrrosı ahlatın hekeisi bışlunan 1) . Tuslar Cemiveti mücsseselerinin tesir- BRina inanmakta oldağından dalavıdır. Uluslararası mesuliyetini olduğu ka- dar ulusuma kargı varifesini de anlamış bulunsn yueoslav hükümeti, kendini, a- eıkir Marsilya hadiselerinin sarstığı u- Tuslararesı adalet ve ahlaka karet iyti- —>Am veniden kurulması icin Uluslar Cemiyeti konsevine müracaat etmeğe meecbur rörmektedir. Mesulivetlerin, uluslararası tonlulu. ğun en yüksek kurumu hururunda or- tava konması muhakkak surette verek - tir. Cünkü uluslararası barış ve dirlik için, en ünlü önderinin kendinde, me - suliyetleri Âdil bir cezaya çarpmıyan €inaf vakalara maruz kalmış bir ulu- sun dovurulmamış duygularından daha büyük bir tehlike mevcut olamaz. İkinci bir mesele olarak, Marsilya vakaları, gittikce artan bir ehemmiyet- te, deği! yalnız Yuposlavya fakat bütün soysal dünya aleybine kabul edilemi - yecek ulur'ararası trysesearnın barr me- . U ., |Alman nüfuzu karşısında Macaristan L'Entransijan gazetesi, büyük an- ketleri serisinin üçüncüsünü —Antuvan Rodye'nin imzasiyle Macaristan'ın bu - günkü vaziyetini tahlile ayırmıştır. Bu yazıyı kısmen dilimize çeviriyoruz: Almanya'nın istediği tey karışık de- gildir: Bu “Anşlus,, dur, yani ilhak, ve merhale merhale ilhak: Tik önce Avus- turya, sonra Macarittan. sonra sevgili Lehistan ve Prag ve geri kalanlar... O zaman, pek tabif olarak Paris'e kadar, Pirene dağlarına kadar uzanacak alman barrıma kavusacağız. Zamanının çoğunu ve n kalbi- ni Cenevre'ye veren batışçı bir ingiliz kadımı, M. Hitler'e kara tasavvurlar at- fetmekle haksızlık ettitimizi söylüyor- du, Kendisine, Dolfus'u Hitlercilerin öldürmüs olduğunu ve Hitler'in gizlen: miven ve gürültü ile iylan edilen arzu- su Almanya'nın Avusturya'ya kendisi- ni ilhak etmek bizmetinde bulunması ol- duğu cevabını verdim. İvi kalpli kadın barıs tanrısma çok yalvarmak ve sonra silahsızlanmak ge- rektiğini ve her seyin böylece dilrele. ceğini söyledi. Riz vek dediği #ihi hareket etmiye- ceğiz. Orduların tanrısivle aynı olan barış tanrısına yalvaracağız ve sönre Almanya'nın Viyana'da ve avnı zaman da Budaneste'de çalışmalarını murata- be edeceğiz. Endiyse uyandıran macarlar ne is- tiyorlar? M. Gömbösü anlamak İstiyo - Tuz, fakat o yalnız değildir. Macar &ı - yazası ürzerinde nüfuru olan muhtelif sahsiyetlerin veva fırkaların simdiki yö- netmeleri nelerdir. Üzun samandanhe- ri biliniyor ki Macaristan vaziyetin- den mermnun değildir. ve Almanya göz- lerini ona cevirmiştir. Su halde “bu a- damlar canımızı sıkıyor! Rahat — dür - «unlar!,, demek Artık bir hal çaresi o- lamaz. Şüphesiz ki en fazla gürültü et- tikleri zaman kulaklarımızı tıkamakla iyi ettik. Böylece düşünmek için an- lara vakit kaldı ve şimdi kendilerivle görüsülmesi daha kolay ve belki daha az nafile bir ulusturlar. Macaristan'da Fransa ve Almenya taraftarlığı Macarların, tek başlarına konuştuk. ları bir dilleri vardır ve başka hiç bir dile bensemiven bu dil onlara yetmez; onlara yanasmak icin macarcayı öğren - mek kimsenin hatırından weememiş ol- duğündan. yeryüzünde — tek baslarına kalmamak icin, bir büyük Avrupa dili. ni bendilerinin öğrenmeleri iyean etti, ——— — — totları davasını ortaya koymaktadır. Mesele. ne münferit bir sabsın işlediği sıyasal bir cinsyet. ne de sıyasal tılara verilen konulluk meseleri değil. dir. Hakikatte ortaya konan dava, Cık bir eryatal amaç İsin seri ile tina- yetler ve suikastler yanmayı iş edin. mis fesatcıların yabancı bir Ülke top . raklarında caltıkmalarıdır. İnceden in- ceve wrun anıklık devresi esnasında cinavetlere Macaristan icinde bağışlan- mis olan kolaylıklar ve koruma inanı- Tamiıyacr': gibidir. Eğer bir ulusur en iyi kulları ve uluslararası harısının en sarsılmaz destekleri, vazifelerini yanar halde, vrörnla anıklanmız ve tervic edil- mis hulunan ve vahancı bir Ülke makam. Tarının teveccüh — ve yardımını gören caniler tarafından öldürülebilirse, ku - rulmus hiç bir hükümetin yaşaması ka- bil değildir. Gercek, bu vaziyette goy. sal dünya icin bir anarşi ve uluslarara- # barbarlığı devri başlıyacak ve bu de- vir icinde uluslararası barışının en il. kin esasları sakınılmıyacak bir şekilde yıkılm gidecektir. Barışın idamesinde titiz olan ve u- bulunan yuzoslav hükümeti, bu vakın. ların büvük ehemmiyeti — karşısında, antlaşmanın on birinci maddesinin ikin- ci fıkrasına dayanarak Yuroslavya ve Mecaristan arazındaki münasebetleri pek kötü surette bozabilecek ve uluslar - arasındaki barıtr ve iyi gecipmeyi teh- Nikeve koyacak bu vaziyeti könseye ha- vale eyler. Bu meseleyi, konseyin gelecek adf toplantısı gündeliğine koyarsanız size çok şükran borçlu olacağım.,, Avusturya ile uzun zaman beraber ya- şamış olmaları yüzünden dışarda kul - Tanmak Üzere onların dilini öğrenmek zaruretinde kaldılar; bu dil almancadır. Gerçek hepsi almanca bilmezler; takat şehirlerde almanca, yolcunun imdadına yetişen dildir. Dil birliği pek tabil o- larak düşünce birliğine götüreceği için macarların, yalnız bu bakımdan alman - severliğe anık oldukları sanılabilir. Fa- kat mesele bu kadar basit değildir. A - vusturya — Macaristan imparatorluğu zamanında macarlar her zaman onlarla iyi geçinemiyorlardı. aralarında sık sık anlaşamamazlIrklar oluyordu, ve bu yüz- den almanca düşmanlığiyle bazı macar- lar diplomasi dili olan fransızcayı ter- cih ediyorlardı. Macar aristokratları, avusturyalılara karşı aksülamel olarak, fransızcayı mükemme) bilmeyi şiar e - dinmislerdi. Süpbesiz ki mağlüp ha- sımlarımıza yaranmak için silah arka - daşlarımızla iş birliği sryasamızı de - Kiştiremezdik. Bununla berabet bütün badiselere tağmen bir çok kalplerde ve bazı kafalarda eksilmemiş olan dostlu- Pu hüshütün aleyhimize çevirmeye lü- züm yoktu. Öte yandan eskiler, yurtlarının 'Triyanon muahedesiyle parçalanmasını unutamazlarken baş döndürücü Avus - turya — Macaristan refâhını hiç tanı- Mmamış ve ancak onun sonunu gösteren felakete erismiş olan rencler kendile- rine yafnız barış ve ekmek verilmesini istiyorlar. Revizyon, evet. Savas. havır. Madem ki macarlar bize karşı bu ka- dar büvük bir temayül gösteriyorlar, su halde kalplerinin derinliklerinde ne- Ter geçiyor ve nasıl öluyor da Alman - ya'ya karsı da meyledebiliyorlar, Bir müddet revizyonist ülkeler a - rasında bir bağlılık vardı, bunlar a- raşında Almanya da bulunuyordu. Şim- di bu kalmadı. Anşlus korkusu ve ya - rın Tena Ürzerinde buyuracak olan İtal. ya'ya varanmak endiysesi buna mani o- hıyor. Bu emri vakil kabul ve ümitsiz. lik sıvasası macar övünemine pek uy - gun gelmiyor. Bu ülkenin mesul ön- derleri Almanya'ya yanaşmak ister gi- bi görünüyorlarsa bunun bizi endiyşe- ve düsürmek istiyen sonu gelmiyerek tesebbüzler olduğunu sanalım ve nma - İrm. Fakat daha trajik bir hal şekli vardır: 1871 den 1914 e kadar fransızlar Alsas Loren'den vazgecmemiş oldukları gibi macarlar da ellerinden alınmıs olan vi- layetlerinden vazgeçmezler, Pakat fran- sızlar savaşmak istemiyorlardı. Ve ma- çarların büyük bir ekseriyeti de yeni- den dötlüşmek fikrine yanaşmıyorlar. Korkune savata yeniden başlanmasını dilemek için intanm çıldırmış olması lazımdır. Macarlar. uyuşma suretiyle mantıkf Y*İr revizyon yanacak olan bir Tuna an- Taşması tahayyül — ediyorlar. Rununla berahöâr bir yandan da silaklı bir vlu - *un kaynasmasını — isitiyorlar, garba Adoöru gittikce yalnız büyük Almanya- dan, intiramdan ve aekeri harırlıktan haheditdiği isitiliyor. Ve eğer, isten- memis olmasıma rağmen, mesul »imı- vacakları savas bir gn patlarsa, mec - Vurf olarak karısacakları hu savasta ga- fımda olmak — iycan edeceği ot Halhuki alman oronpasan- dasımin vakınlarında almânların venil - me> olduğuna İnanmamak mümkün de- #ildir. Tek vare, Bütür bunlara tek bir çare vardır: Almanva'nın şarka döğrü ihtiraslarının Bönlüne set cekmek, bu seddi süratle ve enerjiyle vücuda getirmek. Buna mu - vaffak olmak ve hatt& bu yolda çalış- mak macarların elinde olmadığı kabul edilmiştir * Bu — Pransa'ya —düşen iştir. Fransa'nın neyi tercih edeceğini bilmek gerektir: Sonunda savaşı dağu- racak olan Tuna statlikosunu mu, yok- sa İtalya ile anlasarak bir Tuna baralı wücuüde getirmeyi mi? Bunu yapmak için de ilk önce Franga, İtalya, Avus - turya, Macaristan ve tabit Cekoslovak- ya ve diğer alakadar devletler arasında Bkonomik fakat aynı zamanda sıyasal bir anlaşma yapılmak gerektir. Viyana musiki şe Di Viyana'nın karakteri güzel sanl' ı, Ja ifade olunmak istendiği zaman Ü şeyden önce hatıra gelen müziktir- yana ve viyanalılar artistik tarafli anlatmak, tanıtmak için en İyi vılj" N larak, güzel sanatların bu subesini mişlerdir. Filhakika hiç bir şiir. hit tablo, bir Viyana pevzajını :.ııı—d anlı f Bu melodileri dinliyenler Viyana O07 manlarının ilkbahar — haslanaramın Ç7 kardıör sihirli kokuları davar; z n oktaysci seriltilerimi isitir gibi GÜĞ lar. Hiç hir sair. hiç bir ressamM. atağı yukarı olsun bü irki Sühert v oynak valklariyle anlattıl anlr'amamışlat melodileri kadar kuvvetle Lanner' *t kadar Üstarlane Viyana musikiye bi kader Kattti Simtononla'ku adar birlesmesinlikli in hensinin msitive olan trrmavüllerine horeludür. het Viyana'da musiklüin resim, berliğl İrashık gihi ganatfar rerindeki MEN tesirleriki de sürden zecirmek cazli Ö istir. herhanpei hir sanat ©7 rinin kendi velliSinden îıvık. Burada, atin ona verecaği güzellik nasart Ü. kate alımıyor. Onun icin Viyana, d”d sanatta hic hir yaratrer deha karandif " — mamıstır. — Bununla — beraber tezyini — motiflere de büvük bir ehemmiyet "” rilmektedir. Vivana katedralinin büyük kan! daki heykellerden baslıyarak 1848 1übi Üa narlak votik'ten vecin butil” kü eserlere kadar pelirsek. lıev""" terzyinata cok bağlanıldığını, bunun j Bacağı tesirler düsünülerek eser il de cok ovnandığını görürüz, T taolan bağlılık, tabil'ikten uzaklasMt — vr İstilzam ettirmintir. Viyana'da #7 natın, muhtelif Üslüpların kaybol t başfadığı saman en yüksek derecii” varması hununla iyzah olunabilir. RO” mMan ve gatik Helünların çökmeğe HAY diği zamanlarda hu tezvini arzır. siyle tullanılarak, simdi zevkle tiğimiz büylik. muhtesem eserleri ğurmuştar. 1848 Üslühunun dateal! zelliği bunlarla ölçüldüğü zaman ince #ibi görünürse de, kemııı!ııd!" velki hüvük devrin akislerini taştf- Rurada teryin? sanatın eııılı"“"" biri de. boş bir ihtisam ve parlak manatızlığa düsmemek - için baska H j yatf kuvvetlere davanmış olmasıdır- üslünların, bilhassa tiyatro ve ",,ııi 'nin bayata yeni fikirler asılamaya :"î ladrör zaman en fazla inkisaf etmt pER Vir tesadüf eseri değildir. Hayat Ü dan renk almakta ve hu renk parlak &- 2tte coğalarak, halkın minnettar "” FrrasmAd> menlina kalmaktadır. Müzikle resim: heykeltraşlık sane'ların umumf temayüllerinin Tarındaki vakmlığı Aolayısiyle, rın arasında doğan bu birlik cerçeve teskil ediyor. Bunu can mak icin sanatkrlar eserlerine HETL benliklerinden * porça katmı K Bu memleketin bu şehrin çacu! "ğ “lan © ganatkârlar musiki ; tesirinden kurtulamamışlardır. Bt İp sir her yerde rörülür ve sanatkâtlü” biatin tahavvüllerivle dolu bit nesimide yasadıkları için bütün VAP ları ve yarattıkları eserler, bunları? _# nıs ve yaratıs tarzları dalma bi n run tesiri altında kalmıştır. Viyana'nın ve Viyanalıların merakmı doğuran kaynaklar Ha dir? Ru merak, bunun tese! asırlardanheri biriken nı-ırml" fuzun doğurduğu bir kan mü: dır. Viyana'nın üzerinde yi takdirle seyreden herkes, BU nin Viyanalılara mahsus — olan * zevk düygüsüna büyük mikvatti | ri olduğunu tasdik eder. li garpta sehrin etrafımı çeviret tepeler, yumuşak, rehavetkâr € uzanıt, giderler. — Öte taraftafi nehri Viyana'yı nazlı kollariyle © Sert zannedilecek kadar şeffaf Yav bir göleve ver bırakmıyan BİF © en küçük teferrüatı bile Güzel bir ilkbahar ıM geçerek Kalenberg'ten B sokaklarıma inerken yahut bİF mr alaca karanlıkta sis | başlayan eski Viyana sokal zerken bu esiri, sehhar m! mek kadar zevkli bir şey tt nabilir mi? ğ a Dr. HANS ? Şi AŞ n ,ı