Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
TALYADA bütün lokantalara her müşteriye günde ancak T övün et verilmesi emredilmiştir. â bir piliç kızartmasından son- bir rosto yiyen vatana hiyanet et- sayılarak ceza görmektedir. Bu den lokantalar istifadeye kalkış- <M gl 7 G NM övün aber fiyatları da o nisbette indirme- lerdir.Bunun üzerine faşist teşki- tı ile belediye arasında vukua ge. sertçe bir münakaşadan sonra, yatlaı' da indirilmiştir, K ARP takdirinde hava gazı ce- reyanının kesileceği ev, apart n ve otellere bildirilmiştir. Har alinde herkese tenvirat için hususi bat almaları tavsiye edilmiştir. p halinde, ancak harbe yarıyacak ARP halinde askeri ve sair nakliyatta kullanılacak sokak dan otomobillerin, ve arabaların esi şimdiden yasak edilmiştir. memnuiyetin kendilerine de şa- n'ıil olduğunu bilmiyerek o sokak- htdan geçen bisikletliler cezaya çarp |lardan ancak muayyen saatlerde ge- 9ebilecek1erı bildirilmiştir. | Bu tertibat dolayısile iktısat edi. |len benzin miktarı, evvelce sarfolu- |—Nan miktarın üçte ikisi olduğu söy. lenmektedir. ş x İz M USSOLİNİ deniz aşırı İtalyan memleketlerine ait sergi ve /| festivallere hemen başlatimasını em- Tretmiştir. Bunun üzerine Venedik ar “aeı’gisl hazırlıklarına ve buna müte. püîr şenliklere heme€n — giri - | şilmiştir. Barideki şark sergisine ait '“eğlencelere de germi verilmiştir. b * — | TALYADA tramvay biletçile. KT rine on santimetre murabba- iğâdl birer küçük mermer parçası »Wverilmektedir. Biletçi her aldığı ma- _dem parayı bu mermer üzerinde tı- ' kırtatarak kalp olup olmadığını de- uemektedır Bilhassa bu son günler- de kalp paralar pek çoğaldığından, 've kalpların ekserisi kurşundan ya- yldığından, biletçiler her aldıkları iklığı dişlerile ısırmak mecbüuriye- tinde kalıyorlardı. Bu iş hem uzun j şürüuğu, hem de biletçilerin dişleri. ni döktüğü için pratik sayılmadı. O- 'nun için biletçilere küçük mermer yhalar dağıtıldı. A ON günlerde JItalyada sey. yahları gezdirme işi, son de- intizamla ve süratle hareket €. teşekküllere havale - edilmiştir. İtalyaya giren bir seyyah kasırgaya Bi ç Binaenaleyh, — Sıvastaki - tirmek mümkün değildir. Mahaza kavemet olacaklardır. temsiliye — şıyan bü Yiyecek Maddeleri - de Tahdit Edildi kapılmışa benzemektedir. Meselâ cü- ma sabahı, yarım saat içinde Vati. kan, yarımşar saatte de dört müze gezilmekte, onar dakikada şehrin ta- rihi manzaralarından eski Kapitol ve Forum gibi yerler gösterildikten - ve alelâcele yemekler yendikten sonra, paraları tükenen seyyahlar dönen bir rüzgâr girdabına kapılmış yaprak gibi, İtalyadan çıkarılmaktadır. * TALYADA vatandaşlar biri. birine hitap ederken “siz,, tabirinin kullanılması yasak edilmiş ve onuün yerine “sen,, sözü ikame e- dilmiştir. Siz tabiri daha ziyade ka. dınlara yakışan bir tabir olarak te- P |lâkki edilmiştir. Onun için bir ay. danberi İtalyada herkes bıribirine “sen,, diye hitap etmektedir. “Siz,, diyenler cezalandırılmaktadırlar. x S ON zamanlarda yiyecek, içe- cek gibi bir çok maddelere konulan tahdidatdolayısile kazançları azalan lökantacılar, otelciler, otomo. bil ve teferruatı satan tüccarlar, el- bise ve saire satan dükkâncılar hü- kümete müracaat ederek, dükkân ve saire kiralarını ödeyemiyeceklerini, ve bundan dolayı emlâk ve akar sa- hiplerinin de kiraları tenzil etmeleri lâzım geldiğini bildirmişlerdir. * TALYA halkı arasında bütün sulh teminatına rağmen âde.- ta bir panik vardır. Milânoda faşist korporasyonlarında nazır Maziali'- nin irat ettiği nutuktan şu parçaları alıyoruz: “Memlekette birliğe ihtiyaç oldu- ğu şu sırada bir takım menfi ruhlu- lar, tufeyliler, bedbinler, sinirleri sarsılanlar, şuursuzlar, sokak şarla. tanları ve dedikoducular memlekette fena bir hava yaratıyorlar. Geçen ay bunlardan yalnız Milânoda 1097 kişi tevkif edilmiş, 1040 şirket ve mağa- za mahkemeye verilmiş, 229 dükkân ve müessese kapatılmıştır..,, İtalyada Harp Hazırlığı Varmış Semplon ekspresi dün üç saat rö- tarla gelmiştir. Yolcuların anlattık- larına göre, İtalyada büyük bir as- keri hazırlık göze çarpmaktadır. İs. tasyonlar. tank, top, ve zırhlı otomo- billerle doludur. Fakat bunların han- gi istikamete sevkedildiğini kimse bilmemektedir. Paris sefarethanesi tarafından ta- lebelerimize verilen gaz maskeleri hudutta gümrük mmurlarımız tara- fından geri alınmaktadır. Dün gelen talebeler bundan pek müteassir ol. duklarını söylemişlerdir. Talebeler, bunun için Dahiliye Vekâletine mü- racaat edip maskelerini geri istemiye a Fransız O nin beyanatını biz indi bir mütalea addetmekte ma- Zuruz. Çünkü hürriyet ve istiklâl uğrunda mücahade — eden milletlerin pişvası olan Fransa efkârı umumi- — yesinin cereyanı milliye düşman olacağını hatıra ge- '|lini ve mevcudiyetini her ne bahaya olursa olsun kur ıya azmetmiştir. Bu cereyana tâbi olmıyanlar, — mahkümu zaval olup yıkmak istiyenler maruzu mu- Paşa Hazretleri — Heyeti Kâzım Karabekir Ümidim sönmüştü, İstanbula karşı “sizin yapama- — dığınızı işte ben yaptım,, demek imkânı kalmamıştı, Sıvas Koöngresi - her tehlikeye, her muhataraya rağ- men - açılacaktı. Görünüşte Kâzım Karabekir Paşa- nın, şifre olarak ta heyeti temsiliyenin imzasını ta- telgrafname, hine geçirecek, tarihin bir zamanlar tanıyıp beş a- karar vermişlerdir. binbaşısı- milletimiz istiklü- Sıvası — tari. sırdanberi unutmuş göründüğü bu ihtiyar şehre ge- niş bir şöhret verecek olan kongrenin âdeta mübeş« şiri idi. Bu kanaati edindikten, boş yere didindiğimi an- ladıktan sanra kendimi teselli edecek noktayı da bulmakta gecikmedim ve Dahiliye Nezaretine yaz- dığım sori telgrafta kongre keyfiyetini saranâtle teş. — rih ettiğimi düşünüp endişelerimi bununla da kalmadım. Kongre yüzünden İstanbulun bana tevcih ecebileceği mesuüliyetleri önlemek üzere — şu tekit telgrafını - yine şifre olarak « yazdım: 22 Ağustos İşin Şakası: PRENSİPLER Yazan: Naci SADULLAH lmanyada, bilhassa harp sanayii kı—l zıştıkça, tereyağ buhranile, et buh- Tanile, kumaş buhraniye birlikte, bir de amele, usta ve makinist buhranı başlamak- tadır. Bu buhran yüzünden — Almanların göze aldıkları fedakârlıklar, son derece şayanı dikkattir. Zaten, harbin başından- beri, dikkat edilirse görülür ki, Almanlar her gün, ©o süni ideolojilerinin bir prensi- bini daha feda ediyorlar. Kadınları çalış- tırmıyacaklardı. Şimdi onları zorla fabri- kalara sürüyorlar, Ruslara selâm vermeyi intihar sayıyorlardı. Şimdi onlara selâm yerine, Polonyanın dörtte üçünü verdiler. Şimdi de, vaktile köpeklerle bir tuttuk- ları Musevi teknisyenleri, yaldızlı daveti- yelerle iş başına çağırıyorlar. Musevi ma- kinistler, yeniden Alman fabrikalarına Bi- rerlerken, naziler elpençe divan duruyor- lar. Bu işlerde çalışan Musev vilere birer rozet vermişler, Bu rozetlerde şu harfler okunuyoörmuş: “V, V. J." Bunlar: “İktısa- den kıymetli Musevi” mânasına gelen ke- limelerin baş harfleri imiş. Şimdi, göğüslerinde bu rozetleri bulun- duran Museviler, Almanyada, Almanlardan fazla imtiyaz sahibi imişler: Eskiden, içle- rine bile giremedikleri parkları, gazinola- rı, lokantaları, barları âdeta haraca kesi- yorlarmış. Bir Fransız muharriri: “— Eğer, diyor, Musevilere Almanyada gösterilen itibar biraz daha artarsa, Hitler de bu rozetlerden takmak mecburiyetinde kalacak!” Bundan belli ki, Almanlar, şimdi, men- faatleri uğrunda, mukaddes pren:ipler'nı bile çiğniyorlar: “İktisadi bakımdan kıy- metli,, olan Müseviler, Berlin sokakların- da, canlı birer bankasazametile dolaşıyor- lar, Zaten, Almanlar, bundan evvel de, zengin Yahudilere el sürememişlerdi. Zi- ra bu işin ucu menfaatlerine dokunuyor- dü. Görüyorsunuz ya kurnazlığı? Hem menfaate tapıyorlar, hem de: “— Bizim damarlarımızda Yahudi kanı yok!” diyorlar. EN MÜESSİR HARP MALZEMESİ Adisababa, tanklar altında ezilirken: “— Kanımızın son damlasına kadar dö- vüşeceğiz!” diye haykırmıştı. Madrid, bombalar altında yıkılırken: “— Kanımızın son damlasına kadar dö- vüşeceğiz!” diye bağırmıştı. Tiran, zehirli gazlar altında boğulurken ayni feryadı duyduk. Dün, bir harabe ha- linde düşman eline geçen Varşova da, da- ha üç gün evvel şöyle haykırıyordu? “— Kanımızın son damlasına. kadar»da- yanacağız!” Bütün bu biçare memleketlerin, bütün fedakârlıklarına, kahramanlıklarına rağ- men yenilişlerinden de belli ki artık sa- dece “kan”, müessit bir harp malzemesi değildir. Ve asrın muha'rebelerînde. yalnız kendi asaletine güvenen kanı mutlaka mağlüp eden mayiin adı benzindir. Bu hakikati çoktan öğrenmiş bulunduğu için- dir ki, “kan,, asaleti iddia etmekte, bütün dünya milletlerinden daha İleriye gitmiş olan Almanya bile bugün şöyle bağırıyor: ç kadar Benzinimizin son daml dövüşeceğiz!” Bü yüzden, vaktile insamı güldüren hâzı mizahi ve hayali vâkıalar, bugün hakikat oluyor. Meselâ, Alman Şok kıtaları, on beş gün içinde Varşovaya dayandılar, Fa- TAN 1939 1“ TEŞRİN Çarşamba Un Sinemasında 2nci HAFTA TAKSiM 29-9-939 Sinemacılık ve filmcilik dünyasının 25 senedenberi yarattığı en güzel - en muazzam filmi MARİE ANTOİNETTE NORMA SHEARER Fransızca nüshası MELEK TYRONE POVER İngilizce nüshası İPEK Ve Sinemalarında şeref kazandıracaktır. Numaralı biletler şimdiden her iki sinemada satılmaktadır. Şarkm ses İJMİT ( Neşidei emel ) Türkçe sözlü arapça şarkılı filmi muzafferiyetten muzafferiyete, mu- p Yaffakıyetten muvaffakıyete koşuyor g Şimdiye kadar gösterilen “Türkçe sözlü,, filmlerin umum hasılat re- korunu kıran ve hiç bir filme müyesser olmıyan emsalsiz büyük mu- vaffakıyetle devam eden: ÜMMÜ GÜLSÜM o 'ün şaheseri ARKISI Hükümet Kıymetli -Maden İhracını Yasak EHi Ankara, 28 (TAN) — Türk parası- nın kıymetini koruma hakkındaki 12 numaralı kararnameye ek olarak hazırlanan aşağıdaki karar, maliye. nin teklifi üzerine Vekiller Heyetin- ce tasvip olunarak bugün meriyet mevkiine konulmuştur: 1 — Sikke ve külçe halinde oldu. ğu gibi kıymetli madenlerin, hurda ve masnu halde de memleket dışına çıkarılması yasaktır. (Kıymetli ma. denlerden maksat: Plâtin, altın ve gümüştür.) 2 — Yolcuların şahsi zinet olarak daima taşıdıkları kıymetli maden- lerden mamül eşya da bu hükme da- hildir. Yalnız alyans ve saat bu hü. kümden müstesnadır. 3 — Hariçten Türkiyeye gelen ecnebılex beraberlerinde getirip- ille Türk gumruk kapısında alâkadar gümrük memürlarına verecekleri beyannamelere veya pasaportlarına kayıt ve işaret ettirdikleri kıymetli madenlerden mamül eşyayı avdetle- rinde memleket dışına çıkarabilirler. Bu kararın neşrinden evvel Tür- kiyeye gelmiş bulunan ecnebiler be. raberlerinde getirmiş oldukları kıy- metli madenlerden mâmül eşvayı kambiyo mercilerinden müsaade al- mak suretile memleket dışına çıka- rabilirler. 4 — 1715 sayılı kantın hükümleri- ne göre yapılacak muameleler bu ka- rar hükmünden müstesnadır. kat bu arada, Leh kanı kadar, Alman ben- zini aktı. Vu yüzden alınan hakiki ve ga- rip neticeyi görüyorsunuz ya: '— İki taraf birden yenildi!” 25 SENE ÖNCEKİ İLÂN Ak saçlı ihtiyar bir Fransız kadıncağızı varmış ki, kocasile iki erkek kardeşini Ci- han Harbinde kaybetmiş; ve üç yavrusile dul kalmış: Şimdi, üç oğlundan birisi 26, diğeri 24, üçüncüsü ise 23 yaşındaymış. Ve şimdi, üçü birden cepheye çağırılan bu vallı analarına acı hakikati bir türlü söy- liyememişler. Birkaç gün evvel, kadınca- ğız pazara çıkmış. evine dönerken, sokak duvarlarında gözlerine bir ilân ilişmiş. Bu ilân, yeni seferberliği ilân ediyormuş. Fransız delikanlılarını, tıpkı 1914 deki cümlelerle cephelere çağıran bu ilânın ta- rihini; miyop gözlerile seçemiyen biçare kadıncağız: «“—. Tuh... demiş, gözü kör olsun bu be- lediyenin... 25 senedir hâlâ, Parisin du- varlarını bu menhus hatıralardan temiz- delikanlılar, mürüvvetlerini bekliyen za- liyememiş!” gx— Dün gece aN L SİNEMASI Mevsimin ilk muzaffer galasını idrâk etti. FRED ASTAİRS - GİNGER ROGERS'in En son filmleri olan Brodvay Serenadı Sonsuz bir hayranlık ve nihayet- siz bir zevkle seyredildi ve çıl- gın bir neşe ile alkışlandı. Bugün de ayni muvaffakıyetle mamın İevam ediyor aa ŞEHİR TİYATROSU Tepebaşı Dram K d 30-9-939 cumartesi akşamından iti - baren temsillere başlıyor ROMEO - JÜLYET İstiklâl caddesinde komedi kısmında İKİ KERE İKİ TEŞEKKÜR Yeri doldurulmıyacak bir boşluk içeri- sinde bizleri derin hüzün ve elemli keder- lere gark ederek ebedi gaybubetiyle yü - reklerimizi parçalamış olan zevcim, baba- mız Fethi Başaranın son hizmetinde unu- tulmaz kadirşinaslıkları ile kısmen olsun acımızı tahfif ve teselliye çalışan Türkiye İş banlı ve diğer la bütün spor teşekküllerine ve meslekdaşları avu- kat arkadaşlarına ve cenazesinde hazır bu- lunmak - suretiyle hatırımızı alan merhti - mun sevdiği ve kendisini sevenlere, mek - tup ve telgrafla taziyede bulunan muhte- rem ahipbaya ayrı ayrı teşekkür etmek i- çin kendimizde kudret bulamıyoruz. Özür- ler dileyerek şükranlarımızın — takdimine lâtufkâr gazetenizin tavassut ve delâletini 'saygılarımızla rica ederiz. Oğlu Behiç Başaran Zevzesi Melâhat Başaran A DD CD D D D e e ASKERLİK İŞLERİ Şubeye Davet Fatih askerlik şubesinden: Aşağıda i- simleri yazılı erbaş ve erlerin şubemize gelmesi, Tayyare başçavuş: —Ahmet Oğ. Mustafa Tahir 319 Fatih Si-1, Tayyare başçavuş Osman Oğ. Mustafa Lâütfi 312 Doğ. Makinist eri Tevfik Oğ. Rifat 319 Fatih 3-3. RESİT PASARİİN HAFT IRALARI. rılmayız! TEFRİKA No. 33 Dahiliye Nezareti Celilesine 20 Ağustos 335 şifreye zeyildir: Erzurum köngre- sinin heyeti temsiliyesi imzasile şimdi aldığım tel- grafta mütaleatı âcizanem üzerine heyeti mezküre. ce uzun uzadıya cereyan eden müzakere neticesinde Sivas koöngresinden sarfı nazar edilmesine imkân ol. mayıp bu milli teşebbüse mümanaat etmek istiyen. lerin mukavemet görecekleri bildirilmekte olmasına nazaran 20 Ağustos 335 şifre ile vuku bulan maruza- tımın cevabına intizar etmekteyim efendim. 335 Sıvas Valisi: Reşit Bu telgrafı yazarken gözümün önünde Fransanın avuttum. Hattâ — Efendiler, E 1789 da toplanan Etats Generaux'su canianıyordu. Malüm a, o meclisin 23 haziran 1789 daki içtimamn. da sade ve mânasız bir beyanname okuyan Kral On Altıncı Lui, sözlerini bitirdikten sonra: derhal dağılmanızı ve yarın sabah asilzade ın, rahip mebusların ve avamı tem. sil eden mebusların kendilerine tahsis olunan salon. larda ayrı ayrı toplanıp müzakerelere başl larını emrediyorum. Demişti. Bu emre asilzadelerle rahipler itaat etti. tabirile küçültülmek istenen halk mebusları ve yerlerinde kaldılar. Kral da gitmişti. Işte bu va- ler, fakat (avamı temsil eden) ziyette saray teşrifat nazırı (Brezi Reis Bailly'nin yanına gitti. — Krail Hazretlerinin, dedi, emirlerini işitmediniz mi? Bailly, kayıtsızca şu cevabi verdi: | RADYO ANKARA RADYOSU Türkiye Radyodifüzyon Postaları Türkiye Radyosu Ankara Radyosu Dalsa Uzunluğu 1629 m. 183 Kes. 120 Kw. TAGĞ 1974 m. 15195 Kes. 20 Kw. T.A. P. 3170 m. 9456 Kes, 20 Kw. Cuma, 29. 9. 1939 A 12.30 Program, ve memleket saat ayarı, 12.35 Türk müziği (Pl.), 13.00 Memleket saat ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri, 13,15 - 14.00 Müzik karışık program - Mo- dern müzik plâkları). 19.00 Program ve memleket saat ayarı, 19.05 Müzik (Kabare vesaire - Pl.), 19.30 Türk müziği (Fasıl heyeti), 20.15- Konuş- ma, 20.30 Memleket saat ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri, 20.50 Türk müziği. Okuyanlar: Mefharet Sağnak, — Mustafa Çağlar. Çalanlar: Vecihe Daryal, Fahire Fersan, Refik Fersan, Kemal Niyazi Sey- hun. 1 — Boğos: Kürdilihicazkâr şarkı (Güller açmış bülbül olmuş bi karar), 2 — Lemt. Kürdilihicazkâr şarkı (Açmam aça- Ü ü A — Salrârîıa%ğşıl Pvrnııar ş(l%ır:—ıâl'llhlîg;kdl';' Ssarıu (Bir gizli yalan söyle), 4 — Artaki: Kür- dilihicazkâr şarkı (Artık ne siyah gözleri- nin gölgesi kaldı), 5 — Hicazkâr peşrevi, 6 — Zekâi Dede: Hicazkâr yürük semal (Bülbül gibi pür oldu), 7 — İsmail Hak- kı: Nihavent ağır semai (Seni hükmü e- zel), 8 — Rakım: Nihavent şarkı (Ne ya- nan kalbime baktı), 9 — Hicazkâr türkü (Bir yar sevdim kuşadalı), 10 — Hicazkâr saz semaisi: Kemal Niyazi Seyhun, 21.830 Konuşma, 2145 Müzik (Opera aryaları - P1.), 22.00 Müzik (Radyo orkestrası - Şef: Hasan Ferit Alnar), 1 Moussorgsky: “Soroçinsti panayırı,, operasının uvertürü, 2 — Tschaikovsky: 4 üncü Senfoni, 23.00 Son ajans haberleri, ziraat, esham - tah- vilât, kambiyo - nukut borsası (Fiyat), 23.20 Müzik (Cazband - P1), 23.55 - 24.00 Yarınki program. MEVLÜT Eczacr Kâzım Canın refikası Nefise Ca- nm ruhuna ithaf edilmek üzere 1 birinci - teşrin pazar günü öğle namazmdan sonra Nişantaşımda Teşvikiye camiinde mevlüdu okutturulacaktır. Müddeiumumiliğe Davet İstanbul müddeiumumiliğinden: İstan - bulda bulunduğu, anlaşılan Tirebolu ceza ne de söz söylemek hakkınız var. Kralın bize karşı tebliğ vasıtası da olamazsınız.Onun için hemen mec. listen çıkınız ve sizi gönderen gafillere gidip söyle. yiniz ki, biz burada milletin arzusu ile toplandık. Süngülerle barsaklarımız deşilmedikçe buradan ay« hâkimi Şevket Akının hemen memuriye - timize müracaatı. Acaba Istanbul, Sıvas kongresinin de tarihe bu kuvvette ve bu kıymette bir söz hediye etmesini mi istiyordu? Oyle ya. Kongre, milli cereyan namı ve- rilen ihtilâl düşüncesini temsil ve o düşünceyi bü- kıymetleri omuz silktiler e) meclise girdi. cekti. tün memlekete teşmil için açılıyordu. İşte ön ayak olanlar nasihat değil, ferman dahi dinlemiyorlardı. Istanbu. ise kongrenin mutlaka men'ini ve rehberle. rin tevkif edilmesini bizden istiyordu. Eğer bu ar- zuda. bu emirde ısrar ederse Fransanın yaşadığı 1789 ihtilâli muhakkak ki bizim yurdumuzda tazelene. Ben bu düşüncelerle meşgul iken sabık mebus Ra- sim Bey odarna geldi. Hatıralarımı sıralarken her — Meclis kralın ü fasıla vermişti. Fakat müzakeresini tatil etmemişti. Ve sıvralarında oturan halk mebuslarına dönerek sordu: — Şu mecliste toplanmış olan millet hiç kimseden emir alamaz, değil mi? Meşhur Mirabeau, işte bu sual ü rını mukatap tutarak tarihin henüz unutmadığı ve asırlarca unutamıyacağı sözleri söyledi. — Sizin Mösyö, burada ne mevkiiniz, ne reyiniz, el B o Kai el 5 içtimaa bulunmaz, şahsi Tışmaz. izerine saray nazı- yordu. fırsattan istifade ile yazdığım veçhile Rasım Bey sa- mimi surette takdir ettiğim ve yine samimi olarak sevdiğim bir gençtir. Çünkü temiz bir ailenin çok temiz yetişmiş bir çocuğuydu. Kimsenin aleyhinde menfaat kaygusile başkalarını za- rara sokmak istemez, kendine ait olmıyan işlere ka- Ben Erganiden, o Sıvastan seçilerek mebus bulu. nurken dostlaşmıştık. Meclis fesholununcaya kadar dostça geçinmiştik. Sıvasta da bu dostluk devam edi- (Devamı var)