6 Ağustos 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

6 Ağustos 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ürk Safosunun Hayatı: “Sadvüğallila TEFRİKA No. 123 ücadele Padişah, Sadrâzam Hakkında Yaptığı Ankette Hep Şu Cevabı Almıştı: Katli Vaciptir. yandan kendisini dan da kuvvetlendiriyordu. zade Mahmut claşından S zamın mesul olduğunu ine geniş bi n Safo izere başta eyhülislâm olmak bütün devle ini de onu devirmek yo» lunda kullanmaktan geri kalmı- u. Bu e adı sık sik miş olan Raziye Kal zir Mustafa Paşa da Venedi geç ın oğlu Ve- tit, nekârın bu İşte kullandı! den bifi olup her gün Padişaha Sadrazam hakkı ir Jurnal su- haliyle, tav. plânıni k a d pah leri burnunu rmak, Efiseyin kalfa, Cezmi ve Poyraz gibi ana- ların kırk yılda bir di azları ortadan kaldır. ut devşirmesini gu ğuran rura düşürmüştü. Müverrih ma onun bu mânasız azametini Hasan Paşa, zorbaları kırıp, bu ka verip, bu makule hatici m deyu canibi fitne ehline mertebe nuştu. Bu kenduye müy asri mübinin ber vacip olup ( perhiz zit olmak münasip iken lan feti Yâhza şük takvası unfü cel resi dilediğin temşiyet ından bihu i be başladı. Kema zur olduğu kimesneleri cü hane ile İzale eder oldu. Cür illetin boğdurup gecenin ertesi na v arzdan çikarken Kubbe Ve: rup alığa karışınca, &sk ilâkis etrafındaki insanları, büyük seyrediyordu n 1, ertik eskisi gibi yabancı ve zarmıyor, dikkat ve alâkayla asını çeken bir taraf arına, tümleri arasındaki Kendi kıyafetiyle, kendi yüziyle farkları onların onların ve kı lezzet duyuyordu. Melâhatin de her g ni tahlil adedin nmelerini istiy u gizli arzu, aha büyüyordu seç yüzleri ler yapıyor disini du onun kü Bil kend zelliğine hayran kaldıklarını giden yenilikler arasın. O gün vapur hayli tenhaydı cuların yekünu bir düz kat, buna rağmen, temiz ve Şık şıklı ve lâhatin bulundukleri yerin yi seçmişlerdi âhatin karşı meşguldü. et, her başını kaldırdıkça d ı kumral saçlı çle göz göze £ püpuçl rine ayrı ayrı dikkat ediyordu. G afetleri asında isini üstün buldukça, acalp bir telkinleriyle, in biraz daha beğeniyordu. etrafındakilerin de, üreğinde â$sa erkeklerin, ker aları zevkini okşuyordu. Hele bazılarının Küçük hanım... Diye hitap etmeleri, ve gü- anlatan Koca salondaki yol. “. bile £ giyinmiş iki genç erkek, oturmak için, Mürüvveti tam karşısındaki kan Bu vaziyete bakanlar, ikte yaptıkla larında anlaşarak, ylaştıkları etin karşısında otura nda öt den Tırnakçı Hasan Paşayı Babüs.. saade sakfi altında çökerdüp böynu nu urdurdu. Bunların cürmü ne iduki malüm olmayup ol zaman (1) bu kıtayı de. tir Acip olmaz bu ruzi mat belâdan eğer denilse şedit. Ne Ali kaldı, ne Hasan, e Hüseyin Bir Yezit etti cümle: “Yine vezirler Hafız Paşayı Ye. lede hapsedüp necattan nâümlit eyledi. Odabaşılık ile Silâhtarı Şeh- yari Naklenş Hasan Ağaya ken olan bir gün huzuru humayunda “Taşra çık!” deyu işaret idüp te reddüt etmekle gazebe gelmişti Birkaç gün sonra birtakım suçlar ikindi vakti Kaptan Ci- galazadeyi de » sadrazamlığa liya- katinden korkarak » öldürmeğe nat ve erzeyleyüp mezburu taşra çıkarttı. lıştı ise de padişahtan müsaade ala» madı ve bu muvaffakiyeisizlikten gücenerek bir haft dıl." Divana varma. “ V. emişçi veğir işte bu bulunduğu iç © mas) kolaylaşıyordu. Bununla be- raber birkaç ay onu devirmek mümkün olmadı ve kendisi hiç yok- tan bir sebeple Yeniçeri A sleyhine Külkmayı-tasarlar hızını aldı. Mağrur vezirin Ağayla resmi'surette arasının açıl sinan nca iŞ Kasım yası bu şekilde olmuştu: Sadrazam Yedikule zindanlarına attırdığı Ha, fız Paşanın malını mülkünü de mu- sadereye karar vermişti. Bı karar icabı olarak çol geldi şeylerin satıl. Kasım Ağa -Sa ması lâzı fonun telkinile padişah t © işe memur edildi. Sadrazam da ayni işe Orta Defterdarı Altı Boğa. çacı oğlunu münasip görüp gönder. di fından i bir işe iki ayrı el birden ka. rışmış oluyordu. Kasım Ağa bu va- ete ve hele bir kısım eşyayı be ine defterdarın riza gös- bir Zira O İnsanlara lâkayıt değildi. assa her gördü- buluyordu: e de alışmiştı. üzle- ri, kadın kos. eğe — başlamıştı. arasında, mukayese- rna, sbepi kendisini Göz göze geldikleri zaman, bir şey istemeğe niyetli gibi görünen kumral gen- cin gülümsiyen bakışları Mürüvvete tuhaf geliyor. Bakâ Defterdar, dedi, Padişsh bu hizmeti bana sipariş buyurm ken sen bu maslahata neden karin oldun? — Kapıcılar Kâhyalığından on kiz günde seni bu makama ul beni de şu Hususaki bü mal maslabatlârın delterdarlara mahsus idugi kanunnamelerde yazılıdır. A. ran devletlü vezir memur ett ule ğaların müsadere mezat işlerile alâkası yoktur! RK Ağı mülünü daki bütün kalabalığı işittire derece derece taham- kaybettiğ n ors. çikti. re haykırdı — İnşaallah yakında senin de ni gönderenin de malını mülkünü böyle haraç mezat satmak bara na. sip olacaktı se- Boğaçacı oğlu bu söz! Katarak bir Divan günü Kası bir tehditte bulundu. irasama söyled. Ordu — Kanatlanmışsın karınca, Lâkin benim nutma. Seni bir dilim ekmeğe muh- taç ederim. Artık iki tarafın hamleleri sıklaş. tırmast tabif ve zaruri idi. O yeri Kasım Ağa, Safo ile görüştü. e Hatunun öğle ve pis kartal olduğumu w- lâm ile de dil birliği yaptı şaha vezirin zulmünü, padi irtükübini, idaredeki aczini, na sadakatsizliğini arzeğledi. P; şah bu uzun ve mühim jurnal rine anasile müşavere etmek htan kork takındı yince mümin tavrı Kimsenin, dedi, günahına gire- mem, Vezir için de iyidir, kötüdür diyemem. Sen müftüden, vezirler. den, hocslardan sor. Alacağın ce- vaplara göre bir karar ver arsla. (Dövamı Var) tendidir ki Türk- çe en 69 da doğdu, iyi rübei söylüy: 1630 da öldü BULMACA Dünkü bulmacamizı» Balledilmiş şekli 1g2 3486188 10 Hirkalşerif raresi Hemen Edi | evi | E a götürdük | vaa aziyettedir BUGÜNKÜ BULMACA ii 234867189 0 Ke payi yol de amafih bir Hun beline alelâde y kalmaz buban SOLDAN SAĞ « 1 — Ters okunursa, pokerde adi geçer «| tarımı gösteren köylü kaseb bu mi veslikasının Kabile men - Yoğurt, — Soğuk v Utanmak - Akıl çalgı - Bir su konu 9 — Büyük - Mi 10 — İçine çorba konu “Bir uzvumuğ, - Patlıcan kis vesik Köylüle koriusile köm de, v YUKARDAR AŞAĞI; — Bir sebze - 2 - Göstermek - kullanilir. 3 — İhtiyar - Renk - Su konup yuğu- zulur. 4 — Etrafhca - Bir harf, 5 — Pumuk değil, kenevi Nkeye oradır. değil » Teh- | Izmir, ö(Tan M oymak 6 — Bir hart - Bi 7 Bir hârf «Ci mir, Cod İlk incir Zonguldakta Dikiş Sergisi |; ir enini Zonguldak'(TAN) — Bayan Mü- rüvvetin idaresindeki Güven Dikiş Yurdu, Halkevinde on beş günlük ile sergi açmıştır. Genç kızlarımızın sergide teşhir edilen dikiş ve nakış Ütakdir kazanmıştır cek, piyasa 18 ağu Izmir, o $ (Tan Dr. Zekâi Muammer sai led lal cesedi çıka BAKTERİYOLOJİ sile; parpalanımış Lâboratuvarı Jae alt olduğu tesi İnünde denizden ü Kan ve İdrar: munyen, liğin erken teşisisi, ömülü, kan balgam, idrar, kanda Üre, şeke Limanlar İzmir, 5 (TAN) TEFRİKA No. 48 bir şey söylemeğ» du. Doğrusu, bu derece göz hapsi altında tutulmak her g lık, Melâi Abla sözler söyle tanı Hayır ilmuyordu. ” akı- Me. Melâhat onların bi sanabilir! gözlerine belli id di, Mü- te sade Hele nüyar! Mürüvvet karşısında otu. e yumu- Mel, ordu. du, Bizi bir ahbapl tanesi, Ben ona bir Sonra yine hoşuna gitmemişti. Zira, nedense mütemadiyen, öl- çülü hareketler lüzumunu duyuyordu. Bu yüzden, Mürüvvet sahneye çıkmış. acemi natkâr gibi terliyor in kulağına: dedi, sen or musun? yapmak; ölçülü sözler sğylemek bir rahatsız oluyordu. Bir sra- bu karşımızda oturanları na benze galiba? te, yavaş sesle sordu “— Nereden anladın? ”— Bakıp bakıp gülü enli Melâhat te gül “— Tanımıyorlar ama, ve ilâve etti. süyorlar da! / msedi, ve yine hafif sesle; tanışmak İstiyorlar! , De. sana iyi m bir hayretle s0 şey yapmadım ki? madı, bir kahkaha savur- tin kulağına eğildi — Daha ne yapacaksız kız? Sürmüş, sütüştür. müş, takmış, tkıştırmış, bir içim su kesilip çıkmış- sın meydana. Herif abayı yakmasın da ne yapsın? sözler, Mürüvvetin 6 saf gururunu yine ok- t, Mürüvvetin cevap vermesini bek lemeden sordu “.- Ne dersin? Konuşalım mı şunlarla” Baksa. na, biçareler, can atip duruyorlar. İYİ vakit geçir- miş oluruz! elâhatin bu teklifi, Mürüvvete, ne: ezip O âna kadar, hiçbir erkekle yakın. bu şekilde bir münasebette bulur bir çok sahnele dan tanışm mamıştı. Sir içinde d muş malarda seyrettiği onun rin bir bevesi uyandırmıştı e gördüğü o uzun, o derin gönül kavga. iki taraf ne duyuyordu? o Kadını erkeğe, kadına o derece bağlıyan gizli kuvvet ne: i? Bir erkek, peşinde koştuğu, ve konuştuğu kadı- na neler söyler, neler yapardı? Hulâsa, Mürüvvetin küçük kafası, bilhassa sine. maâlara dadandığı günlerdenberi, bu çeşit suallerle doluydu. Erkeğe karşı İçinde, masum ve acalp bir tecessüs vardı: Ve erkeğe sokulamadıkça, tıpkı, me- raklı bir bilmeceyi halledememiş bir çocuk gibi kıvranıyor, üzülüyordu. Halâ zaman zaman, hate sezdirmeden, peşine takılan erkekle, biri- siyle konuşmak, ve bu tocessüsünü gidermek orzu. clö- ğında 118 numaralı Çocuğu muayene elti- r pana elirr etmeliy mürü bir defada ka- İzmir - istanbul Hava Seferleri o | susi bir marşandizle İzmi çılmâsı muhtemeldir. Bir çocuk cesedi | Bu sabah Italyan konsolâshanesi ö- | tesbit edi ştur. İzmire gidiyor İ mi müdürü Rauti püzartesi günü şeh | miştir. Tayyarenin havad: rimize gelecek, burada bazı tetkik. lerde bulunacaktır. Bir Babanın İIztırabı Yüzden gerek sızıntıya makul bir mahallesinde Battal köylüler ve gerek kasaba i evde oturan | halk ucağında ocuk | ve a geldi: dedi. Sekiz Yi Dün akşam bire di 40 derec rnekapıda bir Kapoz plâjı ıldaktan ya; etile İdsre olunur, Ha Belediyece İ r DİĞ) haline diler, ilâç bile Jâzi eğe lâyık bir vaziyettedir. Aldkada, te alım, cu eder Cevaplarımız İlke halindedir, Bu 14 - — — im? Konyada Cihanbeyli İnsuyu öğretmeni Mustafa Öztüran: — Mektubu a elimize geçm memiştir. İleride e redilmek Üzere N çalışacağı Ekmek dan nakdi ceza alınmamam İçin mektup yazan Mehmet Gemit n bu fe ttikter onun için dercedile- sip bir fırsat Buzu Süras: sakil işçileri hakkında ve fırınsılar- — Mektubunuz kâfi enrahat tnediği için dercinde foyda görülmemiş- tir, ya kömür getirip Doğu vapuru hakkında mektup yazan okuyucuya mec m yeni iddialar mia izi gizlerden ası elinden ahıtmak» | adres ve imzayı th elimizden ahı | melttupların nazarı dikk r remelkte, bu | bedihidir. ur tutulmak bir, iki yi bu kabil esik ate alınmıyacağ Kömür Havzasının Fotografı Alınacak Muhabirinden) —| Zonguldak (TAN) — Kömür Hav. Izmir . Istanbul doğru hava seferleri | zasının feölojik haritasını yapmak ü. pazartesi günü başlıyacak, İzmirden her gün bir Ankaraya, bir de istan. ii olmak üzere fki ta zere maden tetkik ve arama enstitü- tarafından üç «ydanberi vilây, e yaptırılmakta olan tetkikat sta bitecektir yare hareket mahsulü Tan Muhabirimdenı — 17 ağustosta hu: |j kazıklar dikilmiştir. le. | getire. | & ağustosta burayı stosta açılacâktır. | ecek, bu numaralı GE ağyade zıklarla rametrik resimlerini alacak, böyl, kömür havzasının esaslı bir harit yapılacaktır. Muhabirinden Tayyarenin inip kalka ik x yerler ştir Kazıkların kakılması işi mühend Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü talebesinden beşer kişilik üç kamp çalışmıştır. Senede birkaç defa Zonguldak afakından tayyare geçerse de bi bir hafta mütemadiyen havalarımız- — Limanlar umu- |da tayyare şimdiye kadar görülme. f0tog- halkı ç.aylık bir çocuk Karnı deşilmiş, olan çocuğun ki. bit edilememiştir. Müdürü raf alması işi bu itibarla da İslâkadar edecektir. “Sunu duymuştu, Halbuki, işte şimdi Me ne zamandanberi tahayyül ettiği mü: önüne, ayağına getirmiş oluyordu. Mürüvvet, hufilçe kızardı. Sevincini ve heyeca- nini gizlemeğe çalışarak! “— Sen bilirsin... Dedi. Fakat nasıl yapacağız? Meiâhatin dudaklarında da, meramına kavuşma- ğn başlamış bir insanın memnun ve muzaffer te. bessümü belirmişti. Mürüvvetin kulağına: “— Ondan kolay ne var? dedi. Sen orasını ba na birak!.. müddet, bir konuşmadılar Münevverin kalbi şiddetle çarpıyordu: âdeta, sızlık edecekmiş gibi heyedan duyuyordu. karşısında otura; Affedersiniz, saatiniz var m” Mürüvvetin yüreği az kalsır t, onun beti eline, Bu sıra bır- diye ağzına geliyo: Bu suale muhatap olan erkek, aşikâr bir sevinçle yerinden doğruldu. Melâhate saati söyledi, Melâhat, bir sual daha sordu — Acaba “ Hangisine efendi — Heybeliye!.. Genc adam, cebinden çıkardığ tan sonra, Melâhatin bu Melâhat bir sual daba — Size zahmet oluyor amma, hazır tarifeyi çi karmişken dönüş için son vapurun kaçta olduğuna dü bâkar mısınız? Genç adam, cevap verdikçe, Melâhat münasip bir sual daha bulduğu için, başlamış olan konuşma uzayıp gidiyordu. Zaten, gençler de, kadınların meramlarını anlamışlardı, Bit itibarla pek az zaman içinde, zoraki sualler ve cevaplarla başlıyan bu konuşma, gittikçe sami. ipileğen bir sohbet halini alıvermişti. Melâhat, Mürüvveti onlara; Adaya kaçta varacağız? tarifeye baktık- sualine de cevup verdi iştirdi (Devamı var,

Bu sayıdan diğer sayfalar: