Türk Safosunun Hayatı Hialayıklar Denize Atıldı TEFRİKA No. 59 Bunlarla Beraber Nuru Banü Kendi Irktaşlarından Birkaç Yahudiyi de Denize Attırmaktan Çekinmedi Ve annesine dönerek kararını bildirdi: Hasekimin dedikleri pek doğru. Hocadan, hekimden fayda yok. Sen, dört yana edam koştur, benim için güzel kızlar buldur. Yanıma bir gelen kız, bir dahi gelmiyecek. Ona göre tedbir al. — Şahı Huban ile Sırrıcan ne olacak? — Onlara birer oda ver, hiz- metlerine bakmak için de ikişer halayık, ikişer köle ayır, gönülle- rini hoş tut. Şimdilik ö sunlar, — Ya büyü işi ne olacak?. limizde bir hayli ip ucu var! Hasekimi ogücendirmemek şartiyle o işi de bir sona erdir! Safo, basit bir düşünceyle en doğru yolu bulmuş ve kocasına sunmuştu. O, taçdar eşini hem gü- lünç, hem acıklı vaziyete düşüren meskenet meselesinde Şahı Hu- banla Sirricanın başlı başıma 5- mil olduklarını ve Muredwa ise. O meskenetten kurtulmak için yine O İki kızın eteğine yapışıp durdu- ğunu gözönüne alarak tavsiyesini tesbit etmişti. Ayni zamanda ko- casını nefsine hasretmek düşün- cesinden pek uzak bulunduğunu da kaynanasına ispat etmek İsti- yordu. Gösterdiği tecellüde, açık sözlüliğiyle, kocasının uysallığı da katıldığından meramına ermiş sa- -yalabilirdi. O sebeple padişaha te- şekkür ve el öpüp dairesine çekildi. E F* Nuru Banâ, iliğine kas dar gazsp içindeydi. Safo- nun çevirdiği dolabı anlıyarak ku- duruyordu. Fettan Venedik! çırpıda, günlerdenberi yür taarruz plânlarını suya düşü © tü. Artık o sorgulardan, o incele- melerden ve Safoya bir töhmet bulaştırabilmek (üçin yapılan İş kencelerden bir fayda elde edile- miyecekti. Çünkü padişah, güzel Venediklinin “Mesuliyet otur. nezzeh olduğunu,, işte ilân edi- yordu: “Hasekimi İncitmemek şartiy- le, her şeyi yapabilirsiniz, Di- yordu. Bununla beraber oğlunun ağ. zını aramaktan yine geri kalma- dı: — Arslanım, dedi, sana büyü yapıldığı muhakkek, © Gelinimin halayıklarından dört, beş tanesi de bu suçta ortak. Bu hainler için fermanın nedir? — Hasekime saygısızlık göster. ' meyin de bütün halayıklarını de. nize atın. Ben yenilerini alırım, ona veririm. Nuru Banü, bu müsaadeden İs. tifade etti, Safoya bağlı görünüp Muradın hastalandığı gündenberi sorgu veya işkence altında bulu- nan bir iki düzüne helayıktan — kendince — en tehlikeli olan. Tarı bir çuvala koydurdu, Saray- burnundan denize attırdı. Fakat kendi ırkdaşlarından altı yedi ya. hudiyi de ayni âkıbete uğratmak- tan geri kalamadı. Çünkü büyücü olmak töhmetiyle ölüme mahküm ettiği kızların bir kısmı, padişahı kendilerine cezbetmek için büyü yaptırdıklarını itiraf ederken, bü yahudi kadınların yardımlarını gördüklerini, hattâ bülbül tersi, güvercin gözü, domuz “yağı gibi sihir malzamesini onların tadaril. ettiklerini söylediklerinden Nuru Banü, bir kaç ırkdaş kanı da feda etmek zorundâ kalmıştı. Valide Sultan bu işte, daha doğ. rusu görümeelerine, üvey kızları. na ve bütün saray kadınlarına meydan okuyarak hizmetinde bu- lundurduğu yahudi kadınlarına kıymak meselesinde kündeden a. tılmış sayılabilirdi. Çünkü Safo, kendi halayıklarından yirmi, yir. mi beş tanesinin apar topar ya. kalanıp bir kovuşa kapatıldığını, kaynanası tarafından — Canfeda ve Raziye kalfaların da Iştirakiy- «e — sorguya çekildiğini görünce maksadın bir hakilketi açığa vur. muktan ziyade kendi şerefine, kendi nüfuzuna hücum olduğunu kavradığından mukabil bir taar- ruz plânı çizivermisti. sınin yapmak İstediği şeye ayni şekilde mukabele etmek esasına istinst eden bu plânda onun dımcısı Raziye kalfaydı. Kaynana. eyh Şücam hömisi olun pa. Ş dişah üzerinde büyük bir nüfuz yürüten, fakat. Safo yüzün. den bir zaman incitilmiş bulunan Raziye, İstanbul sorayma gelir gelmez valide sultanın casusları azasında yer âlmiştı, Nuru Banü da onu evlendirmek, konak ve uşak sahibi yapmak su. retiyle mükâfatlandırdıktan son. ra, Safoyu tarassuda memur et- mişti, Lâkin Manisada kethüda ka- dın ölan Raziye, Topkapıda da ay- ni vazifeyle şerefleneceğini umar. ken valide sultan bu ümidi suya düşürttü. Kethüdalığı eski saray- dan getirttiği Canfedays vererek Raziyeyi vekilharç tayin etti. İş- te bu hareket, Raziyeyi son dere- ce kizdırdığından kadın, iki yüzlü bir siyaset takibine beşladı, Nuru Banüyu da Saloya Jurnal etmeğe girişti. Ya onun, ya bunun yardı. miyle, kaybettiği mevkit elde et. mek bulyasına bağlanmıştı. Safo, haris vekilharca ancak lâ. yık olduğu yeri verdi. Yani onu sırdaş yapmadı, gizli işlerini seze. cek bir mevkide bulundurmadı. Yalnız para verdi ve Nuru Banü- nun sırlarından kendisini haber lendirdikçe, bol bahşiş vereceğini hissettirdi. Raziye bu vaade ve bir gün Safonun himmetiyle kâh. ya kadın olmak hulyasına kapı. larak duyduklarını, sezdiklerini — kaşla göz arasında — bildir. mekten geri kalmıyordu. O me FALARETİLİNİA Nakleden : Şehâbettin Fuat TEFRİKA No. Şimdi siması durgun, gözleri hakirane. Elhasıl, u. .numiyet itibariyle, çirkinleşmiş. Beni görünce çıl gın gibi sevindi.. Yüzüne neşeler serpildi. Ellerimi hararetle sıkıyor; ve gözlerimin içine bakıyor... — Demek geldiniz... Şüphesiz tahsile devam ede- ceksiniz? Köyde ne var ne yok? “Sergey,, ne âlem. de? “Sergey,, dediği “Sergey Frenef,, değil, “Nikola Pavloviç,, nişanlımı tanımaz. “Sergey,, isminde bir erkek kardeşim daha var ki, şimdi cephede: İşte onu soruyor. Sergey, “Nikola Pavloviç,, in en samimi arka” daşıdır. Sıcak ve tatlı sesini dinledikçe, ben de açıldım. Vaziyetimi olduğu gibi anlatmağa başladım. Tahsi- limin nasıl yarıda kaldığını, her şeye rağmen oku. mak ve darüllünuna girmek istediğimi söyledim. Menhus “Dimitri, rahat durur mu ya? Acı ve müstehzi bir gülümsemeyle lâfı ağzımda biraktı: — İnsan muhtelit tedrisattan kolay kolay ayrıla. bilir mi? Lisede erkek talebelerle aşıkdaşlık etmek. ten daha güzel ne olabilir?! Birbirinize derste mek. tuplar vesaireler hs?.. Yaşasın böyle tahsil". “Dimitri,, bana karşı dalma, müstehzi ve dürüst hareket eder. Benim de artik böyle muamelelere tahammülüm kalmadı. Demek beni hâlâ bir çocuk yerine köyüyor? Kızdım ve suratına doğru haykı. Tarak cevap verdim: — Siz onü affedersiniz, beyefendi!.. Belki ilk za. manlarda dediğiniz doğru olabilirdi. Fakat şimdi herkesin derslerden başını kaldırdığı yok. “Dimitri, ile münakaşa ederken, dalma, aklım başımdan Mi ne ge vereceğimi şaşırır, kalı. Tim. Bu sefer de az n rcisimden ağtıyacaktımı Çok şükür “Nikola Pavloviç,, el Beni müşkül mev. Kimse kimseye göz ucuyla bile bakmıyor.. Banâ gelince... Ben esasen delikanlılarla alâkadar oL mam, “Dimitri, bana zehirli bir yılan gibi bakıyor: — Pekâlâ, söyle bakalım, sen neyle alâkadar 0- Jursun, “Fenya?,, “Dimitri, , bu suali kasden ortaya attığımın far- kına varamadı. Maksadım “Nikola Pavloviç,, i bi. raz huylandırmaktı. Ne diyorsunuz: Tam iki yıl kendisiyle seviştik. Ben, onu iki yıl sevdim; zanne. derim ki, o da, beni birazcık olsun sevmişti. Yan gözle “Nikola Pavloviç,, i süzüyordum; ya- Tancıktan şaşırır gibi yaparak ağabeyime cevap verdim: $ — Ben... Ben mi.. Neyle alâkadarım? Derslerim. le ve... Hocalarımla! “Dimitri,, kahkahalarla güldü: — Demek talebelerle değil, hocalarınla oynaşı. yorsun! Seni gidi, seni. Ben zaten işi çakmıştım! Ah, “eFnya,, , ah! Kadın değil mi, hepsi ayni ku- Pavloviç,, te gizlice, zikâne gülümsedi. — Sizin tahsil meselesine gelelim, “Fenya Alek. sandrovnal,, Dedi. Niyetiniz ne? Sahiden, tahsilini- zi bitirmeğe mi karar verdiniz? — Oh, oh, “Nikola Pavloviç,, Tarım kat'i ve değişmezdir!. “Dimitri, tekrar işi alaya aldı: — Bütün bu dediklerin sözde kalacak, değil mi, “Fenya?,, Sözle ikmali tahsil kolay, bir de filiyata gelelim... m eri doi yiye değiL N. hafif hafif ve na. , bu husüstaki ka. Hiç y TAN BULMACA Dünkü-bulmacamızın halledilmiş şekli 123 46671689 10 CE nanusuye #UGÜNKÜ BULMACA 23 458789 10 “ayas SOLDAN SAĞA VE YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Hazır g Müessir. 2 — Hüner © Bir nota, 3 — İnceden inceye 45 Bir hart 4 — Bacakta bulunur © Bir nola © Bir deniz. $ — Fnaliyetler, işler g Bir çeşit diş, 6 — Barsaklar © Geri vermek. 77 — İstikbal g Fulancanın © Hicap. #—Birharf © Yine © Bir zamir o rirh 9 — Kurum g Yiyecek © Beraber. 10 — Ortamektepiten sopra © Geç değil ——— yanda büyü töhmetiyle sorguya çekilen mulüm halayıkların acık. | lı hallerini de haber verdiğinden | Safo mukabil taarruz plânını he. | men tatbike girişti, mahpus hala. yıklardan bir kısmına saraydaki yahudi kadınları itham etmeleri için — Raziye vasıtasiyle — ba- ber yolladı, Vekilharç, dişlerini . Sıkarlarsa, . Safonun kendilerini kurtaracağını da temin ettiğinden zavallılar son günlerine kadar o ithamda ısrar etmişlerdi. » Nuru Banü — yarım düzüne | kadarı yahudi olmak üzere — on | on beş halayığın canıma kıydık. | tan ve bir o kadarını da Rodosa, Sakıza, Midilliyo (sürdürdükten sonra oğlunun boyuna tekrarla. dığı emre göre hareket etti, her gün bir yeni halayık tedarik et. meğe koyuldu. (Devamı var) | ze inat okuyacağım, okuyacağım. Mutlaka tahsi bitireceğim, göreceksiniz. — Çalışmak, hayatını kazanmak meselesi ne ola- cak?. Çalışmak, hayatımı kazanmak: Sahi, bunu henüz düşünmemiştim. Bereket versin, “Nikola Pavloviç,, derhal imdadıma yetişti. Ellerini dizlerinin üstüne koyarak derin bir rikkatle bana baktı: * — İnsan bir taraftan çalışır, hayatını kazanır; bir taraftan da tahsiline devam eder. Bunda dü- şünülecek ne var ki? Dedi, kiden kurtardı. “Dimitri, nin suratına bağırdım: — “Nikola Pavloviç,, doğru söylüyor! Hem çalı, gır, hem de okurum. “Dimitri, soğuk bir cevapla mukabele etti: — Pekâlâ, farzedelim ki, dediğin gibi olsun. (Pa. ketinden bir sigara çıkardı; parmaklarının arasında bir iki defa yuvarladı) Farzedelim ki, tahsiline de. vam etmek imkânını elde ettin. Liseyi bitirdin. Hattâ darülfünunu da ikmal ettiğini tasavvur ede- lim. Pekâlâ, ya sonra? — Sonra ne demek? Âli tahsil görmüş olacağım. İstidadıma göre bir meslek intihap etmiş buluna- cağım. Bu kadar. Bunları söylerken ayni zamanda “Nikola Pavloviç,, dikkatle beni sü “Di. mitri,, sigarasının halka halka yükselen dumanla- rına bakarak gülmekle iktifa eti — İstidadıma göre bir meslek falan deyip, duru. yorsun. Ben sana ergeç ne olacağını haber vereyim mi? — Ver, — Evlenip, çocuk yetiştireceksin! İste olup ola- cağın bu... Eninde sonunda nasıl olsa, ânnelik ya. pacaksın vesselâm, Aman yarabbi, ne budala şey! Hiç bir zaman, ka. tiyen... Evlenmiyeceğim. Ah, yı cak... Fakat bu başka mesele tabii, “Dimitri, den fena halde soğudum. Kendisinden nefret ediyorum. Beni elâlemle bir tutuyor. Sanki, berkes ne yaparsa, ben de öyle yapacakmışım gibi.. — Erlarımiyeceğim, katiyen eniyi. Se Bütün ları bir. Daima 8 poz güzel, SÜRATLI, “KODAK VERİKROM” Filmi . R Kalitesi ve randımanı itibariyle : DAHA UCUZDUR Daima güzel, zamanla sararmayan VELOKS kâğıdına “Frenef,, ne ola-* Nasıl da muvaffak olmus “KODAK VERIKROM” 289 ile! net ve detaylı # resim elde edebilirsiniz EMİN ve MUNTAZAM EMÜLSYONLU Kopyalarınız için : canlı, detaylı resim veren ve ısrar ediniz. Bütün KODAK satıcılardan arayınız veya şu adrese müracaat ediniz : KODAK Şirketi « Beyoğlu, İstanbul 8 poz da güzel! amaaan PİRLANTA TEK TAŞ KÜPE gamma On bir kıratlık çok temiz ve nadide bir çift Pırlanta tek taş küpeye, Beledi” ye Mezat idaresi tarıfından (3400) lira kıymet takdir edilmiştir. Küpeler San” dal Bedestanındaki vitrinde teşhir olünmakladır, günü sast On dörtte satılacaktır. Haziranın Beşinci Paz Hayatta, izdivaçtan başka yol yok mu sanki? “Dimitri,, sözlerimi dinledikten sonra, gözlerim kırpıştırdı. Sandalyesinin arkasına yaslanarak: — Eh, “Fenya,, dedi, Asırlardanberi kadınlsf* denedik.. Bir kadın, kim olursa olsun, nerede bü” lunursa bulunsun, daima erkeklerin dunündedir V9 esirdir. — Hiç te değil... Hiç te öyle değil, Beden itibs” riyle belki, fukat fikren, manen, ahlâken katiyem« — Hem bedenen, hem fikren, hem de sair huzW” satta geridir, “Fenya,, : Bunu kabul eti. imitri,, yi ikna etmenin kabil olmıyacağını bİ lirim, O, daima cevher yumurtladığına, ağzında” çıkan sözlerin mahzı hakikat olduğuna kanidir. © nurla münakaşa edilmez ki... Öfkemden ağlıyacak gibi oluyordum? — Utanmıyor musun, “Dimitri?,, Diye bağırdı” Kadınlar hakkında ne kadar geri ve mürteci fiKİ”” ler besliyorsun!... Malisus, münkaşanın cephesini değiştirmek ist -alştim; fakat “Dimitri, oralarda olmadı. Hiç istifini bozmadan, sükünetle cevap verdi — Merak eme, “Fenya,, , benim kadınlar hak kında beslediğim fikirler hiç te geri ve mürteclani değildir. Normal bir adam gibi düşünüyorum. Dö şün ki, kadın daima kadındır. Biz böyle münakaşa edip dururken, “Nikola Pa Toviç,, büyük bir nezaket göstererek söze karış” yor; beni büsbütün mahçup edip, şaşırtmamak İİİ de yüzüme bile bakmıyordu. “Nikola Pavloviç,, ne kadar yumusak huylu, 0 zik ve İyi kalpli bir genç. Halbuki, “Dimitri, kab” mı kaba. Fakat, ben, kendisine haksız olduğunu İ“ pat edeceğim: - Kadınların hakkını teslim etmemek manik ve budalaca bir şey olur, diye devam ettim, S4” ispat edeyim... — Pekâlâ, “Fenya,, et bakalım: Bütün dikkati” le seni dinliyorum. — Tarihte büyük ve meşhur kadınlar gelip #9“ medi mi?. — Geçti. Bundan ne çıkar?