22-5-939 22 Mayıs 1939 ABONE BEDELİ Türkiye Eenebi | 1400 Kr. Oo15ene (o 2800 Kr “o » say s0 * | | 4“ " 3 Ay mw * 10 * Tay sw Milletlerirem posta itihadına — olmıyan memleketler için abone bedeli müddet sırssiyle 80, 16, 9, 3.8 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruytur. | Cevap için mektuplara 10 kuruşluk | pul fâvesi lâzımdır. Amerika Ölçüsü Arm devler memleketi diyebilirsiniz. Oradaki (İşlere ait bir fikir edinmek, bizler gibi mü- tevazi işlere alışmış insanlar için o kadar kolay olmuyor. Meselü Nev- yorkta bir gazetenin bir pazar nüs- hasını basmak için kullandığı kâğıt miktarı 52 vagon tutar. Yanlış anla- mayınız, bir günlük gezete İçin sar- fedilen kâğıt miktarı, 52 vagon kâğıt bütün Türk mat- buatının bir iki aylık ihtiyacını kar- şılar. 52 vagon kâğıdın gümrükten çıkarılması matbaaya nakli ma- kineye takılması ve basılıp piya- saya gazete olarak çıkarılması ora- da 3 saat içinde oluyor, bizde bir ay ister, Amerikaya alt işlerde dalma bu devasa nisbeti muhafaza etmek Jâ- zımdır. Nevyork sergisi de bu dev eser- lerden biridir. Bütün dünya sergile- Tİ bir araya getirilse, bir Nevyork sergisi vücude getiremez. Bu sergi için sarfedilen para 160 milyen dolar dır, yani bizim o bütçemizin yarısı. Bu sergide bir günde sarfedilen su- cuk miktarı bir buçuk milyon. Bir &ünde sergiyi ziyaret edenlerin mik- tarı 250 bin kişi... Bu rakamları kafanızda İyice tes- bit ederek düşününüz, ve sonra bi - im bir yilyn Hira ile yölemde getir. milena Me yi getiriniz. Sergimiz buna rağmen mü- kemmeldir, beğenilmiştir. Fakat bu sergide satılmak üzere gönderdiği - miz eşyayı, Türkiye ölçüsüne göre hesapladığımız için, bugünden müş- küllerle karşılaştığımızı öğreniyo - Tuz, Faraza Hacı Bekir sergide bir şeker seksyonu açmış. Günde sergi- Yİ 15 bin kişi ziyaret etse, ve bu zi- Yaretçiler birer şeker yeseler, Yine Hacı Bekirin alaturka vesniti ile bu İhtiyacı karşılamak mümkün ola - maz, Bize bu satırları yazdıran, sergi- de satılığa çıkarılan eşyanın birkaç gün içinde tükenmesi, ve satacak eş- Ya kalmamasıdır. Bu netice, sergiye giderken Ame- rikan ölçüsü hakkında bir fikrimiz olmamasından doğmuştur. Biz bir künde 15 bin kişiye birer kadeh kah- Ye, birer akide şekeri, birer kadeh likör, birer paket sigara satmanın ne demek olduğunu hesap edemeyiz, ve u hesap edemediğimiz için de ma- Zuruz. Çünkü bu rakam bizim ölçümüze * Demokrasiler daha Mamma kuvvetlidirler ———— Bugün umumi bir harp başlasa, hangi taraf kuvvetçe üstün vaziyet te harbe iştirak edecektir? , Bugünün en mühim suallerinden birl de budur. Çünkü Alman propa- Bandası, Alman kuvvetleri hakkin - o ortalığa efsanevi rakamlar atmış- ir. Amerika âyanmda Hariciye En - tümeni reisi Russell | Amerikanın Avrupada topladığı malâmata göre hususta şu rakamları vermekte - i T. Bu rakamlar bitaraf bir kaynak- va verildiği için bizce daha | ziyade 'mada lâyıktır. sn “Fransa, Belçika, Polonya, Rus - ii ya ve İngilterenin hazeri Uvvetleri yekünu 3,700,000, harp ini #nindaki kuvvetleri yekünu yir - Milyon 375,000 dir. y Almanya ve İtalyanın hazeri kuv- *tleri yekünu ise 2,200.000, harp “amanındaki kuvvetleri 6;250,000 dir. rat devletlerin deniz kuv - 'enüz ilân olunan Türk - In- giliz ittifakının ebemmiye- tini anlamak çin biraz geriye bak- mak lâzımdır. 1911 senesinin son- BeMArınaR YERİYA, GUrUp GUrdUğu yerde bir 'Türk vilâyeti olan ve bu gün Libya adı verilen Trablus Gar. be hücum etmiş, bir İtalyan do- hanması, sahil şehirlerini bombör- dıman etmiş ve bir İtalyan ordusu, sahile çıkmıştı. O zaman genç Türkler Istanbul da iktidar mevkiinde idiler ve can- M bir mukavemeti emretmiş bulu- nüyorlardı. Meşrutiyet inkılâbının kahramanı Enver Paşa Mısır yo- luyla Trablusa giderek; istilâya karşı mukâvemeti 'dare ile meş gul olmuştu. Enverin arkadaşı o- lan Cavit, İngiliz bahriyesinde bu- unduğum sırada bana bir mektup Yazarak İtalyan tecavüzüne karşı gelmek üzere bir İngiliz « Türk ittifakı teklif etti. Avrupa vaziye- tinin esaslı tehlikeleri o zamanki li- beral hükümetin teklifi kabul et. mesine mâni olmuş, bu yüzden tek- Wfin boşa gitmesile Libyanın mu- kadderatı da taayyün etmişti. Bu- nu müteakıp genç Türkler, Alman- ya İle teşriki mesaiye karar ver- mişler ve bu yüzden Büyük Har- bin neticesi üzerinde tesir ctme- mekle beraber harbin yolu üzerin- de en derin surette tesir eden bir vaziyet hasıl oldu. ıkat Ialyanın, Türkiyeye a- it Afrikalı vilâyeta taarruz etmesi, bir çok hâdiselere sebebi- yet verdi ve Balkan devletleri, has- ta adam tahıdıkları Osmanlı dev- letine çullanmışlardı, Bu yüzden memleketlerini canlandırmak isti- yen genç Türkler, baslarına gelen felâketin mesuliyetini hir dereceye letlerin deniz kuvvetleri 1,185,000 tondur. Demokrat devletlerin hava kuv - vetleri birinci sınıf harp tayyareleri 11,770, İhtiyat ve ikinci sınıf tayya - releri 18,109 dür, Almanya ve İtalyanın birinel si- nıf tayyareleri 5,100, ikinci sınıf tay- yareleri 8,500 dür. Ham madde ve gıda maddesi ba- kımından.ise iki tarafın vaziyetleri mukayese götürmeyecek kadar fark- Ldır. İşte sulh cephesinin feessüsün: başlanmasındanberi Hitleri sistu - ran, ve Mussoliniyi de sulhten bahse votleri 3,145,000 ton, totaliter dev - sevkeden âmil budur. 7 TAN a i ) Tecavüz buzlarının erime mevsimi geldi (İngiliz karikatürü) Baş kadar Italyaya isnat ederler. O günlerdenberi nice nice hâdi- seler vuku buldu, Fakat Türkler İtalyayı, her zaman, Akdenizde en çok rahatsızlık veren bir komşu Sâyagelmişlerdir. Eskiden Türkiye ile Rusya arasında hüküm süren nddiyet, bugün zail olduğu için Türkler, Ttalyan ihtiraslarım, kar- #tlaştıkları en mühim: tehlike tanı- maktadırlar, Mister Char&erlain'in Türkiye İle ittifak etmesi, İngilterenin, son seneler zarfında İtalya tarafindan tutulan siyasetin Tngiliz hükümeti üzerinde ne kadar gayri müsatt bir tesir yaptığnı gösterir. Mister Chamberlain, geçen yıl, takdire de- ger bir basiretle Türkiyeye 10 m'l- yonluk bir istikraz vermeyi kabul etmişti, Türk milleti bü "areketi hararetle karşılamıştı. Bu; it tifek ise karşılıklı yardım ve hüs- nü niyet eseri olarak doğmuş ve Türkiye ile İngilterenin Akdenizde sulh ve hürriyet davaer ile müş- terek alâkasma ameli bir Made vermiştir. üyük Harp sırasında Istan- bul, ebedi şöhret sahibi Türk Kumandanı Mustafa Kemalin as keri idaresi ve enerjisi sayesinde kurtulmuştu. Mağlübiyetin en ka- ranlık anlarında, her ümidin sön- müş göründüğü sırada Türk yur- dunu zilletten ve parçalanmaktan de koruyan ayni Adamdr. Dev- let adamlığının en sebatlısını gös” tererek Türk yurdunun kudretini yeniden kuran, ve akıllara hayret veren ink:lâplar serisile Türk ır- kının mücsseselerini ve geniş bir ölçüde medeniyetini müasırlaşlıran Adam da O'dur. Harbi takip eden senelerde Türk- Yunan halkının mübadelesi ve bu mübadelenin hayret verici bir su- rette başarılması, iki memlekete — Yazan: Vinston Churchill Rolü de şeref verecek bir hâdisedir. Tür- kiye ile Yunanistan arasındaki mü- nasebetler Otamamile Oahenkley miştir, Tarihi mücadeleler ve bun- larm sebep verdiği karşılıklı za- rarlar, artık maziye mal olmuştur. Rus ve Yunan liderlerinin dg his- sedar oldukları bu başarı, her şey- den fazla harp zamanında da, sulh devrinde de milletinin hakiki ba- bası olan Büyük Atatürkün uzağı gören basiret ve kiyasetine bağlı- dir, Bir Türk » Fransız ittifakile ta- kip olunacak olan © Ingüiz - Türk ittifakının neficelerini, küçültmiye imkân yoktur. Kudretli ve istikrar verici yeni bir kuvvet Akdenizde faaliyete geç- miştir. Nazilerin gazetelerinden bi- ri, bu bhödiseden o bahsederken “İngilterenin büyük harp sirasın- da kazanmak için bütün gayretle. rini sarfettiği bir şeyi, sulh içinde kazandığını” anlatıyor, doğrudur. Ve bunun Almanya diktatörü üze- rinde ayıltıcı bir tesir yapması beklenir, ski serbest ticaret taraftar. larının mütearife» lerinden biri: “Bütün meşru men- faatlerin ahenkli olduğu” idi. Bel- kanlarda ve Şarki Akdenizdeki va- ziyet te bu merkezdedir. İngiltere ile Fransanm, naziliğin tecavüzü- ne karşı Romanyaya verdikleri te- minat, lüzumu takdirinde Ingiliz zırhblarının Çanakkaleden geçe - bilmesi ve İngiliz - Fransız asker- lerinin Karadenize sevkedilmesi i- le müessir bir mahiyet alır. Kars- denizin Türk, Ingiliz, Rus, kuman- dasında bulunması müttefiklere a- it gemilerin Boğuzlardan gecmesi, bütün alâkadar devletlerin menfa- atlerine uygundur. 'Türk orduları kuvvetli ve bu or- duların cengâverliği meşhur oldu- Kuvvetli Türkiyenin Sulh Cephesindeki Fa çin GüPBaemelmasileri, Türki- yeye istiyebileceği müessir her yar- dımı takdim edebilirler. Türkiye ile Romanya yi mü. nasebetler, her iki memleketin em- niyetini takviye etmektedir. Garp devletlerinin Rusya ile Ça- nakkale ve Karadeniz yoluyla te- mâs ve irtibatları, Alman istilâsı- na karşı açılacak bir harpte, şarki Avrupanın müdafaası için hayati bir kıymeti haizdir. Ingiliz ve Fran- $iz deniz kuvvetlerinin Akdenizde hâkimiyeti devam ettiğ! müddet- çe cenubi Rusyanın buğ careti, tam bir serbesti ya piyasalarına alınabilir ve Rus- yaya lâzrm olan mühimmat ve ip- tidai maddeler de Kartdenizdeki Rus limanlarına gönderilebilir. Türkiye de, Rusyâ da, Roman - yanın istiklâl ve bütünlüğü ile müş- tereken alâkadardırlar. Nazilerin ilhak ettikleri Avusturya ve kor- kuttukları Macaristan yoluyla, Tu- na vadisinde ilerlemeleri, Türkiye için de, Rusya için de, korkunç'bir tehlike teşkil eder. Nazilerin daha şimdiden Tuna üzerinde kuvvetli bir filotillaları bulunmaktadır. Na- zilerin 'Tuna ağzın! ele geçirmeleri ile Alman tahtelbahirlerinin Ka- radenizde görünmesine bir mâni kalmaz. R usya ile Türkiye, Karadeniz- de hakimiyetini kaybettik- leri takdirde, buradaki her liman, Almanyanın “Şarka akışı” siyase- tine bir üs teşkil eder. Hakikatte Karadeniz devletlerinin menfaatle- rindeki birlik, hiç bir vakit bu de- rece sarih olmamıştır. Bu devlet- ler, birlikte hareket etmezlerse öl- çüsüz felâketlere uğrarlar. Vaziyet bu merkezde olduğuna göre, Garp demokrasileri Karade- niz devletlerile birleşiniye isabet e- derler. Dünya sulhünün şerefli, co- saretli ve esaslı bir hareketle kuv- vet bulduğu üzerinde kimsenin şüp- hesi yoktur. Karadeniz devletlerinden biri var ki, ondan henüz bahsetmedim. Bu devlet, Balkön ailesinin talisiz evlâdı olan Bulgaristandır, Bu dev- let, halâ şarkın kuvvetli birliğin- den ve garbın da liberal devletle- rinden ve Büyük Harpte sleyhine döndüğü Rusyadan da uzak bulun- maktadır. Bulgaristan, birinci Bal- kan harbinden sonra 1914 te mer- kezi devletlerle birlikte harekete karar vererek hata etmiştir. Bu- Zafer Alayı .Yazan: Sabiha Zekeriya Serte; Ters mağlâp milletlerin, mı zafler milletler karsısında bi eğdiklerini, mağlüp kumandanların hüktimdarların ayaklarına zincir vi rulduğunu, milletlerin milletlere kö le olduğunu, galip devlet hesabın müstemleke yapılan topraklardar zafer alaylarının geçtiğini kaydeder Fakat önüne yabancı bir milleti bayrağını ve askerini takıp, ken toprağına giren alay her halde mı zafler değil mağlüptur. İki sene şerefli bir baş gibi meyen, İman dolu bir kalp gibi ez meyen, kahrn, ölümün, zulmün nünde bükülmeyen Madrid, dün, bu kalemun zafer alayının önünde boy. nunu büktü mü dersiniz? Bana kalırsa hayır... Madride giren alayın önünde bin İtalyan, arkasında Alman, d sonra Fas müstemlekesinin köleler ondan sonra İspanyollar girdiler, fer alayının kuyruğuna takılan mi zaffer, İspanyol değil, zafer alayrl nm bayrağını ön safta taşıyanlardı Madrid sokaklarına ilk giren İtalya bayrağıdır. O Madrid sokakları ki, iki sene teşin, güllenin, açlığın, ölümün karı şısında bir saniye neşesini kaybet memişken, bugün ne ateşli sinyorit, larının sesini, ne mahalle arsla' da, ne stüdyolarında heyecan dolu musikisinin sesini duymuyor. D: r yıkayan İspan yol kadmlarının söylediği şarkı “Hi İspanya” dır. O Madrid sokakları ki, hâlâ »: lerinde delikanlılarının, kadın! nın, çocuklarının kanı kokuyor. sokakların içindeki halk bugün mahalle mahalle birbirinden miş, faşist mahallelerden geçip çenin selâmını vermemek için en sız yolları dolaşarak geçiyor. Hürriyetini, istiklâlini kaybeden bu topraktan geçen zafer alayı, panyoldan gayri milletindir. Zaval hürriyetin, meriliğin, fedakârlığın |bir sembolü gibi yirminci asrm tari: hine geçen İspanyol, sen bu alayın kuyruğuna mı takılacaktın? Ve buna “Zafer,, diyorlar. Mağlâ- biyeti zafer gihi alkışlayanların, düş. man kurşunile vatandaş öldürenle rin zaferi. İki sene şerefli bir baş gibi eğik meyen, iman dolu biv kalb gibi ezik meyen, kahrın, ölümün, zulmün 6) nünde bükülmeyen Madrid, bu ala yın önünde boynunu bülü, mii der. siniz? ————— —— Kütahya İlkmekteplerinde Ders Kesimi Kütahya (TAN) — Vilâyetimiz i- çindeki ilkmekteplerde ders kesimi tarihleri şu şekilde tesbit edilmiştir: Tavşanlı* Emet, Gediz ve Simav mektepleri 3 haziranda, Kütahya ve Uşak merkez okulları 7 haziranda derslere son vereceklerdir. 20 haziran akşamına kadar imti hanlar bitirilecektir. Kütahya ve Uşakta ilkmekteple 15 eylülde derse başlıyacaklardır. ——— gün Bulgaristan, üçünü bir fır - satla karşılaşıyor. Türkiye ile Ro- manyanın, Bulgaristanla arkadaş olmak için en kuvvetli his besle- diklerine emin olabiliriz. Şüphe yok ki, eski mücâdeleler bir takım izler bırakmıştır. Ancak, şarki Avrupanın hemen her memleketi de bü vaziyettedir ve hepsi de muztarip olmuşlardır. akat bu sual, ileriye bak- mak ve şarki Avrupayı ye- niden en korkunç harabeye uğra- tacak hâdiselerden korunmak $ı - rasıdır. Müttefiklerin harbi ka - zanması yüzünden çok geniş arazi elde eden ve kati bir tehlike kar- şısında bulunan Romanya, Türki- ye ile birlikte hareket ederek Bul- garistanı, şerefli şartlarla gittikçe büyüyen sulh cephesine iletmek mevkiindedir. Bir takım tedbirleri tavsiye ot- mek belki müfit olmaz. Fakst Bul- geristanın komşularile birleşme» sinin, yabancı istilâyı, ve mahalli harpleri, esasen çok ıstırap çekmiş olan bu sahalardan uzaklaştırmak» ta kati bir âmil olacağını herkes takdir edebilir