14 Mayıs 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

14 Mayıs 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e— PN —— 5.9090 BUGÜN| Sırplılar ve Hırvatlar Yazan: Ömer Rıza DOĞRUL alnız buhranlı zamanlarda de- Y ğil, en normal sıralarda bile bir memleketin esaslı dahili ihtilâf- larla meşgul olması, onun milletler- arası hayattaki mevkiini zaafa uğra- tır. Buhranlı zamanlarda ise bu zaaf büsbütün artar. Bu yüzden şuurlu milletler, harici tehlikeler karşısın- da, bütün ihtilâfları unutur ve sar- sılmaz bir cephe teşkil ederler. Yu- goslavyada da ayni manzaraya şahit oluyoruz. Yugoslavlar beynelmilel vaziyetin gerginleştiği ve Yugoslav- yanın mühim hâdiselerle karşılaştı- ğt bu sırada aralarındaki ihtilâfları esaslı bir surette halletmek ve bir- liklerini sağlamlamak istemişlerdir. Bu maksadı temin için geçen iki Ni- sanda Sırplılar ile Hırvatlar arasın- da müzakereler başladı. Hırvatları, bilhassa Hırvat çiftçi partisi lideri Doktor Machek, Sırplıları Başvekil doktor Tsvetkoviteh temsil etmekte idi. Esasen Tsvetkoviteh kabinesi iki Hırvat, iki Sloven ve iki Boşnak Müslümanı ihtiva etmektedir. İki taraf arasında, Nisanda başlıyan mü- zakereler 27 Nisana kadar devam et- miş, iki taraf federasyon üzerinde anlaşmakla beraber federasyonu teş- kil edecek devletlerin hududunu ta- yin işinde ortaya bir takım güçlükler çıkmış ve bu yüzden müzakerelere fasıla vermek lâzım gelmiştir. Fakat henüz vüzuh ile anlaşılmıyan bir nokta bu güçlüklerin hakiki mahiye- tidir. Bazı rivayetlere göre ihtilâf Bosna üzerindedir. Hırvatların bu- rasını istedikleri anlaşılıyor. Fakat burada bulunan Hırvatların umumi nüfusun ancak yüzde yirmisini teş- kil etmeleri bu talebin kabulüne im- kân vermemiştir. Sonra buradaki nüfusun yüzde kırk sekizini teşkil eden Sırplılar federasyonun Sırbis- tanlı kısmı ile yaşamak istemekte- dirler, Müslüman — Bosnalılar ise, Rosnanın ayrı bir ülke olarak fede- Haırvatların bu teklife muhalefet et- medikleri bilidiriliyorsa da ayni za- manda Bosnanın garbindeki nahiye- lerde bir plebisit yapılmasını ve ora- dl_ıki ekseriyetin bu şekilde taayyün etmesini de teklif ettikleri ilâve edi- liyor. Bütün bu rivayetler Sırplılarla Hıryatların anlaşmasını — geciktiren sebepleri az çok tenvir etmektedir. Fakat bu gecikmenin uzun sürmiye- ceği, bilâkis Prens Paul'ün İtalya seyahatinden avdeti üzerine iki ta- Traf arasında müzakerelerin yenile- neceği ve bu yeni teşebbüsün mu- vaffakiyetle neticeleneceği muhak- kak sayılmaktadır. Sırplılarla Hır- vatlar bu buhranlı sırada yeniden Mücadeleye girişmenin her ikisi için he kadar zararlı, hattâ tehiikeli ola- cağını her halde takdir ediyorlar. Eski delelerin yenil i, Yu- goslavyayı hem dahilde, hem hariçte Zaafa uğratır, belki de daha vahim bir vaziyetle karşı karşıya getirir. Yugoslavyanın yeni komşularla iha- ——— —— <x<zx—<— O a) 24 İNGİLTERE 811.000) 14- |260.000 | 87 |618.000 -lktar klllm 18 İ207000 aekkar MİLLETLER İDREDNOT | UÇAKASIYICI! KRUVAZORİDESTROYERİDENİZALTI (3 mimlizlir 75.904. 3 l58.000 21 89 173.000 adldür ahi — | bailller 149.000 98 tlkaliln 96.101 - DD |304.000 FRANSA 21 lısi.cco İ149 lli illlir 164.000 130 İ114.000 J 8 |235000 ITALYA . | 23,000 12 |7 100 lâ 9 9.000 O 16700 ŞELEK Karnıyarık Çalışma ! Yazan: B. FELEK B ugün bir çok okuyucularımın, bir çok dostlarımın tetkikini diledikleri bir mevzu üzerinde işle- mek İstiyorum. Lâf aramızda bizim çalışma siste- gildir. Ben de memurluk ettim. Hat- tâ âmirlik te ettim, Bir kere âmirle memur arasında çalışma noktasın- dan bellibaşlı farklar vardır. Bütün dairelere, bankalara ve müessesata bakınız. Ekseri âmir, şef, müdür sa- bahleyin geç gelir. Akşam geç çıkar. Memur sabahleyin vaktinde gelmez- se hırpalanır. Akşam üstü de paydos canı “tın!,, der demez. Şapkası ba- şındadır, Belki de bir çok büroların hali, çalışma vasıtalarının ve mesai nin şekli memura, dalresine karşı bir muhabbet verememektedir. Da- irelerimiz yapılır ve döşenirken ora- da çalışacakların iştihalarını açacak şekilde yapılması randıman bakı- mından çok faydalı olur. İnanmalı ve şüphe etmemeli ki; harap, bir da- irede, pejmürde mefruşat, eski def- terler ve kağş lar önünd iyi iş çıkarmak imkânları, munta- zam, temiz ve muttarit bir dairede- kinden çok daha azdır. Bir mevzuu | UNANISTAN 12.500 e) 2 11.600 n lli 15.000 6 İ3.900 alr Akdeniz emniyetini temin için yapılan Türk - İngiliz $ 4 letlerin deniz silâhlarının miktarını gösterir bir cetvel neşrediyoruz. Bu cetvelde yapılacak mukayese son anlaşmanın Akdeniz N betile doğrudan doğruya Akdenizle alâkadar olan dev- kadar k tle temin ettiğini göstermektedir. emniyetini Prag'da Pahalılığı Almanlar, Çekoslovak Şeflerinden Birini İdam Ettiler Prag, 13 (A.A.) — Alman divanı harbi, Çek faşistlerinin şefi general Gajdanın samimi arkadaşı Valelavi- ezek'i milli Çek zihniyeti sahasında siyasi faaliyette bulunduğundan do- layı idama mahküm etmiştir. Idam hükmü, Pilzende infaz edilmiştir. Alman makamları general Gajda- yı her türlü siyasi faaliyetten menet- mişlerdir. Alınan ciddi tedbirlere rağmen ha- yat pahalılığı artmaktadır. Bir kısım maddelerin az miktarda mevcut ol- ması veya hiç bulunmaması yüzün- den fiyatlar tedricen yükselmektedir. Mi at maddelerile bir çok gıda E“ edilmiş olduğunu takdir etmiyece- € inanacak bir kimse yoktur. O- hun için Yugoslavya yurtseverliği- hin her güçlüğe galebe çalacağı ve hul dşhilî ihtilâfları hallederek, bey- i: ı:I_ıılıal mevkiini koruyacağına da- Issolunan inanç çok kuvvetlidir. m"'_E?Slavyu ancak bu sayede bu çok M:hım devirde belnelmilel âlemde vey Bü gibi Balkan birliği içindeki azifesini de ifaya imkân bulur. Ti- *s, bu bahis üzerinde yazdığı bir ıaîk“ede Hırvatların ifrata sapan m:l!’ler ileri sürmüş olmaları ihti- ö ı"'dtîn bahsederek: — “Hırvatlar "3; © bir harekette bulundularsa on- Slovakyanın âkıbetini hatırlat- e gerekleşir” diyor. Sırplıların ü'"'alların bunu daha peşinden dü- Nüp bir an evvel anlaşacaklarını t ş ahmin etmek daha doğru olur zan- ndayız. İngiliz - Bulgar Ticareti İnot İya, 13 (Telefonla) — Romen - ngf İZ iktısadi anlaşmasını akteden giliz Maliye mümessilleri Sofyaya Reımişlerdir_ Burada Ticaret nazırı 5; 3Tiharoy, Maliye nazırı Bojilov ve “T&at nazırı Bagranov ile görüşmüş- Erd.i,._ Bu temaslarla Bulgaristanla vîıglltere arasında iktısadi bir muka- - * Yapılması muhtemeldir. maddelerinin ayc)kabı, kömür ve sa- irenin ortadan kaybolduğu görülmek- tedir. Bazı fiyatlar yüzde 100 art - mıştır. Almanyada yapılan ilk sa- bun muhallefleri piyasada görülme- ğe başlanmıştır. z h zürihde dolaşan bir şayiaya göre, Pragdaki Gestapo polis teşkilâtına mensup 20 kadar memur döviz kaçak çılı yapmak cürmünden dolayı tev- kif edilmişlerdir. Almanya eylemiştir.” Ne ecnebi matbuatının manevra- ları ne de hudutlarımızda yapılan seferberlik tedbirleri bizi sarsmıya- taktır. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da mukadderatımızı Hitlerin eline tevdi ediyoruz. Şark mıhtakası meselesi günün birinde mutlak halledilecektir. İşte bizim mevcudiyetimiz de bu karara bağlı- dır. Figaro gazetesinin Varşova muha- birinden aldığı bir habere göre son 10 gün zarfında Danzig şehrine 30,000 Nazi girmiştir. Bunlar, - hü- cüm kitaatına mensup bulunmakta- dırlar, Yalnız kendilerini seyyah gi- bi gösteriyorlar. Bundan başka Almanlar, hava yoluyla Danzig'e esliha ve mühim- mat ithal etmişlerdir. Şarki Prusya- dan gelen tayyareler, serbest şehre inmekte ve hamulelerini boşalttık- tan sonra dönmektedirler. Bu hâdiseler, Alman — Leh — ho- yunda hüküm sürmekte olan huzur- suzluğu arttırmaktadır. Polonya efkârı umümiyesi, Dan- zig hakkında her türlü plebisit fikri- ni reddetmektedir. Nasyonal — sosyalist makamları, Danzigde DleLisite Hazırlanıyor Varşova, 13 (A.A.) — Danzig âyan meclisi reisi Greiser, nas- yonal sosyalist şeflerinin bir toplantısında söylediği nutukta de- miştir ki: “Bizim isteklerimiz Danzig'in birkaç asırlık tarihi ile müeyyet bulunuyor. Bu isteklerimizi Hitler de kati olarak teyit 1933 te Diyet meclisinde ilk Nazi ek- seriyetinin alındığı günün yıldönü- mü olan 21 Mayıs için bir plebisit hazırlamak emrini aldıkları şayiası- nın çıkması Üüzerine, bazı gazeteler bu şayialarla meşgul olmaktadır. Sağ cenah organı A, B. C. gazete- si diyor ki: Son zamanlarda kütle halinde Danzig'e gelen S. A. ve S. S. ler bel- ki de 21 Mayıs için bu plebisiti hazır lamak vazifesini almışlardır. Bunla- rın projeleri her ne olursa olsun, bizzat Naziler de bilirler ki Polonya kendi otoritesine tâbi bulunan Dan- zig serbest şehrinde hiç bir plebisite müsaade etmiyecektir. Nasyonalist “Warsawski nik gazetesi diyor ki:: Danzigte bir plebisit yapılması fikri, reddetmiş olduğumuz Alman taleplerinin bir neticesidir. Polonya, bir plebisiti kabul eylemiyecektir. Nazilerin organi olan Dantziger Vorpoösten gazetesinin matbaası 10—- 112 santimetre eb'adında büyük bir kart siparişi almıştır. Ve yerine getirmiye başlamıştır. Bu kartların üzerinde büyük bir “evet,, ve küçük bir “hayır,, vardır. Mzien- İtalya Ticaretinde Açık Var Senenin İlk Dört Ayındaki Açık Miktarı 548 Milyon Liret Roma, 13 (A.A.) — Mecliste bütçe projesinin müzakereleri münasebeti- le bir nutuk söyleyen kambiyo ve döviz nazırı Guarneri, Italyan tica- ret muvazenesinin 1939 senesinin ilk dört ayı zarfında 548 milyon liretlik bir açık kaydettiğini beyan etmiştir. Halbuki 1938 senesinin ilk 4 ayında- ki açık bir milyar 471 milyon liret idi. Ticaret muvazenesinin düzeleceği- ne kati nazarile baxkılmakta ise de sarfedilen gayretler kâfi gelmemekte zım gelmektedir. Nazır, Italya bankası ihtiyat akçe- sinin 31.12.938 de 3 milyar, 826 mil- yön liret olmasına mukabil 31.12.937 de bu miktarın 4 milyar, 128 milyon liret olduğunu tasrih etmiştir. Bu noksanlık İtalyayı silâhlarını arttırmak ve istihsalâtım tacil et- mek iztirarında bırakan son hâdise- lere ve Italya nihracatının Süveyş ve Cibutiden geçmek hakkını pek yük- sek ücretler mukabilinde alahilmesi keyfiyetine atfedilmektedir. Hd vermiştir. Bu ıdan son o Hitter Danzig ve koridor meselesini mutat üzere her sene ya- pılan Nüremberg Nazi toplantısına kadar tehir etmeğe karar ASA ra silâhla Danzig işini halledecel geçerse, Hitler kararını İskandinav devletleri, Hit memleketlerin hudutlarını ga mas etmişlerdir. sulh yolile, olmazsa ktir. * Polonya bu müddet zarfında tecavüzi bir harekete değiştirebilir. * lerin. bitaraf kalmak — şartile bu ranti etmesi hakkındaki teklifini reddetmişlerdir. Bu karara varmadan evvel, İskandinav hükü- metleri İngiltere, Fransa, Sovyet ve Polonya hükümüetlerile te- İÇYÜZ Prens Paul, Berlinden decektir. Cenevrede İngiliz, Fransız cak ve İngiliz - Sovyet anlaşmasına Fransa Hariciye Nazırı, Cenevreye gitmeden evvel Londraya uğrıyacaktır. caktır. General Göring, İspanyada Franko ile görüşerek Al- manya için bazı iktısadi sonra Paris ve Londraya gi- * ve Sovyet murahhasları toplana- son şeklini vereceklerdir. * imtiyazlar koparmıya çalışa- HN0 h AA ve.bu gayretlere devam edilmesi lâ- | mütalâa ederken ötekine geçtim. Dönelim sadede: Memurların çalışma sistemleri tesbit edilirken bunların hayattan zevkalmaları ve istirahat edebilme- leri imkânları pek dikkatle düşü- nülmüş değildir. Evet her memu- run senede bir ay, hususi müesse- selerde on beş gün izni vardır. Bu izinlerin alınıp verilmesindeki for- maliteler dairesine göre basitleşir, giriftleşir ve nihayet bazan ikmal edilemiyecek kadar güçleşir. Sonra memur izin alıp ta ne yapsın? Nere- ye gitsin? Bir çok memleketlerde hattâ Romünya 'gibi Balkan komşu- larımızda gördüm ki “memurların dinlenme evleri,, gibi yerler, me- murları dinlendirmek ve eğlendir- mek için kürülmuş cemiyetler; hüt- tâ turizm müesseselerinin bu gibi sı- nıflar için çizdiği çeşitli programlar yoktur ki iİstifade etsin. Halbuki devletin, hulâsa çalıştıran yerlerin elindeki unsurun ne kadar neşli, ne kadar canlı ve ha- yattan ne kadar fazla zevkalırsa o kadar yüksek randıman vereceğine şüphe eder misiniz? Bu memurların dinlendirilmesi ve eğlendirilmesi bahsine tekrar dön- mek üzere yine ucunu elimden ka- çırdığım sadede geliyorum. Bizde memurlar karnıyarık çalı- şırlar. Yani sabahtan öğleye kadar. Öğleyin bir saatlik fasıla, Öğleden akşama kadar. Bu sistemin lehinde, aleyhinde o- lanlar olabilir. Fakat muhakkak bir şey varsa: 1 — Çalışma gününün böyle ikiye ölü inden, ü zarar gö- rür. Çünkü iş tatile uğrar. memurun iş için aldığı hız durur. Kısa uzun her tatilden evvel ve her işe başlan- masmdan önce birer durgunluk dev- resi vardır, Bunların da zıyaa uğra- mış olması ayrı bir zarardır. 2 —İş sahibi de mutazarrırdır. Çünkü paydosa tesadüf ederse işini takip için bir saat beyhude bekler. Bazan bu paydos onun bir gün kay- betmesine sebep olur. İstanbul gibi dağnık semtleri çok olan yerlerde paydosa tesadüf eden işini gütmek için vakit zayi edenlerin adedi pek çoktur. 3 — Memur bugünkü gibi dokuz- da gelip akşam beşte çıkacak yerde sekizde gelip üçte çıksa gününün büyük bir kısmını istirahate, şahsi işlerinin ikmaline, gezip tozmaya sarfeder, Ve şüphesiz hayatından - daha fazla zevkalır. Yani âdeta her gün Cumartesi gibi yarım azat olur. (Bundan dükkân sahipleri, gazi- no, kahve gibi yerler de kâr eder- ler.) İşte bu mülâhazalara dayanarak bir aralık tatbikine başlanan fakat sonra nedense vazgeçilen bu usu- lün ihyasını isterim, Bundan başka bütün dünyada a- meli faydaları artık münakaşa edil- mez bir şekilde tahakkuk etmiş olan (Lütfen sayfayı çeviriniz) mimiz pek iştiha açıcı şekilde de- — —

Bu sayıdan diğer sayfalar: