24 Nisan 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

24 Nisan 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ünen Terini E tad Tetfrika No. 24 tr Kn Vahdettin Entrikalar eviriyordu Kapiten Halidin Saraya Kabul Edildiğini İngiliz İstihbarat Şebekesine Duyurtmuştu A ıkçası baya Müzi üzerin şeh tarafından Telsine gönderilmek eliyle güzel bir müda di. Bunun çök cağı, F rek büsbütün vr Fra üzere kendi sname Y i bir t mın bizi himaş taksim ve amaktan kurtara; vetle ümit ediyorum. kurtuluş bize kay biraz fazlaca & detmeğe mal olacak amma Şare. Bu kayıbımızı da kurt ğımız ağır felâketin kefareti sa yarız.,, Sözlerini söylemiş nat vermekten ti, Pantikyan efı yin verdiği bu m ler li ajanlar tar ve: “Fazla mal çekindi..., di de, İhsan be- lümatın kendi- ndan ge- tirilen haberleri teyit ettiğini söy- lemiş ve: O gece kapiten Halidin padi mebusan meclisinin hemen dağılması, dam şahla, t Feridin sadrazam Lütfi Simavi beyin m ermeni kalarile harp o müsebbiplerinin ceralandırılması, patrikhanelerile bir anlaşma ya- pılması gibi mevzular üzerinde rüştüğünü ve bütün bunları pad şahın kabul etmiş göründüğünü hâdiseden | az bi an bizzat damat Feritten, © sıralar- da damat Feridin Fransız dostlu- undan soğumuş ve İngilizlere 50- rum ve ermeni sonra kulup ısınmış olduğunu söyledi » ğini duyduğunu anlatmıştı. P antikyan efendi, yine o ge ce, Vahdetinin Fransa Cüm hurreisine yazdığı söylenilen mek tupta, Fransızları memnun cek bazı kayıt ve şart ların serbestisi, İstanbulun hilâ - fet ve sal i kalmak şartiyle be line getirilmesi, Adana ve sinin Fransız himayesine mesi, Şarkta bir ermeni hüküme tinin teessüsü gibi mevzular üze- rinde bazı teklifleri bulunduğ sarayda başhekim Re şat paşadan işittiğini ve paşanın göz yaşları dökerek, sözlerin. Vahdettinin milletin başına İtti- hatçılardan dah üthiş bir fç- lâket getireceğinden pek çok kork- tuğunu da ilâve ettiğini, söyle - miştir, nat veril » da, bir gü itibariyle üz biraz fazla durduğumuz bu hâdisesinin teferrüatı malümat az ol makla beraber şu muhakkaktır ki, © gece Vahdettin kapiten Halidi huzu görüşme ıkkında eldeki sarayına gizlice alm kabul etim giriştiği siyasi teşebbü. ne bu yüzü karayı âlet etmek cü- retini Bu gibi hareketleriyle, daha © zamandan millete karşı fili bir ayrılık cephesi ihdaş (etmiştir. Daima şuhsının, saltanatın faat ve mukadderatını umumi menfaat ve mukadderat na tercih ile, bu ayrılık aykırılı- ğı da nihayete kadar muhufaza et- ina sizce östermiştir. in men- milletin Hui huzura kabulü mese- haber &i- miştı. İngiliz istihbaratı, bu İşte- ki becerikliliğinden ve ku nın delikliğinden ziyade Vahdet- tin ile demat Feridin entrikacıl: Çünkü, hâdi İngiliz istihbaratı haber almış de- ğildi. Vahdet tından onlar ra haber verdirmiş ve kaymakam Zekisine bu işte güzel bir rol oy" natmıştı, lesini İngilizler ğına borçludur. Güya bu entrikasiyle İngilizler- le Fransızlar arasında, saraya kar- bir rekabet hissi uyandır- mişti ve bunda muvatlak ta olmuştu, Gerçekten İngilizleri telâşlandırmış, düşünceye daldır- ın Yıl Grupu ku ustafa Kemal Paşa Ordu. ve birbirine zit ve telâkkilerle karşılanmış lekotin vaziyet ve istikbalinden e , kurtul! sandığına hüküm ile a olm yollar is v kapıl ümitsiztiğe vekküle dı zümrelei lişte h yana: fevkalâdelik görme lerdi umumi vaziyetin göster. karşu Yalnız diği tehlike ve vahame' da itidallerini, cesaret kurtulu mak üzere elele betmiyen, yakın bir âtide Anadolud ma müdafaa tedarik ve nakli gibi teşebbüslere gizlice giri; n t sever zümreler de, bilhassa karak * up ve müntesiple Paş kadar M fa Kemal tarile sığrmyacak bir ümit ve Bu geliş ha dimağlarına çok » gelişi büyük evinç uyandırmıştı. eri, mütt fikin heyetlerinin mânalı ve tereddütlü bir istifham Yavaş yavaş detinin st ve İ işare tanbulda t teşvik ve talebiyle hü tilâf fırkasını ler ve sofular, çizmişti. anan ve V carları hacılar kam ve künü vezirler ve hırslı p bir hayli üzmüştü. Hele Feridi çok düşündür- müştü, yeti şöylece hulâsa edilebilirdi: ye paşa kabinesinin gerel M, çetin karar ve hareket- nen, koyu! yılanlar çikmi: millete lerinden ürküş rına çekilip ç nen da lerde lardı. Çünkü, Vahdettinin karşı haincesine bir ay yeti aldığını sezinlemişlerdi. İkt mevkiine geçen T: binesinin de, Vahdettinden aldı; direktiflere uyarak, devle lerini kızdırmamak, bir sizıllı ve şikâyete meydan vermemek — gibi korkakça tuğunu da görmüşlerdi. İt letleriyle her bang çıkmasına sebep olacak her türlü hareketlerden kaçınılması için da- biliye nezaretinden İstanbül polis müdürlüğüne gizli ve kat'i emi ler verildiğini de işitmişlerdi. Bu emrin kopyasını bile ele geçirmiş- lerdi. Kabinenin böylece bir göl iken haline ge- rek meydana dar k paşa ka - tirilmesinden c: çıbanları, pavlileri ve palikarys TL, Ağopları ve ahbarları, barzi- layları ve bezirgânları, pek tabii- dir ki, bu acizden cesaret alm ortalığa dağılmışlardı. Yeryer hep lar, çatal dillerini u- başla - aş kaldırmı satarak zehir püslürmü mışlardı stanbulun azmlıkları denilen bu azılı azgınların © vakit rı ermenice © “Jogovurt “Vercin'lur,, , “Azadarart., ve fransızca “Renaissance,, , rum- ca “Neologos, , “Proiya, , "Ki- riks,, ve fransızca “Bosphore,, pa- çavralarının © vakitki yazıcıları bep birlikte, kuduz köpekler gibi Türklüğe saldırıyor, dalıyor akıl- rınca Türk varlığını dişleyip di diklemeğie savaşıyorlardı.. Sözün kısası esen fesat fırtınası, bu Çil armış, çıkardıl çaynı, » arı büsbütün baştan ksplarından taşırmıştı i Ya düşman bahriyelilerinin et - sikleri. Bu şımarıkların sıyrıklık ve sarkmtılıkları, “coşkunluk ve taşkınlıkları o derecey ki, zabitlerimiz resmi elbiseleriyle Gizlice adımla, çika- cad kızlarımız sokaklara Sokaklı rım, maz olmuşlardı renç nâralar atmak, ak, ev bi iğ atlat- nak, kap lam. k sik sık görülen, lelâde silâh tlamı tilen a hâdiseler bu taarruz. neden? sorulamazdı ki. Eli, iki a tutmayı, an bu düzme kah- | böyle istiyor Sanki, Ça- rlardı. ımanların ke; ve böyle ya nakkalede gururları miz di bizden mak ist B eyoğlu — umduğunu bulmuş, özlediğine kavuşmuştu. İn- giliz altınları, F eri, Amerikan dolarla kaldırmış, bütü pıları ardına kadar a yle ve kahpecesine al- ardı nsız liraları, İ- talyan ri âr ve ayık oynak yuvasına, ları birer İçki menbaına Caddeler coşkun. n sokakla leri birer g benzemişti Her tarafta köpüre köpüre zevk sefahat akıyordu. Bu akıntıla kapılmış k ıfaklı, kadını gönüllü kurt ları 0222733332333333333333322 Ri >22332373333X 0222223>23233X5 ocukluğumun aşağı yukarı bütün seneleri Anadolude miştir. Bunun için i, bilmem, içimde dâima oralara karşı bum başka bir sevgi, bir yakı yarım. O zamanlar Ka raflarında küç oturuş Dö kocaman bir bahçe ortasında « miz vardı, bütün günüm, ça: olan eve öteberi ta; manlarında bahçe ile uğr ime adenizin 1 öyle sevdim ki ıya biraz uzak an ve boş zâ- m Ö- geçerdi. bana incir dalından dü dük yapıp, kendi de küçük ka Ömer lnı aldı mı, bütün zev içli dağ havalarını k im onun, ufacık tahta nefesini dinle. arasını alıp parçasına sığdı mekti. Her a köyüne annesine asından bazan saatlerce tepine tepine ağlı ur, bu yüzden epey de azar işitirdim. Ömerin ko- yünde bir de nişanlısı vardı. başı, giden Ömerin misinin kızı Halime, Ba den, annesinden b rip bir çocukluk Halimeye getirir, onun bü tecessüsile 1 yük bir mahcubiyetle kızar eline geçirdiği beni kovalar: lerdim. O zam: bir değnekle Hadi oradan, Diye bahçede dört tarafa ko- ne istiyon ben ı geldiği halde Öme: eyişini bile geçiyordu unut” n onu aşağı bahçede Yi, kurumuş bir ağı KALP AĞRISI Edebiyat dilinde de bir kalp ağ- rısı vardır, Arada sırada hikâyelerin yahut büyücek roman- lar şlıklarında görülür, O dil deki kalp ağ demek ol duğunu pek İyi bilemiyorum. Bu- rada söylemek istediğim, göğüs te, yüreğin bulunduğu yerde du- yulan sancıdır. Yaşlıca adamlarda © olursa, bu kalp ağrısı ehemniyetli hir hasta- lığı hatıra getirir. Bereket versin ki, kalp ağrısı duyanlar yaşlıca adamlardan ziyade gençlerdir. On- lar da o kötü hastalığı hatırlarına getirmezler, çünkü bunun genç lerde olmadığını bilirler, Fakat kalp ağrısını duyan genç- ler arasında bunun kalp hastalı Zindan geldiğini merak © edenler çoktur. Eskiden, yürek çarpıntısı için dedikleri kalp ağrısı de bu ağrı hasta kalplilerde ok rlerdi. Şimdi o kadar ke- sin söylenilemiyorsa da, gerçekten kalp hastalığında ağrı duymak pek nadirdir, Zaten kalp hastalığı yö ğüs üzerinde sancı verdiği vakit, sancıdan dahu ziyade kendilerini belli eden başka alâmetler vardır. Halbuki benim sö; im kalp ağrısında, göğüste san- cıdan başka belli başlı bir alâmet yok gibidir, olsa olsa yürek çar- pıntısı. Fakat çok defa yalnız san- «1, İnsan oturup dururken, bazıl: rına yemekten sonra, göğüste Sol memenin altında hir sancı peyda olur. İğne batar gibi, Kimisinde sancı sol omuza, hattâ sol kola doğru da yayılır. Bundan dolayı ini hastalığını düşünen- ler de bulunur, O hastalığı düşün- menin doğru olmadığını bu kalp ağrısının durup dururken gelmesi ispat eder. O hastalıkta sancı a4 çok bir yorgunluk üzerine gelir. Meselâ merdiven yahut yokuş çı- karken.... Bu kalp ağrısının ne küçük maz, d © göğüs anjini hastalığı ile, ne de gerçek- ten bir kalp hastalığ beti vardır. Bu te bir sinir ağrısıdır, başka & lardaki sinir ağrısı gibi göğüste kalp bulunduğu taraft kalbin üzerinde olduğ Ba merak ettirir. Aksine gibi, kalp ağrısı, en zi- kendilerini çok merak eden sinirlilerde olur. Bu sinirliler çok ta kuruntulu oldukları için kalp ağrısını kuruntuya © hamledenler de vardır. Sancı zaten herkesin ancak kendisinin duyabileceği bir şey olduğundan sancı gerçek mi- dir, kuruntu mudur, ayırdedile - mezse de, bunun gerçekten bir kalp hastalığından geldiğini san- mak şüphesiz bir kuruntudur. Kalp ağrısı, göğsün içersinde akciğer yarının iltihabından ileri gelebileceğinden sancı uzun sürer- se, akciğerleri muayone ettirmek çok iyi olur. Mide bozukluğu ya- hut ink “azla birlikte olunca, on- lardan ileri geldiği belli olur. Bir de, hayatın son baharına erişen bayanlarda kalp ağrısı olur. O vakit kalp ağrısını aşk umudu- nun kesilmesine atfetmek hatıra gelirse de doğru olmaz. oÇünkü kalp üzerindeki sancı gerçektir ve sellülit denilen hastalıktan ileri gelir. Bu hastalık en ziyade — do seksen, doksan — bayanlarda, hem de o yaşta musallat olur. Bü- tün vücutta ağrılara sebep oldu- ğu gibi, göğüste ve en çok solda kalp üzerinde sancı yapar. Kalp ağrısının o vakit ene kalp hasta hığiyle münasebeti yoktur. Kalp ağrısı geldiği vakit yapı- lacak şey de pek basittir. Göğüs Üzürine, sancının bulunduğu yere sıcak suya batırılmış bezler ,ya- hut aksine çok soğuk su, buz ke. sesi konulur. Kolonya #evile, ko- kusundan © tiksinmezseniz, kâfur ruhile göğsün orası sıkı sıkı oğuş- turulur, ile münase ağrı sadece göğüs mf. Yazan: Neclâ Maraş yalı düşür buldum yanına k Örer, delim. Ne yap orada? hızla çeviri rini mintanının yenine kt Hiç; dedi. D zim kı girmiş te — Urum mu? O da kim? Be: ip yanına oturt dedüğür Başı uladı ünüyorum, bi- urun Urun sürüyle inen dir, dedi. T ları g — Ya Halime ne yapmış? Başı Dı iki t dağlardan kur rlalarım fa büktü. — Çocuk, çocuk gözlerini yine karşılara rak mırıldandı: — Ne edecek, kaçtı ise kurtul. muştur. Ömerin halindeki durgunluk ar- tık canımı sıkıyordu. Çok zaman n karşısına geçer, konuşur, fakat ağzını açtır Artık evde de bir ta gizli konu; , bir ta- kım değişiklikler başlamıştı. Ken- di kendi: Üme- ı köyüne urum girdiyse ona ne, ye surat ediyor, evdekilere ne oluyor? Sonra daldı dedi. saatlerce maz- dım azlık, slanıyordu bana ne Bir sabah pencerenin önündeki seslerle erkenden uyanarak dışarı bakınca, bahçe kapısının Ömeri omuzunda heğbesile duru- yor, babamla konuşuyor gördüm Bir aralık babam: — Aman, dedi. Küçük uyanma. sın kıyameti koparır. Daha sözünü bitirmeğe vakit kalmamıştı ki içe- ride bir vaveylâ koptu. Ve yalın ayak kendimi bahçeye attım. O gün Ömerden ayrılıp İç girdi zaman âdeta hasta idim. Günlerce k ile ko muşmadım. Hem. bu seler Ömer harbe gitmiş, bir daha gelmiyecek- miş. Her gün ondan yeni bir ha- kaldığım bahçemde dolaşır dururdum. Me- safeler büyüklerin kalplerinde en ciddi bağları bile sökerken, t bii ki benim çocuk yüreğim de Ö. meri yavaş yavaş unutuyordu. Ay- İar, seneler birbirini kovalıyarsk geçtiler. Harp, sulh, düşman söz- lerini yavaş yavaş öğrenmeğe ve mânalarını kavramağa başlamış- tım. önünde ber bekler, artık yalnız Güneşli ve sıcak bir haziran gü- nü İdi, bahçedeki büyük kestane ağacının altında oturuyor, gazete- | lere bakıyordum. Birdenbire bah- Şe kapısı açıldı, babam sapsarı bir yüzle içeri girdi. Dalgın duruyor du. Yanıha doğru. koştuğumu gö- rünce elile işaret etti, durdum. — Bak, dedi. Hırçınlık yapmiya- cağına söz verirsen seni Ömerin köyüne götüreci rım saate kadar gelecek. İçimde, eski günlerin Ömeri canlandı. Se- vinçle atıldım: — Sahi mil Ömer gelmiş mi? Babam ağır ağır devam e ğim, otomobil ya- | , KÂYE DAĞ YOLLARI >233373333333 GEC Ce Telâş yok. Ömer şehit olmuş haber geldi. vermek için 4 mektup Bizim adresi gır bir şey indi sandım. -ana yana sulandı. Bü- ağırlığile: m. dedim. Buo değil, ya Halime ne yapacak şimdi? ri doğru yürürken rasına — Fakat babac kadar kola sen karışma, deği, tarlaların a- n yollari &. şarken başımı pencereye daya- mış, Ömerin son e kadar bana t limeyi düşünüyor, ir nasıl ha- Tap edecex olan bu baberi verme- meği kuruyordum. Uzaktan tepe. nin dik yamacına serpilen evler görünüyor, yolda başıboş do: şan inek ve at sürüleri gürültü ile kaçışıyorlardı. Otomobilden inip köyün içime sapan yolu döndüğü- müz zaman kulaklarımıza davul zurna sesleri ve hora tepen köy delikanlılarının bağırışları çarptı. Eski bir evin eşiğine çömelmiş 0- turan ihtiyar bir köylüye yaklaş- tık. Elimizdeki ad göstererek Ölmerin annesini sorduk. Yaşlı a. dam şöyle bir yüzümüze baktı, sonra: He, anladım, dedi. Emme on- ların düğünü var bugün. — Düğünü mü? Kim evleniyor? — Halimeyi alıyorlar ya! Hepimizin gözleri doldu. — Ya! Halime demek gelin © suyor ha. Başka bir şey söylemeğe vakit kalmamıştı ki, ihtiyar yerinden sıçradı, elini karşıya doğru uzata- raki — Nah, dedi, Güvey geliyor. B aşlarımızı o yana çevirdiği. miz zaman, başı omuzlarının üstünde yükselmiş, kırmızı bir kordelâ ile tutunan İstiklâl ma- dalyasını taşımağa lâyık mağrur göğsü öne doğru çıkmiş, kollerma koltuk © değneklerile -aklaşan Ömeri gör- hararetini kay- sıkıştırdığı gülerek bize dük. Yavaş yav beden güneş karşı tepelere sırma şeritler gibi uzanan dağ yollarını parlatıyor, ufukta taze ve kızıl bir akşam başlıyordu. Demindenberi sakin havada akisler yaparak uza- yan davul zurna sesleri yeniden a- teşlendi ve dağ havaları oyn iyen köy delikanlı. larmın sesleri rüzgârın itişile yanı- mıza kadar geldi. Gözlerimde çılgın sevinç yaşlari- e doğru koştuğumu ve 0- nun koltuk değneğine tutunan ke- sik bacağına deli gibi sarıldığımı, basli bir çocukluk hatırası değil, büyük bir sergüzeşt olarak içimde saklar, i Eğridirde Yeni Bir Mahalle Kuruluyor Eğridir (TAN) — Buradan yirmi dakika uzaktaki Sekibağlar mevkiin- de yapılmakta olan yeni hükümet konağının inşaatı mayıs sonlarına doğru bitecek, hükümet daireleri bir | hazirana kadar buraya taşınacaktır. Yine orada içebaylık konağı ile asri hapishane inşası için havale gelmiş tir. Yakmda bunların da inşasma başlanılacaktır. Sekibağlarda teşekkül edecek ye- ni mahallenin plân: belediyeye gel- miştir. Belediye orada ucuz arsa $a- tışına yakında başlayacak ve yeni mahalle süratle tecssüs edecektir. Buradan kırk dakika uzak vanstray mevkiin şirketi tarafından büyük bir kereste fabrikası yaptırılmağa — başlanılmış

Bu sayıdan diğer sayfalar: