—— 4.499 24 Nisan 195 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi wo Kr, ze » “0 180 » 1 Sene say say 1Ay 2000 Kr. 1800 so " letlerarası posta (ttihadına dahil miyan memleketler için abone bedeli müddet sirasiyle 50, 16, 9, 3,5 liradır. Abone acar Hariciye Nazırının Roma ziyaretini takip eden Yugos - lav Hariciye Nazırı Markoviçin Ve- nedikte İtalya Hariciye © Nazırı yapmakta olduğu mülâkat umumi a- lâka ve dikkati davet ediyor, Arnavutluğun işgalinden © sonra Yugoslavyanın vaziyeti nezaket kes- betmiştir. Bu Balkan müttefikimize | Berlin - Roma mihverine girmesi tek lif edilmiştir. Yugoslavya girerse, Balkanların vaziyeti sarsıl caktır. Onun için herkes o Venedik mülâkatıın neticesini merakla bek- lemektedir. Yugoslavyanın menfaati kalmaktadır. ya bağlıdır; ihracatının yüzde doksa- bu iki O memlekete maktadır, Berlin ve Romayı cendirmek (onun işine © gelmez. Fakat mihvere iltihak Yugoslavı nm istiklâlini tehlikeye düşür; Halbuki Yugoslavya her şeyden e vel ve her şeyden ziyade istiklâlini ve lamâmiyetini kurtarmağa çalış - maktadır. Şimdiye kadar hu gayesini temin nin en büyük sırrı Almanya ile İtalyanın bu sahadaki menfant teza- dı idi, Bugün Berlin ve Roma birbiri- ne daha sıkıfıkı bağlanmış ol beraber, bu menfaat çarpışması baki dir. Yugoslavya bugünkü vaziyetten istifade edecek ve Venedikte hudut- larma riayet edilmesini temine çalı - şacaktı Barin Almanyayı Adri atmak lerine sai kil bir Yagoslavyay te Semiz dir. Bu sebeple Yugoxlavyanın is- İ ve istikbali şimdilik tehlikede mihvere biti lvaki Yugoslavya e af Banı yap - ten Almanyanın da birinci he- defi Romanya ve Yugoslavyanın bir harp vukuunda bitaraflığını o temin etmek, fakat harp esnasında bu iki memleketin iktisadi menbalarından geniş mıkyasta istifade etmketir. Bun dan iki ay evvel Alman Maliye Na- zrı Dr. Funk'un Belgratta akdettiği Gcaret anlaşması Almanyanın maksadını kısmen temine hizmet et- bu miştir, Şimdi olsa olsa İtalya ile müş| tereken Yugoslavyaya, Romanya ile yapılan iktısadi anlaşmaya © benzer, bir yeni anlaşma teklif edebilirler, Yugoslavya da böyle bir anlaşmaya be muhaliftir, ne de muhalefet edebi. lecek bir mevkidedir. Binaenaleyh, Venedik müzakere. lerinden alınacak netice, Yugoslav - yanın Romanya vaziyetine düşme - sinden ibaret olabilir. * Gafenko Berlinde Ne Yaptı? Romanya Hariciye Nazırı Berlin. de ne yaptı? İngilterenin kendi hu - dutlarını garanti etmesiyle Alman - yanın isteklerini telif için nasıl bir yol bulundu? İngilterenin Romanya hudutla - Tını garanti etmesi Berlini telâşa dü- sürmüştü. Gafenko Berline giderken Hitler Münihte bulunuyordu. Ha- riciye Nazırı Fon Ribbentropa tele- fonla Romanya Hariciye Nazırını İs- tasyonda bizzat ve büyük merasimle karşılamasını emretti ve kendisi de fenko ile bizzat görüşmek üzere süratle Berline döndü. Gafenko Berlinde fevkalâde men hudutlarma tecavliz fikrinde ol- madığı hakkında teminat (verildi. Hitlerin maksadı evvelâ Romanyaya İngilterenin garantisine ihtiyaç ol - madığı kanaatini vermekti, Sonra da Bükreşte nktedilen anlaşma muei - bince Almanya Dobrienda bir takım gü -| iyi) bir kabul gördü. Kendisine âzami de-| recede iltifat edildi, Almanyanın Ro-| vermek istediği kuyucularıma hitap et- miye başlarken, evvelâ, Suriyenin yakın tarihi ve bu günkü vaziyeti hakkında ma lüâmat vermeyi düşünüyo - rum: Zira, İstanbuldan bu - raya gelen gazetelerde oku - duğum yazılar, maalesef, bu umumi ve tarihi malümatı bi- le hakikate uygun bir lisanla verebilmekten uzak kalmış - lardır. Hep biliyoruz ki, Osmanlı im- paratorluğunun, Umumi Ha nunda kaybettiği Suriye ülkesi, a- dına “Fransız mandası” denilen bir idare altında kalmıştı. Bu man da idaresinin başladığı 1920 y ! Sırası g , dinleri, adetleri | nüfusları, ahveli iç nı dikkat hakkında da malümat tler, şunl 1 — Sahilde Barut, ve 1. | dağlarından, ve Tı ibnan hükümeti Hamah, Humus vilâ- n müteşekkil Ş. 3 — Cebelidüruz hükümeti, 4 — Halep hükümeti 5 — Lâzkiye hükümeti. l 6 — Müstakil Iskeni ğ Bu memleketlerin muhtel retlerle, tesirlerle biribirlerinden ayrılmalarında, © dağılmalarında, zayıflatılışlarında görülen siyaseti ahmin etmek te hiç zor değildir, sanı Vâkıs, bu hükümetlerin başla PRE Etai FLEBİ Fran bir Fran- sız müsteşarının emri altındaydı. Bundan dan #nli UN Süre sanin emrinde bulunan yerli reis ler de, “frankofil” Mış eşhas arasından seçilirdi. Bu vaziyette bulunan bir ülkeye ve- tilebilecek en makul isim de, şüp- hesiz şuydu: “— Halis müstemleke!” M mıyan halk, denilen satıl- üstemleke şeklinde bir ida- re altında yaşamıya katlan» klâl uğrunda bir» çok mücadelelere girişti ve sonun» da da, bu idare tarzını değiştirmi. ye muvaffak oldu: 924 yılında, ilk evvel, Halep, Şam ve İskenderun müstakil sancağından müteşel bir Suriye devleti teşekkül et bu devletin riyasetin, kât tayin olundu. da, hükümet aleyhi Cebelidürüz, Meşk isyanı, ismi- le meşhur olan hareketler, tam bir buçuk sen bilâ fasıla devam etti Neticede ise, Şamda ve Halepte kurulan parti, şu ismi alabildi: *"— Vatani Partisi!” Müstemlekeciliğe, ve müstemle- kecilere düşman tanınan bu parti, halktan her türlü yardımı gördü. İlk zamanlar içinde memleketin en şahsiyetleri bu- lunan bu parti 928 yılında pro; mını da neşretti. Bu programdan anlaşıldığına göre. Vatâniler Şam» erver sm —— Bu itibarla Dobricanın Bulgaristana İverilmesine meydan vermemek isti - yordu. Almanyanm üçüncü maksadı İda Romanyanın Rus ordularına yol İvermesine mani olmaktı. Müzakerelerin iki tarafı da mem- nun ettiğine bakılırsa, Almanya iste- diklerini, Ronmanya da hudutlarının jsel etini temine muvaffak oldu. Fakat, hakiki vaziyet o Gafenkonun Londra temaslarından sonra anlaşı - İlacaktır. Eğer Almanya, Romanyaya /yaptığı vaadlerle İnoktadan parçalamağa muvaffak ol- muşsa İngilterenin teşebbüsleri yeni sık sık Suriye mektupları yazacaktır, Suriye Hadiselerinin z TAN yüzü: iş Ya YENİN Bem Eşref Kâtip (Suriyede Çıkan “ Elhadis ,, Siyasi Muharriri) Suriye - Fransız muahedesi Vatani liderleri tarafından Pariste imzalanırken ss Trareprem — Cebçlidürusdan, Lüzkiyeden, Ceziredeh, ve Isken- derundan, Trablus Şamdan ve Be- Tutun dört kazasından müteşekkil büyük ve müstakil bir Suriye dev- leti kurmak emelindeydiler. Bu programın neşrolunması, hal- kın bu partiye rağbetini, sevgisi- ni, saygısını, itimadını, ve yardı mını bi ün arttırdı. Parti reisi Ibrahim Hena. vefatından sonra halk, Isyanı me- deniye teşvik olundu ve neşredi- len programda gösterilen gayeyö bu suretle varılacağı söylenildi: 935 senesinde, Şam ve Halep kaza- larında yapılan ve tam 50 gün sü ten grev de, bu teşvikler sayesin de başladı. Bu elli gün zarfında, bütün dük- k kapalıydı, tiea gümrük muamel: sulh cephesini bu| Ankarada Petrol Eğlenceleri. . Ampulleri Tak Yak, Var İse Aklu Şuurun! Petrol Var İmiş Ya Yokolmuş, Ne Umurun? Yazan: Aka Gündüz eğlenceleri basit ve masumanedir. Şakalaş- maları da öyledir, hattâ şakalaş - mak için yılda bir gelen (bir ni- san) 1 beklemez, azımsar. o Arada bir, belki de ayda bir iki defa ni- san balığı, mayas balığı, şubat ba- lığı yapar. Netekim bu nisanda da klâsik balıktan başka iki balık da- ha tatlı suya saldı. Bunlardan bi- rincisi Ankara garında ham petrol kuyusu bulunduğuna dairdir. İkin- cisi de (Vakit) refikimizin Ankara muhabiri tarafından kendi gazete- sine kapıp koyverdiği İngiliz - Türk laşmasının çift kuyruklu sazan balığı... Birincisi elektrik şirketine za - rar vermiyecek derecede olmadı- İı için boş görüldü. Fakat © ikinci balık - tatlı su balıkları hep böyle ölür - Fazlaca kılçıklı olduğundan ötürü hoş görülmedi. Tabli hoş gö- rülmez. Her balık, kılıç, torik, lev- rek, ala, barbunya olmaz ki, Ba - lıkçı olmayanların eline düşerse böyle kılçıklısı çıkar. Biz yine petrol balığından bah- sedelim, Ne kılçığı var, ne dikeni. Ankaranın basit ve masuma » Arm ne eğlenceleri arasında şu petrol i pek hoş ve pek siyasi 0- Öyle ya, eskiden dünya bir rivayete göre balığın sırtında imiş, öbür rivayete göre de öküzün hoy- nuzunda, Bugünkü dünya ise dü- bedüz ye tam İlmi, feleki, coğrafi, fenni bakımdan petrolün üstünde sallanıp duruyor. Bir kibritlik ca- nı kaldı. Bu kibriti ya petrol! De- vip çakabileceğe peşin, peşin aş - kolsun, diyebilecek dillere, akıl » lara aşkolsun! Ankara garındaki petrol kuyu- larının ana hakikati şudur: Anka- ra garının bitişiğinde geçen | kadar büyük bir atelye vardı ki Ankaraya demir yolu geldiği gün. denberi işliyordu. Burada lokomo- tifler temizlenir, yağlanır, cilâla - ar, evrilir çevrilirdi. O zamandan- | beri 'de petrol, mazut, vakum gibi çeşitli maddeler makinelerden dö- külürdü. Bunlar yıllardanberi dö- küle damlaya toprağım bir kaç met re derinliğine kadar işlemiş. Yeni demir yollar merkezi ida- re binası buraya Yapılacağı için eski atelye yıkılıyor ve arsa hazır (Sonu 10 uncuda) TAN, Suriye ve Suriyede cereyan eden hâdiseler hakkında hakikate en uygun malümatı için, bu salâhiyete sahip bir meslektaşın devamlı yardımını temin etmiştir. Suriyenin en yüksek tirajlı gazetesi olan “Elhadis ,, in değerli muharriri Eşref Kâtip, TAN'da Bu şayanı dikkat mektupların birincisi aşağıdadır. işleri, ecnebi şirketlerin işleri ta mamen durdu. Sikıyı gören hü met te, bu isyanın müşevviklerini zindanlara, menfalara tıktı. Men- falar ve zindanlar, Suriye vatani- lerile tıklım tıklım dol akat bir müddet sonra, men- F faatleri kökünden sarsılan Fransız şirketleri müdahale lüzü- munu duydular. O vakitki Fransız âli komiseri Kont dö Martel de, vatani liderlerini zindanla; karmak mecburiyetinde kaldı va da, kısmen kazanılmış oldu: ra Fransız hükümeti, Halep, Cebelidüruz, o Lâzkiye, Ce: İskenderun mintakalarından mü- teşekİcil müstakil bir Suriye kurul masına razı olacı i bildirdi. Fa- kat buna mukabil bile 4 ek şart koş- tu: Lübnan cümhuriyetinin hudut larına tecavüz olunmamas Bu şart, bir çok münakaşalara sebebiyet verdi ve va'ani Yiderleri, sef, — kurdukları am hilâfına — Trablus ve Lühnanın dört kazasını Suriyeden ayırmıya oldular, Ayni liderlerden müteşekkil bir heyet Fransaya gitti Fransız k kümetile muahede akdine girişti ii Bu müd. n çi- Da ve prog cı halde, is- an hududun L übnanlıla - Onlar da, başka mayesine girmiye kara bu kararı verdikten dilerine en y devlet olarak Türkiyeyi batırladılar. İşte bu su- retledir KI, oralarda, Türkiye le- binde muszğam bir propaganda başladı. Bu muazzam ptopuğan- danın en kuvvetli tı Rüştü Arasın, Mısır seyahatinden dönüşü eshasmda tezahür etti: Av. detinde Trablus Şamdan geçen Tev- fik Rüştü Arasın bindiği otomo bil, halkın omuzlarıma kadar yük- seltildi ve Türk bayraklarile do- hatılmış fakların altında lar üzerinde taşınan bir oti geçen Rüştü Aras, bir alkışlandı. omuz. mobile fatih gibi u arada, Paristen dönen li- derler de, lari anlaş- mayi bildirdiler. Verilen kararlı göre, Şam, Halep, Cezire, Isken- derun, Lâzkiye, Cebelidüruz mm- takalarından müteşekkil müstakil bir Suriye hükümeti kurulacak- mış. Fakat bu müstakil (1) hükü- met, üç senelik bir tecrübeye tâbi olacakmış. Eğer, müstakil () hü- kümet, bu üç senelik tecrübe masında, istiklâle liyaketini isbat e- derse, muahede uzatılacakmış! O zamanlar, zavallı Suriyelileri bu vaatler bile mesut etmişti: Vatani liderler, birer kahraman gibi kar- şılandılar. Bir müddet sonra da, Fransızlar, vaatlerinde durarak bir millet meclisi seçimi yaptılar. Bir hükümet heyeti, birde Cüm- burreisi seçlld at tam o sira- dadır ki, Hatay davası ortâya çıktı. Türklerle Arapların &: boz- mak istiyenler ve bu arada bilh; ara sa Italyanlar da, Hatayda faaliye- | te geçmiş bulunuyorlardı. Italyanlar, hem Fransa, hem de Türkiye aleyhinde propaganda ya- pıyorlardı. Hattâ, bu maksatla Su- riye ve Lübnanda, “Kasa İtalya- na” nâmile muazzam. bir klüp te açtılar. Bu klüpte, her hafta balo- lar veriyorlar, halkı da bu kadınlı, içkili, eğlenceli balolara, parasız © | larak davet ediyorlardı. Iş bu kadarla da kalmadı. Yine Malyanlar, OBerutta, (o Halepte, Şamda arapça gazeteler çıkararak, halkın dimğını da çelmiye çalış tılar. Suriye ve Lübnanda “talyan müesseseleri çoğaldı. Çabucak mektepler. hastaneler, r açıldı. Radyolarda Arapça | heşriyat, alaturka saz fasılları kı- aştı. Bir çok mektep talebelerini, (Sonu 10 uncuda) GÖPÜŞLEP Kültür Hicret mi di Ediyor ? Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel Ppsiterenin meşhur muharrir - lerinden B. Prlestley, | yine meşhur yazıcılardan Handrik Van Loon'nun “Kültür Avrupadan hicret ediyor” başlıklı bir yazısını okumuş. | Yazının hulâsası şu: “Kültür itibariyle Avrupa bit- miştir. Eğer bundan sonra büyük ro- manlar, büyük eserler, büyük mu « zik, meşhur hikâyeler © yazılacaksa, Amerikada yazılacaktır, Kültür yap- ma imkânları Amerikaya hicret ef- miştir.” Priestley bu yazıyı o okuduktan sonra, Amerikada yaşayan, ve ken- disinin dâhi olarak kabul ettiği bu muharrire kanaatini bozan âmillerin ne » olduğunu telgrafla sormak iste « Fakat sonra bu yazıyı mübalâ. hn bulmakla beraber sebeplerini şöylece tahlil etmiş: “Amerikaya Avrupadan kültür akım Umumi Harpten sonra başla - dı. Bu devirlerde Amerika para İçi yüzüyor, Avrupa sefaletten inli- yordu Hele bu son senelerde merkezi Avrupa bir baruthaneye döndükten sonro, aklı başında, hürriyet ve insa şıkı bütün muharrirler, mü « zisyenler, âlimler hep Amerikaya hicret ettiler. Bugün Anştayn, Thomas Mann gibi k Alman âlim ve müharrirleri Almanyadan ziyade Amerikada yer- | İleşmişlerdir, Büyük İtalyan müzis « İye scanini İtalyan vatandaşlığına dan istifa edip Amerikan vatandaşt “lmuştur. Van Loon haksız değildi iltereden de Lugene O'Neyili gi. bi en büyük dramatist, ve İngiliz zıcılarının en tesir yapanı olan Al - |dovs Huxley dahi bir daha dönme İmek üzere Amerikaya hicret etmiş » lerdir. Kültürün Atlas denizini aşas rak Amerikaya geçtiği, hakikati da İha bunun yanıma bir çok isimler si- ralarsak açık açık göze çarpar, “Avrupa — bunu © beklemeliydi, | artistler, âlimler, mütefekkirler, in- kişaf için huzur veren bir o muhlte, hürriyet kokan bir havaya muhtâç « tırlar. Eğer siyasi polis daimi suretle kendilerini takip yazdıkları her yazının hasabını, emniyetin gizli odasında vermek mecburiyetinde ka- lırlarsa, yazamaz ve yaratamazlar.. Temerküz kampları kültürün inkiça- fı için gayri münbit bir © topraktır. Büyük sanat eserleri, göğün karan lıkları içinde, ve bomba yapan fab: ların gürültüleri içinde © doğa - mazlar, “Totaliter devletlerin kültür ta rihi, bembeyaz bir kâğıttır. Musso - lini dipçikle, bombaya verdiği ehem- miyeti, filozofa vermiyor. e Bundan sonra Almanya bir propaganda na « rı Göbelk yetiştirebilir, fakat bir öte yetiştiremez. Totaliterlerin dik» tatorası ne kadar müthiş, iradesi ne kadar ateş olursa, o nisbette ruhunda yaşayan güzelliği ve güzel» lik âşıkını kuvvetle boğar, «der, Yaratıcı irade emirle çiçek aç maz. Bütün servetinizi çizmeye ve baruta harcettiğiniz yerde © kültür, göle dikilmiş tohum olur. Eğer, ar » tistler, âlimler, mütefekkirler, Ame- rikaya hicret © ediyorlarsa, Avrup bir kültür iflâsınm karşımda botaliter talfine ağlasın.” Avrupa, yalmız bu kültü tağ, ve eliyle yıktığı tekâmtilün ar kasından ağlamağa namzettir, “Bize tereyağ değil, filozof de Fil, top Mizım.” diyen bir medeniyet, Avrupanın ortasına konmuş bir bom badır. Bu patladığı içün, medeniyet beraber Avrupa, Kurunuvusta me » deniyetiyle omuz omuza Bundan ne Priesley caktır. Bu patlayış ilk işareti da vermişti. Oradaki ki rinin, iskambil kâğıdından kulele gibi yatışını lâkayt seyreden Avrupa diplomasisi, maküs taliine çok ağla - masın, mesuliyetin büyük bir payı omuzlarında taşıyor. Ağlamak h bir suçu olmadan bu badirede var lıklarını kaybeden ve © edecek ol milletlere düstü,