| 1 İ günü İbrahim ve Nözmm h müfrezeleri müştereken Harekete geçtik. İki buçuk sa- âye «Bolu yakınındaki Akboğa- tuk. Bunada da, Osman pehli. bı, döküntüleri ile Boludan Os- kı, Pohlivana yardıma gelen âsi- iye Satuştuk. Harp tam üç gün — Asileri yine perişan ettik. â, “len ve nüfuzlu beylerden e e maiyeti ile beraber bize il. iy * iltihak mevburiyetinde kal- Mmandanlarımız şefkat göster- X İlticayı kabul ettiler. e ; Müameleden duygulanan Sa- ? maiyetinieki Çerkesleri iy, emize verdi. Bir kaç maiye- hek” âsi köyleri bize itaat ettir- b. Vünd ve taahhüdü ile gitti, “iekten dediğini de yaptı. Bir il köye aman diletti. Art vaziyetimiz e düzelmişti. ler biribirinden ayrılmıştı. nh Bey kuvvetleri ile Bolu ü- b, * Yürüdü. Bizde Abatgölü, br, , <öYü, Sazlı köy, Üç köprü bo- a, raflarında bir müddet dolaş- rada, burada gezen kaçak- iş Miâk gruplar halinde toplan- mi İSİ çeteleri tepelemekle vakit Nİ « Bu arada, üç köprü boğa- hş Tastladığımız altmış kişilik b Bemeni çetesini olduğu gibi te- iş“ Ve ellerindeki makineli tü- le aldık, eş Seve inmiş, Çerkes Ethem! de bulmuştuk. Ethem şiddetli le halkta korkudan ziyade Befret uyandırmıştı. İçlerinde ia, Müfrezeye iltica eden" İhra- silis, * Nâzım Beylerin muvafoka. bilin, Köylerde milli kuvvetler İe- İliş. DİT cereyan uyandırmak için m yş Safer Beyin de bulunduğu beyi hükümet konağı önün- Ya, iy Ağicına sallandırmıştı. İbra. » Be: 4, 7. Ethemin aşırı hareketle- Ye bilhassa kim ve ne olursa he tilâhı ve atıle gelenleri he- eşi Milli gönüllü sıfatile kabul et. hş 5 hoş görmemişti. Bu sebeple R., « Zemizi Düzcede oturtmamış, İt ğe getirmişti. Üre hi Beyin gördüğü lüzum Yu, * Hendekte müfrezeyi ikiye l ye tak, Kendisi Mudurnu yo- a, köyleri tarayarak Eskişehire ti. Ben de bir müddet Ada- Arifiye, Geyve, Taraklı ve h en dolaştıktan son. şehirde İbrahim Beyle bir- h caki ğ z in e Yirmi atlı ile, İbrahim Bey. ap, Ayrıldım. Dolaştığım yerlerde ul, 8 göre bir kaçar gün kalarak, ray, etek amatör âsiler ile dala- Tiç, Söğüde vardım. Boztepe, Ka- taş taraflarına çekilip sinen, ez, aldırmak için fırsat gözliyen “Ya *l beni bir hayli ozaman SİL cok'da yordu. Müfrereme saya dü merkez edinmiştim. Milli # | “masında eşini, benzerini pek Mey Üğüm nahiye müdürü Ah. ka, nel ile başbaşa vermiş, gün- düdinmiştiz. Finlerden sonra, bir müddet Vaz, Kevaşi, Ahlat kayma Hn, aranda bulundukları sonra İk çi Midyat Mardinde arzuhalci. ny Beçindiğini öğrendiğim Ah- n Sİ gerçekten yurt aşkile ya- Mi, Ülliyeti için icabında kendi. ia bile atan çok çalışkan bir ah) İİ. Bana ve müfrezeme bir “eği Müdürü gibi vazife sevkile bir Yurttaş, şefkatli bir kar- " İ yardım etti, Tüfeğini eline aş, Firıkları ayağına çekti. Gün- “, , <himle beraber âsiler peşin- kağ Sonra da ettiği hizmetler mihnet ve meşukkatler çekti. müfrezelerin, isyan mü- “ış, , Dasebeti ile Yozgatta toplan kayalarda, meydanı boş bulan, AM, ,. Silâha sarılan Abaza beyle- Talas başından kaçmıyan bir Süry Memuru, bu gözü pek genci yakalamışlar, boğazına bir *N Yuları dolamışlar, yuların Z Yakın Tarihin En Esrarlı Çehresi: 114 Hendekte Ikiye Ayrılmıştık üfreze Kumandanının Gösterdiği Lüzum Üzerine Bir ismımız Mudurnu Üzerinden Eskisehire Gidiyorduk Söğüt Nahiye Müdürü Ahmet İnel ipini de bir hayvanın kuyruğuna bağlamışlar, sürüye sürüye oAda- pazarına, o günlerin ifriti kesilen Anzavurun karşısına dikmişler. Be- nimle beraber çalıştığı, milli hare- ketlere kâtıştığı için hatır ve ha. yale sığmıyan işkencelerle bu mil liyetçi genci didik didik etmişler. Aylarca hapishane köşelerinde in- letmişler ve nihayet bu cepheye de, bir yıldırım hızı ile yetişen müfrezelerimizin, savletine dayana mıyarak, diğerleri gibi bu genci de yaralıyamadan bırskıp kaçmışlar. Tekrar bu havaliyç geldiğim za- man, işittiğim bu hâdise beni çok hırçınlaştırmıştı. Yaptıkları bu vahşiliğin karşılığını, bir çok bey- lik taslıyan beylere aynile yapmış, ve bu gencin intikamını hem de olarak almıştım. en Eskişehire giderken Sa karya geçldi üzerinde, milli müfre- ze kumandanlarından Nafiz ile, â- si Abazalar arasında yapılan bir musademeye tesadüf ettim. Şimdi Bozüyükte belediye reisi bulunan Nafiz Arıkın, o sıralarda İnegölün Mezit deresi taraflorında çıkan, Yenişehir ve Bilecik havalişinden geçerek Bozüyüğe doğru uzanan Abmzaların takibi ile meşgul oldu- unu biliyordum. Bu habisler meydanı boş buk muşlar, İnegölden Bileciğe kadar, geçtikleri yerleri bir kasırga gibi yakıp kavurmuşlardı. Nafiz Arık, Sakarya taraflarında bunlarla bo. ğuşurken, bir gün ansızın iki ateş arasinda kalmıştı Çerkez Ethe- min, maiyetini çoğaltmak için, Düz cede bir hayvanla bir silâha sahip olmalarına tamah ederek, körü kö- rüne müfrezesine aldığı âsiler, bi. raz zaman geçtikten sonra topluca kaçmışlar, rastgeldikleri köyleri basarak, köylüleri soyarak Düzce- ye dönmek üzere yola düzülmüşler- di. Sakarya geçidine yaklaştıkları sırada da, Nafiz Arıkla İnegöl aba. ları sında yapılan musademe üzerine uğramışlar ve tabli abâza- lara yardıma koşmuşlardı. Nafiz Arık, geri tarafından yapı lan bü ani baskına karşı katiyen bezginlik getirmemiş müfrezesinin ihtiyatım da bu soysuzların Üzeri. ne yürütmüştü. Kurnaz hareketler ve aslanca savletlerle, müfrezesini sarmak istiyen âsileri, tem iki gün iki gece süren bir boğuşmadan sonra, İnegöl abazalarını perişan ederek kaçmıya mecbur etmişti. Ü- çüncü günü öğleye doğru da, tek- mil kuvvetile Düzceliler üzerine yüklenmişti. İşte ben müsademe. nin bu safhasına tesadüf etmiştim. Tıpkı Düzcelilerin Nafiz Arığa yap- mak istedikleri halde yapmağa mu- veaffak olamadıkları hareketi, ben onlara, hem de ustaca'yapmış, €- ritici bir ateşle Nafiz Arığın tenkil hareketini nihayete erdirivermiş. tim. Bir gece de. müfrezemle Bozü- yükte kaldıktan sonra, Eskişehire varmış, kumandanım İbrahim be- ye kavuşmuştum. Sözde bir kaç gün dinlenecek, müfrezemin eksik... Bozöyük Belediye Reisi Nafiz Arık liklerini tamamlıyacaktım. Hayvan larımı dinlendirecek, eğer takımla. ran tamire muhtaç olanlarını el- den geçirtecektim. Olmadı. Çünkü; Yozgatlıların da abazalara imren. dikleri, istemezük diye yeniçeri u- sulü direndikleri haberi, bunun ar- kasından müfrezemizin Yozyada hareket emri gelmişti. Hemen hazırlandık. O sıralarda, ocaklarında kömür yerine yaş çan odunu yakmakla İstim tutan loko. motiflerin çektiği trenlere atladık. Üç günde Ankaraya vardık. Solük almadan yola çıktık. Beş gün son- ra da Yozgada damladık, İsyan ma balline bizden evvel yetişen Çer- kes Ethem, Ankaradan . aldığı bir emirle, garp cephesine re Yozgadı, âsileri tenkil vazıfeşi- ni İbrahim Beye terektmişti. (Devamı var) Gol NE EE BİRİ DE UZAMAK İSTER... Ayvalık'tan mektup gönderen, henüz on yedi yaşında, genç bir erkek okuyucumuz da boyunu İs- tediğinden kısa bularak daha uzan olmak istiyor. Fakat, doğrusu, İs- tediği, pek te haklı değildir. Bir kere boyu 1,62 geliyormuş, onun yasmda bu kadarı kısa sayılmaz. 6: aşka, kendi kendine daha uzamasına ihtimal pek çoktur. İnsanların kaç yaşına kadar w- zıyabilecekleri hakkında rivayet- ler ötedenheri haylice muhteliftir. Kimisi kadınların 20 yaşıma kadar, erkeklerin de 23 yaşına kadar, ki- misli de kadınların ancak 19 yaşı na, erkeklerin 35 yaşına kadar w- zıyabileceklerini kahul ederler, ri- yayetlerin hangisi kabul edilse henüz 17 yşındayken artık uza m. umudu kesmek haksız 0- ur, Yalnız, kendisine ve onunla bir- likte, uzun boylu olmak İsteyen başka okuyucularıma haber vere- yim ki, kadın olsun, erkek olsun İnsanın boyu anasının ve babast- nın kaçıncı çocuğu olduğuna gö- re değişir, bu kaide büsbütün mut- lak değilse de, dikkat edilmiş, İs- tatistiklerle sabit olmus: İnsanm kendisinden büyük ne kadar kar- deşi varsa boyu o kadar uzun o lur, yani hüvük kardeşler kücük- lerden daha-kısa. Onun icin Ayva- bıklı genç okuyucumuzun O kendi- sinden kücük kardesi hulunup ta onu kıskanıyorsa, tabiat kaidesine boyun eğmekten baska care yok- tur. Kücük kardes hüytik kardesin tepesinden bakacaktır. Bu da dün- ya döndükçe daima terakki olma- Mei bir kere daha isbat eder. Bir de var ki uzun boyu genç ©- kuyucumuzun kendisinden ziyade nişanlısı yahut nişanlanmak üzere gözüne kestirdiği genç kız istiyor... Onun emrini yerine getirmek şüphesiz lüzumlu olmakla o bera- ber, şimdilik, o emri ifa etmek ka- rışık hir iştir. Vâkıâ, insan boyunun uzun ve- | BULMACA Dünkü bulmacamızın halledilmiş şekli 1323 4567189 SOLDAN SAĞA VE YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Boyunda bulunur © İçki. 2 — Baha © Beraber e Bir zamir. 2? — Para konur © Bir sorgu bildiren Tal © Çıkırtı. 4 — Bir zamir © Büyük. $ — Aç kalmak, 6 — Kilometre, bin misli, 7 — Beraber © Bir zamir g Yırtığı konur, 8 — Bir nota © Uzvi bir çıkıntı e Bir uzvumüz. 9 — Bir sesli harf g Büyük © Üstü- ne öteberi konur. 10 — Aç kalmak g Cari. Yurttaş: “Çarşamba günü başlaya - cak olan seçime iştirak et! Bu seçim devresinin milli bayramlardan olduğunu ha fırla ve vatana karşı büyük hizmet ifa edeceğine kani | olarak reyini mıntakanda - ki GE atmayı unut - Ya kısa olmasında hormonların bü- yük tesiri bulunduğu ötedenberi bilinir. Hadım ağalarından çoğu- nun uzun boylu olduklârı herkesin gözüne çarpmıştır. Buna karşılık | çok çocuklu anslaria babalar da pek uzun boylu olmazlar, Hormon İşleri lâboratuarlarda tetkik edilmeğe başlanıldığından- beri tiroit guddesinin de boy uzat- makta tesiri olduğu iyice anlaşıl- maktadır. Bu gudeleri fazlaca İş- leyen kadmlar ve erkekler hemen daima uzun boylu, güzel endamlı olur, Tiroit hormonları oz olan- lar da « aksine - kısaca boylu. Bu tiroit guddesinin hormonları İnsa- nın bacak ve kol kemiklerini uzat- mağa yarar, Bacaklar uzun olunca da İnsan, tabii, uzun boylu olur. Fakat kafa tasının içindeki ml nimini ipofiz guddesinin boy üze- rinde tesiri daha büyüktür. Kafa tasınm icinde bir hastalıktan dola- yı o gudde İyi işliyemeyince in- san, büsbütün cüce değilse de kısa boylu kalır. Ancak, bu bilgilerin hepsi sim. diki halde nazaridir. Bir taraftan, hormanları bir hastalıktan dolayı bozulmus olanların kısa boylu kal- dıkları bilinir, Bir taraftan da boratuarlarda hormonların tesiri. le kocaman kocaman fareler yetiş- tirilir. Fakat boy uzatan hormen- lardan yedirerek, yahut sırınga e- dilerek kısa bovlu İnsanları uzun boylu yapmak İsi - benim bildi- ğim kadar - henüz tecrühe edil memistir. Bir gün - hem de pek yakmda - onun da yapıladağı süp- hesizdir.. Ayvalıklı genç okuyucu. muz kendi kendine İstediği kadar uzayamasa bile, boy uzatmak ilâ- rının eczanelere geleceği güne el- bette yetişecektir. O zamana kadar da, eski usul uzere, çokça yemek yer, kendisi- mi dalma mutedil sıcakta tutar ve muntazam por yapar. Bu tedbir- ler - hormonların sağlığımı temin edecekleri için - boyun uzamasına yardım ederler, , 00000000400000008 HIKAYE z Valerinin Başına Gelenler yararın. Yazan : ız kardeşim Valerinin başı- na gelenleri burada anlate- cağım: Neden? Çünkü ona benze- yen insanlar çoktur. Onun başı - ns gelenleri bir öğrensinler de, o- nun gibi hareket etmesinler diye. Ona benziyen dedim, yani yüzü gözü ona benzeyen değil. Çünkü doğ - rusunu söylemek lâzım gelirse, kendi kizi Sally müstesna Valeri hiç kimseye benzemez. Valerienin huyunu suyunu tasnife kalkışır - sak ona sadakatli demek gerekir. Çocukken sadik mı sarktı Şimdi bilmem a, herhalde otuzun fe m3 tarafını adamakıllı geçkindir, fa kat yine sadıktır. On yedi yaşın - dayken çok güzel bir kızdı. Ona sokakta rastlayanlar mutlaka dö- ner ona bir daha bakarlardı. Ma - vi gözleri vardı, Su kadar berrak, gök kadar de- rindi. Hele o kadar ince bir | beli vardı ki onu avucunuzun bir ka - rışı ile elinize alabilirdiniz. Şimdi kırkına yakın olduğu halde yine beli öyledir. Gözleri on yedi yaşın- dayken ne kadar çocuk kadar ma- sumsa yine öyledir. Valeri on yedisinde (iken ben çoktan evliydim Maltadaydım. Babam tüccardı. Zavallı adam to- pu atmak üzereymiş. Ne varki babamın elli beşlik dostlarından Arthur vardı. Tam “skandalın patlayacağı sırada ba - bamın imdadına yetişmiş. Ve onu kurtarmış, Belki babamı iflâs ede- cek vaziyete sokan oydu. Valerinin o adama bir türlü ka - ni isinmazdı. Fakat herif Valeriye evlenmeyi teklif etmez mi? Valeriye göre herif babamı kur tardı diye ona ölünceye kadar min- nettar kalmamız Jâzımdı. İşte o - nun İçin adamı kabul etti. Ona va- rıp, karısı oldu. Gebe kalıp bir kız çocuğu doğurdu. Zaten Arthur gibilerinden ne hayır gelir? Ara. dan bir sene geçtikten sonra artık karısının yüzüne bakmaz (oldu. Çocuğuysa onu hiç mi hiç alâka - dar etmezdi. Ben çocukları bir, köpekleri i- ki hiç çekemem, diyordu. A radan dört sene geçince Va- leri'e hayatının yine çatal - landığı bir geçidine geldi. Kendi - si şöyle veya böyle bir karar ver- mek mecburiyetiyle © karşılaştı. Karşılaştığı mecburiyetin adı da Tony Harlow idi. Ben bu herife de kızardım. Fakat Valeri ona a - yılıp bayılıyordu. Tony uzun boy- Ju, yakışıklı, saçlarına kır düşerek gümüşlemiş bir adamdı. Eliyle bir Sigara tutuşu, gözlerini süzerek bir | söz söyleyişi vardı. Benim Siniri - me dokunurdu. Valeriyse bu hallerine hayran kalırdı. Tonynin Valeriye “seni se- viyorum, Sen de beni seviyorsan, çantalarını hazırla Arihura ondan ayrılacağını bildir, mahkemede bir ayrılma davasi aç, ve beraberce gidelim,, dedimi demedimi bilmiyo rum. Onun rivayetine göre Vale - riyle böyle bir teklifte bulunmuş Valeri evvelâ Sally dolayısiyle sa- niyen de kopacak iskandalın Art- burun mesleki hayatına yıkıcı bir tesiri olacağı için, teklifi reddetmiş. Bana kalırsa her ne kadar Tony hoşuma gitmezse de, Valeri cesür davranıp da, hayat olmsyan haya- tında devam etmiyerek hayat o - lan yola girişseydi; eh! Boşu boşu- na Yaşamış sayılmazdı. Çünkü Tony Salliyyi severdi. Hal buki babasının kendi kızına aldı- rış ettiği yoktu. Her nevse buda olmadı gitti. Zaten Sally o sira - larda Pariste (Omektepteydi Ve kendisini bitirmekte olan tahsilini bitirmekteydi. Aradan bir kaç sene daha geç- ti. Ben muvakkaten Maltadaydım. Valeriyi oraya çağırdım. “Gel, o . tur, bem tebdilhava etmiş olur, dinlenir, dinçleşir, kendine gelir « sin,, dedim. Valeri gelmemezlik et- medi geldi. Fakat şöyle bacakla- rını uzata uzata dört beş ay kala - cağına, ancak on beş gün kalabile- ceğini söyledi. Sebebi de neymiş? On bes gün sonra Saliynin yirmi Rose Hodgson birinci yaşının yıl dönü mutlaka o gün Pariste kızının zi- yafetinde bulunmalıymış, O yaşı - na başına rağmen ama da çevik, canlı bakışlı, ufacık tefecik, cana yakın bir haspacıktı hâlâ bir gö - Teydiniz. Siz görmedinizse başka görenler oldu. Bunların arasında böy boscs ötekileri aşan bahriyeli Malcolm Gordondu. Çam bölmesi gibi bir adamdı. Çenesinin kapanışı ve kuvveti Ce- belüttarık boğazına taş çıkartır. dı. Fakat iş kadına geldi miydi, on beş yaşındaki gelin gibi utangaç olur, gözlerini yere indirir, kıza - rr, bozarır, dili dolaşırdı. Veriyi görür görmez, yüre - ğinde rüzgârın hangi taraf- tan estiğini ertesi günü Maleolm'. nun elinde kocaman iki büket kır. mızı gülle gelmesinden anladım. Sevgi oku zavallının yüreğini bir tarafından öte tarafına, zımba gi- bi delmişti, ben çifte kumruların yalnız kalmak isteğinde bulunacak larını hemen kestirdim ve öyle de yaptım. Güneşle kavrulup yanan adayı kaç kere dolaşmadılar. Kaç kere denize beraberce dalıp berü - berce yüzmediler. Akşam olunca Sleuna klübünde danslar, Msi. colm'nun küçük yatında baş baş akşam yemekleri. Küçük sandal i- çinde, geceleri limanda dolaşma- lar, “eh,, dedim içimden “bu sefer işler tıkırında doğrusuya,. Günler geçiyordu. Artik Sally nin ziyafetine bir gün O kalmıştı, Ne var ki abayı karşılıklı tutuştu - ranlar birbirlerinden bir türlü ko- pup ayrılamıyorlardı. Herhalde Sal İynin ziyafeti güme gideceğe ben- ziyor diyordum, Ne gezer. Tam bir gün evvel Valeri yetmiş liraya bir tayyare kiralamasın mı? İşte o ak- şam Malcolmla yemeğe gitmişti. İ- kisi de eve sabahın üçünde döndü- ler. Kapım açıktı. Herhaldo aşağı- da içiyorlardı. Çünkü töst yapıp bardak tokuştururlarken çınlayan cam sesini duydum. İnsan sesi du- yacak mıyım diye kulak gerdim. Fakat nafileydi. Derken Malcolm- un çikıp gittiğini duydum. Valeri yukarı çıktı, Tam odamın önün - den geçerken onu çağırdım. Yü - zünde hem çok mesut hem çok mü. tesssir bir hal vardı. £ Kirpikleri yaşlarla ıslaktı. Vallahi size söyl - yorum eğer öfkeden tepem atma- dı, yahut yanı başımdaki sürahiyi tutup da yere çalmadımsa, bunu hiddetimin azlığına değil. Ne bi- leyim terbiyemin fazlalığına ve - rin, Biliyor musunuz bana ne de - di? Vazifesinin kudsiyetini köru - muşmuş. Metin davranmışmış, Arthuru bırakamazmış, çünkü To- ny İçin bırakmamışmış da, eğer şimdi Tonyden başkası için bıra - kırsaymış, Tonynin cani sıkılır - miş. Eh ne yapayım, inat edip ken- dini muşmulaya benzetiyordu. Bü tün gece uyumadı. Tayyare sabah erkenden kalkacaktı Ben kahval- tısımı bir tepsiye koyarak ona ken- dim götürdüm. Bir de telgraf gel mişti. O da tepsinin üzerindeydi. Aldı açtı. Telgraf Sallydendi. Kız “Dün Tony ile evlendim. Binaen- aleyh ziyafeti tehir ediyorum. di- ye yazıyordu, Ben pencereden bak tım. Malcolmun yatı Maltadan ay- rılmış ufka doğru uzaklaşıyordu. Valeriye “gördün mü şimdi. Kah- raman oldun! Baksana şu senin sa- dakatine kâfnat hayran, dedim. Amma istemedi miydi ha? 1 İSE