9 Mart 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

9 Mart 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— 9-3-939 A Gündelik Gazete — TAN'ın hedefi; de, fikirde, temiz, dürüst, Haber. merşeyde olmak, karlin gazetesi olmıya çalışmaktır ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr. 750 409 2500 Kr. 1500 , 800 , Sene ası porta fitihadına dahi için abone siyle 30. 16 9 e bedeli pesindir ve e we Değişikliği on zamanlara kadar yüksek- diri, e atan, ortalığı harp teh- a ve korkutan, © demokrasileri isi zaaf ve haksızlıkla itham eden ter devletlerin matbuatında son günlerde bir ağız değişikli ye denbire öyle sakin, öyle sulhper - ” öyle makul oldular ki, bu #işikliğe şaşmamak mümkün ol - Mayor, ani “ Mareşal Göringin gazetesi olan 1 lerin en müfrit gazetesi Angrif" . 4 yazdıklarına bakınız: & “ Önümüz ilk bahar!.. Şüphe - in #esen son baharda olduğu gibi a sahanda da bir buhran olacak, za- » hattâ cihan harbinden evvel, *P baharda harbin başlayacağı söy- mez miydi “Bugün daha az korkmamız için| sebep var? Bir yerde bir sinek gö- Mi hemen bir köpe'c havlaması i-| “ğy, igi zannolunuyor. baharda, kaybettikleri bir şeyi, #eaklarmış gibi, buhran ve harp in, YEN sinirlilere müsterih olmala. e tavsiye ederiz. Neden yeni bir fan, olsun? Hüsnüniy “eler haltedilebilir.,, ta, Yumuşak vene sulhperver Mi- ke vakitler ilk bahar ve harp ö- ti andiğımi söyliyen © Alman| atının bu ağız değişikliği hay - e, , Dettir. Harp gelecekse totali - beyge etlerden gelecektir. . İtalya, idin Fransaya karşi ortaya “ati hi, | *! geri almamıştır. Muss Yeni bir hareketi yine düny ni ii, (eblikelerle baş başa getire- F, Tül Je bir çok Myo, at Almanya hu yaz harp iste-| Van Matbuatının yumuşak dil kul- d, Solar kismen bundan, kismen *mokrasilerin artık gürül le, © bırakmayacak kadar kuvvet - MİŞ olmalarından geliyor. ahat uyuyabiliriz, İlk Yoktur, harp bahara bedi Şef Atatürkün Katafalkı - Bi ziyarete giden kalabalık ve öğ bir kaç vatandaşın ezildiği| tahkikine başlandığı gün «| in lar geçti, işe Pul valisi ve polis. müdürü 4, Y Büyük Millet Meclisi dağıl - Ağa, “Nİ intihabat başladı. Hattâ ye- İki , isin toplanmasına şurada bir | değyalta kaldı. Celâl Bayar kabinesi | kaş, “> Yeni kabine bir çok yeni iş-| Birişti beri ay Mi, itlâsa devletin hayatında mü -) My, , Adiseler oldu. Fakat şu kaza -| kiky, Akikatı hâlâ bitmedi, Hâlâ tah- *vrakı bir daireden bir daireye, akamdan ötekine * sevkolunuğ| in EKA vatandaşın hayatına mal ©- Miray Kabil hâdiselerin tahkikatın *yay PiPrip vatandaşları tatmin “ob, tâzimken, gösterilen bu sürat ve te hoşa gitmiyor, a A Bı, İşten Mal Talerleri Alman firmaları memleketi İl ve kuru meyva, rı ketire, barsak, pa- £ firmaları pamuk, Stok- firma kuru soğan, kuru tm, “Ve patates, Amerikadan bir köpgı Yabak, İngiltereden bir firma kağ, Satın almak istediklerini alâ- Muharrir, bu yazısında toprak davamızın büyül rülmemiş, işlenmemiş, TAN hiç bir bakımdan esaslı bir hazine gibi el surette gözden geçirilme- sü“ miş bir halde durduğunu söylüyor ve kendi görüşü ile bu davayı tetkik ediyor. Koy Davamızın Halli İçin Esaslı Adımlar ok zaman, çok basit görünen bir fikrin tatbiki, bir kütle hayatında büyük değişiklik yapabi- lir. Hayat, daima akla dsyanmıyor, insanların tahakkuk etmez zannet- tikleri bazı fikirler, onlara inanıl- dıktan ve tahakkuk vasıtaları ha- zırlandıktan sonra insanı hayrette bırakan birer muvaffakıyetle haki- kat oluyo: Bizim cemiyetimizde bir köy da- vası vardir. Bu, biryük bir davadır. Bu dava, toprak altında bü bir bazine gibi, el sürülmemiş, islen- memiş, hiç bir bakımdan esaslı bir surette tetkik edilmemiş bir ha'de dürüyor, Cemiyetin yarını İse bu- hun alacağı şekle ve iktisap edece- Bi kudrete bağlı bulunmakta On üç milyondan ibaret köylü yığı- ni şimdiye kadar yalnız yurdu kur- tarmakta bitmez tükenmez bir hazi ne halinde kullanıldı. Onun cephe- lerde ve yurdu kurumada kendini gösteren ıstıraba tahammül, ener- ji ve kahramanlık tarafını biliyo- ruz. Onun hayat şartları bize ya- bancıdır. Anane ve &detleri hakkın- da pek az bilgiye sahibiz. Onun kültürü başka, doktoru başka, ha- yat okulu başka, cemiyetle olan münasebeti büjka, tabiatle ratica- lesi yine başkadır. Cemiyet ha- yatının aynası olan edebiyatımız» da köy ve köylüyü akset pek az iz ve ışık var. Bunlar da çok sat- ci müs şahedelere veya kulaktan duyma hikâyelere dayanır. Dünya yüzün- de ve bizim cemiyetimizde en kıy- met'i bir kapital olan köylü, bugün ham madde halinde duruyor. Hal buki bu işlendiği vakitte neler ya» pılamaz ve neler meydana gelmez ve getirilemez * phesiz, yirmi beş yıldanbe- S ri köy davası üzerine el a- tilmek östenmeklen uzak kalın Fakat bu el atma, kapa gözle yazı yazmak kabak: sa üzerindeköy Fealitesini hiç ta- nımadan karışık pecici köy müşa- hede ve intıbalarından yaratılmış bir köy tasavvur olunaraktan ya- pılmış, ve ona göre kalkınma ve yükselme çareleri #ranmıştır. Bu- Bun için de hazır elbise gibi man- tığı yapılmış fikirler ele alınarek: “Hayatta bütün gerilik, bilgisizlik- ten gelir. Bir kütleyi yükseltmek, onu okutmakla mümkündür. Bu- nun için de birinci şart okul aç- maktır.,, Bunu kabul ettikten sonra dava- nım en güç ve esaslı kısmi halledil- miş demektir. Bir okul açmak, bu okula bir öğ- retmen göndermek, köy çocuklarını okutmak kâfidir. İnsanlar bilgi sahibi olduktun ve okur yazar bir hale geldikten sonra her şeyi öğrenir yükselirler. Burada öğrenilecek bilgiler de mu- ayyendir. Köylü mektubunu oku- sun, pazarda hesabını yapsın, bir makbuzu okusun, okulu İkmal et- #ikten sonra güzeteyi okuyup anla- tacak, tabii anlat için de anlı- yacak bir hale gelsin, kâfi ve #ün köy davası bu zaviye- den, bu mantıkla ve bu çer- çeve içinde tetkik ve müta'ea edil. di ve buna göre virmi bes yıldan beri çarelere başvuruldu. Bu zihni- yet bu görüş ve bu düşünür opor- tünlzmin tâ kendisi idi. Fakat o sortünizmin gayesi zahiri kurtar. maktan başka bir şey midir?” Bunun neticesi olarak Yirmi beş yıldaberi büyük köylerde imkân nisbetinde okullar yapıldı. Her vi- lâyet bütçesine de bazı yıllarda ar- tan bazı yıllarda ihtiyat akçesi gibi ihtiyaç zamanında, okullar kapana- Yazan: Asım Kültür Köy mektebini yaptıran köylü, inşaatta çalışırken... Küylere etmenler Yirmi beş y gönderildi. danberi deva te tetkik edildikte, makul fik» re, ümide, çalışmaya hayret veren bir netice ile karşılaşıldı. Okulün Köylü ü ndeki inkâr edile- szdı.Üç dört, beş yilo rın - bilhassa eski harflerle « ekse kuduklarım u- nutmuşlardı. Öğrendikleri bilgiler de köy reslitesine uymadığı için, yırtık bir elbise gibi bir tarsfa a- tılmış, çörümüşt Geçen yıl İzmirde, eği suna deyam-ederKehe Bir ki itian ediyordum. Umumi sini yokla sonra kendisine bir kaç satır yazdırmak istedim. kalemi tutmakta müşkülât çekiyor. hir tır yazı yazmak ona ağır bir yük gibi taka- tinin fevkinde bir e sarfımı icap yordu. Gayet ağır yazıyor, kâ- lemi tuhaf bir şekilde tutuyor, da- ha yarım satır yazmadan alnından terler damlıyordu. Büyi i lâtla, eğri bir surette, söylediğim iki satırı yağabildi Terlerini silerken neden bu ka- dar güçlükle yazdığını sordu bilecek ka kulda oku leme ylüyü ilgi Ah, dedi, kalem işi saban sür- mekten daha güç. İnsan ekmek kay- gusu ile ihtiyaçla sabana alışıyor. Evvelce okumasını da, yazmıasını da öğrenmiştim, şimdi unuttum. Sonra buna makul bir mazeret bulmak istiyormuş gibi devamı etti — Köyde yazmak ihtiyacı yok ki. Üç yıldanberi kalemi elime alma- dım. O, eski harflerle tedrisat yapıldı ğı zaman ilk okulu bitirmişti. Fa- kat sonradan unutmuş gibiydi. yal- nız yeni harflerle ve müşkülât vazabiliyordu. kal açılan büyük köy'erde yirmi yılın realitesi az çok buna yakmadı. Bu ise gaye ile tezat teşkil eden bir netice demek'ir? Bu muvaffakıyetsiliğin sebebi asla muallimin calısmasında ve şah sında yaşamıyorda Öğretmen bir çok defalar teftiş görmüş çocukla. rım imtihandan geçirmiş, proyrama göre okutmuş, programın eriretii- i yaptırmıştı. Fakat bir daire içinde çalışıyor- du. Durgun bir havuzdan bir ten- cere dolusu su alarak onu kaynat- mak, durulaştırmak tekrar havuza dökmek kabilinden köyün çocukla- rını yalnız okutmak üç dö; ra onları tekrar köy hay yıl son- et ve hazırlık olmadığı için dökülen duru su gibi okulu ik- mal eden çocuklar da bir kaç yıl sonra İtiyatla, kayatın tabii şartla- rile ayni hayata intibak ediyorlar» dı. Ziraatçi köyden uzak yaşıyor, doktor çok fevkalide zamanlarda ya uğruyor veya uğramıyordu. Son- ra, kendi sahasında, köylü ne zira- at memuruna ve he de öğrelmene —teçriibemisayesinde — ağız bile üğtürmiyordu. Buna ait sözler rüz- gör gibi gelip geç Doktora gelince, buna ihtiyaç bi- le duymuyordu. Çünkü kim kanun “intibak de sınıfa munhasır kaldı. Üç sınıfı birden idare etmek. Bir weati ü taksim etmek. Bunun ne rak bir günde devamlı surette an- cak bir buçuk bir sınıfla meş- gul olmak. O da öyle gelmişti * ğretmen okulundan bir öğretmenin köy rsalite- si İle köylü karşısında durumu ise daha garip bir manzar Öğretmenin yetiştiği şartlar” ve muhitle köy muhiti ve şartları tara tezat halindedir. Onun için. hiraz uzun süren bir intibak devri —nümkün olursa— şartlır. Bundan başka 6. gayeye uygun surette yetiş tir, Sokratın de- diği gibi “mütedevvih olduğu ga eya en uygun ulan şey yalnız dir. Bu tezat bazı köylerde, ilk şamamazlık aylarında öğretmen İ- le köylü arasında bir husumetin de kendini göstermesine sebep olmak» tadır. Köye giden öğretmenin ihtiyacı tabii evdir Ona — Madamki bu kadar maaş alı. yorsunuz, biz sizin evinizi hulmak zorluğunda değiliz deniliyor Sonra köy okulunu paralize eden diğer bir cihet devomsızlıktır. Mu syyen iş mevsimlerinde köy çocuğu köylünün sabanı gibidir. Sıhansız tarla sürülmediği gibi işçisi görülmez. Ekmek ihti; önce geldiğine göre, iş te okuldan evvel gelmektedir. Öğretmen ise tâ akşama kadar çocuğunu okulda tutmak zorluğunda bulunuyor. Bi- çıkan arzeder, la- birinci ri öğretmen okulundan, diğeri ha- yat ve tabiatle savaş meydanından yetişmiş iki varlık nadiren birleşe- biliyor ve bu uzun zamanı icap etti- tiyor. Şüphesiz bu durumda randı- mana bakıldığı zaman çok düşük oluyor? H» bu kadarla'da kalmıyor. Daha geçen yıla kadar kırk bine yakın &öy ele alınmamış bir | orman halinde duruyordu. Kırk bin öğretmen nereden bulunacak» tı? Ona şöyle bir cevap veriliyordu: lardanberi / ihmal edilen bir yığını birden yükseltmenin İm- kânı yoktur. Bu, zaman İşidir. Fakat yeni harflerin kabulü do- layısile yapılan okuma seferberliği bir teşkilât içinde. ciddi bir surette ele alındığı takdirde yalnız oku- ma, yazma ve musyyen bilgiler verme işinin bir kaç yıl içinde ce- £ İçin tahakkukunun mümkün w gösterdi. Bu tecrübe İse yıllara bırakılan okul telükkisini du. Sonra arından ye tişen öğretmenler, şehir için k rdı, Ancak şehrin ihtiyacı. : geliyorlardı. Ona, köye git, teklifini y gibi geliyordu men her şe; zar Denilecek ki, öğret- n evvel bir idealist olmalıdır. Filhakika idealizm, bir Bir dinin müminleri ve ka- çok ve samimi rsa o din o kadar kuvvetli olabilir. Fakat ma- teryalizmin en hâkim bir surette olu muhit içinde rin hepsini idenlist farzetmek na- telâkkiye saplanmaktır. Sonra her öğretmen idealist te ol- sa, bir kırlangıçla hahar olmaz. Ta- bistte ve cemiyet hayatında hic bir vaktile yalnız bir müessir bir eser meydana getiremez. * e ürüyeni bir cemiyette, kırk bine yakım okulsuz köyün varlığı cemiyetin selâmeti, kuvveti yarını namina halli bir problem hali kendini gösterdi. Bunlara an göndermek gayri Bu durumda başka elemanlardan istifade ihtiya- cı en hâkim bir surette ortaya çik- tı. Bunları şehirden göndermek gayri mümkündü, sonra netice or- tada idi ve körlerin bile göreceği bir hakikat halinde duruyordu. İhtiyacın kanunu yoktur, o, ken- di yolunu bulan, yatağını yapan bir nehir gibi, kendi hal çaresini varlığında taşıyordu köyden alınacaktı Fiz sıl bir vücudün bir yeri lerek diğer yerine yapıştırılan bir deri parçası kaynıyor ise, köyde de köyden alınacak bir eleman bu kö- yün asırdide yarasını kapatabile- cekti. Bu eleman kim olabilirdi? Şüphesiz köyün tahsil görmüş bir genci, Köyde en müsait eleman liğini bitirmiş, köy ve kışla büyük ve tecrübeye dayanan hayat okulundan çıkmış bir nefer, bir on- başı, bir çavuş olabilirdi Fakat bu fikrin ortaya atılması ilk zaman - larda camide silâh patlaması gibi korkulu, hayretle dolu bir yaptı Buna en güzel cevabi aka- demik münakaşa “eği!, tesriiye ve. recektı Açılan bir kac kurs hu dx fa müshe' hakımdar hayrei veren bir netice doğurdu Ankarada kaldığım on beş gün içinde Ankaradan ziyade beni bü- yük bir bilgi ve tecrübe tarlası o- lan Ankara köyleri ilgilendirdi. İ- ki gün Ankaranın küçük köylerin- eğitmeni, en taze ve en kızgın alivat halinda #askii. — — matlup mümkündü, Bu eleman gibi iki tesir pmak, kuşa, kafese gir | Muhasaranın Modern Şekli Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel gp devirlerde insanlar iptidai, harp vasıtaları da iptidai idi En büyük, en vahşi, en barbar harp- lerin sonunda ölüleri, yüz, bin a - detleri ile sayarlardı. Er meydanında her milletin güçlü, kuvvetli, gürbüz delikanlıları koşar, kuvvetle kuvvet İçarpışırdı. Şimdi insanlar medeni, barp vasıtaları moderndir. Harp 86- nunda ölüleri yüz binlerle; milyon - larla sayarız. Sulh ve süükün içinde yaşayan şehirler, tayyare hücumla- riyle tuz buz olur, masum yavrucuk- lar oturdukları yerde kömür kesilip kazıklaşırlar. Milletler arası haklar, İdaha medeni şekilde insan öldürme morali hir efsane, ve yeni romanla - İrin mevzuu oldu, | * Son harplerin vahşetini, İtan tüyleri ürperen bir seyirci gibi seyrettik. İnşallah sonuna kadar se yirei kalırız. Bugünkü harplerde ar- ük moral, medeni kaideler, insani İkanunlar aranmıyor biliyoruz. Fa - kat muhasiiraların aldığı o modern İsekli doğrusu ben bilmiyordum. Çinde ecnebi devletlerin kendi rine mahsus imtiyazlı mıntakaları vardık. Her millet kendi mıntakasın- da hâkimdir. Son Çin - Japon har - binde Japonlar buralara kadar gel- diler, Şanghay ve Tiençinde yaşa - yan Çinliler, içi yaral her vatanper- ver gibi rastladıkları Japonlara hem kafa, hem silâh tutuyorlarmış. Ja - ponlar bunun önüne geçmek için İn- giliz, Amerikan idare âmirlerine baş | vurmuşlar, İstilâ görmüş, evini, top- Tağını, vatanmı kaybetmiş, içi kan ağlayan adamın düşmanma kini u - yur mu? Ecnebiler de bu kini uyuta- mamışlar. Japonlar bu defa bu mın- takaları muhasaraya karar vermiş - ler, uzak - * Hoş.. Muhasara tarihi kadimden İberi harp kaidelerinden biridir. Fa İkat biz bu muhasaraları şöyle bili riz, Mahsurlar kalelerine kapanır lar, ellerindeki erzakla © geçinmeğe çalışırlar, düşmanı kale mazgalla - rından, siperlerinden dövmeğe çalı « İşırlar. Son lokma ekmek, son kurşun tükenmedikçe teslim olmazlar, diki modern muhasarâlar öyle mi Şanghayda, Tiençinde, Japonlar, İn- Amerikan, Fransız mıntakalı rının etrafını elektrik cereyanlı, di kenli tellerle çevirip, İhariçle irtibatını kesmişler. Bu mu - İhasaranım modern şekli, İ Tabiatın sırlarını keşfederek, için- İdeki enerji kaynağından faydalandırmak cmeliyle © zekâsını İyoran, keşifler, ihtiralar, icatlar ya - pan yüksek insanların dahi o şuuru, bu keşiflerin, icatların kullanıldığı yeri gördüğü zaman, acaba medeni - yete ne kadar faydalı olduklarını n. sıl iddia edecekler. Bütün bunların İcan ve huzur vermeden ziyade, hoy - İrat ellerde birer ölüm şun (haline İgeldiğini gördükten sonra, acaha in - iyete hizmet ettik diyebilecekler mıntakaların İnsanları Arazi Vergisinin Tahsili Hakkında Bir Karar Ankara, 8 (T: Yeni vergis n Muhabirinden) — değişikliklerden sonra, arazi kanun bik şekli hak- kında Mali alâkadarlara uzun bir Bu izahnamede fevkalâde arıza - lar dolayısiyle arazi vergilerinin men veya tamamen terkinine ade vermek sslâhiyetinin vilğ mum meclislerine verildiği, © arazi vergisinin 1k! taksitte alınmasına de la bersber taksit İtayini salâhiyetinin vali ve müteakip detleri; eslar: van müddetlerinin lere veril yıllara a in umumi meelis. alınmak suratiele iklerce tayin olunacağı bildiril - mektedir —————————— de fırsatına kavuştum. Bu tecrü- bede bu günkü şeklile bütün zöy lerin okul davasını halledecek ii ler ve neticeler belirmiye başlamış tır. Bunu diğer bir yazıya bırakı-

Bu sayıdan diğer sayfalar: