—<— Celâl Bayar Çekildi, Refik Saydam Başvekil « (Başı 1 ncide) landı. Ve celsenin açılışını müteakip, İzmir meb'usu Celâl Bayarın, Başve- kâletten istifa etmesi üzerine İstan- bul meb'usu Dr. Refik Saydamın Başvekâlete memur edildiği hakkın- da Riyaseticümhur tezkeresi okun- du. Reis, yeni kabinenin teşekkülüne kadar celseyi tatil etti ve Meclis sa- at 16.50 de Refet Camnıtezin başkan- lığiında tekrar toplandı. Bu içtimada Reisicümhurun aşağıdaki tezkeresi okundu ve alkışlarla karşılandı: B. M. M. Yüksek Reisliğine İstanbul Mebusu Refik Saydam'ın başkanlığında teşekkül eden icra ve- killeri heyetini gösteren listenin ili- şik olarak sunulduğunu saygılarım- la arzederim. Reisicümhur İsmet İnönü Başvekil: İstanbul Mebusu Doktor Refik Saydam, Adliye Vekili: Konya Mebusu Fikret Sılay, Milli Müdafaa Vekili: Bursa Mebusu General Naci Tınaz, Dahiliye Vekili: Tekirdağ Mebusu Faik Öztrak, Hariciye Veki- H: İzmir Mebusu Şükrü Saracoğlu, Maliye Vekili: Elâzığ Mebusu Fuat Ağralı, Nafıa Vekili: Afyon Mebusu Alji Çetinkaya, Maarif Vekili: İzmir Bebusu Hasan Âli Yücel, İktısat Ve- kili: İzmir Mebusu Hüsnü Çakir, Sıhhat ve İç, Muavenet Vekili: Dok- tor Hulüsi Alataş, Gümrük ve İnhi- sarlar Vekili: İstanbul Mebusu Ali Râna Tarhan, Ziraat Vekili: Muhlis Erkmen. Parti Grupunda C. H. Partisi, Büyük Millet Meclisi grupu umumi heyeti, bugün, Büyük Millet Meclisinin umumi içtimamnı müteakıp saat 17 de Trabzon sayla- vi reiş vekili Hasan Sakanın riyase- tinde toplandı. Yeni Başvekil Dr. Refik Saydam, söz alarak kürsüye geldi ve yeni te- şekkül eden hükümetin Teşkilâtı E- sasiye kanunu hükmüne göre cuma günü toplanacak olan Büyük Millet Meeclisi umumi heyeti içtimaında be- yannamesini okuyup itimât reyi istis yeceğini bildirdi. Başvekilin, yeni se- “cim hakkındaki izahatı tasvip edildik — ten sonra müzakere edilecek başka - —madde olmadığı için celseye nihayet erildi. Refik Saydam Yeni Başvekilimiz, 1881 de İstan- pulda doğmuştur. Dahili hastalıklar mütehassısıdır. İlmi sıfatı profesör- dür. Tıp tahsil etmiş Almanyada ih- tisas yapmıştır. Birinci ve İkinci İs- met İnönü kabinelerinde Sıhhat ve Üçtimai Muavenet Vekilliğini ifa et- miş, Birinci Celâl Bayar kabinesin- de yorgunluğu münasebetiyle bir müddet istirhat için ayrıldığı zaman kabinenin duvayyeni idi. Cümhuri - yet hükümetinin bütün sıhhi ıslahat ve inkılâpları zamanında yapılmış, Tıp Fakültesinin ıslahı, sari hastalık- iarla mücade'e. hastane tesisi, An- kara Tıp Fakültesinin kurulması, küçük sıhhat memurları, sıtma mü- cadele teşkilâtı gibi sağlık davamıza ait en büyük kanunlar zamanında çı- karılmıştır. Kızılayın umum reisi o- larak ta vazifte gören Doktor Say- dam, bu şefkat müessesesinin bugün kü ileri ve örüek hali almasında mü- him bir âmil olmuştur. Ankara maf'filleri, Dahiliye Ve- killiği ve Parti Genel Sekreterliğini, kısa bir zamarı içinde muvaffakıyet- le idare eden ve işine tam mânasiyle sarılan Doktor Saydamın Başvekil- Ekte ayni eseri daha geniş ve şamil bir rabıta ile devam ettireceğinde şüphe etmemektedir Faik Öztrak Yeni Dahiliye Vekili Faik Öz- trak, 1882 de Malkarada doğmuştur. Mülkiyeden mezundur. Muhtelif mu tasarrıtlıklarda ve valiliklerde bu- lunduktan sonra Dahiliye Vekâleti teftiş heyeti umum müdürü iken bi- rinci Büyük Millet Meclisine Tekir- dağı Meb'usu olarak seçilmiştir. Son devrede Kamutay Reis Vekili olmuş tur. Devlet Şürası reisliği için hükü- metin namzetler listesinde ismi bu- lunmaştur. Memurlar Kanunu mu- vakkat encümeninin tetkik etmekte olduğu proje Faik Öztrakın - teklifi- Gir. Muhlis Erkmen Yeni Ziraat Vekili Muhlis Erkmen 1891 de Bursuda doğmuştur. 1910 se- nesinde Halkalı Ziraat Mektebinden mezun olduktan sonra Almanyada ihtısas yapmış ve memlekete döndük ten sonra Halkalıda Zootekni mual- limliği ve aynı mektebin müdürlüğü nü yanpmıştır Halkalı lâğvedildikten sonra Ziraat Vekâleti müsteşarlığına tayin edilmiş ve müsteşar iken Bur- sadan mebus seçilmiş ve İsmet İnö- nü kabinesinde beş sene Ziraat Ve- Filliği yapmıştır. Ankara Ziraat Ens titüleri Muhts Erkmenin Vekâleti zamanında ikmal edilmiştir. Bu ikin- ci Ziraat Vekilliğidir. İlmi sıfatı pro- tesörlüktür. Fikri Tuzer Halk Partis* umum kâtipliğine ta- yin edilen Fikri Tuzer, 1878 de Şum- nuda doğmuştur. Tıp tahsil edip muh telif vazifelerde bulunduktan sonra Sihhat ve İçtimat Muavenet Vekâle- ti müsteşarı izen Üçüncü Büyük Mil- let Meclisine Erzurum Mebusu ola- rak seçilmiştir. Doktor Fikri Cümhuriyet Halk Partisi Genyönkurul âzası olarak parti teşkilâtında senelerce hizmet “ AKA GÜNDÜZ ttmiş ve son zamanlarda Genel Sek- reter vardımc: üyeliğe seçilmiştir. (Başı 1 incide) Bilhassa limanın istihdaf eylediği ve maksadın milisleri Fransaya götüre- cek vapurları batırmak olduğu bildi- riliyor. Bu tayyareler Balear adasın- dan gelen İtalyan tayyareleridir. Hükümet nakledildi Barselonadaki kordiplomatik bura- dan ayrılmışlardır. Caldetos'a yer- leşmişlerdir. Fransız sefiri Barselo- nada kalmıştır. Hükümet de Gerona'- ya nakletmiştir. Neşredilen kararname mucibince mağazalar kapalıdır. Bir çok kimse- ler bavullar ve paketlerle şehri ter- ketmektedirler. Köylüler keçiler ve eşek koşulu arabalarla sokaklardan geçmektedirler. Bunlardan bir çokla- rı Fransa yolunda yaya yürümekte- dir. Araba kafilelelerinin ve fakir hal- kın takip ettiği sahil yolu dün bütün gün düşman tayyareleri tarafından bombardıman edilmiş ve makineli tü fek ateşi altına alınmıştır. Sendikalar tarafından verilen bir emirle tiyatro ve sinemalar kapan- mış ise de otellerle lokantalar faali- yetlerine devam etmektedirler. Ecnebi gzetecilerinden mürekkep büyük bir grup, dün akşam Gerone, ve Figueras'a gitmiştir. Daimi içtima halinde bulunan sen- dika liderleri vaziyetin inkişafını sa- ati saatine takip etmektedirler. Askeri mahfillerde sükünet hüküm sürmektedir. Şehir, dün akşam düşman topçula- rı tarafından doğrudan doğruya bom bardıman edilmekte idi. Halkın sinir- leri azami derecede gergindir. So- kaklarda büyük bir kalabalık vardır. Otobüsler ve tramvaylar her zaman- ki gibi işlemektedir. — * Barselona hükümetinin en mühim endişesi, şehirdeki harp sanayiini sü- ratle daha şimale nakletmektir. * İngiltere hükümetinin — General T AMN: -Frankistler Barselon Kapılarında rilmektedir. Fransız — kıt'alarının İspanyada her hangi bir şekilde harekete geçtikleri haber verilir verilmez bu emir verilecektir. Bu münasebetle şunu da ilâve etmek lâzımdır ki İtalya bugün yeni bir ihtarda bulunmuş ve Fransa son dakikada cümhuriyetçi İspanyaya yardım etmeğe teşebbüs ettiği takdirde İtalyanın ademi müdaha- le hususunda serbestçe hareket e- deceğini bildirmiştir. Nevyorkta büyük nümayişler Nevyork, 25 (A.A.) — Dün akşam burada cümhuriyetçi İspanya lehine olarak büyük bir tezahür yapılmış ve halk bu tezahüre kütle halinde işti- rak etmiştir. Münakalât bir kaç saat durmuştur. Nümayişçilerin elinde cümhuriyetçi — İspanya ve Amerika bayraklarile silâh gönderilmesini isti yen levhalar vardı. Bir çok peskopos ve rahip ile 250 hâham reisicümhur Roosevelt'e bir istida göndererek cümhuriyetçi İs- panyaya serbestçe silâh gönderilme- sini istemişlerdir. Haber alındığına göre, geçen haf- ta içinde hükümete vemebusan mec- lisi azasına cümhuriyetçi İspanyaya silâh gönderilmesi yasağını protesto eden 250 bin mektup ve telgraf gel- miştir. Bir Çin Şehri Bombardıman Edildi Çungking, 25 (A.A.) — Nevs Ajansı bildiriyor : 16 Japon tayyaresi Honanda mü - him bir şehir olan Loyangı bombar- dıman etmiştir. Şimdiye kadar tes- bit edilen ölü adedi 50 dir. Japon tayyareleri üzerinde bayrak çekili olmasına rağmen İsveç misyonunun binasına da bomba atmışlardır. Central Frankoya işgal olunan sahalarda iti- | dal gosterılmesmı tavsiye ettiği bıl— diriliyor. — elona hükümeti şehrin tahliyesi takdirinde emniyetin | bozulmaması için tedbir aldığını İn- giltereye temin etmiştir. İspanya Hariciye Nazırı Del Vayo bugün Barselonaya gitmek üzere Pa- risten hareket etmiştir. İngiliz kabinesinde Londra, 25 (A.A.) — Nazırlar baş- vekâlette toplanmışlardır. İçtima üç saat kadar sürmüştür. Buü içtimada bilhassa İspanya me- selesinin konuşulduğu bildiriliyor. İtalya, ordu hazırladı Roma, 25 (A.A.) — Reuter ajan- sının muhabiri bildiriyor: Cenova ve Spezia'da tahşit edilen 30.000 İtalyan askerinin İspanyaya Bedllk £ T 8a Mısırda Mühim Bir Kaçakçı Şebekesi Yakalandı - “İskenderiye, 125 : (A.A.) — Polis, geniş bir uyuşturucu maddeler ka- çakçı şebekesini meydana çıkarmiş- tır. Bu kaçakçılıkta sahil muhafızla- rı da methaldardır. Sahil muhafız- larından iki sübay ile 45 asker tev- kif olunmuştur. —H Kânunusani Maaşı Lâyihası Ankara 25 (TAN muhabirinden) — İkincikânün ve şubat ayları ücret ve maaşlarının tediye sureti hakkındaki kanun lâyihası bütçe encümeninden geçerek aynen kabul edilmiştir. Lâ- gitmek emrini bekledikleri bildi- TEFRİKA No. 24 Taklit astragandan, siyah kürkünü, kenarından Bayan Perihan Soydangelle Bay Ahmet yarım boy farkla kapıdan girdiler. Bay Ahmet epeyce me- raklı olduğu için öne geçmişti. Yolda Perihanı sıyı- rıp geçerken farkında olmamıştı. Şimdi tanışır ta- nışmaz sordu: — Köşedeki pastacının kapısı önünde acıbadem kurabiyesi yiyen siz miydiniz? Siz olduğunuzu bi- leydim, daha orada kendimi bildirirdim de yolda lâf atarak gelirdik. Vurgun sözlerini kesti: — Bay Ahmet! Dur bakalım, bayanla henüz ben iyice tanışamadım. Bayan Perihan, öyle yazıp durduğu gibi on seki- zini bitirmemişlerden değildi. Esmer olsaydı, eski Mısırın devanası Kleopatranın öz kızı sanılabilir- di. Bununla beraber bir koyun tüccarını, bir pastır- macıyı çok memnun edecek çapta idi. Ahmet, Vur- gunun tabiatini bildiği için bıyık altından gülüm- süyor ve ikisinin anlıyabileceği nükteler savuru- yor: — Bu siyah şarabına diyecek yok. Azizim! Bu şarabı suluca pişmiş, löplöp külbastı ile içmeli. Ya- nına da asmakabağı, havuç garnitütr.. Perihan bütütn şişkoluğuna rağmen pek güze! bir kızdı. Vurguna ölesiye âşık olduğunu göstermek için ne yapacağını bilmiyordu. Sol kaşında tik vardı, ikide bir Yukarıya kalkıp iniyor. Bu kadar löplöpün- de sinir olmamalı ama bunda nedense var, sülün kuyruğu sarkan lâcivert şapkasını, eldiyenle- rini çıkardı. Bu kalın kabuklar çıkınca içinden, gö- rünüşünün aksine, daha küçük çapta bir Perihan sıyrıldı. Vurgun içinde hemen bir ferahlık duydu. Bir saniye önce bu kadar ağır sıkletle konuşabilecek ta- hammül ve kudreti kendinde bulamıyacağını sanı- yordu, şimdi biraz konuşabilirdi. — -Bu, elli derece değildir, iştah için bir kadeh alır mısın? Ses çıkarmadan ve su koymadan şıp dıye bü- tün kadehi içiverdi. Ahmet gizliçe şaştı. Sonra “ra- kı içmesini bilmiyor zavallıcıkı, diye kendince bu içişe bir sebep buldu. Fakat Vurgun böyle yapmadı, o, içtikten sonra yüzünü hiç buruşturmadığına ve alışkan bir eda ile meze aldığına dikkat etmişti. Ah— met merakını yenmek için dikkat kesilmiş$i. Oyle saf, öyle çocukça konuşuyordu ki, dinle- mekten, yedinci dolu kadehi yuvarlamasına engel ol- mak akıllarına gelmedi. Aralarında eskimiş bir ah- baplık doguvermıştı Başka bir memleketten gelmı;. ler, Istanbula yerleşmişler ve Istanbulda kala kal- mışlar. Vurgun onun ruhunda “derin tesiratlar,, yap mış. Eğer cevap almasaymış kendini... Çok bahtı ka- ra sayacakmış da yataklara düşecekmiş. — Ahmet, kardeşim, ama öyle değil mi? Benim gibi bir genç kız, henüz dünya evine girmemiş bir ta- ze bu gibi muameleler huzurunda kalırsa ne olmaz? yiha Meclis ruznamesine alınmıştır. Değil mi? Allah aşkına sen hak ver berim. — Öyledir kızım, öyledir. Sen Vurguna bakma. O, ne yaptığını bilmez takımdandır. Sen bunu ne- reden tanıdin da âşık oldun? Söyle bakayım. — Once yazılarından, sonra resimlerinden. — Hangi eserlerini okudun? — Hepsini okudum. Kızın yutkunduğunu sezince kesmedi: — Hepsini sormuyorum, en çok hangi eserleri ho, şuna gitti? Kızcağız büsbütün afallayınca Vurgun karıştı: — Böyle ciddi bahislerin sıras ımı? Ağız tadile bir yemek yiyelim, dost olmadık mı, şimdiden sonra her vakit bun'arı konuşuruz. Ahmede aldırma kı- zım, o pek meraklıdır, her şeyi öğrenmek ister. Bak bu şarap tam sekdir, ama kim'yonlu kebapla pek Hoş gider. Dur, dur! Biraz soda koyayım. Neyse., Ikinci bardağa koyarız, bu geçti. Yemekten sonra hazma faydası var dive elma ile viski içtiler. Perihan koltuğunda sızdı. Iki arkadaş şunu iyi bilir!lerdi: Sarhoş kadının sızmış Manzarası, iğrenç çirkinliğin şaheseridir. Buna rağmen iki arkadaşı Perihanda bunun ak- sini gördüler: Yorgun düşmüş güzel bir kadının tatltı uykusu. — Ahmet! bunu yalnız bırakmamız lâzım geli- yor. Ne çıkar? deme, O ne düşünürse düşünsün, ne derse desin. Benim sadece ve ancak bir misafirimden başka bir şey değildir. — Ne yapmak fikrindesin! — Yatağıma yatırmalı. Dikkat et, vücudu bir taz yik altında. Madam üstünü soysun. Galiba boy kor- seyi kullanıyor, onu çıkarsın. — Ben bu gövdeyi yalnız kaldıramam. Elbirliğile başından, bacaklarından tutup kar- yolaya yatırdılar. Ahmet dışarıya çıktı. Madamla Vurgun sıyırmış rahat ettirdiler, Vurgun giderken tenbih etti: — Sen yanından ayrılımna madam, Su isterse bir EEREE İcabında günde 3 kaşe alınabilir. 26 -1- 939 Çocuklarınıza En Muvafık Bayram Hediyesi Cep thplırınıı Bir Senelik Abonesidir. TI inci Kitap Bugün Çıktı Demokrasi Ne Demektir ? Yazan: JAMES BRYCE Türkçeye Çeviren: Sabiha Zekeriya Bu kitap şimdiye kadar demokrasi hakkında yazılan eserlerin en iyisidir. 10 Nasrettin Hocanın Hayatı ve Hikâyeleri Yazan: ZİYA ŞAKİR Bu eserde Nasrettin Hocanın hayatını gayet toplu bir halde bulabilirsiniz. Fık- ralarının en iyileri seçilmiştir. Uykulu Kuytu Menkibesi Yazan: VAŞİNGTON İRVİNG Türkçeye Çeviren: Halikarnas Balıkçısı Vaşingtonun meraklı ve zevkli bir hi- kâyesidir. | Senede-100 kitap.anHer. kitabın fiyatı 10 kuruştur-:rr:: Cep kitaplarmımın senelik abonesi 84 lira, altı aylık abonesi 44 hrndıı_ Ahonelere bir kücük Kitaplarımızı herkitapçt ve müvezzide bulabük;;qmz““ ADRES: Ankara Caddesi Reşit Efendi Hanı, Birinci Kat. Posta kutusu 97. 'kütüphane hediye verilir, İstanbul Satış Yeri: MA çeĞıR Kütüphanesi. Ankara Caddesi. 153 |)))/MMIITAMINITM Baş, Diş, Nezle, Grip. Romatizma; Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızi derhal lıesır. bardak Karahisar verirsin. Bir bardak da portakal suyu hazırla. — Bu hale getirdiniz de şimdi nereye gidiyorsu- nuz? — Lâübaliliğin sırası değil. Biz getirmedik bu hale. Kendisi bize sormadan bu hale geldi. Hos biraz da alışmışa benzyor ya. — Böyle güzelim yalnız kalr hiç? — Yanında sen varsın ya. Yoo? Iş sandığın gibi değil mad ğım. Bugün ol faziletim üstümde, Yarın da öyle olacnk öbürgün de. — Hep üstünde olacak? Çamaşırcı gelirse de çı- karmıyacaksın ki yıkansın? — Fazilet yıkanmaz madamcığım! — Ne gülüyorsunuz? Yıkanmazsa lekeci Artine götürürüm, sakiz yapar getirir. Koca fistanları. kos- tümleri temizliyen Artin dediğinizi temizliyemez mi? — Onu temizliyen temizler, lekeci Artinin har- cı değildir o. — Zaten siz hep bana gülersiniz. Ayılır da git- mek isterse birakayım mı? Yoksam siz gelinciye ka- dar lâfa mı tutayım, — Aman ne yapıyorsun? Bırak bırak. — Ulfet hanım gibi akşamadak kitapları karıs- tırırsa tınmayım mı? — Bu öylesi değil. Kitapla alış verişi yok. — Bu kızcağıza değil ama, Allah bana akıllar, fikirler versin ki çıldırmayım! — Bize de pay yok mu? — Şiz Meyvlanızı çoktan bulmuşsunuz. — Hava soğuk ama, hem açık, hem güzel. Şişli- ye kadar bir gezinti yapıp açılacağız. Bu akşam ye- dide bir yere davetliyim. — Hımmm! Anladım. Sabahtan gelen o güzel In giliz madamasına. n — Uyanınca bu akşam gelmiyecek der, savmıya bakarsın. —- Emir, emir demişlerdir. Ben sizi kıarrım hiç? Yolda Ahmedin merakı yine teprendi: (Devamı var)