Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
—— 26.1. 939 İ—rG -— TDA N— Gündelik Gazete ç p TAN'ın hedefli HAbe de "klrdl—u“ d dür! simatei Kai a00 S olmıya Ol""“'“"', ABONE BED=_N Türkiye aei 2800 Kr. 1500 » 1400 Kr. 150 », 400 ,, 2Ö0 y y Milleuerarulgur:ı olmıyan met a bedeli müddet sırasiyle 30;“;,6 p 3,5 liradır. Abone kuruştur. Adres değiştirmek 25 . S p Cevap, için mektuplar 10 lük pül iâvesi Tâzımdır. ”» hadına dahil , GÜNÜN MESELELERİ ; : Li Şüpheli Şekilde Çalışan İş Adamları — evvel, dan tam on altı sene mlııılklll zaferini müteakıp bir takım sers ;xı:ık;:::yı:m etmişti. Zıgerden yen: çıkmış yeni Türkiyede bırl ıç(;k y;î:ın ç 3 ö işli apılacaktı. Bu yen Şi :ışü::ılî :;nııayolere ihtiyaç vardı. İş peşinde koşan ve havadan .gaçi:e; bir taktm serseri İ$ adamları u,'lıı"ı - yük bir fırsat açılmış bulunuyordu. İ O vakit Ankarada aklınca yıtm_ı- va koşanlardan biri de Kenedy"ıks- minde bir Amerikalı idi. Bu zat Ve tiyle Türkiyede büyük Imtlyıı: ıı;ışlnde koşmuş, büyük projeler t:“- lif etmiş Çester grupunu temsil et a ğini iddia ediyordu. Bu projeleri nerden bulmuşsa bulmuş, onlara ha- valinden bir çok ilâveler yaparak Ankaraya gelmişti. Türkiyeye 300 milyon dolarlık bir sermaye getire- ceğini söylüyor, şimendiferler yapa- cağını, yollar inşa edeceğini, Türki- yeyi on senede bir mamureye çevi- receğini iddia ediyordu. Ankara, İstiklâl Harbi müddetin- i ğu içi oldu- ;:'lıw'ı:d: kabağu içıfıe_gekilmâ Mmamıştı. Memleketin şiddetle ve sür- »tle imara da ihtiyacı vardı. Ecnebi sermavesinden ağzimız yanmıştı am- ma, Amerikan sermayesinden Ürk- miye sebep yoktu. Amerikalımın pro- € sazip görünüyordu. Mü- n adama büyük jeleri de çok zakereler yapildı b imtiyazlar verildi. ; Kenedy imtiyaz wesikalarını cebi- ne koyunca soluğu Nevyorkta aldı. Ve bu imtiyazları satmak için müş- teri aramıya paşladı O wakit Ame- rikada tahkikat yapıldı. Bıı ıd'ımm hiç kimseyi temsil etıııedığı, gbıneıı—. diği vesikaların sahte olduğu .ın :şı - dı. Ve kendisine verilen imtiyaz teshedildi ğ : İşin iç yüzünlü Ve tnfsll:t;:ı :ı;:y: bilmemekle berıılıer,_bıı ,k; A 'e cıkan İmpeks Şirketi hi .k;““ Bi rilen malümet bın: :"v N:İ'üxn:?ledîğ'g- h:l“o'ğ:u ise, iki.ılni!: arasında çok müşabehe_t vı;.":u; nş“i' ket te hükümetten bir ta Te vazlar koparnyaâ çalışıyor ve ELiR Kenedy gibi bu imtiyazlarI Tnü -*ermmlres[ne satmtya çnlışıî: el Fakat, bu şirketi Mkil d:ı, Kçarl Türk olmaları, bizim — İçtü him ve acıklı bir mactfa' KN Yalnız şu var ki; Ekrem BK ve eğer doğru ise bü soıı: Üü hâdise bize dahilde ıilıııı e Fo t çalışan bir takım is a aîn" e korunmak — lüzım ııldlti:' Ü seri lara karşı tedbirler almal Heakie yetinda bulunduğumüz © v Ve hükümetin lelvmm"kk S da komiıyoncnlııiu iata AniKİNİR kadar isabet ettiği bir bit olmuş oluyor. Yalnız, ümit edelim Kurban derisi '::,::.ı bir a* yiniz, GöstereceBi " AÇ tay- ki, bu son hâ> lâka hava ordumuz” / hekli- yare, Kızılaydan İ Jmiş YAY lere ve sokakta ka ir yenlere edecektir: | rulara yardım te: M bir israfın İstanbula mirasıdır ırağan Sarayı Ne Olacak? ir kaç gün evvel, gazete- cilerle konuşurken Va- li ve Belediye Reisi Lütfi Kır- dar, “Çırağan Sarayının ye- rinde bir büyük otel yapılma- sını doğru bulduğunu, Başve- kil Bayar'ın da bu işi kendisi- ne ayrıca tavsiye etmiş oldu- ğunu,, söyledi. Başvekilin bu ften sonra bu tavsiyenin isa- beti üzerinde durmak isterim. Çırağan Sarayı ile Çifte Sa rayların tamiri lüzumundan evvelâ bahseden ve bu tamir ile şehrin iki mühim ihtiyacı- nı en münasip şekilde karsı- lamış olacağımızı israrla id- dia eden ben olmustum: Çıragan sarayının bir otel olma- sını ve Çiftesarayların da kimsesiz üniversitelilere mahsus bir yurt haline sokulmasını istemiştim, En ufak hatıraları en geniş tarz- da istismar etmek sanatı halini a- lan turizm davasında Çırâgan sa- rayının kıymeti nasıl inkâr edile- bilirdi? Bu saray, Osmanoğlu Abdülâ- ziz gibi, debdebeli hayatı pek es- rarengiz bir maceranın kanına bu- lanarak sönmüş bir on dokuzuncu asır imparatorunun orjilerine sah- ne olmuştur. kinci Fransız imparatorlu- ğunun en büyük beyne'mi- lel şöhreti olan İmparatoriçe Öje- ni'nin güzelliğindeki masum sihri, en iyi göze vuran dekor bu sara- yın harikulâde muhteşem arabesk tezyinatı olmuştur. Beşinci Murat gibi tahta çıkışı, tahttan inişi ve bedbaht hayatı- nın bütün devamı en esrarengiz sa- entrikalarına mevzu olmuş bir fıy aratora bu saray zindan olmuş :;:;ııı midir? Beşinci Murat ki, Os- manli imparatorluğunu başka şe- kilde bir Hindistan yapıp Ingıı_ız ,mpınıorluğuna bağlamak — için Morada Tuna, Sava, Meriç ve Var- dar havzalarında, şark!ı ve garbi Anadoluda Filistin, Suriye ve Mı- şırda tam bir asır çalışmış olan Skoç 1ocalarının en ileri gelen men- gsubu bir mason bırıı_ienü. Beşinci Murat ki: Abdülhamidin saltanat gürdüğü yıllarda Osmanlı impara- torluğunun, Türk Mmünevverlerini akıp tutuşturan garp Medeniyeti î."mrlıgımn güadre fığ.rımış en büyük lideri sddedilmışt_ı.' O. şe— inci Muradi kurtarmak için şılah. t n muhacirlerin bindikleri yel- ::;:li. pir gece bu Çıraganın mer- mer merdivenleri önüne yanaşma- î’ , * * * * * * ğ srsssesararan Yazan Ka -Nizamettin NAZİF Bu bina. bir İmbaratorluğun maliyesini mahvetmek gibi bir misilsiz hıyanet mukabilinde yapılabilmiş Meşhur gee Binayı süsliyen 48 büyük mermer sütunla 144 somaki ve Porfir sütunun bugünkü kıymetleri 150 bin liradan aşağı değildir mış miydi? Abdülhamit zabtiye- lerinin muhafazası altındaki saray ©n dakika içinde ihtilâlcilerin eline düşmemiş miydi? Hani Ali Suavi bir parça daha etraflı bir teşkilât İle harekete geçmiş olsaydı ve Be- şiktaş muhafızı Hasan Paşanın so- pasını kapıp Çıragana kaoşmasına Mâni olacak tedbirler almış olsay- dı, Osmanlı imparatorluğunun ta- li bir başka seyir takip edemez miydi? Sonrı 1908 inkılâbı bu mer- mer saraya imparatorluk milletlerinin mümessillerini topla- Mıştı. Rum tebaanın imparatorlu- * ğa düşman kesilmesinde Venize- lostan ve Fener patrikhanesinden daha büyük bir rol oynamış olan “mebus Buşo Efendi,, o zehirli nu- tuklarını bu binada söylemişti. Berat mebusu başkıncı Arnavut İsmail Kemal, Malisör isyanlarını x $ # * SERBEST SUTUN? İ tahrik eden siyasi entrikalarını bu sarayın somaki ve porfir sütun- larla süslü koridorlarında çevirmiş- ti. Bu sarayın içindeki “Millet kür süsü,, öyle bir yerdi ki, Makedon- yalı mebus bu kürsüye Makedon- yada ihtilâl parolası ulaştırmak i- çin çıkardı. Dürzi mebus, harbiye bütçesini tenkit etmek için söz al- dığı zaman Havran'daki âsi Dürzi Redif taburlarının cephanesiz kala cağını anlar ve “İstanbul mebusu Müderris Zöhrab Efendi,, Dahiliye Nezareti bütçesini. tenkit için söz “aldığı zaman Vandaki Taşnak ko- mitacısının jandarma taburundan korkusu kalmazdı. — Abdülâzizin Sırp Prensi Milân'ı tokatladığı sa- lon bu sarayda idi ve Hidiv İsmail Köy Muallimini Köyden Kaçıran Tesirler Tan gazetesinin 10-1-939 sayılı nüs hasında öğretmen Nuri Berköz imzasını taşıyan (Maarif Şürasından beklediğimiz) başlığı altındaki yazıyı dikkat ve mesleki bir âlâka ile oku- dum, Yurdun büyük bir kısmımı, tanı- mak maksadite gezip bilhassa şark ve cenup bölçelerinde isteğile, sene- lerce vazife vapmış 12 yıllık bir öğ- tetmen sıfatiyle köyde muvaffak ola- madığı ileri sürülen muallimin —va- ritse— muvaffakıyetsizlik sebepleri- ni tahmin ve tasavvurlara değil gör- Rü ve vaşayıslarıma dayanan vâkiıa- larla şurada — izahinı mevsimsiz ve mânasız saynılyacağım.. 12 senalik bi muallimim. Bu müd- det zarfında mezun olduğum İzmir- le arzumla gittiğim Van arasında , muhtelif yerlerde vazife yaptım. Ve dolayısiyle köy muallimlerinin dert- lerini vakından duyabilmek fırsatınI Luldum. Eğer meraklı bir insaf ehli çıkıp ta bunların sicil ve hüviyetleri- wi tahkik etmek zahmetinde bulun- se idi onlarden dörtte ikisinin cezalı, birinin vekil, mütebakisinin de her nasılsa müfettişlerine yaranamadık- ları için köye gönderilen zavallılar- dan ibaret bulunduğu fecaatiyle kar- şilaşacağı muhakkaktı. (Küitür Bakanlığının bir karart vardı: “Her muallim üç sene köyde öğretmenlik vapacak.,, Şu mıntaka maarif idarelerinden sorulsa, acaba tgörülen lüzum üzerine) kaydiyle kö- ye gönderilenlerden başka kaç şehir muâllimine köydeki arkadaşiyle yer değiştirtilmiştir?.) Bun”lan üç vil önce idi, o sene Ki- lis'e gelen öğretmen kadrosunda. mü- arif memurü İzzet, Başöğretmen Ab- dülkadir, muallim Resmiye ve Emin' in sebep zikredilmeden köye kaldı- zıldiklarını hayretle gördük. Bunlar ihtimal ki sucsuz değillerdi. Bunun- Pasa, bü saraya yığdığı altın tor - baları ile yarı müstakil bir hüküm- dar olabilmistir. goslav zengini, hangi Rum. hangi Bulgar, hangi şimali Afrikalı veya Suriyeli, İraklı zengin böyle renk- li bir tarihin sayısız hatıraları ara- sında bir kaç gün yaşamak İste - mez? Ve hangi Avrupalıya hangi Amerikalıya İstanbulda bu saray- dan daha cazip bir ikametgâh gös- terilebilir? Kaldı ki, Çırağan, Bo- ğazın en güzel yerindedir. ÂAy al- tında İstanbul bu sarayın somaki çerçeveli pencerelerine en şiirli en- damını sunar. Böyle bir yeri zamanın tah- ribine terketmek, rıhtımın- da pis, murdar teneke salaşlar ku- rulmasına müsamaha etmek, ken- dini gösteren şehircilik şuurumu- za asla uygun olamazdı. Binaena- leyh Başvekilin İstanbul yalisine verdiği emre sevinmeliyiz ve bun- daki isabeti tekrarlarken “Çifte saraylar,, üzerindeki haklı dava - mızın da bir an evvel böyle müs- bet bir neticeye ulaşmasını dile- meliyiz. Şimdi ortada bir mesele kalıyor: *Acaba Çıraganda bir otel yap- mak meselesi,. ne tarzda ele alını- yor? Sarayın mevcut duvarların- dan istifade ederek bir “recons- truction,, yapmak mı istiyoruz, yok sa bunları yıkıp Çıragan yangın yerinde modern (!) ve kübik bir bi- na kurmak mı? Bu ikinci tarza temayül edilirse, bu mermer dağ yıkılırsa işte o za- man Çıragan bir yangın yerine dö.- ner. Bu kâdar nefis mermerleri bulup dantele gibi işleterek üstüs- te yığmak İstanbul şehri bütçesine uzün zaman nasip olmiyacaktır. Bu bina, bir imparatorluğun maliyesi- ni mahvetmek gibi bir misilsiz hı- yanet mukabilinde yapılabilmiş, bir israfın İstanbula mirasıdır. Bu mermer yığını hakkında kısa bir fikir vermek için söyliyelim ki, yalnız binayı — süsliyen 45 büyük mermer sütun ile 144 somaki ve porfir sütunun bugünkü kiymetle- ri (1) yüz elli bin liradan aşağı de- gildir. Tramvayla geçerken gördü- ğünüz saltanat kapılarının kaça Mmal olabileteğini artık varın kıyas edin. ğ la beraber muhakkak ki köy hizmet- Ülerini #fa için de kaldırılmamışlardı. Eğer böyle olsaydı birinin, iki, di- söfnra fekrar | merkeze almmamaları icap - ederdi. Bütün ora öğretmenleri gibi gene Vati bi kanaatle sövliyeceğim ki, on- lar, mesleki mülâhazalarla değil, fü- zuli şahiyetlerin tesir ve müdahale- leriyle bir garaza binaen atılmış ol- dukları köylerden bu defa da yaban- er (meslek harici) koruyucuların ta- vassutu İle eski yerlerine avdet im- kânlarını bulmuşlardı. Kendimiz gibi başkalarını da al- datmıya çalışmıyalım Eğer, köy mu- #llimi köye, köylüye faydalr olamı- yorsa bu, onun ne milli duygulardan uvzak kulunduğuna ne de kendinden olan köylüyü tanrmadığına delâlet et mez. Onu bu gibi saibelerle ithama çalışmak güneş ziyasını kömürle bo- yamıya - yeltenmek gibi gülüfç bir teşebbüs olue Kanaatimce Aramızda — köyden, köylüden anlıvamadığını iddia eden bir tek mual'ım yoktur. Biraz atidir #mma gene iuraf edelim ki, işe 43 li- ra ile haşlıyan bazan hayatmfü? so- nuna kadar da o maaşla çalışmağa mecbur ediler — muallim, herşeyden evvel maddi rakımdan köyü, ş—ehre tercih etmek zaruretindedir. Muailimi küyden kaçırmamak mI istiyorsunuz? Nazariyat çerçevesi hu dudunu aşamıyan fantezi t'edblı- ve fikirleri bir tarafa birakm. — İlleti, H:ıktor ancak hastasını görmek ve dinlemekle teşhis edebilir. Binaena- leyh köyden kaçma zaruretlerini, kaçmıya mecbur kalanlardan, haki- Lati dert sahiplerinden sorup öğren- mek fâzım. Onlar, derin dertlerini an iatırken ihtimal ki —İidealizm, filân Ribi cümleler kullanmıyacaklar, lâ- kin muhakkak ki, hakikatin ifadesi olacak bulunan şikâyetleri, derde de- va arıyacaklara, terbiyevi tercüme- lerden köyü hayalen tanıyan âlim- lerin parlak nazariyelerinden çok daha pratik tedbirler hatırlatacak ve şüphesiz, çok daha faydalı olacak- lardır. Vehbi ÖCAL zü gibi Boğazdan geçenlerin gözü- ne çarpan Çıragan, bugünkü halile en az yarım milyonluk bir servet- tir. Camsız pencereleri birer ölü gö- (1) Kaideleri ve başlıkları hariç. eeeti « lll