g — Gurbet S5 Halep çibanındani kor- kuyı uz, Halep, Mu- ekiz dat çıbanlarından.. Hal hz benim gördüğüm, çıkar” da b #dtamut çıbanının yanın- < © sivilce, bir ben, bir süs, bel- ki de seksopoli arttıran bir dam m Soğu defa bir şirinlik muskası- sul Hiçten veya hoş bir şeydir. Meselâ bakınız şu dans eden Sitti Atifenin sol yanağındaki mi- ki Sıcacık, sedef parıltılı çap- m kırışıklığa . Derinin öpmiye, şamıya, hattâ koklamıya davet *den bir cilvesi değil mi? Kadının “eylin gözlerine dahp kaldığımız İ Pürüzsüz yanağının parşörneni ki leki bu cazibeli aşk yolu kro- sina bakıp aklımızdan iç beh- Selerdeki kuytu, karanfilli manzara ları düşünmüyor muyuz? Halep çıbanının böylesi, öyle bir güzelin yüzünde seher vakti gökün deki çoban yıldızı kadar yıkanmış, İaze,kokulu bir ışıkla parlamıyor.bü $ün vücüde bir körpelik, cinsi #ibe ve cinsi rayiha serpmiyor m Her ne ise, eski bir asker bu ka- ar şiir yapabilir. Size daha iyisi, hikâyemi anlatayım. gii üsti ize doşt iki Arap emiri a- Tasındaki gazvelere bir ni- bayet vermek, dostluk kurmak için Yemen vali ve “kumandanı İzzet Paşa, beni uzak çöle, tâ Hadramut hududuna göndermişti. At ve he- cin sırtında on iki gün yol aldık- tan sonra bir masal memleketine vardım. Koca kumsalların ortasına, san- ki yer azmış, arsa pahalıymış gibi onar katlı alçı evler Bir nevi bemt manlar... “B kurmuşlar >eyaz, fağfur apart « arı, terasaları, vri, göz kam tırıcı baş döndürücü iğreti, sine, ma kuleleri! Çanak, çömlek cinsin— den çatlamıya, kırılıp parçalanmı- ya istidatlı o kadar gevrek şeyler ki, insana bir top patlasa, hepsi bir den “hâk ile yeksan. olacaklar te- sirini yapıyor. Merdivenlerinden kurken ayaklarımı pek basmaktan korkuyorum. cunbaları ile Yağmur, bu memlekete üç, dört senede bir yağı 'ormuş.. Yağmıyor müş, bir sel halinde iniyor. Sah- rı, havuzları, barajları dol duruyor, birden kesiliyormuş. Tâ yeni yağmura kadar kullanılan, i- çilen ve hurmalıklara akıtılan bu sudur, Çürümüş, sineklenmiş, kurtlan- M.Ş, kokmuş bir su. Bir su lâşesil mirin veziri, abanozdan ke- mikleri ve köseleden derisi olan bir eski Habeş kölesi, süte düş müş hâmam böceği gibi tiksindiri- ci, iri, kara gözlerini, mavimtırak Si İçinde çırpındırarak tenbih — Ya Hazreti Kaid, cibinliğini- Zi uyurken açık birakmayınız, bir sinek vardır, sokarsa habis bir çı” ban Yapar, tedavisi zordur. Arap. “habis,, keli .. kelimesini her ne ir eN Ondan çekinmelidir. n de çekindim, cibinliğimi her zaman $ıkı sıkı örttüm. Kenarları mı şiltenin arasma eli : e rim İmle soktum. korkmıyayım? Çarşıda, pazarda yüzleri yarıdan yarıya kemirilip, oyulmuş iğrenç adamlara rastme ip “firenmiden mi?,, diye SE Zum vakit: Miri sokmıyayım, — Hayır, diyorlardı lardı, habis çi- bandan.. si Bu habis çıban, nerede çıkarsa, etrafını bir selin açtığı oyuk gibi deşiyor. göz veya burun, ne bulur- sa alıp götürüyordu, A Bir gün şakağımda tatl bir ka. | gıntı duydum; aynama baktım; He.) #if bir kızarıklık, ortasında base bir sivilce... Pre Hemen verir Fotom Rasms aa ipdı karlarım Gynett. sonra aile, eni birbirine vuru. Gelen göle, sine bir emir verdi: İçeriye bir koca kam soktular, Değil hakikatte. kâbus geçirir ken bile karşılaşmanızı tavsiye e. demiyeceğim bir cadı. Altında küpü, elinde süpürgesi eksikti; Refik yerse. Ze 27 Kaşınan yeri bir de o gözden de- çirdi ve hükmünü verd — Tâ kendisi! )* size, şimdi, dünyanın en acayip bir çıbanından ve tedavisinden bahsede n: İlk iş hurmalıklar altına ra r dö- şek sermek oldu. Beni içine yalır dilar ve hizmetime-üç-Sudanlı kö- le ayırdılar, © Emir demişti kit © © g * — Sana'ya dönmeniz telini İki 'hai tayı yolda geçirmeniz lâzım gelir, tedavi vaktini geç ursunuz. Hem orada bunu bilen yoktur. Biz, Allahın iznile sizi iyi etmiye çalı- şacağız. Cadı, her seher vakti başımın u- cuma dikiliyor, çıbsnı muayene e- diyor, “daha olmamış!,, dönüp gidiyordu. Nihayet bir sabah kıvamını bul duğunu söyledi ve bir iğne ile si- vilcenin başını yerinden, büsbütün koparmadan, usulcacık oynsttı. Son diyerek Ta koynundan bir yumak çıkardı. ucunu o sivilcenin, yaraya henüz takılı olan başına ilmikledi. Yumağı sağdı, sağdı, öteki u- cunu dâ hurma ağacının alt dalla- rından birine bağladı. Bissettim ki yumağın daldaki w- gile çibanımın içinde göremediğim bir katı yumak biribirine eklen - miştir. Tenbih şu idi: On gün kımılda - madan yatmak ve bu ipliği kopar- mamak! Hayatım bir ipliğe bağlıydı. Şayet o koparsa çıbanın özü inde kalır ve benim de © ztn, çarşıda rastladığım bede. i gi ir, deşilir, yara çe yilerinki e ndan rine alıp götürürdü ir gözümü de bir gözÜM ii. yi kımıldanmadan, Onun içindir g 2) 2 1939 rakkamların dört karikatür mii Bitler, Mussolini? 3 ai dan (o yapılmış! Chamberlain, İ Hikâyeleri ÇIBAN ww Yazan .aeeeeerereeeereaeermemea eee eee EN ESEN ZED ei TAN ezer, ei kımıldanırım diye uyumadan yatı. yordum. Gözlerim çıbanımla hür - ma dalı arasında hafif hafif salla- nan incecik tirede, kalıp gibi yatı- yordum. Ve o tire her gün birazcık daha gevşeyor, yaramdan eklenen parça ile uzuyor. Bir örümcek ağı teli gi- bi iki baştan tutturulmuş, bosluk- ta gidip gidip geliyordü. ründüzleri çöl güneşin kalayladığı kamaştırıcı göğe göz- lerimi kapıyor, geceleri açarak ka- Jaylı göğün islenmiş manzarasında dinlendiriyordum. Ş z ki çıbanımın kazası her gün biraz duha sağılıyor, boşanıyor, ufalıyor, tükeniyordu. — Ya koparsa? « Diyordum. Köleler, korku icin- de, bir ağızdan haykırışıyorlardı. — Allah saklasın! Sıkıca bir rüzgâr, bir yağmur, maazallah bir kum fırtınası, ya- hut, kölelerin dikkatsizliğine uğ rıyarak içimin geçtiği bir sırada sersemlikle kımıldanıvermem çöl sıcağında pişerek yavaş yavaş ib- rişimlenen bu cerahat tiresini kopa rabilirdi. O zaman? Aklıma hemen tabancam geli yordu, tem çıbanımın olduğu ye- re namlusunun dayanacağı toplu, | eski sistem, dum dum kurşunlu tabancam.. Onuncu günü emir geldi, vezir geldi, eşraf ve ahali geldi, hurma ormanı panayır yeri gibi insanla doldu. Cadı da gelmişti. İğnesini çıbanıma soktu, biç ağ rı duymuyordum. İçinden haşlan- mış balık gözüne benzettiğim ufa- cik. toparlacık, bembeyaz bir sert boncuk çıkardı, etrafa gösterdi- — Özü alındı! Diye başımdakiler sevindiler. Se vinç ahaliye de geçti. Dabrukalar çalındı, kalkan kılıç oynandı. AL laha, padişaha, emire dualar edildi. Ben, ucu daldan çözülüp elime verilen #ireye bakıyordum: Kadı « nın yumağındaki iplikle çıbanım- dan başanan arasında hiç fark yok tu. Avucumda incecik, sağlam, yarı şeffaf, sarıya bakan bir ba- lık ağı oltası tutuyordum. İnbaşı şakağında eski bir va nığa benziyen küçük kırı- şıklığı gösterdikten sonra, hasret sezilen bir sesle: — İmparatorluk zabiti neler çe- ker, fakat neler görürdü! Dedi, elini kadehine götürdü. Zimükdlini m şam e m mz a EZ.CİANIN RESİMLERİ İntilâkin akabinde geminin battığı ver ve denize dökülen hamulesi Kazazedelerden birisi, bitkin bir halde denizden çıkarıldıktan sonra . | shin zmünü iski Mk ekini dani