HezineDairesiniBombalıyacaklardı Bu Suretle İşe Bir Hırsızlık Değil de Komitecilerin Bir Suikastı Süsünü Vermiş Olacaklardı urun müddet merakta bi- rakscak, izetek değilim sayın ©- kuyucularım. İşte bugün eylülün on dokutu, ve vakit te akşam. BU iki esraşlı adam yine taşlığın ka- ranlıklarında yüzyüze sohbete dal mışlar, Tam da sırası şimdi. Gö- rünmeden ikisini de dinliyebilir. içimizi trmalıyan iniltileri çöze- biliriz: — Bana yapılanı gördün ya Hü- seyin?.. Senelerce kullandılar, Kul- landılar, kullandılar, âkıbet suyu i bir limon kabuğu bi kaldırıp atıverdiler. Bir gün sana da yapacakları budur. Mİç düşünme. Seni hükümet kapısında sürünüp dilenmekten kurtaracak, yabancı kapı ve ellerine muhtaç etmeden ölünceye kadar varlık i- çinde bir bey gibi yaşatacak, fırsat getirdim ayağına, tekmeleme bu- Du. Reğfibacağın iş te nedir ki?, — Sonra, bu işte ölümü göze e hp tehlikeye girecekler bir a cak, fakat sana iki pay verecek ler işte. Aşağı yukarı on bin altır demek. Sen bu serveti dünyada değil, rüyanda bile göremezsin Hüseyin. Haydi düşünmeyi bırak ta söz ver bana. — Hepsi iyi ama Yusuf Bey. Bu bomba meselesi çok aykırı ge- liyor bana doğrusu. — Budalalık etme Hüseyin. Ki- rilacak kasayı, alınacak © parayı, senin benim ve arkadaşların Su- çunu bep o atılacak bomba örte- cek. Düşün bir kere. Bu bomba a- tılmaz da kırık kasa olduğu gibi bırakılırsa, hırsızlık hâdisesi pek çahyike, Ayılacak, Polis kasanın kırılma Jarzından bile münarşıkm- tarak, &ine bir ipucu geçirecek, aşağı yukarı kırıcıların kim oldu- ğunu kestirecek. Gerçi biz hemen kaçacağız amma, işin ters tarafını da düşünmek lâzım. Ya kaçmağa vakit bulmadan ( tutuluverirsek, yi değil mi bize?.. Onun için kasayı boşaltır boşaltmaz, hazine resini uçurmak, hiç şüphesiz, bizi selâmete kavuşturur. B u suretle hükümet bir hırsızlık vakasından daha ziyade bir suikast hâdisesi karşısında kalmış olur. Polis te kasa kırıcılarile de- #1, Ermeni, Bulgar komitacılarile meşgul olur. Doğru değil mi, sen de söyle hele. — Evet, orası da öyle, — Bununla beraber ba eMefi yine ve hep birlikte konuşur, dü- şünür, belki de başka bir korun. ma çaresi de buluruz. İşin esasıpa bir diyeceğin yok ya? — Yok. — Şu halde evvelki kararımız. da da bir değişiklik yok, demek. Haydi bugünkü kasa mevcudunu söyle de gideyim. — Yaz. (1336,000) mecidiye, (7523) lira altın, (17576) kuruşluk ta ufaklık, Ağalar san- dığının günkü yazdığın miktarın- da bir değişiklik yok. — Meeldiye paralar da altın veya başknot olsaydı tam fırsat- şte Bak yarın da cuma İdi Kör olsun o şeytanın gözü- Birleşmeler, görüşmeler devam Kavss Hüseyinin de arlık çetecilerle birlik olduğu anlaşılı- yor. Çiinkü kasa ve kapı anahtar» larının yeödellerini çıkarmak re çetonin büy olan (Jan) dan tam ponlar alıyor. Çıkarılan modeller üzerine est inin yaptığı anahtar- larla, teçrübeler Yapılıyor, ne yar rık ki, pu anahtar kilitlerin için de dönmüyor, uğraşıla uğraşıla nİ hayet bip gün Yüzler gülüyor. Tam muyaffakıyet.. Çete, kapıla- nı, kasaları açacak anahtarlara s0- hip olmuştur artık. kuruşlu gorsun gecesi çetenin kulla- Bacağı âletler de, kavas fTü- seyin tarafın, r has hazine dairesine çoktan taşınmış, sicil defterlerinin bulunduğu mah- zene sokulup saklanmıştır. Artık bütün bazırlıklar bitmiş, nereye ve neyle kaçılacağı kararı da ve- rilmiştir. Yalnız kasada kümeli banknot ve altın birikmesi bekle- silmektedir. ni 4 ikinei a 1926 “ze n birer ij son ve sevinçli toplantısı yapılı. | yor. Kavuşulacak muvaffakıyet, büyük servet şerefine şampanyı lar açılıyor, Vezifeler dağıtılıyor, Son kadehler kaldırılarak birlikte içiliyor ve ertesi sabah saat beşte de Dolmabahçe gazhanesi yolunda birleşilmek Üzere memnunlukla hepsi evlerine çekiliyor. 5 ikineiteşrin, cuma sabahı ka- de parlak TÜREOY KAPIN na Sığimıyan bü haramiler teker teker has hazine dairesine girmiş- ler, kasanın bulunduğu mahzenin kapısında birikmişlerdi. Çetenin elebaşısı “Jan,, muvaffakıyetinin verdiği gurur ve sürurla elindeki anahtarı kilide sokmuş, yavaşça çevirmişti, Demir kapısı hafif bir gıcırtıyla bayağı inilder gibi açılan mahzen, hırsızları küf kokulu ve nemli serinliğiyle karşılamıştı. Es- rarlı, kopkoyu, ve korkunç İoşlu- ğuğuyla sarmıştı. Artık aylardan- beri umdukları, tatlı hülyalarını kurdukları bu büyük varlığa ka- vuştuklarını sanan ahmakların, şeytani tebessümler saçan yüzleri birdenbire solmuş, sararmıştı. ünkü yavaş yavaş Yoşluğa #- şan gözleri karşılarında birer heyulâ gibi dikilen bizleri ve kendilerine çevrilen tabanca- Jarımızı görmüşlerdi. Hayatlarını zamanın padişahile #eryaver Hurşit Paşanın merha- met ve şefkstlerine borçlu olan bü soysuzların elleri bağlanırken ka- vas Hüseyin de bir kenara çekil- miş, içinde hükümete kazandırdı- ği paralar saklı bulunan kasayı ok- Şıyarak kıskıs gülüp durmuştu. Polis tarihinde benzerine pek az tesadüf edilen şu vaka bana ve arkadaşlarım O komiser muavini Mehmet, polis Nuri ve Mehmet efendilere tam üç ay çok tatlı, he- yecanlı saatlerle dolu günler ge çirtmişti, Garip değil mi?.. Bu hâdise de, beni beşinci sultan Mehmede ya. kınlaştırmıştı. Bir gün, kuşluk bahçesinde, Mahmut Şevket ve Hurşit Paşalarla gezerken huzu- runa İstetmişti. Gülerek: — Bak Sadık efendi. Paşalar senin için çok yaman bir eşkıya» dır, diyorlar, sahi mi?.. Gibi bir çok lâtifeler ve tatlı sözlerle gönlümü hoş etmişti. Hır sızlık vakası hakkında verdiğim malümatı büyük bir ilgiyle dinle- mişti. Mahmut Şevket Paşanın 6- mir ve ısrarlariyle anlattığım, vak iyle Tatar Şakir Paşa ile aramız- da geçtiğini bildiğiniz altın ve kurşun hikâyesini de iki defa tek rar ettirmiş, kahkahalarla gülmüş tü. O günden sonra da beni unut. mamıştı. Arasıra bahçeye çağırta- rak eski günlere ait hikâye etti. im hatıralarımı ibretle dinlemiş- ti. Bir kaç defada birer barça dünyalık ihsaniyle sevindirmiş, hem imü, hem de ceplerimi i in (Devamı var) KORSAN LUNG oş geldiniz. General Chang benim çok eski bir dostum- dur. Affedersiniz isminizi pek an- iyamadım. Ha. Evet Ho Lung. Ma- 1hma, biz İngilizlere Çinli adlar, kulağa biraz yabancı geliyor. Si- zin için elimden geleni yapacağım, çünkü tavsiye mektubunda general Chang “bu li ken- di kardeşim gibidir, onu kardeşim sayınız, diyor. Onun bu iki cümle si bana yeter. Fakat bayağı şaşı - yorum. Ne güzel ingilizce konu sunuz? Ha öyle mi? Demek Kembricden mezunsunuz. Hukuk ha? Evet, uraya getiren me- sele nedir? Size ne işle meşgul ol duğunuzu sorabilir miyim? — Ben mi? Ben korsanı ektubun hâm — Yanlış mı duydum? niz korsanlık yn? — Evet. Size havale ede n bütün ehemmiye iz için, size bu Tafa mecburum — Vallâhi Mister Ho Lung — Kembricden çıktıktan sonra Çine gidip beş sene korsanlık et - tim. — Evet. Ehem! Öhüm! Evvvet. — Bana gördürmek işin mesleğinizle mün mıdır? Çünkü malüma. Bendeniz hukukcuyumdur. — Sunlinize etraflı bir cevsp vermiş olmak için Çindeki vaziye- LOKMAN “HEKİMİN “TÜRLÜ TÜRLÜ ÖKSÜRÜK. Bisümük iekin. bir şeydir. ök- sürenin kendisini de, İşitenleri de rahatsız eder, sinirlendirir ama, nefes o horularrmızm o selimetini temin için tabiatin - bize iyilik etmek üzere - kurduğu bir müda- İaa vasıtasıdır: Öksürük nefes bo rularınm içinde bulunan ve ora- ya yabancı olan herhangi bir mad deyi oradan çfkarmağa yarar, O yabancı madde dışardan da gel miş olabilir, Fakat en ziyade içer- de hasıl olduğundan öksürük ne- fes borularmda bir hastalrktan hasıl olan sulu maddeler nefes borusmun genleliğinn mani oldu- ğu vakit meydana çıkar, Öksürük hasta olan insan için bir iyiliktir. çünkü hesta olan n- m hastalıktan kurtulmak İste diğine delâlet eder: Nitekim ih- tiyarlar zatörreeye tutuldukları vakit öksürmezler, yahut pek az, eğlenir gibi ökstirürler. Yataklar rmda yahut pencerenin önünde köşelerinde öksürmeden, tıksırma dan temiz temiz otururlar. Göğüs lerinde, nefes horunlarından yaban cı maddeleri de çikaramazlar ve « onun İçin - ihtiyarların pek ço- Ku zatürree hastalığından kurtu- lamaz. Kendiniz öksürdüğünüz vakit hastalığa karşı müdafaa vasrtala rınızdan biri yolunda İşlediğini an yarak biraz da memnun olmal sınız. Başkasın'n öksürdüğünü £ şittiğiniz vakit öksürük sesinden sıkılsanız da - eski zamanda ak- sıranları selâmladıkları gibi - onu tebrik ederseniz iltifatmız yerdiz olmaz... Zaten öksürükten sinirlenme- mek, sıkılmamak için bir de care yardır: Öksürüğün şekline dikkat etmek. Onun şeklini tayin eder - ken İnsan biraz eğlenir de. Bu mevsimde işittiğiniz öksü- rüklerden en çoğu sulu öksürük- tür. Burada sulu, tabii mecazi mânada değildir. Öksüren adam az çok sulu maddeler çıkarır de- mektir. Onun çıkardığı maddeler- den kendinizi sakımırsanız bu Wü öksürüğün en zararsız hasta - Tıktan, hir göğüs nezlesinden, İle- ri geldiğine hükmedebilirsiniz. Ök sürükten sonra çıkan madde kanlı olursa, hakmiz, © vakit hastalığın <iddi olduğuna delâlet eder: Ök - sürük yeni İse zatürree var demek dir. Eski ise verem hastalığı hatı Bistüri boğuk bir sesle crkar- sn © vakit nefes borularınm yu - karısmda, boğazda bir nezle oldu- Zunu anlarsınız. Boğuk ses çıkarmadan da, ök- sürük kuru olabilir. Bu türlüsü de gene nefes borulrpı hastalik. larınm İptidasında, burun hastalık larmda, boğaz hastalıklarında, ve- remlilerin bazılarında işitilir. De- vamlı değilse, çabuk gecerse, e- hemmiyet verilmez. Devam edin- ce sebebini anlamak icin öksüreni muayene etürmek mutlaka lâzrm - dır. Öksürük harrlarmda uzunca sürer. İnsan hir defa nefes alır, sonra üstüste öksürerek nefesini parca parça çıkarır. Bu türlüsüne öksürük nöbeti tutuyor, derler. En sikintilr şekli de budur, Nefes borusuna yemek parçası kaçtığı vakit çok görülür. Boğmaca öksürüğünün sesini bilirsiniz. Çocuk öksürük arasm- da nefes shrken horoz ötmesi gibi ses çıkardığı için ona eskiden ho- roz öksürüğü derlerdi. Öksürüğün bu türlüsü İşitenlere yürekler sei- sı verir, fakat işi pek de büyü memelisiniz. Cünkü boğmaca ök- sürüğü pek çok defa İyi olur... Za ten göğüslerinin İçerisindeki bez- leri şişmiş çocuklarda da buna ya- km bir öksürük olur, Öksürük hem boğuk, hem ses. siz çıkarsa o vakit merak etmeli- dir. Çocuklarda olunca difteri has talığıma, çocuk olmıyanlarda bo- Haz veremine delâlet eder. Bir de sinirli denilen kimsele- Fin - en çok bayanların - öksürme- si vardır. Kesik kesik ve kuru ku ra bir öksürük. Razıkerında da nöbetle ve gürültü ile gelir. Uyku- da geçtiği İçin brma sinirden geli- yor, derler. Fakat sinirlerden ge- İlyor diyerek öksüreni kendi hali- ne birakmak doğru değildir. Göğ. siinü muayene ettirmeli, hatti sünün İçerisinden röntgen le fotoğraf cıkarttirmalı... defa sinirlilik de, öksürük de ve rem baslangıcından gelir. Öksürtik hafif olunca İnsan ©- nu tutabilir, Şiddetli olunca, ra- hatsızlık, yorgunluk, verince kes- #irmek zaruridir. Nereden gelirse gelsin öksürüğü kesecek İlâçlar vardır. Fakat onlarm çok sayıda olması tesirlerinin muhakkak ol madığını gösterir. Tabiat insanlar dan daha akılir olduğu için hasta- ık devam ettikçe öksürüğün geç- mesine razı olmaz. Onun için en doğrusu öksürüğe sebep olan has- talığı tedavi etmektir. Hastalık geçince öksürmeğe sebep ve lü - zum kalmaz. YAZAN: B.L. JACOT bir meslek telâkki edilme bize gelen Ger memleketimiz şerefli bir İş olduğunu t8 nö ettiler. Biz de nın daha kestir- as daha ini yaparak, ziyade şereflenmiş ol selâ ben Kembrieden çıkıp da Çi- ne döndüğüm zaman, memleketin pek kanlı bir harbe girişmiş oldu- Bunu, babamın öldürüldüğünü, an- nem ve kardeşlerimin Japonlar ta- rafından kaldırılarak götürüldü Bü ve evimizin de yanıp yıkıl bulunduğunu gö: h! vah! Mister Lung” te o zaman denize sene içinde b — Çinde vergi kazanılan üzerinden kesilip bir r paradır. Biz de önümüze r e bağladık. İşimiz, mal ve vapurları alıp mal ve vapurları satmaktır. Servetiml güç Tükle alnımın şakır şakır akan ter- lerile kazandım ve kazandıkça ser- vetim çok şanlı ve şerefli bir hey- bet aldı. — Devam ediniz Mister Lung. Tarif tarzınız biraz tuhaf olmak- Ja beraber insanın merakını uyan- diryor. — Ben ve arkadaşlarım, lüks va purlara güverte yolcusu olarak gi- Teriz. Gemi sahiplerinin tamahı do Jayısile, ucuz iş gören Çinli ha - mallar rağbettedir. Vapuru bizler. le skarça doldururlar. Vapur açıl dı mı İdi, birimizden birimizin bir işareti üzerine vapuru zaptederiz. İş sarpa sararsa, yakalanınca men tantuna vali gönderilece; zi bildiğimiz i vaşırız. Bazan da zaptını tasarla- dığımız geminin birine Japonlar musallat olur. O zaman geminin imdadına koşar, kurtarır ve kur - tardıktan sonra zaptetmeyiveririz. B" gün yakaladığım ge birinde bir İngiliz 2 vardı. Onu esir ettim. Şimdi elân €sarettedir. mik- gele lınan miz nin — Bir İngiliz esir mi? — Durunuz da size anlatayım. Onun adı esirdir. Hakikat halde e- sir olduğu için bana medyunu şiik Tandır ha. Size bir mek verece- vereceksiniz. Size şimdi söyliye- ceklerimi babama bile açmazdım, ne çare ki, ırmağa ya kurtulur, ya boğulur. İşte ben de o vaziyetteyim. Bu kızı ben bu- rada iken dört sen ber gezer tozar, dans lerden ko onuşurduk. Melüma sey - da asıl içerde ında bir söz sü usuldu, Nihayet ni gelip çattı. Çi- ı. Biribirimize bir imiz yoktu. Bir a- ğacın altına reğim, içim de, pe ını koparıp düşeceğe benzi ın duyguları beli gusile, hiçbir şey söyl R ıklarımıı aralama- dan çıktım, gittim. Size demincek anlatıma. Çinde korsan oldum. Mademki ölüm bana vız geliyor - du, işimde muvaffak olmak bana işten bile olmadı. Hiçbir kurşun gelip de beni hayattan ki dı. Muksdderat bana yolu lavuzluk ediyordu. Böylece devam den geçirmek, ve ona göre cevap vermek mecburiyetindeyim. — Sizden beni dinlemekte de - rica ederim. Ondan iiğiniz cevabı vermekte ol z. Malâma. Bü vapuru zaptettiğimiz zaman kâğıt gözden geğiririz. Çünkü o gibi ev- rakta vapurlar ve yükleri hakkın- metli malümatı ele geçi- Bu meyanda Mo; tubunu da açtım, o sında bir ikinci iyı tanıdım. Mektup Mary Lane de nd yaprak yaprak ındaki uzun uzun kere, bir daha ve bir çok defa yine ve yine okudum. çağırılması i. fakat söylenmiyonle- ri hep derin derin duydum. Kız evleneceği için Mirvey'yi tebrik e- diyordu. Fekat. İşte o zaman Mor- vey'i serbest sahıvereceğime onu esir ettim. Onunla uzun geceler, başbaşa verip konuştum. Kızı bil- diğimi söylemedim. Umumi tabi lerle sevgiden bah; ya ışık yalnız len ricam ne Yapıp, apın Miss La ettirmenizdir. şunu kabul) Lung bana ver. niz çek yarım milyon liralık. — Evet, işte sizden istediğim bu dur. İstanbul İkinei İflâs Memurln. Kundan: Müflis İlye sma gelen ala diği 771 lira &4 p kür hi inenin iste- ie ed 'ecatma naza) velce reddedilip mahkeme: talep le 2 lira S4 yin 5 nci siraya kayıt ve kabı ruya lâs idaresince karar sra defteri ra defteri bu sureti Si ilân olunur, ele