11 Ocak 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

11 Ocak 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1-1. 1989 TAN Gündelik Gazete in hedefiş #ikirde, Haber- herşeyde dürüst, samimi olmak, karin gazetesi olmıya çalışmaktır. ABONE BEDELİ ürkiye Ecnebi . 1 Sene 6 Ay 3 Ay len er. 2800 Kr. ed 1500 |, 800 300 tmekteplerin üzüncü Yılı çen gün vilâyet meklupçusu Ranın bu sütunlarda Türkiyede tesis edilen mektebin 25 ikinci- in 939 da yüzüncü yılı dolacağı- İnir tetkikli bir yazısı çıkmıştı. aharrir, bu vesile ile bütün ma- İleri seferberliğe davet ediyor, sten yüz sene zarfında maarifin fı hakkında yazı istiyordu. İimdiye kadar bu teklif ve davet| TELİF FRANSIZ ARAZISI : İTALYAN ARAZİSİ OKLARLA GOŞTERİLÜNLER! KONGOSU FRANSADAN İSTENEN YERLERG selman TANGANYA, 20 ifçiler arasında bir hareket w-)| Afrikada Fransa ve İtalyaya ait yerlerle, bugün Fransadan istenen arazi (oklarla gösterilmiştir) İngiltere, Akdenizde İtalya Anlaşmak İstiyor ? YAZAN: HANSON BALDWİN drmadı. Halbuki hakikaten yüz) zarfında maarifin bina, tedrisat, | İs elemanları, mektep kitapları, | usulü vesaire bakımından ine fim tesbit eden yazılara ihtiyaç| ir, Ve bu yazılar bize yüz sene-| Maarif sahasında ne kadar ilerle İmizi açıkça gösterecektir. Maamafih bazı maarifçilerin orta- daha güzel. bir fikir attıklarını Reniyoruz. Bunlar bu vesileyle bir İktep sergisi tertip edilmesini İsti: ir, Mektep sergisi, bize yalnız yüz se- İk inkişafı göstermekle kalınaz, limler için faydalashiz-meklep İitesini de görebilir; lerin veride venler Sar” İİ canlandırılabilir. Mele bu sergi i Wkayeseli bir tarzda tertip edilirse, bir sergi halinde de muhafaza bilecek kıymetli hir eser olabi- İİ Yüz sene evvel çocük nasıl binada e ne okur, nasıl okurdu? Mektep ları, mektep kitapları, tedris w- leri, yiz senede ne tekâmül şös- *miştir? Bu sergide bu suallerin Yabımı bulmak mümkün olabilir. Bu fikri biraz daha ilerleterek bu- beynelmilel maarif sistemleriyle tkayeseli Tevh tablolar ve nü- lerle zenginleştirmek mümkün- bi Paraza Bulgaristanda bugün mek-| binaları nasıldır, tedris usulü ne- Mektep kitapları nelerdir? Buna terbiye sahasında çok İleri İs Amerika, Ingiltere, maarif İsmlerini de ilâve edebiliriz. vakit böyle bir serginin mual- ler için ne kıymetli bir mektep bileceğini daha iyi görebiliriz. Filvaki iş böyle büyüyünce bir ay a vii aym) İi beşine kadar yetiştirilemez. kat bizce matlâp olan güzel bir vücude getirmektir. Böyle bir ie gı el iy i, ie bir kaç aylık hazırlık istese beklemekten çekinmiyebiliriz. öyle bir sergi fazla masraflı bir *e değildir. Geçende Londra gaze- hden biri böyle bir sergi tertip et- Ve muallimler arasında büyük bir uyandırdı. Bir gazetenin yap- İse hattâ daha mükemmel bir İde Maarif Vekâletinin yapama-! İNN için bir sebep yoktur. çen Maarif Vekilimizin bu fikir inde biraz İşlemelerini ve müm- hu fikri hakikat sahasına Mnalarını dileriz. ” Meydanlar Açılırken ikan Mesele İstanbulu yeni baştan imar arife *Yiz. Bir çok meydanlar, geniş eler açılacak. Bu vesile ile de Mi mevcut eski binalardan bir İstimlâk edilip yıkılacak, Bina- Yıkılıp meydanlar ve caddeler #- !kça © civarda bulunan bina W | tların kıymetleri yiikselecek. Ev- İe az bir kira ie bu binaları isti- ©denler bulundukları yerlerden mağ mecbur olacaklar. Fakat e» » İle Niçin edeniyet yuvası ve ticaret şahdamarı olan Akdeniz ta rihinin yeni bir devresine girmek üzeredir. İngiltere ile İtalya arasında sta- tükonun idamesi için imzalanan anlaşma bu denizi bir İngiliz gölü yapan vaziyeti “değiştirmiştir. Bu anlaşma, asrlerdanberi SEYAM, £ > dır. Bir kere muahede İtalyan güne- şinin doğduğunu tanıyor ve İngil- tere, Düçenin ihya etmek istediği Roma İmparatorluğunun “Akdeniz kıyılarında inkişaf ettiğini unut - muyor A kdeniz tarihin en eski devir- lerindenberi bugünkü vazifesi ni yapmaktadır. Medeniyetler onun kıyılarında doğmuş, ve' sönmüş, ve bü deniz milletlerin hayatı olan ticaret için şahdamarı teşkil etmiş- tir, Bir zamanlar Finikeli seyyah - lar bu denize bâkimdiler. Giritli - ler, Yunanlılar ve Etrüskler onla - rın rakipleri idiler. Daha sonrs Roma, Akdenizin büyük bir kısmını hâktmiyeti al - tında birleştirdi ve hâkimiyetini asırlarca devam ettirdi, Kartaca - nın Romayı tehdit etmesi, Akdeni- zinon ikinci asırda karşılaştığı buhrandı. O zaman Roma ticaret yolunun tehlikeye maruz olmasını isteme - miş ve Kartaca donanmalarını im- haya karar vermişti. Romanın inhitatından sonra Ak İS —— bunlar nereye gidecek ve nerede İş görecekler. Onümüzde müşahhas bir misal var: Eminönü meydanını kaplıyan binalar yıkılınca arkada kalan bina- ların kiraları bir kaç misli yükseli- verdi. Burada binaları bulunanlar, müstecirlerine mukavelenin hitamın- da ticarethanelerini boşaltmaları lâ- zım geldiğini tebliğ ettiler. Bu mü- essese ve mağazalar, yükselen kira bedelini veremeyince daha içerilere gekilmeğe mecbur olacaklar. Fakat sığmacak yer bulabilecekleri şüphe- Ji. Bulsa bile, on, on beş senedenberi müşterilerinin ayak alıştırdıkları yer lerilen uzağa gitmeğe mecbur kala- eaklar, Bunun onlar için ne kadar zararlı bir şey olduğunu tahmin mümkündür. Bu bir misaldir. Yarın meydanlar açıldıkça, caddeler genişledikçe bu şi- kâyetler çoğalacak, 've senelerdenbe- ri müesses bir çok ticarethaneler ser- ser) bir vaziyate düşeceklerdir. Bugün kanunen yapılacak bir şey yoktur. Fakat hastalık malöm oldur | Kuna göre, buna bir çare aramak fay- dahı olur kanaatindeyiz. Nevyor! demiri yaşi eşini yapmağa de yayılmış, çalışkan denizciler rüz - gâr kuvvetinden istifade ile Cebe- lüttarık boğazınılan dışarı çıkma - ğa cesaret göstermişler, bu yüzden Akdeniz medeniyetin ilerlemesile eski kiymetini kaybetmeğe başla - muşta, FP» evvelâ İspanyanın, daha Sonra İngilterenin birer de- niz devleti olarak inkişaf etmeleri üzerine Akdeniz, mühim bir tica- ret yolu olmak bakımından kıy - metini istirdada (başladı. Daha önce Bizans devleti bu denizin ti - caret yollarına hâkimdi ve şimali Afrikanın korsanları onun hâkimi- yetine karşı geliyordu. Akdeniz, Küçük Asyaya varan ve oradan Hindistan ve şark âleminin servet lerine ulaşan kervan yolu ile bir- leştiği için sularına hâkim olan d letlere büyük servetler vadetm, teydi. Onun için Bizans imparatorluğu - nün sukutundan sonra da Venedik düçeleri, Cenova tacirleri Akdeniz sularının temin ettiği servetten İis- nan ssan nasa sanasnmasamez 'Taymis Muhabiri tifade ediyorlardı. Ağdeniz asırlar va-servet ve rezil KEYNEL OLMUŞ ve bu vaziyet Portekizlerin Hin distan yolunu keşfetmelerine kü- dar devam etmiştir Daha a ilk defa anın deniz wnutulmuş gibi oldu. Hindistana giden deniz yolu, karadan giden ker van yolundan daha ucuzdu. Bunun neticesi olarak, Markopolonun ta - kip ettiği yol gözden düşmüş, ve bu vaziyet 1869 senesine kadar de vam etmişti, İngilterenin Akdeniz yolunda ba kimiyeti bu devirden başlar. Cebe- lüttarık'a yerleşen, Maltayı zaptet mek suretile Akdenizin merkezi - ne hâkim olan İngiltere Süveyş ka nalındaki vasiyeti dolayisiyle Ak- denizi bir İngiliz gölü beline getir- işti, O zaman da, daha sonraları da bu devletin nüfuzuna karşı ko cak, ona meydan okuyacak, İn - giliz donanmasını tehdit edecek bir kuvvet yoktu, İngiliz üsleri Cebs- lüttarıktan başlayarak Portsait ve İskenderiyeye kadar uzanmaktay - dı. Ss üveyş Kanali Akdeniz eski kıymetini ka- Zanmış ve şark ile im muvasalı m açılması ile | zamanlarda rakip upa ve Afrikayı bağ 1 cenup yolları da 1 bir Osmanlı İmparatorluğunun 1908 den başlay devletinin parç de siyasi vaziyeti değiştirmi rn Şimali Afrikadaki müsteml! leri dolayi vleti i İmu: , Tulon, Marsilya ve donanmasının bi erek At muh; ik m nizde yerleği a giden yolların sını üzerine al Franss ile İngi ırasındaki siyasi yakınlık ve İngilterenin Ak deniz siyle Fransanın bir deniz olarak inkişafı İngiltere ve nizin umumi vaziyeti üzerine te - sir etmemişti. Fakat İtalyanın orta ve tayyarenin korkunç bir silâh o- lsrak inkişafı, İngilterenin Akde- nizi tutan demirden pençesini teh- dide adı. İtalya, evvelâ yı alarak Afrikada y. sonra Habeşistanı istilâ *ski Romayı örnek tutan bir dev- letin zuhur ettiğini hissettirmi; İtalyanların harp tayyareleri loları, İtalyanların denizaltı ge - mileri, torpitobotları, süratli muh ripleri İngiltereyi tehdit ediyordu ve İngiltere çok geçmeden Malta- nın deniz üssü olarak tehlike oldu- ğunu hissetti. Orta Akdenizin dar noktasında bulunan Malta, İ gilterenin Akdenizdeki en kuvvet- Ni deniz üssü idi. Adanın vaziyı bakımından son derece müsaitti. Fekat tayyarelerin sürati e tay bombalarının tesiri, di- ğer taraftan İtalyan donanmasının kuvvetlenmesi; bitişik noktalarda iki ağzını tutması de a çıkması, en İtalyan üsleri baş tayrİsatyan Tanrruzlarına açıl DİZ hale getirdi. İngilizler, Habeş buh ran: sırasında donanmalarını İs - leriye, Purtsait ve Hayfaya çe- dan uzaklaştırmışlar 1 rağmen İtalyan a ve Oniki adadaki üsleri ne yakındı. B" suretle İngilterenin Orta Akdenizdeki hâkimiyetini temin eden Malta adası İtalyan de niz ve hava kuvvetlerinin tecavü- züne maruz kalmış, İtalyanlar Kas tollamara, Pantellaria, Taranto ve sair yerlerde deniz ve hava üsleri yaptıkları, Libyadaki ve Fabeşiş- tandaki genişlemeleriyle İngiltere- nin Süveyş kanalı özerindeki hâki miyetini gevşetmiştir, Diğer taraf tan İspanya dahili harbi, ve-İtal - ; ın Balear adalarını işgal et- meleri, bütün Akdenizdeki yeti değiştirmiş ve Fr. mali Afrika yollarını da tehlik düşürmüştür. İngiltereyi İtalya ile görüşmeğe | ve anlaşma mil de budur. sevkeden mühim 4â- 1939 a hediye edilen garip oyuncaklar (İngiliz karikatürü : Daily Herald) | İmağa yüz tut- | 5 Hangi Ölçü İle Ölçelim! Yazan; Sabiha Zekeriya Sertel ir silâh kaçakçılığı hâdisesi ortaya çıktı. Beynelmilel bir İsnan kaçakçılığı şebekesine iştirak eden birkaç bedbaht, bizim hükü - İmet ve hükümet adamlarının mühür İrünü taklit sahtekârlığına, ayni za- manda devletin ve milletin ismini ecek alçakça bir harekete te- sebbüs etmişler. Matbuat, efkârı W- mumiyenin, devlet ieraatında ayna- sıdır. Her hâdise bu aynaya akse - der, Şüphesiz silâh kaçakçılığı hâr dlsesi de bu sütunlarda yer buldu. Bir gazete bu hâdisenin ehemmi- yetsiz bir şey olduğumu, matbuatm beyhude bu meseleyi İzam ettiğini İyazdı. Diğer bir gazete de mesele- İnin ehemmiyetinden bahsetti, belki de duyduğu teessürün fazlaca heye- sr altında kaldı. Bu hâdise küçük mü, büyük mü? Hangi ölçü ile öl çelim? * Hukukçular, hâdiseyi, cürüm; cünha, cinayet ölçülerile ölçerler. Ahlâkçılar, hata, kabahat namussuz lek, hiyanet ölçüsile ölçerler, İçti$ maiyatçılar milli o menfaatler, u- mumi O menfastler © terazisinde tartarlar.... İnsan olanlar, bunların topunu birden içine alan halk düş- manlığı ölçüsüne baş vururlar... Bu hâdiseyi hangi bakımdan ele alsak, ehemmiyetini azaltacak, tahfif edi- <i hiçbir sebep bulamıyorum. Dava, adaletin elindedir. Beynelmilel ma- İhiyette olduğu, devletin haysiyet ve şerefini kırdığı için alelâde bir sahtekârlık hududunu geçmiş, milli İve vatani bir sahaya girmiştir. Hu- kukçu gözüyle bunun cinayetler fas- lina girmesi gerek. Dava, halkm göz leri önüne serilmiştir. Ahlâk teli kilerine göre hata, kabahat smırla- Pnl aşıp, mamussuzluk o ve hiyanet hudutlarma girdiğine nasıl şüphe e- debiliriz? İçtimalyatçı gözlüğü ile baktığımız zaman, kendi menfaatle- rini, kârlarmı temin için, devletin ismini ellerinde oyuncak gibi kulla nanlar, umumi menfaatleri, devlet menfaatlerini satan adamlardır. Bu- nun mahiyetini hukuk ve ahlâk ta- yin etmese, cemiyetin mâşeri vicda- nı cürüm ve cinayetle İtham eder. İnsan cephesinden baktığımız za - man, maddi bir kârın peşinde, bü- tün ahlâk ve fazilet hudutlarını e- şan, yalnız nefsi nefisi hümayunu için y bütün bir halkım men İsatini, cebine | İndireceği kabarık bir cüzdan uğrunda çiğniyen adam- Inra verilecek sifat, halk düşmanı, millet düşmanı, vatan düşmanı sı- fatıdır. Bütün bu ölçüleri kenara ş- tıp da, hâdiseyi küçültecek mikros- kohik bir ölçü var mı bilmiyorum. Herhalde mevcut olacak ki, hu mik- roskopla bakanlar, hâdisenin küçük- lüğünü iddia ediyorlar. * Gazete ve gazeteci ne İsterse de sin... Hâdisenin halk üzerinde yap | tığı tesire bakalım, Şahst menfaatle- rini temin için, devlet otoritesinden, nüfuzundan istifade ederek yapılan İhileleri halk hiçbir zaman affetmez. Bu memleketin yükselmesi, menfaa- 4, kurtuluşu için parasını, canını gü le güle feda eder. Millet namı, halk namına, vatan namma ondan istiyebildiğiniz kadar fedakârlık is İteyiniz. Cebi açık ve gönlü açıktır. İFakat binihaye verdiklerinin, insaf. szca muhafazaxmı İster, isim ve ya musunun hiçbir hileli işe karıştırıl. pıasnı hazmedemez. Silâh kaçakçılı- ğı hâdisesi halkım nazarında çok e hemmiyetli, ve iğrenç bir hâdisedir.. Eğer rivayetler, şayialar hakikat ha dutlarını aşıyorsa, bunu halkın duy- duğu nefret ve ürpermeye hamlet - melidir. Halkın nefret kantarmda tarttığı, ve affetmez bir kinle verdiği hüküm, bence en doğru öle, ve hak ka en yakın hükümdür. Bu ölçüyü kullanalım. * H. C, Arpan Kimli okuyucu: Yazdıklarınızın hepsi doğrudur, Zi - Jant kongresinden biz de hunları bek (Myoruz. Mektubunuzu sekretere ver | dim, Muvafık görürlerse “ler. neşreder

Bu sayıdan diğer sayfalar: