gm ——— 5.6. 938 TAN Gündelik Gazete ——— TAN'ın hedefi: Haberde, fikirde, her- #eyde temiz, dürüst, samimi olmak, karin gazetesi olmya o çalışmaktır. mg ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr, 1 Sene 2000 Kr, 70 Kr, GAy 1500 Kr. 400 Kr, SAr 800 Kr, 80 Kr, lAy 400 Ke, dır. Abone bedeli peşindir: Adres değiş- Girmek 25 kuruştur. Cevap için mektup lara 10 kuruşluk pul Mâvesi lâzımdır. m e a) Hâdi: İçyüzü Yazan: M. ZEKERİYA Avrupada neler oluyor? Bunu &- janslar, radyolar ve gazetelerden ta- kip edebiliyoruz. Fakat işin iç yü Bü bilmedikçe bu hâdiseleri lâyıkile kavramamıza imkân yoktur. Dünya siyasetini idare eden şüphe yok ki, İngilteredir. Almanların Çe- koslovakyadaki Südetler meselesini silâhla halletmelerine kismen mâni olan odur. Fransanın, İspanya işlerine mtdo- hale etmesinin önüne geçen yine o- Diğer meselelerde de İngilizin mutlaka parmağı vardır. Yalnız ba- zısında muvaffak olmuştur. Bazısın- da İnat İle çalışmaktadır. | İtalya ile liz siyasetinin muvaffa- kıyetlerinden birini teşkil eder. Bu anlaşma Almanyayı müteessir etmiş- tir. Çünkü Almanya, Berlin - Roma mihverinin bozulması ihtimali ile kar yılaşmıştır. Böyle bir ihtimalin ta- bakkuku ise Almanyayı Avrupada Yalnız bırakabilir ve o vakit o da İn- giltere ile anlaşmıya mecbur olur Zaten İngilterenin de maksadı Al. manyayı kendisine müracaate mec- bur etmektir. Almanya, Berlin - Roma mihverini muhafaza için dört elle çalışmaktan Şeri kalmıyor, İllıyaptığı şey İtalya. teminat vermek olmuştur. Ondan son ra dn“İtalyayı tâtmin Için Triyeste yolu ile senede hiç olmazsa bir mil. yon tonluk ithalât ve ihracat yapma- Yı taahhilt etmiştir. Çünkü İtalyanlar Almanyanın Triyeste yerine Ham- burgu ikame etmelerinden ve bu su- retle o Triyesteyi öldürmelerinden korkmuştur. Almanya, İtalyanın dost luğunu kaybetmemek için Triyesteyi kurtarmayı vadetmiştir. Almanya, bu kadarla da kalma- miş, İtalya - İngiltere anlaşmasını su- ya düşürmek için çalışmıya başla. mıştır. İtalyan - İngiliz anlaşmasının tahakkuku için İspanyadan İtalyan gönüllülerinin çekilmesi lâzımdır. Gönüllülerin çekilmesi için de İspan- Ya barbinin bitmesi lâzımdır. Bu a! laşma müzakereleri esnasında Fran- ko orduları Akdenize iniyorlardı. Harbin bitmesi birkaç haftalık bir iş gibi görünüyordu. Fakat aradan bir aydan fazla bir zaman geçtiği halde hükümetçiler dayanmakta devam et- tiler. Hattâ mukabil faarruzlara geç- tiler. Bu da İspanya harbinin daha #ona ermekten çok uzak olduğunu gösterdi. Hükümetçilerin O mukavemetinde Almanların da rolü olduğunu söylü- Yorlar. Almanlar, İspanya harbinin ve bu suretle İngiliz - İtal. Yan anlaşmasının tahakkukuna mâni olmak için hükümetçilere yardım et- meyi faydalı bulmuşlar. Derhal cüm huriyetçilere tayyare, mühimmat ve saire göndermişler. Bu suretle hükü- metçiler son günlerde tutunmıya mu- vaftak olmuşlar, Bu bir hakikat midir, bilmiyoruz. Londrada dolaşan rivayet budur. Yal hiz muhakkak olan şey şudur ki, Al- manya, İngiliz - İtalyan anlaşmasına muhaliftir ve Berlin - Roma mihve- vini kurtarmak için bazı fedakârlık. lar yapmıya hazırdır. İtalya bu feda- kârlıkları daha ziyade Balkanlarda Yaptırmak emelindedir. Çünkü İtalya da Aalmanyanın Bal- kanlara sarkmasından memnun de- #ildir ve daha şimdiden bu sahada ve menfaatleri çarpışmıya . Bu çarpışmanın bertaraf *dilebilmesi için Almanya, Büfurunun ilerlemesine belki de mâ- Bi olmıyacaktır. TAN İmanyaBugünHarbAçarsa Maglübiyett en Kurtulamaz Bir Alman Generali diyor ki: "Almanyanın Büyük Harbi, milli ruh aksaklığı yüzünden Kay- bettiğini iddia ederek gençlere bu yolda telkinlerde bulunmak doğru değil Harpte gıdasızlık yüzünden mağlüp oldu. Almanya bunu bildiği için harbedebilmek için herşeyden evvel dört senelik bir iktısadi plân hazırladı. Birçok maddelerini suni olarak yapm ıya çalışıyor. Ve kismen de muvaffak oluyor. Acaba bugün bu büyük noksanını ikmal etmiş midir? İktısat ve beynelmilel meseleler muharriri William Woodside aşağıdaki yazısında buna menfi cevap veriyor. Ve bunu isbata çalışıyor. Y apılan tetkikler netice- sinde anlaşılan bir ha- kikat, Almanyanın bugün ye- ni bir harbe girdiği takdirde, İtalya tarafından yardım gör- se de felâketli bir mağlübiye. te uğrıyacağıdır. Almanyada iktidar mevkiinde bulunanlar- dan birçoklarının da ayni ka. naati beslediklerini gösteren emareler vardır. Bugünün fenni muharebelerini demirsiz ve petrolsüz yapmıya im kân yoktur. Halbuki bugün Alman yanın elindeki demir, 1914 senesi- ne nisbetle beşte bir derecesinde » dir. Gerçi Mareşal Göring, Almaa yanın demir istihsalini dört mislie ne çıkarmak için plânlar hazırla - mıştır, Fakat buna imkân hâsıl ol- mıyacaktır. Çünkü Alman demiri iyi değildir. Ve Almanyanın tesli- hatı İsveç va Lâplanttan alınan de mire dayanmaktadır. Almanyanın yılda istihlâk etti. Bi petrol, beş altı milyon ton #ra- sındadır ve bu ihtiyaç mütemadi- yen artmaktadır. Almanya fevkalâ de gayretlerle, terkibi petrol istih- salini bir milyon tona çıkarmış bu- Tunuyor. Buna bir de bir milyon tona va- yan sie” - ve ilâve ediliââ 'ühlümi ihtiyacın an- cak üçte biri temin edilmiş ölür, Halbuki harp zamanındaki istih - lâk, birkaç misline varacak, belki de Almanya harp zamanında 11 m1 yon ton petrol sarfına mecbur ka- Tacaktır. İngilizlerin yaptıkları tocrübele re göre 11 milyon ton petrolü ter. kibi bir surette istihsal için 35 mil yon ton kömür istihsal etmek 400 bin adam çalıştırmak ve 1,5 mil - yar dolar sarfetmek lâzımdır. Yani suni petrol, tabii petrolün 4 misli- ne mal olmaktadır. Imanya, kavuçuk ve pamuk ihtiyacı bakımından da — Şağı yukarı ayni vaziyettedir. Bu- gün Almanyada suni kavuçuk ya- Almanyada suni kauçuk imali, pılıyor ve bununla ihtiyacın dört- te biri kapatılıyor. Suni kavuçu- #n Buna denilmekte, fakat bu, bil kavuçuğu nisbetle dört beş li pahalıya mal olmaktadır. Almanya suni pamuk ta yapıyor sa da ihtiyacının ancak beşte birini bununla temin edebilmektedir. Nihayet gıda maddeleri bahsi ge liyor. Almanya geçen harpte çel ği açlığı hiçbir vakit unutamıy caktır. Mütekait bir Alman Gene ral, geçenlerde Frankfurter Zei- tung gazetesinde yazdığı bir ma- kalede: “Almanyanın büyük harbi, milli ruh aksaklığı yüzünden kaybetti - ğini iddia ederek gençlere bu yolda telkinlerde, bulunmak, yahut Al - manyamın milli ruhunu sağlamlı - yarak bugünkü vaziyete geldi Ve onun için muvaffak olacağını söy lemek doğru değildir. Çünkü 1914 - 1918 Senelerinin adamları tarihte eşi görülmiyen askeri gayreti sar- fetmişler, fakat gıdasızlık yüzün- den mağlüp olmuşlardır. Diyor. Maksadı bugün de Almanyanın bü yük bir harbe atıldığı takdirde aç kalacağını anlatmaktadır. Heist 1932 denberi Al. manyada ekilen arazi mik - tarı gittikçe azalıyor. Halbuki bir Alman ziraatçisi tarafından anla - tıldığına göre Almanya, her sene artan 450,000 nüfusunu besliyebil mek için ektiği toprakları her yıl 84,000 dönüm artırmak mecburiye tindedir. Avusturya gibi, dağlık, or manlık ve kendi gıda ihtiyaçları - mı yetiştirmekten âciz bir memle - keti ilhak etmek Almanyaya bu ba kımdan bir istifade temin etmiye - cektir. Esasen bugünkü Almanya, gıda » Almanya Büyük bakımından darlık içindedir. Tere- yağı ile yağ vesika ile tevzi edili - yor. Yakında ekmeğin de vesiğa ile dağıtılması muhtemeldir. Yu - murta, ele geçmez bir haldedir. Te- reyağına, balıkyağı karıştırılıyor. Et, çok azdır. Ve her şeyin kalitesi düşmüştür. Bu vaziyet karşısında Almanya- man, hiçbir harbe giremiyeceğini söylemek yanlış olmaz. Fakat Na- ziler satvetlerini göstere göstere Tuna boyunca adım adım ilerlemek fikrindedirler. Almanlar, burada yaşıyan küçük milletleri birer birer ürkütür ve onları nüfuzları altı- na alırlarsa, Rusya Ile büyük bir harbe girmeden evvel, iktısadi ve si yasi vaziyetlerini sağlamlamış ve Fransayı da 150 milyonluk bir Na- zi kütlesi karşısında ikinci derece- ye düşürmüş olurlar. Mi ugün Alman ricali arasında, B ihtilâfa sebebiyet veren bir nokta bu işin nasıl başarılacağıdır. Çünkü emrivâki siyasetinin Alman yayı büyük bir harbe sokmasından korkulmakta ve bu yüzden birçok Alman ricali Avusturya, ve Ren emrivâkilerine muhalefet etmişler, İspanya harbine karışmamak le - hinde bulunmuşlardı. Fakat Göring ile arkadaşları hasmı yıldıran ve demoralize eden kısa ve korkunç tarplere taraftar oldukları halde, İs panya halkının mukavemeti karşı a bu nazariyelerinin iflâs etti- Bini görmüş olacaklardır. Sonra, İngiltere - Fransa ve Çekoslovak- ya, Cümhuriyetçi İspanya vaziye - tinde bulunmuyo: Bunların her biri de çok iyi silâhlanmıştır. Almanyanın yıldırım gibi hareket lerle istediği demir ve petrolü bu- labileceği, meselâ Macaristan ve bütün gıda maddeleri kaynakları- nı zaptedebileceği, buradan Ruman ya petrol kuyularına varmak için 250 millik bir mesafe kalacağı, Laplarndda da demir kaynaklarının ancak 1000 mil mesafede bulun « duğu iddia edilebilir. Fakat Alman ya bu hattıhareketi takip ettiği tak ——— a. ŞEHİRCİLİK AHISLERİ Plâj, Bar Gibi Bir Eğlence Yeri midir? Gazeteler, damga kanununda değişiklikler yapılacağını yazıyor. Buna dair 28 maddelik yeni kanun lâyihası Maliye encümeni tarafın- dan müzakere edilmiş ve Meclis Tuznamesine alınmış bulunuyor... diyorlar. Damga resmi veya sadece “Dam- ga, der demez, birkaç senedir be- nim aklıma derhal "plâj,, kelimesi geliyor. “— Aralarında ne münasebet mı diyorsunuz? Birkaç sene evvelki yanlış bir iç- that neticesi olarak plâjlara tar- hedilen damga resmi miktarı ve nisbeti şimdiye kadar değişmedi İ- se de aradaki münasebeti siz de görür, bana hak verirsiniz. Müsa- ade edin de anlatayım: Bundan iki, üç sene evvel, plâj- lardaki pahalılık sebeplerini tetkik ederken bilet başına alınan “beş ku ruşluk damga resmi,, ü tı. Plâjçılar bunu an Alâkadar maliye dairelerine baş- vurdum. İzahat verdiler; 1 — Biletle girilen her yerde damga resmi mecburidir, 2 — Damga konununda “plâj,, kelimesi bulunmadığı için kanunun 13 üncü maddesindeki muhtelif fık ralardan plâja tatbik edilebilecek iki tanesi uygun bulunmuş: Fıkra 9 — Tiyatro, konser, si- nema, stadyom ve emsali yerler $- çin damga resmi 1 kuruştan aşağı olmamak şartile biletlerden yüzde beştir. Fıkra (galiba 10) — Balo, dan - sing, bar ve bilümum eğlence ve temaşa mahallerinde damga resmi boş kuruştan aşağı olmamak üzere biletlerden yüzde on beştir. Maliye memurları, güneş almak, sıhhat toplamak için gidilen plâjla- rı, tiyatro, konser, stadyom gibi faydalı yerlerden o saymamışlar. Plâjları barlar gibi eğlence ve te- maşa yerlerinden saymayı daha uygun bulmuşlar! Memurların bu mütaleasını Ma- liye Vekâleti muvafık bulmuş ye 16-934 tarihli ve 2455 numaralı tezkere ile plâj kelimesi bu ikinel fıkraya konmuştur. Daha sonraları yani 9-3-936 tarihinde 24302/32 - 6231 numaralı tezkere ile bu emir tekit edilmiş ve nihayet bundan evvelki son muaddel damga resmi kanununda plâj kelimesi bu fıkra- ya kati olarak kanuna sıkıştırılmış- tir. Bunu böyle yapmakla, yani plâjı bar telâkki etmekle Maliye Vekâ- letinin kazandığı varidat nedir? Hesabi gayet kolay: İstanbulda, Florya da dahil olmak üzere bütün plâjlara, bütün bir mevsim zarfın- da gelip yıkananların adedi iki yüz bini geçmez. Az görüyorsanız iki yüz elli bin diyelim. Büyük bir kıs- mını gençler teşkil eden bu iki yüz elli bin #işiden alınacak beşer ku- ruş ile Maliye Vekâletine ancak on iki bin beş yüz liralık bir vari- dat temin edilebilir. Memleketin diğer şehirlerindeki plâjların mec- muu da bir bu kadar versin, eder 25 bin lira. Yukarki hesabımda, yüzde elli nisbetinde gibi fabiş bir şekilde al- dandığımı ve yirmi beş bin yerine, Maliye > Vekâletinin - plâjlardaki damga © resminden azami o ola- rak 50bin liratemin ettiğini farzedelim. H-yat ucuzluğu ve halk lehine devletin büdçesinden milyonlarca lira feda ettiği bir #trada elli bin liranın sözü mü o- lur? Plâjlara gidenlerden damga res- mi almak hava, güneş, deniz ve su gibi memleketin en kıymetli sıh- hat kaynaklarından istifade eden- leri para cezasına çarptırmak de - mektir, tarzında bir mütalea yürü- tülse yanlış mı sayılır? Plâjlardaki damga resmi mese- lesi hakkında bundan üç sene ev- vel yaptığım tetkiklerimi bu yazıyı yazmadan evvel, mayıs ayı başın- da, yine sit olduğu resmi dairelere giderek tekrarladım. Değişmiş bir şey yoktu. Fakat olacağına dair, hattâ damga resminin plâjlardan tamamile kaldırılacağına dair kuv- vetli ümit vardı. Acaba bu ümit gezetelerin meclis ruznamesine a- lındığını bahsettikleri yeni damga kanunu Jâyihasına mı dayanıyor? Birkaç gün içinde belli olacak de- mektir, V. Birson ER Cinsi Terbiye a Meselesi * “ Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel Her gün gazetelerin mahkeme sü- tunlarına bir göz atınız Muhakkak bir iki tecavüz hâdisesi gözünüze çarpar, Yalnız 7 haziran tarihli Tanda dört tane tecavüz hâdisesi var. Bunlar po- lise düşen vakalardır. Düşmiyenle- rin, gazeteleye geçmiyen vakaların a- dedi malüm değildir ve bu hâdiseler, güpe gündüz, hastane koridorlarında, bakkal dükkânında, çeşmede su dol- dururken meydana gelmiştir. Yani kızımızı sokağa, veya bir dükkândan alışverişe gönderirken, düşünmiye mecbursunuy, acaba bir kaza olur mu? Sokaktaki hırsız, dağdaki eşki- ya şehrin asayişini ne kadar tehlike. ye sokarsa, bu mütecavizler de şeh- rin emniyet ve asayişini bozuyorlar, Fakat bunları yakalayıp mahkeme karşısına cikarmak, bunları cezalan- dırmak, şehrin asayişini temine, bu gibi hâdiselerin önünü almıya kâfi midir? Hayır. Bu bir cinsi terbiye meselesidir. Çocuklara, halka bu ter- biyeyi verebilmek için işe çok ciddi başlamak lâzımdır. Cinsi terbiye, son asrın terbiyeci- lerini, psikologlarını, dimağ ve asa- biye mütehassıslarını, içtimalyatçı- larını çok alâkadar eden bir mevzu- dur. Bu sahada medeni memleketler. de yapılan neşriyat ve teşkilât dik- katle mütaleaya değer. Cinsi terbiye daha mektep sıralarından başlar. Ço- cuklara cinsi hayatın bütün sırların ve muammalarını birer birer çözmek ve bilmek fırsatını vererek başlıyan bu terbiye, anne ve babaları da bu hususta tenvir eder. Çocuklara biri- birlerine kardeş ve arkadaş nazarile bakabilmek, insanlara biribirlerinin haysiyet ve şereflerine hürmet terbi- yesini veren teşkilâtlarn faaliyetleri, memleketlerin bu sahadaki asayişini temin eden en kuvvetli vasıtalardır. Bu memleketlerde genç bir kız gece İyarısına kadar sokakta gezer ve ken- di sebep olmazsa hiçbir hâdiseye rast lamaz. Bu bir terbiye ve seviye me- selesidir, Bu seviyeyi yükseltmek, halka bu terbiyeyi verebilmek için cinsi terbiye meselesini ciddiyetle kavramak lâzımdır. Yoksa, kız ço- cuklarımızı gece değil, gündüz dahi sokağa çıkarken düşünelim mi? ——— — dirde Laplanddan başlıyan ve Ka- radenize kadar uzanan bir muvasa le hattını müdafaanın ve Fransa ile Çekoslovakyadan başka Ruman ya ve Yugoslavyanın muharip kuv vetlerile, İngilterenin ve İskandi- navya devletlerinin mukavemetile karşılaşmak mecburiyetinde kalır. Rusyanın müdahalesi de hesaba katılırsa o zaman vaziyet gözönü - ne gelir. Buna mukabil Almanyanın güve nebileceği müttefikler kim olabilir ler? talyanın Almanya tarafın - dan açılan bir harbe hemen iştirâk edeceğini sanmak doğru ol masa gerektir. Fakat İtalyanın Ak manya lehinde hareket ettiği farze dilse bile onun da petrolsüz, demir- siz hattâ kömürsüz olduğunu, Al manyaya verilebilecek fazla gıda maddeleri bulunmadığını nazarı dik kate almak icap eder. Çekoslovaklar bütün bunları an- ladıkları için cesaretleri kırılma- maktadır. Bir müddet için, sulhün en sağlam mesnedi de bu Vâziyet- tir, ——— BOZÖYÜKTE Arazi Yazımı Bitti Bozöyük, (TAN) — Kaza içinde a- razi yazımı bitmiştir. Köylerde şim- diye kadar tahrir görmemiş bir cok arazi bulunduğu cihetle, vergi tahsi- Iâtı artacaktır. SÖĞÜTTE : Eskişehirlilerle Bir Maç Söğüt, (TAN) — Eskişehirden ge len muhtelit bir takım ie Söğüt fut. bol takımı burada karşılaşmışlardır. Eskişehirliler 4 e karşı 6 sayı ile galip gelmişlerdir. Maçı Bilecik valisi de seyretmiştir.