Süvarilerimizin geçen seneki karşılanmalarından bir manzara Çok Şerefli BirDön Suvarilerimizin Zaferleri Parlak Bir | Istikbal Vadediyor Binicilerimiz Rumanya Yoluyla Avdet Ediyorlar Nereye gittilerse, hangi müsabakaya girdilerse yüzleri ak çıktı- lar. Nisten Romaya, oradan Varşovaya, muvaffakıyetten muvaf- fakıyete koşarak geçtiler. Şimdi Rumanya yoluyla vatanlarına dö- necek binicilerimize lâyık oldukları istikbali herkes candan yap- mayı bekliyor. Dört mühim tmüsabak bir takımın Varşovadaki Konkut da seksen beş müsabık arasındaki seçmenin on beşinciye kadar olan $ı- ralarından altısını alması ne büyük muvaffakıyettir?. | Bizimkiler Varşova müsabakala- pına, beynelmilel şöhretleri her yer- | de kabul edilmiş olan tam seksen beş süvari içinde başladılar, Bu. müsabık lardan Parkuru asız b n önbe şi seçildi. Şerefli, süyarilerimiz, işte © on beş arasına bizden altı İ dırmaya muvaffak oldular m yaz- Demek kabil ölup ta hepsi giden-| ler âyarında on beş kişilik bir takım İn girseydik Varşovanın ilk seçmele| rinde kazanan on beş binlciden ihti- mal on biri bizden olacaktı. Fazla olarak ilk imtihanı başarı lardan Rüzgâr dikkati celbeden genç bir süvari de var. Bu, binici, takımımızın İstik bali hakk çok kuvvetli müjdeler- den biridir. Bugün Avrupanın en kuv yetli takımına malik olduğumuzu İs bat ederken, yarın da ayni vaziyette olacağımızı ecnebi rakiplerimize de| göstermiş bulunuyoruz. Konkurları hakiki mânalarını bilen frenk se yircileri ve mütehassısları da esasen bu noktaya dikkati celböderek, Türk | takımının ilerisinin çök açık ve ay-| dınlık olduğunu yazdılar, Varşova| müsabakalarının ilk devresindeki se çimde muvaffak olan on beş süvari: | nin sira alması için maniaları yük- seltmek suretile ikinci bir müsabaka yapıldı. O müsabaka dünyanın en uz fa süvarilerinin birinci çetin imtiha- | ni başarmış olan on beş güzidesinin mücadelesiydi. mindeki atile nazarı | | Onu da bizimki kazandı. Salm Pu- Tatkan birinciliği aldı. Hem kimin e İlnden? Varşova müsabakalarını be- hemahal kurtarmak üzere sylarca ha yırlanmış olan Alman yüzbaşısı Has- #e gibi bir rakibin elinden... Şerefli süverilerimiz Rumanya yo.| Jüyle vatanlarına dönüyorlarmış. On | ları geçen sefer omuzlarda taşıdık. | Bu sefer yüreklerimiz üstüne oturtup | evlerimize kadar götüreceğiz. İsimlerini, bindikleri atların şekil lerini yedisinden yetmişine bütün Türkler biliyoruz. | Onları artık özledik! Selâmetle gel sinler de bir bağrımıza basıp hasret-| lerine doyalım. aa YENİ NEŞRİYAT : Gençlik Gazetesi Gençliğin fikir, siyasal düşünüş ve «se di nat kiymetini i?har edecek şekilde iki Mayın Dağün çıkmış. Sayısı beş kur NOTLAR: uş E a Bir Türk binleisi bir Avrupa konkurunda SON VAVEYLÂ Bundan birkaç gün evvel bu A duğunu hatırlatmaya lüzum var sütunlarda (fena tedbir iyi neti ce vermez) başlığı altında çi- kan bir. yaşı Türk Spor Kuru- munun hoşuna gitmemiş olmalı ki bir İstanbul gazetesine bu ya nımıza karşı İmzasız bir cevap göndertmiş. szetelerde Spor Kurumu- nun hoşuna gidecek şar etmiyorsa, bunun suçunu başkalarında aramaktan ziyade spor işlerinin iyi gitmemesinde görmek lâzumdır. Bize karşi 6- lan bu cevap, garip bir tesadüf eseri olarak Kurumun en yaya olduğu atletizme inhisar etmek te ve şaşılacak bir cesaretle «po Tumuzun bu en geri kalmış lan şubesi bir muvaffakiyet de meti halinde gösterilmek isten- mektedir. yazı inti- İddia şudur: Türk Spor Kurumu el atma- dan evvel Atletizm fena idi. O- labilir. Fukat şimdi hiç yoktur. Ötede beride ne gibi şartlar al tında yapıldığını bizden ziyade Kurum reisliğinin bildiği hası bozuk müsabakalar ve 10 yaşın da çocukların koşularile doldu- rulmak istenen yekünlar ve üç şehir, beş şehir gibi isimler altında hiç bir teknik kıymet arzetmiyen gösteriler Atletizm ismi altına giremez. Bir yerde Atletizmin arttığını gösterecek şeyler şunlar olabilir atlet adedinin — Resmi Atletizm rekor- larının iy 3 — Atletizm seyircisinin ve merakının artması. Biliyoruz ki; Kurumda atlet- lerin muntazam sicili yoktur. Biliyoruz ki Atletizm rekor- ları düşmektedir. Yine biliyoruz ki; gençlik ve klüplerimiz arasındaki Atletizm merak ve zevki sönmek Üzere dir. Türkiyenin en parlak ve eld- di Atletizm hareketi olan İstan bul Atletizm bayramının Ro- bert Kolej müessesesi ve teşki- lâta dahil olmıyan bazı amatör ler tarafından yapıldığını ve fe dere olan, olmıyan herkes ka- mıdır? Türk Spor Kurumunu bizzat kurmuş ve bugünkü neticeleri: nin bir Kısmını grcarayee, lan klüplere “çete teşekkülleri gibi” diye mânasız bir benzetiş yapan bu yazının muhatriri de mode bir demagoji İle hakikati örtmeye yeltenmektedir. İş başına geldiğinden beri üç senedir Türkiye Atletizm birin ciliklerini yapmıyan Türkiye- de hir tek nizami pist vücude getiremiyen bir Federasyonun yaptığı parlak işlrei imza zılarla yaymaktan ziyade vakti gelmiş ve geçmiş olan kongreyi toplayıp bu güzel neticeleri o- x ya rada ödemesi çok şayanı arzu- dur. O kongrede bütün mıntaka- ların murahhasları kendi böl- gelerinde sporun ve o arada At letizmin nasıl düştüğünü veya nasıl yükseldiğini Federasyon erkânından ve iki sene zarfın- da en esaslı uzuvları muhafaza edemiyecek kadar inhilâle yak laşmış oln Kurum idarecilerin den daha salâhiyetle söylerler. O arada belki 935 te 75 pu almış olan Türk atletlerinin er tesi sene Balkan 28 geçen sene de 26 puvan ala- cak hale gelmelerinin sebeple- rini sorarlar, Son bir nokta daha: “TAN” spor muharrirleri spo run ne kadar milli ve vatani bir iş olduğunu, bugünkü Ku- rum erkânından © öğrenmiye mühtaç olmıyacak kadar iyi bilenlerdendir. Ve bundan dola yıdır ki, Türkiyede ilk kurulan milli teşkilâtın müessisleri ara sında bulunmuşlardır. Türkiyede sporun millileşti- rilmesi değil, devletleştirilmesi mevzuu bahsoluşu bugünkü el lerin bunu istenildiği | şekilde yürttemediğinin en kuvvetli delilidir. Bugün Türk sporu- nun, hükümetin hayırlı müda- halesine sarılmış bir ümitten başka mevcudiyeti yoktur. an oyunlarında Bu müdahale olup ta teşiklâ- tın ve sporumuzun vaziyeti tes bit edildiği zaman şimdiki spor erkânımızın kendi rivayet ettik leri kerametlerinin mahiyeti bul edildiği için kalabalıkça ol 4 meydana çıkacaktır. İda dâhiler y. TAN ise Garip Dünyada: Tayyarede Doğuran “Kadın Jütlandiya ü- zerinde bir ha- va seyahatine çıkan Bn. Man- lin, tayyarede ikiz çocuk do- durmuştur. Ba yanın kocası da yanında İmiş. Ka- dım tayy ile uzakta bulunan bir | klinige götürüyorlarmış. İ Manlin tayyarede ikiz çocuk doğu | ran İlk kadındır. * 24 senedir kapanmıyan yara sene geçtiği halde yarası bir tü lü kapanıp İyileşmemiştir. Conson | yne ıstırap İçinde hayet geçe b ve Con Conson öl İ müştür. Doktorlar, bu bedbaht ada- İ mın, tam 24 sene acı çektiğini hay» etle kaydetmişlerdir. » Döâhilerin beyni nasıl oluyormuş? Büyük beyin- liler — ekseriya dahi ve kabili: timsali de- 10 gildirler. Kü - (ç çük beyinli o- lanlar arasında işmiştir. Dr. Fliks Re- nolt'a göre, asıl kabiliyet derecesi İ bey n üzerindeki kıvrıntıların adet | | | || dir. ve derinliğine bağlıdır Küçük beyinli maruf büyük adar. devlet a- iştir. Durir *srak Frans ta göster ara damı Get l beyni de çok kıvrıntılı imiş, Büyük adamların, dâhilerin beyin leri çok kıvrıntılı oluyormuş. * Almanların içtikleri tütün Frankfurter Zeitung gazete- sinin yazdığına göre, Almanya da geçen mali yıl içinde 42 milyar sigara, 49 milyar püro ve 3l milyon lüle ir, Almanlar günde ara ve lüle tütünü ile yon da püro içmişler- de 7 tütünü içim 116 milyon beraber24 mi manyada tütün için İ milyon mark sarfedilmektedir. * Ölümden kurtulan talihli adam . Avusturya - | nın — Feldkirh şehrinde çok en teresan bir hâ- dise olmuştu Arnulf Şiht is- minde bir dül- ger. yüksek bir binanın damında çalışıyormuş. HA bakın ki İ mekte olan açık bir otomobilin içine düşmüştür. Otomobilin içi y tuklu olduğu için Şiht, bir futbol to İpu gibi sıçrıyarak otomobilden de dışarı fırlamış ve bu defa da ayak- ları üzerine düştüğü için kendisine gene hiç bir şey olmamıştır. pa Büyük Astronomlar kongresi toplanıyor Bu sene İn- gilterede Haro- gat şehrinde as- İtronomların bey nelmilel kon - gresi toplana - caktır. Bütün dünyadan bu toplani nom iştirak edecektir. Kongrede astronomlar, hava boşlu ci senesine kadar olacak bütün deği- şiklikleri tetkik edeceklerdir. | İl gunun vaziyetini ve burada 2000 in-| AED AAAETU TABAN U NASA SBA OBA SERA SOBA BAN 0BA0 Hi K YAZAN: A TEEEETEREENA » Velev firtına, velev acemilik do- layısile olsun, vapur, motör, veya kayığın biri karaya çarpıp parçala. ca Vasiliyos Zahariyadise gün doğdu demekti. Eski Elenlerin ni Sokratın ahfadındandı kat Sokrata zehir içirenlerin. Tüccar - dı, hem de anadan de dekten yetişme, karaya çarpar leş olmuş bir vapura varıp da, ona sancaktan iskeleve st bakış simşekledi mi id nin top tüfek imuline yarar ne kadar demiri celiği, bronzu, ba- kırı varsa, enstenk yordamile MAMAEMAAMAEAREM yâ ma, çel #imi santimine ölçüp biçmiş, tartıp Tahmin ettiği fiyatın © sayar, ve sayd ayeden İki misli kârı cebe atardı. Siz onu 2 la istediğiniz kad kalkışın. Onun kâr ettiği yerde zi yan ederdiniz. Çünkü zehi mantar ne kadar suurls çürük cın üstünde, yepdahlanıp büyür- se bir ağaç kütüğü ne kadar zekâ ile kökleri vasıtasile tor: sare çekon alırsa, Vasiliyos Zahar- yadis te övlece kelepür buluvor, emiyor, anıp budakla- baret olaydı; onun gibi milvoner olmak istiyen istevenevdi. Fakat insan beş va - sında iken, bir metro boyundaki vücudünü et ve kemik harcı yapa- 1 se taklide siyor. dalla nıyordu. İş istekten rak, malayla duvar insa ediyor - muş gibi, gövdesine hare sıv virmi vasına yarınea. sirf ie ve “gayretile vücudünü bir metre seksene yükseltmiş olmaz a İşte onun icin litaklidin ve ize! vetin kaparozculuk, bu snadan doğ ma kararozculuğun ardında bep tatar ağam gibi yava kalıyordu. Diş lek Kurt kapanı gibi herif tuttuğu- nu koparıyor. Hem de'ptomatik ta banca vibi zatülhareke kanan. Hü- yeti de kantığını yutan bir çan- *a bir bavuldan ibaretti. ki yazihanesinin penceresinden ba- sını çıkarmıştı, Minare ve ku kurşunlarını pacavralar gibi! yir- tp savuran hevbetli hir lodos ka- sırgası dolayısile iki ellerile saoka- larını baslarına bas ki bük Tüm olarak rüzgâra karsı yollarını zarzor delebilenlere gülüyordu. Ga rran, ve zele müvezzileri Karadenizde ve Ak denizde kıvametler konmekta ol- duğunu ve dört bes vapurun battı- ğı havadisini haykıra havkıra Trüz- Gelip ge- cenlerden aldırani voktu, Bir ara - bk sağnak müvezziin elindeki 73- görlara savuruvorlardı kopardı. Aöndüre döndüre a ucurdu. Yaya vür bakıvor, gülüyor, ve meciyorlardı. Zahariyadisin gözleri kontakt yanın duran iki tel #ibi pırıl pırıl cakıvordn. Bir semsive ters dönün ce, dudakları kulaklarına yavılı - tans. sir olsun, tesi Va pur İescilerinin en elddi mülesteser onun idi. Kapıdan #iren vaz'hane micosu ona bir telgraf sundu. Bi yor. Korkusu voktu. Neye mi lata tamamdı rum yarımadasının ucunda Küdür burnunda iki yüz elli tonluk “ merel Sebst,, motörü karava ka- valara oturmustu. Tayfa v hepsi boğulmuslardı.. Za hemen kayıt defterini aç! Sebatı buldu: Şunlar yazılı İzmir limanına mukavvet. kaptan ve sahibi Murat nölu Mahmut, 250 ton, saç, karavella, pararera, vi yirmi beygir kuvvetinde dizel motör Tü karısı, üç kızı, ilâh, demek varisler coluk çocuktan Jbaret! Babaları karava oturup nalları dikmisse çoluk cocu Yunu da sapa oturtup topu attır - idi. sahibinin varisleri, ve mak Zaahrivadis için işten hile ol. mıyaraktı. Fırtınanın gönderdi bir gelepür! Kayık sahipleri kayık bizimdir diye denizde gidip gele koysunlar, onlar çoktan Zahariva- disin defterine gecmislerdi. Zaha- riyadiz sağlam hesapcı idi. Lüpe konmak irin tayvvare ikramiyesini beklemezdi. Nasıl olsa fırtına ola- cak. nasıl olsa gemiler batacak. ve nasıl olsa Zaharivadis. turnaları hen birer birer gözlerinden vura - caktı, Kayıklar deniz üzerinde vüz yüze yollanırlardı. Kendisi ise hat- mış kayıklar, boğuları insanlar ü- zerinde yüze yüze servele ve refa- AYE LEŞ KARGASI Halikarnas Balıkçısı . '".—n ha v du. Kurnazlığına ken hayran kaldı. Şu batan kayık me selâ havada turna değil, ve ken torbasında keklik idi. Zahariyadis yine penc: ğildi. Yolda genç kadının biri rü gâra doğru eğilerek telâşlı eller! rının şıyordu. Zahari beği neşeyle kalktı dağından oluklar salyasını, rüzgâr helezon şeklind söndürerek, koparıp şehrin üzer! ne uçurdu İşte kendi deri adan, Sarkık a ini hiç tehlikeyi şuracıkta penceredei lirken. Smerei Sebat dolayı diye tam bin lira kâr vu mişti, Artık elini sallasa, kal dırımın üzerindeki mevzun baca) ksı gibi ellisi, belini sallasa, belli. si. hep e nade ölacaklardı » Islak yelkenle mir levha. b birer de » Jomalar elle; parmak- yecek demir çubuklar 1 olmuşlardı. Camada * rulacak yelkenin birini iki e- ile, zaptedemiyen bir gemici onu dişlerile ısırdı. Sağnak yelkeni sar- sıp koparınca herifin dislerini sök tü. Gemiyi traversaya aldılar. Ol madı! Boca allabanda ettiler. O anda gemideki bu kuduran kâinat ümit, ne İni sank la çözülemi sanlar için ortasında ne an, ne de Allah vardı. Arkalarında dev gibi yükselen bir dalga, bütün bir dağ yamacının kalalarını paldır küldür güverteye yığıyormuş gibi bir gürleyişle, gü- vertede ne varsa, direk, küpeşte, sandal, hepsini catırdatarak süpür dü götürdü ın ikisini, söktü ğü kaptan dambuçosile küpeşte a- rasında sıkıştırarak pestil gibi ez- misti, O dalganın ardı sıra gelen üçlemenin İkincisi geminin üzeri» ne bir tabut kapaği gibi kapdıdı. kaptanı kıyıda bul Tay! Ertesi £ dular. Kafatası nı ve bey nini dalgalar tereyağ gibi kayal sivamış. Adamın yüzü ardı yan ve sırıtan bir maske olarak kal miştı, * O gün büyük Hippopotanya İmpa) ratorluğu payitahtının ticaret mı kezirde eni kunu bir hareket var dı. Çünkü United Metalurgical şir- ketinin reisine Lordluk ve asilzade ve kendisi Cimbilton olarak, 6 akşam davetli Çatampa sarayında Finlândiyalılar Geliyor mu? Evvelki sene şubat ayında Fenl lândiyaya giden milli güreş takımı mızın orada, Fenlândiya güreş fel ediliyor. Bu rivayete görl Fenlândiyalılar bu haziranın onund İstanbulda güreşçilerimizle çarpışs caktır. üreş işlerimizin başında ola bilirler ki bizim güreşçi zamanları sonbahar ve kış başıdı Yazın gevşektirler. Güreşi btraki rahata yatarlar. Nitekim on. on gün sonra olseağı söylenen Fenla: diya güreşlerine de ayni şekilde g recekler demektir. Ya bu müsabakaları bizim forr da olduğumuz mevsimde kabul meli, yahut m az 6 hafta evvel idmanlara başl malı, Bu işlerin lâubaliliğe ve k yıtsızlığa tahammülü de yoktur. Mersinli Ahmedin de (Talin) giderken sikletinin fazlalığından idmansızlığından dolayı mağlöp ol cağını burada yazmıştık. Bu bir ramet meselesi değildir. Güres isi rini azıcık bilenler bu tahminle yapabilirler. Elverir ki başka düşü eeler olmasın. Bu sefer de bu nâd ikazımızın hüsnü telâkki edileceği den şüphe Maamafih müreki se bu müsabakaları sonbahara ta için Fenlandiyalılara müracaat et se hiç fena olmaz.