Kırkpınarın tarihi meydanına dizilmiş yeni pehlvanlarımız Kırkpınar Güreşleri Bu Sene 6G üreşlerde Eski Pehlivanlık Usullerine Kırkpınar meydanı neler görmüş tür!.. Güreş tarihimizin en heyecan- Mh, en asil hâdiselerine şahit olan o çayırlıkta bu sene de güreşilecek Memnuniyetle haber aldığımıza göre bu seferki güreşlerde eski pehlivan. ık am'anelerine mümkün olduğu ka dar riayet edilecekmiş.. Aliçolar, | Katrancılar, Adalılar arılacakmış.| Sporda ciyanmertliği, doğruluğu, er- kekçe rekabeti her müsabakalarında yaşatmış ve gençlere misal olmuş ©- lan büyük pehlivanlarımızı yâdet- mek ne kadar yerindedir!.. İ Ayni çayırları çiğniyecek, üstünde pöşrevlenecek bugünkü başpehlivan | larımızı da yarınkiler anarlar. Bu İ-| Yi bir başlangıç olacak herhalde... Bu seneki güreşlerde çarpışacak ra ipler, Kırkpınarın çok zorlu genele- Tindekiler kıratında değillerdir. Am- ma-arların çocuklarıdır. Onlar gibi yürürler, onlar gibi nâralanırlar ve onlar gibi takatlerinin sonuna kadar savaşırlar. Eskiden de vakit olmuş ki, Kırkpı nar meydanında başpehlivanlar ha-| vası vurulmağa başlayınca çift çift, | #mra sıra yeğitlerin dizildiği görülme- miş, bir babayiğit ellerini kollarını sallıyarak tek başına çıkmış, kar- şısıma gelecek rakip olmadığından hilâli gömleğini sıyırmağa dahi 1 zum görmeden baş ödülünü alıp gi miş. İşittiğimize göre, bu seferki baş göreşi de aşağı yukarı böyle ola- cak, Kara Ali gitmiyormuş, o olma yınca Kırkpınarda Tekirdağlının ö- nü pek kalabalık olmaz. Tek başına! kalmış gibi başa verilecek ödülü can evine tak diyen bir güreş atmadan a- bır. Kırkpınarın baş ödülünü bir 73- manlar Koca Aliço inhisarına almış tı. Tam yirmi altı sene başı fasılasız kurtarmıştı. Öyle günler olmuş ki, cepkenini çıkarmadan parasını almış | ve bir meteliğini paylaşmadan avdet etmiş. Fakat ayni Aliço bazı seneler de dünyaya gelip geleceğine pişman olacak kadar çetin ve öldüresiye gü- Teşler atmıya mecbur kalmıştır. E- sasen o dayanılamıyacak güreşler yü zünden meydanlarda senelerce tek kalmıya muvaffak olmuştur. 1938 senesi başpehlivanlığını Te- kirdağlının Kırkpınarda ciddi bir ra kibe çatmadan kurtaracağını uma- | Türkiye Serbest Güreş Şampiyonası Güreş federasyonu fından ser best güreşlerin Türkiyede yapılma- n için lânmgelen ehemmiyetin ve. rilmesi yolunda bütün #por mınlaka larına masihatler yapılmış ve bü me sampiyon bakaları hakkında da geniş tebligat ilâve' edilmiştir. Bi tebligat grupla rın teşekkül tarzı düşünülerek hazır- lanmıştır. Yapılan tebligata nazaran her sikletin grup birinelleri 4 ve 8 Hazlranda Ankarada yapılstek Tür Uyulacak Temenni edelim ki, gelecek sene- ler onu terletecek, aldığı ödülü ana- sından emdiği sütü burnundan getir- erek hak ettirecek gençler yetişsin.. İVe bir gün Aliçonun Koca Yusuf na- mında 0 zamana kadar pek meşhur olmıyan bir gence çatıp başı terket miye mecbur kaldığı gibi, Tekirdağ lı da birkaç sene sonra bir yeni Yu- sufa rastlasin... İşler böyle giderse, Kırkpınarın € ki hayatı ve eski hali avdet eder biz de düzünelerce büyük pehlivana malik oluruz. ————— Boks: ihan şampiyonu zenci Coe * İLuvizden evvelki şampiyon Brodoka ınvanını kaybeden eski dünya şam- piyonu Max Bear'ın kardeşi son 7 manlarda dikkati celbetmektedir. Max'ın küçük kardeşi Budy Bear İnğabeysi gibi çocuk tabiatli değildir. O elddi çalışmakta ve döğüşe çıktığı vakit halkı güldürecek şeyler yap- mamağa gayret ettiğinden eski şam piyondan fazla sevilmektedir. Bu haziran yapılacak cihan şam- piyonluğu maçındansonra Budy Be. ar'ın dünya şampiyonluğu © talihini denemesi için kendisine fırsat veril ” İmesi kararlaştırılmaştır. İnme T. $. K. İstanbul Bölgesi Futbol Ajanlığından: 8 Mayıs 1938 Pazar günü Yapılacak Milli Küme Maçları Taksim Stadı: Galatasaray - Altı klüp muhteliti saat 14,30. Güneş - İBeşiktaş A takımları saat 16 Vefa, Beykoz, İstanbulspor, Süley maniye, Topka klüpleri #- rasında yapılacak kupa maçı fikstü- | kiye sampiyonasına iştirak etmek ü. ere Ankaraya hareket edeceklerdir. | ge merkezine göndermeleri ve mu- rahhas göndermiyen klüplerin bu maçlara iştirak ettirilmiyecekleri “tebliğ olunur. rünü tanzim etmek üzere salâhiyet-| tar birer murahhaslarının 9-5-1938 pa | zartesi günü akşamı sant 18 de Böl| Gözümüz Daima Yüksekte O.malıdır İstanbul gazetelerinden birinin İz mir muhabiri gelecek hafta İzmirde yapilacak Galatasaray - Üçok maçın dan bahsederken şöyle yazıyor: Eğer Üçok 14 Muyısta İzmir sta- dında yapılacak maçta Galatasara; mağlüp ederse tasnifte Galatasarayın yerini al namzettir. Bu takdir. de bir İzmir takımı, bir İstanbul ti kımını geride bırakmış olacak de- mektir,” Biz bu iddiayı İzmir sporcuları i- çin çok küçük buluruz. Memleketin on faal ve ateşli gençlik kaynakların dan biri olan İzmirlilerin gözü daha yüksekte ve şüphesiz milli küme şam piyonluğunda olmalıdır. Bir İstanbul klübünün üstüne çık mak çok küçük bir iddiadır. Hasmını Küçük Görmek Pehlivanlığa Yaraşmıyor! Geçen hafta Taksimde Amerikalı Şermân ve İsveçli Negrin fle bizimki ler arasında yapılan güreşlerin revan şirin nerede yapılacağını araştıran bir gazetede, Tekirdağlı, Kara Ali ve Mülüyim pehlivanların sözlerini o- kuduk. Bu sözleri aksi sabit olunca- ya kadar doj u telâkki ettiğimiz £- çin şu satırları yazıyoruz. Hangi mil lete ve ırka mensup olursa olsun han gi siklet ve katagöriden bulunursa bulunsun, hasmını küçük ve hakir görmek başpehlivanlara yakışmaz. Bundan başka profes n- fi tar amına İve malümatı tahtında yapılıp ilân &- dilen güreş programlarına da ne bahasına mektir. Bir iki haftadır güreşlerini yakından takip ettiğimiz pehlivanla- rımızın matbuatta çıkan bazı ulu or ta sözleridir ki'pehlivanlara, hele baş pehlivanlara gevezelik yakışmadığı- ni hatırlatmak vazifesini Bize yükle- di. İzmirde: Milli Kümenin Penaltı Rekoru Geçen pazar günü İzmirde "küme maçları için Üçok - Harbiye ta İkımları “karşılaştılar. Bu müsabaka- hin neticesini pazartesi günkü nüsha mızda bildirmiştik. Dün gelen İz- mir gazetelerinde karşılasmanın taf isilâtı arasında hakem tarafından dört penaltı verildiğini gördük. Müsabakayı ve tarafeynin nasıl oy Badıklarını görmemekle beraber pen altı cezasının bir oyunun mukaddera nu ve bunun ancak kasdi hareketler İde verilebildiğine işaret ederek ma- çın sert bir hava içinde oynandığı neticesine vardık. Bu karşılaşmada hakem Bay E- milli kümenin bu seneki penaltı re- korudur. Geçen seneki rekor Güne- şin İzmirde yaptığı maç esnasında 7 dakika içinde verdiği üç penaltı ile Ankaralı hakem Bay İbrahime aitti Bâkalım önümüzdeki maçlarda bu rekoru İzmirlilerin elinden alabile- cek çıkacak mı?. Futbol : ber| lursa olsun riayet et- mir İk pıtnı tayin edecek en ağır ceza olduğu| sat tarafından verilen dört penaltı!” Vatandaşla EN: Yardım İs Yeşildirekte Belediyenin ler yurdunda oturan Lütfi bir adam dün matbaamıza Şunları söyledi: “— Ben belediyenin kimsesizler yurdundayım. Orada yatıp, kalkıy: rum, Bu yarda sığınan daha birçok yersiz, yurtsuzlar var, Fakat, önlar sağlam oldukları için çalışıyorlar, Az çok ekmek parasını çıkarıyorlar. Fa- kat, tüç dört kişi var ki, bunlar aç v: siyettedirler. Bunlardan iki ur, saralıdır. bir iş yapamazlar. Bir de yaşlı, malül bir ihtiyar var, Keza bu da bir iş yapamaz. Ben de saralı- de geldi. İşe almazlar. Evvelce İdim. Askerdim, sapasağlamdım. İtiklâl harbinde kıdemli başçavuş- İtum. Şimdi kimsesizler yurdunda ya tıp, kalkıyorum. Fakat, yiyecek bir lokma ekmeğin yok.. İki gündür çım. Evvelce belediye, on beş gün- de bir, ayda bir, birkaç kuruş harç- lık veriyordu. 21 nisan tarihinde be- lediyeye tekrar müracaat ederek bir kaç kuruş ekmek parası almak dim. Fakat; bütçede yardım faslı miş, bir şey verilemiyeceğini, hazi rana, yani yeni bütçe zamanına ka- dar beklememizi söylediler, Hazira- na kadar aç mı duruyım? Bu yurtta, hiç iş yapamıyan, ek- mek parasına muhtaç olav benim gi. bi üç dört kişi var. Bu üç dört kişiye | yardım yapılamaz mı? Her gün bir lokma ekmek bulunamaz mı? Bele- diyeden Allah razı olsun. Bizi bu yurtta yatırıp kaldırıyor. Fakat ler gibi ta yardım etse çek i; l | olur, e OKUYUCU Mektupları 15 dakikalık yol Kurtuluşta oturan bir okuyucumuz ya- zıyor: “Dün sabah saat 7530 da işime gitmek İüzere Tepeüstünden tramvaya (bindim Taksime doğru Keliyorum. Sabahleyin E İsentlerde tramvaylar o Kadar &ğir midi yor ki, işine vaktinde yetişmek mecburi. yetinde olanlar için bir sinir veten olu- yor. Dün sabah sant tuttum. Arabalar bi- ribiri arkasına & Kâh duruyor, bekliyor, kâh ağır ağır ilerlemeğe çaht- yordu. Harhiyeden Taksime kadar tam çeyrek saatle geldik. Bu mesafe yaya ola rak ta ancak bu kadar yamanda katedi- lebilir. Önde sıralanan arabalara dikkat ettim. Mübalâğasız. söylüyorum,“yedi ta ne birinet mevki İdi. Benim Bis aoaDafın bu ektebine giden İs- 1 İnsanlar. değildir. bep birinci a- raba İşletiliyor?. Tramvay meselesi mevs Tut bahsolurken bir şikâyetimi daha kay İdetmeden geçemiy , Tramvaylar © İkadar bakıtısızdır ki, arabaların kapıla- rın artık yağlamağa bile liyim görmü- yorlar, Gerek dış kapılar, gerek iç kapı lar öyle zor açılıp kapaniyor ki, bunları harekete getirmek İçin b ksör bazumu kuvveti Mizım. Şirket himmet etse de bun lara bir baktı tanbullular çok 2e Neden acaba srka Bulgur nasıl yapılıyor?. » yarıyor rimiz arasında yap dim bir seyahat sırasında Karamana uğ- an bilhassn hususi tarzda ru İle meşhurdur. Hem bul- Bur almak, hemi de bulgurun burada hazal yapıldığını görmek bu işle uğraşan. ların bulunduğu yere gittim, Burada gör düğüm manzara çok pistir. Bulgurlar, çok pis ve çöplerle dolu bir dere suyuyla yı- kanıyor ve yine bu sü ile kaynatılıyor. Ayrca renk versin diye bir de boya ka- İ riştirdiyor. Allikadar makamların bu gay risihhil vaziyete nazarı dikkatlerini cel- İbetmenizi rica ederim Kendi köşelerinde sırf spor aşkıyla mütevaziane çalışan Moda Gençlerbirliğinin gayretli ve çalışkan gençleri... 5.5.1908 << LİTE ALTIN Mag gs Harstmdı ilk defa olarak bu hikâyeyi yazıyorum. Bundan evvel iki insana anlat - mıştım. Biri biraz su İle bir kâse un mukabilinde (Barbaralı) bir a- dama ki. Dinledikten sonra, mâ- budunu temsil eden ufak bir sta- tünün önüne gitti ve üç defa bi- çını eğerek gözlerini kapadı. İkincisi, Mekkede Hacıların geç tiği beyaz yılan gibi uzanmış bir yol vardır. İşte o yolun bir kena- rında oturan, iztırap çizgilerile yıpranmış yüzlü bir ihtiyar din - lemişti. O da sana, cihanda en küvet nedir? diye sorduğu vakit çöl kızına ne cevap verdin? Dedi. Dedim kl. Cihan dört varlik her şeye hâkimdir. Kadın, at, kud ret, savaş, Muazzam cevap. Demişti. İşte hikây K öhne Panlemen vapuru, So malinin bin beş yüz mil a- çıklarında © battığı zaman mu- cize kabilinden olâfak kendimi 1412 bir adanın kumları (üzerin de buldum. Tâ uzaklarda, bakır vonsindeki semaya mukaki £- yu bulanık bir sahil -gözüküyor- du. Meddü cezre kapılmamak için oraya kadar yüzmek icap edecek. Biraz dinlenmek ve yeniden kuv vet alabilmek için sırtüstü uzan - dım. Aradan bir saat kadar-secmiş ti ki. Anemerurânın yerli dölü bir filikanın bulunduğum dâya doğru geldiğini gördüm. Ken dimi göstermeden onları gözetli- yebilmek için, kurumuş yosun - ların arasına saklandım. Otuz ki- $i kadar vardılar. Sahile çıktılar. İçlerinden uzun boylu, siyah sa - kallı biri ilerledi ve anlıyamadı- ğım bir lisanla ötekilerine bir şey ler söyledi. Çıplak Araplar, uzun sarı bir sandığı, suyun üzerinde yüzdürerek kumların üstüne bi rakıp #ilikalarına döndüler ve be- ni de esrarengiz Sandıkla yapa - yalnız bırakıp savuştular, İçim - den: — Herhalde birisi vebadan öl müş olacak. Deniz alıp götürsün diye buraya bıraktılar. dedim. Saklandığım. yosunların arasın- dan çıktım, sandığa doğru yürü- düm. Kapağını kaldırdığım va - kit; Gine körfezinden daha derin iki zümrüt göz bana bakıyordu... Bu gözler, bir kadın gözleri, yedi kat göklerin fevkindeki huriler - den daha güzel olan bir Arap ka- dınının gözleri idi — Ne... Nedir bu... Diye hayret ten kekeledim. Bunu söylediğim vakit, kadının sözlerimi anliyamı yacağına, bire karşı binle bahse girebilirdim. Burada ikinci defa hayrette kaldım. O, sakin ve ba- har güneşi gibi ılık bir tebessüm- le: Ne olacak âlem (aldanıyor. Dedi. — Neden âlem aldanıyormuş?. — Ellerimi ve ayaklarımı bağ - yan ipleri çöz de anlatırım: iran evvel çözüp, bütün bunların mânasını anla - mıya sabırsızlanıyordum. Kadın | yerinde doğruldu, tamamen hare kâtına sahip olabilmek için epey- ce, kollarını ve ayak bileklerini Uğuşturduktan sonra, mavi ipek » ten burnusuna sarınırken, İri göz- lerinin yakıcı onazarlarını bana çevirdi: MASKE Fransızcadan Çeviren: Şef Yurdaç — Senin nazarında cihane hâ- kim olan büyük kuvvetler hangi“ leridir? Dedi. Mekkede muztarip yü ihti « yarı, çok alâkadar eden cevabı - m o zaman söylemiştim. Bir gün Mombasada bir gemiciyi şarkı söy lerken duymuştum. Bilmem ne - den birdenbire ayni güfte aklıma geldi ve dedim k — Cihana dört büyük kuvvet hâkimdir. Kadın, at, kudret, sa - vaş, — Yaniliyorsun, dedi. — Bunlardan daha kuvvetli ne var ki?... Boğuk bir sesle: — Aşk ile kin. Dedi ve sahile doğru yürürken: — Deniz yükselmiye (başladı. Karaya ulaşmak için yüzmek lâ - zım diyerek suya daldı. Ben de onu takip ettim. Biraz sonra bana Kar nak harabelerinden daha issiz gö rünen, çakıl taşlı bir kumsalda kurunuyorduk, — Şimdi ne yapmak fikrinde * sin? — Bu gece burada uyumak ve yarın meskün bit yere tesadlif LİN Rd lemek. Dedim. Ya siz? dalgın denize bakıyordu. bu sualim üzerine yavaş “ ça bana döndü ve dedi ki: — Dinç Alinin altın maskesin- den bahsedildiğini hiç duydun mu? Gülmiye başladım. Afrikanın şarkında yaşamış bütün fnsanlar bu altın maskeyi duymuşlardır. Gülüşüm, hikâyeye vakıf oldu - ğumu ona hissettirdi. Lâkayıt bir tavırlı — Malik olmak ister miydin? Dedi. Bu sefer kahkahalarla gülmiye başladım. Dinç Alinin altın mi kesi, 1300 senedenberi devam © den bir efsaneden başka bir şey “değildi. Afrikada biraz gezmiş in“ sanlar bunu duymuşlardır. Siya” hiler, Bostontoslar, savaş şarkıl” rında bunu heyecanla method teneffüs ederler. Druseler, esrarengiz bir şekilde anlattılar. Zimoorler de, Gez tepe” lerini arkasında güzelliğini tere nüm ederler. En hoşuma giden t#) rafı, bunu bana sorarken edindi") Bi ciddi tavır oldu. — Mademki, canımız eğlenmek istiyor. Sorun daha... Zümrüdü #f ka kuşunu da ister miyim veya. Fakat gözlerinde hiddet dolu ## zarları, sözlerimi boğazımda du. — Budala! Dedi şaka söylediği mi mi zannediyorsun? Sana alt” maskeye sahip olmak arzu edi misin diye sordum ona cevap bl liyorum. — Tabit.. Dedim. Ona melik © mak için neler feda etmezdir- (O inkikada gözlerinde 'paf Uyan alev. bana Kismsfi da kocasını bıcaklıyan bir ksöi hatırlattı, Kendime geldim. G* man kabilesinde erkeklerin bif deti varmış; ufukta kendi Ki larından daha güzel bir kadı” lirdi mi, eskisini sandıklayıP çük adanın üzerine bırakırla” Bunu duymuştum. Şu halde fi ile gelen adamların arasından liyen Arap, bu yakut gözlü dının kocası idi. Ve bu kadın. casının büyük sırrını biliyor) (Devamı #.