Sa DRE A ia eme ÇOCUKLARA HİKAÂYELE Ormandaki Aşağıda okuyacağınız vaka sizin yaşınızda bir çocuğun başına gelmiş- tir, Bu hikâyeyi onun ağzından din- Yiyelim. “Geçen sene çingenelerin hayâlina ait bir roman okumuştum. Bu roman: da çingenelerin acayip kıyafetlerin. den, âdetlerinden, hırsızlıklarından ve fena huylarındah bahsediliyordu. O zamandünberi kafuında çirgene- Ver için hiç te iyi olmuyan fikirler bes- liyordum. Herne vakit göçebeleri yörsem kendimde bir ürkeklik, irkilmek du yardım, Onların Koyü ve parlak yüz: leri, biribirine karışmış siyah kıvır. cık saçları beni endişelendirir. Lİ — İki'ay evvel, eylül ayında bir gün akrabalarımdan birinin yanına git miştim. Bü akrabalarımın otürdükla- ni yere yakın küçük bir ormanlık bulunuyordu. Bir sabah dolaşırken ormanın orta Sındaki meydanda bir çingene kafi- esinin çadırlarını kurmuş olduğunu gördüm. Yolumu değiştirmek iste dim, Hemen aklıma okuduğum roman geldi. Korktura ve kenardan yürümi ye başladım. Burada yapa yalnız. dm Mümkün olduğu kadar acele edi- yordum. Bir an evvel eve ulaşayım diye çırpınıyordüm. Ben böyle acele acele giderken an- Sızn kulağıma gürültülü sesler gek- di, Biri kavga ediyordu galiba... He- men bir çalılığın arkasına gizlendim. ve kulak kabarttim. Her halde bu bir soygun olmalıy- dı. Çünkü kulağıma gelen sözler bu- Bu anlatıyordu. Çalılığın arasından başımı kaldı. rip korka korka ormanın kenarında ki yola baktım. İki çingene bir adamı aralarına almışlar soyuyorlardı. İkisi de kıhıksız, saçları, biyıklarına karış mış pis heriflerdi. Ortalarındaki e daim korkudan sinmiş ses çıkarmı. yordu. Ara sıra çırpınıyor ve ellerin. den kurtulmak istiyordu. Fakat çin- göneler onu sırasıkı bağlamıştılar, İçlerinden biri ellerini adamm cep- lerine daldırıp onu boşaltıyordu. Korkudan küçük dilimi az daha yutacaktım. Çivilenmiş gibi yerim. de kaldım. Ne ileri, ne geri gidebili- yordum, Fakat bu soygunun” önüne geçmeliydim. Evet muhakkak koşup! bu adamı Şu hırsızların elinden kur- ydim. Usalcacık, bulunduğum çalıların arasından, gürültü çıkarmamışa uğ- raşarak sıyrıldım. Çabuk davran- Soygunculuk İmalıydım. Belki de adamcağısı öldü- rürlerdi. Oradan ayrılınca olanca kuvvetim: İe koşmiya başladım #e doğru kasa- ba jandarmasında soluğu aldım. Heyecanımdan ve nefes, nefese ge İlişimdeni şandermalar da hüdisenin ehemmiyetini anladılar. Ben ttriyor- dum Geç kalmak bir zavallının ölümü- ne sebep olabilirdi. Jandarma kuman | İdanına yalvardım. Beş, on jandarma ile beraber ora- ya doğru yol aldık Zaten kasaba hal- kı da çingenelerin hırsızlığından, ça pulundan yaka silkiyordu. Hdiseyl duyan halk ta peşimize taklımıştı Biz, koca bir kalabalık ormünın kenarına geldik, Ben önden giderek Jandarmalara tehberlik ediyordum. İyi bir iş yapmış olduğuma inani- yor ve sandetlen içim ürperiyordu. Soygunun yapıldığı yeri gösterdim. Üç, dört jandarma oraya doğru se- girttiler. İman çingeneler çadırlarını çözmiye başlamışlar. ve yola çıkmıya hazır, anıyorlardı. Bu vaziyet te, şüphe- mizi daha çok artırdı. Fakat nedense jandarmaların gel- diklerini görünce büyük ve saf bir hayret gösterdiler Ne yalan söyliye- yim, onların bu fevkalâde hayreti! karşısında ben de afalladım. Neden böyle şaşırmışlardı? Tam bu esnada karşıdan demin gördüğüm iki çingene ile soymuya uğ, Taştıkları adamın gelmekte oldukla- rını görünce bu sefer ben şaşırdım. Üçü de kol kola girmiş şakalaşa şa kalaşa yürüyorlardı. Fakat ne olursa olsun jandurmalara bağırdım: kalayın. İdam jandarma kumandanına yaklaştı ve gülerek: — Affedersiniz, efendim, dedi; ga- Mba bir yanlışlık olscak. Vaziyeti si-| 20 anlatmak mecbüriyetindeyiz. Arkası Resimli Hikâye : Büyük ağabeyi Mehmedi, pazara, elma salmıya gönderdi. Zaten. bir Şayan lüyağamm se) ği Melek Miran İlan Esek, bir müddet tahammül etli. Fakat Doğrusu ya, bu işe aklım ermedi, rar Ge alarak Mehmedi üründen Dr a dean Koşmuza bçtdı Şasa — İşte katiller bunlar! Onları ya.|di. Meğerse bunlar bir film kumpan-| yası imişler. Ve burada bir film çe- Bu bağırışım üzerine kafilenin / viriyorlarmış. Demin gördüğüm sah- İçinden kır saçlı uzun boylu bir a-|ne bu filmden bir parça imiş. Tabil nekadar utandığımı ve sıkıl- dığımı tahmin edersiniz. İşte o Vakit. tenberi iyice anlayıp, dinlemeden bir duran kocaman bir makineyi göster-| idrâk ettim. SÖZ DİNLEMİYENİN HALİ BUDUR! Ve yolda merkebe binmemetini de seke sıkıya tenbilledi, ettik bir de kulaklarının kanıçı ile vermen tadğaği Ve Mehmidi yolda bırakarak, köye doğ- — Küçük seni hee tanımıya başladı .* m — Evet, hem de gayet iyi tanıyor, gündüzleri ben iş- şey hakkında hüküm vermemek Ve| ce iken uyuyor, geceleri de yarında dünüp, çadırın yanında kanaat beslememek Hizm geldiğini | oturmam için sabaha kadar mütema diyen bağırıyor. mb a 5 ÇOCUKLARA FIKRALAR: Tabiat Nebatlar ve Tohumlar Nebatlar dünyasında insamı şaşır. tan ve anlaşılması imkânsız gibi ge- Jen birçak şeyler vardır. Fakat bu şa- Şıftıcr ve kavranması güç vaziyetler karşısında biraz düşünceye dalarsak #ebebi anlamakta zorluk'çekmeyiz. | Her nebat bir yaratıcı kuvvetin esiri altında meydana geliyor ve her nebatta kendinde bir kuvvet, yara- es bir varlık gizler, Meselâ bazt nebatlar var ki, yap- raklarına konan küçük « hayvanları Yiyerek gıdasını temin eder ve bü- Yür. Bazı nebatlar da vardır ki, su if- Faz eder, yapraklarından su sızdıran bü nebatların birçok susuz seyyahla Ta, gezginlere, serin birer memba va- ilesini gördüğü olmuştur. Bazı ağaçlar da dallarını yerlere kadar sarkıtırlar, bu yere sarkan dal- ar kök salarak yeni bir ağaç olur. lar ve bu suretle ormanlıkları mey- dana getirirler.. Bunların hepsini biliyorsunuz. Sa, mıya lüzum yoktur.. Bu hafta size, tohumdan, taneden bahsetmek istiyordum. Şayet biraz) düşünürseniz, ehemmiyet vermediği- niz küçük tanelerin neler doğurduk- larını hayretle görürsünüz. Belki pencerenin kenarından silkip | attığımız bir küçük tane, “tohum,| yolumuzun üstündeki kocaman bir a-| Bacı doğurmuştur. İ Yere fırlatıp attığımız bir çekirde- ğin bize en güzel meyvalar verdiği- il hiç hatırınıza getirdiniz mi? Bir köylü için tohumun nekadar kiymetli olduğunu elbette bilirsiniz. | “Yohumsuz bir çiftçi tasavvur etmek | imkânsızdır. O küçücük teneler, top- rağa ekilince kocaman, yemyeşil tar-| alar hâlinde ortaya çıkarlar. | Sizler de çocuklar birer tane gibi-| siniz. İnsanlar, küçücük bir et par-) çasından ne hale gelirler. onların da| mebatlar gibi yaratıcı kuvvetleri var- dir. Siz yavrularım, dalma tablatin kar şısında araştırıcı olun! En büyük a- İimler, filozoflar, tabiat kitabını be- nüz okumuş, bitirmiş değillerdir. Siz de birer büyük kuvvet haline gelin;| Dünyanın en büyük köpekleri İr- landa adasında bulunur. Bu köpekler kurtlardan daha iridir. Resimde İr- landa köpeklerinden bir tanesini gö- rüyorsunuz. Büyük Ansiklopedi 1407 senesinde büyük Çin ansikle- pedisinin son cildi bitirilmiştir. Bu ansiklopedi 22.877 ciltten ibarettir. Karınca Yiyen Hayvan Resmini gördüğünüz. bu hayvan Orta Amerikada yaşar. Karıncalarlı beslenir. Bunu öldürmek çok zordur. Çünkü derisi fevkalâde kalındır. Son ve dünyada eksik kalan şeyleri birer birer tamamlamıya çalışın! Bobi İle Tekin iLTE BUNU BİLMİYORDUM / İlk Tayyareler 4 1885 senesinde bir mtihendis Wk uçuşları hakikat sahasma çıkarmış. tır. Fakat bu uçuşların müddeti bir- kaç saniye sürüyordu. 1938 senesinde ise tayyarelerin sü- yati ve katettikleri yol pek ilerlemiş. ir, Geçenlerde bir Ameriken tayya- resi 4000 kilometrelik bir yolu katet- mişlerdir. Bu tayyarelerin azami sü- ati 600 kilometredir. Çay Yaprakları Çinin bazı vilâyetlerinde hâlâ kı Tu çay yapraklarını ayaklarla çiğni- yerek parçahyorlar. Resimde çayları Yfalıyan iki Çinliyi çalışırken görü- ra başı herhangi bir darbeye karşı çok mukavemetlidir. yorsunuz. İşte Onu Yapamazsın! Demir — Be nim dünyada tak- lit edemiyeceğim. ve yapamıyacağım hiçbir şey yoktur. < Sevim — Yok canım. Babumın yaptığını yapamaz mn? Demir — Babanın marifeti ne air Sevim — Bu sabah bana bir kutu çikolata aldı. Sen bunu yapabilir misin? » Öğretmenle Talebe Talebe — Bay öğretmen bana &i- G far mara ver mişsin. Ben sıfıra müstahak deği: © lim. gi Öğretmen — E- j vet müstahak de- ğilsin? Sıfırdan aşağı numara olma- dığı için sana sıfır verdim. * ğ Köpek Isırmıyormuş — Köpeğiniz & sırıyor mu? — Hayır, kork- ma ısırmaz. — Hayret, öy- — Hey bana bak, üzengiyi ters ta kayorsun? ğ — Sen kendi işine bak. Karışma, hem üzengiyi ters taktığımı nereden çıkardın? Benim ne tarafa gideceği mi biliyor musun ki... * Büyük Adam Bir dakika dür ceketimi çıkarayım. o Seni Allahtan vaktinde yetiştim. bıraktığına üzülmel rım, Teşekkür ederim kardeşim, haya ımı kurtardığın için sana minnetta- Mimi ile Oniki dünyayı dolaşmıya" çıkmışlar, şehre gelince ihtiyar bir adama sorarlar: — Burada büyük bir adam dün- yaya geldi mi? İhtiyar (düşünür) — Hayar hatır. lamıyorum. Burada dünyaya gelen- ler hep küçük çocuklardır.