a ERE Ss P © FutbolFederasyonu Fenerbahçeyi Milli Kümeden Çıkarttı Milli Küme Maçlarına Fenerin Yerine Bir "Altı Klüp Muhteliti,, Girecekmiş! Türkiye şampiyonu Fenerbahçe | giden bütün klüplere de B00 lira tam klübünün milli kümeden çıkarılma- | verilmiştir. Bütün bunlara sına karar verildiği, dü dan gönderilen şu mektupla klübe tebliğ edilmiştir: “Milli kümeye dahil klübünü- zün üç defadır bu maçlara işti- rük etmemesinden dolayı mill kümeden çıkarıldığı ve iş'arı ahi re kadar milli ktlmeye dahil bu- lunan klüplerle ne hususi, ne de resmi maç yapmanıza müsaade edilmiyeceği futbol federasyo - mundan bugün alınan 19-4-938 tarihli telgri me İle minfaka- mıza bildirilmiştir. Keyfiyeti bil. dirir, saygılarımı sunarım.,, Bu tebliğte gözü çarpan en bariz nokta, Fenerin bundan evvel yap - madığı maçlardan dolayı para ce- zasile tecaiyesi kararları milli küme talimatnamesi hükümlerine İstinat ettrilimekte iken bu seferki kararda bu cihetin tamamen mesküt geçil - mesidir. Milli kümede gördüğü ida- resizliklere karşı yaptığı itirazları bahane ittihaz ederek İstanbulun ve Türkiyenin en muntazam, en faal ve kuvvetli bir klübü hakkında bu de- rece yıkicı bir karar vermek süre- tile bizzat kendi nizamlarını çiğne- melerini teşkilât idarecilerinden bek lemediğimizi itiraf ederek bu aykı ri kararın ne derece nizamsız oldu- ğunu tetkike başlıyoruz: Malümdur ki, futbol federasyo nunun bu sene bütün deplâsman ma: lârini “Taksim stadında ' yaptırmaya karar vermesine itiraz eden Fener - bahçe, bu yüzden Istanbulda Üçok | ve Harbiye takımlarile karşılaşma mış, ve 250 lira para cezasina çar- pılarak hükmen de mağlüp sayıl - mıştı. Fener buna İtirazla uğraşır - ken milli küme fikstürü mucibince İzmire gitme sırası geldi. Talimatna meye göre bu seyahat için Fenere peşin olarak verilmesi içap eden 800 liradan 150 lira eksik verilmek is-| Kararda tesiri olmıyan klübün yüz- tendi, Fener de zaten üç gün geç ve-| rilen bu parasının ya tamamen tes- viyesini, yabut bakiyesinin avdette ödeneceğine dair eline bir kâğıt ve- rilmesini istedi. Bu talebi kabul e- dilmediği gibi haricirahı da tamam- lanmadı. Fenerbahçe de bu yüzden İzmire gidemedi. Beklenen hareket milli küme ta- lmatnamesi sarahatine rağmen Fe- nerin parasını eksik vermiye kalkan erin muahazesi idi, halbuki, bunun aksi çıktı. Feneri milli kümeden kov maya ve üstelik akranile hususi maç yapmasına bile müsaade etmiyen bir boykot cezasına çarpmaya karar verdiler. Halbukt: 1 — Fenere 800 Tira verilmesini milli küme talimatnamesi emreder. Fenerden evvel Istanbuldan İzmire Futbol : Yunan ve Mısır Milli Takımları Davet Edildi Ecnebi temaslarına fazla ehemmi- yet veren futbol federasyonu, Yunan ve Mısır futbol federasyonlarına mil Mi takımlar arasında (karşılaşmalar yapılmak üzere müracaat etmiştir. Muvafakat cevabı alındığı takdirde her iki milli takım Ankarada Türk Wailli takımı ile karşılaşacaklar, ay» rca İstanbula ve İzmire uğrıyarak muhtelit takımlarla müsabakalar ya pacaklardır. Bu müsabakaların milli müke maç rağmen , muntaka - | Fenere 150 lira eksik ödenmek İste- hilmiş ve bakiyesinin avdette veri- bir kâğıdın verilme - leceğine dâir sinden da DEN? 2 Harcirahlardan, hattâ ilâma imtina edilmiştir. NE türmez parslar bile kesilemez. Çün- kü bu para masraf mukabilidir. Sa- hihinin de mahalline gidebilmesi va ranın tamamen verilmesine bağlı dır. Fenerin vaziyeti de bunun ayni - dir. Harcirahı verilmediği İzmire gidememiş, bundan do- layı milli kümeden — kovulmuştur. NEDEN? İ 3 — Fenerin İzmire gidememesi: tamam bep olduğuna ve bunu futbol fede- rasyonu yaptığına göre kendi bep olduğunu bu hareketten dolayı yine bu federasyon Feneri tecziye- İye kalkmıştır. NEDEN?” 4 — Fener, harcirahını tam aldı- ğı halde bile İzmire gitmeseydi mil li kümeden çıkarılmasına karar ve- rilemezdi. Çünkü bir klübü milli kü meden kovmak için iki defa dışarı gitmekten imtina etmesi şarttır. Fe ner ise yalnız bir defa gitmemez - lik etmiştir. 5 — Fenerbahçe değil böyle bir deplâsman maçına gitmemekle, hat- tâ bütün milli küme maçlarına iş- tirak etmese bile hakkında millet ceğine namesinde, ne de kurumun diğer mevzuatında hiçbir kayıt yoktur. Sarahat yokken tayini ceza etmeye de imkân olmıyacağı en basit hukuk icaplarındanken, Fenere boykot ve- rilmiştir. NEDEN? 6 — Kuldı ki; Fenerin bu bareke- tinde âmil olan yalnız idare heyeti olduğu halde müsabaka böykotile bu lerce genç sporcusu fasliyetten me- nedilmektedir. NEDEN? ittihaz eden bu acı karar, mevcut nizama aykırı ve tamamen örfidir. Işin en firaklı tarafı, yonunun bizzat reisi de bu kararın aleyhindedir. Fenerin yerine kim giriyor? Mıntaka mahfilinden aldığımız ma lümata göre, Fenerin milli kümeden çıkarılmasile boşalan yere, birinci ligin milli küme haricinde kalmış ö- lan altı muhtelit takım, getirilecektir. Şimdi lit takım getirilmesi görülmüş şey olmadığına göre bu tedbir de emsal- siz bir şaheserdir. Hariçte: Halterde Yeni Bir Dünya Rekoru Kırıldı Pariste tertip edilmiş olan ağır atletizm müsabakalarının birisinde ti 114,3 kilo kaldırmak suretile ye- ni bir dünya rekoru kırmıştır. Bun- man Özendoyç'ta idi. larının hitamından sonra haziran or- talarında yapılması tekarrür etmiş- raptedilmiş borçlar gibi itiraz gö - |ne harcirahının eksik verilmesi se- se iz müsabaka boykotu derpiş edile | İr ne milli küme el Görülüyor ki Fenerbahçeyi hedef futbol federas klübünden yapılacak bir ye kadar dünyanın. hiçbir yerinde klüp takımları arasında tertip edil- miş lig müsabakalrına böyle muhte- İsviçreli Halter şampiyonu Piyer Ko- dan evvelki rekor 113,5 kilo ile Al-| İstanbula gelmek üzere yola çıkan İsveçli Naygrin Tekirdağlı, Pazar Güreşine Yetişecek Başpehlivan Tekirdağlı Hüseyi - bik başpehlivan Kara Ali ile tutuşa cağını evvelce yazmiştik. Ayni gün, Avrupadan gelen Mülâyimle Him - met pehlivan karşılaşacaktır. vaziyetin tekarrür etmiş bulunduğu şu sıralarda Balıkesir Idmen Birliği başkanlığından bir mektup aldik. Bir davet şeklinde yazılmış olan mek- tubu aynen alıyoruz: e kiübümüz menfentine Balikesirde ye - ve kemdisile aritant kalınmıştır. Baş petilivan kendı Bez ilsüşmek istiyen Tandırmak Kara Ab pehlivan le Himmet pehlivanların &a bu mü; bakaya davet edilmelerini klübümüzden istediği cihetle keyfiyetin o gazetenizde yazılmasını dileriz. Kara Ali ile Hüseyin pehlivanm miş pazar günkü Taksim güreşine söz verdiklerini — işittiğimizden hemen tahkikata başladık, Kara Aliyi bul- duramadık. Fakat onu tanıyanları İve niyetlerini bilenleri bulduk. On - lar diyorlar ki: — Kara Ali Hüseyinle Taksim sta- dında tutuşacağımı ve kuru güreş ya pacaklarını çoktan bildiği için pazar güreşine hazırlanmaktadır. Balıkesir teklifinden haberi olduğunu bize söy lemediği gibi gideceğine dair de bir şey konuşmadı. Bu © vaziyete göre, Kara Ali Hüseyini burada bekliye- cektir, sanırız. livan Balıkesir güreşlerini bitirip hemeh bir otobüse atlıyacak ve Is- tanbula pazar güreşine yetişmeye çalışacaktır. Biz aldığımız hsberlerden, Kara İ Alinin ve Himmet pehlivanların Ba likesir güreşlerine | gidemiyecekleri kanaatine vasıl olduk. İki pehlivan daha geliyor Pazar günü burada toplanacak 0- lan ağır cüsseli pehlivanlarımızla güreşmek üzere Avrupadan iki peh- livan getirtileceğini de mevsukan öğ rendik, Gelecek pehlivanlardan biri Amerikalı Şerman'dır. Diğeri İsveç li Oskar Naygrin'dir. Bu iki pehli- vanın da dalavereli güreşler yapma- dıkları temin olunuyor. İsveçli pehlivan otuz yaşındadır. Kilosu 97 dir. Burada ilk ağızda kıy metini hakkıyla göstermek Üzere başpehlivandan evvel iki müsabaka yapılmasına, onlarda muvaffak ol - duğu takdirde başpehlivanla çar - pışmasına karar verilmiştir. nes, #i ve temiz havadır. Bunları her gün çocuğu veriniz. nin pazar günü Taksim stadında sa- Bu| - |parmaklık çekilmesi gibi tedbirleri de söy- Şu halde Tekirdağlı Hüseyin peh- | Çocuğun en çok sevdiği şeyler annesi, gü- base ierarsı izi İPİN Yeni Avukatlık Kanunu Karncabeyde Garipçe mahallesin. le emekli subaylardan arzuhalei İl rahim Yılmaz imzasile aldığımız bir mektupta, adliye encümeninde mü- zakere edilmekte olan yeni avuk lık kanunu lâyihasından o bahsedili- İyor. Karlimiz, iptidai tahsil ile zabıt kâtipliğinden başlıyarak hâkim sını“ fına kadar yükseldikten sonra istifa veya tekaüt suretile ayrılanların a-| vukatlık hakkı müktesepleri yeni lâ- yihaca kabul edildiğini, buna muka | bil ayni lâyihanın arzuhaleiliği avu- katlara has ve tahsis ettiğini söyle dikten sonra işte bu son ciheti doğru bulmamaktadı Mektup sahibi, 1632 sayılı askeri ceza kanununun 206 ıncı maddesi “e- mekli subaylara askeri mahkemeler- de müdafilik,, hakkını verdiğini, bu hakka sahip bulunanların arzuhalei- lik edememeleri bir tezat teşkil ede- ceğini yazıyor. Memlekette, cüzi te- kaüt maaşlarile geçinemedikleri için arzuhalcilik eden binlerce mütekait bulunduğunu, bunların arasında yük- sek tahsil veya lise tahsili görmüş- ler de bulunduğunu, şimdi bunların arzuhalcilikten men'i mevcut İşsiz- lere - aileleri de gözönüne getirilir- se » mühim bir yekün ilâve edeceği- ni söylüyor ve netice olarak, müte- kaitlerin arzuhalcilik edebilmelerini istiyerek lâyihaya bu yolda bir mad- de ilâvesini temenni eyliyor. OKUYUCU Mektupları Gülhane parkının bakımsızlığı Okuyucularımızdan Emekli Sübay Z. B. e aldığımız mektupta deniyoe ki “Ben eski eserleri seven ve korumak Is- yen bir vatandaşım. Bu münasebetle, geh- İrtmizde alikasızlık yüzünden günden gü- İse tahribe uğramakta olan eserleri gör- dükçe yüreğim sızlar. Gülhane parkma »- ranra giderim, Parkın orta kısmında dört kadar pek kiymetli aslan herk ii Yün a e ölme zıları da çakı pe çivi & larını yazar- lar. Yasak edilmesi için her defa bekçileri ve alâkadarları ikaz ettiğim halde Maale. sef önüne geçilememektedir. Bir metre ka dar yükseğe kaldırılmam veyahut birer lediğim halde aldıran olmadı. Tek çiçeği olmıyan bu'parkın her köşesinde çiçeklere el sürülmemesi hakkında İlânlar vardır. Hiç olmazsa bu selen heykellerine de birer lev ha ösilsa ne olur?. Ru işle alâkadarların meşgul olacağını ümit ederim.” * Buldan Ticaret Mümessilliği Denizli Ticaret Odasından gönderilen mektupta deniyor ki: “Buldan Ticaret ve Sanayi Odası Yüksek İktisat Vekâletinin Emrile 1937 yılında O- darmza rabtedilmiştir. 1931 Yılında müs- takil Buldan Odasının Vekâletçe tasdik edilmiş Bütçesi yekünu 482 Ura 50 Ku- ruşlan ibarettir. Her sene Vekkletçe tasdik edilen Mü- messillik bötçelerinin tamamen tahakkuku İ görülmemiştir. Denizli Vilâyeti Ticaret ve Sanayi Odam Buldan Tücesrlarından 1932 Yıldan Deri 4435 gibi para tahsil etme- mişti. Bu Odalar kendi varidatlarının az- ağından dolayı idare edemedikleri İçin Iktınat Vekâletince Wğvedilmiştir. 4435 Tira gibi bir Bütçeyi tahakkuk ettirmeleri. İne manen ve meddeten imkân yoktur. Bu- rada da 1982 Yılından beri bir Mümessil lik mevcuttur.” MEMLEKETTE Ayancıkta Bir Spor Sahası Açıldı Ayancık, (TAN) Ayancıkta spor faaliyeti gittikçe artmaktadır. Buradaki | Ayancık spor ve Zingal spor klüpleri gençlerin bedeni inki- şaflarını temin etmektedir. Ayancık spor klül 0 bin lira sarfederek bir bina ve bir futbol sahası yaptırmış- tır. Bu sahada iki klüp pazar gün“ leri karşılaşmaktadır. Buranın en he yecanlı ve alâkalı maçı, her sene tekrar edilen ihtiyar ve genç takım ların karşılaşmasıdır. Zingal spor klübü, daha ziyade memur ve işçi- lerin toplu bulunduğu bir teşekkül olduğundan, voleybol, basketbol, te- AUMABAAOAAA ADAN SOUAMA AAA AOAA DAMARA | Yazan : Spirin - Çeviren: B. Tok Gree RAN ABA —— — İvan Dimitriç, dedi, kuzum şu toz da ne oluyor? Zehir midir, nedir? Papanin içerledi: — Zehir sensin, dedi.. Bu ne - den zehir oluyormuş? Sizin anlıya- cağınız buna “tavuk tozu,, derler.. Gıda enstitüleri bunu bilhassa be- nim tavsiyem ve talimatım üzeri- ne yaptı. Bunun içinde... Papanin, fevkalâde sevdiği bu mevzu üzerinde uzun bir konferan sa girişti.. Bu tozda nekadar kalori bulunduğunu, bunun bilmem kaç gramının bilmem nekadar tavuk e tine bedel olduğunu, bundan köf- te ve saire gibi bir sürü yemekler yapılabileceğini uzun uzun anlat- tı. — Demek bu tozdan köfte de ya- pılabilir? diye sorduk. — Hem de nasıl bir köfte? Petenin kendini tutamadı: — İşte bu güzel, dedi.. Her hak de bu, - şimdiye kadar Kutüpta ya pilan bütün yemeklerden daha iyi olacak.. Biz rekoru kırmış olaca - ğızt. Bunun yapılış tarzı hakkında Pa paninden alelâcele izahat aldıktan sonra hemen işe giriştik. nmühim mesele Tözüm #016 karıştırılması işi idi. Bunun kıva- mını buldurmak lâzımdı. Bu me- sul işi Petenin deruhte etti... Ha- muru o kadar elddiyetle yoğuru- yordu, ki âdeta altinla gümüş ha- İitası yapıyor zannettim... Oldukça koyu bir et hamuru meydana geldi... Ben de bunu mu- ayene edip bilgiç bir tavırla: — İyidir" Hükmünü verdikten sonra, köf- teleri kocaman tavanın içine sıra- ladık.. Az sorira büyük bir zevkle bunların nasıl cızırdadıklarını sey- Tetmiye başladık. Fakat sevincimiz uzun sürmeği, Tavadaki köfteler acaip bir istiha le geçirdiler. Evvelâ şişitiler.. Son ra yayıldılar. Nihayet hep bir raya gelerek tuhaf ve sulu bir ma- cun halini aldılar. Biz büyük bir dehşet içinde gözümüzün önünde- cereyan eden bu sihirbazlığa ba- kıyorduk. N ihayet ilk kendine gelen ben oldum... Dehşet içinde tava- ya bakmakta olan Petenin'e döne- rek — Herhalde bu, böyle olmıya- cak, galiba. dedim. Petenin elindeki bıçakla tavada» ki sulu macun karıştırarak birşey ler öğrenmiye, bu hokkabazlığın sebeplerini anlamıya çalışıyordu. Ben onu dürttüm: — Herhalde bunun içine konma- sı Mizimgelen birşey koymayı u- nutmuş olacaksın?. Petenin suratını ekşiterek: — Mehlesef öyle dedi. Bunun içine galeta tozu koymayı unut- muşüm... Elimizde hazır galeta tozu yok- tu. Galetalari ve çekiçleri elimi- ze alarak bunları karşılıklı dövmi- ye başladık... Hem bu işi yapıyor, hem de böyle belâlı bir işe giriş- tiğimizden ötürü kendi kendimize ediyorduk... Öyle kim, köfte yapmak kimdi?.. Nihayet galetalar hazırlandı. Fakat ne ben, ne de Petenin bün- İarı nasıl ve ne şekilde kullanaca- ğımızı bilmiyorduk... Uzun tered- dütlerden sonra ikimiz de, en mü- nis, koşma ve atlama sporlarına da mühim yer vermektedir. yafık tedbirlerin bu tozları tavada- ki henüz dağılmamış köfteler üze- #Kutupta Bir Öğle Yemeği 214-938 AAA DUAA URA ARAAABAEE İKİ GÜNLÜK HİKÂYE rine serpmek olacağına karar ver- dik... Hakkiaten düşüncemizde aldan- mamişız... Tozları köftelerin üzeri- ne serper serpmez köfteler koyula- Şır gibi oldu. Fakat... bir dakika geçmeden bunlar da eskilerinden beter bir şekilde sulandılar. Ve bi- ribirlerine yapıştılar... Mesele ciddi bir mahiyet aliyor du. Çünkü öğle yemeği zamanı yak laşıyordu. Halbuki biz henüz hiç birşey yapmamıştık... 'Tam biz tavanın başında kıvra- nıp dururken yanımıza * tayyareci Bobuşkin geldi... Bobuşkin kutüp- te aşçılık sahasında Papanin'in en tehlikeli bir rakibi idi. Tavaya, şöyle, bir göz attıktan sonra bize dönerek gayet alaycı bir sesle: — Delikanlılar, dedi, görüyo- Tum ki bu işlerde pek acemisiniz! Öğrenmek lâzim.. Öğrenmek., Köf teleri evvelâ galeta tozuna bular- lar ve ondan sonra kızartırlar... Biz üçüncü defa kollarımızı sı vadık ve şu menfur köfteleri yeni baştan yapmıya koyulduk. Artık bu defa da muvaffak olamazsak hepsini buzların üzerine döküp bu radan kaçacaktık!, Yine eski ameliye başladı. "Kö. vaya dizildi. Kalbimiz atarak bü- yük bir heyecanla tehlikeli ânın ge lip geçmesini beklemiye başladık... Fakat Bobuşkin haklı imiş. Yanl zaman geçtiği halde köfteler dağıl- mamışta... F erahladık.. derin derin nefes aldık. Ve benzin ocakların- dan uzaklaşarak birer sigara bellen- dirdik... Fakat çırağım sigarasını ağzına götürmeye vakit bulamadan yerin- den fırladı.. Benzin ocağındaki ben zin bitmiş ve ocak sönmüştü... Bü- tün aksilikler bizde idi... Benzin 0- cağını ağzına kadar doldurduk.. Ye niden ateşledik... Tavayı benzin 0- cağının üstüne koyarak beklemiye başladık... Biz ocağı doldururken köfteler tuttu.. Ateşin üstüne ko- yunca cwzırdamiya başladılar. Ak- si gibi ateş fe fazla geldi. Bütün köfteler yanma tehlikesi geçiriy lardı... Çaresiz, benzini azaltmak lâzımdı... Tekrar tavayı yere indir dim... Benzin ocağını söndürdüm... Yanındaki vidasını çözerek benzini boşaltmıya hazırlandım... Fakat vi danın bir ucunu açmamla beraber bir benzin fıskiyesinin yükselmesi bir oldu... Arkamdan bir feryet koptu... Fıs kıye halinde sıçrayan benzin doğ- ru tavanın içine gitmişti. Pete nin bunun için haykırıyordu... Artık olan olmuştu... Yapılacak hiç birşey kalmıyordu... Esasen ye- rek zamanı da çatıp gelmişti... Herkes acıkmış, sabırsızlıkla bizim gelmemizi bekliyordu... İki rahmet ten birini yapmak mecburiyetinde idik: Ya namuskârane bir şekilde gidip herşeyi itiraf etmek... Veya- hut hiç ses çıkarmadan köfteleri olduğu gibi önlerine koymak. Pe- tenin köftelerin olduğu gibi götü” rülmesi taraftarı idi: — Korkacak ne var?. diyordü. Geçen gün Vodopianov'un koca” man bir bardak benzin içtiğini gö” zümle gördüm. Benzin zararlı bir şey değil ki... Biz aramızda münakaşa edip du rürken tayyarenin “lokanta” sın- dan bize seslendiler: — Hey aşçılar, neredesiniz?. Ye (Devamı 8 incide)