30 Mart 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

30 Mart 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

uyandırmak üzere bazı teşebbüslefe girişildiğini memnuniyetle haber al- dık. dında boksör Menaşe'yi mühim bir Ss Pp Boksu Canlandırmak Için Yeni Bazı Teşebbüsler Yapılıyor. Uzun seneler var ki, boks, İstan. bulda uyku hastalığına tutulmuştur. Eskiden bu sporda çok parlak günle- rimiz olmuştu. Bizimkiler İngiliz *fi- losu şampiyonların Fransız tiyatro- sunda mağlüp. etmişlerdi. Amerikan bahriye takımını da ikiye karşı beş galibiyetle haklamıştık. Galatasaray dan yetişen boksörler de Avrüpanın birinci sınıf dövüşçülerine karşi faik ve pek güzel müsabakalar yapmıya muvaffak oldular. Şahısların fedakârlığı ve.hevesiyle devam ettirilebilen o günler çoktan geçti. Bugün sekiz devrelik bir boks maçını sokak kavgası haline çetir- meden çıkarabilecek boksörlerimiz parmakla gösterilecek kadar azal mıştır. Pek kısa bir zamanda, antrenör- süz ve büyük maçları seyretmiye im kân bulamadan yükselen istidatları- miz, kabiliyetlerini evvelce ispat et- tiler. Bu itibarla boks sporuna" elverişli gençlerin bizde çok yetiştiği belli ol- muştur. Buna rağmen mütemadi şah #i fedakârlıklarlâ devam ettirilen bu asil mücadele sporu, heveskârların İaaliyetten çekilmesiyle çöktü. Son gürilerde'uykuda olan boksu Bundan altı ay evvel Taksim sta- farkla mağlüp eden Küâni ile Gala- tasaraylı boksör Fahrinin maçıyla başlamak ve Yunanistandan getirile cek boksörlerle devam edilmek üze- Te geniş bir program hazırlanmıştır. Kâni mukavim bir dövüşçüdür. Fahri, ilk başladığı zamanlar hayli seri dövüşüyordu. Bu yakınlarda ki- Yosunun da ağırlaştığını işitiyoruz. Eğer mukavim Takibine karşı güzel bir maç çıkarabilirse İstanbul da, ec- nebi boksörlerle' çarpışabilecek bir boksör kazanmış olur. Ecnebilerle Atletizm : Eski Bir Atletin Gönderdiği Mektup “Eski bir atlet,, imzasiyle aldığı- miz mektupta şu satırlar var; “Sayın gazetenizin Pazartesi gün- kü nüshasında çoktandır gözümüzün görmediği uzun bir atletizm teknik neticeleri Histesi intişar etti. Ben de bir vakitler bizde bir türlü kiymeti takdir edilmiyen bedbaht atletizmin naçiz bir sâliki idim. Derecelerim yüksek olmadığı halde aşkım beni bu branşın bizde ve dışardaki bütün fa- liyetini takibe sevketmişti. İşte o a- 'âni ile dövüşe hazırlanan Fahri > çarpışabilecek bir boksörün yetişme- R Futbol : Milli Küme Talimatnamesi .z | Tebliğ Ediliyor | o Mevsuk surette öğrendik ki; umu- İmi merkez, Fenerbahçenin saha ihti. İlâfı çıktıktan sonra yeni milli küme talimatnamesinin alâkadar klüplere tebliğ edilmemiş olduğunun farkına vararak “bu talimatname eğer şimdi ye kadar tebliğ edilmemiş ise hemen alâkadarlara tebliğini, İstanbul mın takasına yazmıştır. Şu halde, Fenef klübünün tecziyesine esas tutulan bu talimatnamenin klübün iddiası veçhi- İle kendilerine tebliğ edilmemiş oldu kkuk etmektedir. Bakalım, bu wen Fener klübünün itirazları İdihlenecek midir? Diğer taraftan öğrendiğimize göre. İmıntaka mahafilinde Fenerbahçenin (milli küme maçlarından ihraç edile- İceği hakkındaki rivayetlere inanıl - İ mamaktadır. Bu mahfillerin kanas- İtine göre, iki defa deplisman maçı- |na gelmediği için çıkarılacak takım yerli takım değil, dışarıdan gelen ta- kımdır. Elimizde bu meşhur milli küme ta- #matnamesi bulunmadığı yürütmeyi mevsimsiz sayıyoruz. Ta- limatname klüplere tebliğ olununda muhteviyatı herkesçe . öğrenileceği şünhesizdir. Federasyon Reisi Ankaraya Gitti Güneş klübünün İzmirde yaptığı maçları yakından takip etmek üzere İzmire giden futbol federasyonu baş- kanı Sedat Rıza dün sabah şehrimize gelmiş ve öğleden sonra Ankaraya hareket etmiştir. için fikir Haber aldığımıza göre, birinci reis bu seyahatinde son haftanın İstanbul TAN OKUYUCU Mektupları Şam Değil, Antep Fıstığı Gaziantepte okuyucumuz Durdu Aklisn bir hatamıza dikkssi celbediyor. İrlindalı seyyahların satın aldığı Helvadan beksedeti bir yazımızda Antep fistığı diyecek yerde eski dil alışkıınlığı ile (Şam fıstığı) demi - şiz. Okuyucumuz diyor ki “Gazlantebin Gaziliği gibi Osuğı dünyanın başka hiç» bir toprağında yetişmez. Örür diler, hatamızı “tashih imkânını verdiği için B. Akına teşekkür ederiz. * 3ir İşçinin Temennisi Aüresinin bizde #ishfuz kalmasını isti- | yen bir okuyucumuz şunları yaziyor: *— Barı milessase ve iş yerlerinde İşçi- lere 13 günde bir para vermek usulü git - #ikge genişliyor, Halbuki yurdum her tara ında İş kanuru mucibince işçilere her cu Merteri günü baftalık verilmektedir. 40 - 80 kuruş yevmiye alar bir işçi, ihtiyaçlar rını kapamak için 19 günü nasıl beklesin? Tok. acın halinden anlamaz, diye bir ata- lar sörü vardır. Hükümet bunu bildiği için iş kanununu çıkardı Allah onden razi ol. sun, Fakat, bazı yerlerde yevmiyeler yine 12 günde bir veriliyor, Bizim vaziyetimiz &e olan daha yüzlerce isçi vardır. Alâkadar. makamlardan bu hususta tahkikat yapmalarını rles ederiz. Sarsak Oğlunu Boğan Ana Mahküm Oldu Ingiliz hâkimleri mühim bir da- Vanın kararını vermişlerdir. Man- ford adındaki kadının bundan beş se- ne evvel bir oğlu dünyaya gelmiş. Çocuk doğuşunda mankafa ve sar-| İsakmış. Meşakkat içinde hayatını ka- İzanan sile sarsak çocuğu iyi etmek üzere beş sene çalışmışlar, Çocuğu gösterdikleri her doktor İsifa bulamıyacağını söylemiş. Kadın çaresiz bir vaziyette, oğlunun ağzı- na dayadığı gaz musluğu ile büyük si organizasyonları çok 'kolaylaştırır. "Temenni edelim ki, boksu uyandır imak üzere çiddi teşebbüslere başla- mak niyetinde. ülanlar, projelerinde muvaffak olabilsinler de güzel maç- lar seyretmek imkânlarını kazana- Memlekette: Biga, (TAN) ze gelen Dimetoka futbol klübü ile|m, frenklerin kabul ettiklerine dair| * Biga İdmanyurdu laşmış ve samimi sonra Bigalılar 5 — O galip gelmişler Dimetoka Takımı Bigada Yenildi Bu hafta şekrimi sporcuları karşı- geçen bir mâçtan Yeni bir teşekkül ol-w Dimetoka İfutbol klübünün göster *i enerji bu Trada takdirle karşılarım “* Güneş Oyur-- İzmirden Ge'diler milli küme maçları için İzmire gi- teşli devreden kalma bir itiyatla hâ-| derek iki sıkı karşılaşmayı da galibi- Yâ bu faaliyeti takip ediyorum. Şim-| yetle nihayetlendiren Güneş klübü diye kadar Avrupa ve Amerikada kış | birinci takımı, dün sabah Bandırma Ortasında açık sahada, içlerinde kör-| Yoluyla şehrimize gelmiştir. pe ve genç mektepliler de bulunan atletlere müsabaka yaptırıldığına te- sadüf etmemiştim. İstanbulda Mart ayın vasati sühuneti beşten yukan Kendilerile İzmir maçları hakkın- da görüştüğümüz Güneşli sporcular, galibiyetlerini çok güçlükle kazandık larını söylüyorlar. Oyunculardan Melih, Rasih, Rıza, olduğunu sanmıyorum. Atletizmin | Faruk maçların çok sıkı bir çekişme bütün terakkilerini tâkip etmediğim | halinde cereyan etmesinden dolayı için acaba mevsim sebebiyle pist ig. | 0421 Yaralar almışlardır. manı yapmamış körpe atletlerin s0- ğukta koşturulmaları yeni bir usul icabı mıdır, diye size sormıya ve İs- veçte tahsil ettiği söylenen Atletizm Federasyonu Reisinin bu hususta be- ni tenvir etmesini ricaya cüret ettim. Hoş görünüz ve sağ olunuz, bayım.,. sarar İ YURTTAŞ: İ Şam fıstığı diye anılan fıstık, yalnız Gaziantepte yetişen Türk fıstığıdır. Fıstık gibi olmak isti. yen, Antep fıstığı yer. Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu ca. —— ve İzmir iaçları hakemlerinin tâyin meselesinden çıkan ihtilâf tasfiye et- meye çalışacaktır. GÜREŞ: di © tü Yağlı Güreşi delımal | Etmemeliy'z Geçenlerde, Tekirdağlının Pariste kazandığı muvaffakıyetler dolayısi- le, serbest güreşin Türklerden çıktığı ki gi makaleler okuduğumuzu yazmıştık. | O yazımızda, güreşçilerimizi Avrupa» ya evvelâ tanıtan eski büyük pehli- vanlarımızın ve Tekirdağlının, hep yağlı güreşten yetişmiş oldukların işaret etmiştik. Sözlerimizi — bitirirken. iyi pehli- vanlar yetiştirmek gayretinin uzak köylerimize kadar yayıldığını da ilâ- ve etmiştik. Noktai nazarımıza hak verdiğini Ankaradan bir mektupla bildiren ka rilerimizden Şeref Gensoy, her haf- İta yağsız olduğu kadar yağlı güreş- ler tertip edilmesinde fayda olduğu- nu yazıyor. Yağsız güreşler için İstanbulda or ganizatörler çıkmıştır. Serbest güreş Jo hızla her ay biraz daha ileri geç- mektedir. Fakat, muntazam Yağlı gü- İreşler için de organizatörler çıkarsa memleketimiz için hayırlı olur. fi Cc) bir yeke ve den kadın, bedbahtlığını ve cinaye- macerasını olduğu gibi hikâye etmiş- tir. ziyet önünde cemiyeti beşeriyeye hiç mahlükun hayatım idame ettirmekle hiçbir şey kazanılamıyacağına kalbi ren bu ana evlâdını ve kendisini ce- esbabı muhaffefeden addetmişse de, hâkimler kân göremediklerinden idam hük- münde ısrar etmişlerdir. bugün 704 da ressam ve muharrir Elit, Naci “Halk ve resim, mevzulu bir konferans ve tecek, konferansı bir konser takip edecektir Ziya Etmen yarın saat 1730 da Eminönü evlâdı- nayetini işlemiş, Oldürdü, ini kendi itiraf etmiştir. Mahkemeye çıkarılan kadın act Kadının avukatı jüri heyetine arşı müdafaasını şöyle yapmıştır” — 'bbın çaresiz kaldığı bir va- aramıyacağı muhakkak olan bir ızlıyarak beş sene sonra kanaat geti- adan kurtarmak istemiştir. Jüri heyeti kadının bu yaziyetini kanunda böyle bir im- IOFLANINLAR a DAVETLER © Eminönü Halkevinde bu akşam saat Yarın: İstanbul Sanat Okulu Direktörü Yusuf Halkevi salonunda “Yurtta teknik tedrisa- ta rağbet, mevzulu dir konferans verecek” tir. Hafta içinde: Darüşşafaka mezunları kurumu Nisanın 9 uncu Cumartesi günü saat 15 te Emin önü Halkevinde yıllık kengresini yapa- caktır. i Nisanın ikisinden itibaren Şehremini Halkevinde parasız Fransızca dersleri veri lecektir. Dersler üç ay sürecektir. Kayıt işine başlanmıştır. Sinir ve ruh hekimlerinin aylık ilmi toplantısı Türk Nöro - peihistri cemiyetinin Ni sun toplantısı ayın ilk Cüma'günü öğleden evvel Bakırköy Akliye ve Asabiye hasta- mesinde yapılacak, #inir ve ruh hastalik- tarım alâkadar eden fenni mesaili görüşü- lecektir, Mart içtimsinda belkemiğine alt oldukça az tesadüf edilen bir bozukluktan ileri gelme bir nuha basım piesi gösterii- 30-3 - 938 undan: aşağı yukarı bir bu- çuk ay oldu; toplantının ortalarına doğru Kuşakov ayağa kalktı: — Arkadaşlar, dedi, müsaade ©- derseniz müessesemizin memurla- rından Yergunov hakkında dikka- tinizi çekmek istiyorum... Toplantıda hazır bulunânlardân birisi: — Yergunov şirmdi burada de - gil, dedi. Bir ay izini var. Iyisi mi, o da burada bulunduğu zaman ken disi hakkında konuşuruz. — Hayır, hayır. Ben bilhassa bugün dikkatinizi çekmek istiyo- rüm., — Peki, dediğin olsun!.. — Bilmem hatırlıyor musunuz: Yergunov daha izinli gitmemişti, gazetelerde : Yergunski - Yergu- nov - Yergunoski isminde birisin- den babsedildi.. Bu adamın sulis- timalleri hakkında bir sürü yazı- lar yazıldı.. Arada ucayip bir isim benzerliği var. u sırada arka sıralardan 8- laycı bir ses işitildi: — Peki, sonra?!.. — Evet, 6 tariklerde bizim Yer- gunov da bir düğün münasebetile bir sürü masraflar yapmıştı... — Ne gibi masraflar? — Basbayağı masraflar.. Galiba bir ziyafet vermişti.. Binaenaleyh bu noktanın tespitini İstiyorum.. Bu ziyafeti nasıl ve hangi paralar la vermişti?. — Bundan bir şey çıkmaz?, Her- üç beş kuruş bulup böyle fev- yle Kerim rg çi, er rebilir.. — Fakat dahası var: Geçen yaz, bilmem ne münasebetle Yergunov bana: “Bu sene havalar çok kötü gidiyor!,, demişti.. Halbuki - hava- ar biraz yağmurlu olmakla bera- ber şikâyet edilecek kadar kötü değildi.. — Peki, bundan ne çıkar?. — Ne demek, ne çıkar?, Bu dü- pedüz iklime, havalara iftira ei mektir, Seçimler (o münasebetile yaptır ımız toplantıda hepiniz var mıy- dınız?, — Evet hepimiz vardık. — Çok iyi öyle ise, Şu halde bu toplantıda Yergunov'un sabotaj, obstrüksiyon yaptığını da batır- liyacaksınız!., —Biz öyle bir şey hatırlamı- yoruz.. — Hatırlamıyor müsunuz?. Oy- le ise ben size hatırlatayım: Yer- gunov o toplantıda mahsus arka $i- ralara oturmuştu. Mütemadiyen esniyordu.. — Ne yapıyordu?,” — Esniyordu.. Yani sizin anlıyas cağınız uyukluyordu. Yeni toplan- ta ile alâkadar olmuyordu; bilmem anladınız mi? — Evet anladık. — İşte böyle. Ben kendisine: “Yergunov, dedim, neye böyle es- heyip duruyorsun?,, o da bana: “Dün akşam geç yattım; uykusu. zum.,, diye cevap verdi. Halbuki benim bildiğime göre Yergunov daima erken yatar.. Binaenaleyh geç yatmiş olduğu hakkında ileri sürdüğü sebep te öiddi olmasa ge. rek Yine bu sıfada sarka taraftan bir ses duyuldu: — Yergunov hakkında söyliye- eklerinin hepsi bundan mı ibaret? — Hayır, daha söylenecek * çok şey var, Fakat zannediyorum ki bunlür'da kâfi. Ben aman vermez “bir adamım. — Aman ver mez mit, — Evet aman vermez. Bu iti- barla dikkatinizi Yergunov'un bu miş, temaruz süsü veren bir isterik hasta ve hezeyanlarının gekli itibariyle münaka sayı mucip bir vaka mevzuu bahsedilmiş- de halleri üzerine çekmek isterim.. u hâdiseden bir, bir buçuk ay sonra Yergunov İzinin- HMHMIKA YE “Aman Vermez,, Kuşakov Yazan: V. Ardov — Çeviren: B. Tok dre > . GG AAAKLAATADAA KADARA vermez” Ku- şakov, mütemadiyen Yergunov'la karşılaşmaktan kaçındı. Fakat bir den döndü. “aman gün, çalıştığı müessesenin büfe- sinde Yergunov'la burun buruna geldi: Vakıa burada da Kuşakov, Yergunowu görmemezlikten gel- mek .istedi. Fakat Yergunov buna, meydan vermedi. Elini Kuşakov'un omuzuna koyarak alaycı bir sesle: —— Merhaba Kuşakov, dedi, ne o aramızdan kara kedi mi geçti? Beni görünce mütemadiyen başını çeviriyorsun?.. Kuşakov ürkmüş bir halde kaş- larını kaldırdı ve haykırdı: — Yergunov? Vasya?. Sen mi- sin?. Nice aylar, nice yıllar se- ninle görüşmedik?. Ben mi seni gördükçe başımı çeviriyorum?. Ço cuk musun?. Herhâlde Yergunov'a, “aman vermez,, Kuşakov'un son toplantı daki hücumlarından bahsetmiş ola- caklardı. Sıkı sıkıya Kuşakov'un koluna girdi. Kuşakov âdeta şaşırmış bir hal- de: ! — E nasılsın bakalım? diye mx rıldanmıya başladı. İznin nasıl geçti?. Maamafih biliyor musun, sen yokken burada öyle güzel bir fıkra işittim ki... Sana da anlata- yım.. Taşralının biri Moskovaya gelmiş... Y ergunov, Kuşakov'un sözü nü kesti; — Dur canini, dedi, benim işite len Kandan MAHİR de nutuklar Mâ ediyor muşsüli?”” | Ne nutukları canım?.. He.. hez he.. Evet, ne anlatıyordum: Ha, taşralının biri Moskovaya gelmiş... Ona demisler &i.. Fukat Yergunov musalla atlatır lacak adamlardan değildi. Sor- du: , — Sen benim hakkımda neler söylemişsin? i — Ben mi”, senin hakkında?. Bunu ilk defa senden” işitiyorumu. Fakat müsaade ett de şu fıkramı bitireyim.. Evet, ne diyordum: Taşralının biri Moskovaya gel — Bırak şirmdi şu masalları. İ yisi mi nutkundan, benim hakkın” da söylediklerinden bahsedelim Sen benim suistimal yaptığımdan içtimalarda dalga geçtiğimden, h8 valara iftira ettiğimden bahset” mişsin!.. — Sen de bütün bunlara inan” din, öyle mi?. Nerede ise sana d” rılacağım geliyor!.. 3 — Dur şimdi, lâf karıştırmal Sen “Aman vermez., misin!. Kir” senin kusurlarına, hatalarına mö” samaha edemezmişsin?.. Bundö” ötürü de benim bulunmadığım bi toplantıda benim üzçrime mişsın!, Kuşakov, ideta ağlar gibi Pİ sesle: — Kardeşim, dedi, ben kimi. “* man vermezlik” İkim?.. Ben P” muk gibi bir adamım. Elâleri”! sözüne ne bakıyorsun?. İ Yergunov nefretle suratını “i ruşturdu ve arkasını döndü., l Kulağına Kuşakov'un şu sözle geliyordu: j — Alta Allah. Amma de Hİ acı insanlar... Ben “aman S4 mez” mişim? Ne münasebet” karıncayı incitmekten korkar

Bu sayıdan diğer sayfalar: