e 6 TAN 1 — Harbiye takımı, dün tek başına kaldığı sahada seramoni yapıyor. 2 — Süvari okul mükâfatının birincisi Cevat Gürkan, ikineisi Saim Milli Küme Karşılaşmaları Güneş Takımı, Dün İzmirdeki Maçta Üçoku 2- Izmir, 27 (Tan muhabirinden)— Milli Küme maçlarına yağışlı bir ha- veda bugün de devam edildi ve Gü- | neş - Üçok karşılaşması 2—0 Güne- #in lehine neticelendi. Yağmur maç saatinde âdeta sağnak halini almıştı. | Oyuna dördü 10 geçe hakem an- trenör Hores'in idaresi altında Güne- şin vuruşu ile başlandı. Top beşinci dakikaya kadar ortalarda dolaştıktan sonra yağmur topun seyrini takip edemiyecek kadar hızlandığından ha kem oyunu tatil etmek meeburiyetin- de kaldı ve 10 dakika sonra yağmur durur gibi olunca oyuna tekrar baş- Yandı. Bu devrede oyun 20 dakika kadar Uçok'un hâkimiyeti altında geçmesi- ne rağmen İzmir takımı. bir netice alamadı. Yavaş yavaş açılan Güneş hâkimiyeti kendi lehine çevirerek Uçok kalesine sık sık akınlar yapmı- | ya başladı. | 23 ühcü dakikada Güneşin soldan yaptığı bir hücumunda Rebii topu kaleye gönderdi. Hakkı ayağı kaydı- ğından topu bloke edemedi ve Salâ- hattin yetişerek Güneşin ilk golünü kaydetti. Devre de 1—0 Güneşin le- bine bitti. Ikinci devrede Uçok çok gayret gösterdi, fakat, gol çıkaramadı. Gü- neşliler 33 üncü dakikada Niyazinin m mame a ama İkinci Küme: Hilâl Takımı Şampiyon Oldu Tkinci küme lig maçlarına, dün Şe- ref ve Kadıköy statlarında devam e- dilmiş ve Hilâl ikinci küme şampiyo nu olmuştur. Hilâl — Davutpaşa: Kadıköy stadında Hilâl İle Davut- paşa takımları karşılaşmış ve Hilâl 2 — | galip gelerek ikinci küme şam piyonluğunu kazanmıştır. Hilâllileri tebrik ederiz. Beylerbeyi — Feneryılmaz: Şeref stadında Beylerbeyi ile Fe- neryılmaz takımları karşılaşmış ve Beylerbeyi baştanbaşa hâkim bir o- yundan sonra 5 — 1 galip gelmiştir. Anadoluhisar — Gençler: Şeref Stadında ikinci oyun Anado- Tuhisar ile Galatagençler Birliği ara- sında yapıldı. Ve Galata Gençlerbir- liği kuvvetli rakibini 3 — 1 mağlüp etti. İstanbulspor B Takımı Şampiyon Oldu Dün Şeref Stadında birinci küme B takımları arasındaki maçlara de- vam edilmiş ve Güneş — Topkapı 1 — 1 berabere kalmışlardır. Beykoz sahaya gelmediğinden İyi Mu i alip gek oem 0 Yendi ayağiyle ikinci sayıyı da kazandılar. Oyunun son dakikasında bir Üçok hücumunu Reşat favullü bir surette durdurduğundan hakem penaltı ver- di. Fakat Namık bu fırsatı hafif bir vuruşla kaçırdı ve maç 2—0 Güneşin galibiyetile bitti. İstanbulda: Fenerbahçe, Dün Sahaya Gelmedi Malüm saha ihtilâfı yüzünden Fe-| nerbahçe — Hsrbiye maçı, dün, ye- pılamamıştır. Gerek Spor Kurumu, gerek Fenerbahçe noktai nazarların- da ısrar etmişler, ve Fener oyuncu- ları Üçok maçında olduğu gibi dün de sahaya gelmemişlerdir. Harbiye takımı, bir merasim yaparak saha- dan ayrılmıştır. Milli küme talimatnamesine göre, iki maça. gelmiyen takımların milli kümeden ihracı icap etmektedir. Fa- kat, Fener gibi senelerce şampiyon- luğu muhafaza etmiş ve milli takıma bir çok oyuncu vermiş bir klübün böyle bir muameleye maruz tutulmi- yarak bu işe bir hal çaresi bulunaca- ğı ümit ediliyor. Bisiklet: Müsabakaların İlki Dün Yapıldı İstanbul bisiklet ajanlığı tarafın- dan seri halinde tertip edilen bisik- let müsabakalarının birincisi dün Mecidiye köyünde 20 kilometre ola- rak yapılmıştır. Bu müsabakalar se- kiz hafta devam edecek ve ber höfta mesafeler artırılarak son müsabaka 125 kilometre üzerinden yapılacak- tar, Dünkü müsabakada Fener Yilmaz dan Hurkum 42 dakikada birinci gel miştir. m ları arasındaki maçlarını bitirerek şampiyon olmuşlardır. Sarısiyahlıla- rı tebrik ederiz. Galatasaraylı Adnan, Hastanede Cumartesi günü yapılan Galatasa- ray — Harbiye maçında bir çarpış- ma neticesi yere düşerek kolundan yaralanan Adnan, hastaneye kaldırıl mıştır. Kolunun, bilek kemiğinden kırıldığını, ayni zamanda dirsekten çıktığını teessüfle öğrendik. Adnana bir an evvel sıhhatler temenni eder, Â se Takım Zİ; sşi SEREN z 5 o; <> R | r——mrsd , Ün, sie e EN Uç 0.3 — 5 764 Â| R G3 1 2 8 5 iŞ R Mubahz Gi 2 5 9321 12 | Galriasiray 3:2 — 3 SM EŞİ Fenerbahçe 6 1 2 3 121 BRİ R Alsancak 6 1 — 5 619 7 Milli Küme Puvan Cetveli e KANAAT İ Marmara mükâfatını hatasız kazanan küçük Leylâ Atletizm : Mevsimin İlk (| | Müsabakasında | Alınan Neticeler İstanbul Atletizm (o Monitörlüği rafından tertip edilen mevsimin ilk atletizm müsabakası dün Kadı stadında yapılmıştır. Atletizm ajanı- nin gelmediği ve davet ediler birçok hakemlerin bulunmadığı bu müsaba- | kâlar, Monitör Nail ve eski milli at- letlerimizin bazıları terafından bü- yük bir muvaffakiyetle idare edildi. Yağmur dolayısile pistin bozulma- sı yüzünden dereceler nisbeten dü- şük oldu, Müsabakalara muhtelif mail- | letlerden ve bilhassa, Haydarpaşa ve Boğaziçi liseleri spörcularından iki yöze yakın atlet iştirak etti, Alınan dereceleri yazıyoruz! 100 metre: I Irfan (Deniz liseleri) H Halik (G.S) 200 metre: 1 Irfan (Deniz liseleri) 400 metre: I Cemal 11 Ekrem 809 metre: (Güneş) (1s) ns | 245 (G.S) (Fener) 549 I Recep 2.06 TI Cevdet 1500 metre: 1 Serkis (Halkevi) II Minas o (Kasımpaşa) 5000 metre: 136 I Artin O(B.J) u Hüseyin (DS) 1634 İna mahsus olan bu müsabaka Binicilik : Dünkü Konkur Hipikler Çok Zevkli Oldu Hafta içinde Avrupaya gidecek bi- nicilerimizi son bir defa daha halkı- miza göstermek gayesiyle tertip edi- len Konkur Hipik'ler dün Harbiye- deki Sipahi Ocağında yapıldı. Büyük bir kalabalık tarafından takip edilen bu müsabakalar, baştanbaşa (derin bir alâka ve zevkle takip edildi. Dün kü neticeleri yazıyoruz: Marmara Mükâfatı Sipahi Ocağı talebelerine mahsus olan bu müsabakada mâni adedi 10, yükseklik 90*santimdi. Müsabikların — küşüğü-clan Bâyan Levlâ bir tek hata yapmadan Efe kızı ismindeki at İla birinci geldi. Boğüziçi Mükâfatı: Süvari Binicilik Okulu subayları- mâni adedi 12, yükseklik 1,25 santim idi. Neticede Horoz isimli atla H. Pulat İ birinci olmuştur. Muhafız Alayı Müküfatı: Her nevi atlara binmiş subaylara mahsus olan bu müsabakada mâni s- dedi 14, yükseklik 1,30 idi. Kasırga isimli atıyla asteğmen Kudret hata- sız bir parkur yaparak birinei geldi. Süvari Okulu Mükâfatı: Her nevi atlara binmiş bütün su- baylara mahsus olan bu müsabakada mâni adedi 14, yükseklik 1,50 geniş- lik 4 metre idi. Neticede yüzbaşı Ce- vat Gürkan Yıldız isimli atıyla hari- kulâde parkur yaparak Saim Pulat- kanın elinden birinciliği âdeta zorla aldı.Avrupada yine büyük muvaffakı yetler kazanacaklarından şüphe et- mediğimiz binici subaylarımızı teb- rik ederiz. 4100 Bayrak: I Galatasaray takımı TI Fener " 110 Maniah: I Yavruyan . (Güneş) ij 1 Madencis (Kollej) Gülle atma: I Çubuk (Fener) 1.21 I Şerif o (Güneş) Disk atma: 1 Yavruyan (Güneş) 3615 L Şerif (Güneş) irit : . 1. Necdet (Boğaziçi lisesi) 47.90 1 Şerif o (Güneş) Uzun atlama; I Şahap (Boğaziçi lisesi) 6.05 Ti Suphi (Haydarpaşa lisesi Uç adım: 1. Süreyya (Boğaziçi lisesi) 12.58 HM Necdet (Boğaziçi lisesi) Yüksek atlama: I Necdet (Boğaziçi lisesi) 1.70 TI Süreyya (Haydarpaşa lisesi) Sırık atlama: * I Münir (Güneş) 3.10 TM Vasfi (Haydarpaşa lisesi) | A AAA SAA ARNA MATTE HIR YERALAN gün kasaba yine bayram yapıyordu. Mavi gük altın- da yeşil çimen sahada uzanan kır- mızı kiremitli evler, pencerelerini açmışlar, beyez dişli bir Suvanga yerlisi gibi sırıtıyorlardı. Sirkin kasabada ikinci haftası idi. Şehrin kahverengi taş döşeli s0- kaklarında büyük bir kaynaşın vardı, Parkın içi mahşer gibiy Güneş, yeni hayata dönmüş bir im- san gibi mesut ve neşeli bütün par- laklığı ile yükseliyordu. Mavi se- ma, yeşil ovalar, billür gibi akar sular şendi. Hattâ yüzü her zaman asik duran hindiler bile geniş yap- raklı tüylerini açmışlardı. Herkes şendi. Herkes mesuttu Yalnız, — işte tuhaf olan burası ya — birisi; bir palyaço neşesizdi. Kü- çük çadırında başını iki elleri ara- sına almış inüyordu. Herkesi güldüren yüzü asıktı. Zavallı pal yaço, âşık olmuştu. Bu tuhaf bir başlangıçtı. asabaya geldiklerinin ikinci günüydü. Ilık bir ilkbahar havası, Çiçekler, güzel kokular ve yarım kavun şeklinde ayla süs- lü, Lafonten'e göre klâsik Şelly'ye göre romantik bir geceydi. Palya- ço, ömründe en çok o gece eğlen- di. Kitarasını en güzel o gece çal di. Oyunda, bir kadma ilânı aşk eden palyaçonun & kadından yüz bulmaması üzerine ona dilini çi- karması ve sonra da uzun Jâstik bıçağını kalbine saplıyarak elbise- sinin altındaki kırmızı boya kesesi- ni deşip kanlarını akıtması ve ö- lürken de bir horoz gibi ötmesi Her kesi çok güldürmüştü. Bir seyir- ci: — Şu Enriko'nun dilini çıker- ması yok mü, insanı gülmekten çat latır, diyordu. Bunu seyircilerin hepsi alkış larla tasdik ediyorlardı. Sahneye yakın bir locada yeni .... hir nara oni kadar verile güzel bir kız, küçük kırmızı dü- daklarının üzerinde tatlı bir tebes- süm olduğu halde palyaçoyu alkış- lıyordu. Madelena ismindeki bu güzel kız, ihtiyar bir asil olan babasıyle iki günde bir bu locaya geliyordu. Ah bu alkışlar, Enrikoyu ne kadar bü- yülüyordu. Onun attığı ufuk bir çiçek demetini günlerce su içeri- sinde saklıyor, solmamasını, kay- bolmamasını istiyordu. Enriko bu genç kıza âşık olmuş- tu, Sahnede herkesi güldürürken, bilhassa onun güldüğünü görmek; ona tatlı ve iç gıcıklayıcı bir saa- det veriyordu. Saatlerce söyle- mek, bağırmak, güldürmek ve sğ- latmak istiyordu. Madelenâ, palyaçoyu o kadar se- viyordu ki, baabsı bazan “Yavrum burada eğleniyor musun? Sıkılmı- yorsun ya ” dediği zaman kızca- Bız, palyaçoyu çok sevdiğini ve onun maymundan daha tuhaf ol- duğunu ve küçük Bolerosunu ona aratmadığını söylüyordu. (Bolero, genç kizin iki sene evvel kaybo- lan köpeği idi.) Ça > B ir gece evvel palyaço yine €n büyük şaklabanlıklarını yapmıştı. O gece beyaz ipek elbi- seler giymiş, bir melek kadar gü- zel Madelena, yanında uzun boylu yakışıklı bir delikanlı ile beraber gelmişti. Oyun devam ederken, güzel sarışın başını o genç öda- mın omuzuna dayamıştı. Palyaço nasıl oynadığını bilmiyordu. Oyu - nu bittikten sonra herkes onu de- Wee alkışlıyordu. Madelena küçük küçük güller atıyordu. Attığı bu çiçekler palyaçonun yüzüne, göğ- süne dokundukça elile kalbini ta- tarak, en can alıncak yerinden vu- rulmuş bir yırtıcı hayvan gibi içinden feryat ediyordu. Bir iki dakika sonra çadırının içinde, top- A YE Palyaçonun Aşkı id rağın üzerine oturarak, güldürdü- ğü insanların kahkabaları devam ederken içini çeke çeke ağlıyor- du. “Palyaço Enriko” diye söyle- niyordu. “Sen kim, o kim?” Için- den bir his “Bu, aşktır” diyordu. Derdini kime söyliyebilirdi. Güler- ler, alay ederlerdi. Fernandoya mı? Oh hayır! Ona da söyliyemez- di. Bunu kendi kendine itirafa bi- le cesaret edemiyordu. Oyunu bit- tikten sonra çadırma kapanıyor vas ya tenha yerlerde dolaşmaya gidi- yordu. İşte o zamanlar onun attı- ğı çiçekleri kokluyor, öpüyor ve kalbine bastırıyordu. Bazan bu çi- çekleri yastığının altında saklı- yor, “bu çiçekler, ah bu çiçekler, beni öldürecek” diyordu. N ihayet karanlık bir gecede, karanlıktan daha fena bir haber işitti. Madelena, Donaldo ile evleniyordu. Beyninden yurulmüs şa döndü. Ertesi gün üniformalı bir uşak geldi. Sirk sahibinden palyaçonun şatoda verilecek eğ- lenceler için gönderilmesini iste- di. Onu Madelena davet ediyor- du. Erriko: “Yarabbim, ona söyle meliyim. Kendisini ne kadar #ev- diğimi söylemeliyim.,, diye mırıl « dandı, Akşama kadar çadırından çıkmadı. Kasabanın lâmbaları he- nüz“şanmaya Büşldünğı zamdifi ça- dırımın-vevdasi —ereliklandı.— Bir per <iiie kukületa gözüktü. Fernando: “En- riko çabuk ol, şatodan bir araba gelmiş, seni götürecek” dedi, Pal- yaço kaşlarını kaldırdı. Ihtiyar arkadaşına baktı ve “biliyor mu- sun Fernando” dedi. Fernando “neyi?” diye sordu. Sustu, sesini çikarmadı. Yalnız “hiç” diye ce- vap verdi. Sonra yüzünü boyama- ya başladı. Kalbi çatlıyacak gibi atıyordu. Sanki oradan kan sızi- selerini giydikten sonra ki- tarâsını koltuğuna aldı. Fernando- ya “Adiyo amigo” dedi. ! Şatoya geldiği zaman herkes 0 Bu alkışlarla karşıladı. Ellerini ha- vada oynatarak, küçük yabani gül lerle süslenmiş sahneye fırladı. Kitarasını kuvvetle çalarak davet* Vileri susturdu. “Sinyorina, Sinyora,, diye SÖ” ze başladı. “Enriko sizleri eğlen” direbilirse çok memnun olacaktır.» Ve her zaman yaptığı gibi elini kalbine bastırarak: “Lâkin muh terem dinleyicilerim, Enriko has” tadır. Hem de kalbinden hasta” dedi, «niş bahçenin ortasında Ku” rulmuş sahnenin etrafın da yüzlerce davetli vardı. Gecei ay olmasına rağmen, portakal rep” ginde Japon fenerleri yakılmışt” Güllerin ve leylâkların zengin &” kusu hafif yaz rüzgârı estikçe of” talığı dahâ fazla arıyordu. Madelena, pembe ipekten yakı dantelâlı bir elbise giymiş, saçlarını omuzlarına okadar 95” kitmıştı. Omuzunda sarı bir orf de demeti vardı. Tikbaharda çiçe ten çiçeğe koşan nahif kelebek” gibi oradan oraya koşuyor, s9 ihtiyar babasının veya sevgili * | nin yanına oturuyordu. ği Palyaço kör bakışlarla omü © kip ediyordu. Bir şey söylem“ ve başlamak llzımdı. Dört beş (Devamı 9 yneudi