17-35-9358 YAZAN: ri dimi -No: 2 — Ali Şamil Ailenin Tek Erkek Çocuğu İdi (Dünkü kısmın bulâsası) Berrak, mehtaplı bir gece. Betlihs köyü İ sam i tlebesinden birkaç çocuk, bir evin haç ında oturmuş, dağları, vadileri sey- iş otlar, konuşuyorlar, Bir aralık civar- İh, Ynizap gölünün manzarasının etele- e bahsediliyor. İçlerinden bir ikisi, gö- İşi pine gidilmesini teklif ediyor. Fa- «lg 73 #ölde büyük, korkunç bir canavar ğu melâmdur. > işl Bu canavarı kimse de nı, Suklurın arasında Şamil ismindeki ce- Kaş, kanlı, bu canavarı öldürebileceğini Way, yelyor. Çocuklar, bunun üzerine, bu Kenarına gidiyorlar. Şamfi soyunu- bekliyor. Canavar görününce kamasın: dişleri ak suya atılıyor, ire duraklıyor. Şamile di çıkararak büyük bir yet- Benziyor kuyruğunu birkaç eta duke Tuva cerpıyor. Şamil, büyük bir kanlılıkla canavara yakı > ji, Ve korkunç imahlük büyük bir görül. Suya dalıyor. Bütün şiddetile Şimilin MİDE atılıyoe.) Şimdi gölün köpüren ve kayna- Suları içinde, insan havsalası- lap lmıyacağı bir mücadele baş- ta ke ça pavar, gittikçe arlan bir te- ürle Şamilin üzerine atılıyor- Mi. Yakar Şimil her defasında, ço- ye bir hareketle onun önünden Yiyor. Ve onu böylece şaşırlmı- Salışıyordu. Ş Amil; son bir hücumu da, ok gibi sulara dalmakla geçir- Fakat bu dalmanın hazı ile yu- N fırlar fırlamaz, canavarın al- m'dole. ilk kama darbesi Sünâvarın tam boğazına indir- perde müthişti. Bir anda bü- © kaynaşan sular, kıpkizıl ke - i. Ağaçlardaki çocuklar, biri- rine seslendi > Kan.. >— Evet, kan... >> Acaba. Şamtı... Hayır.. Hayır.. Ona bir şey ol -« İşte, sıçradı.. Canavarın ba- bir kama indirdi. — Yaşa, Şamil... Canavarın başına inen Şamilin mia si, bu heybetli ve mağrur lüku, artık tamamile sersem - ti. Mezbuhane bir çırpınışla kaçar gibi, gölün derinlikle- dalıp gitmişti. Şamil, elindeki vam başının üstüne kadar kal- mek, onun bıraktığı kanlı izi, bir tebessümle takip et - Birkaç dakika, böylece derin bir atla geçmişti. Ve sonra, kırk el ulaç kadar ötede, etrafına taba- İabaka kanlar yayılan simsiyah Bn belirmişti. Artık bu, ca- 4, Yin cansız gövdesinden ibaret- apn yüzündeki mağrur ve mu er tebessüm genişliyerek kama i tekrar dişlerinin arasma yer- Ştrdi. Ağır ağır yüzerek mağlü- UD yanına kadar gitti. Onun mu bacaklarının arasına iştırdı. Sürükliye sürükliye s- e ada getirdi. Ağaçlardan inen arkadaşları, o- Üzerine atıldılar. Boynuna sa- âyatının ilk korkunç mücade- lesini, (Ayzinap) gölünün de Beşi larında müthiş bir canavarla Mini ye Ve O günden itibaren de is Yaş herkese tanıtarak, yavaş ya- May hin büyük kahramanları a- Biz geçen (Şamil) kimdir?.. Yel” PU İsim etrafında dönen vel- My, Sâneleri kâmilen bir tarafa a Me Sadece, elimizde bulunan Düz, iki vesikalardan, bugün he- dan yatta bulunan ailesi efradın- | topladığımız en saf malümat AL Şamil ve çocuklar ile (Şamil) in kim olduğunu anlat- mıys çalışıyoruz. Şamil, Milâdın 1797 senesi Ha- ziran ayında, (Hicretin 1212 senesi Muharrem ayının ilk haftasında) (Dağıstan) ın (Yimri) ismindeki kü- çük bir köyünde doğmuştur. Baba- sının adı (Dango Mohammad), an- nesinin ismi ise, (Bahu - Mesedo) dur. (Dango), bu ailenin soyadıdır. Şa milin babasının ceddide, beşinci göbekte, (Avar) kabilesinin en nam hı kahramanlarından (Emir Han) a dayanir, Şu halde Şamilin babası, büyük Türk ulusuna mensup olan (Avar) ların eski bir hanedanın- dandır. Annesine gelince; bu da Avar a- silzadelerinden (Pir — Budak) is- minde bir zatın kızıdır. Onun aile- si de eski bir tarihe maliktir. Alle; dağların ve ormanların ara sına sıkışmış olan küçük Yimri kö- yünde yerleşmiş olmakla beraber, hal ve vakitleri iyidir. Bağları bah çeleri vardır. İyi vetemiz yaşar. lar; bütün muhitte hürmetle karşı- Janırlar. âmil, ailenin tek erkek çocu- ğudur, Ve, (Fatma) isminde bir hemşiresinden başka da karde- şi yoktur. (Şamil) doğduğu zaman ona (Ali) adı konmuştur. Fakat kü- çük Ali, gayet zayıf ve çelimsizdir. Hayatının ilk altı ayı, bütün çocuk hastalıklarile geçmiştir. Hattâ bir aralık, yaşamasından ümit bile ke- silmiştir. O zaman, eski bir itikat ve an'a- neye uyularak hasta çocuğun ismi- ni, (Şamil) e çevirmişlerdir. Şamil, (Allahın bin.bir ismi) riden biridir. Mânası, (herşeyi Kaplıyan) demel- tir. Garip değil mi?.. Bu isim değiş- mesi, çocuğun sıhhi vaziyetini de derhal değitşirmiştir. Hastalıkları geçmiş; zayıf olmasina rağmen küçük Şamil kuvvetlenmiştir. (Şamil) ismi, galat olarak (Şamo- €l) e tebdil edilmiş.. Ve o, Kafkas dağlarında —ve, ebedi düşmanları olan Ruslar arasında — dalma bu isimle iştihar eylemiştir. Fakat biz onu, çocukluğumuzdanberi kulak- larımız dölduran döğru adi ile; (Şa- mil) diye zikredeceğiz. Şamil, büyümeye başladıkça vü- cudu sağlamlaşmış, sekiz on yaşla- rına doğru, çok cevval ve hareketli bir hal almıştı. Çok iyi ahlâklı idi. Bir çok çocuk lar gibi müziç, yaramaz, şarlalan değildi. Vücudunun bir yay gibi gergin ve harekete hazır olmasına rağmen durgun ve sakin görünüyordu. Çok söylemekten daha ziyade, çok din- lemeyi ve çok düşünmeyi seviyor- du. Bilhassa muhiti ve herşeyi tet- kikten çok hoşlanıyordu Herr. ve bilhassa can acıla- rına karşı çok mütehammil- di. En küçük yaşlarında bile, her. hangi bir istırap karşısında ağladı. İn ve bağırdığı görülmemişti. Dağlara çıkmayı, ve yalçın kaya lara tırmanmayı seviyordu. Ve bü ralarda yalnız başına gezerken, 0- Du hiçbirşey korkutmuyordu. Henüz on, on bir yaşlarında iken bir akşam ortadan kaybolmuştu. Tabidir ki bu hal, ailesine son de- recede telâş vermişti. Fakat o, ge- ce yarısına doğru, büyük bir sükü- etle çıkagelmişti. Babası sordu: — Nerede idin, Şamil? - O, büyük bir soğukkanlılıkla, ka ranlıklarda bir nokta gösterdi: — Merak ettim. Orada yanan 8- teşi görmiye gittim. Şamil'in merak ettiği o ateş; ora daki petrol kaynaklarından biri idi. Kimbilir ne gibi bir sebeple ateş al mış olan bu kaynak, korkunç alev- ler içinde idi... Küçük Şamil hiç korkmadan oraya kadar gitmiş. Merakını halletmişti. Arkadaşları, onun ağır tabintini adi bir (gurur) zannediyorlar; bu- nu bir türlü hazmedemiyorlardı. ir akşam Şamil mektepten dö nüyordu. Birdenbire, iki ar kadaşının pususuna uğradı. Vakıa, pusu tutanları, mükemmelen pa- takladı. Lâkin biri bağından, diğe- ride kasığından olmak üzere iki kama yarası aldı. (Devamı var) ZİRAAT : Giresunda Bu Seneki Fındık Satışı Canlı losu 13 kuruşa çıkmış, fakat, bu fi- mafih müstahsil şubat içinde fiyatla rın bu raddeyi bulmasından istifade him bir kısmını, Ziraat Bankası am- barlarındaki seksenini satmıştır. 1937 yılı şubatında tombul fındı- İğin kilosu 28,5, sivrinin kilosu 27,5 kuruştan satılmış, ayni yıl tombulun fiyatları 38 ve sivrininki 37 kuruşa çıkmış olduğuna göre, bu seneki fi- yatlar düşüktür. Maamafih o normal İfiyat kilo başına 20 kuruş sayılmak- tadır. Müstahsilin elinde buğün 5 mil- yon kilo kadar fındık bulunduğu tah min ediliyor. Bunlar ihtiyaç nisbe- tinde piyasaya çıkarılırsa fiyatların tekrar yükseleceği umulmaktadır. Muğlada Zeyti: k Muğladan yazılıyor: seyyar bir halde çalışmakta olan zey tin bakım teşkilâtının büyük seme- releri görülmektedir. Zeytincilikle uğraşan göylerde, zeytin bakımını bil fiil halka öğretmek üzere tecrübe zey tinlikleri ayrılmıştır. Zeytin yetiş - İtirebilen her köyde de, köy sandık- ları namına nümune zeytin dikme - Giresun, (TAN) — Şubattan evvel çok düşük olan fındık fiyatları, Iş Limitedin müdahalesile yükselmiş - tir. Tombulun kilosu 16, sivrinin ki- yatlar da devamlı olmamıştır. Maa- etmiş, elinde bulunan fındığın mü - stoklardan da yüzde Uç senedenberi vilüyetimiz içinde | .. GÜNLÜK PİYASA v rilen pey- nirlerden eski beyüz ve yağlı yirmi be Küsur kilolnie bir parti kilom 4141 - 44.04 kuruştan ve kaşer peyni. kilosu 51 kurüştanı satılmışlır. * Ahkara, Beypazarı, Bolvadin, Zski- gedir ha k tiftiklerindem bir parti için alınmaştır. * Bandırma mesırlarından çuvalı 24 cins kilosu 4,30, Te- den çuvallı 11 bin m, 14250 kiloluk bir mu kilosu 15 kuruğ- b kilo ufak Anadolu fasul su yedi kuruştan satılmıştır. * | piyasamıza geti- gevşektir. Satılan isrım çifti 3600-4000 kuruştan, ilerinin çifti 2400-2809 ku- EEE ERER EEE ERER REK AEEEEEEEE ; : likleri tesis olunmaktadır. Bu budama mevsiminde, vilâyeti- mizin her tarafında kurslar açılmak İtedır. Çok rağbet gören kurslarda zeytin ağacını budama, aralama, ti- İmar ve bakım nazari ve ameli ola- rak gösterilmektedir. İ Valimiz Recai Güreli de zeytinei | köylere giderek halkı fenni surette çalışmağa teşvik ediyor. Bütün kay- İmakam ve nahiye müdürleri bu yol- da gayret göstermektedir. Büyük Millet Meclisinden bü sene çıkacağı umulan zeytincilik kanunu sayesinde, yerimin birkaç misli ar- tacağı muhakkak sayılıyor. Boğmaca Bu du kış sonu ve ilkbahar has- talıklarından, hem de pek uzum sü rer. Öksürük, o sıkıntılı öksürük devrinin iki ay bile sürdüğü var- dır. Maalesef, çocuğu bu hastalıktan korumak ta pek güçtür. Çünkü bağmaca öksürüğü bayağı bir nez- le gibi başlar, Hasta olan çocuğun ailesi hastalığın farkına varamaz ki, onu yalnız bir yere ayırsın da başkalarını korumak mümkün ol- sun. İşin aksi ciheti şudur ki, has- talık böyle iptidasında, ona tutu - lan çocuk yalnız aksırdığı, burnu aktığı, biraz da öksürdüğü vakit bi- le başkalarma bulaşıktır. Bu ilk devrede, nezlenin boğma- ca öksürüğü, olup olmadığını anlı mak için İki çare gösterirler: çocuğun gerdanında, nefes borusu- nun önünde - tabii dışardan - par- mağınızla masaj yapmaktır. Bu - nun üzerine boğmaca öksürüğü vw Öteki de çocü- gün ağzımı açtırarak şahadet par- mağınızla onun küçük dilini salla- maktır. Boğmaca öksürüğü varsa yine kendini gösterir. Fakat ken- disini göstermese de yine yoktur denilemez. Nezle devrinden sonra, öksürük tam şeklile meydana çıktıktan son ra da yine bulaşıktır. Onun için boğmaca öksürüğü (anlaşıldıktan sonra çocuğu hemen ayırmalı, yal niz bir odaya yatırmalıdır. Bunu yapmamak hem hasta çocuğu ihti- Mitlara, hem de başka çocukları bu- laşıklığa maruz bırakmak olur. Hastalığı bulaştıran mikroplar hasta çocuğun boğazından ve bur- mundan çıkan ıslak maddelerde bu Tunur. Bu mikroplar hava ile git- mezler, fnkat o ıslak maddeler de pek çok miktarda bulunurlar. Ço- cuk aksırdığı veya öksürdüğü vakit ellerine de bulaşır, onun için has- ta çocuğun yanına yaklaşmak ve ellerine dokunmak, başka çocuklar için tehlikeli olur, Öksürük devri geçtikten sonra, hasta çocuk ar- tık ıslak madde çıkarmıyacağından bulaşmak tehlikesi de kalmaz. Boğmaca öksürüğünü hafiflet - mek, çocuğun annesine babasına da - .. Öksürüğü büyük ıztırap veren, sıkıntısım azaltmak için bir çare terebantin kokusudur. Hasta çocuğun karyo- lasının altına, bir de odanın başka bir tarafına iki çay tabağı koyar ve bunların içinde daima tereban- tin ruhu bulundurursunuz. Öksürük pek şiddetlendiği va - kit eksijen teneffüs ettirmek te fayda verir, Bu, pek ağır hastalara teneffüs ettirildiği için, boğmaca öksürüğü gibi pek te ağır sayıl mıyacak bir hastalıkta çocuğa ok- sijen teneffüs ettirmek aileyi me- raklandırsa da, buna ehemmiyet vermiyerek çocuğun odasında oksi- jenle dolu bir balon bulundurma. lıdır. Çocuk öksürükten nefes ala- mıyarak morardığı vakit oksijen hem öksürüğü hafifletir, hem de çocuğu nefes boruları ve akeiğer iltihabından muhafaza eder. Boğmaca öksürtiğünün ilk dev- rinde, daha yalnız nezle ve bron - şit varken, sonra öksürük şiddetle- nerek öyle şiddetle devam ettiği vakit çocuğu odasından hiç çıkar- mamak, şüphesiz, lâzımdır. Yalnız odanın havası, çocuk ülştmekten korunularak, temizlenir. Fakat ök sürüğün şiddeti kaybolduktan son- ra, öksürük nöbetleri seyrekleştiği zaman çocuğu güzel havada, rüz- gârsız saatlerde bahçeye, yoksa balkona, çıkararak güneşli bir yer de oturtmalıdır. Temiz hava has- talığın geçmesine çok yardım etti- ği gibi, h bdili hafiflemiş boğ- maca öks ü birdenbire geçi- rir. Hava tebdili için çocuğun gö- türüleceği yer, rüzgârsız, rütubet- siz, biraz yüksekçe olmalıdır. Cam ara yakın olursa daha iyi. Öksürük devam ettiği müddetçe çocuk daima sakin tutulmalıdır. Küçük bir heyecan, hele çocuğun öfkelenmesi o öksürüğün şiddet le gelmesine sebep olur. Ye mekleri de midesini birden doldur- mıyacak kadar az, fakat sık veril melidir. Süt, yoğurt, et suyuna çor ba, mahallebi, sütlâç, püreler, et u saresi, reçel... Hep yumuşak ve su- lu şeyler. Öksürük geçtikten sonra çocu- Ku çabuk besliyerek pekahet dev- rinin uzamamasına dikkat, emeeeeaeaasanaaeaaeaaaaseseaeaeaasaseeeesaeaseemasaee EKONOMİ İyerseameseeeeemeeeieeiei IHRACAT: Italya İçin Tiftik, Yapağı Gönderiliyor Italya için piyasamızdan yeniden yapak ve tiftik alınmasına başlan» mıştır. Müdâeti bitmiş olan eski per- miler yerine yeniden tiftik, yapak, koyun ve keçi derileri için permiler gelmiştir. Bu defaki permiler bir ây- lik ve on beş günlük ithalâta göre verilmekte ve miktarları tasnif olun maktadır. Yeni permiler üzerine ilk parti yüz bin kiloluk Ankara, Bey - pazarı, Bolvadin tiftikleri kilosu 124 kuruştan satılmıştır. Yine İtalyaya elli bin kiloluk bir parti yapak satıl- mıştır. Bu yapakların bir kısmı Trak yanın kıvırcık malıdır. Bunların ki- losu 74 kuruştan, diğer kısmı İzmit ve Çanakkale dağlıç yapağısıdır. Bun Yarın da kilosu 69,5 kuruştan veril « miştir, Sergi ve Panayırlar İçin Iktısat Vekâleti yurdun içinde ve dış memleketlerde açılacak sergiler ve panayırlarla yakından alâkadar olmaktadır. Vekâlet, bu sene bütçe sine sergi açmak ve dış memleket - lerdeki sergilere iştirak etmek için beş yüz bin lira tahsisat koymuştur. Bu tahsisattan Istanbulda her sene açılmakta olan sanayi sergisine de bir hisse ayrılacağı ve bu sene İzmir ve Istanbulda açılacak sergiler için ge niş ölçüde yardım edileceği haber ve rilmiştir. BORSALARDA : Frank, Dün Biraz Düzelmiye Başladı Fransız frangının vaziyeti yavaş yavaş düzelmeye başlamıştır. Evvel- i gün 166,75 kadar düşüklük göster ren frank dün sabah 162,55 i bul- muş, fakat öğledön sonra tekrar 163,62 olarak bildirilmiştir. Kapanış fiyatı almamamiştır. Paristen Unitürk fiyatı yanlış gek miştir. Borsamızda geçen munmele« ler 19,20 lira fiyatla kaydedilmiştir. Anadolu tahvilleri 41,20, Anadolü mümessilleri 40,55, Ergani tahvilleri 99,50, Erzurum - Sıvas tahvilleri 95,50 liraya çıktır. Merkez Bankası hisseleri 101 lirada durmuştur. Çimentolar 13, gayrimübadil bo: rolarınin yüzü 22,50 liradır. Sterlin 630 kuruştur. Londra borsaları bir sterlin karşılığını 4,9768 dolar bildir miştir, BORSA 16 —8 — 1a38 PARALAR Ala r— 121,— 5. 80— 10,.— S70— 20— 6.— 78— 21.— 2— 20— 11.— 2— 40,— — 021— Dinar Eron Isveç Sterlin ÇEKLER Acıl 2,9128 0,769008 1,0238 4,6956 06.1460 3.4350 03,4920 14288 rm 4,2063 123810 1,9675 4,195 3,0875 108,19 342857 2.7261 Paris New-York Milâno | Brüksel 250525 0,7875 15,0190 4,8960 80,7460 3,4357 63,4920 14203 2254 4,2003 124810 1,0678 4,198 3,0875 108,19 342857 2.7208