Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
(Dünkü kısmın hulâsası) H y) _î*?rak mehtaplı bir gece.. Betliha köyü tebi talebesinden birkaç çocuk, bir evin % sında oturmuş, dağları, vadileri sey- orhu- konuşüyorlar. Bir aralık civar- “ ap gölünün manzarasının letafe- bahsediliyor. İçlerinden bir ikisi, gö- K €narıma gidilmesini teklif ediyor. Fa- bu gölde büyük, korkunç bir canavar '%“İ“ Mmalümdur. Bu canavarı kimse de Emiyor. ların arasında Şamil ismindeki ce- İga, (likanlı, bu canavarı öldürebileceğini “İn ediyor. Çocuklar, bunun üzerine, bu kenanna gidiyorlar. Şamil soyunu- ""Am Canav "arı bekliyor. Canavar görününce 1Ya başlıyor. Sonra, kamasını dişleri *Sina sıkıştırarak suya atılıyor. —(:nlvar birdenbire duraklıyor. Şamile M“Zun bakıyor. Ve sonra, birdenbire Vücudünü çıkararak büyük bir yel- %benziyen kuyruğunu birkaç defa suya çarpıyor. Şamil, büyük bir _’İD nlıhkla canavara yaklaşıyor. Bu Ve korkunç mahlük büyük bir gürül- M:lya dalıyor. Bütün şiddetile Şamilin atılıyor.) Şimdi gölün köpüren ve kayna- suları içinde, insan havsalası- 1 almıyacağı bir mücadele baş- navar gittikçe artan bir te- ü irle Şamilin üzerine atılıyor- . Fakat Şâmil her defasında, çe- bir hareketle onun önünden ç Yiyor.. Ve onu böylece şaşırtmı- 3 çalışıyordu. hes| yar | ai |e âmil; son bir hücumu da, ok ü gibi sulara dalmakla geçir- Fakat bu dalmanın hızı ile yu- VT fırlar fırlamaz, canavarın al- ndan dolaşarak ilk kama darbesi . “ahavarın tam boğazına indir- Darbe, müthişti. Bir anda bü- « o kaynaşan sular, kıpkızıl ke - Üai Ağaçlardaki çocuklar, biri- rine seslendi Be.Kan.. — Evet, kan... * Acaba.. Şamil... Hayır.. Hayır.. Ona bir şey ol İşte, sıçradı.. Canavarın ba- m’* bir kama indirdi. — Yaşa, Şâmil... a!uıvarm başına inen Şamilin l. bu heybetli ve mağrur u, artık tamamile sersem - 'detq Şti. Mezbuhane bir çırpınışla Tine kaçar gibi, gölün derinlikle- dalıp gitmişti. Şamil, elindeki başının üstüne kadar kal- onun bıraktığı kanlı izi, bir tebessümle takip et - &e Tişti, | Bırkaç dakika, böylece derin bir h Ütla geçmişti. Ve sonra, kırk el kulaç kadar | ötede, etrafına taba- ita baka kanlar yayılan simsiyah Çi tisim belirmişti. Artık bu, ca- “_v"m cansız gövdesinden ibaret- Şamil, n |estirdi, Zat yüzündeki mağrur ve mu %9!' tebessüm genişliyerek kama tek!'ar dişlerinin arasına yer- Ağır ağır yüzerek mağlü- yanına kadar gitti. Onun Tz ; khh"q ğunu bacaklarının arasına 1. Sürükliye sürükliye sa- hüe ka Ali Şamil Ailenin Tek Erkek Çocuğu İdi Ali Şamil ve çocuklau ile (Şamıl) in kim olduğunu anlat- mıya çalışıyoruz. Şamil, Milâdın 1797 senesi Ha- ziran ayında, (Hicretin 1212 senesi Muharrem ayının ilk haftasında) (Dağıstan) ın (Yimri) ismindeki kü- çük bir köyünde doğmuştur. Baba- sının adı (Dango Mohammad), an- nesinin ismi ise, (Bahu - Mesedo) dur. (Dango), bu ailenin soyadıdır. Şa milin babasının ceddi de, beşinci göbekte, (Avar) kabilesinin en nam l1 kahramanlarından (Emir Han) a dayanır. Şu halde Şamilin babası, büyük Türk ulusuna mensup olan (Avar) ların eski bir hanedanın- dandır. Annesine gelince; bu da Avar a- silzadelerinden (Pir — Budak) is- minde bir zatın kızıdır. Onun aile- si de eski bir tarihe maliktir. Aile; dağların ve ormanların ara sına sıkışmış olan küçük Yimri kö- yünde yerleşmiş olmakla beraber, hal ve vakitleri iyidir. Bağları bah çeleri vardır. İyi ve temiz yaşar- lar; bütün muhitte hürmetle karşı- lanırlar. amil, ailenin tek erkek çocu- ğudur. Ve, (Fatma) isminde bir hemşiresinden başka da karde- şi yoktur. (Şamil) doğduğu zaman ona (Ali) adı konmuştur. Fakat kü- çük Ali, gayet zayıf ve çelimsizdir. Hayatının ilk altı ayı, bütün çocuk hastalıklarile geçmiştir. Hattâ bir aralık, yaşamasından ümit bile ke- O zaman, eski bir itikat ve an'a- neye uyularak hasta çocuğun ismi- ni, (Şamil) e çevırmışlerdır Şamil, (Allahın bin.bir ismi) riden biridir. Müânası, (herşeyi Kaplıyan) demek- Garip değil mi?.. Bu isim değiş- mesi, çocuğun sıhhi vaziyetini de derhal değitşirmiştir. Hastalıkları iş; zayıf olmasına Trağmen küçük Şamil kuvvetlenmiştir. larımızı dölduran | döğrü adı ile, (Şa- mil) diye zikredeceğiz. Şamil, büyümeye başladıkça vü- cudu sağlamlaşmış, sekiz on yaşla- rına doğru, çok cevval ve hareketli bir hal almıştı. Çok iyi ahlâklı idi. Bir çok çocuk lar gibi müziç, yaramaz, şarlatan değildi. Vücudunun bir yay gibi gergin ve harekete hazır olmasına rağmen durgun ve sakin görünüyordu. Çok söylemekten daha ziyade, çok din- lemeyi veçok düşünmeyi seviyor- du. Bilhassa muhiti ve herşeyi tet- kikten çok hoşlanıyordu Herşeye. ve bilhassa can acıla- rına karşı çok mütehammil- di. En küçük yaşlarında bile, her- , hangi bir istıirap karşısında ağladı- ği ve bağırdığı görülmemişti. Dağlara çıkmayı, ve yalçın kaya lara tırmanmayı seviyordu. Ve bu ralarda yalnız başına gezerken, o- nu hiçbirşey korkutmuyordu. Henüz on, on bir yaşlarında iken birakşam ortadan kaybolmuştu. Tabiidir ki bu hal, ailesine son de- recede telâş vermişti. Fakat o, ge- ce yarısına doğru, büyük bir sükü- netle çıkagelmişti. Babası sordu: — Nerede idin, Şamil?.. s O, büyük bir soğukkanlılıkla, ka ranlıklarda bir nokta gösterdi: — Merak ettim. Orada yanan a- teşi görmiye gittim. Şamil'in merak ettiği o ateş; ora daki petrol kaynaklarından biri idi. Kimbilir ne gibi bir sebeple ateş al mış olan bu kaynak, korkunç alev- ler içinde idi... Küçük Şamil hiç korkmadan oraya kadar gitmiş.. Merakını halletmişti. Arkadaşları, onun ağır tabiatini adi bir (gurur) zannediyorlar; bu- nu bir türlü hazmedemiyorlardı. ir akşam Şamil mektepten dö. nüyordu. Birdenbire, iki ar- (Şamil) ismi, galat olarak (Şamo- kadaşının pususuna uğradı.. Vakıa, el) e tebdil edilmiş.. Ve o, Kafkas dağlarında —ve, ebedi düşmanları olan Ruslar arasında— daima bu isimle iştihar eylemiştir. Fakat biz onu, çocukluğumuzdanberi kulak- iki | dar getirdi. leri P , Ağaçlardan inen arkadaşları, o- terei mduîl:rme atıldılar. Boynuna sa- İ silmiştir. dü- hid Şâmil!.. Kahramanlığına şa- ü İZ_ Diye miık Bağu'dılar ay | pöt Çocuük, Kimdir?... 1 dâ. Ayatının ilk korkunç mücade- nim Tn ç lesini, (Ayzinap) gölünün de — tir. yoğ Ularında müthiş bir canavarla hoş> Tini » Ve o günden itibaren de is rine | vaş herkese tanıtarak, yavaş ya- gö ,.a%*:rihm büyük kahramanları a- — geç ılıke B Beçen (Şamil) kimdir?.. mef Ü veyar,' bu isim etrafında dönen vel- nüf Pap İi efsaneleri kâmilen bir tarafa dir. — y Füz. Sadece, Slimizde bul :hğl'— haklkî vesıkalardan, bugün he- dan 'Yatta bulunan ailesi efradın- w İ S soladığımız en at malümat pusu tutanları, mükemmelen pa- takladı. Lâkin biri başından, diğe- ri de kasığından olmak üzere iki kama yarası aldı. (Devamı var) Giresunda Bu Seneki Fındık Satışı Canlı Giresun, (TAN) — Şubattan evvel çok düşük olan fındık fiyatları, Iş Limitedin müdahalesile yükselmiş - tir. Tombulun kilosu 16, sivrinin ki- losu 13 kuruşa çıkmış, fakat, bu fi- yatlar da devamlı olmamıştır. Maa- mafih müstahsil şubat içinde fiyatla rın bu raddeyi bulmasından istifade etmiş; elinde bulunan fındığın mü - him bir kısmını, Ziraat Bankası am- barlarındaki stoklardan da yüzde seksenini satmıştır. 1937 yılı şubatında tombul fındı- ğın kilosu 28,5, sivrinin kilosu 27,5 kuruştan satılmış, ayni yıl tombulun fiyatları 38 ve sivrininki 37 kuruşa çıkmış olduğuna göre, bu seneki fi- yatlar düşüktür. Maamafih normal fiyat kilo başına 20 kuruş sayılmak- tadır. Müstahsilin elinde bugün 5 mil- yon kilo kadar fındık bulunduğu tah min ediliyor. Bunlar ihtiyaç nisbe- tinde piyasaya çıkarılırsa fiyatların tekrar yükseleceği umulmaktadır. Muğlada Zeytincilik Muğladan yazılıyor: Üç senedenberi vilâyetimiz içinde seyyar bir halde çalışmakta olan zey tin bakım teşkilâtının büyük seme- releri görülmektedir. Zeytincilikle Uuğraşan göylerde, zeytin bakımını bil fiil halka öğretmek üzere tecrübe zey tinlikleri ayrılmıştır. Zeytin yetiş - tirebilen her köyde de, köy sandık- ları namına nümune zeytin dikme - GÜNLÜK PİYASA Muhtelif mıntakalar mahsulü olan ve buzhaneden piyasamıza getirilen pey- nirlerden eski beyaz ve yağlı yirmi bin küsur kilolük bir parti kilosu 41,07 - 44,04 kuruştan ve kaşer peynirleri de kilosu 51 kurüştan satılmıştır. * Ankara, Beypazarı, Bolvadin, Eski- şehir havalisinin oğlak tiftiklerinden bir parti kilosu 130-132 kuruştan ve Anadolu malı yapaklarından bir mik- tar kilosu elli dokuz kuruştan ihracat için alınmıştır. * Bandırma mısırlarından çuvallı 24 bin kiloluk sarı cins kilosu 4,38, Te- kirdağ kuşyemlerinden çuvallı 11 bin kilo 7,20 kuruştan, 14250 kiloluk bir parti keten tohumu kilosu 15 kuruş- tan ve 16,250 kilo ufak Anadolu fasul yası kilosu yedi kuruştan satılmıştır. Fazlaca av derileri piyasamıza geti- rilmiştir. Satışlar gevşektir. Satılan zerdovaların çifti 3600-4000 kuruştan, sansar derilerinin çifti 2600-2800 ku- 1 ruştan müşterisine verilmiştir. likleri tesis olunmaktadır. Bu budama mevsiminde, vilâyeti- mizin her tarafında kurslar açılmak tadır. Çok rağbet gören kurslarda zeytin ağacını budama, aralama, ti- mar ve bakım nazari ve ameli ola- rak gösterilmektedir. Valimiz Recai Güreli de zeytinci köylere giderek halkı fenni surette çalışmağa teşvik ediyor. Bütün kay- makam ve nahiye müdürleri bu yol- da gayret göstermektedir. Büyük Millet Meclisinden bu sene çıkacağı umulan zeytincilik kanunu sayesinde, yerimin birkaç misli ar- tacağı muhakkak sayılıyor. Boğmaca Bu da kış sonu ve ilkbahar has- talıklarından, hem de pek uzun sü rer. Öksürük, o sıkıntılı öksürük devrinin iki ay bile sürdüğü var- dır. Maalesef, çocuğu bu hastalıktan korumak ta pek güçtür. Çünkü bağmaca öksürüğü bayağı bir nez- le gibi başlar. Hasta olan çocuğun ailesi hastalığın farkına varamaz ki, onu yalnız bir yere ayırsın da başkalarını korumak mümkün ol- sun. İşin aksi ciheti şudur ki, has- talık böyle iptidasında, ona tutu - lan çocuk yalnız aksırdığı, burnu aktığı, biraz da öksürdüğü vakit bi- le başkalarına bulaşıktır. Bu ilk devrede, nezlenin hoğma- ca öksürüğü, olup olmadığını anla- mak için iki çare gösterirler: Biri çocuğun gerdanında, nefes borusu- nun önünde - tabii dışardan - par- ğınızla masaj y ktır. Bu - nun üzerine boğmaca öksürüğü kendini gösterir... Öteki de çocu- ğün ağzını açtırarak şahadet par- mağınızla onun küçük dilini salla- maktır. Boğmaca öksürüğü varsa yine kendini gösterir. Fakat ken- disini göstermese de yine yoktur denilemez. Nezle devrinden sonra, öksürük tam şeklile meydana çıktıktan son ra da yine bulaşıktır. Onun için boğmaca öksürüğü — anlaşıldıktan sonra çocuğu hemen ayırmalı, yal nız bir odaya yatırmalıdır. Bunu yapmamak hem hasta çocuğu ihti- lâtlara, hem de başka çocukları bu- laşıklığa maruz bırakmak olur. Hastalığı bulaştıran' mikroplar hasta çocuğun boğazından ve bur- nundan çıkan ıslak maddelerde bu lunur. Bu mikroplar hava ile git- mezler, fakat o ıslak maddeler de Öksürüğü büyük ıztırap veren, sıkıntısını azaltmak için bir çare terebantin kokusudur. Hasta çocuğun karyo- lasının altına, bir de odanın başka bir tarafına iki çay tabağı koyar ve bunların içinde daima tereban- tin ruhu bulundurursunuz. Öksürük pek şiddetlendiği va - kit oksijen teneffüs ettirmek te fayda verir. Bu, pek ağır hastalara teneffüs ettirildiği için, boğmaca öksürüğü gibi pek te ağır sayıl- mıyacak bir hastalıkta çocuğa ok- sijen teneffüs ettirmek aileyi me- raklandırsa da, buna ehemmiyet vermiyerek çocuğun odasında oksi- jenle dolu bir balon bulundurma- lıdır. Çocuk öksürükten nefes ala- mıyarak morardığı vakit oksijen hem öksürüğü hafifletir, hem de çocuğu nefes boruları ve akciğer iltihabından muhafaza eder. Boğmaca öksürüğünün ilk dev- rinde, daha yalnız nezle ve bron - şit varken, sonra öksürük şiddetle- nerek öyle şiddetle devam ettiği vakit çocuğu odasından hiç çıkar- k, şüphesiz, lâ: . Yalnız odanın havası, çocuk üşümekten korunularak, temizlenir. Fakat ök sürüğün şiddeti kaybolduktan son- ra, öksürük nöbetleri seyrekleştiği zaman çocuğu güzel havada, rüz- gârsız saatlerde bahçeye, yoksa balkona, çıkararak güneşli bir yer de oturtmalıdır. Temiz hava has- talığın geçmesine çok yardım etti- ği gibi, havatebdili hafiflemiş boğ- maca öksürüğünü birdenbire geçi- rir. Hava tebdili için çocuğun gö- türüleceği yer, rüzgârsız, rütubet- siz, biraz yüksekçe olmalıdır. Cam lara yakın olursa daha iyi. Öksürük devam ettiği müddetçe çocuk daima sakin tutulmalıdır. Küçük bir heyecan, hele çocuğun pek çok miktarda bul lar. Ço- cuk aksırdığı veya öksürdüğü vakit ellerine de bulaşır, onun için has- tıı çocuğuıı yınmı yaklaşmak ve k, başka çocukl için tehlikeli olur. Öksürük devri geçtikten sonra, hasta çocuk ar- tık ıslak madde çıkarmıyacağından bulaşmak tehlikesi de kalmaz. Boğmaca oksürüğünü lıatıflet - mek, ğu i da e öfkel öksürüğün — şiddet- le gelmesine sebep olur. Ye- mekleri de midesini birden doldur- mıiyacak kadar az, fakat sık veril- melidir. Süt, yoğurt, et suyuna çor ba, mahallebi, sütlâç, püreler, et u saresi, reçel... Hep yumuşak ve su- lu şeyler. Öksürük geçtikten sonra çocu- ğu çabuk besliyerek nekahet dev- rinin uzamamasına dikkat. İHRACAT: Italya Için Tiftik, Yapağı Gönderiliyor Italya için piyasamızdan yeniden yapak ve tiftik alınmasına başlan- mıştır. Müddeti bitmiş olan eski per- miler yerine yeniden tiftik, yapak, koyun ve keçi derileri için permiler gelmiştir. Bu defaki permiler bir ây- lık ve on beş günlük ithalâta göre verilmekte ve miktarları tasnif olun maktadır. Yeni permiler üzerine ilk parti yüz bin kiloluk Ankara, Bey - pazarı, Bolvadin tiftikleri kilosu 124 kuruştan satılmıştır. Yine İtalyaya elli bin kiloluk bir parti yapak satıl- mıştır. Bu yapakların bir kısmı Trak yanın kıvırcık malıdır. Bunların ki- losu 74 kuruştan, diğer kısmı İzmit ve Çanakkale dağlıç yapağısıdır. Bun ların da kilosu 69,5 kuruştan veril « miştir. Sergi ve Panayırlar İçin Iktısat Vekâleti yurdun içinde ve dış memleketlerde açılacak sergiler ve panayırlarla yakından alâkadar olmaktadır. Vekâlet, bu sene bütçe- sine sergi açmak ve dış memleket « lerdeki sergilere iştirak etmek için beş yüz bin lira tahsisat koymuştur. Bu tahsisattan Istanbulda her sene açılmakta olan sanayi sergisine de bir hisse ayrılacağı ve bu sene İzmir ve Istanbulda açılacak sergiler için ge niş ölçüde yardım edileceği haber ve ilmistir. BORSALARDA : Frank, Dün Biraz Düzelmiye Başladı Fransız frangının vaziyeti yavaş yavaş düzelmeye başlamıştır. Evvel- ki gün 166,75 kadar düşüklük göste- ren frank dün sabah 162,55 i bul- muş, fakat öğleden sonra tekrar 163,62 olarak bildirilmiştir. Kapanış fiyatı alınamamıştır. Paristen Ünitürk fiyatı yanlış gel- miştir. Bor da geçen ler 19,20 lira fiyatla kaydedilmiştir. Anadolu tahvilleri 41,20, Anadolu mümessilleri 40,55, Ergani tahvilleri 99,50, —Erzurum - Sıvas tahvilleri 95,50 liraya çıktır. Merkez Bankası hisseleri 101 lirada durmuştur. Çimentolar 13, gayrimübadil bo- nolarının yüzü 22,50 liradır. Sterlin 630 kuruştur. Londra borsaları bir sterlin karşılığını 4,9768 dolar bildir mlş' tüı BORSA | 16 — 8 — 1938 PARALAR Alış Satış Frank T8,— Tü— Dolar 124— — 126,50 Liret 95 — Belçika Pr, Bü— S4— Drahmi düzen V. Söçe İsviçre Fr. ST0O.— — 580,— Leva 20,— 23,— Florin 65,— 70,— Kron Çek 8— — B2— Şilin Avusturya 2l— — 23— Mark 22— — 25 — Zloti Z20,— 22,— Pengo 2l— — 25,— Ley 12 — M Dinar Ü üüü Kron İsveç S0,— 82,.— Sterlin 627)— — 632,— ÇEKLER Açılış — Kapanış Paris 25,9725 — 25,9525 New-York 0,789068 — 0,7875 Milâno 15,0238 15,0190 Brüksel 4,6956 4,6960 Atina 86,7460 86,7460 Cenevre 3,4350 3,4357 Sofya 63,4920 — 63,4920 Amsterdam 1,4268 1,4283 Prag 22,54 22,54 Viyana 4,2063 4,2063 Madrid 12,3810 12,3810 Berlin 1,9675 1,9678 Varşova 4,195 4,195 Budapeşte 3,9875 3,9875 Bükreş 106,18 106,19 Belgrad 34,2857 34,2857 Yokohama 2,7268 2,7268 Stokholm 3,0820 3,0820 Londra 630,— 630,— LMoskovı 23,8825 28,8825 PTTESE n ' S ŞEu İK D ER hei ğ e aef —at aa Ö