17 Mart 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İZMİTTE: Fidan Yetiştirme Faaliyeti Çok Verimli Oldu İzmit, (TAN) — Vilâyetimizde zi- rai kalkınma hareketleri günden gü- ne inkişaf ediyor. Bilhassa vilâyetin en mühim servet kaynağı sayılan meyvacılığın verimli olması ve müs tahsile refah temin etmesi esaslı bir gayedir. Meyva ağaçlarına ârız olan haşe- relerle sıkı bir mücadeleye başlan - mış, müspet neticeler alınmıştır. Vi- lâyet nümune fidanlığı bu sene hal- ka, aşılı olarak 14,857 armut, 5,780 elma, 4,726 kiraz, 5,808 vişne, 4,543 şeftali, 2.357 kayısı, 2,200 erik, 330 akasya, 120,000 Amerikan asması, 6,250 Gladiçya dağıtmıştır. Fidan - lkta yeniden 180,000 dut, 12,180 çam fidanı yetiştirilmiştir. Ziraat mücadele teşkilâtının has- talıktan kurtardığı zeytin ağaçları - nın sayısı da 310,280 dir. Model tayyarecilik kursuna devam edenlerden bir grup ı CANAKKALEDE: |İyapılır ve bunların mühim bir kısmı Çömlekçilikte Günden Güne Inkişaf Var Çanakkale, (TAN) — Şehrimizin ismini aldığı çok meşhur sanatını he men herkes bilir: Çanakçılık.. Evvel ce yalnız çanak, çömlek gibi şeyler Arabistan ile Suriyeye sevkolunur- ken, son zamanlarda çok güzel va- zolar, saksılar, hokka takımları, ye- mişlikler yapılmıya — başlanmıştır. Bunların üzerleri çiçek ve resimler- BURDURDA Vilâyetin Yeni Bütçesinde KIZILCAHAMAMDA: Yangın Tehlikesine karşı İzmitliler Lise İstiyorlar Tedbir Lâzım le süsl ktedir. Seyyahların çok Trağbet ettikleri bu toprak işleri yurdun her köşesin- de de satılmakta, Yunanistana da sev kolunmaktadır. Sergilere yollanan vazo ve yemişlikler takdirle karşılan mış, mükâfatlar almıştır. Bu işlerle uğraşan dört imalâtha- nede 200 e yakın işçi çalışmaktadır. Bu sene odun tedarikinin biraz güç- leşmesi yüzünden çekilen sıkıntı ha- fiflemiştir. 17-83-938 T Izmit, (TAN) — Vilâyetimiz dahi- linde 165 ilkokul vardır. Bunların 23 ü merkezde ve kazalarda, 142 si köylerdedir. 367 de öğretmen var - dır. Bunların 142 si merkezde ve ka- zalarda, 225 i köylerdedir. Vilâyetimiz içinde ilk tahsil çağın da 57,154 çocuk vardır, 51,072 si ka- sabalardadır. Merkezde ve kazalar- daki okullara 17,343, köylerdekine 11,510 talebe devam etmektedir. Her Ööğretmene vasati 52 talebe düşüyor. Vilâyette tahsil çağında bulunan çocukların ancak yüzde 33 çü oku- yabilmektedir. Arifiyede açılan eğitmen kursun- dan 50 talebe mezun olmuş, bunlar 48 köyde vazife görmeğe başlamış - lardır. Eğitmenlerin okuttukları ta- lebe sayısı 1815 tir. Maarif Vekâleti Arifiyede yeni bir kurs binası yap- tıracaktır. MUGLADA: Model Tayyarecilik Kursu Kapatıldı Muğla, (TAN) — Tayyare kuru- muünun teşebbüsile Istanbuldan mo- del tayyareler getirtilerek ilk tedri- sat müfettişi Şevket Akerin idare- sinde açılan kurs bir ay sürdükten sonra bitmiştir. Ilkokul öğretmen- lerinin bu kursta yaptıkları model tayyarelerden mürekkep bir sergi İ- kinci ilkokulda açılmıştır. Sergi, halk tarafından çok rağbet görmüştür. Bir çok Muğlalı, Istanbula model Fazlalık Var Burdur, (TAN) — Umumi meclis, toplantılarını bitirmiştir. Bütçe 277 bin liradır ve geçen senkinden faz- ladır. Kültür bütçesi de 8 bin lira fazlasile 94 bin liraya çıkarılmıştır. Bu fazlalık, inşası biten iki yatı oku- lu öğretmenlerile yeni açılacak köy okulu öğretmenlerinin maaşına ve merkezde inşasına başlanılmış olan ilkokul binasının bitirilmesine sarfe dilecektir. Vilâyet daimi encümen azalığına doktor Cevdet Akın, Ali Konu ve Mehmet Sanlı seçilmişlerdir. Burdur, (TAN) — Vilâyetimiz i- çinde domuzlar çoğaldığı için, ziraat dairesi sürek avları tertip etmiştir. İlk av Bucak ilçesinin Çamlık mın- takasında, valinin de iştirakile ve 170 kişilik bir kafile halinde yapıl- mak istenilmiş, fakat biraz sonra kar başladığından iyi bir netice alınama muştir. İkinct! av, Yeşllova Tmmrakar sında ve Eyneş ovasında yapılacak - tır. Bunun için iyi hava beklenecek- tir. * Burdur, (TAN) Halkevi temsil kolu, Çocuk Esirgeme kurumu men- faatine “Yağkandili” ve “Bayan şiir yazıyor,, piyeslerini temsil etmiş, çok muvaffak olmuştur. “Burdur,. u Tanıtacak Eserler Burdur, (TAN) — Romalılardan, Selçukilerden kalma bir çok tarihi e- serleri ve ayrıca beğenilecek hususi- yetleri bulunan vilâyetlerimizi her - kese tanıtmak için faydalı bir teşeb- büse girişilmiştir. On sene evvel mu allimlerin yaptığı araştırmalara yeni tayyare malzemesi sipariş etmiştir. Kızılcahamam, (TAN) — Otelci Durmuş Çavuşun çarşı içindeki evi- nin bacası tutuşmuşsa dâa halkın yar— dımiyle söndürülmüştür. ka bir cins topraktan testi, künk ve küp yapılmaktadır. O köyün kadın, Ezine kazasının Akköyünde de baş Burada itfaiye vesaiti bir- şey olmadığı için. bu hâdise de epey- ce telâş uyandırmış ve yangın sön- dürme âletleri bulundurulması — lü- zumunu bir kere daha göstermiştir. Kurtlar Köylere İniyor Kızılcahamam, (TAN) — Kışın faz lalığından yırtıcı hayvanların köy iç lerine kadar inmesi devam ediyor. Bardakçılar köyüne bir domuz in- miş, Yusuf ve arkadaşları tarafın- dan öldürülmüştür. Peçenek köyün- den Osman oğlu Mustafa gece saat yirmi birde bir kısrak ve bir tayı ile gelirken Mikrap köyü civarında dört kurdun hücumuna uğramıştır. İki kurt tayı, ikisi de kısrağı parçalamış lar, Mustafa kırtulmuştur. Yağmur Yağdıran Okunmuş Sular! Kızılcahamam,(TAN)— Çamlıdere nahiyesinden Dur Ali, Kâhir, Seyit Ahmet ve Yusuf, tarlaya dökülünce yağmur yağdıracağını iddia ettikleri okunmuş suları şişeler içinde Akdo- ğan köyünde satarlarken yakalan- mışlardır. Bunların muhakemeleri yapılmış, Yusuf iki ay on beş gün hapse, kırk bir lira altmış kuruş pa- ra cezasına, diğerleri üçer ay hapse ve ellişer lira para cezasına mahküm olmuşlardır. felik bir kitap halinde neşri, maarif müdürü Kâşif Kulabaş tarafından kararlaştırılmıştır. Halkevi de bu ha dilmiştir. fiyatı Çünkü çocuk bu eserde ders esna- sında ve ders dışında aradığı bü- — tün malümatı bulabilir. ÇOCUK ANSİKLOPEDİSİ bü- tün dünya lisanlarına tercüme e- Bu beynelmilel Türk çocuklarının ihityaçlarını ve mektep programlarını gözönünde bulundurarak lisanımıza çeviren- ler, Profesör Salih Murat, Faik Sabri ve M. Zekeriyadır. Eser 1500 sayfalık iki ciltten mürekkeptir. Tam eserin 7 liradır. Muallimlere ve için en kuvvetli yardımcıdır. Çün- kü bütün, dersler bu eserde re- simlerle ve geniş malümat ile zem- ginleştirilmiştir. Eser hakkında bir fikir edinmek istiyorsanız aşağıdaki kuponu dol” durup bize gönderiniz. Size be* dava bir broüşr göndeririz. Bu bro- şür size Ansiklopedinin kıymetini anlatacaktır. eseri, büyük Yeni Çocuk Ansiklopedisi broşürün- den bir tane göndermenizi ve mu- allimlere ait son fiyatınızı bildirme- İstanbul tetkikler ilâvesile bunların 300 sahi- reketi himaye etmektedir. — Bu iğrenç insanların ağız kokuları beni fena hal de iğrendirdi, şu muhitte kiminle konuşabilirdim? Şef kat Hanım, Nükhet Hanım, siz ve Seyhan benim için ayni temiz, anlayışlı dostlardınız, lâkin gayet tabii o- larak sizinle olan dostluğumuz, anlaşmamız daha derin oldu; her cihetten biribirimizi daha iyi anlıyor duk; eminim bu dedikoduları, kendilerine ehemmi- yet vermediğim bazı kadınlar çıkarmışlardır. Görüyorum ki, son günlerden Hasan Bey de ben- den şüphelenmiye başladı; şüphesiz, bu dedikodular ona kadar ulaşmıştır. Bunların hangi kanaldan ge- çip ona kadar gittiği de belli bir şey!... Nihayet, ben de çok tabii olarak size karşı dosthuk- tan fazla bir sempati de duymuş olabilirim; bu, insan ruhunun baş eğdiği tabit kanunlardan aykırı bir şey sayılmaz; yalnız şunu da biliriz ki, bu sempati, aylar danberi estetik bir konuşma hududunu zerre ka- dar geçmedi; zaten muhitimde gördüğüm cinsi re- zaletler, beni kalp, gönül duygularından bütün öm- rümde vazgeçirecek kadar iğrençti... Dedi ve ondan sonra daha seyrek gelmiye başladı. Bir gece, Bebekte, bir bahçeye gitmiştik; baktık, uzak bir masada Altan oturuyor. Hasan kıpkı oldu, hiddetle: — Çevir iskemleni bu tarafa! Dedi. Bana verdiği üzüntülere rağmen onu rahat- sız etmemek için sandalyemi çevirdim; Altana arka- mı döndüm. Bir gün Boğazda bir tanıdık evine çağrılmıştık; te- sadüf olacak, Altanı da oradaydı. Hasanın gözü o gün dünyayı görmedi. Bu güzel yapılı, kibar çocuğu, fena halde kıskanıyordu. Yıllardanberi türlü şekilde beni rahatsız eden Hasanın kıskanmıya ne hakkı var- dı? Hem ben onu kıskandıracak ne yapmıştım? Bu- nunla beraber yine rahatsız Petmemek için mümkün olduğu kadar Altanla az görüştüm. Birkaç defa dansettik; Hasanın olduğu yerde kıvrandığını YAL.N DONUYORUM AN : ŞÜKÜFE NİHAL FOKT ÇAM seziyordum. Bir yandan da kendisinin dansetmiye bir türlü alışamaması Hasanı fena halde sinirlendiri- yordu. İlk lar aylarca çal , nihayet f- fak olamayınca bu işten vaz geçmişti; şimdi kendi beceremediği şey için bana itiraz ediyor: — Bu ne kadar hoplayıp zıplama; biraz dursana, herkes sana bakıyor, diyordu. Zaten bana öyle geli- yordu ki, Hasanın dansetmek merakı bedii bir ihti- yaçtan ziyade ancak kadınlara yaklaşabilmek için bir vesile idi. O gece Boğazda sandallarla bir gezinti yaptık, gü- zel, parlak bir Temmuz mehtabı vardı; sandaldan sandala şiirler okunuyor, şarkılar söyleniyordu. Ha- san, ağzını bile açmıyor, somurtmuş oturuyordu. Bir aralık ortaya bir teklif atıldı: Yalıya dönüp sabahlamak! İstiyenler uyusun; yer, yatak var.. İsti- yenler otursun, sabahleyin güneşin doğuşunu seyre- deriz, dediler... Bu teklife kimi razı oldu, kimi olmadı. Hasanla ben de eve dönmek istiyenlerin arasındaydık; o sıra- da Altanın sandalı bizim sandalın yanına gelmişti; Altan: — Kalsak fena mı, Yıldız Hanım, dedi; sabahı öyle ldir ki... Erkend l dık... v Bunun üzerine fikrimi değiştirdim: Boğazın e çıkar- — Kalırız, dedim; biz de kalıyoruz. Kalırız, değil mi, Hasan? Bu fikrin Altan tarafından geldiğini sezen Hasan; hiddetle: — Hayır, dedi; âlemin evinde sabahlamıya ne lü- zum ve ne sebep var? Hasanla çekişmek, onu kıskandırmıya alçalmak elimden gelmedi: — Peki, dedim, istediğin olsun, gideriz. Yanımızdakilerle vedalaştık, kıyıya çıktık; geldi- ğimiz otomobil biiz Şişliye, götürmek üzere orada bekliyordu. Hasan bileklerimi kırarcasına beni ko- lumdan tuttu, otomobile fırlattı: — Sıkılmıyor musunuz, dedi, bu kadar rezalete? Hangi rezalet? Şaşırmıştım; Hasan o kadar şuuru- nu kaybetmiş gibi hiddetliydi kt birşey söyliyeme- dim; bir ses çıkarsam, yolun ortasında, Hacı Osman Bayırı virajlarında bir kaza olabilirdi. Çünkü Hasa- nın en ufak bir sebeple hemen köpürüp kendinden geçebilecek kadar iptidat huyları vardı. Zaten o, iyi fena, herhangi bir tesir karşısında benliğini idare et- mesini, iradesine hâkim olmasını bilemiyen insanlar- dandı. Yaptığı şeyin mânasızlığını bile bile sustum, Apartımana girince doğru salona gitti; kapıyı ki- litliyerek orada yattı. Sabahleyin TAN Nesriyat Ewi erkenden çıkmış; üç gün ne kendi geldi, ne bir haber gönderdi; ben de ne aradım, ne sordum; çünkü Hasanı kıskandıracak sinirlendire- tek birşey yapmamıştım; o, sadeçe kendinden daha güzel insana tahammül edemiyordu. Bir gün Namık Bey telefon etti. — Sizinle görüşmek istiyorum, diye. — Gelebilirsiniz, dedim. Geldi; Hasandan bahsetti; ne olduğunu pek iyi bilmiyorum, amma, dedi, herhalde bir kıskançlık me- selesi olacak. Hasan çok müteessir; geceleri bizde yar tıyor. Güldüm: — Siz de bilirsiniz ki, dedim, Hasanın beni kıskan- ması çok saçma birşey olur. " Namık Bey de gülümsedi: — Hepsini biliyorum, Yıldız Hanım, amma ne yapalım; yalnız ne olursa olsun, şunu iyi biliniz kİ Hasan size son derece bağlıdır. Belki bu delilikleri yapması da sizin ona, istediği kadar ehemmiyet ver- memenizdendir... Bu cümle bana bütün bir evlenmenin tarihini dü- şündürdü: — Ben mi, dedim, ona kıymet wermedim, Namık , Bey? Siz Hasanla nasıl evlendiğimizi, ona nasıl kıy” met verdiğimi, sonra bin türlü Şımarıklıklarını dâ nasıl çektiğimi belki bilmezsiniz. Lâkin, o, benim hasta, âciz günlerimden istifade etti; beni operasyofi masasında, bıçak altında yapyalnız bırakarak sarho$ş” luk ve safahet geceleri yaşadı. Ondan sonra, ben yin€ birçok sebeplerle ona dost göründüm; affetmiş gö” ründüm; hasta bir adamı tedavi eder gibi ona analıkı kardeşlik, doktorluk ettim. Bütün bunlara rağmen Hasan benim içimde bazı gölgeler seziyorsa bunull günahını artık bende değil, kendisinde aramalıdır. Namık Beyin, Bursaya giderken benden ayrıldığ!” gün gibi, yine gözleri yaşla doldu: (Devamı var) VA VA #i & e $ MAD 6 HD G d B eh bra ü Tn v Slağ İ © Te üti Bölü, Yör, başla Vası erkek bütün halkı bu işle uğraşmak | ve hayata malolan bir çok kazalaf | C; tadır. İşe yarıyan toprağı çıkarmak | vukua gelmektedir. Ğ"' için 10—15 metre kazmak ve yerin| Ezinede yapılan testilerden (ç!) “î altındaki galerilerden ilerlemek icap | tâbir edileni, suyu soğuttuğu için, YS | hlag, etmektedir. Bazan toprak çökmekte |zın çok aranmaktadır. ıüıl &i — nz*'l a ! er Llve Lazım an baz Tün YEMİ ha ğ ( c ; e e © |a du. ocuk Ansiklopedisi : kay Müessesemiz tarafından neş- mektep talebesine ayrıca tenzilâf l redilen Yeni Çocuk Ansik- yapılır. | lopedisi her çocuğun mutlaka sa- Bu eser yalnız çocuklar için de&e | | hip olması lâzım gelen bir eserdir. ğil, bütün ilkmektep öğretmenleri | g; * z H VA DEEn? YE CEFETFEK BEZESE ” d 5d0 * ...

Bu sayıdan diğer sayfalar: