vx. İ 16-3 - 938 ŞEYH ŞAMIL Pm m e YAZ errak bir gece.. Ay, karşıki dağların yal- in kayaları üzerinde yükseliyor. Betliha köyünün dibindeki sert yarn çarpa çarpa süzülen dere, gümüş seline benziyor. Dik bir pla üzerine sıralanan evler, birer kartal yuvası gibi... Halârdan hafif hafif dumanlar tü- » Vakit vakit bir at kişnemesi kısa bir köpek uluması takip İİ “iyor. Bu sesler, karşıdaki yal - kayalara kadar uzanıyor, ora- ie akisler yaparak sönü- Köyün, büyük binalarından bi .. Şirvanında (1) birkaç çocuk anlardan bazıları çömelmiş... yazıları da ayakta, direklere da - Mış duruyorlar. Ayın yüksel Mesini; tatlı bir şarıltı ile kayala- MN arasından süzülen derenin gü- ka lenmesini seyrediyorlar, Ve, sik kesik konuşuyorlar: ki Mehtabın nurları (Ândi) dağlarının tepesin- Seki kayalar, ne güzel parlıyor. imi Şimdi, orada olmalı da, Ap) gölünün manzarasını By) “R eşon saniye süküttan sonra, ea biri, derin bir ie mırıldandı: 5 Anaah.. ah.. Şimdi o gölün ünü gören var mı?. Bu sual, bütün çocuklarda bir yak uyandırdı. Gittikçe artan ka, Peyeranla, karmakarışık bir işma başladı: 5> Neden?.. Gölün suları mı ku- Mümuyz. — Hayır, —E, o halde?, >> Gölün kenarına Şakldeiiek Mühikün değilmiş ki... O Niçinr... © > Biliyorsunuz ya.. bizim köy 8 yakındır. Bugün buraya ge- m köylüler söylediler. Gölde Canavar türemiş. Su içmek i- Ne yaklaşan koyunları çekip aş aş Oralara, kimseyi yak- iniyormuş. —E, niçin öldürmüyorlarmış?.. ak defa teşebbüs etmişler... #fak olamamışlar, Bu sözleri, derin bir süküt takip Ma garip bir düşünce Bigi Kimbilir?.. Belki de, ayağı canlanan canavarın Ni , Me perine meçhul bir kor- Yetmişti, Sivanın köşesinde, zayif, uzun ln bir çocuk, müstehzi bir sesle, in, ihl ettiz erk .. Sizin köyde, kendine hiç kimse yokmuş. B Ütün başlar, bu sözleri söy- im liyen çocuğa çevrildi. Meh- Işıkları altında, bir tablo gi- dara çocuğun soluk çehresin- ie tebessüm, bütün çocuk kalbine hafif bir ürperti ver- vine Saniye süküttan sonra, algı, * incinen çocuğun sesi yük- lerine Bizim köylülerin hepsi kendi- le Herkes bilir ki, Köyün, rımızdan hiçbiri, bizim üze girmiye cesaret edemez- işi Akat bu, öyle bir şeymiş ki, di *İâ, nerede yatıp kalktığı bel- yarma. Çok zaman, saz - İarin arasında saklanıyormuş. —— ve hayvanları yalnız gö- 0 2 rin önünde üstü kapak ta- yer, : ZİYA ŞAKİR Bir Çocuk Nasıl Kahraman Oluyor? rünce, üzerlerine saldırıyormuş.. Sonra; vücudüne, katiyen kurşun işlemiyormuş.. Atılan kurşunlar, ya vücudüne saplanıp kalıyormuş; yahut ta sıyrılıp gidiyormuş. Hafif ve uzun boylu çocuk, öte- kinin sözünü kesti — E, kama yok mu. Kama?. — Kama mı?.. Böyle bir cana- vara yaklaşıp ta kamayı kim vura- cak? — Kendine güvenen bir adam, bunu yapabilir, Çocuklar, bir kahkaha kopar - dılar. Adeta, alaycı bir cephe aldı- lar, — Şamili.. Tıpkı kahramanlar gibi söylüyorsun. — Korkaklar gibi konuşacak de- ğilim ya. — E, şu cesaretini göster baka- ım. — Ben de onu düşünüyorum. — Neyi?.. — O canavarı öldürmeyi. Çocuklar, bir kahkaha daha ko- pardılar. Şemilin yüzüne baktı - lar. O, vaziyetini hiç bozmamıştı. Dimdik duruyordu. Yüzü, bir çelik maskeye benziyordu. Büyük bir sükünetle, kahkaha dalgasının sönmesini bekledi. Son ra, sözüne devam etti: — Ben.. bu canavarı öldürece- ğim... Eğer öldüremezsem, size bi- rer kuzu vereceğim. Ya, öldürür- sem. Bütün sesler bir anda yükseldi: — Bizden de sana, birer kuzu. Hepsinin çehresi, birdenbire cid dileşti. Ve bu ciddiyet, hepsine bir sükün verdi. irvanın öteki köşesinde o- turan, ve şimdiye kadar bu sözlere karışmıyan, on dokuz yaşlarında kadar bir genç yerin- den kalktı. Ağır ağır gelerek, du- daklarında sakin bir tebessüm do- laşan çocuğa yaklaştı. Endişeli bir sesle: — Şamil! musun? Diye mırıldandı, Şamil, metanetle cevap verdi. — Evet, Gazi, — Sahi mi?. — Hiç şüphe etme. Gazinin endişesi arttı. — Fakat.. Bu iş kolay değil, Şa- mil, — Görürüz. Çocuklar, söze karıştılar. — Ne zaman?.. Şamil, tereddüt etmeden cevap verdi; — Ne zaman isterseniz... Hattâ, yarın sabah... Bahsi kabul ediyor — Evet. evet... Yarın sabah. — O halde, biraz sonra yola çık- malıyız. Gölün kenarına, ancak sabaha karşı varabiliriz. — Lâkin, hocadan nasıl izin ala- cağız?.. Çocukların bulunduğu yer bir mektepti. Bu mektep hakkında, st rası gelince izahat vereceğiz. An- cak şimdi şu kadar söyliyelim ki; (Şamil) in (Gazi) diye hitap etti- Bi delikanlı, o mektebin en büyük talebesiydi. Hocanın yardımcısı, ve çocukların da nezaretçisi vazi- İesini ifa ederdi. Çocukların sorduğu suale, o ce- vap verdi. — Bu mesele için, hocadan izin almak mümkün değil. Nitekim ©- sas itibarile, bu işe ben de taraf- tar değilim. Ancak şu var ki, or- taya atılan bahis, birdenbire cid- dileşti. Şimdi buna mâni olsam, Şamil müşkül mevkide kalacak. İddia ettiği bir işi, yapamıyacak. Böylece de aranizda istihzalara he- def olacak. Onun için Şamil, iki rkadaşile oraya gitmeli.. Söyledi- ğl sözü yerine getirmeli. Yahut... Şâmili pek çok seven Gazi, sö- zünü ikmal edemedi. Başını, meh- tabın ışıklarile parıldıyan karşıki kayalıklara çevirdi. — Ben, hocaya bir şeyler söyle- rim. Demekle iktifa etti, ç çocuk, en kestirme dağ yollarını aştılar; ortalık a- ğarmıya başlarken, (Ayzinap) gö- lünün kenarına vardılar. Her taraf korkunç bir sükün içinde. Göl, koyu rengi ve bütün durgunluğu ile uzayıp gidiyor. Dağların sincabi renkli akislerile gölgeleniyor. — Acaba, canavar nerede?.. — Arıyalım. Şâmil, arkadaşlarının sözünü kes — Aramak, sizin! için tehlikeli olur. Onu, ben öldüreceğim. Siz, şu yüksek ağaçlara çıkın, bakın. Belki, sazlıkların arasında onun kımıldadığını görürsünüz. Yalnız, orayı bana gösterin. Bu, kâfi, Dedi, İki arkadaş ağaçlara tırmandı - lar. Gözlerile her tarafı aradılar: — Hayır. Hiçbir şey görünmü- yor. Diye bağırdılar. Şâmil, bütün elbiselerini çıkar- dı. Sade, bir donla kaldı. Kaması- kenarına inerek, her tarafı taşla- mıya başladı. Bu taşlama, uzun sürmedi. Bir- denbire gölün suları kaynaşmıya başladı. Sonra, sahilden on beş yir- mi kulaç kadar ilerde, korkunç bir baş fırladı. Etrafındaki suları kö- pürte köpürte, sağa sola dönmiye başladı. Ağaçlardaki arkadaşları, korku- dan titriyen seslerile bağırdılar. — Şamill., İddiadan vazgeçtik. Şamil, elindeki son taşı da, o korkunç başa fırlattı. Ve sonra, kamasını dişlerinin arasına daha iyi yerleştirerek, kendini göle attı. m balık gibi, sessizce yüzmiye baş iL. Sanki; bu çılgınca harekete inan- mamış ta, hayrette kalmış gibi ba- Şını Şamile çevirerek uzun uzun baktı. Ve sonra, birdenbire bütün vücudünü çıkararak büyük bir yelpazeye benziyen kuyruğunu bir kaç defa hiddetle suya çarptı. Şamil, büyük bir soğukkanlı lıkla canavara yaklaştı. Bu garip ve korkunç mahlök büyük bir gü- rültü ile suya daldı. Bütün şidde- tile Şâmilin üzerine atıldı. (Devamı var) Sall beli BORSALARDA : Altın Satışları Için Yeni Bir Izahname Altın satışının bankalara bırakıl-; masına dair olan altın kontrolü ek kararnamesine Maliye Vekâletince yeni bir İzahname hazırlanmaktadır. İzahname birkaç güne kadar ilân edi- lecektir. Kuyumculara altın verilip verilmiyeceği bu izahnameden sonra | anlaşılacaktır. Franktaki Düşüklük Devam Ediyor Frank düşmekte devam ediyor. Londra borsasının evvelki gün bildir diği bir Sterlin karşılığı 161,37 frank iken dün sabah açılış 163, öğleye doğ! ru 166,50, öğleden sonra 166,75 ve kapanış fiyatı 166 olarak gelmiştir. On gün içinde Frank üzerindeki dü- şüklük on bir ffangı bulmuş- tur. Buna mukabil dolar fiyatla rında hissolunur derecede yükselme devam etmektedir. Bir Sterlin dün 4,9743 dolar olarak kapanmıştır. Pa- riste de fiyatlar aynidir. Yalnız Üni- türk 361 franktan 363 franga çıkmış- tır. Borsamızda bir Sterlin 629,75 kü Tuştur. İkinel tertip Ünitürk üzerine 19,20 den az ve birinciler- üzerinde hiç muamele olmamıştır. Sıvas — Erzurum tahvilleri 85 liradır. Borsanın Ankaraya nakli için komiserlik dairesinin bir kısım eşya” ları ambslâj edilmektedir. İki güne kadar bu eşyalar Ankaraya gönde- rilecektir. Borsa büroları Martın 31 inde Ankarada faaliyete geçebilecek bir halde bulunacak ve Nisanın bi- rinci gününden itibarer Ankara bor- sası çalışmıya başlıyecaktır. ii PİYASA — ; IHRACAR: Avusturya Ile Son Ticari Münasebetimiz Avusturya hâdisesi, piyasalarımız- da tesirsiz geçmiştir. Yalnız, cumarte si gününün borsasında son haberler, Ünitürk ile Ansdolu demiryolları tahvillerinde 10-25 kuruş kadar dü- Evvelki gün piyasamızda tüscar malı olarak 155,009 423 bin hik bir parti sert ve kiloluk büyük bir parti yu» muşak muğday satılmıştır. Sertler 5,05 - 515 Okuruştan yumuşaklar 5,20 - 5,31 kuruştan verilmiştir. Bandırma mıntakasının arpaların- dan on sekiz bin kiloluk çuvalı bir par arpa Sek kem le kemane Sİ çüklüğe sebep olmuştur. Her iki tah- larından 24 bin kiloluk bir perti kilo $İ vil de dün tekrar eski kıymetini bul- $u çuvallı olarak beş kuruştan satl- $İ muştur. Zahire ve ihracat maddeleri ei İpiyasalarında hiçbir ârıza olmamış İtır. Esasen Avusturyaya yurdumuz - İl ihraç olunan maddeler tütün, yu $ lmurta, kâğıt parçaları, paçavra, ku- fındık 34, tiftik deri mah 77.20 » B0, ; £U ve yaş mMaşyalar; fındık ve deri Anadolu yapağı 58 kuruştan müşteri g|den ibarettir. Bu mallar arasında da bulmuştur. ; son zamanlarda yapılan ihracat hay» ..2İli azalmıştır. Avusturyanın Merkez Bankamızda 1,766,500 liralık bieke parası mevcut olduğundan, Avustür- ya ile iş yapan tüccarlarımızın ala - ZİRAAT: Düzcede Tütün cakları için endişe edilecek bir vazi- yet yoktur. Avusturyadan da yurdu- Piyasası muza bazı kırtasiye eşyası ile kapla- ma tahtası getirilmektedir. Fakat, piyasamızda bu mallardan fazla mik- tarda mevcut olduğu haber verilmek tedir. , Biber İhraç Edilecek İstanbuldan kırmızı biber ihracı mümkün olup olmadığı tetkik edil - mektedir. İstanbul mintakasında kır. mızı biber yetiştirilmesi kabil olup olmadığı ziraat odasından sorulmuş - tur. Ticaret ve ziraat odaları, bu me- sele etrafında tetkiklere girişmişlere dir, Haber aldığımıza göre, Karacao- va mühacirlerinin iskân edildikleri Düzce, (TAN) — 937 tütün piyasa- sı merasimle açılmıştır. İlk tütün mah sulü 95 ve görmezi 15 kuruştan sa - tşlmıştır. Bu sene tütünlerimizin mah Sul nisbeti fazladır. Evsafı da yüksek olduğu için fiatler, zürraı memnun €- decek vaziyettedir. İnhisarlar idaresi, piyasada nâzımlık vazifesini görmek tedir. Alıcı kumpanyalar, henüz piya saya iştirik etmemişlerdir. Fakat, bir iki güne kadar girecekleri zannedili - yor. Rekolte çok nefis ve alıcıya yeti- şecek miktardadır. # Tavşanlı, (TAN) — Karabamızdan Sonkânunda yapılan ihracat şudur: Krom Mi vagon, travers 62 vagon, keresle 5, Bursada ve İstanbulun Kemerburgaz kömür 101, 1 2 ilmek, pa 1, buğday 2, mercimek, | ga eyy Gümüş Hacıköy, Uskumru 1, pancar 261 vagon. LOKMA OGLU Bugünlerde fikirler hep Avustur yaya döndü. Alman askerlerinin A- vusturyanın - zaten pek te genişli- Zi kalmamış olan - topraklarına ya- yılması üzerine herkes, acaba ar - kasından e çıkacak, diye düşünü- yor. Ne çıkacağını şimdiden kes - tirmek mümkün olsa da, onu yaz - mak bu sütuna ait olamaz. Burada benim yazabileceğim ancak Avus- turyanın iklimidir. Vâkıa bu ara- lık, okuyucularımdan hiçbirinin A- vusturyaya havatebdiline gitmek niyetinde bulunduğunu sanmıyor- sam da gazetenin her tarafında aktünliteye uymak lüzumunu el - bette takdir edersiniz. Avusturya, tabiatı bakımından, Avrupanın şimalinden gelen bir yolcunun Akdenize gitmesine yol verecek bir geçit olduğundan ikli- mi de, memleketin en büyük kıs- mında vadi iklimidir. Avusturya- nın hemen hepsi orta Avrupayı İ- talyadan ayıran Alp dağlarının şark taki kısmından teşekkül etmiş &i bidir, Bundan dolayı yalnız Viyana taraflarındaki küçük bir ova kıs- mı müstesna olmak üzere, cenuba doğru az çok yüksek tepelerle on » ların arasında va/ilerle dolmuş bir memlekettir. Tarihten önceki za- manlarda şimdiki Avusturya top- raklarını tutmuş olan glasiyeler o- rada birçok küçük küçük göller bı rakmış olduklarından bu gölcükler Avusturya topraklarma bir güzel- Tik, iklimine de bir hususiyet verir- ler, Şimalde kalan ve alçak Avustur- ya (bu tabir, şüphesiz, maddi ba- kımdandır) hazı yerlerinde deniz- den ancak 13 metre yüksekte ola- cak kadar aşağıda bulunduğundan oranın iklimi kendisile meşgul ol- muya pek te değmez. Alp dağlarınm aralarında ve hepsi İtalyaya doğru giden vadile- rin iklimi daha enteressandır. Bu dağların üzerinde soğuk, tepelerin üzerinden geçtiği için yağmurla kar ancak tepelerin üzerinde kalır ve tepelerin arasındaki vadilerde yağmurlu günler pek az olur, ora- larda hava kışın bile en çok gün - > HEKİM N TLERİ Avusturyanın İklimi köy civarında kırmızı biber ziraati yapılmaktadır. Bu ziraatin genişle > tilmesi düşünülmektedir. İhracat Birlikleri İçin Yurdumuz mahsullerinin ihracını kolaylaştırmak “ve -piyasalarda s6 bepsiz değişmelere, satışların spekü- lâsyon şekline girmesine mâni olmak için birlikler kurulmasını muvafık gören İktısat Vekâleti, nizamname- lerde bu esasların nazarı dikkate a- ınmasını alâkadarlara bildirmiştir. Kurulacak birliklerin o müstahsilin N lerde kuru ve sıcaktır. Bundan do- layı oralarda bulunan turizm şehir leri kış sporları için Avrupada en müsait yerlerden sayılır. Yine bu kuruluktan dolayı oralarda verem tedavisi için meshur sanatoryum - lar da kurulmuştur. Bu vadilerin önemli bir hususi- yeti de, cenuba yani İtalyaya, doğ- ru meyilleri az olmakla beraber sık sık ve birdenbire dönemeç yapma- larıdır. Bu suretle uzun bir vadi ü- zerinde, şurada burada her taraf- tan kapalı küçük vadiler teşekkül eder, oralarda soğuk hava birikti- İ ğinden insan ayni mıntakada hem | | sıcakça, hem de soğuk 'klimlere te- sadüf eder. Bu küçük vadilerin ba- zılarında kar ve buz kış mevsimin de uzun müddet yerde kaldığın - lerden uzak tutulması da gaye İçin &- saslı bir düşünce olarak telâkki edil. miştir. Her birliğin kurulduğu mun- takada birlikle alâkası bulunan mad- deleri yetiştiren müstahsilin de bir. liğe alınması icap etmektedir. BORSA 15—3—1088 PARALAR Frank dan oralarda kayak istasyonları ya Dolar pılmıştır. Bu suretle Avusturyanın Liret Alp dağları kısmında, sanateryem. | | #9sa Pr lar pek soğuk yerlerde kış sporları | | Ppe'y, görülür. m Yaz mevsiminde, eski' glasiyeler Florin den kalmış olan o göleükler mem- Kron Çek lekete bir güzellik verdikten başka |,| max “7 bunların suları da sıcakça olduğun- Zioü dan, banyo yapmak içRı birçok halk | | pengö oralara toplanır. Yazın gökyüzü Tay kış mevsimindeki kadar berrak ol- Dinar masa da, yine az bulutlu olduğun. | | <9 1 dan Avusturyanın o kısmı kış yaz | | tatlı bir iklim olur. ÇEKLER Ancak bu iklim güzelliğile ve Acılış Kapamış | tatlılığIle beraber sinirler üzerine | | paris 2018 müheyyiç olarak tesir eder, Bu te- Nevyork 0,7880 sir, şüphesiz, güneşin o vadiler içe- Milâno 15,058 risinde, başka yerlerdekinden daha Brüksel 49 az müddetle kapanmasından ileri Atina — gelir. İklim güzel ve tatlı olduğu | | Şer” si halde güneşin yakması insanın ora Amsterdate 14260 14254 larda çok kalmasına müsaade et « Prag 221075 (O 220904 mez, Viyana 4,2080 4.2063 Ondan dolayı Avusturyada insan | | Müdü e e daha cenuba giderek, biraz da bu- Varşova 4m lutları çok bir iklime meselâ deniz | İ Budapeşte 3,0688 kenarmda ve Tiryesteye gitmek Bükreş 106,225 ister, Alp dağları arasında heyeca- | | Belsrat sz nu gelen sinirler, Triyestede deni. | | Yokohama “.. : i Stokholm 3,0839 zi görünce sakinleşir. öm 62075 Avusturya bir geçit memleketi, iklimi de kısa bir zaman içinde in- sanı sıkan bir vadi iklimidir. 2300 haklarını zarara sokabilecek şekil”