#j a Köylerinde Bu Yıl Başında da Yeni Mektepler Açılacak ERZİNCANDA: Tren 7 Ay Sonra Kemaha Varmış Olacak Kemah, (TAN) — Erzincana bağ- hı olan kasabamıza ilk şimendiferin 7 ay sonra gelmesi beklenilmektedir. Demiryolu inşaatının gittikçe bura- ya doğru yaklaşması, Kemahta his- solunur değişmelere yol açmıştır. Me selâ, demiryolunda çalışan amele - den kesilen kazanç vergisinden dü- şen hisse sayesinde belediye bütçesi 9 bin liraya yükselmiştir. Belediye bu yıl bir kaç akar yaptırarak kiraya vermiş, böylece hayli varidat elde etmiştir. Fenni bir mezbaha inşası için de projeler hazırlamıştır. Arazisi ârızalı olmakla (o beraber mümbit ve dört tarafı bağ ve bahçe- lik olan Kemah her türlü hububat yetiştirmeğe 5 müsaittir, Meyvaları, bilhassa mor ve kara dutları meşhur dur. Pırasaları Erzincana ve civar ka sabalara kadar gönderilmektedir. Halk maarif heveslisidir, burada © beş sınıflı bir ilk okul, mülhakatta da altı okul vardır. Demiryolu buraya kadar uzadık - tan sonra, tarihi Kemahın süratle in kişaf edeceğine şüphe yoktur. o İNEGÖLDE: Muhtarlar Için Halkevinde Bir Kurs Açıldı Inegöl, (TAN) — Halkevi köycü - lük şubesi, muhtarlar için bir kurs açmıştır. bir gün dört saat ders almaktadırlar. Uç ay.bitince imtihan edilecekler- dir. Zehirli gazlar Kursuna "ıştirs bütün halk davet olunmuştur. Ayrıca bir resim kursu açılmıştır. Ortaokul resim muallimi Esat Suba- şı, gençlere resim dersi vermektedir. Yakında bir de defter tutma usulleri- ni öğretmek üzere kurs açılması dü- şünülüyor. Sosyal yardım şubesi, bir müddet ara verdiği hasta muayenesine yeni- den devama başlamıştır. Kasabamız da bulunan doktor, bunu memnuni- yetle yapmaktadır. Gösterit şubesi, önümüzdeki yılda 18 temsil vermeği kararlaştırmıştır. Kitap saray ve yayın şubesi, hafta - da bir kitap gecesi yapacak, her haf- ta gelen kitap ve dergiler hakkında hülâsalar çıkarıp halka malümat ve- recektir. Bütün muhtarlar haftada |” Giresun, (TAN) — Vilâyetimiz i- çinde 71 mektep vardır. Bunların ü- çü yatılıdır ve müştereken köylüler tarafından yaptırılmıştır. Yatılı o - kullardan biri Dereli nahiyesinde, di geri Tirebolu kazasına bağlı Ortaca» mi köyündedir. Bütün bu 'mekteplerdeki talebe, 2,410 u kız ve 7,787 si erkek olmak üzere 10,208 kadardır. Üç yatılı o- kulda 148 talebe okuyor. 10,206 ta- lebeden 4,399 u şehirde, 5,877 si köy lerdedir. Bir muallime vasati olarak 60 talebe düşüyor. Maamafih talebe mevcudu 80 1 geçen sınıflar da var- dır. Buztekke, Imatlı, Karabörk, Zil, Yenice, Kaledere köylerinde yeni mektep inşaatı bitmiştir. 14 köyde mektep inşasına devam ediliyor. Merkezdeki mektepler mevcut ta- lebeyi güçlükle aldığı için, 56 bin li- ra sarfile üç katlı bir ilkmektep in - şası kararlaştırılmıştır. 25 bin lira hususi muhasebenin geçen seneki bütçesinden temin edilmiştir. Geri kalanı da bu yıl verilecektir. Binanın im yakında eksiltmiye konulacak “Çok Çocuklulara İkramiye Giresun, (TAN) — Sıhhat Vekâ- eti, vilâyetimizdeki 6 çocuklu ana- lardan 59 una verilmek üzere elli - şer lira ikramiye göndermiştir. Bu sene İkramiye verilmesi tale binde buğunan annelerin sayısı iki bini geçmiştir. Bunlar arasında, bir babadan doğma 12 çocuğu bulunan- lar da vardır. Bazı köylüler, 6 ve daha fazla ço- cuklu ailelere ikramiye verildiğini yeni duydukları için, omüracaatlar günden güne çoğalmaktadır. Sıhhi Filmler Gösteriliyor Giresun, (TAN) — Sıhhat Vekâle- ti, halka gösterilmek üzere buraya iki film göndermiştir. “Süt, besinle- rin en üstünüdür.,, ve “Hastalıkla- rın yayılmalarınım önüne nasıl ge- çilir?,, isimlerini taşıyan bu filmler sinemada 10 gün gösterilmiş, 6 bin- den fazla halk tarafından görülmüş- tür, İZNİKTE: Saçaklarını Yaptıramı- yan Fakir Ev Sahipleri Iznik, (TAN) — Ev saçaklarının tanzimi hakkındâ belediyece veril - miş olan karar ekseriyet tarafından tatbik olunmuştur. 120 fakir aile, pa raya mütevakkıf olduğu için emirle» ri yerine getirmemişlerdir, bu sebep le kendilerine onar lira ceza veril - miştir. Bunlar, güçlükle yüz ellişer kuruş masraf edip istida ile müraca- at etmişler, vaziyetlerini bildirmiş- lerdir. , # Izmik, (TAN) — Konak meyda- nındâki küçük göl, belediye taralin- dan kurulmuştur. 4 Tinik, (TAN) — Belediye reis vekili Lütfi Aksoy istifa etmiş, en- 'cümence istifası kabul olunmuştur. İNEGÖL HALKEVİNDE : — —— — tadi Halkevinde “Canavar,, piyesini 2 dek simler Afşar Köyü Tamamen Sular Altında Kaldı Konya, (TAN) — Beyşehir gölünü besliyen ırmaklardan biri olan Sarı- suyun yatağı soğuklardan donmuş » tur. Fazla yağan yağmurlar ve ci » varda eriyen karlar bu yüzden mec- ra bulamamış, Afşarköyü arazisi ta mamen su altında kalmıştır. Bir çok mezruat harâp olmuştur. Su altında kalan sahanın meyli pek azdır, bu sebeple sular akma - maktadır, geniş arazi bir göl manza rası arzetmektedir. Vilâyet ve sıtma mücadele idare- si, lâzım gelen tedbirleri ittihaz et- miştir, Umumi meclis dağılmış, daimi en cümen azalıklarına B. Ömer Baysa! (Akşehir), Bayan Perver Korucu (Ci hanbeyli), Hami Koçaş (Ermenek) Yahya Aksoy (Hâdim) seçilmişler. dir. © Asker Gözüyle Çekoslovakyaya Taarruz ve Büyük Harp Korkusu (Başı 7 ncide) 15 milyonluk yabancı ve çok mü- terakki bir kavmi, bu asıda, Av- rupanın tâ ortasında, boyunduru- ğu altına almak (için bir harbi, hem de muhtemelen büyük bir barbi, Fransa ve İngiltere ile bir harbi, göze almakta, bizzat Al manya İçin mühim menfaatler ve zaruretler keşfetmiş olduğunu #an- netmiyoruz. Bundan başka unu mamalı, ki Üç müttefik emperya- Hst devletler, her ne yapsalar, bi- ribirlerine dayanarak ve yardım- laşarak yaparlar. manya ve Italyaya dayan- masa idi, Çine tecavüz edemezdi; çünkü, Italyanın Akdeniz emper- yalizmine karşi Avrupa suların. dan ayrılamıyan, İngiliz donan- ması o zaman mühim bir kısmiyle Pasifik'e gidebilirdi. Keza 1935 -36 Habeş ihtilâfı sıralarında Ingilte- reyi, yalnız başına (yani Fransız- 812), İtalyaya bir hücumdan sl koyan, ve binnetice, Italyayı mak- sadında muvaffak kılan şey, yal niz Italyanın hava kuvveti veya- hut Libya cihetinden Mısırı ve Sudanı karadan tehdit etmesi de- ğü, İngilterenin bir Avrupa harbi- ne girişmesi halinde, Uzak Şark sularındaki (o müsetemlekelerinin Japonyanın taarruz ve İstilâsına memeağilinminnmbiniri ger Japonya, Avrupada Ak 14-3.4398 —— İstanbul Jandarma Satınalma Komisyonundan : Miktarı | —, | Cinsi Kilo 132 Zahma Kayışı 36 Tartı Kayışı Tahmin İlk Te- Bedeli minatı Lira K. Lira K. 534.40 15120 705.60 52.92 1 — Cinsi, miktari, tahmin bedeli ve ilk teminat miktarı yukarıda ye zılı iki kalem eğer malzemesi 17-3-1938 tarihinde Perşembe günü 15 de Gedikpaşadaki Jandarma Satınalma Komisyonunda açık eksiltme ile satın alınacaktır. 2 — Şartname ve evsaf her gün Komisyonda görülebilir. 3 — İsteklilerin yazıb gün ve saatte 2490 sayılı kanuna göre ibra lâzım gelen evrak ve ilk teminat mektup veya makbuzlariyle Komisyon# gelmeleri, (1121) Ispanyada Âsiler İlerliyorlar (Başı 1 incide) hurlyet ordusu Aragonda asi ve £- ğı neşrettiği tebliğde, Alkanizin bif makineli İtalyan kolu tarafından i# talyan kıtalarımn taarruzuna karşı | gal edildiğini bildirdikten sonra bs” kahramanca mukavemete devem ey- lemektedir. Londra, 15 (Hususi) — İspanyadan gelen haberlere göre, âsiler Saragos- sa cephesinden Akdenize doğru iler- lemiye devam ediyorlar. Asi kuvvet- ler düz bir hat ile Akdenizden 38 mil mesafededirler. Salamankadan veri- len âsilerin tebliğine göre, âsiler Al- kaniyi işgal etmişler ce Aragonu çev reliyen bütün tepeleri zaptetmişler, bu arada 1500 den fazla esir almışlar dır. Granada hattında hükümetçiler taarruza geçmişlerse de âsiler bu ta- İarruzun büyük zayiatla püskürtül - düğünü haber veriyorlar. Asiler, 7 hükümet tayyaresini de düşürdükle- rini bildiriyorlar. Tayyare filoları hep Almanların!. Barselona Milli Müdafaa Bakanlı- uğraması ihtimali ve korkusu idi. Fakat, o zaman, Fransa Ingiltere- yi zerre kadar teşci etse idi harp muhakkak olmuştu. u mülâhazadan sonra biz yine Çekoslovakyamıza dö- nersek, görürüz ki bu memleket evvelâ kuvvetlidir, yani bugünkü kuvvetlerini seferber ederek 1,5 -2 milyonluk müsellâh bir kuvvet çı- karabilir ve bu kuvvetin tayyare- den tanka kadar her şeyi tamam- nın, İtalyanın müvafakat ve mü- zahereti olmadan Çekoslovakyaya karşı hiç bir herekete girişememe- si ve Fransanın da Çekoslovakya delayısile bir harbe sürüklenme- si, İngilterenin de onu takiben yürümesi ihtimallerinin kuvvetli olmasıdır. İşte şimdilik Çekoslo- vakyayı bir Alman taarruzundan ve dünyayı da büyük bir harp fe- lâketinden koruyan bunlardır. Biz büyük bir harp için 1938 in bir tarih olmıyacağını evvelce de söy- lemiştik. Büyük harbin, her gün biraz daha şişmekte olan balonu elbet, bir gün, patlıyacaktır. Fakat o gün henüz bize çok yakın değil- dir. Hele bir kere, Çin ve İspanya işleri bitsin, ondan sonra vaziyet yeniden tetkik edilir. va muharebesinde Alman tayyarele / rinin faaliyeti hakkında şu tafsilât vermektedir: Her biri (Haynkel 111) bombardı” yarelerinden mü dört küçük filo... Bu guruplardan bk ri Fransız toprakları üzerinden uç rak iki hafta önce gelmiştir. (Messers Şmit 109) tayyarelerin” den mürekkep iki avcı tayyare gr” pu ve (Haynkel 51) tayyarelerinden mürekkep iki filo. 22 tayyare ile birde (Haynkel) devriye tayyaresinden müf iki (do 17) filosu. ağır 88 ve iki hafif 37 hava batarys” sı... Ve bu tertibe, tamamen Almas olan bir bölük de dahil bulunmakt$ Bu kıtaların bütün şef, subay, me | * bay vekili ve askerleri tamamen AK man ordusunu mensuptur. Alkaniz'deki altmış topu kurtarmıy& imkân hâsıl olmuştur. Asiler yine bir İngiliz vapurunu batırdılar un Akdeniz üzerinde « limanı asilerin tayyareleri tarafın © dan birkaç defa bombardıman edil * miş, bu arada bir İngiliz vapurun da bir bomba isabet etmiş ve vapuf tutuşmuş, sonra da batmıştır. Vap” run adı Stansel' mıştır. Vapurda ademi müdahale $8” hidi olarak bulunan Danimarkalı bif bulumuyüe. Fransaya iltica edenler Vendres limanına bir Fransız torp” tosu ile bir torpito muhribinin dön mesi beklenmektedir. Bunlar, Va * lansiya ve Barselondan (o 500 kadsf mülteci getirmektedir. Bunların &r#” sında politik rical de vardır. Beheri 20 milimetrelik iki muks* | bil hava mitralyözü ile mücehhez ü6 | Hava muharebesinde Cümhuriyet | çiler tarafından düşmanın 6 Fiyst tayyaresi düşürülmüş ve bu sayed€ vi "dir. Vapurun tayfa“ sından iki kişi ölmüş, 4 kişi yaralan” yüzbaşı da ağır surette yarulanmı$” | Perpignan, 13 (A.A.) — Bu ge” MESAI SENE ELESEK Ee wv» 1: i Nihayet bir kaç ay evvel tallim beni yine şu doğ- duğum, ıstırap çektiğim topraklara attı; bir zaman terki diyar etmiş bir garip gibi serseriyane şurada burada dolaştım. Nihayet bazi: vatandaşlarla tamış- tım. Sizler bu muhitin bence en cana yakın ve en kiy- metli vatandaşları oldunuz; minnettarınızım. Hepi- Dizi ayrı ayrı sevip saydım, hepinize ayri ayrı ısın- dım. Fakat sizin muhitinizin, bilmem nedense, ne adabımuaşeret kanunlarını, pe ifade meram Ve ne idarei kelâm usulünü, ne resmi kabul tarzını ve hele bilhassa samimiyetini ve bunların arasındaki rabıta- yı, tenasübü, ahengi bir türlü kavrıyamadım; âcizim. Şu vadideki cehaletimi, aczimi izale için sizin iyi- iğinize müracaat ediyorum; bana bir ders vermiş olursunuz; soruyorum: “Zevciniz, nişanlınız veyahut dostunuz, arkadaşımız, amcanız, odayınız odayızadeniz veyahut o gö- nül eğlenceniz. olan herhangi bir kimsenin refakati esnasında omuz omuza rast geldiğiniz bir dostunuzu selâmlıyarak geçip gitmekten utanır” mısınız?! Kor- kar mısınız? Kimden ve neden? Bu haliniz, sevgili memleketimin bir türlü anlıyamadığım veyahut an- lamakta âciz kaldığım adâbı muaşeret kanunların. dan birisi midir? Akıl ve dirayetiniz ve bilhassa bence daha kıymet- li olan duygularla biraz tanıdığınızı zannettiğim şey; kültürleri ancak bi resimli mecmua; bütün va- tanları Şişli ile Kadıköy ve bütün gayeleri bir mevki sahibi olup ta sinema aktörlerinden aldıkları ilham- la yürüyen sağdan memnun; soldan memnun; yerden memnun, gökten memnun ve bilhassa kendilerinden memnun, bahtiyar Ve biraz da sırnaşık o mahut ve maruf küçük beylerden mi sandınız? Sunlin cevabın kendim veriyorum; siz böyle bir yanna düşemezsiniz. Kültürünüz, zeklinız buna mâni- dir. Bunu biliyorum, lâkin zeki insan pek çoktur; hemen her köşebaşind-. Lâkin zevkiselim erbabı YALNIZ: DONUYORUM 7 ŞÜZUFE NİHAL —43— nadir değil, enderdir. Başlı başına zekâ hiçbir şey yapamaz; eli bırakıl- mış avare bir çocuğa benzer. Onu kucağında besli- yen, onu idare eden anne gönül ve ruhtur. Duygusu- nu besliyen kimse, ayni zamanda zekâsını besler; bun lar öyle iki öz kardeştir ki, son sözü daima onlar söy- ler. Bir insanın insanlar arasındaki hakiki mevkii, yal- nız ıztırap kabiliyetile ölçülür, İztırapsız sanat olma- dığı gibi, ıztrapsız güzellik dahi olmaz... İyilik ve güzellik... İşte ahenk yolır budur... Bu uğurda vakfı hayat eden bizlere (zavallı mecnun, Z4- vallı müvazenesiz!) gibi vasıflar birer iltifattır. Biz onları hak bildiğimiz yolda yükselmek için bir mer- diven sayarız. Ben şimdi sevgimi raptettiğim bir iki dostun hari- cinde, yalnızlığın soğuk nefeslerini içerek kuvvet ve hayat buluyorum. Ben çapta yaratılmış insanlar an- cak kendilerile başbaşa kalarak felsefi tesellilerini bulmıya mahkümdurler... Duyduğum teessür görü- Yorsunuz ki, kendimden #iyade kuru zekâyı ve kül. türü tek insânlık kıymeti olarak kabul eden sizler için dir; beni affediniz.,, Seyhanın bu mektubunu beş defa, on defa, yirmi defa okudum. Eski Türkiyenin, karanlık, hurafeli Türkiyenin Şuursuz, şaşkın Türkiyenin halini bundan daha iyi anlatan bir vesika olur mu? Ben de hayatta Seyha- nınkine benziyen ıztıraplar çekmiştim; hâlâ da o de- virden arta kalan saçmalıklar bizi rahat bırakmı « yor, muztarip ediyordu. Bu mektuptan sonra Sey- hanla daha candan dost oldum; onun ıztırplarını ken- di ıztırabım gibi yakından tanıyorum. Seyhan bir gün geldi: — Bu son ziyaretim, hânrmefendi, dedi, işlerim bitti, gidiyorum. “Allah size sabır ve sabırlar versin; kalbim bu memlekette, bu toprakta; ama, gördüm ki, hâlâ ayaklarımı yere güvenerek basamıyorum; ruhen hastayım; o konaktaki dedikodu, çirkinlikler; © Cafer babanın tabutu beni buradan uzaklaştırmış- tı; bütün gençliğimi istemiyerek iller diyarında geçir dim; orada yaşamıya alıştım; kabahat bende değil; kendimi ne kadar zorlasam o hatıralardan kurtu- lamıyorum. Tekrar burada kalsbilmek için gördüğüm şeyleri görmemem lâzımdı, o da olmadı! Tekrar edi- yorum, Allah size sabır versin, sabırlar versin!... Seyhan belki haksızdı; belki haklıydı; onu bilmem, lâkin ben temiz, insan, bir arkadaş kaybettim; o gidin ce hayatımda büyük bir boşluk duydum. ladı. Yavaş yavaş etrafımda genç, yaşlı, tanınmış, aydın insanların toplanmasını bir türlü çekemiyor” du. Hele Altana fena halde sinirleniyordu. Eğer Ha- san kendinde bir hak iddih edebilirse bunda belki bir rez hakkı olabilirdi; çünkü bizim dostluğumuzu hoş görmiyenler ortaya türlü türlü dedikodular atmışlar- dı: Lâkin, Altan o insanlardandı ki ben onu, kendile- ri bataklıkta yaşadıkları için başkalarının da bir yü- dum temiz su bulabileceğine inanamıyan zavallıların dedikodularına foda edemezdim. Onun arkadaşlığına ihtiyacım vardı; Seyhan da gittikten sonra en yakın erkek dostum ancak Altandı. Altanla karşı karşıya geldiğimiz zaman aralarında ancak kültür birliği, duygu, inanış birliği olan iki insan gibi kalıyordum; cinsi ayrılığımız biran bile bizi düşündürmemişti... Bilâkis, ben Altanı Nükhetle anlaştıtmak, ikisini bi- ribirile evlendirmek niyetindeydim, ama, Altam, ne- dense bu fikre alıştıramadım. Hattâ son günlerde Ak | tanla hep bu meseleyi konuştum; bizi mahrem bir şey görüşüyor, sanan Hasan, bunada hiddetlendi; ona meseleyi söyledim: ba — Olur kurnaz değilsin; ne de çabuk bir şey uy” durdun; dedi. Bundan sonra da her vesile ile ortaya Altanı koy” mıya.. sitemler etmiye başladı. Eve telefon «lip beni arayıp telefonu meşgul buldüğu zaman: — Kiminle konuşuyordun; Altan mı telefon etti. diye çıkışıyor; akşam Üzeri geldiği zaman, salondâ çay sonu bir dağınıklık görse, — Altan mi vardı? Diye soruyordu, Bazı da hiç ummadık zamanlar apartmana gelmi ye başladı... Mutlak bir ip ueu bulmak, beni mahcuP mevkide bırakmak, istiyordu. Bunların hepsine için için gülerek baktım, Nihayet, bu dedikoduları Altan mı duydu, bir gün (Devamı var) i