Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
- Nasıl dogdu ? - Nasıl yaşadı? - Nasıl öattı ? No. 46 Fırkanın ekseriyeti, ellerinde i- di. Bu fikirde ısrar ettikleri takdir de, hiç şüphesiz ki bu hususta kâ- milen muvaffakıyet elde edecek- lerdi. » u tehlikeyi gören Gümülcü- neli İsmail Bey, derhal pa- çaları sıvamış, ortaya atılmıştı. Ev- velâ; Mustafa Sabri, Zeynelâbidin, Vasfi hocalara dayanmış; — Yahu!... Herkesin hakkını ket medebilirsiniz. Fakat, benim hakkı mı nasıl yersiniz?.. Şu, muhalefet bayrağını ilk kaldıran.. onu, sene- lerce omuzunda taşıyan.. altı sene- denberi de gurbet ellerinde bu fır- ka uğurunda çalışan benim... Şim- di beni, kolumdan tutup fırka ka- pısından atmak, revayi hak mı?.. Haydi, bu hakkı t k ist — İKİNCİ KISIM — cereyan ederken, Gümülcüneli İs- mail Eeyin ortaya attığı bu son söz ler de (haddei tetkik ve mülâha- za) dan geçirilmiş; yapılacak umu- mi içtimaa, Sadık Bey taraftarları- nıri da davet edilmesine karar veril mişti. İçtimaın kararlaştırıldığı gün, ya pılan davet üzerine, İstanbulda bu- lunan - kırk beşe yakın - fırka ve cemiyetin murahhasları, Hürriyet ve İtilâf fırkası merkezine gelmiş- ti. Bunların arasında, Miralay Sa- dık Bey ile en cerbezeli havarisi de bulunmakta idi. Rum ve Ermeni fırkaları; bu davete icabete, ve böy le bir müzakereye girişmiye lüzum görmemişlerdi. Artık kendilerini (Osmanlı cami ası) ndan büsbütün ayrılmış gibi gö yin.. Lâkin ben size gene lâzımım. Siz, benim ne kıratta bir mebus ol- duğumu bilirsiniz. Şayet, yarın, Mecliste, herhangi bir muhalefet karşısında kalırsanız, muhaliflerini zin hücumlarına dayanacak benim gibi bir adamınız var mı?.. Yok, de ğil mi?.. O halde, beni içinize alma- yıp ta kimi alacaksınız?. Demişti. Hocalar, Gümülcünelinin bu söz- lerine hak vermişler; —- Amenna ve saddakna... Senin- le itilâf ederiz. Amma ve lâkin, biz den (itizal) eden Sadıik Bey ile o- nun güruhuna, iltifat etmeyiz... On şelerden birine geçirelim. Diye, mukabele etmişlerdi. ' Bu teklif, Gümülcüneli İsmail Beyin işine gelmemişti. Çünkü, Hürfiyet ve İtilâf fırkasının en mü him zamanlarında, kendi hesabına oynadığı oyunlarla artık ipliği pa- zara çıktığı için kendisine karşı da- ima ihtiyat gösterilecek.. Kendisi- ne çevrilmiş olan gözler karşısında yeniden manevralar çevirmiye im- kân göremiyecekti. Halbuki Sadık Bey, - kelimenin en cömert müânasile - (saf) tı. Bir kaçgün içinde, onunla yeniden bağ daşmıştı. Az, çok; iyi, kötü bir ta- raftar kitlesi arasında, daha hâlâ (fırka lideri) markasını taşıyan, Me lâmi dervişi; - Pariste ve Mısırda olduğu gibi - şimdi de kendi elinde bir (sihirbaz değneği) halini almış- tı. Bu değnekle icap eden oyunları oynıyacak.. Neticede parsayı kendi töpliyacaktı C gn t B u ince hesaplara istinat eden Gümülcüneli İsmail Bey;.i- pi, derhal bir fırkacılık oyununa çe- — Yahu!.. Siz, bu intihabın ne- taketini takdir edemiyorsunuz. İs- tanbul halkının, daha hâlâ İttihatçı ların tesiri altında olduğunu unutu Yorsunuz... Haydi, Sadık Bey ile ta taftarlarını içinize almadınız. Bun- lar, gözlerini karartıp ta İttihatçı- tarafına geçiverirlerse, ne ya- Parsınız?.. Gerek Sadık Bey: ve ge- /— Tek bazı azılı taraftarları, gizldien Bziliye İttihatçılarla temasta bulu- Uyorlar; dersem buna belki inan- Mazsınız. Fakat yakında bunu gö- teceksiniz.. Ve hepiniz de şaşakala- taksınız... Beni dinleyin. Gurur ve ğgafleti terkedin. Sonra pişman ola- taksınız... Alın şu Sadık Beyi de, İçinize... Kapatın şunun ağzını.. Siz Bene, bildiğiniz oyunu oynayın... €k. reyleri dağıtmayın... Diye: bin dereden bin su getire- Tek hocaları ikna etti. Mustafa Sabri Efendi tle arkadaş ları da esasen İstanbuldaki bütün Tka ve cemiyetlerle bir anlaşma Yaparak reylerin dağıtılmaması i- fin bazı tedbirler ittihaz etmek fik Tindelerdi. — Bu fikir etrafında müzakereler ren bunlar, zaten intihaba da e- hemmiyet vermiyorlardı. Adeta, a- çık ve sarih bir lisanla: — Hangi intihap.. Hangi Meclis.. Hangi hükümet?.. Siz; daha hâlâ, böyle budalaca işlerle mi meşgul o- luyorsunuz. Yakında, (paydos bo- Tusu) çalınacak... Bütün varlıkları- nız, bir anda dağılıvererek artık maziye ve tarihe karışacak... Boş yere yorulmayınız. Demek istiyorlardı. Yıpılan bu umumi içtimada n en dikkate şayan olan bir cihet varsa o da, gerek İstanbul ve CA T U IŞO GN CÜCCER kadar hüsnü niyet göstermeleri; nemleket lesind milletin fertleri arasında ayrılık, ve gayrı- hk gözetmemeleri idi. Miralay mütekaidi Kara Vasıf Bey, milliyetperverlerin murahha- sı olarak firka merkezine gelmiş.. müzakereye iştirak etmişti. 'Müzakere, oldukça gürültülü geçmişti. Her fırka ve her cemiye- tin murahhası, kendi menfaatleri- ni gözetecek surette sözler söyle- mişiti. Bü da, pek tabii idi. — Fakat tabii olmıyan birşey var- sa o da; beyan edilen fikirlere göre yapilacak intihabın (milli mefkü- re) den çok uzak bulunması idi. * Anadolu, (milli misak) hudutla- Tile beraber, milli mefküreyi de tes Bit etmişti. Müdafaai Hukuk Cem-i yeti teşekkül eylemişti. Milli var- liğı korumak, milleti esaret tehlike sinden kurtarmak ivin, son hadde kadar - her nevi ve her çeşit Ji:ş- manla - mücadeleye devam edile- cekti. Bunun haricinde, herhangı bir düşmanla itilâf akdetmek, müm kün değildi. Halbuki İstanbulda teşekkül e- den her fırka ve her cemiyet, bir an evvel mücadelenin durmasını, ve muharip devletlerle de bir daki- ka 'evvel itilâf ve sulh aktedilme- sini istemekte veyahut bunlara ta- raftar görünmekte idi. Milliyetperverler, haklarından ta mamiyle emin bulunuyorlar.. Mu!. telif cephelerde silâhlarile düşman lara nasıl karşı koyuyorlarsa; İs- tanbulda açılacak Mecliste de, mil - letin haklarını öylece müdafaa ede- ceklerine derin bir kanaat besliyor lardı, ' S Öz sırası Kara Vasıf Beye gelince o, — arzettiğimiz — kanaatin ilhamile evvelâ, umumi vaziyeti bütün inceliklerile hülâ- sa etmiş; sonunda da: — Düşündüğünüz şekillerde ya- pılacak bir intihap hic bir zaman Anadoludaki milli mefküreyi tat- min etmiyecektir Falan fırka. on mebus çıkarsın.. filân cemiyet. se- kiz mebus çıkarsın: diye pazarlık- la teşekkül edecek bir meclis; A- nadoluda silâhına sarılmış olan bir Yazan : Ziya Şakir Reylerin dağılmaması için propaganda yapılıyordu dir değildir... Maksadı temin edebil mek için yapılacak bir çare vardır. Seçilecek seçilecek mebusların yarısı, ta- mamiyle milliyteperverlerden çı- karılmalıdır. Diğer teşekküllerin mebusları da, mecliste bunlara dayanmalıdır... Eğer böyle yapı- lırsa, çok isabet gösterilir. Ve bu intihaptan da bir fayda beklenir. Demişti. O anda, sabık Konya Mebusu. —ve, lâhik Hürriyet ve İtilâf Fır- kasının (lider) lerinden biri olan— Hoca Zeynelâbidin Efendi derhal yerinden fırlamış.. Sağ elinin şe- hadet parmağını havaya doğru kal- dırarak: Lââââ!.. Olamaz.. Bu, bir İtti- hatçı tuzağıdır. Biz, bu tuzağa düş- meyiz.. Anadoludaki (Milliciler) in ne olduğunu biliyoruz. Cümle- ten, (İttihatçı) dırlar. Onlara, bir tek rey bile vermeyiz Diye, bağırmıştı. Zeynelâbidin Hocanın bu söz- lerini, en evvel Ali Kemal Bey tas- dik etmişti. Hocalar güruhuna bendegânlık eden zümre de bu söz- lerden ve bu tasdikten coşarak, her taraftan: — Hayır.. Hayır... İttihatçılara rey vermeyiz. (Arkası var) FTT İ TAN —LTEE E K ON OMU İC PİYASALAR: Ceviz ve Fındık Satışı LA . ' . Iyi Gidiyor Son hafta içinde Samsun mıntaka sından beyaz harman 736 kilo iç ce- viz kilosu 26 kuruştan satılmıştır. Sürmeneden 1020 kilo kabuklu ve di ğer mıntakalardan ceman on iki bin , kilo iç ceviz piyasamıza getirilmiştir. ; Vakfıkebirden 11600 kilo kabuklu fındık ve Karadeniz mıntakasından 71900 kilo iç fındık gelmiş ve kabuk lu fındıklardan 8 bin kilo sivri kilosu 14 kuruştan fop Giresun iç tombullar dan ise 51040 kilo satılmıştır. Bu fın- dıkların kilosu 32-35 kuruş arasında verilmiştir. Bu hafta içinde Anverse üç bin, Kopenhağa 8080. Gidonvaya 22000. Liverpula iki bin Londraya 2400 kilo iç fındık ihraç olunmustur. | Şehrimiz pyiasasında stok olarak 65 ; bin kilo iç ve 15 bin kilo kabuklu fın : dık ile yirmi bin kilo iç ve on beş bin kilo kabuklu ceviz stoku bulunmak- tadır. Orman Mahsu'lerimiz Toplanamıyor İzmir, (TAN) — Ankarada toplana cak ziraat kongresine rapor hazırla- mak üzere, Ticraet odasında bir içti- ma yapılmıştır. Görüşmeler esnasın- da, orman mahsullerimizin elde edil mesinde ve ihracında gerileme ve az- lık olduğu tespit edilmiş, bunun ço- “galtılması maksadile köylüye kolay- lık gösterilmesinin istenilmes.ne ka- rar verilmiştir. ——— Balık Yükliyen Gemiler Bir hafta evvel limanımıza gelmiş olan İtalyan ve Yunan balık gemile- rinin birçoğu balık yükliyerek gitmiş lerdir.Limanımızda yalnız bir İtalyan vapuru ile bir Yunan gemisi kal- mıştır. Havalar müsait giderse bu ge- miler de bir iki gün içinde balık yük- leyip gideceklerdir. . Şişman Çocuğun tombul olması daima hoşa gider, çocuk daha güzel görü nür. Fakat fazla şişman olunca da çocuğa hımbıllık gelir. Güzelliği kaybolduktan başka sağlığı da bo- zulur. Şişman çocuğun herşeyden önce idrarını analiz ettirmelidir. Çünkü idrarda albomin bulununca çocu- özkapakları şişer, yanakl Çocuk Tiroit guddesi iyi işlemiven ço- cuğun boyu küçük olur, bundan do layı daha şişman görünür. Saçları çabuk döküldüğünden mini mini yaşta ihtiyarlar gibi olur. Şişman- lığı da her tarafa yayılır, bütün vü- cudü katı bir şişkinliğe tutulmuş gibidir. Vücudü daima soğuktur. el leri ve ayakları morarır. Zekâ. an- sarkar, arkasında, bacaklarında şiş toplanır da bir hastalıktan gelen bu alâmetler sadece şişmanlığa haml dilir. Bereket versin ki çocuklarda böyle böbrek hastalığı pek az gö- rülür. Çocuğun fazla şişman olmasına sebep, çok defa, yiyeceğinin yaşına göre olmamasıdır. Annelerden ba- zıları çocuklarinın zayıflamasından korkarak fazla yedirirler. Her ö- ğünde tuzlusiyle, tatlısıyle doyur- duktan başka, yemek aralarında da reçelli ve tereyağlı ekmek, ye- miş, mahallebi ve sütlâç tıkıştırır- lar. Çocuk ta yediğini inkâr etmez. Şişmanlar, fakat hem midesi bozu- lur, hem de karaciğeri yorulur. Ancak, çocuğun şişmnalaması her vakit annesinin kabahati değil- dir. Birçokları da daha doğuştan şişmanlamıya istidatla dünyaya ge- lirler. Meselâ üst üste nezle olan, arada sırada nefes darlığı çeken, sık sık göğüs nezlesine tutulan, baş ağrıla- rından, bacaklarında sancılardan şikâyet eden çocuklarda şişmanlı- ğa istidat vardır. Eskiden kendile- rine artritik denilen böyle çocukla- rın karaciğerleri bozuk. doğustan yorgundur. Dilleri çok defa paslı o- lur. nefesleri kskar. gözlerinin a- kı bafif sararmıştır. Uykusu güç gelir. korkulu rüyalardan uvanır, sabahleyin de yataktan kalkmak için güçlük çeker. İnkıbaza tutul- duğu günler daha ziyadedir. Çocukların bazılarına da şişman- hık tiroit, yahut ipofiz güddelerinin iyi işlememesinden gelir, Vi di layış bakımlarından, kendi yaşında ki çocuklardan geri kalır. Okuma- sında dikkatsiz, bütün hareketlerin de yumuşak. uyuşuk olur. Etrafta geçen şeylere aldırmaz, arada sıra- da sinir buhranlarına da tutulur. Tuhaf heveslere tutulur. oyuncak- larını kırmayı, eline geçen hayvan- Tara eziyet etmeyi sever. İpofiz, kafatasının içinde, beynin altında, bildiğiniz o kücücük gudde bozulduğu vakit çocuğa yine şiş- manlık gelir. Çocuk dört. heş ya- şındayken, göğsünden, memeleri ta rafından şişmanlar. Karnı, bacak- larının yukarı kısmı. üzerine otur- duğu yer de yağ toplar. Fakat kol- larile bacaklarının alt kısmı nice kalır. Onun da her tarafı soğuk 0- Tur. Kanında hemoglobin az bulun- duğundan benzi de daima sarıdır. İpofizi bozuk olan şişman çocuğun tenasül vazifesi de gecikir. Erkek çocuğun yumurtaları torbalarına geç inerler, yahut hiç inmeden ka- sıklarında kalırlar, Kız çocuğun ay başları geç ve güç gelir, yahut hiç gelmez. Fakat kız olsun, oğlan ol- sun zekâsı yerindedir. Yaramaz de- ğildir. Çal yavaş olmakla be- raber muntazam olur. Lenfatik dediğimiz vanakları sar kık, boğazlarında vejetasvon hulu- nan. ağızları açık nefes alan cacuk ların da coğu şisman olur. Çok u- yur, uyudukça şişmanlar. GUNLUK PİYASA Anadolu yapağılarından getirilen bin beş yüz kilo mal k losu elli kuruştan ve Trakya yapağılarının kilosu yetmiş kuruşta nihracat için satılmıştır, v ae dka htatif dan getirilmiş ve borsaya gönderil m ş olan muhtelif afyonların ince ne vileri kilosu 550 kuruştan ve kaba ne viler ise kilosu 428,30 kuruştan müş terisine verilmiştir, e Çanakkale ve B ga mahsullerinden kalburlanmış olarak piyasamıza geti rilen nohutlardan otuz bin kiloluk bir partiden mühim bir kısmı kilosu yedi buçuk kuruştan satılmıştır. No hut p yasasında son halita içinde can hıdık görülmüştür, L Dün Amerika ve Avrupa piyasala rından gelen telgraflara göre buğday larda sekiz para. arpalarda iki para, mısırlarda dört para, ketentohumun da sekiz para yükselme olmuştur. ın BORSALARDA : Türktorcu Üzerinde Canlı Satışlar Dün borsa işlerinde hayli hareket görülmüstür. Ünitürk, evvelce tah- min edildiği gibi 19.10 liradan 19.20 liraya kadar yükselmiştir. Yüksel - menin devam edeceği de söyleniyor. Piyasada mübadele için Ünitürk azal mıştır. Merkez bankasının hisseleri 98 liradan 99,5 liraya kadar yüksel- miştir. Anadolu tahvilleri 41 liradan ve mümessiller 40.40 liradan mua - mele görmüştür. Ergani 98.5 Sivas Erzurum 95,5 liradan - iş olmuştur. Gayrimübadil bonoları 23.20 liradır. Aslan çimentosu 13.15 lirayı bulmuş tur. Londra borsasında sterlin 154.40 franktır. Merkez bankasınca sterline 630 kurüuş kiymet — konulmuştur. Weoemle çi eu e. U vam etmektedir. Paris borsası Üni - türkü 347.5 frank bildirmistir. Zahire Borsası Satışları Zahire borsasına getirilen 330 ton buğdaydan ve 75 ton arpadan bir mik tarı satılmıstır. Piyasa aynidir. Yu- muşak buğdaylar 5.25-533 kurustan ve sertler 5.20 - 5.30 kuruşa kadar verilmiştir. Yemlik Aarpalar 4.17 - 4.22.5, Anadolu arpaları 4.09, Çav - darlar 4.35. sarı mısır 4.30 - 4.35 ku- ruştan ve tiftik mal 122 kuruştan müş terisine verilmistir Dün piyasaya yir mi iki bin beş yüz kilo ic fındık kırk bin beş yüz kilo fasulye getirilmiş- tir. eee GÜĞ - Çocuklarda şi lık sebepleri- nin böyle türlü türlü olması, her “BORSA | 24—2—938 PARALAR Alış Satıs Frank 78,— B3,— Dolar 123)— — 126,— Liret 98.— 106.— Belçika Fr, 80.— B4.— Drahmı: 18.— 22.— Isviçre Fr, 575.— — 582 — Leva 2ü— | dö.— Florin 65.— 10,— Kron Çek 18.— B2.— Silin Avusturya 2l.— 23.— Mark 22— 25,— Zloti 20.— — 22.— Fengo gE-| İ ke Ley 12,— &.— Dınar 48.— S$2.— Kron İsveç 30.— 32.— Sterlin 627.— — 632.- ÇEKLER Açılış — Kapanıs Paris 24.495 24,495 — Nevyork *0.79525 — 0,7965 Milano 15.1365 — 15.1365 Brüksel 4,6910 4,6910 Atina 86.7460 — 86,7460 Cenevre 3,4275 3,4275 Sofya 63,4920 — 63.4920 Amsterdam 1,4233 1,4233 Prag 22.6475 — 22.6475 Viyana 4.2063 4,2063 Madr t 12.3810 12,3810 Berlin 1.9682 1.9682 Varşova 4.2063 4.2063 Budapeşte 3,9875 3,9875 Bükreş 106,19 106.19 Belgrat 34,2887 — 34.2887' Yokoh 2.7268 — 2.7268 Stokholm 3,0810 — 3,0810 Londra 6ö G3ümmm Moskova 23,6675 — 23,6675 DIŞ TICARET: Hariçten Ithal Edilen Yün Iplikleri Hariçten ithal olunan yün iplikle- rine yüzde beşten fazla suni lit, suni yün ile Zelwolle, Vistra ve sair isim- lerle anılan suni ipek elyafı karıştı- rıldığı anlaşılmıştır. Bundan böyle hariçten ithal edilecek yün iplikler kimyahanelerde evvelâ tahlil edile- cek. tahlil neticesine göre tarifenin hangi maddesine konulması lâzımge leceği tayin edilecektir. Fransaya İhracatımı. Türkiye harici borçlarının döviz ile tediye edilmiyen nısfiı mukabilin de Türk malları mübayaa ederek transferi temin maksadile ve Türk - WFransız anlaşması mucibince kurul- |muş olan Türk - Fransız ticaret şir- İketi ilk altı aylık faaliyet devresin |de memleketimizden 3,7 milyon Türk İlirası nsibetinde mübayaatta bulun - muştur. Bu malların cinsleri Fransız ların şimdiye kadar bizden almadık ları mallardan kömür. kurşun cevheri ve/pamuktan ibarettir. KOOPERATİFLER : D. Yolları Kooperatifi Toplantısını Yaptı Denizyolları kooperatifi umumi he yeti senelik toplantısını dün yapmış tır. Toplantıda okunan idare meclisi raporuna göre kooperatif 937 sene « sinde 607,217 liralık satış yapmıştır. |Bu satışın 163.000 lirası idare vapur larında, 126.800 lirası ortakların ve geri kalanı ortak olmıyan müşterile- rin hissesine düşmektedir. Umumi sa tış miktarı. geçen senenin miktarı o- lan 430.886 liradan 176,332 lira faz ladır. Bu senenin kârı safi olarak 40.474 liradır, Bu safi kârın satışa nisbeti yüzde 6.6 dır Mukavele müci olarak yüzde 14.980 ve ortaklar is- tihlâklerine de istihlâk hissesi muka bili olarak yüzde ,33 tevziat yapila - caktır. Kooperatifin sermayesi 936 sonun- da 31.546 lira iken P”7 sonunda (40.670) liraya cçıkmıstır. Aza adedi gecen sene iltihak eden 117 ortakla 1080 i bulmuştur. NEVŞEHİRDE: Çorap Sanayii Gittikçe İlerliyor Nevşehir, (TAN) — İki yüz altmış sene evvelki tarhilerde yirmi evi ol- duğu yazılan Muşkara köyünün ye- rinde şimdi 17 binden fazla nüfusu olan Nevşehir yükseliyor — Bilhassa Damat İbrahim Paşa tarafından ku- rulan birçok eski eserler şehrimizi süslemektedir. Nevşehir. tabii güzel- likleri noktasından da Anadolunun ol dukça mühim yerlerinden biridir, Nevşehirde en ziyade zriaat ve ti- caretle uğraşılıyor. İhracatin başında zahire ve kuru üzüm gelmektedir. Son zamanlarda sanate de ehemmi- yet verilmiye başlanılmıştır. Bilhas- sa makine ile çorap sanayii günden güne tekâmül etmektedir. Şimdiden muhitin ihtiyacını karşılamıya mu - vaffak olmuştur. . Maarife sevgi de artmaktadır Mev cut beş ilk okul ile bir orta okulun talebesi her sene artmaktadır. Konyada Sancak Merasimi Konya, (TAN) — Orgeneral İzzet- tin Çalışlar, buradaki topçu alayına merasimle sancak vermiştir. Alay kumandanı —Albay İ. Hakkı ica- cında son damla kanlarını akıtın- cıya kadar vatanı ve sancağı müda- faa edeceklerine and icmiş. bütün a- lay bu anda tek bir ses gibı iştirak stmiştir. Bundan sonra merasimi seyreden halkın önünde. diğer kıtaların da iş- tirakile bir resmi geçit yapılmıştır. Resmi geçide sporcular da iştirak et-